• Sonuç bulunamadı

BURSA YEŞİL

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "BURSA YEŞİL"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

BURSA YEŞİL

K Ü L L İ Y E S İ

Arkeolog: Erdem YÜCEL

Bursa şehrinin Bitinia kralı Pru-sias I'e sığınan Kartacalı Kumandan Anibal' in yardımı ile M.O. 186 yılın-da kurulduğu rivayet edilmekte-dir (1).

Bitinia eyaletine bağlı ikinci derecede bir şehir olan Bursa, Roma İmparatoru Trayan tarafından M. S. 84 de geliştirilmiş, birinci derecede ehemmiyet arzeden bir şehir haline getirilmiştir. M.S. 395 de Bizans hâ-kimiyeti altına giren Bursa, İmpara-tor Jüstinyanus I. tarafından yeniden imar edilmiştir. Şehir M.S. 10. asırda Haçlı ve Selçukların eline geçmişse de, 11. asrın sonlarında Bizans İmpa-ratoru Alexios Commenos tarafından tekrar zaptedilmiştir.

Bursa bölgesinde ilmî araştırma-lar henüz yapılmadığından bugün bu devirlere ait buluntular pek azdır.

1326 yılında Orhan Gazi tarafın-dan fethedilen Bursa Osmanlı ülkesi-ne dahil edilmiş, 1402 yılında Timur istilâsı ve bunu tâkip eden saltanat mücadeleleri esnasında en kara gün-lerini geçirmiştir. Osmanlı ülkesini birliğe kavuşturan ve imparatorluğu ikinci defa kuran Çelebi Mehmed ta-rafından en parlak devresine ulaşmış, cihan siyasetinde söz sahibi olmuştur. Süratle gelişen Bursa'da Türk san'a-tmın damgası Sultan Orhan tara-fından vurulmuş, Murad I ve Yıldı-rım Beyazıt tarafından devam ettiril-miştir. Çelebi Mehmet tarafından in-şa ettirilen, san'at tarihi noktai naza-rından Bursa denildiği zaman ilk akla gelen Yeşil Külliyesi ile Bursadaki Türk san'atınm zirvesine ulaşılmıştır.

Yeşil Külliyesi: Yeşil cami, yeşil türbe, medrese, imaret ve 1485 yılında ilâve edilen hamamdan ibarettir. Kül-liyenin mimarı Çelebi Mehmed devri-nin en tanınmış siması Hacı İvaz Pa-şa (2), nakkaşı İlyas Ali oğlu Ali, çini ustası Mehmed mecnun, oyma us-tası da Tebrizli Ahmed oğlu Hacı Ali'-dir.

YEŞİL CAMİİ:

Çelebi Mehmed'in emriyle hicrî 817 (1415) de inşaasma başlanan ca-mi hicrî 822 (1419) da nihayete er-miştir.

Camiin plânı, Türk san'atmda

İz-nikte ortaya çıkan, Bursada gelişen ve Bursa tarzı diye vasıflandırılan yan mekânlı cami ( j_) tipindedir. Yan mekânlı camiler ( j_) diye vasıflan-dırdığımız bu tarz Edirne ve İstanbul gibi merkezler başta olmak üzere Anadolu ve Rumeliye kadar yayılmış-tır. Bu tipin en güzel örneği Bursa Yeşil camiidir.

Yeşil camiin son cemaati yoktur, fakat beş kubbeli bir son cemaat in-şasının düşünüldüğü, sonradan her ne-dense vaz geçildiği mevcut bazı ke-mer başlangıçlarından anlaşılmakta-dır. Ayrıca bazı dış pencerelerde ya-rım kalmış tezyinatlar camiin tam teferruatına kadar ikmal edilmediği-ni gösteriyor.

Camiin, inşaatı üç yıl sürdüğü ri-vayet edilen, istilaktitli bir tavan ils nihayete ererek mermer işçiliğin en güzel örneklerinden birini ortaya ko-yan monümental bir cümle kapısı var-dır. Yazı firizi ile sınırlanmış olan kapının istilaktitli kısmı ile firiz ara-sı rumilerle doldurulmuştur. Kapının üzerinde sülüs hat ile yazılmış kita-besi vardır (3). Ayrıca cümle kapısı-nın iki yakapısı-nındaki mihrapcıklarm üze-rinde de sülüs hat ile Hacı İvaz Paşa-nın ismini havi kitabeler bulunmak-tadır (4).

