• Sonuç bulunamadı

Turgut Okyay 11 ŞUBAT 2015, ÇARŞAMBA ADAY BUROKRATLARIN

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Turgut Okyay 11 ŞUBAT 2015, ÇARŞAMBA ADAY BUROKRATLARIN"

Copied!
20
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ADAY BUROKRATLARIN

DOSYASI KABARIK

DENİZ BİLİCİ’nin haberi 10’da



Usulsüzlük ve yolsuzluk

ÜST düzey bürokratlar milletvekili adayı olmak için dün saat 17:00’a kadar sıraya girdi. Bürokratların birçoğunun AKP ikti- darında görev aldıkları kurumlarda usul- süzlük ve yolsuzluk iddialarıyla anılıyor olması dikkat çekti.

Dosyaları aklayacaklar

ADAYLIK için istifa eden bürokratlara yöneltilen suçlamalar “İhaleye fesat karıştır- mak, rüşvet, görevi kötüye kullanma, örgüt kurmak ve yönetmek...” İşte isim isim AKP’den milletvekili adayı olmak için

istifa eden bürokratların dosyaları.

ISSN 2146-2356

Mehmet FARAÇ Kulkuloğlu’ndan şok iddialar!..

11

sayfa

Mehmet YUVA Erdoğan Fajita Putin Mısır sever

11

sayfa

Mustafa MUTLU Yargının zirvesinde

‘başkanlık’ hazırlığı!

3

sayfa

Rennan PEKÜNLÜ Geçmiş zamana yolculuk

2

sayfa

Tunca ARSLAN Yeşilçam’a dönüş

15

sayfa

VATAN EMEK NAMUS

KURULUŞ: 1921 11 ŞUBAT 2015, ÇARŞAMBA

www.aydinlikgazete.com

1 TL

VATAN EMEK NAMUS

KIDEMtazminatınıalamayanSomalımadenişçilerisesleriniAnka- ra’yaduyurabilmekiçinönceÇalışmaveSosyalGüvenlikBakanlığı ilegörüştü.İşçilerdahasonraTBMM’yegiderekkıdemtazminatlarının ödenmesinivekapatılanocaklarınınaçılmasınıistedi.6’da

Somalı madenciler MECLİS’TE Somalı madenciler

MECLİS’TE Somalı madenciler

MECLİS’TE Somalı madenciler

MECLİS’TE Somalı madenciler

MECLİS’TE Somalı madenciler

MECLİS’TE Somalı madenciler

MECLİS’TE Somalı madenciler

MECLİS’TE Somalı madenciler

MECLİS’TE Somalı madenciler

MECLİS’TE

AYM ve Yargıtay başkanlarını seçti

ANAYASA Mahkemesi ve Yargıtay Başkanlığı seçimleri dün yapıldı. AYM Başkanlığı’na Zühtü Arslan seçilirken, eski Başkan Haşim Kılıç emekliye ayrıldığını açıkladı. Yargıtay Başkanlığı’na Ali Alkan’ın yaş haddinden emekli olması üzerine İsmail Rüştü Cirit seçildi.

Sayfa 8’de

E. Genelkurmay İstihbarat Başkanı İsmail Hakkı Pekin, İşçi Partisi’nin milli güvenlik programını açıkladı E. Genelkurmay İstihbarat Başkanı

İsmail Hakkı Pekin, İşçi Partisi’nin milli güvenlik programını açıkladı E. Genelkurmay İstihbarat Başkanı

İsmail Hakkı Pekin, İşçi Partisi’nin milli güvenlik programını açıkladı E. Genelkurmay İstihbarat Başkanı

İsmail Hakkı Pekin, İşçi Partisi’nin milli güvenlik programını açıkladı E. Genelkurmay İstihbarat Başkanı

İsmail Hakkı Pekin, İşçi Partisi’nin milli güvenlik programını açıkladı E. Genelkurmay İstihbarat Başkanı

İsmail Hakkı Pekin, İşçi Partisi’nin milli güvenlik programını açıkladı E. Genelkurmay İstihbarat Başkanı

İsmail Hakkı Pekin, İşçi Partisi’nin milli güvenlik programını açıkladı

15 Şubat’ta Ankara Arena Salonu’nda yapılacak olağan- üstü kurultay öncesinde İşçi Partisi’ne önemli katılımlar devam ediyor. E. Korg. İs- mail Hakkı Pekin, “Kemalist Devrimi tasfiye etmeye çalı- şan karşıdevrime karşı, Erge- nekon, Balyoz gibi milli orduyu zayıflatmayı hedefle- yen kumpaslarla mücadele ettiği, Türkiye’nin gülümse- yen yüzü ve Türk milletinin umudu olduğu için İşçi Parti- si’ne katıldığını” söyledi.

Bürokratlar, milletvekili adaylığı için kuyruğa girdi. Çoğunun ortak özelliği AKP döneminde akçeli ilişkiler içinde olması, görevi kötüye kullanması ve usulsüzlük dosyasıyla anılması

İKİaşamalı bir strateji yürütülüyor. İlki Syriza gibi “radikal sol” ittifak.

Fakat barajı aşma garantisi yok. Asıl hedefleri: CHP’nin ve kamuoyunun da tam ikna edileceği geniş ittifak. Çünkü garantili. Böylece: HDP en güçlü şekilde Meclise taşınacak. CHP “açılım”a sıkıca bağlanacak.

DİKKAT:Yenibir operasyonaltındayız

RAFET BALLI’nın yazısı 7’de



Evlenmek için EHLİYET ŞART

BAKANLAR Kurulu kararına göre evlendirme memuru, ev- lilik başvurusunda bulunan çiftlerden “evlilik ehliyet bel- gesi” isteyecek. Yönetmelik evlendirme ehliyet belgesini

“kişinin millî hukukuna göre evlenme ehliyeti ve şartlarının yer aldığı ve evlenmeye sa- kınca bulunmadığını gösterir belge” olarak tanımladı. 4’te

RUSYA Devlet Başkanı Putin Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ile Kahire’de gör- üştü. İki ülke arasında yapılacak tica- rette yerel para birimi kullanma kararı alındı. Görüşmede Putin, Sisi’ye Kalaş- nikof marka tüfek hediye etti. 13’te

Putin’den Sisi’ye hediye Kalaşnikof

ABDdışındaki

ülkelerle

ittifakaaçığız

Mehmetçik ruhunu sürdüreceğiz

TÜRKİYE’yi etkisi altına alması beklenen yoğun kar yağışı baş- ladı. Ankara ve Sivas beyaza bü- rünürken Ağrı, Bingöl, Erzurum, Bitlis, Ardahan, Muş, Uşak ve Kars’ta okullar tatil edildi. Bolu Dağı geçişi ve İzmir-Manisa kara- yolunda meydana gelen kazalar ulaşımı olumsuz etkiledi. İstan- bul’da başlayan yağışın aralıklarla bugün de devam edeceği açık- landı. 3’te

Türkiye kar altında

ÖNCEKİ gün hayatını kaybe- den Türk Müziğinin dev ismi Müzeyyen Senar, son yolculu- ğuna uğurlandı. ‘Cumhuriye- tin kızı’ olarak tanınan Senar’ı sevenleri ve yol arkadaşları yal- nız bırakmadı. 17’de

Şarkılar öksüz kaldı

TÜRKIYE Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, birçok ilin baro temsilcisiyle birlikte Meclis önünde İç Güvenlik Paketi’ne karşı açıklama yaptı.

