• Sonuç bulunamadı

TEOG DA. KOALiSYONUN ÇATISI başkanlık seçiminde. Kilis sınırında çatışma Halep in Azez ilçesinde dün toplar n da kullan ld çat malar ba lad.

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "TEOG DA. KOALiSYONUN ÇATISI başkanlık seçiminde. Kilis sınırında çatışma Halep in Azez ilçesinde dün toplar n da kullan ld çat malar ba lad."

Copied!
20
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

6

Sayfa

ISSN 2146-2356

YAŞAR NURi ÖZTÜRK

Haçlı emperyalizmin attığı son kazık

4

sayfa

ŞAHiN MENGÜ

Meleklerin cinsiyetini tartışır gibi...

7

sayfa

TUNCA ARSLAN

Eleştiri

ödülden üstündür

16

sayfa

KURULUŞ: 1921 29 HAZİRAN 2015, PAZARTESİ

www.aydinlikgazete.com

1 TL

VATAN EMEK NAMUS

Önümüzde yeniden çetin müca- deleler var. Bir kez daha ateşte sı- nanacağımız yıllara giriyoruz. Ate- şe dayanıklı olmak, önümüzdeki dönemin yaşam ve başarı sırrıdır.

Vatan Partisi’ni ateşe daya- nıklı kılan, geçmiş tecrü- be birikimi ile gençliğin dinamizmini birleştirebil- miş olmasıdır.

oğu PERİNÇEK

Ateşe dayanıklı olmak

D

10’da

TEOG’DA

HESAP SKANDALI

Opsan’da direnen işçi kazandı

PERİNÇEK VE KOMUTANLAR

’DA

MİLLİ Eğitim Bakanlığı, yıl sonu başarı puanlarını ağırlıklı ortalama yöntemiyle hesapladı. Puanlar karnelere işlendi. Yönetmelik ise karneler verildikten 12 gün sonra, 25 Haziran’da değiştirildi. Bakanlık, yanlış hesabı mevzuata uydurmuş oldu. Ancak eski ile yeni hesaplama arasında puan farkı oluştu, bu durum liselere giriş sınavı TEOG’un sonuçlarını da etkiledi.

Sınav sonuçları bugün açıklanacak Derslerdeki başarıya göre farklılık

AYDINLIK hareketinin hukukçu gazetecilerinden Emcet Olcaytu, dün ailesi ve mücadele arkadaşları- nın katıldığı törenle toprağa verildi.

Yazarımız Tunca Arslan: “O hiçbir zaman para ve mevki hırsı gözet- medi, hep halkı için çalıştı. Olcaytu, çıplak ayaklı avukattı.” 7’de

SURİYE’nin kuzeyindeki çatmalar dün de devam etti. Gelimeler, bugün yapla- cak Milli Güvenlik Kurulu’nda (MGK) ele alnacak. ABD-srail koridoru masaya yatrlacak. MT istihbarat raporlar, TSK geni bir dosya sunacak. Suriye’yle temas ele alnacak. Toplant sonras açklama yaplacak. 11’de

KORİDOR

‘Sözcü’sü

TSK ülkemizin bölünmesini ön- lemek için adım atarken Sözcü gazetesi, koridor bekçiliğine so- yundu. Gazetenin dünkü 1. say- fası baştan aşağı, güvenlikli böl- ge planını hedef alıyordu. 15’te PROGRAM bugün saat 21.00’de.

Konu: ABD-İsrail koridoruna karşı milli çözüm. Katılımcılar: Doğu Perinçek, Barlas Doğu, İsmail Hakkı Pekin, Beyazıt Karataş, Naci Beştepe, Soner Polat.

BÜYÜKŞEHİR Belediyesi’nin

“yenileme” adı altında Ulus semtini yıkma kararına onay çıktı. Dozerlerin yok edeceği ya- pılar arasında hem kentle hem de cumhuriyetle özdeşleşen Ulus Çarşısı, Ulus Hali ve Anafartalar İş Merkezi de yer alıyor. 8’de

301 madencinin hayatını kaybettiği Soma katliamı sonrasında yasal hakları- nı almak için eylem yapan 10 işçi hak- kında 6 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. İlk duruşma, 1 Eylül’de. 3’te

KRİTİK MGK BUGÜN

TSK seçenekli bir plan sunacak, artı ve eksileri gündeme getirecek

SEÇİMİN sonuçlanmasyla birlikte koalis- yon görümeleri resmileecek. En ansl

aday, Deniz Baykal. lk turda olmasa bile 2.

ya da 3.’de sonuç alnaca konuuluyor.

Eski vekiller ise AKP’li formüle itiraz ediyor.

CHP’li Ali Özgündüz “AKP’ye koltuk dene-

i olmak, CHP’yi bitirir” dedi. 10’da

Yarın başlayacak olan Meclis Başkanlığı oylamasıyla koalisyon

için ilk adım atılacak

Çıplak ayaklı avukata veda

Ankara’nın KALBiNE HANÇER CHP’DE

F TİPİ FAALİYET

KOALİSYON pazarlıkları yürürken CHP içindeki Ce- maat bağlantılı yöneticilerin F tipini rahatlatacak bakan- lık ve kuruluşları almak için bastırdığı öğrenildi. 10’da

nga Bugaytsova

Yatlarla iç içe resim şöleni

BODRUM Palmarina’daki Ukraynalı ve Azeri ressamların eserlerinden oluşan “Atlar ve Duygular” resim sergisi, büyük ilgi gördü. 16’da

özel haber

5 milyon öğrencinin yıl sonu başarı puanları, mevzuata aykırı hesaplandı. Aritmetik ortalama yerine ağırlıklı ortalama alındı. TEOG’a giren 1 milyon 300 bin öğrencinin sıralaması değişti

Emcet ağabeyi dün son yolculuğuna uğurladık

KÖY Enstitüle- ri’nden yetien son air Mehmet

Baaran, dün hayatn kay- betti. Cenazesi, bugün stan- bul akirin Camisi’nden kal- drlacak ve Lüleburgaz’da topraa verilecek. 17’de

Trakya rüzgârını yitirdi

Özlem KONUR

USTA

TEOG’a giren bir öğrencinin sonuçlarını inceledik. Eski sisteme göre yıl sonu başarı puanı 84,68 olması gereken öğrenci 80,62 aldı. Yeni hesaplamada Türkçe ve matematik gibi derslerden yüksek puanı olanlar avantajlı duruma geçiyor.

Bu durum, sıralamaları değiştirdi. Aydınlık’a konuşan Eğitim İş İstanbul yöneticisi Maksut Balmuk, uyardı: Puanlar yeniden hesaplanmalı. 4’te

Halep’in Azez ilçesinde dün toplarn da kullanl- d çatmalar balad.

Kilis sınırında çatışma

SPOR’da

KOALiSYONUN ÇATISI başkanlık seçiminde

Soma işçisine 6 yıl hapis!

89. Gazi Koşusu

Renk’in

(2)

2

Haz›rlayan: MURAT ŞİMŞEK ozgurlukmeydani@aydinlikgazete.com

zgürlük

29 HAZİRAN 2015, PAZARTESİ

ö MEYDANI

1915’de Ermeni ayaklanmasıyla yan- gın yerine dönen bölgemiz yaklaşık 100 yıl sonra “Kürt meselesi”yle yeniden ateşe verildi. Geçmişte aynı bölgede “Ermeni meselesi”yle Ermeniler, emperyalistler ta- rafından ateşe atılmıştı. “Büyük Ermenis- tan” hayalleriyle kullanılan Taşnak ve Hınçak hareketi, sonunda küçücük Erme- nistan’a razı olmak zorunda kaldı. Daha acısı Ermeniler kan gölüne dönen bölge- den ayrılarak uzak diyarlarda “göçmen”

olarak yaşamak zorunda kaldı. Benzer ge- lişmeler ne acıdır ki, günümüzde de yaşa- nıyor. Geçmişte bölgemizi kan çanağına döndüren İngiltere, Çarlık Rusyası, Fran- sa’nın yerini bugün ABD ve İsrail aldı. Bu sefer aynı planlarla Kürt kardeşlerimiz ateşe sürülüyor. Buna önderliği de PKK ve KDP gibi örgütler yapıyor!

TARİHİ BİRLİKTELİK

Oysa bir zamanlar bu bölgede emper- yalist oyunları bozan devrimci önderlik vardı. Bölgenin kaderini değiştirdi. O da Mustafa Kemal’di! Onun önderliğindeki Milli Mücadele, dağılan imparatorluktan geriye kalan halkları “Türk milleti” adı altında birleştirerek; Türkiye Cumhuri- yeti’nin yolunu açtı. Mustafa Kemal Paşa, Amasya’dan 18 Haziran 1919 günü Cafer Tayyar Paşa’ya gönderdiği telgrafta “Kürt- ler de Türklerle birleşti” müjdesini verdi.

(ATABE, C.2, Kaynak Yayınları, s.394) İNGİLİZ OYUNLARI

Mustafa Kemal Paşa, 28 Temmuz 1919 günü Diyarbakır’da 13. Kolordu Erkânı- harbiye Reisi’ne gönderdiği yazıda, İngiliz destekli Kürt hareketine karşı bu faaliyetleri durdurmak gerektiğini savunur ve şu önemli saptamayı yapar: “Diyarbekir çev- resinde, İngiliz cereyanı ve İngiliz paralarına darbe vurmak elzemdir. Çünkü İngilizler, orasını herhalde devletten ayırıp, bir sö- mürge haline ve Kürtleri esarete koymak istiyorlar. Şimdi bütün politika ve yaranma çabaları, bunun etrafında dönüyor.” (ATA- BE, C.3, s.245)

KUKLA DEVLET KURULAMADI Bu tarihi birliktelik, Anadolu Türkleri ile Rusya’da doğmakta olan sosyalist Sov- yetler Birliği arasında kurulan tarihi müt- tefikliği engellemek için İngilizler tarafından kurulmaya çalışılan “Kafkas Setti”ni bozdu.

