• Sonuç bulunamadı

Gelişmekte Olan Ülkelerde Sanayileşme

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Gelişmekte Olan Ülkelerde Sanayileşme"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Gelişmekte

Olan Ülkelerde

Sanayileşme

Yazan : 'Barende A. de Vries (*)

(Çev. : Dr. Suat OKTAR) Marmara Üniversites·i

-·İktisadi ve İdari BiHmler Fakültesi

İ·ktisat Bölümü

Endüstriyel stratejinin belirlenmesinde küçük ülkelerin karşılaş­ tıkları sorunlar, büyük ülkelerin karşılaştıkları sorunlardan farkhdır. Hôlö literatürün büyük bir bölümü temelde, büyük ülkelerdeki en-düstriyel politikanın . durumuyla . uğraşır. ic . piyasanın hacmiyle ilgili sorunlar, endüstrinin büyüklüğü ve ticari politika, tasarrufun ve ya-tırımın finansmanının varlığı ve mevcut nitelikli işgücünün ölçüsü ve

çeşitliliği bütünüyle, ülkelerin ekonomik büyüklüklerinin etkisi altın­

dadır. Bu faktörlerin etkisi en şiddetli olarak, küçük ülkeler içerisinde en ufak olanlar ve denize kıyısı olmayan ülkeler yada ada ekonomi-leri tarafından hi·ssedilir.

Küçük bir ekonominin belirlenmesi için kesin (değişmez) bir ku-ral yoktur. Kalkınma literatürünün büyük bir bölümü iki önemli özel-liği vurgular: nüfus büyüklüğün.ün ö·nemi -nitelikli işgücünün

büyük-lüğünü ve çeşitİiliğioi azaltan yedi ya da sekiz milyondan az olan nü-fus küçük nünü-fus olarak kabul edilir- ve kişi başına 750 dolardan az olan ·gelirle açıklanannispi yoksulluk. Bu ekonomiler, çelik ve gübre gibi büyük ölçüde sermaye yoğun endüstriler için bir temel oluştur­ mayan nispeten küçük bir iç piyasada 5-6 milyon dolarlık bir GSMH yaratırlar. Böyle küçük iç piyasalarda birçok endüstri, teknik ya da ekonomik yönden optimum büyüklüğe ulaşsa bile ürettiklerinin büyük bir bölümünü ·ihraç edemedikçe, ölçeğe. göre artan getirinin ovan~ tajından yararlanamaz. 1982 verilerini esas almış bazı tipik örnekler . tabloda verilmektedir. Karşılaştırma yapabilmek için tablo aynı

za-manda cıktı ve ticari düzeyi içeren ekonomik faktörlerin çeşitliliğine dayalı Para Fonu'nun kotalarını. göstermektedir. Kenya ve Kamerun gibi ülkeler çok küçük ülke·ler değildir, ancak nispeten küçük olan piyasaları endüstriye.! stratejinin belirlenmesinde yaşamsal bir faktör durumundadır.

(*) Barende A. de Vries, «lndustrial Po.ıicy in Small Developing Oountries», Finance and Development, vol. 21, Number 2, (June 1984). s. 39-41.

(2)

BAZI KÜÇÜK ÜLKELERLE İLGİLİ SEÇİLMİŞ GÖSTERGELER

Önerilen Fon

Kişi Başına Kotaları

Nüfus GSMH (Özel Çekme

(1981 yılı ortaları, (1981, milyon GSMH Hakları milyon Ülkeler milyon olarak) dolar) (milyon dolar) dolar olarak)

Buton 1.3 80 0.1 2.5 Bolivya 5.7 600 3.4 90.7 Botswana 0.9 1.010 1.0 22.1 Kamerun 8.7 880 7.6 92.7 lfosta Ri·ka 2.3 1.420 3.3 84.1 Kenya 17.4 420 7.3 142.Ü' Uberya 1.9 520 1.0 71.3 Malta 0.4 3.600 1.3 45.1 Mauri:tius 1.0 1.270 1.2 53.6 Nepal 15.0 150 2.3 37.3 Senegal 5.9 430 2.5 85·.1 T'OQ·O 2.7 380 1.0 38.4

Kayna·klar: World Bank, 1983 .World Bank Atlas; ve IMF, Annual Report 1983.