Feyzioğlu, “Yasa teklifiyle Türkiye’de adı konulmamış bir sıkıyönetim ilan edilmektedir”

derken İstanbul Barosu avukat- ları da pakete karşı dün Çağlayan Adliyesi’nde nö- betteydi. 8’de

Barolardan

‘OHAL paketi’ne tepki

AKP Hükümeti’nin “içinde silah taşınıyor” iddiasıyla Esenboğa’ya indirerek arama yaptığı ve Rusya’yla krize neden

olan Suriye kargo uçağının fotoğraflarına Aydınlıkulaştı

O uçak silah değil radar taşımış

SURIYELI hacker grubunun ele geçirerek yayınladığı Savunma Sanayii Müsteşarı Murad Bayar’ın elektronik postasında yer alan fotoğraflara göre, uçakta Ankara’nın iddiasının aksine silah değil radar malzemeleri yer alıyor. Kargonun üzerindeki etikette alıcının Suriye Savunma Bakanlığı olduğu yazılı. Kargonun varış yeri olarak ise Suriye’nin Başkenti Şam gösterilmiş. 9’da

9

Sayfa

11

Sayfa

‘En dürüst cephede toplanalım’

Prof. Dr. Cihan Dura Prof. Dr. Fatma Oymak

Zühtü Arslan

smail Hakk Pekin

Dou Perinçek

Turgut Okyay Rütü

Cirit

(2)

2

Haz›rlayan: FÜSUN İKİKARDEŞ ozgurlukmeydani@aydinlikgazete.com 11 ŞUBAT 2015, ÇARŞAMBA

zgürlük

ö MEYDANI

R ennan PEKÜNLÜ D Diinn,, BBiilliim m vvee T Toopplluum m

AĞNAZ dinsel gericilik Galileo’yu iğ- renç bir biçimde diz çöktürerek pişman- lığa davet etmişti. Bu gericiler gerçeği Galileo’dan tam 350 yıl sonra görebildi- ler. O dönemin zaman yolcuları da bu iğ- rençlikten ders çıkararak daha dikkatli olmayı öğrendiler. Geçmiş zaman gez- ginlerinden biri Benoit de Maillet (1656 - 1738 ) idi. de Maillet, “Telliamed: Veya Hintli bir Filozofla bir Fransız Misyoneri arasında”, “Suların Çekilmesi”, “Yer’in Oluşumu”, “İnsan ve Hayvanların Kö- keni” vb. adlı bir kitap yayınlıyor. Kitap- taki Hintli filozofun ismi olan Telliamed yazarın isminin tersten okunuşudur. Bu yöntem, kilisenin “zındıkça” bulacağı veya toplumun tepkiyle karşılayacağı dü-

şünceleri yaymada kullanılan bir yön- temdi. Hem Galileo’nun “Discourses”

adlı kitabında hem de de Maillet’nin

“Telliamed”inde kullanılan yöntem ay- nıydı: Yerleşik düşünceyle karşılaştırılan devrimci düşünceler, kitabın kahraman- larının söyleşileriyle okuyucuya iletili- yordu. Ancak yöntemin temel amacı, yeni, devrimci düşünceleri en ince ayrın- tısına dek okuyucuya aktarmaktı. de Ma- illet, Fransız misyonerinin şu sözleriyle evrimci düşüncenin ilk ışıltılarını okuyu- cularına aktarmayı amaçlıyordu: “Bana anlattığınız şeylerin sağlam temellerinin olmadığını bilmeme karşın bu düşünce- leri çok çekici buluyorum. ‘Uzayda sınır- sız ve zamanda sonsuz evren içinde

madde girdaplar biçiminde oluşup yeni- den dağılıyor’ diyorsunuz. Eminim insa- nın ve canlı dünyanın kökenine ilişkin de söyleyecekleriniz vardır. Ve sizin dizge- nizde canlıların bir şans ürünü olarak or- taya çıktığını söyleyeceksiniz ki bu öğretiyi onamaya ne dinim ne de usum izin verir”.

DARWİN’E HAZIRLIK

Telliamed zayıf da olsa evrenin ve canlıların evrimlerinin bağını kurmayı denedi; Yer’e İncil’in biçtiğinden daha büyük bir yaş biçti; fosillerin gerçek do- ğasını çok iyi kavradığı gibi, bazı fosil bit- kilerin günümüzde yaşamadığını

“gördü”. Fosil yataklarını “dünyanın en

eski kitaplığı” olarak betimledi; yine yer katmanlarının bir kerede değil, ardı ar- dına gelen zaman dilimlerinde olduğu il- kesini benimsedi.

de Maillet, Aristocuların “değişmez, bozulmaya uğramaz” olarak betimlediği gökyüzünün değiştiğini teleskopla gördü.

Sonucu hemen yere uyguladı. Teleskopla aşağı yukarı aynı zamanda bulunan mik- roskopla spermleri, protozoaları inceledi.

“Organik atomların” “inorganik atom- lardan” farklı olduğunu gözlemleriyle gördü. “Canlı organik atomlar” düşün- cesi elden ele geçecek ve 19. yüzyılda Darwin’in eline ulaşacak ve onun Pange- nesis düşüncesinin oluşumuna katkıda bulunacaktı.

Fransa’da kiliseye olan başkaldırı deizm

felsefesinin hızla yayılmasını sağladı.

‘Tanrı kendini bir İncil bir de doğa aracılığıyla duyumsatıyor’

düşüncesi gelişti ve doğa ön plana çıktı. ‘Tanrıyı mı görmek istiyorsunuz? Doğaya, şu güzelim tasarıma bakın!’

formülü geliştirildi

Değerli komutanımız, Bodrum Mumcular üyemiz Türkiye'mizin bağımsızlığı ve

Cumhuriyet devrimlerimizin duyarlı savunucusu

HARUN AKSOY

'u (1923)

kaybettik.

Ailesine, İşçi Partili arkadaşlarına, köylülerine başsağlığı dilerim.

Şule Perinçek

BAŞSAĞLIĞI

B

GEÇMİŞ ZAMANA YOLCULUK

‘Değişim sınırsız’

demeden önce...

18. yüzyılın ortalarına geldiğimizde, evrim hipo- tezinin gelişmesini sağlayacak bir dizi düşünce oluşmaya başlamıştı. Ancak bu düşünceleri uyumlu bir dizgede örgütleyecek kişi tarih sahne- sine henüz çıkmamıştı.

Ağır ağır bir sosyal devrime doğru sürüklenen Fransa’da entellektüeller, insanın “yazgısına”, insan toplumlarının doğasına, fakir ve ezilmiş kesi- min var olma savaşımına (struggle for existence) ilgi duymaya başladı. İnsan toplumlarıyla besin de- poları arasındaki ilişkiyi araştıran çalışmalar başladı.

Thomas Malthus, “vahşi doğa”dan aldığı örnek- lerle zenginleştirdiği eserinde, Essay on the Princip- les of Population, var olma savaşının ürkütücü yanını işledi. Fransız monarşisinin kanlı bir şekilde alaşağı edilmesinden yeterince ürkmüş olan ve en- düstri devriminin henüz ilk aşamasında bulunan İngiltere’de, Malthus’un, insanın var olma savaşı- mına getirdiği kötümser yaklaşım büyük bir ilgi ve korku yarattı. Bu damardan türeyen, güçlü olanın

yaşamda kalacağı (survival of the fittest) öğretisi Darwin’in eline hazır geçecekti. Fransa’da kiliseye olan başkaldırı deizm felsefesinin hızla yayılmasını sağladı. ‘Tanrı kendini bir İncil bir de doğa aracılı- ğıyla duyumsatıyor’ düşüncesi gelişti ve doğa ön plana çıktı. “Tanrıyı mı görmek istiyorsunuz? Do- ğaya, şu güzelim tasarıma bakın! “ formülü gelişti- rildi.

ÖNCE KRALİYET BOTANİK BAHÇESİNDE Kraliyet botanik bahçelerinde, asillerin serala- rında bitki türlerinin değişikliğe uğradığı gerçeği bi- rinci elden gözlenirken, yapay seçim (artificial selection) bilinçli olarak uygulanmaya başlandı.

Buffon ve sonraki evrimciler, türlerin değişime uğ- rayabileceği düşüncesini kısmen de olsa bahçeler- deki uygulamalardan türetti. Ancak henüz hiç kimse, değişimin sınırsız ve sonsuza dek süreceğini söyleme yürekliliğini gösteremiyordu. Paris yakınla- rındaki fosiller henüz gün ışığı görmemişti.

vrim kuramıyla Darwin’i özdeşleş- tirmek iki yanlışı beraberinde geti- rebilir: 1) Darwin’i yüceltip, kişi kültünü canlandırma çabaları yük- selebilir. Darwin’in devrimci katkısı döneminin bilgi birikimi sayesinde olmuştur. O kültür dokusu olma- saydı evrim hipotezi de gelişeme- yebilirdi. Burada tarihte kişinin rolünü iyi belirlemeliyiz. Biriken bilgilerin evrimci bir hipotezde bu- luşması kaçınılmazdı, zorunluydu;

bu büyük sentezi Darwin’in yap- mış olması “raslantısaldır”. O olma- saydı, bu hipoteze en yakın olan Lyell, Buffon veya bir başkası ola- bilirdi. Çünkü insanlık yararlılık il- kesinin de güdüsüyle o noktaya gelmişti. Ancak, Darwin’i evrim hi- potezinin “babası” yapan, onun dinsel ve bilimsel determinizme bir yaşam boyu direnebilme yeteneği olmuştur; 2) Dönemin “paradigma- sının” ayırdına varamayıp evrim hi- potezinin yalnızca dirimbilime özgü olduğunu sananlar, Darwinci evrim hipotezini çökertmeye çalı- şırlarken tüm kültür dokusunu çö- kertme göreviyle karşı karşıya kalabilirler! Bu oldukça ciddi, zor ve sıfır olasılıklı bir durumdur; ya- rarlılık ilkesine karşı kürek çekmiş olurlar, yanlış yaparlar!