İngilizler, Ermenistan-Azerbaycan-Gür- cistan ile “Kürdistan” üzerinden “Kafkas Setti” kurmaya çalışıyordu. Irak ve Suriye’yi işgal eden İngiltere ve Fransa, Milli Mü- cadeleye karşı güneyimizde Kürtleri bize karşı kışkırtmaya ve onları Araplara karşı da kullanmaya kalktı. Bu oyunu Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğindeki mücadele bozdu. Kürt kardeşlerimizi kukla olmaktan kurtardı; Irak’ta ve Anadolu’da Türk ve Araplarla birleştirdi. İngilizler, Irak işgalinde

Kürt hareketini bize karşı kışkırttı. Orada kukla Kürt devleti için çok çaba harcadı ancak bunu başaramadı hatta Kürt hareketi kendine de yöneldi. En önemlisi aşiret- lerden devlet yaratamadı. Bunu Irak’taki direniş de bozdu.

MUSUL’UN ÖNEMİ

1920’deki Sevr planları, 1922’deki Büyük Zafer’den sonra bozuldu. Gazi Paşa, 16/17 Ocak 1923 günü İzmit’te gazetecilere Mu- sul’un Kürt meselesi açısından önemini şöyle anlatır: “Musul bizim için çok kıy- metlidir; birincisi, civarında sonsuz servet teşkil eden petrol kaynakları vardır. İkincisi, bunun kadar mühim olan Kürtlük mese- lesidir. İngilizler orada bir Kürt hükümeti teşkil etmek istiyorlar. Bunu yaptıkları takdirde bu fikir bizim sınırımız dâhilindeki Kürtlere de sirayet edebilir. Bu fikre engel olmak üzere sınırı güneyden geçirmek la- zımdır.” (ATABE, 2004, C.14, s.269- 270) PİYONLAR DEVREDE

Lozan’da, daha sonraya bırakılan Musul meselesi 1925 Şeyh Said ayaklanmasıyla sekteye uğratıldı. İngilizler, kışkırttıkları saltanat-hilafet yanlısı ve Kürt ayrılıkçısı Nakşibendi Şeyh Said’i, genç Cumhuriyet’in üzerine sürdü. Bölgedeki ağaların da des- teklediği gericilerin amacı, Cumhuriyet’i boğmak ve onun müttefiki Sovyetler Bir- liği’ni güneyden kuşatmaktı. Bu amaçla

yaklaşık iki yıldır planladıkları sinsi hareketi, Cumhuriyet istihbaratçıları açığa çıkardı ve içine sızdı. Kürt Teali Cemiyeti’nin ön- derlik ettiği ihanet hareketi İngiliz des- tekliydi. Şeyh Said’in adamları ile sözde İngilizler adına temasa geçti. Bunu fark eden Şeyh Said ve adamları yakalanmamak için 13 Şubat 1925 günü Diyarbakır mer- kezli olarak Genç Piran’da isyana girişti.

İsyan sadece Doğu illeriyle kalmayacak, Batı illerine de yayılacak ve İngilizlerin desteğiyle Padişah Vahdettin geri gelecekti.

12 İLDE SIKIYÖNETİM İLAN EDİLDİ

Hareket kısa süre içinde büyüdü ve Güneydoğu illerini sardı. Zamanın Fethi Okyar Hükümeti, isyanın boyutunu kav- rayamayınca, Atatürk’ün müdahalesiyle istifasını verdi ve yerine İsmet Paşa Baş- bakan oldu. Ciddi ve kararlı bir şekilde olayın üzerine gidildi. 12 ilde sıkıyönetim ilan edildi. Meclis’teki görüşmelerde giri- şimin acilen ezilmesi için ortak kararlılık ilân edildi. “Dini siyasete alet etmek”

vatana ihanet kapsamına alındı. Genel- kurmay tarafından yönetilen çok kapsamlı bir operasyonla da sınırlar tutuldu ve asiler çembere alındı. Nihayetinde işbirlikçi hain girişim adım adım ezildi.

Başbakan İsmet Paşa 7 Nisan 1925 günü TBMM’de verdiği bilgide şunları belirtir: “Arz etmek zorundayım ki: Cum-

huriyet evlatları, Cumhuriyetin tehlikede olduğunu gördükleri anda kesinlikle, süratle ve şuurla hareket etmiştir.” (Ge- nelkurmay Belgelerinde Kürt İsyanları C.1, 2. Baskı, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2011, s.209)

İSYAN 62 GÜN SÜRDÜ

Şeyh Said ve 25 adamı 14 Nisan 1925 günü takip müfrezesi tarafından kıstırıldığı Şerafettin dağlarında teslim oldu. Şeyh Said’in bölgeden kaçarak İngilizlere ka- tılmak istediği ortaya çıktı. Varto’ya getirilen Şeyh Said ve adamları tutuklandı ve üzer- lerinde yapılan aramada çok sayıda altın para bulundu. 62 gün süren karşı ihtilalin sonunda, bölgede geniş çaplı temizlik ha- rekâtına girişildi. Bir ay süren bu harekâttan sonra seferberlik 31 Mayıs günü kaldırıldı.

ŞEYH SAİD 29 HAZİRAN GÜNÜ İDAM EDİLDİ

Seyit Abdülkadir ve arkadaşlarının yar- gılanması 14-23 Mayıs 1925 tarihleri ara- sında Şark İstiklâl Mahkemesi’nde yapıldı.

Seyit Abdülkadir ve adamları idam cezasına çarptırıldı. Şeyh Said ve arkadaşlarının yargılanması ise 26 Mayıs-27 Haziran 1925 tarihleri arasında yapıldı. Şeyh Said ve 29 kişinin idamına karar verildi. Bazı sanıkların cezası hapis ve kürek cezasına çevrildi.

Şeyh Said ve 46 adamının cezası ise 29 Haziran günü Diyarbakır’da infaz edildi.

ŞEYH SAİD İSYANI!

Türk-Kürt kardeşliğine vurulan ilk hançer:

7 Haziran seçimlerinde “Ben ve bütün ailem HDP’ye oy verdik” diyen CHP Dış İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Murat Özçelik’i CHP üyeleri ve oy verenler ne kadar tanır?

Murat Özçelik’i kökten CHP’li olanlar hiç tanımaz.

Bu nedenle de zaten son olağanüstü CHP kurulta- yında anahtar listede bulunmasına rağmen Parti Mecli- si’ne (PM) giremedi.

Daha sonra bir değişiklik yapılarak “kadın kotası”

devreye sokuldu ve PM’ye girdi.

Murat Özçelik’i CHP için bu kadar kaçınılmaz kılan neydi? Bilen var mı? Yok!

Murat Özçelik, kamuoyu önüne demesek de bü- rokrasi hayatına Özal ile birlikte girdi. Dışişleri Bakanlı- ğı’nda 1983 yılı içinde göreve başlatıldı. Ardından Cumhurbaşkanı Özal’ın Özel Kalem Müdürü oldu. Bu arada ulusal ve uluslararası pek çok sırlara sahip oldu, pek çok ilişkilere de önünde kapılar açıldı.

Özal’a hayranlığı ve sevgisi o kadar yüksekti ki, onu gözünün önünden ayırmamak için odasına oldukça büyük bir resmini asmıştı.

Bu arada geçmeden önemli bir konuyu da belirte- lim: Özçelik’in kayınpederi Özel Harp Dairesi (Kontrge- rilla) Başkanı Cahit Akyol’dur. Cahit Akyol’un ABD’nin has adamı olduğu iddia edilmekteydi.

Hatta Akyol’un ABD’nin önemli iş görücülerinden biri olan ve ülkemizde olumlu (!) icraatlarıyla ünlenen Paul Henze’nin yakın arkadaşlarından olduğu ve evin- de bizzat konuk bile ettiği söylenir. Bu tür ilişkiler için- de bulunan bir kişiden söz ediyoruz.

AKP’NİN MÜSTEŞARLIĞINDAN

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞINA

1992 yılında da görevden alındı.

AKP ile birlikte önü de yolu da “yürü ya kulum”

misali açıldı. Bağdat’ta büyükelçilik yaptı.

Yaşı nedeniyle emekli edilince AKP tarafından Ka- mu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı yapıldı.

AKP adına özellikle ABD ve Kuzey Irak’ta temelleri atılmaya çalışılan “Kürt Federe Devleti”nin en ileri adamlarıyla tanıştı. Koyu bir samimiyet (!) ilişkisi kurul- du. Nedense bilinmez, birden CHP’ye transfer edildi.

Açıkçası ben bu zatın CHP Programı’nı ve Tüzü- ğü’nü okuduğunu, hangi kapıdan parti binasına girile- ceğini bildiğini de sanmam.

CHP’ye atandıktan sonra hemen ideolojik eğitimle- re başladığı sıkı takipçilerin gözünden kaçmadı.

Parti Programı’na, Atatürk İlkelerine aykırı önerileri cesurca teleffuz etmekten çekinmedi.

Bu nedenle de ben hep şunu düşündüm:

Özçelik, CHP’de ABD’yi mi, Barzani’yi mi, AKP’yi mi ya da PKK’yi mi temsil etmektedir.

Bir türlü karar veremedim. Yoksa hepsini birden mi? Bir bakıyorsunuz, The İstanbul Forum’da dinleyici- lere “ABD CHP’ye çok iyi bir partner olarak bakıyor”

diye başlıyor “ABD’nin yeni partneri biziz” diye nokta- yı koyuyor...

Kurultay’dan sonra Antalya Kemer’deki toplantıda yaptığı sunumda “Esad, Suriye halkını kesti” anlamına gelen konuşması ile özellikle Adana Milletvekili Sayın Ümit Özgümüş’ün tepkisini çekti.

