• Sonuç bulunamadı

KONU 10. MİMARİ'DE MEKAN. BOŞLUĞUN MİMARİSİ. MİMARLIK YAPILARININ MEKANSAL TEŞKİLİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "KONU 10. MİMARİ'DE MEKAN. BOŞLUĞUN MİMARİSİ. MİMARLIK YAPILARININ MEKANSAL TEŞKİLİ"

Copied!
19
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KONU 10. MİMARİ'DE MEKAN.

BOŞLUĞUN MİMARİSİ. MİMARLIK

YAPILARININ MEKANSAL TEŞKİLİ

(2)

Mekan, genel olarak insanı çevreden belli bir ölçüde ayıran ve içinde eylemlerini sürdürmesine elverişli olan boşluk ve sınırları gözlemci tarafından algılanabilen uzay parçası olarak tanımlanabilir. Mekan, mimari ürünü ortaya koyan temel koşuldur. Mimari eylemin ilk basamağı olarak insan kendisini güvende hissettiği sınırlı bir hacim yaratmıştır. Kavramakta güçlük çektiği evrensel boşluğu ve doğal çevrenin bir parçasını bir veya birkaç yönde sınırlandırmış, onu içe dönük, kendisine özel bir boşluk haline getirmiştir.

(3)

Mekan sürekli olarak varlığımızı sarıp sarmalar, mekânsal hacim boyunca hareket eder, biçim ve nesneleri görür, sesleri duyar, esintiyi hisseder ve bahçede açan çiçeklerin kokusunu alırız. Mekan ahşap ve taş gibi maddesel bir özdür. Ancak doğası itibariyle biçimsizdir. Onun görsel biçimi, ışık kalitesi, boyutları ve ölçeği tamamen toplam biçimin elemanları tarafından tanımlanan sınırlarına bağlıdır. Mekan kavranıp çevrelendikçe ve bir kalıba sokulup biçimsel elemanlar tarafından düzenlendikçe mimarlık varlık kazanır. Sınırsız (açık) ve kapalı (sınırlı) gibi iki tür oluşuyor.

Mekanı oluşturan çeşitli bileşen ve öğeler, mekan örgütlemede farklı roller bileşen ve öğeleri kullanıldıkları yere göre mekânsal örgütlenmede sınırlayıcı, yönlendirici, odaklayıcı, birleştirici veya ayırıcı roller üstlenebilirler. Bu roller gözlemciye o mekanı kavraya bilmesi için gerekli ipuçları verir.

Kapalı (sınırlı) ve açık (sınırsız) mekan

(4)

Statik formlarla oluşturulmuş yüzeylerin sınırladığı mekânlar

Dinamik formlarla oluşturulmuş yüzeylerin sınırladığı mekânlar

Sınırlayıcı öğeler mekan oluşumunda en önemli göreve sahiptirler. Sınırlamada var olan ya da kullanılan engeller sınırladıkları bölge kadar önem taşıyan öğelerdir. Bir bina iç mekanında yapısal bileşenler çoğunlukla sınırlayıcı roller üstlenirler. Duvar, kolon, kiriş ve çatı gibi elemanlar bu bileşenlerden sayılabilir. Dış mekanlar, doğal ve yapısal veya işlevsel sınırlarla planlanırlar. Kentlerde binalar arasında kalan tüm mekânlar, kentsel toplumsal mekan olarak nitelendirilir.

Statik ve dinamik özellikler, mekân sınırlayıcı öğelerinin, yer düzlemindeki hareketine göre de etkili olabilirler. Bütünlük etkisi veren ve belli bir düzen kaygısı içinde, özellikle birbirlerine dik açı oluşturacak şekilde düzgün yerleşmesinden doğan mekânlar statik, akıcılığı olan, belli bir esasın gözetilmediği, rastgele olmakla birlikte, kendi iç düzeninde tutarlılığa sahip yerleşim düzeni olan mekânlar da dinamik olarak görselliğe etki etmektedirler.

