• Sonuç bulunamadı

2 Journal of Turkish Literature Sekizinci Sayýya Ulaþtý

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "2 Journal of Turkish Literature Sekizinci Sayýya Ulaþtý"

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

DERGÝ

2 kanat

2

004 yýlýndan bu yana Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatý Merkezi tarafýndan yýlda bir kez olmak üzere yayýmlanan ve bütüncül bir bakýþ açýsýyla hazýrlanan her sayýsýnda Türk edebiyatýnýn farklý dönem ve ürünlerine odaklanan çeþitli akademik çalýþmalara sayfalarýnda yer vermektedir. Bu alan- daki Ýngilizce literatüre bilimsel katkýda bulunmayý amaçlayan Journal of Turkish Literature, 2011 yýlýnda 8. sayýsýyla okurlarla buluþtu.

JTL, 8. sayýsýnda da Türk edebiyatýnýn uzun bir geleneðe dayanan geniþ üretim yelpazesini yansýtacak sekiz bilimsel makaleye içeriðinde yer veriyor. Bu makaleler aracýlýðýyla erken dönem Anadolu kahramanlýk anlatýlarýndan son dönem roman ve hikâyelerine uzanan geniþ bir daðarcýkla Türk ede- biyatýnýn çeþitli dönem ve türlerine yönelik farklý bilimsel bakýþ açýlarý yansýtýlmaktadýr.

JTL’nin 8. sayýsýnýn ilk makalesi, Leyla Kayhan Elbirlik’in

“The Chivalric Ethos and Reflections of Masculinity in Early Anatolian Frontier Culture” (Erken Dönem Anadolu Uç Kültüründe Kahramanlýk Ruhu ve Erilliðin Yansýmalarý) baþlýklý yazýsýdýr. Kayhan Elbirlik, bu makalesinde, Paul Wittek’in ortaya koyduðu “gaza tezi”nden bu yana Osmanlý tarihçiliði alanýnda Osmanlý’nýn kuruluþu ve erken dönem devlet kurma politikasý baðlamýnda sürdürülen tartýþmalar ek- seninde, Eski Anadolu Türkçesinin en erken

yapýtlarýndan Dâniþmendnâme, Düsturnâme, Garibnâme, Saltuknâme, ve Battalnâme’deki anlatý kiþileri, olay kurgusu ve anlatý örgüleri- ni incelemektedir. Erken Osmanlý/Türk-Ýslam geleneklerinde yer bulan kimlik ve toplumsal cinsiyet modellerini, bu yapýtlarda karþýmýza çýkan erkeklik ve kahramanlýk kavramlarýna yönelik anlayýþ dolayýmýnda irdelemektedir.

JTL’nin bu sayýdaki ikinci makalesi ise Efe Murat Balýkçýoðlu’na aittir. “Experiencing the Experience: Seydi Ali Reis and the Indo- Muslim World” (Deneyimi Deneyimlemek:

Seydi Ali Reis ve Müslüman-Hint Dünyasý) adlý makalesinde, Balýkçýoðlu, Cemil Meriç’in, özellikle Hint Edebiyatý baþlýklý kitabýnda vurguladýðý Osmanlý entelektüel-

lerinin Müslüman-Hint kültür dünyasýna kayýtsýz kaldýðý görüþüne karþý çýkýyor. Seydi Ali Reis’in, Gürkanlý hükümdarý Nasireddin Muhammed Hümayun Þah’ýn kültür meclislerinde- ki deneyim ve gözlemlerini birinci elden kaydeden Mir’atü’l- Memâlik (Ülkelerin Aynasý) adlý eserini bu iki kültür dünyasý arasýnda aslýnda varolduðunu vurguladýðý etkileþim hattýna bir örnek olmak üzere ayrýntýlý biçimde inceliyor.

JTL’nin bu sayýsýnda yine Osmanlý kültür ve edebiyat ortamýnýn bir baþka yön ve türüne odaklanan bir diðer yazý ise Ahmet Tunç Þen imzalý. Ahmet Tunç Þen, “A Mirror for Princes, A Fiction for Readers: The Habnâme of Veysî and Dream Narratives in Ottoman Turkish Literature” (Veysî Efendi’nin Habnâme’si ve Osmanlý Edebiyatýnda Rüya Anlatýlarý) baþlýklý makalesinde, 17. yüzyýl Osmanlý edebi- yatýnýn önemli edebî figürlerinden olan Veysî (ö. 1628) tarafýndan kaleme alýnan ve genel olarak Osmanlý nasihat- nâme türünün bir örneði olarak deðerlendirilen Habnâme isimli yapýtýn yazýlýþ ve alýmlanýþ serüvenini yeniden inþa et- meye giriþmektedir. Bu baðlamda Þen, bir yandan metnin içeriði, yazýldýðý dönemin tarihsel baðlamý, yapýtýn ayný türden

çaðdaþý olan eserlerden farklýlýklarý üzerinde durmaktadýr.

JTL’nin bu sayýsýnýn dördüncü makalesi ise Aliye F.

Mataracý’nýn “A Comparative History of Commercial Correspondence: European and Ottoman Practices” (Ticari Yazýþmalarýn Mukayeseli Tarihi: Avrupa ve Osmanlý Pratikleri) baþlýklý yazýsýdýr. Mataracý, bu yazýsýnda, Osmanlý yazýþma geleneðinin, 19. yüzyýlýn ikinci yarýsýndan itibaren kendine referans ve model aldýðý Fransýzca örnekler üzerinden

“Avrupaileþmesi”ni incelemektedir. Bu baðlamda özellikle Osmanlý Ýmparatorluðu’nun son döneminde ticari yazýþmalarýn Osmanlý münþeât koleksiyonlarýnda ortaya çýkýþ sürecini, bu geliþmeye vesile olan tarihsel etkenlerle birlikte ele almak- tadýr.

Mehmet K. Karabela ise, “Beþir Fuad and His Opponents:

The Form of a Debate over Literature and Truth in

Nineteenth-Century Istanbul” (Beþir Fuad ve Karþýtlarý: 19.

Yüzyýl Ýstanbul’unda Edebiyat ve Hakikat Üzerine Yapýlan Tartýþmanýn Biçimi) baþlýðýný taþýyan ve sayýnýn beþinci makalesini oluþturan yazýsýnda, Beþir Fuad’ýn (ö.1887) Hugo’nun romantizmine karþý, Émile Zola’nýn natüralizmi ve realizm akýmýný savunduðu Hugo biyografisini 1885 yýlýnda yayýnlamasýyla baþlayan ve tartýþmanýn diðer tarafýný Menemenlizade Mehmet Tahir’in (ö.1903) oluþturduðu

hakikiyyûn - hayâliyyûn tartýþmasýný ele almak- tadýr. Bu baðlamda, Karabela, dönemin kültürel ortamýnýn yaný sýra genel olarak Türk edebiyatý tarihinde de büyük etki yaratan bu tartýþmanýn içeriðinden ziyade, formu üzerine yoðunlaþýr.

Bu dönem Osmanlý entelektüelinin tartýþma kültüründe, diyalektik tartýþma (cedel) biçimine karþý, münazara biçiminin daha yaygýn kabul görmeye baþladýðý tespitini yapmaktadýr.

Kim Fortuny’nin “The Integration of Nature and Culture in Ahmet Hamdi Tanpýnar’s

‘Poetics of Loss’” (Ahmet Hamdi Tanpýnar’ýn

“Kayýp Poetikasý”nda Doða ve Kültürün Bütünleþmesi) baþlýklý yazýsý ise JTL’nin bu sayýdaki altýncý makalesidir. Fortuny, bu makalesinde, Ahmet Hamdi Tanpýnar’ýn 1946 tarihli deneme derlemesi Beþ Þehir’in “Ýstan- bul” bölümünde ortaya koyduðu, modernleþmenin, doðal olanýn, kültürel ve ruhaninin iç içe geçtiði bir yaþam felse- fesinin göz ardý edilmesine yol açtýðý fikrini ele alarak yazarýn bu oluþa karþý ortaya koyduðu estetik cevabý irdelemektedir.

JTL’nin bu sayýsýnýn yedinci makalesi ise, Baþak Çandar’a ait. Erdal Öz’ün, darbe romanlarý arasýnda esas olarak bir iþkence hikâyesini anlatmasý açýsýndan özel bir yere sahip olduðunu belirttiði Yaralýsýn adlý romanýna odaklanan “Writing Torture: Erdal Öz’s Yaralýsýn” (Ýþkenceyi Yazmak: Yaralýsýn) baþlýklý bu makalesinde, Baþak Çandar, þiddeti kurgusallaþtýr- manýn estetik ve etik zorluklarýnýn bu romanda bir edebî teknik olarak realizm aracýlýðýyla ne kertede aþýldýðýný ortaya koymakla kalmayýp daha geniþ bir çerçevede Yaralýsýn’ýn Türk edebiyatýnýn politik metinleri arasýndaki yerini de irdeliyor.

JTL’nin 8. sayýsýnýn son makalesi ise Abigail Bowman’ýn imzasýný taþýmakta. “A Thousand Fairy Tale Nights: Murathan Mungan and the Sultan of Snakes” (Binbir Masal Gecesi:

Murathan Mungan ve Yýlanlar Sultaný) baþlýklý makalesinde, Bowman, Murathan Mungan’ýn 1986’da yayýmlanmýþ Cenk Hikâyeleri kitabýndaki “Þahmeran’ýn Bacaklarý” adlý uzun

Journal of Turkish Literature Sekizinci Sayýya Ulaþtý

(3)

öyküsünde anlatýlan Þahmeran hikâyesine odaklanýr.

Kaynaðýný klasik Yakýn Doðu sanatý ve edebiyatýndan alan bu eski efsanevî anlatýya Murathan Mungan’ýn kendi anlatýþýnda getirdiði alegorik boyutu ortaya koyarak efsaneyi ötekileþ- menin etkileyici bir alegorisine dönüþtürürken yazarýn sergilediði büyük anlatý becerisini vurgulamaktadýr.

JTL’nin 8. sayýsý bu sekiz makalenin yaný sýra, David Selim Sayers’ýn, Türkiye’deki folklor çalýþmalarý alanýnýn en baþta gelen uzmanlarýndan Ýlhan Baþgöz’ün 2008 yýlýnda Ýngilizce yayýmlanan Hikâye: Turkish Folk Romance as Performance Art (Hikâye: Ýcra Sanatý olarak Türk Halk Romansý) baþlýklý çalýþmasýna yönelik deðerlendirme yazýsýný ve ayrýca 2010 yýlý içinde kaybettiðimiz deðerli edebiyat eleþtirmeni Füsun Akatlý için Hilmi Yavuz’un kaleme aldýðý bir anma yazýsýný da içermektedir.