Sayın Özgümüş, “Genel Başkan Yardımcısı Murat Özçelik’in Esad’ın adam kestiği yönünde elinde bilgi belge varsa ortaya koyması gerekir. Bu tür söylemler Amerikancı söylemlerdir. Genel Başkan Yardımcısı AKP ağzıyla konuşmaktadır. Suriye’deki mücadele ge- rek Suriye Ordusu çevresinde ve gerekse Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi Mukaveme-i Suriyye çerçevesinde örgütlenen Suriye halkının toprağını, va- tanını, namusunu savunma mücadelesidir” diyerek is- yan etmiştir.

Bildiğiniz gibi geldiğimiz aşamada Suriye’nin kuze- yinde yaşananlar, Özçelik gibiler sayesinde PKK/PYD, IŞİD ve El Nusra gibi terör örgütlerini güçlendirmiş ve bugün hem bölge ve hem de ülkemiz için ciddi boyut- larda tehdit ve tehlikeler yaratmıştır.

Ancak bakıyoruz ki gerçeği ifade eden Özgümüş listeye girememiş fakat halkın hiç tanımadığı ve CHP’ye hangi amaçla ve hangi araçla geldiği belli ol- mayan Özçelik paraşütle değil ama ışınlanmış gibi mil- letvekili seçilmiş ve ülkenin en can alıcı sorunlarını içe- ren dış işleri danışmanı olarak CHP Genel Başkan Yar- dımcılığı görevine getirilmiştir.

Seçimlerde CHP, her türden ve yolla yaptığımız uyarılara ve verdiğimiz mücadeleye rağmen Murat Öz- çelik gibilerinin de açık desteğiyle ve Grup Başkan ve- kili Engin Altay’ın bir TV programında söylediği üzere yüzde 3,5 oyunu PKK/HDP’ye yolcu etmiştir.

CHP’li arkadaşlarım, terör örgütünün açıkça hangi siyasi çizgiyi izlemesi ve ne tür eylemler yapması konu- sunda talimatlar verdiği bir partiye oy vermek üzere nasıl yönlendirilebilir?

Oy vermek kadar buna teşvik etmek de CHP Tüzü- ğü’nün 70. Maddesi’ni ayaklar altına alarak işlenmiş bir suçtur.

Bu sorunla uğraşırken partinin en tepesinde bulu- nan Murat Özçelik’in açıklaması kafalarımızı allak bul- lak etmiştir.

Geçtiğimiz günlerde gazete ve sosyal medyadan da öğrendiğimize göre Murat Özçelik, açıkça toplantıda

“Ben ve ailem HDP’ye barajı geçmesi için oy verdik”

diyebilmiştir. Bunlar hem parti suçu ve hem de ülkemi- zi bölünmeye doğru götürdüğü için vatana ihanet su- çudur kanaatindeyim.

Bunların hesabı derhal sorulmalıdır!

Murat Özçelik, -seçimler öncesinde de sosyal med- yada ve gazetelerde de yazdığım gibi- derhal partiden uzaklaştırılmalıdır.

CHP içindeki CHP’li olmayan AKP, ABD ve PKK/HDP’li olan ve hızla partiyi kurucu iradeden uzak- laştıran anlayışlar ve kişiler temizlenmelidir.

Av. İZZET ULUDAĞ

Murat Özçelik’in CHP’de işi ne?

ERCAN DOLAPÇI

‘Döktüğünüz

kanların hesabını vereceksiniz’

MAHKEME Başkanı Mazhar Müfit Kansu, duruşmanın biti- minde son söz olarak şunları söy- ler: “Herkes bilmelidir ki, genç Cumhuriyet Hükümeti kışkırtıcılık ve irticaa, her türlü lanetli faaliyet- lere kesin surette göz yummaya- cağı gibi, hatta kesin tedbirleri sayesinde bu gibi eşkıya hareket- lerine yer vermeyecektir. Seneler- den beri şeyhlerin, ağaların, beylerin baskısı altında sömürü- len, eriyen, inleyen bu bölgenin zavallı halkı, artık sizin kışkırtıcılı- ğınızdan ve kötülüğünüzden kur- tularak Cumhuriyetimizin verimli ilerleme ve saadet vaat eden yol- larında yürüyerek, refah ve saadet içerisinde yaşayacaktır. Siz de döktüğünüz kanların, söndürdü- ğünüz ocakların cezasını adalet sehpasında hayatınızla ödeyerek hesap vereceksiniz. İşte Cumhuri- yetin sert, fakat adil kanunlarının hükmü budur.” (Genelkurmay Belgelerinde Kürt İsyanları C.1, s.221-222)

SOVYETLER’İN GÖRÜŞÜ

‘Türk vatanperverliğinin birinci vasfı vatan

müdafaasına koşmasıdır’

MÜTTEFİKİMİZ Sovyetler Birliği’nin Dışişleri Bakanı Çiçe- rin, isyan hakkında görüşlerini şöyle açıklar:

“İsyanın uluslararası gericili- ğin entrikalarıyla, tahtından in- dirilmiş olan sultanın

arkadaşlarının İstanbul’da yeni- den onun iktidarını kurma, hali- feliği geri getirme, kapıları yabancı sermayeye açma, ba-

ğımsızlığında direnen Türkiye’yi dünya sermayesine eklemleme amacıyla bağlantısının bugün apaçık olduğunu soydaşlarına anlatmaları için burada bulunan Kürt yoldaşlarımıza başvurmak- tan da geri kalamayız.” (Meh- met Perinçek, Sovyet Devlet Kaynaklarında Kürt İsyanları, 5.

Basım, Kaynak Yayınları, 2014, s119)

BAŞTAN sona kadar titizlikle harekâtı izleyen ve gerekli direk- tifleri veren Reisicumhur Mustafa Kemal Paşa, seferberlik kaldırıldığı gün yayımladığı beyan- namede ordumuza te- şekkür ederek şunlara değinir:

“Türkler, Cumhuri- yet’in muhafazasına, va- tanın gelişmesine ve

milletin medeniyet ve yükselme yo- lunda mesaisine mani olmak isteyecek- lerin muhkum oldukları felaket ve hüsranı kati olarak ispat etmişlerdir.

Muhakkaktır ki, milletimiz takip ettiği kurtuluş ve mesai yolunda ilerlemekten başka bir hal kabul edemez.

Bu son defaki bastırma harekâtının birinci derecede muvaffakiyet sırrı, va- tandaşların gösterdiği bu idrak ve can- dan atılış oldu ise, Cumhuriyetin maruz kalabileceği herhangi bir ihtimalde de

yine birinci muvaffaki- yet etkeni saferberlik davetine derhal ve bir an kaybetmeksizin icabet etmek olacak- tır. Vatandaşlarım!

Türk vatanının geliş- mesi, bütünlüğü ve her tehlikeden korun- muşluğu bir seferber- lik davetine derhal icabet etmektedir. Bu düsturu yetişmişleri- mizin ve yetişecek evlatlarımızın daima hatırında bulundurmalıyız. Türk vatan- perverliğinin birinci ayırıcı vasfı, vatan müdafaası daveti karşısında her işi bıra- karak silah altına koşmaktır. Cumhuri- yet’i müdafaa etmiş olmanın verdiği haklı şeref ve gurur hisleriyle yuvalarına dönmeye başlayan evlatlarımızı mu- habbet ve minnet ile tekrar selamla- rım.” (Atatürk’ün Bütün Eserleri, C.

17, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2005, s.250-251)

ercandolapci65@hotmail.com Murat

Özçelik

5 Mart 1925 tarihli Pravda’nn birinci sayfasnda eyh Sait syan’yla ilgili yaymlanan karikatür:‘Allah yardmclar olsun!’

Cumhuriyet gazetesinde yaymlanan karikatür. 25 Haziran 1925

(3)

AYDINLIK / ANKARA

ADYO ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Sağlık Bakanlığı’nın itirazı üzerine, Lösemili Çocuklar Vakfı’nın (LÖSEV) hazırladığı kamu spotunun gösterilmesini engellemişti. Bu en- gele karşı LÖSEV yeniden harekete geçti.

LÖSEV’in “Bir tuğla da sen koyar mısın?” sloganıyla hazırladığı kampanyaya yaptığı kamu spotu talebi RTÜK tarafından ‘Yayınla- mayın’ engeliyle karşılaşmıştı. LÖ-

SEV buna karşı yeniden sosyal medya üzerinden harekete geçe- rek, RTÜK’e karşı “Bu gece elimi siz tutar mısınız?” kampanyası başlattı. LÖSEV’in sosyal medya üzerinden başlattığı bu kampanya kısa sürede çok sayıda kişinin des- teğini aldı.

Kanserli çocuklar için inşa edi- len Hastanenin spot filmi için RTÜK’e başvuran LÖSEV, 10 ve 45’er saniyelik iki spot film için,

“kamu yararına yönelik spot film kapsamında” yayın izni istedi. An-

cak Sağlık Bakanlığı ve RTÜK, ha- zırlanan filmlerin yayınlanması en- gellendi. Buna karşı yapılan tüm itirazlar sonuç vermedi.

HASTANE KURULDU KRİZ SÜRÜYOR

LÖSEV Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Üstün Ezer, kampanya kapsamında yayınladığı yazıda,

“Ey RTÜK hesap ver. LÖSEV’in verdiği 40 trilyon TL ile maaş aldı- nız. Neden lösemili çocukların şah damarını kestiniz” diye sordu.

Sağlık Bakanlığı ile LÖSEV ara- sındaki sorunlar bir türlü çözüle- miyor. Önce reklamları engellendi, arkasından kurulun hastaneye ruh- sat verilmedi. Hastane’nin kuruluş aşamasında başlayan sorunların hala devam ettiği bildirildi.