ic

piyasanın büyüklüğü yanında, diğer birçok faktör endüstriyel

stratejinin belirlenmesinde ·gözönünde· bulundurulur. Bunlar arasın­

da ulusal kaynakların durumu ve yer faktörü sayılabilir. Tabii ki,

zen-gin tarımsal ya da mineral kaynaklar güçlü bir ihracat sektörünün

oluşturulmasında yardımcı olacaktır. Güçlü bir tarım sektörü

yöne-timle ilgiH uzmanlıkların, finansal ve maddi kaynakların sanayileşme

yönünde bir temel oluşturmalarını sağlamak üzere fazla kaynakları

serbest bırakabilir. Madensel kaynaklar sürekli döviz kazancı sağla­

yabilir; ancak madensel kaynakları işleyen birçok endüstri, kendi

eko-nomileri için az sayıda yarar sağlayan sermaye yoğun bölgelerin

olu-şumunu riske sokabilir. Dahili ürünler için talep yaratan ve diğer

sek-törlerde kullanılabilmesi amacıyla işçilerin becerilerini geliştirmeye

yardımcı olan faaliyetlerin gerçekleştirilmesine özel önem veriHr.

Özellikle büyük ve dinamik piyasalara girmede yer durumu diğer

büyük faktördür. En güç sorunlardan biri, denize kıyısı olmayan

kü-çük ülkelerin kötü durumuyla ilgilidir. Bu ülkeler çoğunlukla üretim

faktörleri sınırlı «mono-ekonomiler» olup, deriize kıyısı olmayan

bö-lümlerine oranla sayıca az ihraç ürününe bağlıdırlar. Bu ekonomiler

(3)

çekerler. İhracatlarını çeşitlendirmiş olan komşu ülkelerle yaptıkları ticarette bu ülkelerin ihracatları, ithalatlarına oranla daha az çeşit­

lilik gösterir. Yukarı Volta ve Fildişi Sahili arasındaki ticaret bu

nok-taya açıklık getirmektedir : Yukarı Volta, Fildişi Sahili'ne birkaç tarım­

sal ürün ihraç eder. buna karşın komşusundan geniş ölçüde tüketim malı ithal eder. Üstelik denize kıyısı olmayan ülkelerde işgücünün

niteliği çok düşüktür. Ve böyle ülkeler komşu ülkelere, niteliksiz

işgücü

sağlarlar. Deniz ticaretine girmiş olmalarına karşın ada ekonomileri, kara ülkelerinin özelliklerini paylaşırlar .. Ancak çoğu, ekonomik yön-den izole olmuş ve kaynakları yetersiz olan ülkelerdir.

Bu nedenle, küçük ve yoksul ülkelerde imalat sanayinin geliş­

mesi çoğunlukla düşük tasarruf, yetersiz sayıda nitelikli işgücü

ve nispeten kıt olan doğal kaynaklar nedeniyle sınırlı kalır. Bu ülkelerin

bazıları imalat sanayinin gelişmesine dayanmaktan_ çok, hizmet sek-törlerinin gelişmesinden yararlar sağlayabilir. (Karayib ve Pasifik ada-larının coğunün ekonomilerinin turizme dayanması ya da Cayman Adaları'nın finansal hizmetlere bağlı olması g'ibi)

. --- Ticarete Yönelme

Küçük olmanın ekonomik ya da politik avantajları neı·erdir?

Ba-ğımlılık ve yoğunlaşma gibi yaşamsal öneme sahip sosyo-ekonomik

görüşler bir tarafa bırakılırsa üç ekonomik faktörden sözedilebilir.

Brinc.isi; küçük ölçek, bir ülkenin güçlü bir bicimde ihracata yö-nelmesini özendirebilir ve bunun sonucunda ülke daha fazla dışa açı­

labilir. En geniş anlamda; büyüklük, yer konumu ve kaynak donanımı

dahil bir ülkenin temel ekonomik pozisyonu çoğu kez ülke politikası­ nın oluşturulmasında ana etkendir. Çok farklı potans

·iyele sahip olan ülkeler ithal ·ikamesine yönelmeye önem verirlerken, ·küçük ülkelerin dışa açılma eğiliminde olmayan ülkelere oranla sayıları daha fazla-dır. Dünyanın en küçük ülkeleri arasında Yukarı Volta, Botswana ve

Mauritius gibi ihracata yönelik politikalar izleyen ülkeler çok yüksek büyüme oranları elde ettiler. Robust ortaya koyduğu' ampirik

kanıtlar­

la açık ticari politikaların çok yüksek büyüme oranlarını, daha etkin

düzenlemeyi ve daha rasyonel kaynak kullanımını gerçekleştirdiği. öne sürmektedir.