(1) Charles Tsxier: L'asie Mi-nsura 1862.

(2) Hacı İvaz Paşa: Tokat'ın Ka-zabat nahiyesinde doğmuştur. Müver-rih Ali'nin kaydettiğine göre, timarlı sipahi olarak Osmanlı ordusunda hiz-met etmiş ve Kazabat nahiyesine hic-ri 814 (1411) de subaşı olmuştur. Yıl-dırım Beyazıt'ın oğulları arasındaki saltanat mücadelesinde Çelebi Meh-med'in maiyetinde bulunmuş ve Bur-sa muhafızı olmuştur. Karamanoğîu Mehmet Beyin hicrî 816 (1413) de Bursaya taarruzunda yaralanması pa-hasına şehri müdafaa etmiştir. Bu hiz-metine karşılık olarak üçüncü vezir-liğe yükselmiştir. Çelebi Mehmed'in ölümünü, Şehzade Murad'ın Amasya-dan Bursaya gelişi arasında geçen 40 gün gizli tutmuştur. Veziriâzam İbra-him '"aşa ile olan anlaşmazlığı ve

ba-Yeşil Türbe

zı siyasi entrikalar yüzünden azledil-miş, gözlerine mil çektirilmiştir. Son yı'larını Bursada geçiren Hacı İvaz Paşa hicrî 831 (1428) de veba salgım esnasında vefat etmiştir. Hâlen Bur-sanın Pınarbaşı mevkiinde medfun-dur. Mezarının yanında oğlu Türk di-van şairi Ataî'nin mezarı vardır. Hacı İvaz Paşa sadece asker değil aynı za-manda kıymetli bir mimardır. Mimarî değerini inşa ettiği Yeşil Külliye ile ispat etmiştir. Diğer mimarî eserleri arasında Kazabad'da medrese, Tuz-pazarında İmadiye medresesi, İnegöl-de mektep, Bursa Pirinç hanı karşı-sındaki cami, Bursa ve İnegöl arasın-da birçok han ve çeşmeler sayılmak-tadır.

(3) Sanatkârı kudretin masnua ve fitret dökümcüsünün masugu bu makamı kerim, cennet-i naim nüsha-larından biridir. Takdir-i ilâhî ile biz ona burada intinsah ettik. Baka hav-zalarından biridir. Dünya çiçekleri ile biz onu süsledik. Bu bina: mağrur bir gelin gibi salınarak cihana arz-ı en-dam etti. Felek dönmeğe başladığı zaman beri hiçbir şehir için bil kadar vefakâr olmadı.

(4) Yazanı, düzenine koyanı, ka-nunlarını tesbit edeni, banisinin hiz-metkârlarının en değersizi Ahi Baya-zid'in oğlu Hacı İvaz: kendisine ve babasına gufran nasip olsun.

(2)

\

A

s

#

V

r

O

< 2 %

Yeşil külliyesinin vaziyet plânı

Camiin cümle kapısı Türk oyma-cılığının nefis bir örneğidir. Camiin giriş methalinde yan kenarlarda iki-şer Bizans sütunu vardır. Cins ve şe-kil itibariyle birbirine benzemeyen bu sütunları aynı seviyeye getirmek için kaidelerine birtakım ilâveler ya-pılmıştır. Taşıyıcı bir fonksiyonu ol-mıyan bu sütunların, Bizans devrinde meskûn olan hisar içinden getirilmiş olması icabeder. Camiin bulunduğu sahada bir Bizans yapısının bulundu-ğunu bu sütunlar akla getirirse de, Bi-zans devrinde hisar haricinde bir bina bulunduğunu yazılı kaynaklar ve bu-luntular teyit etmemektedir.

Bu sütunların camide kullanılma-sı hakkında merhum Y. Mimar Sedat Çetintaş «Bariz bir hakikat olarak gö-rülüyor ki o vakitki Türk, mağlûp et-tiği bir kavmin mezarı üstüne kendi âbidelerini yaparken galibiyet hâtıra-sı olarak eskilerin enkazından bazı parçalar alıp yenilere koymuştur» der (50.

Camiin methalinin yanlarında bu-lunan merdivenlerle Hüdavendigâr ve Yıldırım camilerinde olduğu gibi üst kata çıkılır.