29 HAZİRAN 2015, PAZARTESİ

3

halklailiskiler@aydinlikgazete.com Haz›rlayan: İLKAY AKKAYA

Mustafa MUTLU

mustafamutlu@aydinlikgazete.com

A

sım Arslan, Türk yayıncılık tarihinin önemli isimlerinden biri...

1970’li yılların başında küçük bir devlet memuruyken, “Belgelerle Türkiye” isimli bir kitap yazdı.

Bu kitapta Türkiye’deki gelir da- ğılımındaki adaletsizlikten söz etti.

Varlığını bugün de derinleştirerek sürdüren “Parasal Demokrasi”yi anlattı.

Türkiye’deki sosyal sınıfları...

Egemen sınıfların kendi varlıklarını sürdürmek için kurdukları “bozuk düzen”i...

Türkiye’deki özel sektörün iş- levini...

Amerika’nın Türkiye’ye dair projelerini...

Türkiye-NATO ilişkilerini...

Asırlardır sömürülen Türk köy- lüsünü...

Toprak ağalarını ve bitip tüken- mek bilmeyen feodaliteyi...

Çarpık vergi sistemini...

Torpil ve rüşvet çarkını gözler önüne serdi.

Lafla kalmadı; “Bozuk Düzen”den çeşitli manzaralar ser- giledi.

Mutsuz çoğunluğu ve mutlu azın- lığı, yaşamdan örneklerle okurun gözüne soktu.

Tüm bunları da Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve devrimlerine sa- rılarak, onun ışığından giderek yap- tı...

Sen misin yapan?###

Kitap; 12 Mart 1971’de yö- netime gelen askeri iktidar tarafından toplatıldı.

Dönemin Kara Kuvvetleri Ko- mutanı Orgeneral Faruk Gürler ile Genelkurmay Başkanı Mem- duh Tağmaç’ın yazılı emirleriyle yazar hakkında soruşturma açıldı.

Tutuklandı.

Sivil ve askeri pek çok mahke- mede yargılandı.

Kitapta her türlü darbeye karşı özgürlükçü demokrasiyi savunduğunu onlarca kez belirtmesine karşın;

“darbeciliği” savunduğu gerekçe- siyle, 22 ay ağır hapis cezasına çarptırıldı.

Askeri Yargıtay, askeri mah- kemenin verdiği kararı bozdu ve ya- zarı beraat ettirdi.

Bu uzun ve çileli yolculuktan###

sonra kitabın ikinci baskısı 1978’de yapıldı.

Bu kez 12 Eylül 1980 darbesi oldu ve kitap yeniden yasaklandı, toplatıldı ve yakıldı!

Aynı şeyler; bu kitabın başına,

sözüm ona demokratikleşmenin baş- ladığı Özal’ın iktidarı döneminde de geldi.

Yine yasal süreçler işledi; mah- kemeler yine özgürlük kararı verdi, ama...

AKP iktidarı da diğer iktidarlar gibi “özel ilgisini” kitaptan esir- gemedi.

Yazar; düşünceleri nedeniyle de- falarca mahkeme önüne çıktı...

Kısacası; cumhuriyet tarihinin en###

çok yasaklanan, toplatılan, yakılan kitabı oldu “Belgelerle Türkiye...”

Ancak Asım Arslan savaşmak- tan vazgeçmedi...

Bu “belalı” kitabı, küllerinden yeniden doğurdu!

Hiçbir yayınevinin yayınlamaya cesaret edemediğini görünce, bu kez yayıncılığını da üstlenerek Bel- gelerle Türkiye’yi yeniden bastı...

Kitabının ve kendisinin başına gelenleri uzun uzun anlattığı bir “Ki- tabın Serüveni” bölümünü de ki- tabın en başına koymayı ihmal et- medi.

“Büyük Kurtarıcı Mustafa###

Kemal Atakürk”e adanan kitap, şu satırlarla başlıyor:

“Sevgili Ata’m... ‘Siz’den sonra iktidara gelen ve ülkeyi yöneten idare-i maslahatçı po- litikacıların, emperyalizmin pen- çesinden kurtardığınız ve kur- duğunuz Türkiye Cumhuriyeti’ni ne hale getirdiklerini görmeniz için bu kitabı size adıyorum.”

Sade ve akıcı bir dille yazılan bu###

kitabı okurken, anlatılanların 45 yıl öncesine dair olduğuna asla inan- mayacak ve Türkiye’nin makus ta- lihinin değişmediğini göreceksiniz!

Dil kurultaylarında öğrencilerin geometrik terimlerin zor anlaşıl- masından yakındığını gören Ata- türk, 1936 yılının sonbaharında Özel Kalem Müdürü Süreyya Anderiman ve Türk Dil Kuru- mu Başuzmanı Agop Dilaçar’ı Beyoğlu’ndaki Haşet Kitab- evi’ne gönderir ve Fransızca geo- metri kitapları aldırır.

Kış ayları boyunca Dolmabah- çe Sarayı’nda geometrik terimleri Türkçeleştiren yeni bir kitap üze- rine çalışır.

İşte; Atatürk’ün hazırladığı ve birçok geometrik terime isim ba- balığı yaptığı bu kitap Kültür Ba- kanlığı tarafından 1937’de ya- yınlanır.

Atatürk kitabında Arapça ve Farsça kökenli bazı geometri te- rimlerine “üçgen, dörtgen, artı, eksi, çarpı, bölü, eşit, toplam, yüzey, uzay, boyut, çember, çap, açı” gibi günümüzde hâlâ kullanmayı sürdürdüğümüz Türkçe isimler verir.

Bu kitap basılır ama yazarının Atatürk olduğu kitapta belirtilmez.

Sadece kapağında, “Geometri öğretenlerle, bu konuda kitap yazacaklara kılavuz olarak Kültür Bakanlığı’nca neşre-

dilmiştir” şeklinde bir not düşü- lür.

İşte; Türk bilim tarihi için büyük bir adım sayılan bu kitap, Kaynak Yayınları tarafından yeniden ba- sıldı...

Üstelik böyle bir kitaba herkesin kolaylıkla ulaşabilmesi için de fiyatı oldukça düşük tutuldu.

Atatürk’ün matematikçi ve dil###

bilimci yanını tanımamızı sağlayan bu eseri tekrar yayınlamayı akıl edenleri ve aslına uygun şekilde tıpkıbasımını yapanları yürekten kutluyorum.

45 yıl sonra küllerinden yeniden doğan kitap...

BELGELERLE TÜRKİYE

Türü: Araştırma-inceleme Çizen: Asım Arslan Yayınlayan: Asım Arslan Baskı tarihi: 2015, Mayıs Sayfa sayısı: 410 Fiyatı: 35 lira

Not: Bu kitabı kitapevlerinde bulamazsınız... 0542 642 89 66’dan isteyebilirsiniz.

GEOMETRİ

Türü: Bilim

Yazan: Mustafa Kemal Atatürk Yayınevi: Kaynak Yayınları Baskı tarihi: 2015, Haziran Sayfa sayısı: 72

Fiyatı: 8 lira

Atatürk’ün Türk biliminde çığır açan tarihi kitabı...

Somalı madencilerin 6 yıl hapsi isteniyor

RTÜK engeline tepki büyüyor

R

OKUDUKLARIM

Soma katliamından sağ kurtulan 10 madenciye, maaşlarını alamadıkları için yaptıkları yürüyüş nedeniyle 6 yıla kadar hapis istendi. Davanın iddianamesi de dün kabul edildi

MANİSA’nın Soma ilçesinde, 301 madencinin hayatını kaybettiği facia sonrasında yasal haklarını ala- madıkları gerekçesiyle eylem yapan 10 işçi hakkında, 6 yıla kadar hapis cezası istemiyle açılan davanın id- dianamesi, mahkeme tarafından ka- bul edildi. 10 işçinin, faciadan 16 ay sonra, adli yılın açıldığı 1 Eylül tari- hinde, hakim karşısına çıkacağı öğ- renildi.

Soma’da, 13 Mayıs 2014 tarihinde meydana gelen kazada, 301 madenci hayatını kaybetti. Acı olaydan sonra madenciler, ücretlerini ve sosyal hak-

larını alamadıkları için Beşyol Kav- şağı’nı trafiğe kapattı. Madenci hey- kelinin de bulunduğu kavşakta pro- testo gösterilerinde bulunan ma- dencilerin, bu sırada bir süt firmasına ait 10 U 8572 plakalı panelvan mi- nibüse hasar verip, şoförü Cihan Ölmez’i tartakları ileri sürüldü. Cihan Ölmez’in şikayetçi olması üzerine madenciler Onur Erdinç, Tevrat Cün, Eren Malkoç, Ahmet Mutluer, Cafer Bülbül, Sami Yavuz, Niza- mettin Aksu, Sefa Köken, Hıdır Gül ve Enver Alkan hakkında Soma 2.

Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava

açıldı. Protestocu madenciler için,

‘kasten zarar vermek’ ve ‘2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Ka- nunu’na muhalefet’ suçlarından 6’şar yıla kadar hapis cezası istendi.

BARIŞ GÜNÜ’NDE HAKİM KARŞISINA ÇIKACAKLAR

İddianamenin mahkeme tarafın- dan kabul edilmesinin ardından 10 madencinin, hakim karşısına çıka- cakları tarih de belli oldu. Maden- cilerin, Soma 2. Asliye Ceza Mah- kemesi’nde, faciadan 16 ay sonra, hem Dünya Barış Günü hem de

yeni adli yılın açıldığı 1 Eylül 2015 tarihinde hakim karşısına çıkacakları öğrenildi. Sanık maden işçilerinden Eren Malkoç, kendilerine açılan da- vayı değerlendirdi. Malkoç, “Artık yargılanmayı bekliyoruz. Ancak biz demokratik hakkımızı kullandık. Bizi alakasız suçlamalarla sindirmeye, yıldırmaya, susturmaya çalışıyorlar ama başaramayacaklar. Bir kişi için darp suçundan dava açıldı. Diğer arkadaşlarıma da farklı suçlamalar yüklendi. Ben halkı kepenk kapat- maya çağırma ve galeyana getirmekle suçlanıyorum” dedi.

