• Sonuç bulunamadı

ÖĞRETMENLERİN DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞUNA BAKIŞLARI VE ÖĞRETMEN EĞİTİMİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "ÖĞRETMENLERİN DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞUNA BAKIŞLARI VE ÖĞRETMEN EĞİTİMİ"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

BOZUKLUĞUNA BAKIŞLARI VE ÖĞRETMEN EĞİTİMİ

Ayşegül Yolga Tahiroğlu*, Mehtap Uzel**, Ayşe Avcı***, Sunay Fırat****

ÖZET

Amaç: B u ça lışm a d a ö ğ retm en lerin D ik k a t ek sik liğ i ve h ip e r a k tiv ite b o z u k lu ğ u (DEHB) v e b u b o z u k ­ lara sa h ip ç o c u k la r için u y g u n s ı n ıf içi tu tu m la r h a lik ın d a k i bilgi d ü zeylerin in a ra ştırılm a sı v e öğret­

m e n eğ itim in in D E H B te d a v isin d e k i y e r in in ta rtışılm a sı a m a ç la n m a k ta d ır. Yöntem: A d a n a ili ve çev­

r e s in d e k i 3 ilkö ğ retim o k u lu n d a çalışan 10 4 ö ğ retm en e D E H B ' n in ta n ım la n m a sı, ted a visi ve u y g u n s ı n ı f içi tu tu m la rla ilgili eğitim toplantıları d ü ze n le n d i. E ğ itim d e n ö n ce ve so n ra öğ retm en lerin D E H B 'ye y ö n e lik bilgi v e tu tu m la rın ı a r a ş tır m a k a m acıyla h a zırla n a n 3 0 so ru so ru ld u . Sonuçlar:

E ğ itim d e n ö n ce u y g u la n a n so ru lis te s in d e doğru ceva p la n a n so ru la rın o rta lm a sı 2 6 .3 ± 2 .3 ik e n , eği­

tim d e n so n ra b u oran 2 7 .8 ± 4 .1 ola ra k belirlendi. B u fa r k is ta tis tik s e l ola ra k a n la m lıyd ı (p=0,001).

Tartışma: D E H B 'nin ta n ısın d a n , ted a vin in p la n la n m a s ın a v e ta k ib in e k a d a r p e k ç o k a la n d a öğret­

m e n le rd e n a lm a n bilgi ve d e s te k önem lidir. B u çalışm ada, ilkö ğ retim o ku lla rın d a çalışan ö ğ re tm e n ­ lerin ö n e m li b ir k ıs m ın d a D EH B ile ilgili p e k ç o k bilgi e k sik liğ i olduğu, k ıs a b ir e ğ itim in bile b u e k ­ sik lik le rin ta m a m la n m a sın d a y a r a r sağlayabileceği d ü ş ü n ü lm ü ş tü r . D E H B te d a v isin d e ö ğ retm en eği­

tim in e d a h a fazla ö n em verilm esi gerektiğ i ö n erilm ekted ir.

Anahtar sözcükler: D EH B, ö ğ retm en eğitim i, d ik k a t ek sik liğ i ve h ip e r a k tiv ite b o zu k lu ğ u , s ı n ı f içi u y ­ gulam alar.

SUMMARY: THOUGHTS O F TEACHERS A B O U T ATTENTION D EFICIT A N D H YPERACTIVITY D I­

SORDER AND TRAINING O F TEACHERS

Objective: In th is s t u d y i t h a s b e e n a im e d to in v e stig a te th e k n o w le d g e level o f tea ch e rs a b o u t a tte n ­ tion d eficit a n d h y p e ra c tiv ity d iso rd er (ADHD) a n d id ea l cla ssro o m a p p lica tio n s tow ards th e s e children, a n d also th is s t u d y h a s b een c o n d u c te d to d is c u s s th e im p o rta n c e o f te a c h e r tra in in g in A D H D tre a tm e n t. Method: A tra in in g p ro g ra m m e w as c o n d u c te d fo r 10 4 tea ch e rs w o rk in g in 3 p r im a r y sch o o ls in a n d a r o u n d A d a n a c ity on d efin itio n a n d tr e a tm e n t o f A D H D a n d id ea l cla ssro o m a p p lica tio n s. B efo re a n d a fte r training, tea ch ers w ere a s k e d 3 0 q u e stio n s in o rd er to in v e s tig a te th e ir level o f k n o w le d g e a b o u t AD H D a n d th e ir a ttitu d e s to th e disorder. Results: T h e average score o f th e correct a n sw e rs to th e q u e stio n s before tra in in g w as 2 6 .3 ± 2 .3 , th e average score a fte r tra in in g h a s b e e n fo u n d to b e 2 7 .8 ± 4 .1. T h e d ifferen ce w as sta tistic a lly m e a n in g fu l (p=0.001). Discussion: I t is im p o r ta n t to cooperate w ith tea ch e rs fo r diagnosis, tr e a tm e n t m a n a g e m e n t a n d follow u p o f p a tie n ts w ith ADHD. In th is s tu d y , w e h a v e su g g e s te d th a t th ere is la c k o f k n o w le d g e a b o u t AD H D a m o n g tea ch e rs w o rk in g in p r im a r y sch o o ls a n d even a s h o r t tim e tra in in g p ro g r a m m e c o u ld b e v ery u s e fu l to overco m e th is p ro b lem . I t is a d v is e d to give m o re im p o rta n c e to te a c h e r tra in in g in AD H D tre a tm e n t.

K ey words: ADH D, te a c h e r training, a tte n tio n d eficit a n d h y p e r a c tiv ity disorder, cla ssro o m a p p lica ­ tions.