Aynı aksta bulunan, üzerleri kubbe ile örtülü iki ayrı mekân ve

bunlardan cümle kapısı yanında bu-lunanın, iki yanma bitişik kubbeli küçük mekânları ile camiin ( j_) tar-zındaki plânı meydana gelir. İki ana mekânın üzerleri 12.50 m çapında iki ayrı kubbe ile örtülüdür ve iki kub-beyi birleştiren büyük kemer ile ki-lit taşı Hacı İvaz Paşanın bir hârika-sıdır. Kubbelerdeki intikal unsuru, Bursa'da geniş ölçüde kullanılan Türk üçgenleri iledir. Yan mekânların kub-beye intikali istilaktitli tromplarla-dır.

İki ana mekândan mihrabın bu-lunduğu ibadet mekânı, şadırvanın bulunduğu avlu mekânından üç ba-samak daha yüksektir.

Şadırvanın ve dolayısiyle avlu-nun cami içine alınması eski bir ge-leneğe dayanır. İlk İslâm camilerin-deki şadırvanlı avlular sert Anadolu ikliminden cami içine alınmış ve üze-ri kubbe ile örtülmüştür.

Yeşil camiin şadırvanı yekpare mermerden sekiz köşeli olarak yapıl-mıştır. Şadırvanın bulunduğu avlu mekânı ile ibadet mekânı, Osmanlı İmparatorluğunun son devirlerinde ibadetmekânını genişletmek amacı ile aynı seviyeye getirilmiştir. Bunun için de avlu mekânı toprak ile

dol-durulmuş ve şadırvan toprak altında kalmıştır.

Ahmet Vefik Paşa'nm Bursa va-liliği sırasında şadırvan meydana çı-karılarak cami eski halini almıştır. Fakat şadırvanın etrafındaki altın ve müş kakmalı parmaklık, aslında mev-cut olduğunu kaynaklardan öğrendiği-miz fıskiye üzerindeki akik ve mü-cevherler bulunamamıştır.

Camiin dikdörtgen şeklinde dışa-rı doğru çıkıntılı ibadet mekânında yer alan çini mihrabı on metre boyun-dadır. Mihrap bordürü stalaktit, geo-metrik desenler arasındaki çiçek de-korasyonu ve bir yazı firizinden iba-rettir. Mihrabın ortasında beş köşeli, beyaz, açık ve koyu mavi, siyah, al-tın renkli kabartmalar mevcuttur. Çi-nilerin üst kısmında yer alan rumî hatai motifleri ise çok dikkat çeki-cidir. Bu mihrap çinilerinin renk ve dssenleri Timur devrinde Meşhet, He-rat ve Semerkant'da yapılmış emsalle-rini andırır. Bu kadar yakın benzer-likten aynı ekole mensup olan işçile-rin her iki tarafta çalışmış olmaları akla gelmektedir. Mihrabın sol fında gülüstandan bir beyit, sağ tara-fında da fetih suresi yazılıdır.

Camiin yan mekânları birer niş, al-çı ocak ve dolaplara sahiptir. Pence-re ve kapıların üzerinde çini yazılar vardır. Çok dikkate şayan olan bu ya-zılarda Çelebi Mehmed, Osmanlı dev-letinin geçirdiği tehlikeleri ve

elbirli-(5) Sedat Çetintaş, Türk Mimarî Anıtları, Osmanlı devri C II 1952.

(3)

ğinin ehemmiyetini anlatmaktadır (6) YAN MEKÂNLARIN CAMİ İÇİNDE-Kİ FONKSİYONU :

Camiler İslâmlığın ilk yılların-dan beri, sadece bir ibadet müessese-si olmayıp halkın çeşitli konular üze-rinde istişare maksadiyle toplandığı sosyal bir yapı olarak ortaya çıkar.

Bu sebepten yan mekânlı cami-lerin sadece mihrabın bulunduğu kıs-mı ibadete tahsis edilmiştir. Diğer kı-sımlarda çeşitli devlet müesseseleri faaliyette bulunuyordu. Meselâ: Şer'î mahkemeler peygamber zamanından

beri mescitlerde görülmekte idi. Ke-za Hüdavendigâr camiinin üst katta-ki 16 odası bir devlet idare merkezi vasfını taşıyordu.