Sultanahmet’te seyyar satıcı

zabıta kavgası Sultanahmet’te seyyar satıcı

zabıta kavgası Sultanahmet’te seyyar satıcı

zabıta kavgası Sultanahmet’te seyyar satıcı

zabıta kavgası Sultanahmet’te seyyar satıcı

zabıta kavgası Sultanahmet’te seyyar satıcı

zabıta kavgası Sultanahmet’te seyyar satıcı

zabıta kavgası

CAN ÖZÇELİK

İSTANBUL Sultanahmet’tezabıta ekipleriöncekigeceseyyarsatıcıların tezgâhlarınaelkoydu.Gece01.30’da Beyazıt’ta toplanan seyyar satıcılar isesloganlarlatezgâhlarınınolduğu zabıtaaraçlarınasaldırdı.Ellerindeki sopalarlazabıtaaraçlarınıncamlarını kıranseyyarsatıcılararaçlarınlas- tiklerini de kesti. Olaylara polisler sertmüdahaleetti.

Ellerindecoplarlaseyyarsatıcılara müdahale eden polis birçok kişiyi gözaltına aldı. Olayı görüntülemek isteyen vatandaşlara da müdahale edildi.

Vatandaşlaraseslenenseyyarsa- tıcılar,“Herkesyakıpyıkıyor.Benim sattığımmalakarışıyorlar,suçoluyor”

dedi.Ceptelefonukılıfı,meyve,takı eşyalarısatanseyyarsatıcılarlaza- bıtalar arasında yaşanan gerginlik dahafazlabüyümedenönlendi.

Akademisyenler

Oktay Sinanoğlu’nu andı

ÖZLEM BEKİŞ

TÜM Öğretim Elemanları Der- neği (TÜMÖD) 20 Nisan 2015 ta- rihinde hayatını kaybeden Prof. Dr.

Oktay Sinanoğlu’nu anma toplantısı düzenledi.

Caddebostan Kültür Merkezi’nde düzenlenen anma toplantısına Prof.

Dr. Gediz Akdeniz, Prof. Dr. Bekir Karaoğlu, Prof. Dr. Coşkun Özde- mir, Prof. Dr. Tolga Yarman, Öğ- retim Görevlisi Bahri Eskin ile Azmi Bulut konuşmacı olarak katılırken bir diğer konuk ise Oktay Sinanoğ- lu’nun eşi Dilek Sinanoğlu oldu.

Etkinliğe ev sahipliği yapan Kür- şat Yılmaz açılış konuşmasında “Si- nanoğlu yaptıkları ile bize örnek bir insan” dedi. Gediz Akdeniz de Sinanoğlu ile geçen anılarını anla- tarak “Türkçe Türkiye’nin gerçek- liğidir. Oktay Bey’in Türkçe’yle ara- sındaki bağ çok kuvvetlidir. Biz ay- dınlar olarak bilimin ve eğitim kü- reselleşmesi için elimizden geleni yapacağız” diye konuştu. Konuş- maların ardından Prof. Dr. Cema- lettin Göbelez, Gül Göbelez ve Barış Karabadak sahneye çıkarak Oktay Sinanoğlu ve kardeşi Esin Afşar için şarkılar söyledi.

(4)

4

ANKARA İmsak03:18Güneş05:16Öğle 12:59İkindi 16:55 Akşam20:30 Yatsı 22:17 İSTANBUL İmsak03:26Güneş05:28Öğle 13:15 İkindi 17:12 Akşam20:49 Yatsı 22:40 İZMİR İmsak03:52Güneş05:43Öğle 13:22 İkindi 17:14 Akşam20:48 Yatsı 22:30 Ankara: 12/24

g

İstanbul: 18/27

c

İzmir: 18/29

c

Antalya: 21/27

f

Adana: 21/30

b

Diyarbakır: 18/35

b

Erzurum: 10/25

d

Sivas: 10/25

b

Tunceli: 15/32

b

Trabzon: 20/23

f

Zonguldak: 15/22

b

Bursa: 14/29

b

Konya: 12/24

b

HAVA DURUMU

29 HAZİRAN 2015, PAZARTESİ

t

Haz›rlayan: ÖZLEM KONUR USTA halklailiskiler@aydinlikgazete.com

MİLLİ Eğitim Bakanlığı’nın (MEB), 5, 6, 7, 8 sınıf öğrencilerinin yıl sonu başarı puanlarını mevzuatın dışında hesapladığı ortaya çıktı. 5 milyon öğ- rencinin karne notları yanlış hesap- landı. Bu durum Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş’te (TEOG) sıra- lamanın değişmesine neden oldu.

PUAN FARKI OLUŞUYOR Milli Eğitim Bakanlığı, yıl sonu ba- şarı puanlarını 22 Mayıs 2015’te ya- yımlanan Ortaöğretim Kurumlarına Geçiş Yönergesi’nin 5. Maddesi’nde belirtildiği şekilde aritmetik ortalama ile hesaplamak yerine ağırlıklı ortalama yöntemiyle hesapladı. Puanlar karne- lere işlendi. MEB, 25 Haziran’da kar- neler verildikten 12 gün sonra Okul Öncesi Eğitim Kurumları ve İlköğretim Kurumları yönetmeliğinde değişikliğe gitti. Resmi Gazete’de yayımlanan yeni yönetmelikte, yıl sonu başarı pu- anlarının ağırlıklı ortalaması alınarak hesaplanması istendi. Sonuç olarak

yapılan yanlış hesap, mevzuata uydu- rulmuş oldu.

Eski hesaplama ile yeni hesaplama arasında puan farkı oluştu. Fark, öğ- rencinin derslerdeki başarısına göre değişiyor. Örneğin yıl sonu başarı puanı aritmetik ortalamaya göre 84,68 olan bir öğrencinin ağırlıklı ortalaması 80,62 olarak hesaplandı.

‘YENİDEN HESAPLANMALI’

Bugün 1 milyon 300 bin öğrencinin sonuçlarının açıklanmasını beklediği TEOG’da sıralama değişti. Yeni he- saplamayla Türkçe, matematik gibi derslerden yüksek puanı olanlar avan- tajlı duruma geçti.

Eğitim İş İstanbul 1 Nolu Şube

Sekreteri Maksut Balmuk da Aydın- lık’ın tespitini doğruladı. Balmuk şöyle konuştu:

“İncelediğimiz karnelerde bu du- rumu tespit ettik. Yani MEB, daha yönetmelik yayımlanmadan puanları bu yönetmeliğe göre hesaplamış. Bu durum tek kelime ile skandaldır. Öğ- rencilerin puanlarını mevzuata aykırı hesaplamak, bir yıl boyunca tüm he- sabını buna göre yapan veli ya da öğ- rencinin puanları ile oynamak skan- daldır. Buna itiraz eden veliler olursa kesinlikle kaosa yol açacak sonuçlar ortaya çıkacaktır. Bakanlık puanları, önceki mevzuata göre yeniden he- saplamalıdır. MEB’in kamuoyunu bil- gilendirme zorunluluğu vardır.”

KARAMAN’ın Ermenek ilçesinde 15 gün önce boşanan 26 yaşındaki Hakan Narlı’nın av tüfeğiyle vurarak öldürdüğü eski eşi ve 4 akrabasının cenazeleri, gözyaşlarıyla toprağa verildi. Cenazelerden 4’ü, katliamın gerçekleştiği evin 100 metre yakınındaki araziye, 1’i de ma- halle mezarlığına defnedildi. Annesi ve teyzeleri gözleri önünde ölen 2 yaşındaki M. ise hiçbir şeyden habersiz çevresini izledi.

İddiaya göre çocuğunun kendisine verilmesini ve velayetini isteyen Hakan Narlı, geçen cuma günü kayınvalidesi 43 yaşındaki Ayşe Şahin’e,

mesaj çekip oğlunun velayetini istedi, aksi tak- dirde herkesi öldüreceğini söyledi. Ayşe Şahin de tehdit mesajının ardından polise şikayette bulundu. Hakan Narlı, cuma günü bir süre evin yakınında bekledikten sonra önce kayın- validesi Ayşe Şahin ile eşinin dayısının oğlu 24 yaşındaki Hüseyin Akkulak’ı ardından da eşi Şerife Şahin ve baldızları 12 yaşındaki Şeyda ve 13 yaşındaki Şeyma Şahin’i katletti. Olayın ardından teslim olan Hakan Narlı, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Ailenin, yakın çevresine

“Koruma aldık” dediği ortaya çıkmıştı.

BİR sürat teknesi İstanbul Boğazı’nda kont- rolden çıktı ve battı. Olay, saat 04.30 sırala- rında meydana geldi. İstanbul Boğazı’nda ilerleyen içinde 3 kişinin olduğu belirtilen sürat teknesi, Anadolu Hisarı açıklarında kontrolden çıkarak Tarihi Hekimbaşı Yalısı’nın iskelesine çarptı. Çarpışmanın etkisiyle ağır hasar gören tekne Fatih Sultan Mehmet Köprüsü altında kısa süre içerisinde alabora oldu. Teknede bulunan 33 yaşındaki Cengiz

Korkmaz adlı bir kişi, yüzerek boğazın Beykoz tarafında bulunan bir restoranın iskelesine çıktı. Alkollü olduğu öğrenilen Korkmaz, Bey- koz Devlet Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi al- tına alındı. Öte yandan kaza sırasında teknede olduğu belirtilen iki kişinin bulunması için de çalışma başlatıldı. Deniz Polisi, Sahil Güvenlik ve Kıyı Emniyeti’ne bağlı ekipler, FSM köprüsü altında gemi ve botlarla arama çalışması yapıyor.