GIRIŞ

D ikkat eksikliği hiperaktivite b ozukluğu (DEHB) çocuk ru h sağlığı ve hastalıkları bölüm ­ lerine en sık başvuru nedenlerinden biridir. Ana belirtileri dikkatsizlik, aşırı hareketlilik ve dürtü- selliktir (Pary ve ark. 2002, Weis ve Weis 2002).

DEHB'li çocukların işlevselliği yalnız iken daha iyidir. Sınıflarda, kam plarda, grup oyunlarında sorunlar artar. Okulda ve evde daha fazla denet­

* Uzm. Dr., Ç u ku ro va Üniv. Tıp F ak. Ç ocuk ve E rgen R u h Sağlığı ve H a sta lıkla rı A n a b ilim Dalı, A d a n a .

** P sk. H em ., Ç ukurova Üniv. Tıp Fak. Ç ocuk ve Ergen R u h Sağlığı ve H a sta lıkla rı A n a b ilim Dalı, A d a n a .

*** Prof. Dr., Ç ukurova Üniv. Tıp Fak. Ç ocuk ve E rgen R u h Sağlığı ve H a sta lıkla rı A n a b ilim Dalı, A d a n a .

**** Uzm. P sk. D an., Ç u ku ro va Üniv. Tıp Fak. Ç ocuk ve E rgen R u h Sağlığı ve H a sta lıkla rı A n a b ilim Dalı, A d a n a .

lenmeye ihtiyaç duyarlar (Kaidar ve ark. 2003, Stevens ve ark. 2002). Dikkat sorunları nedeniy­

le eğitimleri sırasında önemli sorunlar yaşarlar ve sıklıkla zekaları ile uyum lu olm ayan okul ba­

şarıları vardır (Touzin 2002). Davranım bozuklu­

ğu, karşı olma karşı gelme bozukluğu ve özgül öğrenm e güçlüğü sıklıkla DEHB'ye eşlik eder;

bu olgularda okulda yaşanan davranışsal ve bi­

lişsel sorunlar daha da ağırlaşır (Conner ve ark.

2003, Hinshaw 2002, Pineda ve ark. 2003).

DEHB tanısı koym ak bazı güçlükler içerir, bu ­ n un en önemli nedeni özgün bir tanısal test ara­

cının olmamasıdır. Tanı genellikle aile ve öğret­

m enden alınan bilgiler ışığında, çocuğun ruhsal m uayenesi ve gözlemi ile konur (Ercan ve Aydın

Ç ocuk ve G ençlik R u h Sağlığı D ergisi : 11 (3) 2 0 0 4

(2)

1999). Öğretm enden alınacak bilgiler tanının ke­

sinleştirilmesi, eşlik eden bozuklukların belirlen­

mesi, tedavinin planlanm ası gibi pek çok aşam a­

da önemlidir. Bu nedenle her olgu için ölçekler ve bilgi formları aracılığı ile ya da birebir görüş­

meler ile öğretm enden bilgi alınması önerilmek­

tedir (Weiler ve ark. 1999). Öğretm enlerden alı­

nan bilgilerle bozukluğun seyri arasında ilişki olduğunu bildiren ve takipte önem verilmesi ge­

rektiğini vurgulayan çalışmalar bulunm aktadır (Kulas ve ark. 1999, Kum ar ve Steer 2003).

DEHB tedavisinde en sık uygulanan yaklaşım stim ülan ilaç kullanım ıdır. Stim ülanların DEHB'den kaynaklanan davranış ve dikkatle il­

gili sorunların kontrolünde ve okul başarısının artm asında etkili olduğu gösterilmiştir (Asheim ve ark 2001, Guavera ve ark. 2002, Jadad ve ark.

1999). İlaca ek olarak ya da tek başına psikosos- yal tedavi yaklaşımlarının kullanılm asının da bazı belirtilerin kontrolünde etkili olduğunu bil­

d iren çalışm alar bulunm aktadır. Psikososyal eğitim, aile eğitimi, aile tedavisi, öğretm en eğiti­

mi, okul görüşmeleri, bilişsel davranışçı terapi ve bireysel psikoterapi psikososyal tedavi yakla­

şım larından bazılarıdır (Huang ve ark. 2003, Olf- son ve ark. 2003, Schilling ve ark. 2003, Stryhorn ve Bickel 2002). İlaç tedavisine bu uygulam aların eklenm esinin u zun dönem de tedavi başarısını artırabileceği düşünülm ektedir. Özellikle ilaçla tam düzelm e sağlanam ayan olgularda tedavide çoklu yaklaşım önerilmektedir (Dopfner ve ark.

2002, Hazelw ood ve ark. 2002, Owens ve ark.

2003).

Tedavi sürecinde öğretm en eğitimi önem kaza­

nır. İdeal olan terapistin öğretmenle bireysel ola­

rak tanışması ve aralıklı olarak yardım laşm ası­

dır. DEHB'li çocukların okulda yaşadıkları güç­

lükler göz önüne alındığında, öğretm enin bo­

zukluk hakkında bilgilendirilmesi ve sınıf içi yö­

netim tekniklerini öğrenmesi önem kazanm akta­

dır (He ve ark. 2001). Frolich ve arkadaşlarının (2002) bu konuda yaptıkları çalışmalarında 3 ay­

lık eğitimin sonunda öğretmenlerin, DEHB olan öğrencilerinin sorunlu davranışları ile daha ko­

lay başaçıkabildikleri belirlenmiştir. DEHB tanı­

sı alan çocukların öğretm enlerine telefon aracılı­

ğı ile bilgilendirme sağlanmasının, sınıf içi so­

runlu davranışlarda azalma sağladığı bildiril­

m iştir (Holmes ve ark. 2004). M ulligan'ın (2001) bu konuda yaptığı çalışmada en etkili sınıf içi uygulam alar m otor hareketliliğe izin verme, mo­

lalar ve duygusal tepkilere karşılık verme olarak belirlenmiştir.