Karamanoğlu Mehmed Bey hicrî 816 (1414) de Bursaya taarruzunda diğer bir yan mekânlı cami olan Or-han camiini yakmıştır. Müslüman bir beyliğin bir cami yakmış olmasının sebepleri üzerinde durmak icabeder. Orhan camiinin ibadet harici yan me-kânlarının, devlet ile ilgili işlere tah-sis edilmiş olduğundan, herhalde bu-radaki evrakı yok etmek için Kara-manoğlu Mehmet Bey tarafından ya-kılmıştır.

Yeşil camiin yan mekânlarının da devlet dairesi veya mahkeme salo-nu olarak kullanılmış olması icabe-der. Zira bu mekânlarda bulunan ocaklar, dolaplar ve nişler de bunu göstermektedir. Bu mekânları bazı din adamlarına veya dinî müessesele-re tahsis edilmiş odalar olarak dü-şünmemek icabeder.

Yeşil camiin asıl şöhreti ism:'ni aklığı çinilerinden ileri gelir. Giriş duvarı altı köşeli lâcivert çinilerle kaplanmıştır. Yan mekânların duvar-ları ise iki metre yüksekliğe kadar al-tı köşeli koyu yeşil çinilerle kapl'dır. Bu altı köşeli çinilerin arasında kalan üçgen satıhlar firuze renkte küçük çini parçaları ile doldurulmuştur.

Yeşil camiin türbeden görünüşü

Camiin dahilinde, bu çinilerin üzerinde firuze zemin üstüne peygam-berin sözlerini havi beyaz celî yazılı firizler dolaşmaktadır. Kubbeler ru-milerden ibaret rozetlerle süslüdür.

çek motiflerinden ibarettir. Bu motif-lerde Osmanlı devri ilk çinilerinin Selçuk çinilerinin daha gelişmiş de-vamı olduğu görülür.

Camiin cümle kapısının girişinde, gayet dar merdivenler ile üst katta-ki Hünkâr mahfiline çıkılır. Hünkâr mahfili camiin şadırvan avlusuna açı-lan kapısı üzerinde mermer balkonlu olarak, cami içine tamamen hâkim o-larak inşa edilmiştir. Hünkâr mahfili Osmanlı mimarisinde ilk defa olarak Yeşil camide ortaya çıkmıştır. Hün-kâr mahfilinin perdeleri kapal'dır, Padişah gelince açılır, halk da padişa-hın geldiğini bu şekilde anlardı.

Mahfilin girişinde bulunan oda-ların muhafız veya maiyet erkânına ait olması icabeder.

Hünkâr mahfilinin tezini ihtişa-mı camiin diğer kısımlarını gölgede bırakacak mahiyettedir. Duvarlar üç metre yüksekliğe kadar altı köşeli yeşil, açık ve koyu mavi aras nda ds-ğişen çinilerle kaplıdır. Asırlardan beri solmadan rengini muhafaza eden bu çiniler üstünde Mecnun Mehmedin imzası vardır.

Duvarlar ayrıca mavi, yeşil ze-min üstüne kabartma girift dallsrl; bezenmiştir. Tavanda zengin motifle-rin meydana getirdiği bir rozet var-dır.

Yeşil camiin çini desenleri geo-metrik yıldız şekilleri ile sitilize

çi-(6) «Bu âbide dünyalar durduk-ça mamur kalsın, sahibi düşmanlar üstüne muzaffer olsun, bu devlet'ıı payidar olmasını kim istemezse iki ci-han içinde daima mahkûm olsun.»

Yeşil cami pencerelerinden bir detay '-s-'

(4)

Yeşil medrese içden görünüş

Camiin monümental bir şekil gösteren cephe görünüşünün yanların-da bulunan iki minaresi aslı olmayıp son devre aittir.

YEŞİL TÜRBE :

Türk mezar anıtları arasında en ihtişamlı olanı, Çelebi Mehmed'in kendisi için inşa ettirdiği Yeşil Tür-bedir. Türbe Çelebi Mehmed'in ölü-münden 40 gün önce hicrî 824 (1421) tarihinde nihayete ermiştir.

Menşeini Selçuk kümbetlerinden almış olan türbe sekiz köşeli bir plân arzeder. Dış görünüşü itibariyle tek katlı intibaını verirse de, aslında sem-bolik sandukaların bulunduğu mekân ile bu mekânın altındaki basık tonoz-lu mezar odasından ibarettir.