Türk Edebiyatý Bölümü’nde Yeni Öðretim Üyeleri Ders Vermeye Baþladý

Y

rd. Doç. Dr. Nermin Yazýcý bu dönem yük- sek lisans programýnda “Türk Öyküsü” der- sini veriyor. Nermin Yazýcý, Ankara Üniversitesi Türkçenin Eðitimi ve Öðretimi Ana Bilim Dalý’nda doktora tezini tamamladý. Yazýcý, hâlen Baþkent Üniversitesi Eðitim Fakültesi’nde öðre- tim üyesi ve bölüm baþkan yardýmcýsýdýr.

T

ürk Edebiyatý Bölümü doktora programý mezunlarýndan Yrd. Doç. Dr. Tuba Iþýnsu Ýsen Durmuþ, 2009-2010 ders yýlýnda ve 2011- 2012 ders yýlýnýn Güz döneminde “Yazýlý Anlatým” dersini verdi. Önceden Baþkent Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatý bölümünde öðretim üyesi olan Durmuþ, hâlen TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatý Bölümü öðretim üyesidir.

T

ürk Edebiyatý Bölümü doktora programý mezunlarýndan Dr. Leyla Burcu Dündar, yük- sek lisans programýnda bu dönem “Edebiyat Kuramlarý” dersini veriyor. Dündar, önceki dönem de ayný programda “Türk Romaný” dersi- ni vermiþtir. Dündar, hâlen Baþkent Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatý Bölümü’nde öðretim üyesidir. Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatý Bölümü, doktora programý mezunlarýnýn yüksek lisans programýnda ders vermelerinden mutluluk duymaktadýr.

Türk Edebiyatý Merkezi 21 Mart 2012’de Dünya Þiir Gününü Kutlayacak

B

ilkent Türk Edebiyatý Merkezinin her yýl 21 Mart tarihinde kutladýðý Dünya Þiir Günü, bu yýl 21 Mart 2012 Çarþamba günü saat 17:00’de Bilkent Ýktisadi Ýdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi C Blok Amfide yapýlacak.

2012’nin temasý “Þiirde Mizah”týr. Program Hilmi Yavuz’un

“Mizah ve Hiciv Þiirleri” konulu konuþmasýyla baþlayacak ve deðiþik dönemlerin þairlerinden mizahi þiirlerin Türk Edebiyatý Bölümü öðrencileri tarafýndan okunmasýyla devam edecek.

Ozan-Der (Halk Ozanlarý Kültür Derneði) üyesi iki âþýk saz eþliðinde mizahi þiirler okuyacaklar. Giriþ serbesttir.

Prof. Dr. Halil Ýnalcýk’a “TÜRKSOY Onur Madalyasý” Takdim Edildi

HABER

P

rof. Dr. Halil Ýnalcýk’a Türk Dünyasý’na yapmýþ olduðu bi- limsel çalýþmalarý ve katkýlarý için Uluslararasý Türk Kültürü Teþkilatý TÜRKSOY tarafýndan 16 Þubat 2012

Perþembe günü T. C. Kültür ve Turizm Bakanlýðý Resim Heykel Müzesi Konferans Salonu’nda düzenlenen tören- le onur madalyasý takdim edildi. Tören, TÜRKSOY Genel Sekreteri Düsen Kaseinov’un açýlýþ konuþ- masýyla baþladý. Kaseinov, Türk kültürü ve tarihine hizmet etmiþ kiþilerin yaþarken kýymetlerinin bilin- mesi gerektiðini düþünerek bu sene madalyayý Halil Ýnal- cýk’a takdim ettiklerini ifade etti. Ýnalcýk’ýn adýnýn tarih araþtýrmalarýnda evrensel bir referans olarak kabul edildiðini sözlerine ekledi. T. C. Kültür ve Turizm Bakaný Ertuðrul Günay, konuþmasýnda TÜRKSOY toplan- týlarýnýn artýk halka açýlmasý gerektiðini düþünerek törenin önceden Türk Ocaðý olan müzenin bu güzel salonunda yapýl- masýna karar verdiklerini belirtti. Günay, Halil Ýnalcýk’ýn eser- leri, araþtýrmalarý, yetiþtirdiði öðrencileri ve yaþam öyküsüyle kültürün mücessem bir çýnarý olduðunu dile getirdi.

Halil Ýnalcýk, konuþmasýnda Ankara Dil ve Tarih-Coðrafya Fakültesi’nin ilk öðrencisi olduðunu belirterek 75 sene önce Atatürk’ün de dinleyiciler arasýnda bulunduðu bu salonda Afet Ýnan’ýn ilk dersini dinlediðini anlattý. 75 yýl sonra yine ayný salonda törene katýlan konuklarý selamlamaktan büyük bir saadet duyduðunu ifade etti. Törenin ardýndan “Halil Ýnalcýk ve Türk Dünyasý” baþlýklý bir panel gerçekleþtirildi. Oturum baþkaný Prof. Talat Sait Halman konuþmasýnda, Bernard Lewis’in Halil Ýnalcýk’ý “bütün zamanlarýn büyük tarihçisi”

olarak nitelendirdiðini aktardý. Halil Ýnalcýk’ýn tarihi bilimsel bir araþtýrma alanýna dönüþtürdüðünü ifade ederek “Osmanlý döneminde yaþasaydý kendisini müverrih-i a‘zam ya da þeyhü’l- müverrihin olarak adlandýracaklarýný” dile getirdi.

Ýnalcýk’ýn Bilkent Üniversitesi’nde uluslararasý düzeyde bir tarih bölümü kurduðunu ifade etti. Dinleyicilere Ýnalcýk’ýn, Kanuni Sultan Süleyman’ýn Hürrem’e söylediði bir gazeline nazire olarak yazdýðý þiirini okudu.

Prof. Dr. Ýlber Ortaylý ve Bilkent Üniversitesi Tarih Bölümü öðretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Kalpaklý da konuþmacý olarak katýldýlar. Ýlber Ortaylý, Halil Ýnalcýk’ýn öðrencilerinden biri olduðunu hatýrlatarak törene konuþmacý olarak davet edilmesinin kendisi için Ýnalcýk’ýn her öðrencisine nasip ola- mayacak bir sevinç olduðunu vurguladý. Mehmet Kalpaklý, Halil Ýnalcýk’ýn “taþ sütûnlar gibi kaldým boþluðunda zamanýn”

dizesini aktararak kendisinin de þiirinde söylediði gibi eser- leriyle sonsuza kadar hatýrlanacaðýný dile getirdi. Panele konuþ- macý olarak davet edilen, ancak katýlamayan Prof. Dr. Heath W.

Lowry’nin konuþmasýný ise Bahçeþehir Üniversitesi öðretim üyesi Doç. Dr. Özlem Kumrular okudu.

(4)

SEMPOZYUM

4 kanat

D

uygu, þimdiye kadar bilimin deðil, sanatýn konusu gibi düþünülegelmiþtir. Ýncelemeler, tartýþmalar bir sanat eserinin duyguyu yansýtma biçimi üzerine yürütülmüþtür.

Oysa kýsa süre önce kurulan Modernite Öncesinde

Duygularýn Kültürel Tarihi (CHEP) incelemeleri için oluþtu- rulan uluslararasý akademik að, duygunun sanatýn nesnesi olduðu kadar bilimin de nesnesi olabileceði iddiasýndadýr. CHEP, 2007 yýlýnda disiplinlerarasý bir grup araþtýrmacý tarafýndan Umeå Üniversitesi’nde (Ýsveç) kurulur. Akademik aðýn amacý, farklý di- siplinlerden akademisyenleri ve lisansüstü öðrencilerini bir araya getirmektir. Duygularýn tarihi konusunun belirli disiplinlerle, metodolojilerle ya da coðrafi bölgelerle sýnýrlanmamasý gerek- tiðine inanan CHEP, disiplinler arasý çalýþmalarý ve karþýlaþtýrmalý yaklaþýmlarý desteklemektedir. Bu amaçla, duygularýn tarihini mümkün olduðunca farklý yöntemlerle, özellikle farklý kültürleri karþýlaþtýrmalý olarak ele alan çalýþmalarýn önünü açmak istemek- tedir. Farklý disiplinlerin bir araya gelebilmesi için CHEP, bu alan- da çalýþan deðiþik araþtýrma gruplarýnýn birbirleriyle irtibat kura- bilecekleri bir platform saðlar; konuyla ilgili tartýþmalarýn yürütülebileceði, haberlerin paylaþýlabileceði forumlar, seminerler ve konferanslar düzenler ve yeni projelerin baþlatýlmasýna önayak olur.

CHEP, ilk uluslararasý çalýþtayýný kuruluþundan sadece bir yýl sonra 23-26 Ekim 2008 tarihlerinde Umeå Üniversitesi’nde düzen- ledi. Bu çalýþtaya on iki ülkeden ve birçok farklý disiplinden elli- den fazla araþtýrmacý ve altý konuk

akademisyen katýldý.

2008’de Umeå Üniversitesi’nde düzenlenen bu baþarýlý çalýþtaydan güç alarak 29 Eylül-01 Ekim 2011 tarih- lerinde “The Cultural History Of Emotions In Pre-Modernity II: Emotions East And West” baþlýklý konferans düzen- lendi. Organizasyonunu Bilkent Üniver- sitesi’nden Mehmet Kalpaklý’nýn, Sabancý Üniversitesi’nden Tülay Artan’ýn,

Washington Üniversitesi’nden Walter G. Andrews’un, Umeå Üniversitesi’nden Mohammad Fazlhashemi ve Jonas Liliequist’in üstlendiði konferansa Minerva Han (Sabancý Üniversitesi Karaköy Ýletiþim Merkezi) ev sahipliði yaptý. Üç günlük yoðun bir progra- ma sahip olan konferansta tarihten ilahiyata, müzikolojiden siyaset bilimine farklý alanlardan altmýþ kadar akademisyen, araþtýrmacý ve lisansüstü öðrencisi tarihî bir kavram olarak duygular, siyasi ve dinî baðlamlarda duygularýn ifadesi, duygunun ve duygusal mimiklerin görsel olarak ifadesi, duygularýn dili ve edebî dýþavu- rumlarý, müzik ve duygu iliþkisi, duygular ve kültürel kimlikler gibi konularda bildiri sundu.

Bildirilerin yaný sýra altý konuk akademisyen, konferansta konuþma yaptý. Her biri duygularýn kültürel tarihinden söz ederken farklý bir disiplini, coðrafyayý ya da kültürü konuþmasýnýn odaðýna koydu. Ýlk günün sabah oturumunun konuþmacýsý William Reddy,

"Beyond 'Emotion': What Varies and What Is the Same in the Responses of the Self" baþlýklý konuþmasýnda duygunun belirlen- mesinde kültürel baðlamýn öneminden söz etti. Reddy, diller arasý çevirinin saðladýðý karþýlýklarý verili olarak “doðru” kabul etme konusunda þüpheci davranýlmasý gerektiðini söyledi.