Bu çalışmada, ilköğretim okullarında çalışan öğ­

retm enlerin DEHB hakkındaki bilgi düzeyleri­

nin, bozukluğa genel yaklaşımlarının incelenme­

sinin yanı sıra DEHB eğitim toplantılarının yarar ve sınırlılıklarının araştırılması am açlanm akta­

dır.

YÖNTEM

Bu çalışmada Adana ili ve çevresindeki 3 ilköğ­

retim okulunda, 104 öğretm ene DEHB'nin tanı­

mı, tedavisi ve sınıf içi uygulam aları ile ilgili eği­

tim toplantıları düzenlendi. Toplantılar okulla­

rın talebi üzerine, gönüllü öğretm enlerin katılı­

mı ile sağlandı. Eğitim bir çocuk psikiyatri uz­

m anı ve eğitim hemşiresi tarafından verildi.

Toplam 2 saat süren eğitimin 1.5 saati temel bil­

gilerin verildiği teorik eğitim ve son yarım saat soru cevap şeklinde düzenlendi. Eğitime başla­

m adan önce ve eğitim den sonra, öğretm enler­

den DEHB ile ilgili bilgileri ölçmek amacıyla ha­

zırlanan soruların yanıtlanm ası istendi. Sorular

"doğru-yanlış" şeklinde işaretlenm ek üzere ha­

zırlanm ış 30 cüm leden oluşuyordu. Bu soru cümleleri, polikliniğimizde DEHB'li çocukların ailelerine yönelik olarak her hafta yapılan grup toplantılarında en sık sorulan sorular arasından seçildi. Soruların ilk 13'ü DEHB'nin tanım lan­

ması ve tedavisi ile ilgili iken, son 17'si DEHB'li çocukların okulda yaşadıkları sorunlar ve uygun sınıf içi tutum lar ile ilgili idi. Doğru cevaplanan her soru 1 puan, yanlış cevaplanan her soru 0 p uan kabul edilerek hasaplam a yapıldı (Tablo 1).

Verilerin istatistiksel analizi SPSS 10.0 bilgisayar program ı yardım ı ile yapıldı. H er soru için doğ­

ru cevaplanma oranı ve doğru cevap ortalaması hesaplandı. İlk test, son test ve listede bulunan 30 sorunun her biri için 104 öğretm en için yanlış cevaplanma oranları ve ortalamaları hesaplandı.

Ortalam aların karşılaştırılm asından önce her de­

ğişkenin normal dağılımları araştırıldı. Hiçbir

(3)

değişken normal dağılım gösterm iyordu. Her sorunun ilk test son test ortalam alarının arasın­

daki farkı ve anlamlığı araştırm ak amacı ile nor­

mal dağılm ayan bağımlı değişkenlerin ortalam a­

larının karşılaştırıldığı Willcoxon testi kullanıldı.

P<0.05 olan değerler istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi (Tablo 1).

BULGULAR

Eğitimden önce öğretm enlerin %5.8'inin (n: 6) tüm soruları doğru olarak yanıtladığı, eğitim den sonra bu oranın %29.8'e (n: 31) çıktığı belirlendi.

ilk testte doğru cevaplanan soruların ortalaması 26.3±2.3 iken, son testte 27.8±4.1 olarak belirlen­

di. Bu fark istatistiksel olarak anlamlıydı. H asta­

lığın tanımı ve tedavisi ile ilgili yöneltilen 13 so- Tablo 1: İlk test ve son testte sorulan sorular, yanlış cevaplanma oranları.

Sorular İlk Test Son Test Z

1. H iperaktivite geçici bir yaram azlık durum udur. 13 (%12.5) 6 (%5.76) -1,807ad

2. DEHB'lilerde saldırganlık, yalan söyleme, kuralları çiğneme, eşyalara 12 (%11.5) 9 (%8.65) -0,775ad

zarar verm e gibi davranışlar daha sıktır.

3. DEHB'nin tedavisi m üm kündür.

4. DEHB bir hastalık değildir. Yanlış aile tutum ları sonucu ortaya çıkan bir

3 (%2.88) 0 -1,732ad

yaram azlık durum udur.

5. DEHB tedavisinde kullanılan ilaçlar uyuşturucudur, bağımlılık yapar ve

34 (%32.69) 10 (%9.61) -4,382**

ciddi yan etkilere sahiptir. 38 (%36.53) 8 (%7.69) -5,477**

6. DEHB bir delilik ya da zeka sorunu değildir.

7. DEHB'li çocukların liderlik özellikleri iyidir. Bu özelliklerinden faydala-

4 (%3.86) 9 (%8.65) -1,667AD narak verilecek görevlerde başarılı olabilirler. 30 (%28.84) 7 (%6.73) -4,426**

8. Sosyal ortam larda hiç sorun yaşamazlar. 21 (%20.19) 19 (%18.26) -0,471ad

9. Tedavinin başarısı için aile, öğretm en ve terapistin işbirliği önemlidir. 0 0 -0,471ad

10. Hiperaktivite olmaksızın tek başına dikkat eksikliği tedavi gerektirmez.

11. DEHB'li bir çocuğa fazla zam an ayırm aya gerek yoktur, çünkü genellikle

25 (%24.03) 13 (%12.5) -2,449*

adam olmazlar. 0 0 -2,449ad

12. DEHB, aşırı hareketlilik, dikkatsizlik ve dürtüselliğin bir ya da bir kaçının

bir arada bulunm asıdır. 5 (%4.8) 2 (%1.92) -1,342ad

13. DEHB aile ve doktorun uğraşıp çözmesi gereken bir durum dur. Bu konu da öğretm enin bir yardım ı olamaz.

14. Dikkat eksikliği aile ve öğretm enin alacağı basit önlemlerle giderilebilir.

2 (%1.92) 1 (%0.96) -0,577ad

Tedavi gerektirmez.