Tekne alabora oldu: 2 kayıp

Şarkçıbanıhortladı

Bakanlıksusuyor

5 milyon öğrencinin yıl sonu başarı puanları yanlış hesaplandı.

Mevzuatta yer aldığı şekilde aritmetik

ortalama yerine ağırlıklı ortalama alındı. MEB, 25 Haziran’da yönetmeliği değiştirdi. TEOG’da yeni kaos kapıda

MEB puanları

yanlış hesapladı

ÖZLEM KONUR USTA

ozlemkonur@aydinlik.com.tr

Virgülden sonraki puann bile bir okula girite etkili olduu liseye giri sistemi TEOG’da MEB’in bir baka hatas daha ortaya çkt. Kar- nelerdeki yl sonu baar puanlar mevzuata göre virgülden sonra 4 basamak devam ettiril- mesi gerekirken 2 basamak devam ettirildi. Bu da sonuçlarn deimesine neden oldu. Eitim

 stanbul 1 Nolu ube Sekreteri Maksut Bal- muk, “Yönetmelikte ‘Yl sonu baar puan tespit edilirken, bölme ilemi virgülden sonra dört basamak yürütülür’ denildii halde tüm karne incelemelerinde görüyoruz ki virgülden sonra 2 basamak yürütülmütür. Bu durum 1.3 milyon örencinin sralamalarn deitirir.”

Yl sonu baar puan 84,6889 olmas gerekirken 80,6200 hesaplanm. Yl sonu baar puan 99,6438 olmas gerekirken 99,5000 hesaplanm.

KARNELERDE 2 BASAMAK EKSİK

oplum

Yan yana defnedildiler

AYDINLIK / ANKARA 20 yl kadar önce yok edilen ‘ark çban’ yeniden hortlad. Ancak olayn daha da vahim taraf, bütün uya- rlara ramen AKP iktidar- nn olay görmezden gelmi

olmas. Salk Bakanl, CHP Gaziantep Milletvekili Doktor Mehmet eker’in 2 yl önce bu konuda verdii soru önergesini yantlama- d.

Yaklak yüz yl önce

anlurfa ve Çukurova böl- gesinde younlukla görülen ancak 1990’l yllardan bu yana nadiren rastlanlan

ark çban vakalarnda son dönemde olaanüstü art

var. Leishmania adl para- zitin yol açt ve tedavi edilmediinde vücutta derin izler brakan hastalk üze- rine yaplan bir aratrmaya göre Suriyeli mültecilerin 5 bininde bu rahatszla rast- land. Balarda Diyarbakr,

anlurfa ve Adana’da gö- rülen vakalar Türkiye’ye ya-

yld. stanbul’daki vaka sa- ysnn ylda 200’e kadar ulat bildirilirken, benzeri orandaki artlarn zmir, Mersin, Ankara gibi kent- lerde de tespit edildii ifade ediliyor.

YANITLAMAYA

TENEZZÜL ETMEDİLER Uzmanlar, snmac sa- ysnn milyonlarla ifade edilmeye baland gün- lerde Ortadou’ya özgü hastalklara ilikin vakalarn hzla artabilecei uyarlarn

yaparak bakanl acilen gerekli tedbirleri almaya davet etmiti. Ancak ba- kanlk bu uyarlara kulak asmad.

CHP Gaziantep Milletve- kili Doktor Mehmet eker sadece ark çban’ vaka- larndaki art konusunda bir önerge vererek, bakan- la gerekli tedbirleri alp almadn sordu. Bakanlk ise eker’in 3 Nisan 2013’te verdii önergeyi cevaplamad.

Haçlı

emperyalizmin attığı son kazık

info@yasarnuri.com

A

kıl düşmanı saltanat dincileri, tarih boyunca aklı prangalayıp onun ürünü olan bilimi saf dışı ettiler.

Şimdilerde, ABD ve AB’de bir yığın sözde ‘İslamcı akademisyen’, daha doğ- rusu ‘emperyalizm beslemesi aydın’ ‘bilimin İslamîleştirilmesi’ söylemini yaygınlaştır- maktalar.

Şu aldanışa, şu zavallılığa bakın! Birileri bilim üretecek, bunlar da onu ‘İslamîleştire- cek.’

Bu emperyalizm hizmetkârları‚ İslamî akıl’dan (!) da dem vuruyorlar. Aklı işleten başkaları, İslamî akıldan söz eden bunlar...

Evrensel aklın içi boşmuş; akıl İslamî akıl olmalıymış... Peki, neden bu içi boş aklı kullanmayı size öneren emperyalist ko- damanlar bunu kendileri kullanmıyor? Sizi kendilerinden çok mu düşünüyorlar dersi- niz?

Kur’an’da, Peygamber öğretisinde, akıl ve bilimin İslamî ve gayri İslamî türlerinden bahis var mı ? Böyle bir ayrım var mı?

Bırakın böyle bir ayrımı, böyle bir ima var mı? Hayır ! Ama akılla bir türlü barışamamış olan saltanat uşakları, bir yolunu bulup aklı kötürümleştiriyorlar. Son geveledikleri he- zeyan, işte, bu İslamî akıl bühtanı.

Hal bu iken, İslam dünyasında uyanış koca bir hayal olmaz da ne olur?

AKIL PRANGALANINCA...

İslam dünyasında akıl 900 yıldan beri prangalandı. O prangaları Mustafa Kemal Atatürk kırdı ama emperya- lizm-dincilik işbirliği, Atatürk’ü din dışı ilan ederek, onun etki ve öncülü- ğünü yok etti.

Akıl işletilmediği için bilimsel üretim durdu.

Bilimin onur burcuna, tarikatçılığın ‘keramet’

safsataları oturtuldu. Sonuç elbette ki, sadece hezimet olabilirdi. Ve aynen öyle oldu. Daha doğrusu Kur’an’ın dediği gibi oldu:

“İlimden nasipsizlerin kalpleri üze- rine Allah işte böyle mühür basıyor.”

(Rum, 59)

Mühürlenmiş kalplerin ilham ve irfan üretmesi mümkün müdür.

İLİMSİZ DİN HİÇBİR İŞE YARAMAZ Kur’an’ın mucize devrimlerinden biri de şudur: Kur’an, epistemolojik açıdan ilim ve tabiat üstü bir gerçek olan vahyi bile, özellikle yeryüzüne indiği andan itibaren ‘ilim’ diye nitelemekte ve böylece, vahyin yeryüzüne inişinden itibaren ondan yararlanmak iste- yenlerin bunu ancak ilim sayesinde gerçek- leştirebileceklerine dikkat çekmektedir. Kur’an o esrarlı üslûbuyla bu gerçeği şöyle ifadeye koyuyor:

“Eğer sen, ilimden nasibin sana geldikten sonra onların boş ve iğreti arzularına uyarsan, işte o zaman, ke- sinlikle zalimlerden olursun.” (Bakara, 145)

Peygamberlik aynı zamanda ‘ilimde ge- nişlik ve üstünlük’ anlamı taşır. (Bakara, 247)

Peygamberler vasıtasıyla gelen ayetleri anlamak da ilimde derinleşmiş olanların na- sibidir. Kur’an’ın yüzde doksanı aşan kısmını oluşturan müteşâbih (çok anlamlı) ayetleri anlamak, Allah ile ilimde derinleşmiş olanların hakkı ve yetkisi içindedir. İnsanlar arası ilişki ve çekişmelerde de üç tanık güvenilir kılın- mıştır: Tanrı, melekler (tabiat yasaları), ilim sahipleri. (bk. Âli İmran, 7)

İMAM HATİP OKULLARINA OYNANAN OYUN

Siyaset dinciliğinin bu milleti Allah ile al- datmasının en çarpıcı göstergelerinden biri de, imam hatip okullarının saltanat dinciliği tarafından kuşatılmasıdır.

Bu okullardan yetişip gelen ve sonuçta 27 yıl ilahiyat fakültesi hocalığı, 9 yıl ilahiyat fakültesi kurucu dekanlığı yapmış bir Anadolu çocuğu olarak sözüm şudur:

İmam hatip okulları, bilgi bakımından tam bir yetersizlik içine itilmişlerdir. Siya- set dinciliği, bu okullarda ilmi en yüce de- ğer olmaktan çıkarıp onun yerine kendisine kulluğu koymayı başarmıştır. Türkiye’yi fe- lakete götüren en büyük hıyanetlerden biri de budur.

SÖZ VE IŞIK

Prof. Dr.

YAŞAR NURİ

ÖZTÜRK

(5)

29 HAZİRAN 2015, PAZARTESİ

5

Zenginler ‘Yeni

Türkiye’den, vergiler

‘Eski Türkiye’den...

S

on yılların en dikkat çeken konularından birisi, AKP’ye yakın durarak zengin olmayı başaranlardır.

İhale alarak, TMSF’ce el konulan şirketlere sahip olarak, sahipleri gözden düşürülüp el çektirilen medya kuruluşlarını iktidar desteğinde kredilerle satın alarak ve nihayet ihracat-ithalat avantajlarıy- la-manipülasyonlarıyla türedi zenginlerin varlığına tanıklık ettik.

Liberal ekonomik ve siyasal rejimlerde, piyasa koşullarında fırsatları kollayarak, yenilikler yaparak, organize olma becerisini kullanarak bireylerin zengin olmaları olağandır elbette. Zenginlikleriyle gündemde yer almaları da olağandır. Ancak zengin olmakla, servet sahibi olmakla işadamı ol- mak, burjuvalaşmak ise çok farklı şeylerdir.

ESKİLER YİNE REKORTMEN

Geçen hafta görsel ve yazılı medya, Maliye Bakanlığı’nın açıkladığı kurumlar ve gelir vergisi rekortmenleriyle meşgul oldu ister istemez.