Öðleden sonra söz alan Guido Ruggiero, "Wayfarers in

Wonderland: Love and Lust in Renaissance Venice" baþlýk- lý konuþmasýnda sözcüklerin yanýltýcýlýðýna dikkati çekti.

Ruggiero, Rönesans dönemindeki aþk ve tutku anlatýlarýnda belirli duygu durumlarýna iþaret eden sözcüklerin

günümüzde de kullanýlmasýnýn yarattýðý algý karýþýklýðýna iþaret etti. Günümüzde “aþk”, “þehvet” ve duygularýn ifade- si olan sözcüklerin zihnimizde oluþturduðu imgelerin Rönesans devri Venedik’indeki iz düþümünden çok daha farklý olduðunu ifade etti. Lewis Carroll’un ünlü Alice Harikalar Diyarýnda kitabýyla paralellik kuran Ruggiero’ya göre, týpký Harikalar Diyarý’ndaki Alice gibi okurda tanýdýklýk hissi uyandýran bu dünya aslýnda baþka bir dünyaydý.

Konferansýn ikinci gününün açýlýþý Esther Cohen’in “The Uses and Experiences of Pain in Medieval Society” baþlýklý konuþmasýyla yapýldý. Peaceable Domain, Certain Justice:

Crime and Society in Fifteenth-Century Paris adlý kitabýna dayanan sunuþunda Cohen, acýnýn bütün çaðlarda ve toplumlar- da genelgeçer bir ifade biçimi olmadýðýný söyleyerek ayný zamanda acýnýn ifadesinin farklý iþlevlerine de dikkati çekti.

Cemal Kafadar, konuþmasýnda iki farklý kültürün karþýlaþma anlarýnda ortaya çýkan duygularýn ifadesine odaklandý. “Bajazet chez Bajazet? Evliya Çelebi’s Responses to European Christian Art” baþlýklý konuþmasýnda Kafadar, Osmanlý üst tabakasýnýn Avrupa sanatýyla karþýlaþmasýnýn aslýnda düþünülenden çok daha erken bir döneme rastladýðýný Evliya Çelebi’nin anlatýlarýy-

la sergiledi.

Konferansýn son günü, Osmanlý ede- biyatý çalýþmalarýnýn önemli ismi Walter Andrews’un konuþmasýyla baþladý.

Konuþmasýnýn baþlýðý “Culture, History, Neuroscience, and Emotions: the Case of Separation and Separation Anxiety in the Sixteenth-century Ottoman Culture” olan Andrews, Osmanlý toplumunda þiirin, sanatýn ötesinde derin bir iþlevi olduðunu ifade ederek, þiirin aslýnda bireyin “kul- luk” algýsýný beslemedeki, dolayýsýyla var olan düzenin devam- lýlýðýný saðlamadaki önemine vurgu yaptý.

Bilkent Üniversitesi Tarih Bölümü Baþkan Vekili ve Türk Edebiyatý Bölümü öðretim üyesi Mehmet Kalpaklý ile Tarih Bölümü doktora öðrencisi Özden Mercan’ýn 1453 Ýstanbul Fethi’nin Doðu ve Batý dünyasýndaki duygusal yankýlarýný ele aldýklarý bildirilerinin yaný sýra, yine Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatý Bölümünden Michael Sheridan, Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde acayipliklerin ve þaþkýnlýk veren yaratýk- larýn tanýmlarýna dair bir bildiri sundu. Tülay Artan, Selim Kuru, Lale Uluç, Edhem Eldem, Hakan Erdem, Suraiya Faroqhi gibi tanýnmýþ akademisyenlerin bildiri sunduðu kon- ferans, konuk akademisyenlerin deðerlendirmeleriyle son buldu.

CHEP hakkýnda ayrýntýlý bilgi http://chep.idesam.umu.se/, konferansýn tam programý http://www.chep2011.bilkent.edu.tr/

adresinde bulunabilir. Duygularýn kültürel tarihiyle ilgili çalýþ- malar için Queen Mary Londra Üniversitesi’nin Duygularýn Tarihi Merkezi’nin sayfasý (http://www.qmul.ac.uk/emotions/), Ortaçað’da Duygular Çalýþma Programý’nýn sitesi (EMMA) (http://emma.hypotheses.org/) incelenebilir.

Doðu’nun ve Batý’nýn Duygularýnýn Kültürel Tarihi Ýstanbul’da Tartýþýldý

Neslihan Demirkol

<ndemir@bilkent.edu.tr>

(5)

B

ilkent Üniversitesi Türk Edebiyatý Bölümü ve Türk Edebiyatý Merkezi, 23 Þubat 2012 tarihinde þair, çevir- men ve deneme yazarý Murat Nemet-Nejat’ý konuk etti.

Ýran Musevisi olan anne ve babasý 1930 yýlýnda Meþhed’den gelerek Türkiye’ye yerleþen Murat Nemet- Nejat, 1959 yýlýndan beri ABD’de yaþamaktadýr. Kendisinin ABD’de deðiþik yayýnevlerinden çýkan eserleri arasýnda Eda:

An Anthology of Contemporary Turkish Poetry Orhan Veli’nin þiirlerinden çevirdiði I, Orhan Veli, Ece Ayhan’ýn Bakýþsýz Bir Kedi Kara ve Ortodoksluklar’ýndan çevirdiði A Blind Cat Black and Orthodoxies, kendi þiirlerinden oluþan The Spiritual Life of Replicants, Türk þairi Seyhan Erözçelik’in Gül ve Telve’sinden çevirdiði Rosestrikes and Coffee Grinds ve aný/deneme yazýsý

“Ýstanbul Noir” bulunmaktadýr.

Murat Nemet-Nejat’ýn konuþmasý, modern Türk þiirinin bütüncül bir poetikasý arayýþý sonucunda

geliþtirdiði ve Türk þiirine yeni bir bakýþ getirdiði

“eda” kavramý hakkýndaydý. 1995 yýlýnda yayým- ladýðý “A Godless Sufism” yazýsýyla üzerinde çalýþmaya baþladýðý ve 2004 yýlýnda basýlan Eda:

An Anthology of Contemporary Turkish Poetry kitabýna temel oluþturan “eda” kavramýnýn, mo- dern Türk þiirinin içinden, þiirin kendi benliðinden doðduðunu ifade ettikten sonra kavramýn özellik- lerini açýkladý. “Eda”nýn üç ayaklý bir sehpa olduðunu; birinci ayaðýný Türk þiirinde idée fixe olan Ýstanbul’un, ikinci ayaðýný Yunus Emre’den gelen bir dil ve kültürün, üçüncü ayaðýný ise Türkçe’nin sentaksýnýn oluþturduðunu düþünen Nemet-Nejat seçtiði þiirlerden bazý örnekler verdi.

“A Godless Sufism” yazýsýný Türk þiirini, özel- likle de Ýkinci Yeni þiirini Amerikan þairleri ve

okurlarýna tanýtmak için yazdýðýný, þiir antolojisini hazýrlarken niyetinin Türk þiirinin özelliðinden faydalanarak Amerikan þiiri- ni dinamikleþtirip geliþtirmek olduðunu belirten Nemet-Nejat bu çalýþmalarýný bir Amerikan þairi olarak gerçekleþtirdiðini ve baþlangýçta Türk okurunun, aklýnda olmadýðýný ifade etti. Buna raðmen, 2004 yýlýnda Eda: An Anthology of Contemporary Turkish Poetry yayýmlanýnca hem ABD’den hem de

Türkiye’den tepkiler aldýðýný dile getirdi. ABD’li ünlü bir þairin, kendisine antolojide yer alan þairleri uydurduðu þeklindeki söy- lentiyi aktarýp buna neden olarak antolojide þairler hakkýnda biyografik bilgi olmamasýný ve daha önemlisi antolojide yer alan deðiþik þairler arasýndaki bütünlüðü iþaret ettiðini anlatan Nemet-Nejat, bu eleþtiriye þaþýrsa da söz konusu bütünlüðün

“eda”dan kaynaklandýðýný düþündüðünden savýný destekleyici bir unsur olarak yorumlamaktadýr. Türkiye’de de bazý çevrelerin

“eda”yý uydurduðu þeklinde eleþtirileri olduðunu, buna karþýn

“eda” kavramýnýn küçük Ýskender’in de aralarýnda bulunduðu bir þair grubu tarafýndan benimsendiðine dikkat çeken Nemet- Nejat, “eda”nýn þiire yeni ve verimli bir bakýþ getirdiðini söyle- di. “Eda bir þiirin yahut da þairin deðil, Türk dilinin poe- tikasýdýr” savýnda olan Nemet-Nejat, þairlerin bu bütünlüðün

ETKÝNLÝK

parçasý olduðunu ve zenginliklerinin ancak bu bütünlük içinde deðerlendirildiðinde anlaþýlabileceðini dile getirdi.

Modern Türk þiirinde kullanýlan Türkçe sentaksýn

“eda”nýn önemli bir unsuru olduðuna deðinen Nemet- Nejat, bunun kökenlerini Yunus Emre’ye baðladýktan sonra Mevlana ve Yunus Emre þiirleri arasýndaki farklarý iþaret ederek konuþmasýný sürdürdü. Mevlana’nýn þiirlerindeki zengin dile, cevahir gibi iþlenmiþ bir Farsça’ya karþýn Yunus Emre’de öz-az sözcük kullanýmýna, Mevlana’da Tanrý’ya eriþmek için þarabýn, Yunus’ta acý ve gözyaþýnýn bulunmasý gibi özelliklere ve her iki þairin þiirlerindeki farklý kültüre ve farklý gramer yapýsýna dikkat çekerek 20. yüzyýl Türk þiirinin Yunus’un dilinden geldiðini ifade etti.

Nemet Nejat’a göre 20. yüzyýl Türk þiirinde Yahya Kemal ve Ýkinci Yeni’den önceki þairlerde, Sait Faik ve Necip Fazýl Kýsakürek gibi bir iki kalemin dýþýnda, þiirin odak kurduðu

noktalar Ýstanbul’un Osmanlý ve güzel taraflarý;

boðaz, camiler, kayýklar, güvercinler ve müslü- man halk iken þiirde anlatýlan cinsellik de he- teroseksüel ve yasaldýr. Buna karþýlýk Ýkinci Yeni’de þiirin dikkati Galata tarafýna geçer, aþk evliliðin dýþýna çýkar ve Ýstanbul’un arka sokak- larý, Rumlarý, Ermenileri, Yahudileri, eþcinsel- leri, travestileri þiirde görünmeye baþlar. Nemet- Nejat “eda”nýn Ýstanbul’u, Batý ve Doðu sentezi ile küresel bir merkez olarak aksettirdiðini, bu baðlamda akla gelen isimler arasýnda Lale Müldür, Haydar Ergülen, Seyhan Erözçelik, Sami Baydar, Küçük Ýskender, Bejan Matur, Birhan Keskin, Gonca Özmen’in olduðunu ve

“eda”nýn bastýrýlmýþ olana, duyulmayanlara, görülmeyenlere dil verdiðinden, yýkýcý, yaratýcý, deneysel bir þiir olduðundan söz etti.