15. DEHB'li bir çocuğun sınıfta, ön sırada öğretmene yakın bir yerde oturm ası

27 (%25.96) 9 (%8.65) -3,530**

faydalıdır.

16. DEHB olan bir çocuğu sınıfta örnek olabilecek ve yardım alabileceği bir

2 (%1.92) 1 (%0.96) -0,577ad

arkadaşının yanında oturtm ak gerekir.

17. Verilen görevleri tam am lam ak için ek süreye ihtiyaç duym azlar, sınıf için

4 (%3.84) 2 (%1.92) -0,816ad

verilen süre yeterlidir. 34 (%32.69) 6 (%5.76) -4,950**

18. Dikkatini sürdürebilm esi için aralıklı uyaranlar verm ek yararlıdır 19. Görevlerini küçük parçalara bölerek adım -adım yapm asını sağlamak

2 (%.192) 2 (%1.92) 0,000AD görevi bitirmesini sağlam ada etkilidir.

20. Bu çocuklara açığı kapatm aları amacıyla diğer çocuklardan daha fazla ev

3 (%2.88) 1 (%0.96) -1,000AD

ödevi verilmesi gerekir. 6 (%5.76) 5 (%4.8) -0,333ad

21. En ufak hataları için bile hem en uyarm ak, cezalandırm ak gerekir. 1 (%0.96) 2 (%1.92) -0,577ad

22. O lum lu davranışları övgüyle karşılam ak bunları artırm ak için gereklidir.

23. El becerileri ve yazıları kötü ise daha çok ödev verm ek ve kom puter kul-

1 (%0.96) 0 -1,000AD

lanm alarını engellemek gerekir. 9 (%8.65) 3 (%2.88) -1,897ad

24. Çalışma sırasında kısa aralar verm ek verimini artırır. 6 (%5.76) 0 -2,449*

25. Uygunsuz davranışları için sosyal ortam larda uyarılm aları işe yarar.

26. Hareket etme ihtiyacını bilerek ara sıra sınıfta dolaşmasını anlayışla

22 (%21.15) 19 (%18.26) -0,655ad

karşılam ak gerekir.

27. Bu çocukların güven verilmeye ve cesaretlendirilmeye ihtiyaçları yoktur,

9 (%8.65) 3 (%2.88) -2,121*

zaten yeterince cesurdurlar.

28. O lum lu davranışlarını övm ekten kaçınmak gerekir, bu şımarm alarına

19 (%18.26) 16 (%15.4) -0,655ad

neden olabilir. 6 (%5.76) 4 (%3.84) -0,632AD

29. Öfke patlam aları olduğunda sakinleşmeleri için zam an tanımak,

ortam dan uzaklaşm alarını sağlamak gerekir. 3 (%.288) 1 (0.96) -1,000AD

30. DEHB'liler norm al eğitime uygun değildir. Özel eğitim alm aları gerekir. 49 (%47.11) 12 (%11.53) -6,091**

AD Anlamlı Değil * p<0.05 ** p<0.001

Tüm soruların tüm denekler tarafından tam olarak yanıtlanm am ası nedeniyle yüzdeler değişkenlik gösterebilir.

(4)

ru nun 4'ünün cevabında anlamlı değişiklik belir­

lendi (4., 5., 7. ve 10. sorular). Sınıf içi tutum ve uygulam alarla ilgili yöneltilen 17 sorunun 5'inin cevabında anlamlı değişiklik olduğu belirlendi (14., 17., 24., 26. ve 30. sorular). Değişiklik belir­

lenen soruların çoğu ilk testte yüksek hatalı ya­

nıtlanm a oranlarına sahipti ve eğitim den sonra belirgin düzelm e olmuştu. Değişiklik belirlene­

m eyen soruların çoğu ise ilk testte hatalı cevap­

lama oranları düşük olan sorulardı ve son testte hatalı cevaplama oranları yine düşük belirlendi.

ilk test ve son testte soruların hatalı yanıtlanm a oranları ve istatistiksel bilgileri tablo 1'de yer al­

maktadır.

TARTIŞMA

DEHB'nin tanı ve izleminde öğretm enlerden alı­

nan bilgilerin gerekli ve genellikle güvenilir ol­

du ğ u bilinmektedir (Mitsis ve ark. 2000, Wolra- ich ve ark. 2003). Wolraich ve arkadaşlarının (2004) sadece öğretm enlerden alınan bilgilere dayanarak DEHB düşünülen çocukları değerlen­

dirdikleri çalışmalarında; %40'ının tanı alacak düzeyde belirti gösterdiğini bildirmişlerdir.