Mekânın görsel özelliklerinin oluşmasında, düşey sınırlayıcıların önemli bir işlevi de

boyutları ile ilgilidir. Yüksekliğin insan boyutuyla oranı, iç mekân ile dış mekân arasında veya mekânın kendi içindeki görsel ve fiziksel ilişkinin kurulması ve sınırlandırılmasında, duvar boyutları, özellikle de yüksekliği, görselliğe etki eden değişkenlerdendir. İç mekânda düşük seviyedeki duvarın huzur verici ve rahatlatıcı etkisine karşın, yüksek seviyedeki bir duvar, kasvetli ya da tam tersi konumuna göre iç açıcı bir etki yapabilir.

Yüksek duvarlı bir mekânın görsel etkisi Düşük duvarlı bir mekânın görsel etkisi

(5)

Sınırlayıcı düşey öğeler, oluşturuldukları malzemeye göre de yumuşak ve sert görsel etkiler ortaya çıkarabilmektedir. Ağırlıklı olarak doğal malzemelerle oluşturulmuş duvarların bulunduğu mekânlar, yumuşak ya da sıcak kelimesi ile tanımlanabilecek görsel etkiler oluşturmakta, ağırlıklı olarak yapay malzemelerle oluşturulmuş sınırlayıcı öğelerin kullanıldığı mekânlar ise sert ya da soğuk olarak tanımlanmaktadır.

Sınırlayıcı yüzeylerde kullanılan malzemenin boyutlarının, insanı ezici ölçüye sahip olması, genelde simetrik olarak düzenlenmesi ve sert/ soğuk malzeme kullanılmış olması, mekânda saygı ve hayranlık duygusu da oluşturabilir. Düşey yüzeyler tek başlarına sınır öğesi olarak kullanılmalarının yanı sıra, üzerlerine uygulanan renk, doku ve malzeme ile de değişik ölçülerde sınırlılık sağlayabilmektedirler. Aynı mekân içindeki tüm düşey yüzeylerde aynı malzeme kullanılırken, kısıtlı bir yüzeyde farklı bir malzeme kullanılarak, yüzeyde görsel bir sınırlılık kazandırılabilmektedir.

Yumuşak/sıcak öğelerle oluşturulmuş bir mekân

Sert/soğuk öğelerle oluşturulmuş bir mekân

Farklı malzeme ile sınırlama

(6)

Renk kullanımıyla da aynı malzeme gibi, kullanıldığı yüzeylerde görsel sınırlılık oluşturulabilmekte, kullanıcıyı yönlendirecek vurgular yapılabilmektedir. Mekânda düşey yüzeylerde açık renk kullanarak mekânın geniş, koyu renkler kullanarak dar, parlak ve sıcak renkler kullanarak coşkun, sıcak, neşeli, soğuk renkler kullanarak sakin, soğuk olarak algılanması sağlanabilmektedir.

Yönlendirici Öğeler. Dolaşımı sağlamak, sirkülasyonu kontrol altında tutmak ve birbirleriyle bağlantılı işlevlere sahip mekanlarda bir diğerine geçme gereksinimini karşılamak açısından yönlendirici öğeler önem taşımaktadırlar. Işınsal veya çizgisel formların yönlendirici etkileri vardır.

Bina içlerinde koridor, dış mekanlarda sokak, yol veya farklı bir zemin kaplamasıyla oluşturulan aks yönlendirmeyi sağlamaktadır. Süreklilik sağlayan noktasal elemanlar da yönlendirici bir etki yaratmaktadır. Aydınlatma elemanları buna örnek gösterilebilir. Müze, sergi salonları gibi dolaşımın önemli olduğu Mekanlarda yönlendirici öğeler mekanı örgütlemektedir.

Renklerle görsel sınırlılık oluşturulması

Mekan yönlendirici öğeler.

Mekan yönlendirici öğeler.

Mekan yönlendirici öğeler.

(7)

Odaklayıcı Öğeler. Vurgular, sınırlanan bir mekanın işlevsel, simgesel veya biçimsel olarak genel kompozisyondan ayrımsanan güçlü öğelerdir. Çevre renklerinden ve dokusundan ayrışan elemanlar ve bileşenler ile fonksiyonel olarak merkez teşkil eden noktalar bunlar arasındadır.