Ýkinci Yeni þairleri Cemal Süreya, Ece Ayhan ve Ýlhan Berk’in “eda”da çok önemli yeri bulunduðunu düþünen Nemet- Nejat üç þairin etkilerinin birbirlerini takip ettiðini belirtti.

Erotizm ve sado-mazoþizmin birleþtiði dili ve yepyeni bir imge dünyasýný þiire getiren Cemal Süreya’dan sonra, Ece Ayhan’la 20. yüzyýlda Ermeni, Yahudi isimlerinin, eþcinsellerin, travesti- lerin Türk þiirine ilk defa girdiðini ifade eden Murat Nemet- Nejat, Ýlhan Berk’in de “eda” kavramýnýn ruhla, ruhun hareketi ve özlemiyle ilgisini en iyi yansýtan þair olduðu görüþüne yer verdi.

Konuþmasýnýn süresi açýsýndan “eda” kavramýna dair tüm açýklamalarýna yer veremeyen Nemet-Nejat dileyenlerin bu konuda Eda: An Anthology of Contemporary Turkish Poetry isimli kitabýnýn önsözünde daha kapsamlý bilgi bulabileceðini ifade ederek sözlerini noktaladý. Murat Nemet-Nejat’ýn Türk þiirine yeni bir bakýþ getirdiði “eda” kavramýný içeren konuþ- masý sonrasýnda, kavramýn modern Türk þiirinin tamamýný yan- sýtýp yansýtamayacaðý ekseninde gerçekleþen tartýþma ve Hilmi Yavuz’un eleþtirileri ile farklý bakýþ açýlarýnýn bir araya gelme- si, dinleyicilere keyifli bir þiir sohbeti yaþattý.

Murat Nemet-Nejat ve Modern Türk Þiirinde “Eda” Kavramý

Baþak Öztürk Bitik

<bitik@bilkent.edu.tr>

(6)

KÝTAP

6 kanat

T

ürk Edebiyatý Bölümü mezunlarýndan Doç. Dr.

Alena Çatoviç’in geçtiðimiz yýl Ýstanbul Türküsü ve Þimdi Türkçe Zamaný adlý iki kitabý yayýmlandý.

Alena Çatoviç, 2002 yýlýnda Bilkent Üniversitesi’nde yüksek lisans eðitimini tamamladýktan sonra Saraybosna Üniversitesi Türk Edebiyatý bölümünde araþtýrma görevlisi olarak çalýþma hayatýna baþladý. 2009 yýlýnda 16. yüzyýlda Osmanlýca yazan Hasan Ziyai adlý Boþnak bir þairin yapýtlarýný metinlerarasý yaklaþýmla incelediði teziyle doktora çalýþ- masýný tamamladý. Þu an ayný üniversitede öðretim üyesi olarak

“Klasik Türk Edebiyatý” alanýnda dersler vermektedir.

Çatoviç’in Prof. Dr. Fehim Nametak’la birlikte yayýma hazýr- ladýðý Ýstanbul Türküsü, bir grup Slovenyalý çevirmenin Türkçe’den Slovence’ye çevirdiði öykülerden oluþan bir modern Türk edebiyatý antolojisidir. Baþlýðýný Orhan Veli’nin þiirinden ödünç alan antoloji, Slovenya’da Uluslararasý Vilenica Edebiyat Festivali çerçevesinde hazýrlanmýþ ve tanýtýlmýþtýr. Slovenyalý Yazarlar Birliði tarafýndan düzenlenen bu geleneksel Orta Avrupa edebiyat festivalinde her yýl bir ülkenin edebiyatýnýn tanýtýlmasý ve bir antoloji çalýþmasýnýn hazýrlanmasý hedeflenmiþtir. Geçtiðimiz yýl Türkiye’nin tanýtýlmasý- na karar verilmiþtir. Alena Çatoviç de Fehim Nametak’la birlikte bu antolojiyi hazýrlamýþtýr. Slovenya’da Türkoloji bölümü olmadýðý için festivali düzenleyen kuruluþ tarafýndan bu antolojiyi kendi-

lerinin hazýrlamalarý istenmiþtir.

Kitap, çoðunlukla öykülerden oluþmaktadýr. Orhan Pamuk, Elif Þafak ve yakýnlarda kitap tanýtýmý için Slovenya’yý ziyaret eden Nazlý Eray ile Nedim Gürsel antolojide yer ve- rilen isimler arasýndadýr. Antolojide çoðunlukla – örneðin Füruzan’ýn

“Parasýz Yatýlý” öyküsü ya da Orhan Veli’nin “Ýstanbul’u Dinliyorum” þiiri gibi – diðer dillerde hazýrlanan antolo- jilerde de öne çýkan öyküler ve þiirler çevrilmiþtir.

Alena Çatoviç, ayný sene yine Saraybosna Üniversitesi’nin öðre- tim üyelerinden Doç. Dr. Sabina Bakþiç ve Türkçe okutmaný Esra Ertanýr’la birlikte Þimdi Türkçe Zamaný adlý Boþnaklara Türkçe öðretmeyi amaçlayan bir kitap hazýrlamýþtýr. Kitap, Fono Yayýnlarý’ndan çýkmýþtýr. Zagreb Üniversitesi öðretim üyesi Prof.

Dr. Ekrem Çauþeviç, çalýþmayý onaylamýþ ve kitabýn ön sözünü yazmýþtýr. Çatoviç ve diðer yazarlar, kitabý hazýrlarken Brown- Lewinson yönteminden yararlanmýþlardýr. Kitabýn diyalog bölüm- lerinde ise 1990’da Cambridge Üniversitesi’nde yayýmlanan Treshold adlý kitapta ele alýnan ve ayný zamanda Avrupa Birliði’nde kullanýlan öðretim yöntemi uygulanmýþtýr. Diyaloglarýn konusu günlük hayattan alýnmýþtýr. Gramer konularý ise otuz dersten oluþ- maktadýr. Son olarak kitapta sözlük bölümü de bulunmaktadýr.

Alena Çatoviç’in araþtýrmacýlarla birlikte hazýrladýðý bu kitap Boþnakça’ya yakýn Hýrvatça, Sýrpça, Makedonca, Slovence gibi Slav dillerini konuþan kiþilerin Türkçe öðreniminde yardýmcý ola- bilecek bir çalýþmadýr. Ýleri (B2) düzeyde Türkçe öðrenimi için hazýrlanmýþ Þimdi Türkçe Zamaný, Zagreb Üniversitesi’nde kul- lanýlan ders kitaplarý arasýnda yer almaktadýr.

Avrupa’da Türk Edebiyatý Yankýlarý

Meriç Kurtuluþ

H

er þair sürgün edildiðini varsaydýðý yerin bir benzerini kurmak -yaþamak- için þiir yazmaya giriþir. Yer kavramý bir deðiþkendir;

belki bir evdir kurulmaya çalýþýlan, belki bir sokak, bir anne, bir toplum ya da bir aþk.

Þairin neden ve nereden sürgün edildiði deðil de sürgünde olmasýdýr mühim olan. Þiir ise neden ve nere- den sürgün edildiðini anlatmasý için bir araçtýr sanki.

Müesser Yeniay’ýn kolay okunamayan, ipuçlarý ile sürgün yerini fýsýldayan kýsa ve kapalý bir þiir anlayýþý var.

2009 yýlýnda ilk þiir kitabý Dibine Düþüyor Karanlýk Da ile baþlayan sürgün hayatý ise Ekim 2011 tarihinde ikinci þiir kitabý Yeniden Çizdim Göðü ile devam etmektedir.

Þiirleri Ýngilizce, Ýtalyanca, Sýrpça, Arapça ve Ýbraniceye çevrilen Yeniay ayrýca, II. Yunus Emre (2006), Homeros Attila Ýlhan (2007) ve Ali Rýza Ertan (2009) þiir ödül- lerinin de sahibi. Þiir ödüllerinin yaný sýra Bosna-Hersek, Ýsrail ve ABD’de düzenlenen uluslararasý þiir festivallerine de katýlmýþtýr.

Ýlk kitabýnda, sanki, bir çocuðun yaz hüznü ile ördüðü þiiri, son þiir kitabý Yeniden Çizdim Göðü’de doða ile özdeþ olarak karþýmýza çýkmakta. Yeniay kuþlarýn kanat çýrpýþýný, topraðý, yaðmuru ve balýklarý iliþtirmiþtir kitabýn

sayfalarýna. “[Y]erimde döne döne toprak/ olmaya çalýþýyorum” (53) diyerek; yani doða ile özdeþleþti- rerek anlatmaya çalýþtýðý o yeri, kendi “oluþu” ile harmanlamýþ ve anlatýmýna yeni bir bütünlük kazandýrmýþtýr. Peki Yeniay’ýn þiirlerinden yola çýkarak onun nereden sürgün edildiðini duyum- sayabilir miyiz?

Sina Akyol’a göre “Müesser Yeniay’ýn az sayýda sözcükle yazdýðý söylenebilir; dahasý, bunun kendisi için bir dezavantaj olduðunun altý çizilebilir”

(Yeniden Çizdim Göðü 85). Yeniay’ýn þiirlerinde kapalý ve kýsýk bir ses var. Evet, bir kuþun kanat çýrpýþý duyulmak- tadýr, ama nereye gitmekte olduðu ya da o kuþun kanadýný neden çýrptýðý bilinememekte, daha doðrusu hissedile- memektedir. Çünkü Yenay’ýn þiiri sürgün yeri deðil sürgünün acýsý ile örülüdür.

Sürgün hayatý acýlarla geçmekte ve kuþ, kanadýný bir yere varmak, bir yeri imlemek için deðil de sürgünün acýsýný hafifletmek için, bu acýya ortak olabilmek için çýrpmaktadýr. Yeniay’ýn kapalý olarak nitelendirebile- ceðimiz anlatýmýnýn sebebi de bu acýdan kaynaklanmak- tadýr.

Elbette sadece yazarak sürgün olduðu yeri yaþamasý olanaksýzdýr. Elbette yaþayamamaktan çýkmýþtýr þiir yazma istenci, fakat Yeniay’ýn þiirinden yükselen kapalý ve kýsýk ses okuru sadece bu acýya davet etmektedir. Yazmak ama yaþayamamak çýkmazý, Yeniay’ýn düþtüðü bir çýkmaza dönüþmektedir.