E

Rastlantısal olarak EVRİMİN BABASI

Yine yeni yeniden başkanlık sistemi

Turgut

Özal, Süleyman Demirel ve şimdi de Recep Tayip Erdoğan. İktidar koltuğunda yıllarca oturmuş sağcı politikacıların hiç vaz- geçemedikleri tutkuları olan başkanlık sis- temiyle ilgili tartışmalar, son zamanlarda bir kez daha sahnede...

Devletin tepesine kurulup, iktidarın bütün nimetlerini tattıktan sonra bir de “tek adam” olarak ülke yönetiminin en üst kade- mesine gelince, “başkan” olma arzusunun depreşmesi kaçınılmaz oluyor. Var olan makam - mevki bu politikacılarımıza bir süre sonra yetmedi, yetmiyor.

Bir kez daha gündeme gelen, “Parla- menter rejim mi yoksa başkanlık sistemi mi

olsun?” tartışmalarında, halk arasında yapı- lan anketlerde olduğu gibi siyasiler arasında da bir fikir birliğine rastlamak zor.

Zaten ara ara ortaya atılan bu yönetim biçimi değişikliği konusunda yapılan tartış- malar gösteriyor ki Türkiye’nin ezici bir ço- ğunluğu başkanlık sistemi hakkında fikir sahibi değil.

Televizyon ekranlarında, gazete sütunla- rında konuşulanlar ve yazılanlar sadece bir yönde gerçekleşiyor: “Başkanlık sistemine geçelim mi, geçmeyelim mi?” İyi de bu ge- çelim ya da geçmeyelim dediğimiz sistem hakkında kimse açıklayıcı, öğretici tek ke- lime etmiyor, edemiyor. Bilgi sahibi olma- dan fikir sahibi olanların yarattığı gürültü ve kargaşa altında tartışmalar sürüp gidiyor.

Peki nedir bu başkanlık sistemi? Türkiye

bu sisteme geçerse ne olur, var olan sistem ile devam ederse ne olur?

Görülen o ki, başkanlık sisteminin, Er- doğan’ın söylediğinin aksine sistemde yaşa- nan tıkanıkları giderme konusunda çözüm olamama ve tek adam diktasını da berabe- rinde getirme olasılığı yüksek.

Daha bilgilendirici ve yol gösterici olması açısından, ülke siyasetindeki her konuda ol- duğu gibi bu konuda da Atatürk’ün söylem ve eylemlerine bakmak gerekir.

Bir zamanlar “Amerikan mandası” şim- dilerde ise “Küçük Amerika” rüyasının ya- şandığı ülkemizde bağımsızlık ve ulusal egemenlik savunucu Ulu Önder Atatürk’ün bu konudaki görüşü nettir.

Devlet Başkanı’nın aynı zamanda fiilen başbakanlık görevini de üstüne alması ge-

rektiği tartışmalarının yapıldığı sırada, Ata- türk, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak’a: “Şaşarım o efendilerin aklı perişanına. Hep biliyoruz ki, memleke- timizin başına gelen felaketlerin çoğu şahsi idareden gelmiştir. Bu kadar geri kalmamı- zın başlıca amillerinden biri budur. Biz öte- den beri, böyle bir idareyi bertaraf etmek için mücadele ettik. Şimdi nasıl olur da benim aynı yola gitmekliğim, yeniden devlet hayatında tarafımdan böyle bir çığır açılması istenebilir” demiştir.

600 yıl padişahlar tarafından tek adam otoritesiyle yönetilen ülkede, Atatürk’ün başkanlık sisteminden kaçınmasının en büyük nedeni, devletin bu en üst makamına oturacak olan kişinin yeni bir padişah olma- sını engellemektir.

Gökhan Cebeci

(3)

11 ŞUBAT 2015, ÇARŞAMBA

3

halklailiskiler@aydinlikgazete.com Haz›rlayan: İLKAY AKKAYA

SEVGİM YAVUZ

CUMOK İstanbul Koordinatörü Avukat Namık Kemal Boya, Cum- huriyet gazetesinde Charlie Hebdo karikatürlerinin yayımlanmasının ar- dından çıkan yönetim krizini değer- lendirdi. Boya, “Cumhuriyet gazetesi kabuk değil, öz değiştiriyor” dedi.

Cumhuriyet Vakfı Yönetim Ku- rulu tarafından Utku Çakırözer’in 5 aydır yürüttüğü genel yayın yö- netmenliği görevinden alınarak ye- rine Can Dündar’ın getirilmesi ve Işık Kansu’nun gazetedeki yazılarına son verilmesi üzerine gazetede neler yaşandığı merak konusu olurken Cumhuriyet Okurları’nın (CUMOK) önceki gün düzenlediği toplantıda Avukat Namık Kemal Boya yaşanan krize tepki gösterdi. Boya, “Mart ayında yönetim kuruluna bir darbe gerçekleşti. ‘Fırsat bu fırsat’ diyerek yönetim kurulunda gelmeyenlerin yarattığı bir oy fark üstünlükle ga- zetede bir değişiklik oldu. Alev Coş- kun ve bir iki arkadaş ayrıldı. Onlar da hemen yerine kendi kafalarına göre birilerini takviye ettiler. Bu du- rum aslında İlhan Selçuk’un hastane

sürecinden beri giderek gelişen bir olaydır” dedi.

GAZETEDE YENİ TABAN ARAYIŞI

Gazetenin mevcut yönetimindeki bazı kişilerin, CUMOK’un atılım- larını engellediğini söyleyen Boya, şöyle devam etti: “ Eski Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız CU- MOK’un başarılarında kişisel başa- rısızlığını görüyordu. Bunun arka-

sında ise Fethullahçılarla sürekli iş- birliği yapan Hikmet Çetinkaya var.

Hikmet Çetinkaya, yazdığı yazılar ve kitaplardan dolayı Fethullahçı- lardan ölüm tehdidi alan ve bunun için kendisine gazetenin zırhlı araç ve koruma verdiği bir arkadaştı.

Sonra ne olduysa Abant Toplantı- ları’na giderek yeni bir açılım yaptı.

Cumhuriyet gazetesi kabuk değiş- tirmekle kalmıyor, öz değiştiriyor.

Kendisine BirGün okurundan, sözde

sol ama aslında sağ birtakım örgüt- lerden taban arayışına giriyor. Mus- tafa Balbay çıktıktan sonra Kemal Kılıçdaroğlu ile uyum sağlamaya başladı. Gazetenin artık iflas duru- munda olduğunu, Fethullahçılardan medet umar vaziyete geldiğini itiraf etti. Cumhuriyetin aydınlanmış kit- lesini reddedip ya Kürtçü ya ayrılıkçı ya da Fethullahçılarla işbirliği yap- masının doğal sonucu olarak okurları gazeteyi terk ediyor.”

Cumhuriyet’te Charlie Hebdo karikatürlerinin yayımlanmasıyla gün yüzüne çıkan yönetim krizini değerlendiren CUMOK İstanbul Koordinatörü Boya, gazetenin özünü değiştirdiğini savundu

‘ kabuk

değil öz değiştiriyor’

Yaşar Kemal’e yapay solunum

İSTANBUL Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Başhekimliği’nden Yaşar Kemal’in sağlık durumuyla ilgili açıklama yapıldı. Açıklamada,

“Yaşar Kemal’in yoğun bakım ser- visimizdeki tedavi ve bakımı 14 Ocak 2015 tarihinden bu yana devam etmektedir. 10 Şubat 2015 tarihi itibarıyla altta yatan nedenlere bağlı gelişmiş olan çoklu organ yetersizliği tablosu mevcuttur.