Bizim çalışmamızda özel olarak DEHB'li öğren­

cileri olan öğretm enlerin bilgilendirilmesi amaç- lanm am akla birlikte, ilköğretim okullarında çalı­

şan öğretm enlerin DEHB'ye genel bakışları, sınıf içi uygun tutum larla ilgili bilgi düzeyleri ve bu konudaki eğitim den sonra bilgi düzeylerinde değişiklik olup olmadığı araştırılmıştır. Eğitim­

den önce öğretm enlerin DEHB'yi tanımlamaları­

na bakıldığında büyük kısmının yeterli bilgiye sahip olduğu görülm üştür; öğretm enlerin he­

m en tam am ı " DEHB aşırı hareketlilik, dikkatsiz­

lik ve dürtüselliğin bir yada bir kaçının bir arada bulunmasıdır" şeklindeki soruyu doğru olarak cevaplamıştır (soru 12). Yine büyük çoğunluğu DEHB'nin tedavisi m üm kün bir d u rum olduğu­

n u bildikleri (soru 3) ve DEHB'lilerin adam ol­

mayacağına inanm adıkları görülm üştür (soru 11). Öğretm enlerin DEHB'yi tedavisi m üm kün olan bir bozukluk olarak görmesi önemlidir ve bu sorunun doğru cevaplanma oranının yüksek olması sevindiricidir. DEHB'yi ve tedavisini bi­

len bir öğretm enin aileyi daha kolay anlayacağı

ve uygun tutum ları göstermekte gönüllüğünün artacağı açıktır. DEHB'li çocukların aileleri ile yapılan bir çalışmada; ailelerin, okul çalışanları­

nın her yıl DEHB ile ilgili bilgilendirilmeleri ge­

rektiğini düşündükleri bildirilm iştir (Reid ve ark. 1996). Bu bilgiyi doğrular nitelikte bilimsel bir verimiz olmamakla birlikte katılmaktayız.

Çünkü okullarda DEHB eğitiminin gerekli oldu­

ğu fikri genellikle polikliniğimizde tedavi olan olguların aileleri tarafından savunulm uş ve eği­

tim toplantıları bu ailelerin okulları yönlendir­

meleri ile gerçekleşmiştir.

Eğitimin başında öğretm enlerin %36.53'ünün te­

davide kullanılan ilaçların uyuşturucu olduğu­

nu (soru 5), %24.03'ünün tek başına dikkat eksik­

liğinin tedavi gerektirmeyen bir durum olduğu­

nu düşündükleri (soru 10) görülm üştür. Bu so­

nuçların, öğretm enlerin DEHB'yi tanımaları açı­

sından önemli olduğu düşünülm üştür. DEHB tedavisi ve takibi sırasında okul ve öğretm en ile işbirliğinin önemi bilinmektedir. Öğretm enlerin DEHB'yi doğru olarak bilmeleri bu konuda iş­

birliği şansını artırabilir. Yine ülkem izde yapı­

lan, öğretm enlerin DEHB'ye bakış açılarının de­

ğerlendirildiği bir çalışm ada, öğretm enlerin

%41'inin DEHB'nin yetersiz ebeveyn becerisin­

den, %41'inin şeker ve yiyecek katkı m addelerin­

den kaynaklandığını ve %64'ünün ritalinin teda­

vide son seçenek olması gerektiğini düşündükle­

ri bildirilm iştir (Toros 2003).

Dikkatsizlik ve aşırı hareketlilik sorunu olan ço­

cuklarda verilen görevlerin küçük parçalara bö­

lünmesinin, gerekirse ek süre tanınm asının başa­

rı ile tam am lanm a şansını artırdığı bilinmektedir (Ercan ve A ydın 2000). Eğitimden önceki değer­

lendirm ede öğretm enlerin %32.69'u bu çocukla­

rın görevlerini tam am lam ak için ek süreye ihti­

yaç duym ayacaklarını düşündükleri görülm üş­

tür. Eğitimden sonra, bu sorunun yanlış cevap­

lanm a oranının anlamlı oranda azaldığı belirlen­

m iştir (soru 17).

Eğitimden önce öğretm enlerin %25.96'sının, dik­

kat eksikliğinin aile ve öğretm enin alacağı basit önlemlerle düzeleceğini, tedaviye gerek olm adı­

ğını düşünürken; eğitim den sonra bu oranın

%8.65'e düştüğü görülm üştür (soru 14). Dikkat

(5)

eksikliğinin varlığının öğretm en tarafından fark edilmesi kadar fark edildiğinde yapılması gere­

kenlerin bilinmesi de önemlidir. Pek çok olguda dikkat eksikliği olduğunu fark edip tedavi için aileyi yönlendiren öğretm enler olmaktadır. Eğer dikkat eksikliği; aile ya da öğretm enin kusuru gibi algılanıp, alınacak basit önlemlerle düzele­

ceği düşünülürse, tedavi için zam an kaybının yanı sıra ebeveyn-öğretmen ilişkisinin bozulm a­

sı ile sonuçlanabilmektedir.

Hiperaktivitesi olmaksızın dikkat eksikliği olan olguların kliniklere daha az başvurduğu ve teda­

vi alm ayan olguların bu grupta daha yoğun ol­

du ğ u düşünülm ektedir. Bu d urum a neden ola­

rak ise; davranış sorunlarının azlığı ya da hafifli­

ği nedeniyle yardım aram a gereksiniminin daha az olması gösterilmektedir. Dikkat eksikliğinin başta eğitim alanında olmak üzere yaşam boyu yarattığı işlev kaybı göz önünde bu lu n d uruldu­

ğunda; tanınması ve tedavisinin önemi daha iyi anlaşılacaktır. Bu çalışmada öğretm enlerin dik­

kat eksikliğine bakışlarını araştırm ak amacıyla

"hiperaktivite olmaksızın tek başına dikkat ek­

sikliğinin varlığı, tedavi gerektiren önemli bir sorun değildir" şeklinde bir soru yöneltilmiştir (soru 10). ilk testte öğretm enlerin %24.3'ünün, son testte ise %12.5'inin dikkat eksikliğini teda­

visi gerekm eyen bir d urum olarak gördükleri belirlenmiştir. Bu fark istatistiksel olarak anlam ­ lı bulunm uştur.