<melike.akcan@bilkent.edu.tr>

Yeniden Çizdim Göðü

Melike Aysu Akcan

<mkurtulu@bilkent.edu.tr>

(7)

KÝTAP

H

üseyin Cöntürk (1918-2003), Türkiye’de nesnel eleþtiri anlayýþýnýn baþlatýcýlarýndan biri olarak kabul edilir. Özellikle 1950 sonrasý Türk þiiri üzerine yazýp çizdikleri hem þairleri, hem de eleþtirmenleri olumlu yönde etkilemiþtir.

Cöntürk’ün asýl inceleme alaný kendi yaþadýðý dönemin þiiri olmakla beraber gelenek noktasýnda divan þiiri- ni de çalýþmalarýna dâhil etmeyi uygun bulmuþtur. 1960’lý yýl- larda yazdýðý dergilerde divan þiiri üzerinde eleþtiriler kaleme almýþ, “yeni eleþtiri”nin yöntemleriyle Nef’î, Sultan Veled gibi þairlerin þiirlerini incelemiþtir.

Yazarýn 2012 yýlýnýn baþýnda çýkan Divan Þiiri Üstüne Denemeler adlý kitabý, divan þiiri üzerine hacimli bir çalýþma.

Altý yüz elli beþ sayfalýk çalýþmayý, yayýma Haluk Aker hazýr- lamýþ; Yapý Kredi Yayýnlarý okuyucuya sunmuþ. Kitap on ana bölümden oluþuyor. Bunlar: rakip, sevgiliyi elde etme, kiþi- lik-kimlik, metin izleði, aþk ve akýl çatýþmasý, sevgiliye karþý gelen âþýklar, övgü gibi baþlýklar taþýyor. Tüm bu bölümler âþýk-sevgili-rakip arasýndaki iliþkiler/tavýrlar açýsýndan bugünkü bakýþla divan þiirinin ne olduðunu göstermek için hazýrlanmýþ. Bu yönüyle kitap, diðer divan þiiri inceleme ki- taplarýndan ayrýlýyor. Çünkü divan þiirini araþtýrma konusu yapan birçok çalýþmada, þiirin yazýldýðý dönem, þiiri yazan þair gibi unsurlar göz önüne alý- narak bir sonuca ulaþýlýyor. Oysa Cöntürk’ün kendisi bu çalýþmayý,

“[i]liþki ve davranýþlar asýl ilgi alanýmýzdýr. Bu bir iliþkiler ve tavýr- lar çetelesidir” (37) diye taným- lamýþ. Ýncelemeler üç yüzü aþkýn divan þairinin þiirlerinden seçilmiþ beyitler yoluyla, sadece bu beyitlere dayanýlarak yapýlmýþ. Bu sebeple herhangi bir þair üzerinde daha çok durmaya gerek görülmemiþtir. Zaten

“yeni eleþtiri” ekolü de, metni tek baþýna merkeze yerleþtirir, ancak metin-dýþý sayýlan ögeleri incelemez.

Divan Þiiri Üstüne Denemeler’de de Cöntürk, metin-dýþý saydýðý þairin kiþiliði, psikolojisi, yaþadýðý dönem, eserin yazýldýðý sosyokültürel koþullar gibi unsurlarý çalýþmasýna dâhil etmediðini belirtmiþtir. Dolayýsýyla kitaptaki çalýþma, esas olarak sadece þiir metnini merkez alýp, oradan bir sonuca ulaþmayý hedefliyor, denilebilir. Bu durum, mazmunlar ve metin-dýþý sayýlan birçok ögeden faydalanýp divan þiirini anlamlandýrmaya yönelmiþ kiþilere garip gelebilir. Çünkü divan þiirini bulunduðu ortamdan, baðlamýndan ayýrmak ve mazmunlarý göz önüne almadan incelemek, yöntemin doðru- luðu hususunda üzerinde tartýþýlmasý gereken bir konudur.

Fakat þiirin baþat olarak incelemeye alýnmasý belki de divan þiiri çalýþmalarý için yeni sonuçlar üretmeye yarayacaktýr. Bu sebeple Divan Þiiri Üstüne Denemeler bazý alanlarda donuk kalmýþ divan þiiri incelemelerine bir devinim kazandýrabilir.

M

odern Türk edebiyatýnýn oluþumunda Fransýz kültürünün ve edebiyatýnýn etkisi þimdiye kadar yapýlan pek çok çalýþmada dile getirilmiþ ve bu etkinin ne yönde olduðu tartýþýlmýþtýr. Konuyla ilgili olarak detaylý bir çalýþma 2011 Eylül’ünde Yapý Kredi Yayýnlarý tarafýndan yayýmlanan Gül Mete Yuva’nýn Modern Türk Edebiyatýnýn Fransýz Kaynaklarý adlý çalýþmasý olmuþtur. Yuva bu kitabýnda, 19. yüzyýl Osmanlý edebiyatýndaki dönüþümde Fransýz dil ve kültürünün izlerini belirleyip Osmanlý aydýnýnýn bu kültürden nasýl ve ne yönde et- kilendiðini göstermeye çalýþmýþtýr.

Modern Türk Edebiyatýnýn Fransýz Kaynaklarý, “Bakýþlar Batý’ya Dönünce” ve “Tevfik Fikret ve Halit Ziya Uþaklýgil:

Fransýz Edebiyatý Karþýsýnda Ýki Yazar, Ýki Eser” baþlýklý iki ana bölümden oluþmaktadýr. “Bakýþlar Batý’ya Dönünce” baþlýðýný taþýyan ilk bölüm “Ýlk Adýmlar” ve “Fransýz Kültürünü Sahiplenme: Edebiyat-ý Cedide” adlý iki alt baþlýk altýnda ele alýnmaktadýr. Bu ilk bölümde yazar, Fransýz edebiyatýna yönelen ilgiye verilen olumlu ve olumsuz tepkileri özetledikten sonra Servet-i Fünun hareketinde gözlemlenen deðiþikliklere deðinir.

Baþlangýçta faydacý bir amaçla öðrenilen Fransýzcanýn süreç içinde nasýl “uygar” olmak için koþul hâline geldiðini açýkla- maya çalýþýr ve Fransýzca öðreniminin politik amaçla yaygýn-

laþtýrýldýðýný söyler. Yazarýn özellikle üzerinde durduðu bir baþka konu ise Edebiyat-ý Cedide’nin Fransýz kültürü ve dili üzerine yoðunlaþmasý ve bunun sanatýn alýmlanmasý ve edebi- yat dili üzerindeki etkileridir. Yazar bu dönüþümü Þinasi’den Namýk Kemal’e, Beþir Fuat’tan Ahmet Mithat’a kadar geniþ bir yazar grubu üzerinden örneklemektedir.

“Tevfik Fikret ve Halit Ziya Uþaklýgil: Fransýz Edebiyatý

Karþýsýnda Ýki Yazar, Ýki Eser” baþlýk- lý ikinci bölümde ise Fikret ve Uþaklýgil’in metinleri “Tevfik Fikret’in Fransýz Þairlerle Kurduðu Baðlar” ve “Halit Ziya Uþaklýgil ve Modern Roman” çerçevesinde incelenmiþtir. Bu bölüm, daha önce açýklamaya çalýþtýðý etkileþim ve dönüþümün özel örnekler üzerinden saðlamasý olarak görülebilir. Nitekim Yuva, bu bölümde, Voltaire’den Chateaubriand’a, Dumas’dan, Hugo’ya, Racine’e kadar gidip gelen eklektik ilgi alanýnýn Tevfik Fikret ve Halit Ziya’da daraldýðýný, dikkatlerinin çað- daþlarý üzerinde yoðunlaþtýðýný belirtirken bu yeni iliþkiyi edebî metinlerin içine girerek izlemeye çalýþýr.

Modern Türk Edebiyatýnýn Fransýz Kaynaklarý’nda Osmanlý aydýnýnýn modern edebiyatla olan iliþkisinin baþlangýçta toplum- sal faydayý öne çýkaran eðiliminin nasýl edebiyatýn kendisine yöneldiðini açýklamaya çalýþan Yuva, amacýnýn “sanat eserlerinin birbirlerine baktýklarý, bazen iç içe geçtikleri, ötekine göre kendilerini sorguladýklarý ve birlikte ilerledikleri daha geniþ bir alana yerleþtirmek olduðunu” (13) söyler.

<eonay@bilkent.edu.tr>

Metin Merkezli Bir Divan Þiiri Araþtýrmasý

Ercan Akyol

Modern Türk Edebiyatýnýn Fransýz Kaynaklarý: Gül Mete Yuva

Ebru Onay

<ercan.akyol@bilkent.edu.tr>

(8)

KÝTAP

8 kanat

O

nursal baþkanlýðýný Prof. Dr. Halil Ýnalcýk'ýn üstlendiði, Bilkent Üniversitesi organizasyonu ve Kültür ve Turizm Bakanlýðýnýn desteðiyle 29-31 Mayýs 2006'da Ýstanbul'da gerçekleþen "Uluslararasý Tarihsel Süreç Ýçinde Türkiye'de Müzik Kültürü" konulu kongrenin bildirilerinden oluþan Türkiye'de Müzik Kültürü adlý kitap Atatürk Kültür Merkezi tarafýndan 2011'de yayýmlandý.

Editörlüðünü Oðuz Elbaþ, Mehmet Kalpaklý, Okan Murat Öztürk'ün yaptýðý bu kitap, hem bildirilerin sayýsý hem de bildiri konularýnýn çeþitliliði bakýmýndan dikkat çekmektedir.

Türkiye'de Müzik Kültürü, kongrede yurt içi ve yurt dýþýn- dan birçok uzmanýn sunduðu yetmiþ iki bildiriden oluþmaktadýr.

Bununla birlikte kitabýn dikkat çeken yönü müzik mirasýnýn çok yönlü ve disiplinlerarasý bakýþ açýsýyla ele alýnmasýdýr. Baþka bir ifadeyle sadece müziðin kavramlarý, usulleri, teorileri üzerinde durulmakta, müziðin týp, psikoloji, din, arkeoloji gibi bilimlerle olan iliþkisine de deðinilmektedir. Bu durumda hiç þüphesiz müziðin geniþ bir alana nüfuz ettiðini göstermesi açýsýndan önemlidir. Bu niteliðiyle kitap, editörlerin de sunuþ yazýsýnda belirttiði gibi "benzerleriyle olan en önemli farký"ný ortaya koymaktadýr.