Yapay solunum desteği uygu- lanmaktadır. Bununla birlikte takip parametreleri halen kontrol altın- dadır” denildi.

YOĞUN kar yağışı Türkiye’de 41 ili vurdu. Son hava durumu tahminle- rine göre bugün itibariyle kar daha da kuvvetlenecek. İstanbul ve Ankara için yapılan hava durumu uyarısında da çarşamba gününe dikkat çekildi.

Bursa, Konya, Kocaeli, Balıkesir, De- nizli, Manisa ve İzmir ile birlikte birçok ilde yoğun kar yağışı etkili oluyor. Yurt genelinde ise gün boyu giderek yo- ğunlaşan karla mücadele vardı.

İstanbul’da beklenen kar yağışı dün gece saatlerinden itibaren başladı. Me- teoroloji Genel Müdürlüğü ve AKOM’un yaptığı uyarıların ardından, beklenen kar yağışı gece saatlerinde İstanbul’a geldi. Saat 01.00 sıralarında başlayan kar, İstanbul genelinde artarak

etkisini sürdürdü. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı tuzlama ve kar kü- reme araçları da, daha önceden belir- lenen ana arterlerde hazır bekletili- yor.

Muğla ve Antalya’da yer yer kuvvetli olmak üzere sahilde sağanak, iç ke- simlerde ise kar yağışı beklendiği bil- dirildi. Kar yağışının etkili olduğu Doğu Anadolu Bölgesi’nde gece en düşük hava sıcaklığı, sıfırın altında 12 dereceyle Ardahan’da ölçüldü. Me- teoroloji Tahmin ve Uyarı Merkezi verilerine göre, Orta Akdeniz ve İzlanda alçak basınç sistemlerinin etkisi altın- daki bölge genelinde kar yağışı, Er- zincan ve Iğdır’da ise karla karışık yağmur bekleniyor. Hava sıcaklığında

önemli bir değişiklik beklenmezken, rüzgar değişik yönlerden orta kuvvette esecek.

Hava koşulları karayolu ulaşımını da olumsuz etkiledi. D-100 Karayolu ve TEM otoyolunun Bolu Dağı kesi- minde gece başlayan kar yağışı, sabah etkisini artırdı. Sürücüler, kar yağışı ve sis nedeniyle zor anlar yaşadı. TEM otoyolu Bolu Dağı Tüneli ve viyadük- lerde, sis nedeniyle görüş mesafesi 20 metreye kadar düştü.

Karayollarının bakım ve onarım çalışmaları yürütülen kesimlerinde ula- şım kontrollü sağlandı. Karayolları Genel Müdürlüğünün duyurularına göre, Doğubayazıt-Çaldıran-Van yolu kar ve tipi nedeniyle trafiğe kapandı.

D

ün yargının zirvesine iki önemli isim seçildi:

Anayasa Mahkeme- si Başkanlığı’na Zühtü Ars- lan, Yargıtay Başkanlığı’na da İsmail Rüştü Cirit...

“Vatana, millete hayırlı uğur- lu, bağımsız yargıya vesile ol- sun” diyeceğim ama... Ne ya- lan söyleyeyim; pek umudum yok!

Çünkü:

Anayasa Mahkemesi ‘nin



yeni Başkanı Zühtü Arslan, sıkı bir AKP sempatizanı...

Diyeceksiniz ki, “Bunu kim söylüyor?”

Arşivler!

Girin bakın arşivlere; bu beyefendi Polis Akademi- si’nde öğretim üyesiyken, AKP’nin kapatılması ile ilgili davayı kabul eden Anayasa Mahkemesi’ni topa tutmuş...

Hatta, bugün Başkanı ol- duğu kurum için, “Anayasa Mahkemesi’nin kararı yargı darbesi niteliğindedir” de- miş...

Peki; sonuç ne oldu?

O davada AKP kapatılmadı ama, “laiklik karşıtı eylem- lerin odağı” bulundu.

Bu kadar mı beyefendinin sicilindeki ilginçlikler?

Değil...

“Kemalizm gerici’’ diyen Prof. Dr. Atilla Yayla’ya destek için imza veren isimler arasında da ona rastlıyoruz;

ABD’li spekülatör ve rejim ih- racatçısı George Soros’a ya- kınlığıyla bilinen TESEV’in ra- portörleri arasında da!

Gelelim dün Yargıtay Baş-



kanlığı’na 280 oyla seçilen İsmail Rüştü Cirit’e:

2004 yılına kadar Üskü- dar Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı’ydı...

Sonra Allah, “Yürü ya kulum” dedi ve Yargıtay üye- liğine seçildi.

Ama, birileri, bu son cümleye fena halde itiraz ediyor. Diyorlar ki, “Allah ‘Yürü ya kulum’

demedi; Recep Tayyip Er- doğan, ‘Yürü ya hakimim’

dedi.”

Neden mi böyle diyorlar?

Çünkü İsmail Rüştü Ci- rit’in, Üsküdar 2. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı’yken AKBİL davasında Erdoğan’ın beraatına karar veren hakim olmasına dikkat çekiyorlar!

Kim bilir; belki Cirit, Er- doğan’la ilgili o davaya bak- masaydı da bugünkü koltuğuna oturacaktı ama öyle olmadı...

Adı; tarihe “Erdoğan’ı ak- layan hakim” olarak geçti!

Bu yüzden, Erdoğan’ın baş- bakanlığı ve cumhurbaşkanlığı döneminde hızla yükselmiş ol- ması, fazlasıyla gözlere batı- yor!

Cirit’in, bunun dışında Er- doğan’la bir “ilişkisi” daha var:

17-25 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu son- rasında, Tayyip Erdoğan’ın yolsuzluk operasyonunu dur- durmakla görevlendirdiği iki ki- şiden biri olduğu iddia edildi.

Ancak kendisi nedense, bu iddiayı bugüne kadar yalanla- madı!

Yargının zirvesindeki bu iki



atama bana, sözüm ona “erk- ler ayrılığı” ilkesinin uygu- landığı Türkiye Cumhuriye- ti’nde; yargının, “başkanlık sistemi”ne hazırlanmasının ilk adımıymış gibi geliyor...

Umarım yanılırım!

Bir işgal daha! (97)

MHP Manisa Milletvekili Erkan Akçay, Soma’da en az 301 madencinin şehit olması üzerine, başta spor kulüplerinin yaptıkları yardımlar olmak üzere bazı yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmadığını iddia etmiş...

Sorum Başbakan’a:

O paralar kimlerin ayakkabı kutusunda?

GÜNÜN SORUSU

GÜNÜN İSYANI

Günün isyanı, attığı twitlerle bütün sanatçılara “iktidara karşı nasıl dik durulur?” dersi veren şarkıcı Atilla Taş’tan, milletvekili olmak için istifa eden bürokratlara:

Seçim zamanı gelince tüm bürokratlar istifa ediyor.

İşçiler öldüğünde hiç istifa yoktu. Maymunlar da bir dalı tutmadan diğerini bırakmazlar!

Ergenekon davasından 4.5 yıl hapiste tutulan ve mahkemedeki savunmala- rıyla adından söz ettiren Teğmen Mehmet Ali Çe- lebi, dün TBMM’deki CHP Grup Toplantısı’na katılarak bu partiden mil- letvekili adayı olacağının sinyallerini vermiş...

Mehmet Ali’yi, yaptığı savunmalarından biliyoruz...

Kimse kusura bakmasın ama kumpas davalarının hakimleri önünde, bazı or- generallerden bile daha dik durdu.

Türk Silahlı Kuvvet- leri’nden ayrılmış; siyaset yapacakmış...

Kararı kendisine hayırlı uğurlu olsun...

Sadece bir konuda ken- disini “abisi” olarak uyar- mak isterim:

Siyasete girmeye hazır- landığın partinin bugünkü yönetimi, yurtseverleri tas- viye edip PKK’yla ve seni 5,5 yıl zindanda yatıran F Tipi Yapılanma’yla kol kola giriyor...

Sen sen ol Mehmet Ali;

partide yükselmek uğruna sakın Mustafa Kemal Atatürk’ün yolundan ve ilkelerinden ödün verme...

TEĞMEN!

mustafamutlu@aydinlikgazete.com

Abdullah Gül, Cumhurbaş- kanlığı’na ait Huber Köşkü’nü tam 166 gündür işgal ediyor...