Anıtlar kentsel ölçekte sayılabilecek vurgu ve odak noktalarıdır. Binalarda ise girişler, düğüm noktaları, otellerde resepsiyon bu odak noktalarından sayılabilir.

Odaklayıcı mekan öğeleri.

Odaklayıcı mekan öğeleri.

(8)

Zaha Hadid Architects - Leeza SOHO Mekan Algı Psikolojisi. Mekan algısı insan için çok

önemlidir, nerede olduğunu bilmek ister. Bir mekanın tanımlanması da yeterli değildir, mekanın diğer mekanlarla ilişkisinin anlaşılması tüm çevrenin yorumlanmasını sağlar. Böylece akişi yönlenebilir ve hareket eder, tüm çevreyi deneyimler, hatta onunla etkileşime girerek onu değiştirir, şekillendirir. Bu da mimarlık ve insan için mekanın ne anlama geldiğini anlamamızı sağlar.

Duyularımızın, özellikle görme duyumuzun şekillendirme eğilimine, parçaları bütünleştirerek algılamasına Geştalt etkisi denir. Geştalt yaklaşımı objeleri ayrı ayrı tamamlayıcı parçalardan ziyadeyi düzenlenmiş modeller, desenler olarak algıladığımızı vurgular. Geştalt psikolojisine göre algı bir bütündür.

Bütün, parçaların toplamından farklı ve fazladır. Geştalt psikolojisinin yaklaşımı düşünme, hafıza ve estetik doğasıyla ilgili araştırmaların ilerlemesini sağlamıştır.

Geştalt teorisinin odak noktası “gruplama” veya görüş alanını ya da bir problemi nasıl yorumladığımız fikridir.20.yy ilk yarısında Almanya’da ortaya çıkmıştır.

Alman psikologlar tarafından geliştirilmiş bu teori, insanların görsel elemanları nasıl gruplara ayırdığını ya da bütünün birleşimini belirli ilkelerle nasıl düzenlediğini anlatır.

Zaha Hadid. Haydar Aliyev kultur merkezi

(9)

İç mekanın daha geniş algılanması için doğal ışığı yansıtacak açık renk tonları kullanılmalıdır.

Kompakt, küçük ve rahat bir oda izlenimi yaratmak için daha koyu renk tonları kullanabilir.

Bu renkler doğal ışığın çoğunu emerek daha kapalı mekan alğısı yaratır.

Mekanın fiziksel özelliklerinde farklı algılar yaratabilmek gibi güçlü etkileriyle renk, ton fiziksel olumsuz etkileri tasarımcının doğru kullanma biçimiyle olumlu sonuçlara dönüştüre bilmektedir. Bir mekan iyi planlanmış ve donanımlı olsa bile renk açısından donuk ve tatsız olmasının mekânı kasvetli yapabilmektedir.

Renkler kullanıldıkları mekanda hacimsel farklılıklar oluşturabilmektedir.

Kullanıldıkları yüzey, miktar mekan tasarımı yapılırken önemli unsurları oluşturmaktadır. Farklı renk tür ve tonları farklı derinlik algısı oluşturabilmektedir.

Örneğin; sıcak renkler daha yakında algılanırken, soğuk renkler daha uzakta algılanmaktadır. Böylece iç mekanda yanlış seçilmiş ve uygulanmış renkler olumsuz sonuçlar doğura bilir.

İç mekanı oluşturan başlıca ögelerden tavan, duvar ve döşemelerde tamamen aynı renk ve tonlar kullanılırsa mekanda biçim ve derinlik kaybı olduğu görülmekte ve algılama zorlaşmaktadır. Sınırları daha iyi betimlemek ve fiziksel psikolojik yönüyle birlikte doğru kararı verebilmek için sadece duvar, zemin ve tavanda değil mobilyalardan, aksesuarlara ve mekanda kullanılan tüm tekstil ürünlerine kadar detaylı bir renk çalışması yapılması gerekmektedir.

Renklerin mekana olan etkisi ile birlikte renklerin birbirleri ile etkileşimi de farklı algılar yaratmaktadır.