DEHB'li çocuklarda, ilaç tedavisinin yararları bi­

linmekle birlikte, bazen ilaç kullanılmasına rağ­

m en eğitim alanında yaşanan sorunların tamamı düzelm em ektedir. U ygun sınıf içi uygulam ala­

rın tedavi başarısını ve eğitim den yararlanm a oranlarını artırdığı bildirilm ektedir (Hoffman ve DuPaul 2000). DEHB'ye davranım bozukluğu­

n u n eşlik ettiği olgularda bile sınıf içi uygulam a­

ların yararlılığı gösterilmiştir (Ervin ve ark. 1999) Bu çalışmaya katılan öğretm enlerin sınıf içi uy­

gun tutum larla ilgili bilgi birikimlerinin, eğitim toplantısından önce de iyi düzeyde olduğu belir­

lenmiştir. Öğretm enlerin büyük kısmı DEHB te­

davisinde aile ve doktor kadar öğretm ene de iş düştü ğü nü (soru 13), örnek alabileceği bir arka­

daşının yanına oturtulm ası gerektiğini (soru 16), dikkatini sürdürm ek için aralıklı uyaranların ya­

rarlı olduğunu (soru 18), görevleri küçük parça­

lara bölmek gerektiğini (soru 19), olum lu pekiş- tireçlerin yararlı olduğunu (soru 22), çalışma sı­

rasında kısa aralar vermek gerektiğini (soru 24), öfke patlam aları sırasında ortam dan uzaklaştır­

m ak gerektiğini bildirmişlerdir. Bu sorulara ve­

rilen doğru cevapların oranı tüm öğretm enlerin bilgi birikimini yansıtmayabilir; bu çalışmaya sadece gönüllü öğretm enler katılmıştır.

DEHB'li çocuklarla bireysel psikoterapi uygula­

maları ve kendini denetlem e yollarının öğretil­

m esinin yarar sağladığı bilinmektedir. Öğret­

m en aracılığı ile kendini denetlem e ve öğrenci­

nin aracısız kendini denetlem e uygulam alarının başarısının karşılaştırıldığı bir çalışmada; öğret­

m enin çocuğa aracılık etmesi ve belli aralarla uyaran verm esinin daha etkili olduğu bildiril­

m iştir (Mithaug ve M ithaug 2003). Bu çalışmada sınıf içi uygulam alar ile ilgili temel bilgilere yer verilmiştir. Sınıf içi tutum ların DEHB bulgula­

rında sağladığı değişiklik araştırılmamıştır. Bu­

n un için daha uzun süreli eğitimlerin ardından yapılacak izlem çalışmalarına ihtiyaç vardır.

Eğitim den önce öğretm enlerin %47.11'inin DEHB olan çocukların özel eğitim kurum larında eğitilmeleri gerektiğini düşündükleri belirlen­

m iştir. Eğitim in sonundaki değerlendirm ede böyle düşünenlerin oranı %11.53'e düşm üştür (soru 30). Polikliniğimiz çalışanlarının deneyim ­ leri bu bilgiyi destekler niteliktedir. Bu konuda sistem li bir çalışm a yapılm am akla birlikte, DEHB nedeniyle izlenen olguların bazen öğret­

menleri tarafından özürlü algılandığı, özel eği­

tim okullarına gitmesi gerektiğini düşündükleri aileler tarafından bildirilmektedir. Bu bilgi de öğretm enlerin DEHB'yi iyi bilmelerinin önemini vurgulam aktadır.

Sadece iki soruda (soru 6 ve 21) eğitim den sonra yanlış cevaplanma oranının arttığı görülm üştür.

Diğer sorularda yanlış cevaplanan sorular değiş­

memiş ya da azalmıştır. iki soruda yanlış cevap­

lanm a oranında artış olması eğitim süresinin kı­

salığından kaynaklanan yetersizliğe işaret edi­

yor olabilir. Sürenin kısa olması, tek oturum luk bir eğitim olması ve geri bildirimleri alm ak için tekrarlanan oturum ların olmaması bu çalışma­

(6)

nın sınırlılıklarından bazılarıdır.

Çalışmadaki diğer bir sınırlılık sadece gönüllü öğretm enlerin katılmış olmasıdır. Gönüllü öğ­

retm enlerin bu konuya ilgi duyan ve araştıran kişiler olduğu düşünülebilir. Bu nedenle bu ça­

lışm anın sonuçları, DEHB ile ilgili öğretm enlerin tam am ının bilgi düzeyini yansıtm ak için yeter­

siz olabilir.

Bu çalışmada esas amaç öğretm enlerin DEHB ile ilgili bilgi birikimlerini araştırmaktır. Sonuçta pek çok konuda yeterli bilgi birikim inin olduğu, az bilinen konuların ise kısa bir eğitim den sonra tam amlanabildiği görülm üştür. DEHB'nin m ed­

yada sık yer almasının da buna katkısının olabi­

leceği düşünülm üştür. DEHB sıklığı ve yaşam boyu süren etkileri nedeniyle önemli bir toplum sorunudur. Tedavi program ına öğretm en eğiti­

m inin eklenmesinin yararlı sonuçları olduğunu bildiren çalışmalar bulunm aktadır (Frolich ve ark. 2002, Hoffman ve DuPaul 2000). Bu çalışma­

da öğretm en eğitiminin tedavi üzerine etkileri araştırılmamıştır. Sadece kısa bir eğitim toplantı­

sının o anki bilgi düzeyi üzerine etkisi araştırıl­

mıştır. Bu çalışmanın sınırlılıklarından biri uy­

gulanan eğitim program ının kısa olmasıdır. Bir­

kaç saatlik eğitim ancak DEHB'nin temel özellik­

lerinin tanımlanması ve basit sınıf içi uygulam a­

ları içermektedir. Bu alanda daha sistemli uygu­

lanacak eğitim program larına ve bu program la­

rın yararlılığını ölçecek çalışmalara gereksinim vardır

KAYNAKLAR

A s h e im H, N ilsen KB, S to rd a h l H ve ark. (2001) Prescrip­

tion o f central nervo u s s y s te m stim u la n ts. T id s s k r Nor L eageforen 20;121(8):908-910.