Ben de bu beyefendiye tam 97 gündür yaptığı şeyin yasalara, geleneklere, yönetmeliklere uygun olup olmadığını soruyo- rum.

Dün bizim gazetenin yazarla- rından Mehmet Ali Güller söy- ledi:

“Gül sadece Huber’i değil,

Twitter’daki cumhurbaşkan- lığı hesabını da boşaltmıyor.

Twitter hesabı hâlâ @cbab- dullahgul şeklinde...”

Bu konudaki 100’üncü yazım,



14 Şubat Cumartesi gününe denk geliyor... O gün saat 12:00’de Tarabya’ya gidip Hu- ber’in sahil kapısında çay içece- ğim.

Hepinizi bekliyorum.

Yargının zirvesinde

‘başkanlık’ hazırlığı!

Mustafa MUTLU

Sokağa atılan çocuklar için araştırma önergesi

AYDINLIK / ANKARA

YETİŞTİRME yurtlarındaki çocuklar, 18 yaşına geldiğinde korunmasız şekilde sokağa terk ediliyor. CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı, konuyu Meclis gün- demine taşıdı. Atıcı, yetiştirme yurtlarındaki çocukların sorun-

larının araştırılması amacıyla bir komisyon kurulmasını önerdi.

Atıcı, bu çocukların çaresizlik içinde suça yönelebildiklerine dikkat çekti. 2000 yılından 2015’e gelindiğinde hapishane- lerdeki tutuklu ve hükümlü sa- yısının olağanüstü arttığını bil- diren Atıcı, bu artışın uygulanan

hatalı ekonomi politikaları ve uygulanmayan sosyal devlet po- litikalarının sonucu olduğunu vurguladı.

Atıcı, yetiştirme yurtlarındaki çocukların sorunlarının araştırıl- ması için komisyon kurulmasının acil bir gereklilik olduğunu söy- ledi.

Kar

Türkiye’yi sardı

Kar

Türkiye’yi sardı

Kar

Türkiye’yi sardı

Kar

Türkiye’yi sardı

Kar

Türkiye’yi sardı

Kar

Türkiye’yi

sardı

(4)

t oplum

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

4

11 ŞUBAT 2015, ÇARŞAMBA

ANKARA İmsak05:15Güneş06:41Öğle 12:10İkindi 14:58 Akşam17:27 Yatsı 18:46 İSTANBUL İmsak05:31Güneş06:59Öğle 12:25İkindi 15:11 Akşam17:40 Yatsı 19:01 İZMİR İmsak05:37Güneş07:01Öğle 12:33 İkindi 15:24Akşam17:52 Yatsı 19:09 Ankara: -2/0

k

İstanbul: -1/3

k

İzmir: 0/4

k

Antalya: 6/11

h

Adana: 8/12

h

Diyarbakır: 3/9

h

Erzurum: -6/1

k

Sivas: 0/4

k

Tunceli: -1/6

k

Trabzon: 6/9

h

Zonguldak: 0/3

k

Bursa: -1/1

k

Konya: -1/2

k

HAVA DURUMU

DOĞU Anadolu Bölgesi’nde etkisini sürdüren kar yağışı nedeniyle Kars, Ağrı, Muş, Ardahan’ın Göle, Erzincan’ın Ça- yırlı ilçelerinde okullar dün de tatil edildi. Yoğun kar yağışı, çığ ve tipi nedeniyle Muş-Kulp-Diyarbakır karayolunun per- şembe gününe kadar kapalı olacağı bildirildi. Manisa’da sa-

baha karşı başlayan kar yağışı nedeniyle Manisa-İzmir kara- yolunda ulaşımda aksamalar yaşandı. Denizli’de de bazı ilçe- lerde eğitime ara verildi. İstanbul’da önceki gece saatlerinden itibaren yağış başladı. Aralıklarla devam eden kar yağışının bugün akşama kadar sürmesi bekleniyor.

Doğu’da eğitime kar engeli

Darbe

Türker ERTÜRK

erturkturker@gmail.com

E

sasında Türkiye Cumhuriyeti’ne, onun kurucu ideolojisine ve anayasal kurumla- rına karşı dört dörtlük darbe yapıldı. Bu darbenin ön safta gözüken darbecileri Erdoğan liderliğinde AKP ve Cemaatti. ABD daha öncekiler gibi bunun da arkasındaydı. Ama daha önceki darbeler olmasaydı en son yapılan bu darbenin elverişli zemini oluşturulamaz ve gerçekleştirilemezdi.

Emperyalizmin yeni güç merkezi olan Ka- pital-Finans sistemi ekonomik, siyasi ve kültürel modelini tüm yerküreye zorla dayatıyordu.

2008 ekonomik krizi ile iyice ortaya çıkan ve halen devam eden kapitalizmin yapısal sorun- larına ve dayatılan ekonomik, siyasi ve kültürel modelin bir anlamda tükenişine rağmen bu yoldan dönüldüğüne dair herhangi bir emare de yoktu.

İşte Türkiye Cumhuriyeti bu dayatmada başta Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere anayasal kurumları ile kendisine biçilen elbiseyi kurucu ideolojisi ve kırmızı çizgileri nedeniyle giymek istemediği için darbe yapıldı ve askerler içeri atıldı. Ergenekon ve Balyoz gibi gayri- hukuki davalar bu nedenle sahneye kondu.

KOLEKTİF BİLİNCİN PATLAMASIYDI Bugün gördüğünüz Erdoğan-Cemaat savaşı kayıkçı kavgası veya güç paylaşımı mücadelesi değil. Sorun ABD’nin Erdoğan ile devam etmek istememesi ve ipini cemaatle çekmeye çalışmasıdır.

ABD Gülen’den şimdilik vazgeçmez. Ona ihtiyacı var! “CIA Gülen okullarında ajan (etki ajanı) yetiştiriyor. Bu okullar Orta Asya’nın kapısını açmak için planlandı”

diyor NSA (Ulusal Güvenlik Kurumu) ajanı Amerikalı Wayne Modsen.

Erdoğan’ı ilk devirme girişimi 28 Mayıs 2013’te başlayan Taksim Gezi Parkı eylemleri sırasında planlandı. Taksim’de başlayan Tür- kiye’nin tüm büyük şehirlerine yayılan protestolar aslında 11 yıllık AKP icraatlarının toplumun kolektif bilincinde yaptığı birikimin volkanik patlamasıydı. Taksim Gezi Parkı bunun için kıvılcım oldu. Taksim’de olmasa başka yerden mutlaka olacaktı.

Bu toplumsal isyanı, kitlelerdeki Erdoğan öfkesini yönlendirmek ve kullanmak istediler.

Bir yandan eylemcileri kışkırttılar diğer taraftan polisi şiddet uygulaması ve eylemlerin çığırından çıkması için tetiklediler. F Tipi Örgütün yayın organlarından polise şiddet fetvaları ve emirleri verdiler. Bunu yaparken suç unsuru olmasın diye ters manyel veya şifreli mesaj verme sistemini kullandılar. Örneğin “kitlelere şefkat uygulayın” veya “şefkatli davranın” demek onların ağzını burnunu kırın demektir. Sitelerinde bunun kanıtlarını hâlâ bulabilirsiniz.

‘HİLAFET GERİ GELMELİDİR!’

Erdoğan’a Çavuşesku yöntemi düşünül- müştü. Biliyorsunuz Romanya Cumhurbaş- kanı Nikolay Çavuşesku Aralık 1989’da halk gösterileri sonrası gerçekleşen müdahaleyle devrildi, 2 saat süren ve televizyonda da gösterilen yargılaması sonucunda kurşuna dizildi.

Taksim Gezi olayları ile başlayan halk ha- reketinin siyasi önderi ne yazık ki, yoktu. Ön- cesinde ve sırasında bu kısmen bilinçli, kısmen bilinçsiz olarak engellendi. Bunun anlamı şuydu;

Taksim Gezi olayları ile başlayan halk hareketleri sırasında eğer Erdoğan devrilseydi, sokakların dediği değil “üst aklın” istediği olurdu. Fet- hullah Gülen Pensilvanya’dan bir Humeyni edasıyla getirilirdi, şüpheniz bile olmasın.

Kapital-Finans sisteminin Türkiye için bir Hilafet projesi olduğunu ve şu anda bunun için Fethullah Gülen’in düşünüldüğünü bili- yoruz. ABD devlet görevlisi, RAND düşünce kuruluşu daimi politik danışmanı ve CIA eski başkan yardımcısı “Hilafet Türkiye’de geri gelmelidir” diyor.

