ARKİTEKT
Revue d'architecture d'urbanismeet des arls decoratifs
Periodicly published orı architec-ture City plannmg and decoratioıı
Monıltsheft fttr Baukunst Staedtebau und Dekoration İMTİYAZ SAHİBİ VE EAŞ Y A Z A R I : ZEKİ SAYÂR. U. N E Ş R İ Y A T MÜDÜRÜ ABİDİN MORTAŞ A D R E S : A R K İ T E K T ANADOLU HAN No. 33 EMİNÖNÜ , İSTANBUL TELEFON : 2 2 1 3 0 7
KURULUŞU: 1931 Cild : 26 No. 287 A b o n e ş a r t l a r ı :
MESLEK POLİTİKASI
Yıllığı 20.— T.L. Altı aylığı 12.— T.L. Bu sayı 6.00 T.L.Yabancı memleketler için : 25. T.L. ARKITEKT'in KOLLEKS1YONLARI :
1931 — 1935 beher cildi 25.— T.L. 1936— 1940 » » 22,50 T.L. 1941 — 1945 » » 20.— T.L. 1946— 1956 » » 20.— T.L. İlân tarifemiz talep üzerine gönderilir. Bütün yazı; foto; resim ve abone bedelleri ARKİTEKT'in adresine posta ile gönderil-melidir. Basılmıyan yazılar iade edilir. Adreslerini değiştiren abonelerin en geç iki ay içinde idarehanemizi haberdar etme-leri lâzımdır. Aksi takdirde kaybolan der-gilerden Müdürlüğümüz mes'uliyet kabul
etmez.
Pour tout payement et demande des ren-seignements; ainsi que pour tout envoi des documents, tels que photos, articles, annon-ces bibliographie â inserer, s'adresser â la
Direction.
İMAR VE ESKİ ESERLER
Yazan: Y. Mimar Zeki SAYÂRAdresse : A R K İ T E K T No. 33 Anadolu Han, Eminönü
İstanbul Turquie
Ankara Mümessili Y. Mimar
Muzaffer VANLI
İstanbu'daki imar tatbikatını görüp, bu işlerin ne şekilde yapılması gerekti-ğini düşünmemek, mümkün değildir. Kısa zamanda bombalanmış bir şehir manzarasını alan İstanbul'da, yapılan iş-lerde, insan sür'at değil, lüzumsuz bir acelecilik ve hesapsızlık» müşahede et-mekte, bir yapılanın, pek kısa bir zaman sonra bozulup yeniden yapılmasına hay-ret ve esef etmektedir.
Bu «acelecilik» yüzünden telâfisi mümkün olmıyacak bir çok hatalar iş-lendiği de muhakkaktır. Bunun en basit misali son altı yedi ay içinde yıktırılan eski eserlerdir. O eski eserler ki, artık ellerimizde birer fotoğrafından ve rölö-velerinden başka hiç bir şey kalmamıştır. Acaba, bunlar veya bunların kısmı aza-mı, yıkılmadan İstanbul caddelerinin
nişletilmesi çare ve imkânları aranılmış mıdır? Şüphesiz ki, hayır!..
İdarecinin imar tatbikatına müda-halesi maalesef bu imkânları ortadan kaldırmış ve onları kazmadan kurtara-mamıştır.
Naklettirilen bazı eski eserlere ge-lince; onlar için acele ile seçilen yer-lerde de, bir isabet göremiyoruz. Küçük bir misal olarak, Tophanedeki Nüzheti-ye camiinin bir eşi, naziri daha olma-yan küçük çeşmesi sökülmüş, önce Dol-mabahçe parkının bir köşesinde temel-leri yapılmışken, sonra burası her ne-dense beğenilmiyere.k, tekrar sökülüp Maçka kışlası karşısında parka nakledil-miştir. Çeşme, şimdi kendi manzumesin-den koparılmış bir halde, yalnız ve mu-hitsiz buradadır. Bir devrin mimarî man-zumesinden bir parçanın koparılıp, hiç alâkası olmayan bir yere nakledilemiye-ceğini Belediyeciler, İdareciler bilmiye-bilirler ama, eski esercilerin bunu bil-memelerine imkân yoktur. Bu şekilde tatbikat ile, İstanbul'un tarihî devirleri tahrib edilmektedir.