Türkiye'de Müzik Kültürü'nde, topluluklarýn kültürel kimliðinin inþasýnda müziðin oynadýðý rol, Türk pop müziði, arabesk müziðin post- modern ideoloji ve toplum baðlamýnda irdelen- mesi, Osmanlý-Türk müziðinde kadýnýn rolünün belirlenmesi, müziðin psikolojik etkisi ve müzikle tedavi, müzik besteleme sürecinde bestecinin akýlsal risklere eðilimli olmasý, Türkiye'de film müzikleri ve müzik yayýncýlýðý, müzikoterapinin biyolojik, psikolojik ve sosyal etkileri, müzikle gebelikten itibaren beynin sis- temlerinin geliþmesi ve çalýþmasýnýn saðlan- masý, Türkiye'de çingene ve Anadolu'daki Ermeni, Süryani müziði, Avrupa ile Osmanlý

arasýndaki müzik etkileþimi, müzik müzesi, müzik arkeolojisi, tasavvuftaki kâinat anlayýþý ile müzik arasýnda iliþki, Türkiye'de müzik kültürünün tarihsel geliþimi gibi çok çeþitli konularda araþtýrma ve inceleme yazýlarý sunulmaktadýr. Bu çeþitlilik de kitabýn çok yönlü bir kaynak olduðunu gözler önüne sermekte- dir. Dolayýsýyla okuyucuyu müziðin farklý yönlerini keþfetmeye yönlendirmekte bununla birlikte bu alanda yapýlacak yeni inceleme ve araþtýrmalara temel teþkil etmektedir. Bu noktada Türkiye'de Müzik Kültürü'nde yer alan yazýlardan kesitler sun- makta fayda var.

Kitapta yer alan önemli yazýlardan biri Türkiye'nin ilk Kültür Bakaný olan Prof. Talât Sait Halman'ýn "Türk Musikisi Üzerine Bir Deðerlendirme" baþlýklý yazýsýdýr. Halman, bu yazýsýnda müziðin tarihine dikkat çekerek “Ýslamiyet”te din musikisinin geliþmemesi, Kur'an-ý Kerim'de yasak olmamasýna raðmen 'cami musikisi'nin mevcut olmadýðýna dikkat çeker.

Musikinin geliþmesini istemeyenlerin sözlerinden örnekler ver- mekle birlikte musikiye kucak açan tarikatlara, Osmanlý yaþamýna, Atatürk'le Batý musikisine yöneliþe deðinmektedir.

Mehmet Özbek ise "Anadolu Müzik Geleneði ve Halk

Türkiye’de Müzik Kültürü

Ýlkim Odabaþ

Türküleri" baþlýklý yazýsýnda dünya müzelerinde ve Batý kütüphanelerinde Türkiye'den gitme eserlerin yoðunluðuna deðinerek Kutadgu Bilig, Dede Korkut Oðuznamesi gibi edebiyatýmýz için önemli eserlerin; Ali Ufki'nin Mecmu'a-yý Saz ü Söz gibi musikimiz için önemli olan eserlerin Batýnýn kütüphanelerinde ve dünya müzelerinde olduðu üzerinde durarak tarihimizi, dilimizi, musikimizi inceleyen ve bize sunan insan- larýn Batýlýlar olduðuna dikkat çeker. Bununla birlikte halk bilimi içinde yer alan türkülerin önemine deðinerek Karacaoðlan, Yunus Emre, Kaygusuz Abdal gibi þairlerden örnekler sunar. Öte yandan Ahmet Yesevi, Hacý Bektaþ Veli, Nesimi gibi edebi- yatýmýzýn önemli isimlerinin müzikte çeþitli-liðin doðmasýný nasýl etkilediði üzerinde durur.

Ortaoyunu, Karagöz, Meddah, Hokkabaz gibi geleneksel ti- yatro dallarýnda musiki kullanýmý üzerinde duran Cemal Ünlü ise

"Ortaoyununda Musiki Kullanýmý ve Kaðýthane, Bayrampaþa, Silahtaraða Kýr Musikisi" baþlýklý yazýsýnda Evliya Çelebi, Cevdet Kudret, Ahmet Rasim gibi edebiyatçýlardan yaptýðý alýn- týlara yer vererek ortaoyununda çalýnýp söylenen müziklerden örnekler verir.

Kitapta yer alan bir diðer önemli yazý, Þahim Gullýev’in "Türkmenlerin ve Atalarýnýn Müziðin Büyüleyici Gücüne Ýliþkin Düþünceleri"dir;

burada yazar Türkmenler'in ve atalarýnýn mü- ziðin büyüleyici gücüne iliþkin inancýný birçok tören ve ritüelden örneklerle, hem de efsane ve öykülerle anlatýyor. Kitab-ý Dede Korkut'un baþkahramaný "Bilge Korkut"un baþ ozan olduðunu belirterek himayesine aldýðý ozanlarýn sanatlarýnýn da büyülü bir güce sahip olduðuna dikkat çekiyor. Destanda, cesur davranýþlarda bulunmalarý için müziðin kahramanlara ilham veren yönü vurgulanýyor. Kitab-ý Dede Korkut'un onuncu öyküsünde bir kiþinin kardeþini kýlýçla doðramak üzereyken Oðuz ozanlarýnýn ana müzik aleti olan, destanda kutsal sayýlan ve sýk sýk "Korkut'un kopuzu" olarak anýlan aletin kardeþinin elinde olmasý ve kiþiyi bu eylemi gerçekleþtirmekten alýkoymasý üzerinde duruluyor.

Dikkat çeken bir baþka yazý ise Mehmet Ölmez'in "Türkçede Ezgi ve Kopuz Hakkýnda" baþlýklý yazýsýdýr. Yazar, Türkçede kullanýlan musiki terimleri ve musiki aletlerinin adlarýna deðin- mektedir. Bilimsel deðerlendirmeler içeren yazý hem Türk dili hem de Türk musikisi baðlamýnda önem taþýmaktadýr. En eski Budist Uygur metinlerinde bulunan ezgi ve kopuz sözcüklerini ele alan yazýda bu sözcüklerin derleme ve tarama sözlüðündeki biçimleri de inceleniyor.

Kitaptan sunduðumuz baþlýklardan ve kitaptaki yazýlardan hareketle, içerdiði birbirinden ilginç bilimsel araþtýrma ve inceleme yazýlarýndan oluþan Türkiye'de Müzik Kültürü müziði farklý açýlardan ele alarak Türk kültür hayatýna önemli katkýlar saðlayan kapsamlý bir eserdir. Hem Türkiye'nin müzik mirasýnýn zenginliðini ortaya koyan, müziðin kavramlarýný, iç meselelerini, hem de müziðin diðer alanlarla iliþkisini bulabileceðiniz, nitelik ve nicelik bakýmýndan müzik alanýnda büyük bir eksikliði doldu- ran eþsiz bir eser niteliðindedir.

<ilkim@bilkent.edu.tr>

(9)

ETKÝNLÝK

<ebadi@bilkent.edu.tr>

olayýn bütün boyutlarýnýn edebiyat açýsýndan incelenmesi gerektiðine vurgu yapýldý, tanýtýlan kitabýn bu açýdan öne- mine deðinildi. Katýlýmcýlardan bazýlarý konuyla ilgili yazdýklarý þiirleri okudular. Etkinliðin devamýnda KIBATEK heyeti adýna Þirzat Doðru’ya KIBATEK Onur Plaketi Slovenya Çeviri Kurumu Müdürü, þair Barbara Pogacnik tarafýn- dan sunuldu. Doç. Dr. Sevil Priyeva da Kazakistan’ýn millî giysisi Þapan’ý Þirzat Doðru’ya giydirdi. KIBATEK heyeti ayný gün ayrý- ca turistik Nazarköy’e de bir ziyarette bulunup Ýzmir’e döndü.

Kýbrýs Türk Kültür Derneði’nin konuklar onuruna verdiði yemekten sonra, Konak Belediyesi’nin Prof. Dr. Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde düzenlenen etkinliðe geçildi. KIBATEK yöne- tim kurulu üyeleri Þükrü Aydýn ve Leyla Iþýk’ýn sunduðu gecede KTKD Genel Baþkan Yardýmcýsý M. Erol Ekenleroðlu açýlýþ konuþmasýný yaptý. Bu yýl ilk kez verilen KIBATEK Uluslararasý Çocuk Edebiyatý Ödülü KKTC’den þair-öðretmen Þirin

Zaferyýldýzý’na; Balkanlar ve Türkiye Çocuk Edebiyatçýlarý huzu- runda Irak, Kerkük Milletvekili Fevzi Ekrem Terzi tarafýndan takdim edildi. Gece KTKD ve KIBATEK’in ortaklaþa düzenledik- leri uluslararasý þiir þöleniyle devam etti ve gecenin deðerlendirme konuþmasýný yapan KTKD Genel Baþkaný Ahmet Göksan ayrýca þairlere birer onur belgesi takdim etti. Yapýlan bu þölende dikkat çeken en önemli husus Ýzmirli gençlerin ve farklý üniversitelerde okuyan öðrencilerin yoðun katýlýmý oldu.

Öðrenciler tören sýrasýnda ve verilen aralarda yerli ve yabancý katýlýmcýlarla yaptýklarý konuþmalarda duyduklarý ilgi- lerini hissettirdiler, þairler ve edebiyatçýlar- la tarzlarý, eserleri, yazma nedenleri, görüþleri ve ülkelerinin edebiyat ortamlarý gibi çeþitli konularla ilgili bilgi almaya çalýþtýlar.

Þölenin 3. gününde KIBATEK heyeti þölenin bilimsel bölümünü gerçekleþtirmek üzere Yaþar Üniversite- si’ne geçti. Önce Rektör Prof. Dr. Murat Barkan’a bir nezaket ziyareti yapýldý. Üniversite konferans salonundaki etkinlikler Müzik Bölümünden Öðr. Gör. Erica Fossi ve Burcu Zeybek’in dinletisiyle baþladý. Açýlýþ konuþmalarýnýn ardýndan Uluslararasý Dünya’da Türkçe ve Türk Edebiyatý Paneli’ne geçildi. Feyyaz Saðlam’ýn yönettiði panelde sýrayla Dr. Edina Solak (Bosna- Hersek), Barbara Pogacnik (Slovenya) Dr. Þemsettin Kuzeyci (Irak), Þirin Zaferyýldýzý (KKTC), Zeynel Beksaç (Kosova), Gheis Ayaz Ebadi (Güney Azerbaycan- Ýran) ve Doç. Dr. Sevil Priyeva (Kazakistan) sunduklarý bildirilerle ülkelerinde Türkçe ve Türk Edebiyatý ile ilgi bilgiler verdiler, sorularý cevapladýlar.