C onner DF, E d w a r d s G, Fletcher K E ve ark. (2003) Cor­

rela tes o f com orbid p sych o p a to lo g y in children w ith ADHD. J A m A c a d C hild A d o le s P sych ia try 42(2):193- 200.

D opfner M, fro lich J, S e v e c k e K ve a r k (2002) M ultym o- d a l th era p y concept in h yp erkin etic disorder. D rugs alo­

n e are n o t enough. M M W Fortschr M ed 1 44 (47):34-38.

E rcan ES, A y d ın C (1999) D ik k a t eksikliğ i hiperaktivite bo zu klu ğ u . B e n H a s ta Değilim Ç ocuk Sağlığı ve H a sta lı­

larının p s ik o s o s y a l yönü. A E k ş i (ed.) 1. B a sk ı, N obel Tıp K itap Evleri, İsta n b u l, s:270-284.

E rcan ES, A y d ın C (2000) D ik k a t E ksikliğ i H iperaktivite B o zu k lu ğ u Ö zellikleri-Tedavisi Ç ocuklarda ve E rişkinler­

d e k i Belirtileri. 3. b a skı. G en d eş A fi., İstanbul.

E rvin RA, D uPaul GJ, K ern L ve ark. (1999) Classroom - b a s e d Junctional a n d a d ju n ctive a s s e s s m e n ts : proactive a p p ro a ch es to intervention selection Jor a d o lescen ts w ith a tten tio n deficit h yp era ctivity disorder. J A p p l Be- h a v A n a l 31(1):65-78.

Frolich J, DopJner M, B ieg ert H ve ark. (2002) G eneral practice oJpedagogic m a n a g e m e n t b y tea ch ers oJ h y p e r­

kinetic a tten tio n deJicit d iso rd e re d children in th e c la s s ­ ro o m P rax K in d erp sych o l K in d erp sych ia tr 51(6):494- 506.

G uavera J , Lozano P, W ickizer T ve ark. (2002) P sych o t­

ropic m edication u s e in a pop u la tio n oJ children w h o h a ­ ve a tten tio n deJicit h yp rea ctivity disorder. P ediatrics 109(5):733-739.

H a ze lw o o d E, B ovingdon T, T iem en s K (2002) The m e ­ a n in g oJ a m u tim o d a l approch Jor children w ith ADHD:

exp erien ces oJ service proJessionals. Child Care H elth D ev 38(4):301-307.

H e Y, Y ang X, X u F (2001) A pplication oJ conners rating sc a le s in th e s tu d y oJ lea d exp o su re a n d behavioral e f­

f e c t s in children. Z h o n g h u a Y u Farng Yi X u e Z a Z hi 20;121(8):908-910.

H in sh a w SP (2002) P readolescent girls w ith attention- deJicit h yp era ctivity disorder: I. B acg ro u n d characteris­

tics, com orbidity, cognitive a n d social Junctioning a n d p a ren tin g practices. J C onsul Clin P sychol 70(5):1086-

1098.

HoJJman JB , D uPaul G J (2000) P sych o ed u ca tio n a l inter­

ventions Jor children a n d a d o le sc e n ts w ith attention-de- J ic it/h y p e ra c tiv ity disorder. Child A d o le sc P sych ia tr Clin

N A m 9(3):647-661.

H olm es J, L a w so n D, L angley K ve ark. (2004) The Child Attention-D eJicit H yperactivity D isorder T eacher Telep­

h o n e In tervie w (CHATTI): reliability a n d validity. B r J P sych ia try 184:74-8.

H u a n g HL, Chao CC, Tu CC ve a r k (2003) B ehavioral p a ­ ren t training Jor T a iw a n e se p a r e n ts oJ children w ith at- ten tio n -d eJicit/h yp era ctvity disorder. P sych ia ty Clin Ne- urosci 57(3):275-281.

J a d a d AR, B o yle M, C u n n in g h a m C ve ark. (1999) Tre­

a tm e n t oJ attention-deJicit/ h yp era ctivity disorder. E vid R e p Technol A s s e s s 11:1-341.

K a id a r I, W einer J, T a n n o ck R (2003) The attribution oJ children w ith atten tio n -d eJicit/h yp era ctivity d iso rd e r Jor their p r o b le m behaviors. A tten tio n D is 6 (3):99-109.

K u la s JF, H e a p y A A , L a m b erty G J (1999) C luster a n a ly ­ s is oJ p a re n ta l rating sca les in a reJerred ADHD sam ple.

A rc h Cli N europsychol1 4(8):688-689.

K u m a r G, S te e r R A (2003) Factorial validity oJ th e Con­

n e r s ’ P a ren t R a tin g S cale-revised: s h o r t Jo rm w ith p sych ia tric o u tp a tien ts. J Pers A s s e s s 80(3):252-259.

128

(7)

M ithaug DK, M ithaug DE (2003) E ffects o f teacher-direc­

te d v e rs u s stu d e n t-d ire c te d instruction on self-m a n a g e­

m e n t o f yo u n g children w ith disabilities. J A p p l B e h a v A n a l 36(1):133-136.

M itsis EM, M cKay KE, S c h u lz KP ve ark. (2000) Parent- tea ch e r concordance fo r DSM-IV a tten tio n -d eficit/h yp e- ractivity disorder in a clinic-referred sa m p le. J A m A c a d C hild A d o lesc P sych ia try 39(3):308-313.