Küçük ülkelere özgü ikinci avantaj; çok küçük ülkelerin, ihracatı geliştirmede büyük ülkelere oranla daha güçlü bir pozisyonda olma-larıdır. Küçük ekonomilerin büyüklüğü (ölçeği) çoğu kez, mal

(4)

Standardize edilmiş ana ürünlerde küçük piyasa paylarına sahip olan ülkeler. büyük piyasa paylarına sahip olar:-ı ülkelerin tepkileriyle

(ekonomik, sosyal ve politik) karşılaşmadıkları sürece ihracatlarını

çoğunlukla arttırabilirler. Çok küçük _piyasa paylarına sahip olan

ül-keler standart olan ürünle_rinin ihracatını arttırmaları durumunda,

pi-yasa fiyatlarında meydana gelecek depresyon tehlikesinden daha az

etkilenirler.

Küçük ekonomiler aynı zamanda ağır sanayi oluşturmaya

yete-rince eğilim göstermezler. Büyük ekonomiler ise ağır endüstriyel

ya-pının oluşturulmasında en yoğun olan iç piyasalarının ölçek ekono-miler yaratması nedeniyle yarar sağlarlar. Çoğu kez olduğu gibi, eğer gösterilen çaba aşırı ve etkinse maliyet, enflasyon koşullarında -aşırı

cari harcamaların olduğu kadar, bazı durumlarda yüksek yatırımla­

rın neden olduğu- ya da dış borçların varlığı durumunda yüksek

ola-bilir. Küçük ülkelerin büyük endüstriyel yatınmlar üzerinde özellikle mevcut dış çevrenin güçlüklerini gözeterek dikkatli kararlar almaları, yüksek yararlar sağlayabilir.

- Endüstriyel Politikanın Görünüşleri

Küçük ülkelerde siyasi kararlar alıcılar, ekonomilerinrn birkaç

ürüne olan bağımlılığını ve bundan dolayı da-bir ülkenin ya da komşu bir ülkenin hakim olduğu iç piyasalarındaki dalgalanmalara karşı

du-yarlılığını kabul ederler. Bu özellikler. ülkelerin serbestçe hareket et-melerini ve kalkınma için belirlenmiş olan hedeflere bağlı kalmalarını azal_tır.

Ekonomik bağımlılık konusundaki tartışmaların birçoğu, özellikle

1980-82 resesyonunda göze çarpan ticari dalgalanmaların tersine

et-kileriyle ilgilidir. İhracata yönelme, ülkenin bu dalgalanmalara daha fazla maruz kalmasına yol açar. Tersine etkileri azaltmak için ülkeler

IMF'nin telafi edici finansman kolaylığından ya da Avrupa

Toplulu-ğu'nun STABEX fonundan yararlanma yönünde düzenlemelere giriş­ tiler. Ancak uzun dönemde hem iç, hem de ihracat sektörlerinde te-melli çeşitlendirmeye gidilmesi zorunludur, bununla birlikte küçük

ül-keler bunu gerçekleştirmede özel konumdaki engellerle karşı karşı­

yadır.

Yine de çok sayıda küçük ülke, girdi ·ithal ederek ve ürün

yarat-mada üretim tekniklerini ve pazarlama konusunda yardım etmeleri

(5)

başarabildiler. ÇoğU kez ihracata dönük üretim bölgelerini kullanarak

yapılan bu düzenlemeler büyük ölçüde istihdam olanakları

yaratabi-lir ye döviz kazançları arttırabilir. Sözkonusu düzenlemeler, fiili

ya-rarların arttırılabilmesi için özel bir dikkatin gösterilmesi kadar, aynı

zamanda özendirici önlemlere ihtiyaç duymaktadır. Örneğin, ihracat

artışı ithal edilen parçaların işlenmesine dayandığında dahili

ekono-miye yararlar, yerli 'işgücünün ve yönetimin becerisini geliştirerek ve

iç endüstrilerin kullanacağı girdi arzını daraltarak arttırabilir. Bu

et-kileri sağlayacak önlemlerin yokluğu durumunda ihracata dönük

üre-tim yapan endüstriler ekonomide yalnız başlarına kalacaktır.