Soğuk Savaş sonrasının BM Genel Sek- reteri Butros Gali küreselleşme için “önce mikro milliyetçilik sonra makro devletçilik gelecek” demişti. Amaç Türkiye dahil bulun- duğumuz coğrafyayı etnik dinsel ve mezhepsel olarak ayrıştırmak sonra Gali’nin dediği gibi gevşek yapılı federasyonlar, konfederasyonlar ve Hilafet gibi makro yapılar.

Cumartesi günü, Erdoğan’a yapılan ikinci devirme operasyonunu, bizi nelerin beklediğini ve bölgesel büyük resmi anlatmaya çalışacağız.

Saygılar sunarım.

ÇIRNIK

Evliliğe ehliyet geldi

Bakanlar Kurulu’nun Evlendirme Yönetmeliği’nde yaptığı değişiklik, Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi.

Bundan böyle evlendirme memuru, evlilik başvurusunda bulunan çiftlerin evlilik ehliyet belgesini de kontrol edecek

B

akanlar Kurulu, evlenmek için “ev- lenme ehliyeti belgesi” alma zorun- luluğu getirdi. Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yer alan Bakanlar Kurulu kararında, Evlendirme Yö- netmeliği’nin 2. maddesinin birinci fıkrasına, ev- lenme ehliyeti belgesi alması gerektiğine ilişkin bent eklendi. Evlendirme ehliyet belgesi ise

“Kişinin evlenme anındaki millî hukukuna göre evlenme ehliyeti ve şartlarının yer aldığı ve evlen- meye sakınca bulunmadığını gösterir belge” olarak tanımlandı.

Yönetmelikte yapılan değişiklikle “Evlenme”

bendinin tanımında yer alan “resmi akid” ifadesi

“medenî hukuk sözleşmesi” olarak yenilendi. Yö- netmelikte yer alan “evlenme akdi” ifadeleri,

“evlenme” şeklinde değiştirildi.

‘ERKEN YAŞTA EVLİLİĞİN ÖNÜNE GEÇİLSİN’

Evlendirme memuru, müracaat eden her Türk vatandaşından nüfus kayıt örneğini veya evlenme ehliyet belgesini isteyecek ve dosyaya ekleyecek, ehliyet belgesi ile nüfus cüzdanı arasında bir fark olup olmadığını kontrol edecek. Kimlik paylaşım sistemini kullanan evlendirme memurlukları, nüfus kayıt örneğini veya evlenme ehliyet belgesini sistem üzerinden temin edecek.

Memur, yaşlarının küçüklüğü veya kısıtlama sebebiyle ana, baba veya vasinin rızası ya da hakimin izninin zorunlu olduğu durumlarda rızanın veya hakim izninin, rıza belgesi vasi tara- fından imzalanmışsa vasi tayinine dair mahkeme

kararının bulunup bulunmadığını da kontrol ede- cek, varsa eksiklikleri tamamlayacak veya ta- mamlatacak.

Yeni yönetmelik evlendirme ehliyet belgesini

“kişinin millî hukukuna göre evlenme ehliyeti ve şartlarının yer aldığı ve evlenmeye sakınca bu- lunmadığını gösterir belge” tanımladı. Türk Medeni Kanunu’na göre evlenme şartları şöyle:

Erkek veya kadın 17 yaşını doldurmadıkça evle- nemez. Ancak, hâkim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple 16 yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir.

Ayırt etme gücüne sahip olmayanlar evlenemez.

Küçük, yasal temsilcisinin izni olmadıkça evlene- mez. Kısıtlı, yasal temsilcisinin izni olmadıkça ev- lenemez. Üstsoy ile altsoy arasında; kardeşler arasında; amca, dayı, hala ve teyze ile yeğenleri arasında, kayın hısımlığı meydana getirmiş olan evlilik sona ermiş olsa bile, eşlerden biri ile diğerinin üstsoyu veya altsoyu arasında, evlât edinen ile evlâtlığın veya bunlardan biri ile diğerinin altsoyu ve eşi arasında evlilik olamaz. Yeniden evlenmek isteyen kimse, önceki evliliğinin sona ermiş olduğunu ispat etmek zorundadır. Gaipliğine karar verilen kişinin eşi, mahkemece evliliğin fes- hine karar verilmedikçe yeniden evlenemez.

İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Av. Aydeniz Alisbah Tuskan yapılan değişikliğin yetersiz olduğunu söyledi. Tuskan, Aydınlık’a yaptığı açıklamada “Medeni Kanuna göre 17 yaşını doldurmamış kişiler evlenemez. Ancak çok daha küçükken bile dini nikah kıyılıyor. Asıl bun- ların önüne geçilmeli” dedi.

DİCLE Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nin (DİTAM) Diyarbakır, Siirt ve Şanlıurfa’da çocuk yaşta evliliklerle ilgili yaptığı araştırmaya göre bölgedeki kadınların yüzde 65’i 16 yaş ve altındayken 20-26 yaşındaki erkeklerle evlendiriliyor. Dicle Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Naciye Yıldız, Erken Ev- liliklerin Toplumsal Meşruiyeti araştırması 184 kadın ile görüşme yap- tıklarını açıkladı. Erken yaşta evlilik yapan kadınların yüzde 40’ı hiç okula gitmiyor. Yüzde 33’ü ilkokul, yüzde 16’sı ise ortaokul mezunu.

Erken yaşta evlenen kadınların yüzde 87’si 18 yaşını doldurduktan sonra resmi nikah yaptı, yüzde 13’ü ise hiç resmi nikah yaptırmadı.

Siirt ve Şanlıurfa’da erken yaşta evlilik yapan kadınların yüzde 50’si akraba evliliği yaparken, Diyarbakır’da ise bu oranın yüzde 20 olduğu, erken yaşta evlilik yapanların yüzde 75’nin ise ailelerinin kararıyla ev- lendirildikleri belirlendi.

Danıştay’dan

BTK’ya baz soruları

OKUL İSTİYORLAR

OKUL İSTİYORLAR

OKUL İSTİYORLAR

OKUL İSTİYORLAR OKUL İSTİYORLAR

OKUL İSTİYORLAR

SİNEM GÜLCAN / ANKARA ÇEVRE Mühendisleri Odası’nın (ÇMO) baz istasyonlarıyla ilgili açtığı davada Danıştay 14. Daire önemli bir karar verdi. Mahkeme, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’na (BTK) 30 gün içerisinde cevaplaması gereken sorular yöneltti. Mahkeme kararını değerlen- diren ÇMO Başkanı Bozoğlu, yönet- meliğin iptal edilebileceğini söyledi.

Mahkemenin BTK’ya sorduğu sorular arasında, yönetmelikteki tedbirlerin 16 yaşından küçük çocukları ve oyun alan- larını kapsamaması, sadece anten yönü üzerinden bir uzaklık tanımlaması ya- pılması, baz istasyonlarının çevre bina- lardan yüksek olmasına dair bir zorun- luluğun oluşturulmaması, baz istasyonu sahibi tarafından güvenlik sertifikasının

alınmasının ardından istasyonun çalışması ile birlikte 120 gün boyunca ölçüm ya- pılmaması gibi birçok sorun ele alındı.

AVRUPA’NIN 3 MİSLİ

Baran Bozoğlu şöyle konuştu: “Baz istasyonlarının yerleştirilme yöntemi kamu yararını gözetmekten uzaktır. Av- rupa’da 1 V/m’nin altında olan ortalama elektromanyetik alan maruziyeti ülke- mizde artarak 3 birimlere doğru yük- selmektedir. Şehir içinde cadde ve so- kaklarda aydınlatma direkleri üzerine baz istasyonları konulmamalıdır. Baz is- tasyonları; okul, hastane, çocuk parkları gibi duyarlı mekanların 300 metre uza- ğında kurulmalıdır. Baz istasyonlarının ölçüm ve kontrolü BTK veya BTK’nın onay verdiği şirketler tarafından değil, üniversiteler tarafından yapılmalıdır.”