M ulligan S (2001) C lassroom stra teg ies u s e d b y tea c­

h ers o f s tu d e n ts w ith a tten tio n deficit h yp era ctivity di­

sorder. P h y s O ccup T her P ediatr 20(4):25-44.

O lafson M, G a m ero ff MJ, M arcus SC ve ark. (2003) N a­

tional tre n d s in th e tr e a tm e n t o f a tten tio n deficit hypre- activity disorder. A m J P sych ia try 160(6):1071-1077.

O w e n s EB, H in sh a w SP, K ream er HC ve ark. (2003) W hich tre a tm e n t f o r w h o m fo r ADH D? M oderators o f tre­

a tm e n t resp o n se in th e MTA. J C o n su lt P yschology 105(5):540-552.

Pary R, L e w is S, M a tu sc h k a PR ve ark. (2002) A ttention- d e fic it/h y p e ra c tiv ity disorder: a n u p d a te. S o u th M ed J 95(7):743-749.

P in ed a DA, Lopera F, Palacio JD ve ark. (2003) P revalen­

ce E stim a tio n o f a tten tio n -d eficit/h yp era ctivity disorder:

differen tia l d ia g n o se s a n d com orbidities in a Colom bian sa m p le. In t J N eurosci 113(1):49-71.

R e id R, H ertzong M, S y n d e r M (1996) E du ca tin g every teacher, eve ry year: th e public schools a n d p a r e n ts o f children w ith ADHD. S e m in S p e e c h Lang 17: 73-93.

Schilling DL, W a sh in g to n K, B illingsley FF ve ark.(2003) C lassroom se a tin g f o r children w ith a tten tio n deficit h yp era ctivity disorder: th era p y balls v e rs u s chairs. A m J Occup T her 57(5):534-541.

S te v e n s J , Q uitner AL, Z u ckerm a n J B ve ark. (2002) Be- hevioral inhibition, self-regulation o f m otivation, a n d w orking m em ory in children w ith a tten tio n deficit h y p e ­ ractivity disorder. D ev N europsychol 21(2): 117-139.

S tryh o rn JM , B ickel DD (2002) R ed u ctio n in children's s y p to m s o f a tten tio n deficit h yp era ctivity diso rd er a n d oppositional d e fie n t d iso rd er during in d ivid u a l tutoring a s co m p a red w ith classroom instruction. P sychol R ep 91(1):69-80.

Toros F (2003) D ik k a t ek sik liğ i h iperaktivite b o zu klu ğ u h a k k ın d a öğ retm en lerin bilgileri ve tutum ları. Y en i S y m p o s iu m Psikiyatri, Nöroloji ve D avranış Bilim leri D ergisi 41(4): 165-168.

T ouzin M (2002) A ca d em ic difficulties in hyperactive children. R ev Prat 15;52(18):1998-2001.

W eiler MD, B ellinger D, M arm or J ve ark. (1999) M other a n d tea ch e r reports o f ADHD sy m p to m s: DSM-IV Q u e s­

tionnaire d a ta . J A m A c a d Child A d o le sc P sychiatry 38(9):1139-1147.

W eis M, W eis G (2002) A tte n tio n d eficit H yperactivity disorder. Child a n d A d o le sc e n t P sych ia try içinde, M L e w is (ed.) Philadephia: L ippincott W illiam s& W ilkins s:645-670.

W olraich ML, L a m b ert EW , B a u m g a ertel A ve ark. (2003) T eachers' screening fo r a tten tio n d e fic it/h y p e ra c tiv ity disorder: com paring m ultinational s a m p le s on tea ch er ratings o f ADHD. J A b n o rm Child P sychol 31(4):445- 455.

W olraich ML, L a m b ert EW, B ic k m a n L ve ark. (2004) A s ­ se s s in g th e im p a ct o f p a r e n t a n d tea ch e r a g re e m e n t on diag n o sin g attention-deficit h yp era ctivity disorder. J D ev B e h a v P ediatr 25(1):41-47.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu çalışmada yaşları 31-40 yaş arası olan öğretmenlerin diğer yaş guruplarına göre evli öğretmenlerin bekarlara göre bilgi düzeylerinin daha yüksek düzeyde

Bu çalışmada, mezial temporal bölgeye yaklaşımda sık kullanılan 2 cerrahi teknik olan transsylvian selektif amigdalohipokampektomi (SAH) ve anterior temporal rezeksiyon (ATLR)

Anne baba olarak çocuğun olumlu yönlerini ön plana çıkarmanız, küçük şeyler de olsa doğru davranışlarını vurgulayarak cesaretlendirmeniz

Yani Mesleki Rehberlik hizmetleri gencin kendisini iş ve meslek yaşamı çerçevesinde an­ lamasına, kabul etmesine ve bunun yanı sıra gencin toplumu, iş ve

2-İşletmeler geleneksel rekabetin yerine işbirliği ve ortaklaşa rekabet anlayışını bir yöntem olarak kabul ettikten sonra (ki bu otomotiv iş kolunda olduğu üzere zaman

Aşağıda geçen altı çizili kelimelerden Present Perfect Tense e göre doğru olana “T” yazın; yanlış ise “F” yazıp yanlışı düzeltiniz.. I have went

Öğretmenlerin çevre sorunlarına yönelik tutum ölçeğinden aldıkları pu- anların ortalamasının çevreyle ilgili proje çalışmaları yapma durumuna göre

Bir az sonra Fransız tarafından Mora derununa askeri berriye dahi vürud ettiğinden bu hengâmelerin Devleti Aliye ve Mısır ile mükâtebeleri icra olunup encamı kâr