Gelir vergisinde bu yıl ilk sırayı, 37 milyon TL ile uluslarası projelere imza atan Enka İnşaat’ın kurucusu Şarık Tara aldı. İlk sıralarda Koç Gru- bu’ndan 5 kişi -Rahmi Koç ikinci sırada- ve Enka İnşaat YK Başkanı Mehmet Sinan Tara var. İlk 10’da, ilk 20’de ve hatta ilk 50’de AKP’ye yakın- lıklarıyla bilinen işadamı görünümlü zenginlerden kimseler yok. Bir tek, zenginlik fenomeni Reza Zarrab 56. sırada yer alıyor.

Kurumlar vergisi ilk 100’ü için de aynı durum geçerli. İlk sırada Ziraat Bankası yer almakta, ikinci sırada Merkez Bankası var, Garanti Bankası, İş Bankası, Akbank, Halk Bankası, Yapı Kredi Bankası, Türkcell, Vakıflar Bankası, Türk Telekom ilk 10’da sıralanıyorlar. İlginç olanı ilk 10’da ve ilk 50’de ya kamu bankaları var, ya özelleştirilmiş kamu kurumları ve KİT’ler var, ya da geçmişleri ve gelenekleriyle kurumsallaşmış, burjuva kültürünü, kurumsal işletmeciliği özümsemiş, AKP’nin pek de hoşlanmadığı özel sektör işletmeleri var.

AKP iktidarıyla zenginleşip bunun karşılığında Cumhurbaşkanı’na aşkını ilan eden, Bakanlara, Başbakan’a hayranlıklarını dile getiren işadamı görüntülü zenginlerden eser yok yazık ki kurumlar vergisi listelerinde. Yöneticilere gösterdikleri sevgi ve şefkati, vergi vermeye ve ülkeye göstermemişler demek ki karşılıklı seven sevdalılar...

ZENGİNLİKLE İŞADAMLIĞI VE BURJUVALAŞMA ÖZDEŞ DEĞİL

Ramazan aylarında görkemli iftar sofraları or- ganize ederek işadamı olmanın sorumluluğu yerine getirilmiyor demek ki...

Bir kez işadamı olmak, burjuva kültürünü, kent soyluluğunu özümsemek demokrasi ve özgürlük yanlısı olmayı gerektirir. Zenginliği, para kazanmayı siyasilere yakınlıkla değil; yaratıcılıkla, yenilikçilikle, kaliteyle, organize olmakla, yeni yatırımlarla elde etmek gerekir aynı zamanda.

Elde ettiği helal gelirlerle vakıf kurmayı ve yö- netmeyi başarmalı işadamı, böylelikle destek olmalı STK’lara... Sürekli yeni yatırım yapmayı olağan iş kültürü yapmalı, fonlarını Ar-Ge çalış- malarına da yönlendirmeyi bilmeli kültürlü giri- şimci.

Sporun gelişmesine katkı verir nitelikli işadamı ve girişimci... Yoksulluğun kurumsallaşmasına değil, bitirilmesine çaba harcar sosyal sorumlu işadamı.

Güçlü devlet, güçlü sosyal ve hukuk devletini finanse etmek için, gelir dağılımı adaletsizliğini azalmak için azami düzeyde vergi vermeye çalışır emeğiyle, kültürüyle, sermayesiyle, kârlılığıyla bü- yüyen işadamları...

Gelir vergisi ve kurumlar vergisi rekortmenleri listesinde yer alan kişilere, kurumlara, kamu ban- kalarına ve KİT’lere baktığımızda” Eski Türkiye”yi görürüz çoğunlukla. Devasa ölçülerde iktidar des- tekleriyle zengin olan “Yeni Türkiye”nin işadamları ise yok yazık ki listelerde... Ne diyelim; “Yeni Türkiye”ninkiler zengin olurken, “Eski Türkiye”nin kurumları ve işadamları vergi veriyorlar.

Hazırlayan: RECEP ERÇİN halklailiskiler@aydinlikgazete.com

konomi

TARIM Kredi Kooperatifleri Genel Müdürü İrfan Güvendi, zeytinyağının litre fiyatı ortalama 20 liraya yükselince sahtecilere gün doğduğunu belirterek, piyasada gıda tüketimi açısından uygun olmayan birçok karışımın ‘zeytinyağı’

diye satıldığını bildirdi. Güvendi, yaptığı yazılı açıklamada, sahte zeytinyağını anlamanın tüketici için oldukça zor olduğuna dikkati çekerek, tü- keticilere zeytinyağı alırken, özellikle güvenilir markaları tercih etmelerini önerdi.

Cevizde ithal esareti sürüyor

TÜRKİYE Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, cevizde üretim artışının tüketimi karşılamaya yet- mediğini bildirdi. Dünya ceviz üretiminde dördüncü sırada bulunmasına rağmen Türkiye’nin ithalattan kurtulamadığını bil- dirdi.

Bayraktar, yaptığı yazılı açıklamada, dün- yada ceviz tüketiminin hızla arttığına dikkati çekerek, ana vatanı Anadolu, Kafkasya ve İran olan cevizin dünyada 50’den fazla ül- kede yetiştirildiğini kaydetti.

Bayraktar, ceviz üretiminin yarısını Çin’in

tek başına gerçekleştirdiğini belirterek, Çin’i, İran ve ABD’nin izlediğini, Türkiye’nin de dördüncü sırada yer aldığını bildirdi.

Bayraktar, şu değerlendirmelerde bu- lundu: “Cevizin ana vatanlarından olmasına, üretimde dördüncü sırada bulunmasına rağmen Türkiye, ithalattan kurtulamıyor.

Üretim, hızla artan ceviz tüketimini karşı- lamıyor Geçen sene ceviz ithalatı 27 bin 458 tona çıktı. Buna karşın, ceviz ihracatı 4 bin 481 ton oldu. 2015 yılında ise 2 bin 647 hektar alanda ceviz ağaçlandırması yapılması planlanıyor.”

dolar

2.6683  avro 2.9832  cumhuriyet altını BİST - 100

83.629

faiz

9.74 673 TL

b. petrol

$ 62.57

  



Sahte zeytinyağına dikkat!

HALKIN EKONOMİSİ

aliakdemiral@gmail.com

Prof. Dr.

Ali Akdemir

EKONOMİ SERVİSİ

TÜRKİYE Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) resmi rezerv varlıkları, Mayısta bir önceki aya göre yüzde 1.8 azalarak 120.7 milyar dolara geriledi.

TCMB’nin, 2015 Mayıs dönemine ilişkin “Uluslararası Rezervler ve Döviz Likiditesi” verilerine göre, döviz varlıkları da 100 milyar doların altına düştü.

Döviz rezervleri bir önceki aya göre yüzde 2.1 azalarak 99.8 milyar dolar, altın cinsinden rezerv varlıklar ise yüzde 0.5 azalarak 19.3 milyar dolar oldu. Merkez’in döviz rezervi Nisan’da 101.9 milyar dolardı. Mart’ta ise yine 100 milyar doların altına inerek 99.7 milyar dolar olmuştu. Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin 100 milyar doların altına inmesi kısa vadeli borçların karşı- lanması açısından kritik seviyenin aşılması demek.

Merkez’in döviz rezervi kritik seviyenin altında

e

ULUSAL Fındık Konseyi (UFK) Yönetim Kurulu Üyesi Levent Şahin Başaran, fındık fiyatlarının belirlenmesinde re- koltenin etkili olmayacağını savundu.

“Üreticinin kendi kendine arzı dengelemesi, ürünün fi- yatını tespit edecektir” diyen Başaran, AA muhabirine yap- tığı açıklamada, fındık ağaç- larında ürünün kendini gös- termesiyle fiyatlarda düşmeler yaşandığını söyledi.

Bir durgunluk dönemine girildiğini ve bu durumda fiyatı aşağı çekme eğilimi içerisinde

olanların bulunduğunu ifade eden Başaran, ‘’Üretici fındı- ğını pazara indirirken, istediği fiyattan oluştuğu zamanlarda satması fındık fiyatlarını belir- leyecektir.

Fındık üreticileri ihtiyacına göre harcama yapmalı. Aşırı ve fındığını satmaya zorlayacak harcamalardan kaçınmalı. Bu geçen sene ve bu sene ya- şandı. Kimse fındık alırken fi- yatına bakmıyor, ihtiyacı varsa alıyor. Üreticilerimiz fındığını 15-16 liradan aşağı fiyatlarda pazara indirmesin” değer- lendirmesinde bulundu.

Başaran: Fındık fiyatını üretici belirleyecek

EKONOMİST Arda Tunca ile seçim sonrası Türkiye ekonomisinin durumunu konuştuk.

Son 5 haftadır yabancıların devlet iç borçlanma senedi (DİBS) ve hisse senedi varlıklarındaki 10 milyar doları aşan erimeye karşın, Borsa İs- tanbul’daki yükseliş ve döviz kurlarındaki sakin seyre ilişkin sorumuzu yanıtlayan Tunca, ‘’Bunun açıklaması yok. Bazı piyasa gelişmelerini ekonomi kurallarıyla açıklayamıyorum. Veya bilmediğimiz bir şeyler var. Mesela daha önce Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, ‘Bir hafta 10 gün içerisinde kur düşecek’ dedi.

O zaman bunu aşağı düşürecek bir gelişme olmadığını söyledik. Ancak kur düştü. Ve arkasından o döneme ait açıklanan ödemeler dengesi verilerinde net hata noksan çıktı’’ dedi.

SERMAYE KAÇIŞI VAR

‘’Para gelmediği halde borsa yük- seliyorsa, bu his-

se senetleri alı- nıyor demektir.