(10)

Alçak tavanlar, klostrofobi için ön koşulları olan insanlar için rahatsızlık yaratır. Yavanı beyaz burakarak, duvarlar daha koyu renkte yapılarsa mekan daha tüksek alğılanır.

Rahatlık alğısı yaratmak için, her zaman tüm alanı «büyütmek" gerekli değildir, genellikle tavanın yükseklik alğısını azaltmak olur. Tavan

duvarlardan daha karanlık veya dokusal olursa, daha alçak alğılana bilir.

Uzak duvarı ve tavanı daha koyu boyamak ve yan duvarları daha açık bırakmak, dar odanın daha geniş görünmesini sağlayacaktır. Bu teknik, örneğin koridorlarda sıklıkla kullanılır.

Odanın daha dar ve daha uzun görünmesini sağlamak için karşılıklı iki yan duvarların diğer duvarlardan ve tavandan daha koyu yapılması gerek. Dengesiz ve oransız boyutlara sahip odaların oranlarını ayarlamak için buna benzer bir teknik kullanılır.

(11)

İç mekanın aydın ve ışıklı algılanması için bir duvara odaklanarak onun çevresini daha koyu yapmak ve orada gözdən uzak rahat bir mekan oluşturmak gerektir.

Odanın bir tarafının dikkat çekmesi için, ilgili duvarı diğer duvarlardan ve tavandan daha açık renkte yapmak gerektir.

Mekana kompaktlık ve bütünlük katmak için, iç mekanın tüm duvarlarını degil, yalnız alt kısmını sınırlayarak daha koyu renge boyamak gerektir.

(12)

Şekil 1. Açık ve koyu değerli renklerin kullanımı

1-A: Çizimde zemin koyu değerde, duvarlar ve tavan açık değerde; zemin öne çıkar, tavan ve duvarlar geriye gider, mekân geniş ve yüksek algılanır.

1-B: Çizimde tavan koyu, duvarlar ve zemin açık değerde; tavan öne çıkar, zemin ve duvarlar geriye gider, tavan koyu hissedileceği için mekân basık ve geniş algılanır.

Şekil 2. Açık ve koyu değerli renklerin kullanımı

2-A: Çizimde zemin ve tavan koyu, duvarlar açık değerde; zemin ve tavan öne çıkar, duvarlar geriye gider, mekân geniş ve basık ama zemin koyuluğundan dolayı üzerinde durulan alan sağlam algılanır.

2-B: Çizimde duvarlar koyu değerde, tavan ve zemin açık değerde; duvarlar öne çıkar, zemin ve tavan geriye gider, böyle bir mekânda duvarların mekânı sarma algısı baskın olduğu için mekânın güvenli olduğu hissedilir. Tavan ve zemin geriye çekilme hissi vermesi ise mekâna ferahlık etkisi katar

Şekil 3. . Açık ve koyu değerli renklerin kullanımı

3-A: Çizimde duvarlar ve tavan koyu değerde, zemin açık değerde;

duvarlar ve tavan öne çıkar, zemin geriye gider, mekân dar, basık ve boğucu algılanır. Zemin açık değerde olduğu için büyük hissedilir.

3-B: Çizimde duvarlar ve zemin koyu değerde, tavan açık değerde;

duvarlar ve zemin öne çıkar, tavan geriye gider, mekân gerçek boyutlarından daha küçük hissedilir. Ama tavandan dolayı mekân yüksek algılanır. .

Şekil 4. . Açık ve koyu değerli renklerin kullanımı

4-A: Mekânın bütün yüzeyleri koyu değere sahip olduğu için öne gelir bu nedenle çarpıcı bir etkiye sahiptir, gerçek boyutlarından çok daha küçük algılanır.

Mekânda aynı renk tonlarının kullanılması durumunda üç boyutluluk algısı zayıflar.

4-B: Mekânda bütün yüzeyler açık değere sahiptir. Mekân büyük ve geniş algılanır ama aynı zamanda monotonluk hissi baskındır. .