Sekiz veçheli bir kasnak üzerine oturan kubbenin yüksekliği 6.60 m, çapı 15 m. dir. Kasnağın her veçhe-sinde sivri kemerli bir pencere var-dır, bugün sıvalı olan kasnağın aslın-da çini ile kaplı olması kuvvetle muh-temeldir. Kasnak önünde ayrıca bir de gezinti düzlüğü inşa edilmiştir. Âdeta bir çadır intibaını uyandıran kubbe sivridir ve şekil olarak Selçuk kümbetlerinin kubbelerine çok yakın-dır. Evliya Çelebi kubbenin yeşil sırlı bir kiremit ile kaplı olduğundan bah-setmektedir (7).

Türbenin kapısı kuzey cihetine, Yeşil camiin mihrap kısmına bakar. Cami ile türbeyi ayıran Yeşil cadde-sinden bir merdiven ile gülistan orta-sında bulunan türbeye vasıl olunur. Türbenin kapısı üstünde sülüs ya-zılı bir kitabe vardır (8).

Türbenin haricî duvarları kubbe kasnağına kadar altı köşeli yeşil ve bilhassa firuze yeşili çinilerle kaplı-dır. Bugün kapının sol taraftaki çi-nileri aslı olup diğerleri sonraki

de-virlerde yapılan tamirler esnasında yenilenmiştir. Cephede her veçhede dikdörtgen şeklinde bir pencere var-dır. Bu pencerelerin ayna kısımları sivri kemerlidir, açık mavi zemin üzerine renkli sülüs yazılarla bu kı-sımlar süslenmiştir.

İstiridye kabuğu şeklinde niha-yetlenen kapı nişinin yanlarında iki küçük çinili mihrap vardır. Türbenin kapısı ceviz ağacından oyulmuştur ve koyu renkteki zemin üstüne açık renkli geometrik örgü motifleri apli-ke edilmiştir. Türk oymacılık san'atı-nın en güzel nümunelerinden olan bu kapı Tebrizli Ahmed oğlu Hacı Ali'-nin eseridir.

İki kademe ile içine girilen tür-bede sekiz köşeli bir kaide üstüne, medfun bulunanların sembolik san-dukaları bulunmaktadır. Çelebi Meh-med'in sandukasının alt kısmı koyu mavi ve sarı zemin üstüne stilize ge-lincik ve lotüs motifleri ile dekore edilmiş çiniden küçük mihrapçıklar şeklindedir. Sandukanın etrafını celî bir hat ile altın yaldızlı kitabe çevi-rir (9).

Türbede ayrıca Çelebi Mehmed'-in kızlarından Varna'da şehid olan Karaca Paşanın zevcesi Selçuk Ha-tun, Hafsa, Ayşe, Sitti Hatun ve 1429 vebasında ölen oğulları Mahmud ve Yusuf, 1422 de idam edilen Mustafa ile Daya hatun medfundur. Çelebi Mehmede, oğulları daha yakın olup, kızları arka sıradadır.

Asıl mezar odası sandukaların bulunduğu kısmın altındadır. 1945 -1947 yılları arasındaki çalışmalar es-nasında toprak tasfiyesi yapılırken, bu kısmın kapısı bulunmuştur.

İlk devir türbe mimarîsi Selçuk geleneğini devam ettirmiştir. Selçuk-larda olduğu gibi ilk Osmanlı

padi-şahları da kendilerini toprağa göm-dürmemişler, sandukalar içinde bir

(7) «Evliya Çelebi Seyahatname-si C II S. 15»

(8) «Burası medfun said, şehid sultan oğlu Sultan Mehmed bin Beya-zıd'ın türbesidir. 824 senesi cemazi-yel'ulâsında vefat etmiştir.»

(9) «Bunurlu kokulu mübarek uyku yeri, en büyük sultan, en büyük iyilikçi Hakan, dünya sultanlarının if-tiharı, kulların yardımcısı, şehirler imar eden zulüm ve fesadı yok eden, gazi, mücahid Murad Han oğlu Al-lah'ın affettiği Beyazıt oğlu Sultan Mehmed'in gömüldüğü yerdir. Allah onun rızasına gark ve cennetinin bah-çelerinde iskân etsin. Kendisi 824 se-nesi cemaziyel'evvelinde vefat etmiş-tir.»