Panelciler yaptýklarý sunumlarýnda ülkelerindeki zor durumlar- dan ve sýkýntýlardan bahsettiler ve bütün sýkýntýlar ve

engellemelere raðmen baþarýlý eserlerin ortaya çýktýðý ve dün- yaca ünlü olan yazarlar ve örneklerinden bahsettiler. Ayný gün akþam Bosna-Hersek Fahri Konsolosu A. Kemal Baysak konuklar onuruna akþam yemeði verdi, onur belgelerinin takdimi ve toplu fotoðraf çekimiyle bu 2011 etkinliði tamam- lanmýþ oldu.

H

er yýl Aralýk ayýnýn ilk haftasý Ýzmir’de gerçekleþtirilen geleneksel KIBATEK Uluslararasý Edebiyat Þöleni’nin 28.si 2-5 Aralýk 2011 tarihlerinde Ýzmir’de yapýldý. Türkiye ile birlikte Almanya, Arnavutluk, Azerbaycan, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Gürcistan, Irak, Ýran, Kazakistan, Kýrgýzistan, Kosova, KKTC, Romanya, Slovenya ve Yunanistan olmak üzere 16 ülkeden 50 civarýnda þair-yazar, çevirmen, Türkolog ve gazetecinin katýldýðý þölende 2011 yýlýnýn Türkiye’de Kuzey Kýbrýs yýlý olmasý nedeniyle ‘Kýbrýs Türk Kültürü ve Edebiyatý’ aðýrlýklý bir program hazýrlandý. Etkinliklere baþta Konak Belediyesi, Kýbrýs Türk Kültür Derneði-Ankara (KTKD), Bosna-Hersek Fahri Konsolosluðu, KKTC Ýzmir Konsolosluðu, Ege Kültür Vakfý ve Yaþar Üniversitesi olmak üzere farklý kuruluþlar destek saðladý.

2 Aralýk 2011 günü yurt içi ve yurt dýþýndan gelen konuklarla KKTC Ýzmir Konsolosluðu binasýnda þölenin resmî açýlýþ resepsi- yonu yapýldý. Yurt dýþýndan gelen konuklar yaptýklarý konuþmalar- da þölene katýlmaktan duyduklarý memnuniyeti belirterek, Kýbrýs’ta Türk Dili ve Edebiyatý’na, kültürüne olan desteklerini dile getirdi- ler.

3 Aralýk 2011 günü KIBATEK heyeti önce Bosna-Hersek Fahri Konsolosluðunu ziyaret etti. Konsolos A. Kemal Baysak konuklara konsolosluk çalýþmalarý hakkýnda bilgiler sundu. KIBATEK heyeti daha sonra Konak Belediyesi Mask Müzesi’ni Baþkan Dr. Hakan Tartan eþliðinde gezdi. Konak Belediyesi

Dr. Selahattin Akçiçek Kültür

Merkezi’ndeki þölen programý, KIBATEK yayýnlarý kitap sergisiyle baþladý. Program KKTC’den Derviþe Güneyyeli Kutlu ve Kýrgýzistanlý grup Jetigen’in dans gösterisi ile devam etti. KKTC þairlerinden Orbay Deliceýrmak’ýn “Türkçem” þiirinin okun- masýyla þiir þölenine geçildi. Yabancý þair- lerin yazdýklarý Türkçe þiirleri, yaptýklarý

çeviriler ve bu konudaki baþarýlarý, yabancý dillerden Türkçeye aktarýlan eserler, coþkulu þiir ve edebiyat tartýþmalarý etkinlik süresince dinleyiciler ve edebiyatçýlarýn dikkatlerini üzerine topladý.

Ýlk þiir þöleni ardýndan yapýlan ödül töreninde merkezi Azerbaycan’da bulunan Dünya Genç Türk Yazarlar Birliði (DGTYB) KIBATEK’e, merkezi Baðdat’ta olan Irak Türkmen Edebiyatçýlar Birliði, Kerkük Milletvekili þair Fevzi Ekrem Terzi tarafýndan Irak Türkmen Edebiyatý’nýn tanýtýmý için yaptýðý çalýþ- malar nedeniyle Feyyaz Saðlam’a ödül sundular. KIBATEK 2011 Uluslararasý Edebiyat Ödülünü ise ömrünü Kýbrýs Türk Kültürü ve Edebiyatý’na adayan Oðuz M. Yorgancýoðlu’na sunuldu.

4 Aralýk 2011 günü KIBATEK heyeti Kemalpaþa Alaþ Kýmýz Çiftliði’ndeki geziye katýldý. Kazakistan’dan Gülnar Fazýlhan otað ve Kazak Türkleri gelenekleri hakkýnda konuklara bilgi verdi.

Kýrgýzistan Biþkek’ten Grup Jetigen’in otaðda sunduðu dans gös- terisinden sonra Þirzat Doðru’nun 1949-1954 Büyük Kazak Göçü’nü anlattýðý anýlarý üzerine bir kitap tanýtýmý yapýldý. Kitap hakkýnda yapýlan konuþmalar sýrasýnda Büyük Kazak Göçü’nün Kazak millî edebiyatýna etkileri, kardeþ edebiyatlara yansýmalarý ve

Þiir Tadýnda Bir Þölen: 28. Uluslararasý KIBATEK Edebiyat Þöleni

Gheis Ayaz Ebadi

(10)

Nefise Abalý

Prof. Talat S. Halman ve Prof. Dr. Öcal Oðuz danýþmanlýðýnda yaptýðý “Halk Anlatýlarýnda Ensest” baþlýklý yüksek lisans teziyle Eylül 2011 tarihinde Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatý Bölümü’nden mezun oldu. Ekim 2011 tarihinden itibaren Animax Animasyon Stüdyolarý’nda senarist olarak çalýþmaya baþladý. Nefise Abalý’nýn sena- ristliðini yaptýðý “ANKA- Anadolu Kartallarý” çizgi filmi önümüzdeki aylarda TRT Çocuk kanalýnda yayýnlanacaktýr.

Belde Aka

2011 yýlýnda Doç. Dr. Nuran Tezcan danýþman- lýðýnda yaptýðý “Nâbî’nin ‘Orta Ýnsan Tipi’nin Hersekli Ârif Hikmet’teki Deðiþimi” baþlýklý tez çalýþmasýyla Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatý Bölümü’nden yüksek lisans derecesiyle mezun oldu. 2011 yýlýndan itibaren Mersin Çað Üniversitesinde Araþtýrma Görevlisi olarak çalýþmakta olan Belde Aka, ayný zamanda Çukurova Üniversitesi Eski Türk Edebiyatý Anabilim dalýnda doktora yapmaktadýr.

Yalçýn Armaðan

Temmuz 2003 tarihinde Prof. Talat Halman danýþmanlýðýnda yaptýðý “Melih Cevdet Anday Þiirinde Zaman” baþlýklý teziyle Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatý Bölümü’nden yük- sek lisans derecesiyle mezun olan Yalçýn Armaðan, 2007 yýlýnda Yrd. Doç. Dr. Laurent Mignon danýþ- manlýðýnda yaptýðý “Türk Þiirinde Modernizm” baþlýklý teziyle doktoradan mezun oldu. Armaðan mezuniyetinin ardýndan ayný yýl Ýstanbul Bilgi Üniversitesi’nde öðretim görevlisi olarak çalýþmaya baþladý, Haziran 2011’e kadar bu görevini sürdürdü. Temmuz 2011’de, doktora tezinin gözden geçirilmiþ hâli olan Ýmkânsýz Özerklik: Türk Þiirinde Modernizm isimli kitabý Ýletiþim Yayýnlarý’nýn Eleþtiri Serisi’nden yayýmlandý. 2011 yýlýnda Ýstanbul Þehir Üniver- sitesi’nin öðretim kadrosuna katýlan Armaðan, bu üniversitede dersler vermeye devam ediyor.

Fýrat Caner

Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatý

Bölümü’nde 2002 yýlýnda Prof. Talat Halman’ýn danýþmanlýðýnda yaptýðý “Bir Ýdeoloji Olarak Murathan Mungan Þiiri” baþlýklý teziyle yüksek lisans programýný tamamlayan Fýrat Caner, Eylül 2006 tarihinde Doç. Dr. Engin Sezer’in danýþmanlýðýn- da “Turgut Uyar’ýn Huzursuzluðu” baþlýklý doktora teziyle mezun oldu. 2006-2011 yýllarý arasýnda Girne Amerikan Üniversitesinde öðretim üyesi olan Caner, 2011 yýlýndan itibaren Karadeniz Teknik Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatý Bölümü’nde Yardýmcý Doçent unvanýyla çalýþmaktadýr.

Mehmet Fatih Uslu

Temmuz 2011 tarihinde Yrd. Doç. Dr. Laurent Mignon danýþmanlýðýnda yaptýðý “Osmanlý'da Türkçe ve Ermenice Dramatik Edebiyatlar”

baþlýklý teziyle Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatý Bölümü’nde Doktora derecesiyle mezun oldu. 2006-2008 yýllarý arasýnda Sabancý Üniversitesi Diller Okulu’nda öðretim görevlisi olarak çalýþan Uslu, 2011 yýlýndan itibaren Ýstanbul Þehir Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatý Bölümü’nde Yardýmcý Doçent unvanýyla çalýþ- malarýna devam etmektedir.

Murat Devrim Dirlikyapan

2003 yýlýnda Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatý Bölümü’nden Prof. Talat Halman danýþmanlýðýnda yaptýðý “Ýkinci Yeni Dýþýnda Bir Þair: Edip Cansever” baþlýklý teziyle yüksek lisans derecesini kazanan Murat Devrim Dirlikyapan, Bölümde doktora öðrenimine devam etti. 2007 yýlýnda Yrd. Doç. Dr. Süha Oðuzertem danýþmanlýðýnda yap- týðý “Phoenix’in Evrimi: Edip Cansever’de Dramatik Monolog” baþlýklý çalýþmasýyla doktorasýný tamamladý.

Dirlikyapan 2007-2010 yýllarý arasýnda KKTC Lefke Avrupa Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatý Bölümü’nde öðretim üyesi olarak çalýþtý. Þu anda Mersin Çað Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatý Bölümü’nde yardýmcý doçent olarak görev yapmaktadýr. Þiiri Þiirle Ölçmek (2009) ve Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatý (1998) adlarýný taþýyan iki kitabý yayýna hazýrladý. Ýki þiir kitabý yayýmlandý: Epitaph (1995), Karla Gelen (1997). Bu kitaplarýyla, baþta 1997 Behçet Aysan Þiir Ödülü ve 1999 Cemal Süreyya Þiir Ödülü olmak üzere, çeþitli ödüller aldý.