(13)

Şekil 6. . Sıcak ve nötr renklerin iç mekânda kullanımı

6-A: 5-B görseline yakın bir algı yaratır ama tavan ve zemin nötr renkte olması sebebi ile 5-B çizimine kıyasla mekân yüksekliği daha az algılanır.

6-B: 5-A görseline benzemektedir, mekânda tavan ve zemindeki sıcak renkten dolayı basık, duvarlardaki nötr renkten dolayı, soğuk renge göre daha az oranda

geniş algılanır.

Şekil 5. . Sıcak ve soğuk renklerin iç mekânda kullanımı

5-A: Zemin ve tavan sıcak renklerin yakınlaşma özelliğinden dolayı öne gelme, duvarlardaki soğuk renk de uzaklaşma özelliğinden dolayı geriye çekilme hissi verir. Mekân alçak tavanlı ama geniş algılanır.

5-B: Sıcak renkli duvarlar öne gelme, yakınlaşma etkisi gösterirken; tavan ve zemin de uzaklaşma, geriye gitme hissi yaratır.

Mekân duvar renklerinden dolayı küçük, tavan ve zemin renklerinden kaynaklı da yüksek ve ferah hissedilir.

Şekil 7. Sıcak , soğuk ve nötr renklerin iç mekânda kullanımı 7-A: Bu görseldeki yan duvarlar sıcak renkten dolayı öne çıkar.

Karşı duvar, tavan ve zemin ise soğuk renkten ve nötr rengin açık etkisinden dolayı geriye gider. Mekân ince, uzun, yüksek bir görünüme sahip olur.

7-B: Soğuk renkli yan duvarlar, nötr renkli tavan ve zemin geriye çekilir. Sıcak renkli karşı duvar öne gelir ve mekân geniş, yüksek ama buna kıyasla derinliği az algılanır.

(14)

Şekil 10. Sıcak ve soğuk renklerin iç mekânda kullanımı

10-A: Zemin öne gelir duvarlar ve tavan geriye çekilir mekân geniş ve ferah algılanır.

Zemin mekâna ağırlık ve kuvvet verir. 1-A görseli ile benzer özellikler yansıtır.

10-B: Tavan ve duvarlar öne gelir, zemin geriye çekilir. Mekân dar, boğucu ve basık algılanır. zemin geniş görünür. 10-A görseline göre 10-B görselinin daha dar ve basık bir mekân olduğu hissedilir.

Şekil 9. Sıcak ve soğuk renklerin iç mekânda kullanımı

9-A: Tavan öne gelir, duvarlar ve zemin geriye gider. Mekân olduğundan daha alçak algılanır. Görsel 1-B ile aynı özellikleri yansıtır.

9-B: Tavan geriye gider buna karşın zemin ve duvarlar yakın görünür ve mekân dar algılanır. Görsel 3-B ile benzer özellikleri yansıtır.

Şekil 8. Sıcak veya soğuk renklerin iç mekânda kullanımı

8-A: Mekânda soğuk renklerin etkisinden dolayı ferah ve geniş algılanır. Görsel 4-B çizimi ile benzer özelikleri yansıtır.

8-B: Sıcak renkten dolayı yüzeyler yakın algılanır. Mekân gerçek ölçülerinden daha küçük algılanır. Görsel 4-A çizimi ile benzer özelikleri yansıtır.

(15)

Mekan yaratmak’, mimarlığın en temel uğraşı…

Mekandaki boyutsal algıyı arttırmak, bir başka deyişle, mekanı algılanabilir hale getirmek, onu oluşturan objeler arasındaki boşluğu anlamlı hale getirmekle aynı anlama gelmektedir.