(5)

mahzene toprak üstüne bırakmışlar-dır. Bu âdet Murad II. ye kadar de-vam eder ve onun vasiyeti ile Osman-lı padişahları gömülmeye başlar.

Çelebi Mehmed ile çocukları da bu an'aneye uyarak toprak zemin üze-rine bırakılmışlar, yukarda tam üzer-lerine gelen kısma sembolik sandu-kaları yerleştirilmiştir. 1945 - 1947 yı-lı çayı-lışmalarında türbenin mezar oda-sına girildiğinde, sadece sandukala-rın mermer ayakları, bir lâhit köşe-bendi ve bir bacak kemiği bulunmuş-tur.

Yeşil Türbenin dahilî duvarları üç metre yüksekliğe kadar sekiz kö-şeli yeşil çinilerle kaplıdır. Çinilerin üzerleri Selçuk tarzı madalyonlarla süslüdür. Pencerelerin üzerlerindeki ayna kısımları peygamberin sözlerini havi yazılarla doldurulmuştur.

Yeşil Cami ve Edirne Murad II. camilerinin mihrapları ile benzerlik gösteren Yeşil türbenin mihrabı eşsiz bir san'at eseridir. Mihrap geometrik şekillerle çerçeve içine alınmış olup mukarnaslarla nihayete erer. Kitabe-lik kısmı kûfî ve celî yazılarla doldu-rulmuştur. Mihrap nişinin köşeleri kıvrık dal ve rumîlerle, nişin içi lotüs çiçek ve yaprakları ile tezyin edil-miştir. Mihrabın merkezinde, bir kan-dil ve iki yanında üzerlerinde Allah, Muhammed yazılı şamdanlardan iba-ret bir kompozisyon vardır. Ayrıca bu kompozisyon beş dilimi bir süs kemeriyle çerçeve içine alınır.

Mihrapda hâkim olan renkler, koyu mavi, sarı, yeşil, turkuvaz, siyah ve beyazdır. Sarı ve yeşil renklerin çok fazla kullanılmış olması Bursa için yeniliktir. Burada Selçuk çini renkleri daha mat olarak devam et-miştir. Nebatî motifler de geometrik motifleri ikinci plâna atmıştır.

Yeşil türbenin bahçesinde de ba-zı mezarlar bulunmaktadır. Bunlar. Şeyhülislâm Sadrettin efendinin ba-bası Hasan Can ile Sadrâzam Aziz Ah-met Paşaya aittir.

Yeşil türbe müteaddit defalar ta-mir görmüştür. İlk tata-mirler 1682, 1769 yıllarına tesadüf eder. Bursa'da da birçok san'at eserlerinin tahribine sebep olan 1855 depreminde, türbenin kubbesi ile birlikte birçok yerleri

ha-rap olmuştur: Ahmet Vefik Paşa'nın valiliği esnasında ve onun delâletiyle dâvet edilen Parvillee 1864 yılında türbeyi tamir etmiştir (10). 1945 -1947 yıllarında Yeşil türbe sayın Tah-sin Öz, Y. Mimar Macit Kuran ve Y. Mimar Sedat Çetintaş'tan ibaret bir heyet tarafından yeniden restore ve etüd ediliyor. Vaktiyle Fransızlara yaptırılmış olan çinilerden kalan çalar ile Kütahyada yaptırılmış par-çalarla cephenin bir kısmı bu esna-da yenilenmiştir.

YEŞİL MEDRESE :

Yeşil deresi üzerindeki Babacan köprüsü yanında bulunan Yeşil med-rese, hicrî 821 (1418) yılında Çelebi Mehmet tarafından inşa ettirilmiştir.

Plân itibariyle Anadolu Selçuk medreselerinin bir devamıdır. Yıldı-rım medresesine de oldukça yakındır. Bir avlu etrafındaki revaklı gezi ma-halli ile bunun arkasındaki 14 rese odasından ibarettir. Selçuk med-reselerinde bulunan eyvanlar burada da mevcuttur. Kiriş kapısının karşısı-na gelen kısımda, iki tarafta merdi-venlerle çıkılan, üstü kubbeli bir dershanesi vardır. Bu kubbenin inti-kal unsuru, Yeşil camide olduğu gibi Türk üçgenleri iledir.