Küçük ülkelerde sanayileşme, aynı zamanda bölgesel işbirliğini

kolaylaştırabilir. Bölgesel anlaşmalar altında (örneğin And Paktı ya

da Güney-Doğu Asya Uluslar Topluluğu'nun üye ülkeleri arasındaki

anlaşma gibi) sanayi yatırımlarının düzenlenmesi çoğunlukla ulusal

çıkarlarla sonuçsuz kalıL Bununla birlikte, özel durumlar için işbir­

liği yapmak üzere büyük bir alan sözkonusudur. Batı ve· Orta

Afrika'-da frank üzerinde yapılan anlaşmaların başarısı, parasal işbirliğinin

(nometary cöordination) önemli rolüne dikkat çekmektedir - özellikle

sabit döviz kuru anlaşmalarının, birkaç küçük ülke arasında ulusal

paraların konvertebilitE?sinin ve sermaye hqreketlerinde serbestiliğin

sağlanması bu konudaki işbirliğine örnekler olarak gösterilebilir.

Ser-mayenin geldiği ül.kelere dönmesini ve elde edilen kazançların

trans-ferini garanti eden bu anlaşmalar sermay~ akışkanlığıyla

tamamlan-mıştır. Sanayiye daha fazla sermaye ve daha yüksek oranda yatırım

bu anlaşmalar sayesinde sağlanmıştır.

Bölgesel anlaşmalar aynı zamanda, yeni endüstrileri başlatmaqa

ya da ·yabancı yatırımları ülkeye çekmede ve düzenlemede üye

ülke-lere temel teknik ve yasal bilgiyi v.e yardımı sağlamak üzere araç

gö-revi yapabilir. Benzer biçimde eğitim programlarının başlatılmasına

olan yardım da, bölgesel anlaşmalar yoluyla en etkin biçimde sağlana­

bilir. Ancak bölgesel anlaşmaların, ihracat performansına bir engel

oluşturan korumacılığın artmasına yol .açmaması esastır.

Çok sayıda· küçük ülkeye finansal ·ve teknik yardımı sağlamak

üze.re bölgesel kuruluşlara ve küçük ülkelerin sanayileşmek üzere

önemli bir rol oynayan firmalara da ihtiyaç duyulur. Bunlar arasında

belki de en pratik olanı; bazı komşu ülkelerde faaliyet gösteren ve

aracı kururuşların büyük ülkelerde oynadıkları rolün aynısını

oynaya-bilen Karayib Kalkınma Bankası ve Batı Afrika Kalkınma Bankası gibi

(6)

kalkınma bankalarıdır. Bu tür bölge içi bankalar ülke kaynaklarının

akışkanlığında, projelerin desteklenmesinde, teknik ve teknolojik

bil-ginin sağlanmasında karşılaşılan güçlüklerin üstesinden gelebilmek

için özel yardıma ha·k kazanırlar.

Yıllardan beri kalkınma ekonomistleri, küçük ülkelere özel finan-sal yardım sağlayacak bir durum yaratmaya çalıştılar. Bu yardım,

1980-82 resesyonunun etkilerini ortadan kaldırmada özel engellerle

karşılaşılan küçük ülkeler için yaşamsal önem ifade edebilir. Küçük

ölçekli ekonomilere yardım için özel durumun gerekli olduğu düşün­

cesi, önceki yıllara oranla belki de şimdi daha fazla kabul edilmekte-dir.

---:- Bir Stratejiye Doğ~u

Cad'dan Barbados'a, Bolivya'dan Solomon Adaları'na kadar

fark-lı gruplar içinde sıralanan ülkelere tek bir strateji önerilmez. Bununla birlikte, birçok küçük ülkede uygun olan stratejiye birkaç eleman ek-lenebilir:

Küçük ülkeler ekonomilerinin dışa açılmasından, gerçekçi döviz

kurlarından ve bireysel s,anayi kolları arasında nispeten düşük ve

en az tahribata yol açacak korumacılıktan özel avantajlar sağlaya­

bilirler.

Küçük ülkelerde endüstriyel karar alma ve palanlama, küçük ölçekli endüstrilerin çeşitlendirilmesine ve projelerin hazırlanmasına

yardımcı olmaya kesinlikle katılmalıdır.

Yerli endüstrilerin ve uzmanlıkların gelişmesi birincil önem

ta-şımaktadır. Zira herhangi bir strateji bile, ülkenin mevcut varlıklarıyla ya da kendi yarattıklarıyla belirlenmelidir. Bu ülkelerde firmaların

ço-ğu çok küçüktür. Yeterli yardımı sağlamak üzere ülkede ya da bölge içinde uygun aracılar oluşturulmalıdır.