San'at tarihi ile alâkası olanlar,
es-ki eserlerin mücerret değil, bir kül ola-rak mütalâa edilmesi icap ettiğini, bir devir eserlerinin yalnız yapıları ile de-ğil muhit ve etrafiyle kıymet ifade et-tiğini bilirler.
Ampir devrine ait, Niizhetiye manzu-mesi böyle bozulurken, acaba, Anıtları Koruma Yüksek Kurulunun mütalâa ve kararı alınmıştır? Eski eserleri koruma kanuniyle kurulan ve onların korun-ması, restorasyonu, nakil ve bütün mev-cudiyetlerinden sorumlu olması gereken bu heyetin böyle bir hataya düşmiyecek-lerini zannediyoruz.
Şimkeşhanenin yakılmasında, Kurul ile Belediye arasında geçen münakaşa-ları ve Belediyenin emrivakilerini bildi-ğimiz için, bu işte de, sorumluluğun Be-lediyeye ve Şehircilik mütehassıslarına ait olduğunu tahmin ediyoruz.
Keza, Beşiktaşta.ki, Sinan mimarî devri eserlerinden hamamın da acele ile yıktırıldığı malûmdur. Beşiktaş hamamı, o kısımda çok genişliyecek olan cadde-de bırakılabilir, sirkülasyon burada iki istikamette olabilirdi! Bütün bunlar imar hamlesi başlarken eski eserlerin ne
su-retle korunabileceğinin önceden düşü-nülmediğini ve Belediyecilerin eski eser-cilerle bir koordinasyon yapmadıklarını göstermektedir. Şehrin mimarî ve tarihî hüviyetinin ortadan silinip süpürülme-si bahasına geniş bir cadde elde etmek bir gaye midir?
İmar tatbikatı yapılırken bilhassa İstanbul tarafıfnın tarihî hususiyetleri-nin her biri üzerinde titizlikle durulma-sı ve çok dikkatli hareket edilmesi ge-rekmektedir.
Hâdiseler tamamen bunun aksini gstermekte, Belediye İstanbulu sanki ta-rih, arkeoloji ile alâkası olmayan yeni bir şehir imiş gibi, pervasızca yıkmakta ve kazmaktadır.
İstanbul'daki imar faaliyetinin aca-ba, tamamen idarecinin tasarrufunda mı kaldığı, ihtisas sahiplerinin ikinci plâ-na mı atıldığını, insan kendi kendine gayrî ihtiyarî sormaktadır?
Teknik hususlardaki lüzumsuz mü-dahalelerin, zarardan başka hiç bir fayda sağlıyamıyacağını son tatbikat göster-mektedir.
(
>>
K Â Ğ I TBu yıl yayınımızı bu sayıdaki simili ikinci hamur cinsi kâğıtla yapa-cağız.
Devlet Bakanlığının, dergimize tah-sis ettiği kontenjanı İzmit fabrikası bü-tün hüsnüniyet ve arzusuna rağmen bu cins .kâğıt ile temin edebilmiştir.
Şüphesiz ki, bu kâğıt cinsi yirmi altı senedenberi kullandığımız kâğıtların en düşük kalitesidir. İyi baskıya alışık olan okuyucularımızı tatmin etmiyecek-tir.
Ancak, iki senedenberi memlekete iyi cins kâğıt ithal edilemediği için ser-best piyasadan kuşe, illüstrasyon gibi, bilhassa mimarî eserlerin neşrine yara-yan kâğıt temini imkânsız bir hal
al-mıştır.
-Bu sebeple, okuyucularımızın der-gimizi Avrupa mecmualariyle, kıyasla-mamalarını bilhassa rica ederiz.
İktisadî zorlukların yarattığı bu fevkalâde duruma uymamız zarurîdir. Eğer İzmit fabrikamız ileride daha üs-tün kaliteli baskı kâğıdı yapar, Devlet Bakanlığı da, esasen senede, pek küçük bir kontenjana ihtiyacı olan dergimize tahsis ederse, dergimizin baskısı düzele-bilecektir.