Boyutsal ilişkiler, ancak mekânsal deneyimin mekan içinde yaşatılması ile algılatılabilir. Bu anlamda mekan, sadece fiziksel olarak bir alanın sınırlandırılması değildir, mekanın bir görsel ve sembolik boyutu da vardır. Buna göre, sadece biçimsiz bir şekilde bir düzlemi sınırlandırmak bir mekan tanımlamakta mıdır;

görsel anlamda da bir mekan oluşturulmalı mıdır, gibi sorular aklımıza gelebilir. Mekanda sınırlayıcı unsurlar arasındaki hacim, boşluk gibi görünmektedir; fakat mekandaki anlamlı boyutsal ilişkiler bu boşlukla oluşturulur. Rudolf Arnheim, mekandaki boşluk kavramına şöyle yaklaşmaktadır;

Farklı şekillerin ve sıcak ve soğuk renklerin iç mekânda kullanımı ile görsel alğı etkisi

(16)

Boşluk etkisi, çevredeki şekiller ve konturların söz konusu yüzey üzerinde bir strüktürel sistem oluşturmadığı zaman meydana gelir.

Gözlemcinin bakışı nereye takılırsa takılsın, bir yer ötekine benzediği için kişi kendisini aynı yerde bulur. Bu durum mesafelerin belirlenmesi için gerekli mekânsal koordinatların yokluğunu hissettirir. Bir obje, kendi ortamından dolayı tanımsız aşabilir. Bu olay, obje konumunun çevresiyle tanınabilir bir ilişki içinde olmadığı zaman meydana gelir.

O zaman, mekandaki boyutsal algının arttırılması, yani mekanın daha algılanabilir hale gelmesi ile mekandaki boşluğun doğru biçimlendirilmesi konusunda bir paralellik vardır diyebiliriz.

Mimari mekanın belirgin olması, kapalılık açıklık veya doluluk boşluk kavramlarına bağlıdır. Yaşanılan mekanlar, doluluk ve boşluklardan oluşan parçaların yarattığı hacimler olarak incelendiğinde, ışığın varlığının zorunlu olduğunu kanıtlar. Pencereden mekan içine sızan gün ışığı örnek verilebilir.

Bir mekanın kurgusu ve doluluk boşluk oranları, bulunulan alanı tanımlar. Boşlukları fazla olan bir alanda hayal gücü eksik olanı tamamlarken, doluluk oranı fazla olan bir mekan somut deneyimler sunar. Yüzeylerden birini kaldırdığımızda oluşacak olan çok sayıdaki boşluk, ışık etkisini ve mekan algısını değiştirir.

(17)

Bunun yanısıra mekan, fiziksel anlamda durağan bir yapıya sahiptir. Doğal olarak bir yapı ve ona ait mekanlar hareket edemezler; fakat insanlar mekan içerisinde hareket ettikçe, onların mekanla olan konumsal ilişkileri ile mekanı oluşturan parçaların birbirleri ile olan boyutsal ilişkileri değişmektedir.

Bakış açısının sürekli değişmesi ile insanlar, zihinlerinde mekana dair farklı ayrıntıları bir araya getirerek toplu bir mekan izlenimi oluştururlar.

Örneğin bir küp formuna nereden bakılırsa bakılsın, ona dair elde edilen bilgi onun küp olduğudur.

Fakat bir mekana dair bilgiler, ancak içinde hareket edilerek elde edilebilir.

Yerçekimsiz ortamda değişen merdiven algıs

ı

(18)

Böyle bir oluşum içerisinde Arnheim, mekanları görsel anlamda, dinamik ve statik olmak üzere iki gurupta toplamıştır. Bu düşünceye göre, bir koridor statik bir etkiye sahiptir. Çünkü kullanıcı sadece bir aks üzerinde ilerlemek zorundadır. Bu nedenle kullanıcının zihninde oluşan mekânsal etki hep aynı kalır. Bu durum bir oda için geçerli değildir; oda, farklı noktalardan bakıldığında değişik şekillerde algılanacağı için, görsel anlamda dinamik bir etkiye sahip olacaktır. Bunun yanında bütün mimari yapılar ve mekanlar, geometrik düzenlerinin ve boyutsal ilişkilerinin tümüyle anlaşılabildiği, fakat tümüyle görülemediği bir avantajlı bakış noktasına sahiptir.

Arnheim, mekanları görsel anlamda, dinamik ve statik olmak üzere iki gurupta toplamıştır.