Medresenin iki uzun tarafında iki eyvan mevcuttur. Avluyu üç taraftan çeviren revaklar sivri kemerlidir ve sütun gövdeleri ile başlıklarının bir kısmı Bizans'dır. Bu revaklarm üze-ri son yıllarda yapılan tamir esnasın-da çatı ile örtülmüş olmasına rağmen aslının kubbeli olması icabeder. Bu kısımların tekrar kubbeye tahvili ile aslına uygun bir durum elde edilmiş olur.

19 Ağustos 1902 tarihinde Bursa lisesinde teessüs edilen Bursa Arke-oloji müzesi 1923 yılında Yeşil med-reseye nakledilmiştir. Bugün Bursa Arkeoloji müzesi olarak kullanılan medresede Bitinia bölgesinde bulu-nan hellenistik ve Roma devri eserle-ri mevcuttur.

Medresenin dershane binası bu-gün etnografya salonu olarak kulla-nılmaktadır. Ve müzenin en kıymetli eserlerini ihtiva eder. Burada 15 nci asra ait Memlûk Sultanı Berkok'un Yıldırım Beyazıd'a hediyesi musanna

bir Kur'an, gene Berkok'un hediyesi kûfî yazı firizli bir kazan, 18 nci asra ait Bursa evlerinin tavan göbekleri, Umur Bey vakfiyesinin tamamı, muhtelif çeşit silâh ve alemler ile 1 6 - 1 8 asırlara ait Osmanlı keramik-leri bulunmaktadır.

Roma devrine ait salonlarda M.. S. 11. asra ait Roma portre san'atını aksettiren heykeller, büstler, adak ve mezar stelleri bulunmaktadır. Müze-nin nümizmatik koleksiyonu Yunan, Roma, Bizans ve Osmanlı sikkelerini ihtiva etmektedir.

Bugün medresenin müze için ki-fayetsiz bir durumda olmasından bir çok eserler bahçede teşhir edilmekte-dir.

HAMAM VE İMARET

Medresenin karşısına ve Yeşil türbenin yanma rastlıyan mahalde 1485 yılında ilâve edilen külliyenin Yeşil hamamı bulunuyordu. Bugün yıkılmış olan bu hamamdan bazı te-mel parçaları hariç hiçbir iz kalma-mıştır.

Yeşil imaret de yıkılmış olup sa-dece bir duvar bakiyesi kalmıştır.

Arkeoloğ Erdem Yücel

(10) Parvillee: Architecture et decoration Turque au XV eme siecle Paris 1874.

Referanslar

Benzer Belgeler

Göz/yüz koruması Özel koruyucu ekipmana gerek yoktur Ellerin korunması Özel koruyucu ekipmana gerek yoktur Cildin ve vücudun korunması Özel koruyucu ekipmana gerek yoktur

12 YENİ BÜFE DAHA Ankara Halk Ekmek Fabrikası, ekmek ihtiya- cını en yüksek oranda karşılayabilmek için biri yeni olmak üzere toplam 12 satış büfesi- nin daha

“public” kelimeleriyle karfl›lanan kavram› Türkçeye “kamusal ve/veya aleni” olarak çevirmenin daha uygun oldu¤unu düflünüyorum4. Dola- y›s›yla metinde, “kamusal”,

Çal›flman›n sonunda araflt›rmac›lar, mutlu- luk ifadeleri veren beden durufllar›n›n yaln›zca görsel kortekste etkinlik yaratt›¤›n› gözlemlerken

Özellikle aç›k renk tenli kiflilerin, vücutlar›nda çok say›da beni olan kiflilerin, aile- sinde melanom ad›n› verdi¤imiz deri kanseri tü- rü görülenlerin, düzenli

Bir çok renk mütehassısları esas renkleri kır- mızı sarı ve mavi kabul ederek Newton'un tasnifini takip etmişlerdir; Bu esas renklerden ikinci dere- cede renk olarak turuncu,

-TAMAMEN KESME TAŞ VE MERMERDEN YAPILMIŞ OLAN -TAMAMEN KESME TAŞ VE MERMERDEN YAPILMIŞ OLAN CAMİDE ŞAHANE BİR TAÇ KAPI VARDIR.. BU TAÇ KAPI, DIŞ CAMİDE ŞAHANE BİR TAÇ

Işık, objeyi her noktadan aynı şiddetle aydınlatmadığı için; ışığın geliş yönüne yakın yüzeyler daha fazla ışık aldığından açık; ışığa uzak ve arkada kalan