Küçük ülkeler ticari ilişki içinde bulundukları ülkelerden, özel

ya-tırımcılardan ya da bölgesel ve· uluslararası kuruluşlardan aktif

bi-cimde teknolojik Vardım sağlamaya çalışmalıdırlar. Yeni teknolojiler

kücü~ ölçekli üretimi çoğunlukla etkin duruma getirir, bundan dolayı da bu teknoloj'ilerin uygulanmasının küçük ölçekli endüstriler ve kü-çük ekonomiler için özel önemi olabilir.

İlk aşamada çeşitli endüstriler için ihracat proğramları

(7)

aynı zamanda ekonomik yönden geriye bağlantıların, uzmanlıkların

gelişmesinin ve teknik yardımın yerinde olmasın_ı sağlamalıdır. Yine

ihracat _faaliyetleri için gerekli olun girdileri üretecek iç endüstriler

özendirilmeli ve bu endüstriler düşük maliyetli ve yüksek kaliteli üre·

. time kaydırılmalıdır.

Tarımsal potansiyele sahip olan ülkelerde gıda üretim

endüst-rilerine özel önem verilmelidir çoğunlukla küçük ölçekli olarak

faa-liyet gösteren bu endüstriler, imalat sanayi ile tarım arasında doğal

bir bağlantı sağlar. Bu tür endüstriler hem iç tüketim, hem de ihracat

acısından uygun endüstrilerdir. Bunların özel yabancı yatırımlar için

olduğu kadar, teknik yönden dış yar.dımlar için 'de öncelikl'eri vardır.

ic

endüstrilerin geniş ölçüde düzenlenmesi (ithal ikamesi} eko~

nomik olabil'ir ve bu'ndan dolayı da denize kıyısı olmayan ülkelerde

bu endüstriler, ulaştırma maliyetinin yüksek olması ve doğal

koru-macılığı uygulayabilecek nitelikte bulunmaları nedeniyle endüstriyel

stratei içerisinde yer alabilirler.

Mineral kaynaklara sahip olan ülkeler ihracat endüstriS'ini

hare-kete geçirmelidirler. Özel yatırımlar ve dış yardım, proje düzenleme

ve uygulama çalışmalarında ve uygun yasal düzenlemelere ilişkin

bil-gi sağlamada yararlı roller oynayabilirler.

Küçük ekonomiler için özel yatırım kaynaklarının kıtlığı

sözkonu-su olduğundan, bölgesel düzeyde çalışan finansal ve teknik aracı

ku-ruluşlar, küçük ülkelerin endüstriyel gel'işmesini ilerletmede önemli.

rol oynayabilirler.

(8)

Referanslar

Benzer Belgeler

Mezunların görev yerleri ile SDÜTF’de aldığı eğitim, almış oldukları tıp eğitiminin su anda yapmakta oldukları göreve hizmet etme durumunu ve intörnlük

Yerli ve Haçlı müdafiler, öteki şehir ve garnizonlardaki Haçlılar'dan yardım gelmemesi üzerine, en yakın Müslüman müttefikleri olan Kerek hakimi

It is observed from the potentiostatic polarization curves (Figs. 6–9) that both cathodic and anodic curves show a lower current density in the presence of R, 2Cl-R, 3Cl-R and

Bu şerhlerin içinde en mükemmeli olan ve sadece şerh metoduyla değil; zengin felsefî birikimiyle dikkatleri üzerine çeken Hazret-i Şârih Đsmâîl Rüsûhî-yi

Bu çalışmada geriatrik hastaların el ve parmak kavrama gücü değerlendirildi ve bunun günlük yaşam etkinliklerindeki yetersizlik (GYAY) düzeyi ile olan

Ünlü Türk şâiri Namık Kemal'in torununun kızı, Anadolu Ajansı eski Genel Müdürlerinden Muvaffak Menemencioğlu'nun kızı Nermin Streater, hayatı­ nın büyük

Öykücülüğünün ikinci evresini oluşturan gerçekçi çizgiye yöneli­ şinin ürünlerinde, taşra ve kırsal kesim insanının sorunlarını ir­ deledi. Romanlarında da

This study investigates the dimension of protection of intellectual property rights especially after TRIPS (Trade Related Aspects of Intellectual Property Rights) agreement for