Ama ne amaç- la neye yönelik alınıyor bile- miyorum’’ ifa- delerini kullanan Tunca, şöyle devam etti: ‘’Borsanın yüzde 60’tan fazlası yaban- cıların elinde. Demek ki o boşluk kapatılı- yor. Teknik açıdan bakınca koalisyonun kurulacağı konusunda çok pozitif bir fiyatlama var. Şu anda gördüğümüz seviyeler seçim öncesi dönemde olumlu diye nitelediğimiz piyasa ko- şulları. Hem kur hem borsa

için. Faiz için pek o kadar diyemem ama. Ortada pozitif bir hava var.

İÇERİDEN KAPATILIYOR Bunun yanı sıra gelişen ülke- lerde Wall Street Journal’ın haberine göre, Türkiye, Endonezya gibi cari açığı olan ülkelerin içinde olduğu, toplamda 222 milyar dolarlık bir döviz rezervi düşüşü tespit edilmiş. Bu tamamen FED’in faizi ar- tırma olasılığına dönük bir kaçış. Türkiye’den bir sermaye kaçışı var. Ama içeriden para çıkarken bizim piyasamızda olumlu diye niteleyebileceğimiz bir hava var. Teknik olarak bakarsam koalisyon umududur derim. Diğer türlü ise suni bir şekilde piyasalar ayakta tutuluyor diyebilirim. Çıkan paranın açığı demek ki içeriden kapatılıyor.

EKONOMİ OBEZ OLDU

Türkiye’deki iş dünyası ekonomiden anlıyorsa koalis- yonla yatırımların patlamayacağını bilir. Tek parti hükümeti varken yatırım olmuyordu da koalisyonda nasıl olacak?

Yatırımdan kasdettiğim benim sabit sermaye yatırımları.

Son İSO 500 raporunda gördük duran varlıklar yerinde sayıyor. Ben yatırım deyince portföy yatırımı anlamıyorum. Olanların yabancılar tarafından satın alınmasını Türkiye’nin ihtiyacı olan bir doğrudan yatırım olarak göremiyorum. Portföy yatırımı Tür- kiye’yi büyütür ama kalkındırmaz. Sağlıksız şişen, obez bir ekonomi oldu Türkiye.’’

DURUM TEHLİKELİ

Sanayinin faaliyet dışı gelirleri vergi öncesi kârın ya- rısına ulaşmış durumda. Bunu nasıl yorumlayacağız?

Bu kötü bir durum. 1990’larda Türkiye’de bankalar ana faaliyet dalların- dan değil devlet tah- villeri ve bonoları üstünden para ka- zanırlardı. Sanayi, faaliyet dışı kârlar nedeniyle temel faaliyetlerinden gelen kârların düştüğü tehlikeli bir süreçte. Türkiye sanayi ve tarımda reformları hayata geçirmez ise mevcut durumu dahi koruya- mayacak hale gelecek. Durum tehlikeli ve tren kaçmak üzere. Türkiye üre- timden kopmuş durumda. Bir gayri- menkul geliştirme işidir gidiyor Tür- kiye’de. Bu arada milli gelirdeki payı da yüzde 6’larda. Demek ki 5.5-6’larda ekonomide payı o olan bir yerle idare eder hale

geldik. Sanayinin payı geriliyor.

Üretim için tren kaçıyor dediniz. Herkes üretim ekonomisi vurgusu yapıyor. Ancak sadece bir söylem halini almış durumda.

AKP’nin iktidara geldiği yıllar likiditenin çok bol olduğu yıllardı. AKP iktidarda de- vamlılığını sağlayabilmek için ekonomik reformlar yerine bu parayı kullanarak büyümeyi tercih etti.

Kısa vadeli protföy yatırımlarıyla büyümeyi tercih etti. Zaten AKP geldiğinde de bu böyleydi.

Oradaki hata bu modelin değiştirilmemesiydi.

Bu 2008 krizine kadar sürdü. Bu sefer likidite küresel boyutta büyük merkez bankalarının bunu pompala- masıyla devam etti.

AKP FARKINDAYDI

FED Mayıs 2013’te tahvil alım programını bitireceğini açıkladı. Bu bol likidite hikayesinde sonun başlangıcı oldu. Şimdi FED’in ne zaman faizi artıracağını konuşmaya başladık. Böylece Türkiye’nin o büyüme hikayesi de bitti. Büyüme yüzde 8’lerden yüzde 2-3’lere indi. Türki- ye’nin risklerini büyütmeden yüzde 2-3’lerin üstüne çı-

kabilmesi mümkün değil. AKP ya bunun farkındaydı ya da değildi. Bence farkındaydı ama rüzgar arkasından esiyordu. Şimdi rüzgar karşısından esmeye başlayınca reform dedi çıktı. O 25 maddenin basın toplantılarıyla açıklanması hikayesi. Demek ki Babacan tarafından bu biliniyordu. Seçimden sonra hangi hükümet olursa olsun reformlara sarılması gerekiyor. Ama üretim ekonomisine geçişin bir maliyeti var. Bu küresel ortamda o zor. Para bol olduğu zaman yapılacaktı bu iş. Belki yüzde 8 büyü- mezdik 4-5 büyürdük ama hep yüzde 4-5 büyüyebilecek bir ekonomi yaratırdık.

Seçim sonrası durgunluk sürüyor. Son dönemde gö- rüştüğüm sanayiciler bunu ifade ediyorlar. Bizi ne bek- liyor?

Türkiye önemli ölçüde sıkıntıdan geçeceği bir tünelin içine girmiş bulunuyor. Türkiye’nin kısa vadede bundan çıkabilmesi için FED’in ‘Ben faiz artırmıyorum’ demesi lazım. Uzun vadede ise sanayi ve tarımda reform yapması lazım. Kısa vadede bunun çıkışı yok.

Ekonomi şu anda kim iktidara gelirse gelsin elinde bir bombadır. O reformları da yapabilecek konjonktür yok. AKP tek başına iktidarda kalsaydı dahi bu reformları hayata geçirebilecek durumda olmadığını düşünüyorum.

O kadar alışılmış ki bu portföylere.

Bir eroin bağımlısı birinin bundan kurtulması gibi bir durum. Kriz nöbetleri olacaktır.

CnbceTV ve BloombergHT TV gibi ekonomi kanallarında piyasa gelişmelerini konuk yorumcu olarak analiz eden ekonomist Arda Tunca, özel sektörde birçok firmada CFO yani mali işler başkanlığı gibi görevlerde bulundu. Eko Fak- toring, Delta Petrol, Beko Elektronik, Osmanlı Bankası, Türk Ekonomi Bankası, Du Pont de Nemours International gibi şirketlerde görev yapan Tunca’nın, uzmanlık alanı finans.

söyleşi

Recep ERÇİN

Ekonomi sıkıntılı bir tünele girdi!

Ekonomi sıkıntılı bir tünele girdi!

Ekonomi sıkıntılı bir tünele girdi!

Ekonomi sıkıntılı bir tünele girdi!

Ekonomi sıkıntılı bir tünele girdi!

Arda Tunca

FED’infaizartışıGüngör Uras’ındeyişiyleAyşeHa- nımTeyze’yenegetirecek?

Hiçbirşeygetirmeyecek,götürecek.ÇünküTürki- ye’ninbüyümesikısavadeliyabancısermayeningirişi üzerinekurulu.Buşimdibitti.Sermayeçıkışıbaşladı.

Türkiye’ninbüyümehikayesidebitti.Bubittiğiiçinde istihdamartamıyor.İşsizlikartıyor.Yabancısermayenin

çıkıyor olması kuru yük- seltiyor. Dışa bağımlı bir ekonomidetümmaliyetler yabancı para birimi cinsinden olduğu için bu Ayşe HanımTeyze’yeenflasyonolarakyansıyor.

Toplumunrefahdüzeyiniaşağıçekiyor.

Yastıkaltınadolarkoyduysabilesokağaçıktığında bundanolumsuzetkilenecek.

Büyüme hikayesi bitti!

Ekonomist Arda Tunca, Türkiye’nin sanayi ve tarımda reform

trenini kaçırmak üzere olduğunu belirtti. Tunca, üretim

ekonomisine geçişin bir bedeli olduğunu kaydederek ‘Kim

iktidara gelirse gelsin ekonomi elinde bir bombadır’ dedi

Referanslar

Benzer Belgeler

etkilidir.Aynı zamanda organize edilmiş frikik golle neticelenirse o ana kadar kötü oynayan takıma psikolojik motivasyon olur ve oyunun kalitesi bir anda yükselir....

Orman Bölge Müdürlüğü işçileri ile yöredeki köylülerin tırmık, kazma ve kürekle müdahale etmeye çal ıştığı yangına, söndürme helikopterlerinin sözleşmesi

Gece, bombardımandan sonra yarı beline kadar yıkıntının altında ama yine de Tanrı’nın izniyle ayakta kalan yaşlı şeftali ağacı ve başını şeftali ağacına dayayan

Türkiye’de, 34 yaşının altında 35 mil- yon internet kullanıcısı bulunmakta ve bu kişiler internette Avrupa’dan üç kat daha fazla zaman geçirmektedir. Türkiye,

Yüklem durumundaki fiilin bildirdiği işi, öznenin kendisi yapıyorsa fiil

Gökyüzünde birbirlerine göre farkl› görünür h›zlarla hareket ettikleri için, bir gökcismi baflka- s›n›n önünden geçebilir.. Bu olaylara

Ayr›ca yaln›zca elektronik k⤛tta de¤il, bildi¤imiz k⤛t, plastik ya da herhangi bir fley üzerine de kolayca yaz›l›p, silinebilecek bir mürekkep ge-

Bu nedenle myopatiye neden olan ilaçla- r›n kullan›m› s›ras›nda mutlaka hastan›n myopati aç›s›n- dan da aral›kl› kontrolü, flüpheli durumlarda myopati