Jale Özata Dirlikyapan

2000 yýlýnda Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatý Bölümü'nde yüksek lisans çalýþ- malarýna baþlayan Jale Özata Dirlikyapan, 2003 yýlýnda Prof. Talat Halman danýþmanlýðýnda yaptýðý "Bilge Karasu'nun Gece'sine Metin ve Okur Odaklý Bir Yaklaþým" baþlýklý teziyle yüksek lisans dere- cesini kazandý. Ayný bölümde doktora öðrenimine devam eden Özata Dirlikyapan, Yrd. Doç. Dr. Süha Oðuzertem danýþman- lýðýnda hazýrladýðý "Yazýnsal Kavrayýþta Köklü Bir Deðiþim:

Türk Öykücülüðünde 1950 Kuþaðý" baþlýklý teziyle 2007 yýlýn- da doktora derecesini aldý. 2007-2010 yýllarý arasýnda KKTC Lefke Avrupa Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatý Bölümü’nde öðretim üyesi olarak çalýþtý. Özata, Nancy J. Chodorow’un The Power of Feelings adlý kitabýný, Duygularýn Gücü:

Psikanalizde, Cinsiyette ve Kültürde Kiþisel Anlam baþlýðýyla Türkçeye çevirdi. Doktora tezinden kitaplaþtýrdýðý Kabuðunu Kýran Hikâye: Türk Öykücülüðünde 1950 Kuþaðý adlý kitabý, 2011 Memet Fuat Eleþtiri/Ýnceleme Ödülü'ne deðer görüldü.

Doðu Batý Yayýnlarý arasýndan çýkan Georg Simmel: Sosyolog, Sanatçý, Düþünür (2011) adlý kitabý yayýna hazýrladý.

Mezunlarýmýz

10 kanat

MEZUNLAR

(11)

KÝTAP

Çiðdem Yýldýrým Mirol

Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatý Bölümü’ 100.

yüksek lisans mezunu olan Mirol, 2011 yýlýnda Prof. Talât Halman danýþmanlýðýnda yazdýðý

“Arketip Bir Yolculuk Ýçinde, Narsistik Bir Kitap Biçiminde: Beyaz Kale” baþlýklý teziyle Bölümden yüksek lisans derecesiyle mezunu oldu. Þu anda Belçika Ghent Üniversite- si’nde, performans olarak yazarlýk (RAP: Research on Authorship as Performance) konulu bir araþtýrma projesi çerçevesinde Gertrude Stein’ýn yazarlýðýna odaklanan doktora çalýþmasýný Prof. Marysa Demoor ve Prof. Gert Buelens danýþ- manlýðýnda sürdürüyor. Mirol, ayný zamanda yüksek lisans tezin- den çýkýþla, modern yazarlýk ve okurluk üzerine odaklanan kitap ölçekli bir araþtýrma yapmaktadýr.

Emrah Pelvanoðlu

2003 yýlýnda Yeditepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatý Bölümü'nden mezun olan Emrah Pelvanoðlu ayný yýl Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatý Bölümü'nde yüksek lisans eðitimine baþlamýþtýr. 2006 yýlýnda Yrd. Doç. Dr. Süha Oðuzertem danýþ- manlýðýnda yaptýðý "Ahmet Hamdi Tanpýnar'ýn Þiir Eleþtirisinde Avrupa Merkezlilik" baþlýklý teziyle yüksek lisans derecesini kazanan Pelvanoðlu, ayný bölümde doktora çalýþmalarýna baþlamýþtýr. 2007 yýlýnda Yeditepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatý Öðretmenliði Bölümü'nde araþtýrma görevlisi olarak iþe baþlayan Pelvanoðlu, Haziran 2011'de Yrd. Doç. Dr. Laurent Mignon danýþmanlýðýnda yaptýðý "Tanzimat ve Metatarih: Namýk Kemal'in Tarih Anlatýlarýnýn Poetikasý" baþlýklý teziyle doktora derecesini kazanmýþtýr. Eylül 2011 tarihinden itibaren Yeditepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatý Öðretmenliði Bölümü'nde yardýmcý doçent unvanýyla öðretim üyesi olarak çalýþmaktadýr.

M. Gül Uluðtekin

Prof. Talat S. Halman’ýn danýþmanlýðýnda tamam- ladýðý “Ýzlek ve Biçem Ýliþkisi Açýsýndan Suat Derviþ Romanlarýnýn Türk Edebiyatýndaki Yeri”

baþlýklý doktora teziyle Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatý Bölümü’nden 2010 yýlýnda mezun olan Uluðtekin, 2009 yýlýndan bu yana Orta Doðu Teknik Üniversite- si’nde Türk dili ve iletiþim derslerine girmektedir. 2011-2012 akademik yýlýnda Bilkent Üniversitesi Eðitim Fakültesi’nde çalýþ- maya baþlayan Uluðtekin, yüksek lisans düzeyinde edebiyat öðretim yöntemleri ve metin incelemeleri dersleri vermektedir.

Gökhan Tunç ÝLESAM’dan Ödül Aldý

B

ölümümüz mezunlarýndan Gökhan Tunç’un, Yrd. Doç. Dr. Laurent Mignon’un danýþman- lýðýnda hazýrladýðý tezinin Kadim Yayýnlarý tarafýn- dan yayýmlanan Çaðdaþ Mesnevinin Peþinde:

Nâzým Hikmet'in Ferhad ile Þirin ve Sezai Kara- koç'un Leylâ ile Mecnun baþlýklý kitabý ÝLESAM (Türkiye Ýlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliði) tarafýn- dan verilen 2011 yýlýnýn “En iyi edebî tenkit ödülü”nü kazanmýþtýr.

Umberto Eco’nun Ýtiraflarý

Nurseli Gamze Korkmaz

G

enç Bir Romancýnýn Ýtiraflarý ayný zamanda felsefeci, edebiyat kuramcýsý ve orta çað uzmaný olan bir yazarýn hem roman türü üzerine yaptýðý çözümlemeler; hem de kendi romanlarýný nasýl yazdýðýna dair ipuçlarý içeren bir kitap.

Eco, yetmiþ yedi yaþýna gelmiþ bir yazarýn kendisini neden “genç bir romancý” olarak tanýmladýðýný þu þekilde açýklýyor: “[K]endimi bugüne kadar sadece beþ romaný yayýmlanan, önümüzdeki elli yýlda da daha pek çok romaný yayýmlanacak olan çok genç ve kesinlikle umut vaat eden bir romancý olarak görüyorum” (7). Romancýlýðýný bu þekilde deðerlendiren yazar, ilk romaný Gülün Adý’ný, yayýnevinde çalýþan bir arkadaþýnýn kendisinden polisiye bir roman yaz- masýný istemesi üzerine yazmaya karar verdiðini söylüyor.

Kitap boyunca romancýlýðý ile ilgili pek çok ilgi çekici detay sunan Eco, yaratýcý ve bilimsel metinlerin bir- birinden nasýl ayrýlabileceði ya da ayrýlamayacaðýný, roman yazarken ilhamýn mý çalýþmanýn mý daha önemli olduðunu tartýþýyor.

Bunlardan baþka kendi romanlarýn- da kurduðu dünyalarý nasýl tasar- ladýðý, romanlarýnýn seçkin okurlara mý yoksa popüler kodlar kullanan geniþ halk kitlesine mi hitap ettiði gibi pek çok soruya cevap veriyor.

Genç Bir Romancýnýn Ýtiraflarý dört bölümden oluþuyor.

“Soldan Saða Yazmak” baþlýklý ilk bölümde Eco, romanlarýný hangi yaratýcý fikirlerin itkisiyle yazdýðýný, roman yazma aþa- masýnda ne tür çalýþmalar yaptýðýný, romanlarýndaki mekânlarý nasýl kurguladýðýný anlatýyor. “Metin, Yazar ve Yorumcular”

baþlýklý bölümde “Bir metin Örnek Okur’unu yaratmak üzere tasarlanan bir araçtýr” (39) diyen Eco metin, yazar ve okur arasýndaki diyalektiði inceliyor. “Kurmaca Karakterler Üzerine Birkaç Not” baþlýklý üçüncü bölümde ise, kurmaca karakter- lerin gerçekliði üzerinde duran yazar, kurmaca karakterleri ta- rihsel kimliklerle karþýlaþtýrarak hangisinin daha gerçek olduðunu tartýþýyor. Bu baðlamda roman kiþilerinin okurlar üzerinde býraktýðý etkinin niteliðini de irdeliyor. Kitapta yer alan þu cümle, kurmaca karakterlerin ne kadar güçlü etkilere sahip olabileceðini açýklýyor: “Romancýlarýn bir ayrýcalýðý vardýr, tarihçilerin karakterlerini öldürecek karakterler yaratýr- lar” (63). Umberto Eco, “Listelerim” baþlýklý son bölümde estetik listelerin türleri ve romanlarýnda kullandýðý listeleme teknikleri hakkýnda açýklamalar yapýyor. “Ýyi bir listenin tek gerçek amacý sonsuzluk fikrini ve vesairenin baþ

döndürücülüðünü iletmesidir” (107) diyen Eco, farklý edebî yapýtlardan alýntýlar da yaparak estetik listeler hakkýnda oldukça ayrýntýlý bilgiler veriyor.

Genç Bir Romancýnýn Ýtiraflarý bir roman kuramý deðil;

Umberto Eco’nun kimi zaman okuyucusuna romanlarýyla ilgili samimi itiraflarda bulunduðu, kimi zaman bir kuramcý olarak roman türüyle ilgili derinlemesine çözümlemeler yaptýðý, kimi zaman da ironileriyle tebessüm ettirdiði bir kitap.

<nurseli@bilkent.edu.tr>

(12)

Referanslar

Benzer Belgeler

1976-1990 yýllarý arasýnda, kurucusu old- uðu Ada Ya yýn la rý’n da, çaðdaþ Türk ve dünya yazarlarýnýn, þair le ri nin yapýtlarýný ya yýn ladý.. Edebiyatýn

İnsan olan Krug, Yaratıcı olan Krug’un sadece bir yönüdür; Yaratıcı Krug başlangıçta vardı ve iradesiyle her şeye şekil verdi ve Rahmin Çocukları’nı Tankın

Sanatları, Grafik Tasarım, Grafik Tasarımı, Grafik Sanatlar ve Grafik Tasarım lisans programlarının birinden mezun olmak.. Grafik Öğretmenliği lisans programından

[r]

2009 İzmir Türkçeye Emek Ödülü, 2011 Dil Derneği Onur Ödülü ve 2018 yılında, Türkiye Milli Pediatri Derneği tarafından, çocuk ve gençlik edebiyatı

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Eski Türk Dili Anabilim Dalı ile Türk Ocakları İstanbul Şubesinin ortak gayretleriyle yayımlanan

Subklavian steal sendromu proksimal subklavian arterin ileri derecede stenozu veya oklüzyonu sonucu ipsilateral vertebral arterde kan akımının azalması veya tersine

Bu noktadan yola çıkarak, rüptüre olmamış dev karotis anevrizması tespit ettiğimiz tekrarlayan primer intraserebral kanama öyküsü olan genç olgumuzu