(19)

KAYNAKLAR

1. B.B Hisarlıgil. (2008). Martin Heidegger'de Mekan Düşüncesi: Hermeneutik -Fenomenolojik Bir Yaklaşım. Erciyes Üniversitesi Mimarl k Fakültesi, sf: 23-34. | Arşiv Bağlantısı

2. N. Köşker. (2020). Mekan Ve Yer. ISBN: 978-605-241-210-7. Yayınevi: Pegem Akademi.

3. M. Bilgili. (2020). Coğrafyada Mekân Felsefesi Üzerine Yaklaşımlar. International Journal of Geography and Geography Education, sf:

88-102. | Arşiv Bağlantısı

4. R. Disalle. Space And Time: Inertial Frames. (15 Nisan 2020). Alındığı Tarih: 29 Mayıs 2020. Alındığı Yer: Stanford Encyclopedia of Philosophy | Arşiv Bağlantısı

5. A. Janiak. Kant’s Views On Space And Time. Alındığı Yer: Stanford Encyclopedia of Philosophy | Arşiv Bağlantısı 6. Altan. Mimarlıkta Mekan Kavramı. (07 Aralık 2020). Alındığı Yer: Academia | Arşiv Bağlantısı

7. Bachelard, G., (1996), Mekânın Poetikası, Çev. Aykut Derman, İstanbul, Kesit Yayıncılık.

8. Bilgin, N., (2011), Eşya Ve İnsan, İstanbul, Gündoğan Yayınları, 2. Basım.

9. Bilgin, N., (1990), “Fiziksel Mekândan İnsani Ya Da İnsanlı Mekâna”, Mimarlık Dergisi, 241, Yıl:28, Sayı:3.

10. Eyce, N., (2011), “Çağdaş Mimarlıkta Mekân, Yer Ve Mekânsallık Tartışmaları – Cermodern Örneği” Yüksek Lisan Tezi, Ankara, Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü.

11. Işık, İ. E., (2005), “Mekânın Toplumsal Kuruluşu”, Mimarİst, Mart 2005/1.

12. Köktürk, E., (2010), “Mekân Algısı Ve Mekân İlişkisi Üzerine”, Mekânsal Planlamada Jeodezi Sempozyumu, İzmir, 24-26 Kasım 2010, http://www.erolkokturk.net/FileUpload/ks85423/File/2010-11-

13. 24_mekân_algisi_ve_mekân_iliskisi_uzerine.pdf, (8 Mayıs 2013), ss.1-15.

14.

Referanslar

Benzer Belgeler

Uluslararası Ticaret ve Finansman TM-1 Uluslararası Ticaret ve İşletmecilik (Fakülte) TM-1 Uluslararası Ticaret ve İşletmecilik (Yüksekokul) YGS-6 Uluslararası Ticaret ve

Daha detaylı bilgi için lüften OWAconstruct® fiyat listesine bakın.. Minimum

Mutfak dolabı Mutfak dolabının seçimi sözleşmede belirtilen fiyat limitleri dahilinde müşterinin tercihine bırakılmıştır, seçilen mutfak dolabının montajı ekiplerimiz

LC3‑UC06E, 6, 3, 1,5 ve 0,75 Watt güç çekişiyle 100 V bağlantı için uygun, genel amaçlı ve uygun maliyetli 6 W tavan hoparlörüdür.. Opsiyonel destek kutusu

Multipor Isı Yalıtım Levhaları, yüksek ısı yalıtım performansı, yanmazlık özelliği ve kolay uygulanması sayesinde bodrum katları ve otopark tavanları için en

Multipor Isı Yalıtım Levhaları, yüksek ısı yalıtım performansı, yanmazlık özelliği ve kolay uygulanması sayesinde bodrum katları ve otopark tavanları için en

I) Vinç kurulumu konusunda tecrübeli vinç teknisyenleri tarafından yapılmalıdır. Vinç kurulumuna hakim olmayan kişilerin kurulum yapmasına izin vermeyin. II) Kurulumdan

Kendi üretimimiz olan fiberoptik aydınlama ile ister alçıpan tavan ister gergi tavan üzerinde diğer aydınlatma sistemlerinden oluşturamayacağınız hayal