VAN’ın Gürpınar ilçesi’ne 45 kilometre uzaklıkta bulunan Taşnacak Mezrası’nda çocuklar okul istiyor. Taşnacak’ta oturan ai- leler, çocuklarını eğitim için ya Van merkez- deki ya da 19 kilometre uzaklıktaki Oğuldamı Mahallesi’ndeki yakınlarının yanına gönder- mek zorunda kalıyor. Oğuldamı Mahallesi Muhtarı Mehmet Şefik Alıcı, yetkililerin önü- müzdeki yıl için okul sözü verdiğini söyledi.

Aileler ilkokula yeni başlayan çocuklarının

kendilerinden ayrı büyük zorluk çektiklerini belirtti. Mezrada oturan 2 çocuk babası Yüksel Abut, eğitim alabilmesi için kızını Van’a gönderdiğini anlattı. Abut, “Kızımı akrabaların yanına gönderdim. Orada okula gidiyor. Kızım tatil için geldi fakat eğitim gördüğü Van’a dönmek istemiyor. Çocuktur anne babayı özlediği zaman ne diyeceksin?”

dedi. Çocuklar ise mezralarına bir an önce okul yapılmasını istediklerini söyledi.

HAYATİ ÖZCAN / İZMİR

SökümiçinAliağaLimanı’nayanaşan hurdagemiKuitoiçinhazırlananraporlarda bir ciddiyetsizlik daha ortaya çıktı. Uz- manlar,kayıtlarda“mikroradyangeçer- ken”şeklindekiifadenin“mikroröntgen”

olması gerektiğine dikkat çektiler ve

“doğrutarifmikroSiveret/saatüzerinden hesaplanır. Raporda birimin ne olduğu bileyazılamıyor.Ciddiyetsizler”yorumunu yaptılar.ÇevremühendisliğiuzmanıYrd.

Doç.Dr.EnverYaselKüçükgül,“İşşişir- meyegelmiştir.Meseleburantınuçma- masıdır”dedi.Yapılanincelemeninar- dından “Ölçülen değerler, TAEK’in 50

mikroradyan sınır değerinin altındadır”

açıklaması yapılmıştı. ‘Radyan’ın açı birimiolduğunadikkatçekenÇevreMü- hendisleriOdasıBaşkanıBaranBozoğlu,

“Birim,röntgenolmalıydı”diyerekaçık- lamayaitirazetti.ÇevreveŞehircilikBa- kanlığıyetkilileride“mikroradyan”ifa- desini“mikroröntgen”olarakdüzeltti.

Kuito için

şişirme rapor

Erken yaşta evlenen kadınların

yüzde 40’ı okula gitmemiş

(5)

AYDINLIK / ANKARA

HÜKÜMETİN kurtarıcı olarak ka- muoyuna sunduğu 2015-2017 Orta Vadeli Program’ında hiçbir hesap tutmadı. Açık- lanan program ve bugün gelinen nokta ile ilgili olarak Aydınlık’a değerlendir- melerde bulunan Prof.

Dr. Aziz Konukman, hükümetin açıkla- dığı Orta Vadeli Program’ın daha şimdiden çöktü- ğünü belirterek,

“Programda dolar kuru 2015 i ç i n

2.29, 2016 için 2.37, 2017 için 2.44 öngö- rülmüştü. Bütün hesaplar da bu dolar kuruna göre yapılmıştı. Ama daha şimdi- den dolar 2.5’i aştı. Orata Vadeli Prog- ramdaki 2017 yılına ait hedefin üstüne çıktı. Program 2017 için dolar kurunu 2.44 gösteriyordu” dedi.

YÖNETİM SESSİZ

Dolar kurunun 2017 hedeflerine şim- diden ulaşmasına rağmen ekonomi yö- netiminin sessizliğini koruduğunu kay- deden Konukman, “Ekonomi yönetiminin sessizliğini elbette anlıyoruz. Bizler bu programın gerçekçi olmadığını belirttik.

Yanılacaksınız diye uyardık. Ama dinle- mediler. Şimdi her şey ortada. Bu program derhal çöpe atılıp yenisi yapılmalıdır. İhracat, ithalat, cari açık, işsizlik, büyüme, ... kısacası bütün veriler yeniden gözden geçirilmeli, gerçeğe en uygun hesaplamalar yapılmalıdır.

Aksi halde sıkıntı daha da büyüyecektir”

diye ko-

nuştu.

O r t a

Vadeli Programdaki Gayrı Safi Milli Hasıla hesaplarının da yeniden ele alın- ması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr.

Aziz Konukman şunları söyledi: “Ahmet Davutoğlu geçtiğimiz günlerde Türki- ye’nin gayrı Safi Milli Hasılasını 800 milyar dolar, kişi başına milli geliri de 19 bin lira olarak açıkladı. Tabi bu açıklama sosyal medyada mizah konusu oldu. Öyle görünüyor ki milli gelirden en büyük payı AKP’liler ve yandaşlar aldığı için yüzde 50’ye göre hesap yapılmış. Eğer Türkiye’nin tamamını düşünseydi Da- vutoğlu yine yanlış hesap yapmaz ve kişi başına düşen milli geliri 19 milyar dolar olarak hesaplamazdı.”

AKP İSTİKRARSIZLIK UNSURU AKP’nin son iki seçimde hep istikrar gerekçesiyle oy aldığına dikkat çeken Ko- nukman şu görüşleri savundu: “AKP 2007 ve 2011 seçimlerinde istikrar vurgusunu öne çıkarmıştı. Seçmen de buna kandı.

Ama bu kez durum farklı. Artık vatandaş AKP’yi istikrar unsuru değil, istikrarsızlığın kaynağı olarak görmeye başladı. Son bir ayda yaşanan gelişmeler ve dolarda yaşa- nan hareketlilik de bunun kaynağı. Birileri doları yükselten açıklamalar yaptı, birileri de cebini doldurdu. Bedelini ise halk ödüyor. Durum böyle olunca AKP bu se- çimde istikrar lafı edemez oldu. Etse de kimse inanmaz.”

11 ŞUBAT 2015, ÇARŞAMBA

5

Hazırlayan: RECEP ERÇİN

konomi

e

Kimya sektöründe ihracat arttı

gelirler ise azaldı

İSTANBUL Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) veri- lerine göre Ocak ayında kimya sektörü ihracatı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 14’lük azalmayla 1 milyar 199 milyon dolar olarak gerçekleşti. Kimya ihracatı miktar bazında değerlendirildi-

ğinde ise geçen yılın aynı ayında 1.1 mil- yon tona karşılık bu yıl 1.4 milyon tonluk ih- racat yapıldığı gö- rüldü. Rakamları değerlendiren İstan- bul İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, “Kimya sektö- rümüz, maalesef 2015 yılına düşüşle başladı. İhracat pazarlarımızdaki daral- malar, avro-dolar paritesi ve düşen pet- rol fiyatları nedeniyle bu düşüşü bekliyorduk. Plastik, kauçuk, kozmetik gibi kimya ihracatında önemli bir yere sahip olan sektörlerimizin ihracatında kayıplar var. Ancak yurtdışı pazarlarımızı genişletmeye devam ediyoruz” dedi.

ŞEKERLİ Mamuller Tanıtım Grubu (ŞTG), hedeflerine ulaşabilmek için yeni bir tema ve strateji belirledi. Buna göre Türkiye, “Şeker ülkesi- Delightland” te- masıyla tanıtılacak. Dubai Gulfood’da dünyaya tanıtılan yeni tema ile 2015’te öncelik Güney Amerika kıtası olmak üzere 40 ülkede aktivite yapılacak. Ko- nuya ilişkin bilgi veren ŞTG Başkanı Hida- yet Kadiroğlu, “Gelecek ay Panama’dan başlayarak, Şili, Paraguay, Kolombiya ve Guatemala’ya ziyaretlerde bulunup yeni iş bağlantıları kurmaya çalışacağız. Ame- rika’dan alım heyetleri ve büyük ithalatçı- lar getirip firmalarımızla birebir

buluşturacağız. Amerika pazarı ile çevre- mizde yaşanan olumsuzlukları aşmayı he- defliyoruz” dedi.

TÜGİAD Başkanı:

tartışmaları

şaşkınlıkla izliyoruz

TÜRKİYE Genç İşadamları Der- neği (TÜGİAD) Başkanı Ali Yücelen, ekonomi bürokrasisi ve siyasetçilerin tartışmalarını şaşkınlıkla izlediklerini

belirtti Merkez Bankası ve faiz tartışmalarına ilişkin bir açıklama yapan Yücelen, “Biz işadamıyız, ekonomiyle ilgiliyiz. Bugüne kadar bu konuda sözü olan herkesi dinlemeye, an- lamaya çalıştık ve çalışı- rız. Bir kısmının sözlerine katılmasak da kütüphane- mizde tutar arada sırada okuruz. Ül- kemizde bir yandan son dönemin en

‘Yeni Keynesyen’ uygulamaları ya- şama geçirilirken bir yandan da Key- nes’in kitaplarının hala yakılıp yakılmadığı konuşuluyor” dedi.

KISA CA

Türkiye’yi ‘şeker

ülkesi’ diye tanıtacak

F

aiz enflasyonun nedeni midir, yoksa tersi mi? Sahi faiz nedir? Üretilen artık değerin bir kısmını sanayi kapitalistleri girişimci kârı olarak, diğer bir kısmını ticaret yapan ser- maye sahipleri ise ticaret kârı olarak alırlarken, bir kısmını da malî sermaye (faiz getiren sermaye) kapitalistleri, gelişen parasal sistemde ortaya çıkan kredinin değişim değeri olarak yani faiz olarak alır. Faizi, kredinin artık değerin üretimini finanse edebilme yeteneği olarak düşünürsek, kullanım değeri olarak da tanımlamak uygun olacaktır.

Faiz oranının, arz ve talebin tesadüfi ve tekelci güçlerince belirlenmesinin sanayici ka- pitalistlerle malî kapitalistler arasındaki güç den- gesini yansıttığını vurgulayalım. Faiz oranı uzun vadede azalan kârlar yasası nedeniyle düşme eğilimi gösterirse de; kısa vadede ekonominin dalgalanma dönemlerine bağlı olarak değişme eğilimindedir, örnekse iktisadî büyüme dönem- lerinde düşerken, durgunluk veya küçülme dö- nemlerinde yükselme eğilimine girer. Bu hare- ketlilik ilgili dönemde iktisadî sektörler arasında doğan dengesizlikler olarak ele alınıp, malî bu- nalımların bir belirti olarak ortaya çıkmasından sonra genel iktisadî bunalımların bu malî bunalımı hızlandıracağı savlanabilir.

PAYLAŞIM MÜCADELESİ

Malî sermaye, sanayi sermayesi ile bağımlılık ilişkisinde olsa da, onun dışında oldukça evrensel ve dizginlenemeyen bir kategoridir. Artık de- ğerden kaynaklanan bir başka gelir biçimi de rant olarak tanımlanır, ama bunun toprak sahibi tarafından elde edilmesi, sermayenin uzmanlaşmış bir biçiminin elde etmesiyle aynı değildir.

Genelde, faiz miktarı ya da oranı, sanayi-ti- cari-malî kapitalistler arası paylaşım mücadelesine, ekonomik koşullara (konjonktüre) ve bu iki etkene de bağlı olarak dalgalanan parasal ser- mayenin (kredi, tahvil vb. biçimlerdeki) arzı ve talebine bağlıdır.

Kapitalizmde birçok faiz yaklaşımı var:

Tüketimin zaman tercihi veya yatırım talebine dayalı klasik görüş, doğal ve parasal faiz oranı olarak iki tür faiz oranı ortaya atan Wicksell yaklaşımı, likidite tercihine dayalı Keynes yaklaşımı, Hick-Hansen’in yeni- Keynesgil sentezi, Tobin’in portföy kuramı vb.

Kapitalist finans kuramında faiz oranı şunların toplamıyla hesaplanır: ana paranın geri öden- meme riski, enflasyon beklentisi, likidite (paraya çevrilebilme) riski, vade riski. İlk üç bileşen ne denli yüksekse, son bileşen ne kadar uzunsa faiz oranı da o denli yüksek olur. Türkiye eko- nomisinde faiz oranı üzerinde enflasyon bek- lentisinin etkisi önemli olabilmektedir. Doğaldır ki, yüksek faiz oranı da, sanayi kapitalistlerince mal-hizmet fiyatlarına kısmen yansıtılabilir, bu da enflasyonu hızlandırabilir. Enflasyondan düşük faiz oranı ile de bir kesimden başka kesimlere kaynak transferi yapılabilmektedir.

HANGİ ENFLASYON?

Türkiye’deki tartışmaya tanı koyalım.

AKP sanayi kapitalistlerini pek düşünmüyor.

Zaten kredi faiz maliyetlerinin sanayi yatı- rımları üzerinden ekonomiye olumlu etkisi gecikmelidir. Faiz oranlarındaki düşmeyle enflasyonu kısa erimde aşağı çekmek de tam bir laf salatası. Sahi hangi enflasyon:

A.Babacan’ın yüzde 6’sı mı, M.Şimşek’in yüzde 5’i mi, Plan’daki yüzde 6.3’mü, Merkez Bankası’nın yüzde 5’i mi, görünen köy yüzde 8-8.5’mu? İnşaata dayalı sermaye birikim modelinin değirmenine su taşıma işlevi akla geliyor. Bir de büyümeden cari açığa, işsizlikten gelir dağılımına, enflasyon hedeflerine dek ciddi bir düzelmenin olmadığı kırılgan ekonomiye seçim öncesi makyajlama faaliyeti veya günah keçisi bulma! Peki Mer- kez Bankası bu bağlamda niye diren(m)iyor?

Merkez Bankası bağımsız mı, ya da kimden bağımsız kime bağımlı?

NOT: Haftaya devam edecek...

Doç. Dr.

Melih BAŞ

ismeba56@yandex.com

GEÇİM VE TUTUM

TMMOB: Sanayi ithalata teslim oldu

TMMOB Makina Mühendisleri Odası “Sanayi- nin Sorunları ve Analizleri” araştırmasının üçüncü bölümünü yayımladı. Araştırma raporu, sanayinin ithalata teslim olmasını ele aldı.

AKP iktidarında izlenen düşük kur politikasının en önemli sonuçlarından birinin, üretimde dışa bağımlılığın derinleştirmesi olduğunu ortaya koyan araştırmada, ‘’Ekonominin son 5 yıllık

verileri incelendiğinde dışa bağımlılığın hız- landığı görülmektedir. Rapor, uygulanan ekonomi politikalarının başta sanayi ve tarım olmak üzere üretim alanlarında yarattığı tahri- batları, yerli üretim ve istihdam üzerindeki

olumsuz sonuçlarını ortaya koymaktadır’’ denildi.

Raporda özetle şu bulgular yer aldı: “Türkiye’nin son 5 yılı analiz edildiğinde, sanayinin ithalatının ih- racatından daha hızlı arttığı ve bu anlamda dışa ba- ğımlılığının daha da hızlandığı görülüyor. Beş yıllık ortalamalar alındığında ihracatın yıllık artışı yüzde 9’da kalırken ithalattaki yıllık artış yüzde 12’yi bul- maktadır. Sanayinin ithalata teslim edilmesinde izle- nen kur politikası önemli bir yere sahip. Döviz ucuz seyrettiği için, eskiden yurtiçinde üretilen birçok şey, daha ucuza geliyor diye, dışarıdan alındı. İhracatçı bile ucuz dövizle hammadde, ara malı sağladığı için, ithalatçı davranışı gösterir hale geldi.’’

Faiz, enflasyon ve Merkez

Bankası (1)

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Hazine iki günde 11.5 milyar lira borçlandı

HAZINE Müsteşarlığı, dün düzenlediği 3 ihalede piyasaya toplam 5 mil- yar 707.6 milyar lira borçlandı. İhalelerde basit faiz oranları yüzde 7.76 ile 8.17 arasında bileşik faiz oranları da yüzde 7.91 ile 8.34 arasında oluştu.

Böylece Hazine, Pazartesi günkü iki ihaleyle iki günde toplamda 11 milyar 595.1 milyon lira borçlandı.

dolar

2.4984 

avro

2.8257 

cumhuriyet altını BİST - 100

83.629

faiz

8.36 661TL

b. petrol

$ 58.26



 



Dolar 2017 tahminini aştı Orta Vadeli Program çöktü

Dolar 2.50 TL’ye çıkınca, hükümetin Orta Vadeli Program’da 2017 için öngördüğü 2.44 TL tahmini daha şimdiden aşıldı. Prof. Dr. Aziz Konukman ise, acilen yeni programa ihtiyaç olduğunu belirtti

Murat Akyüz

Ali Yücelen

Hidayet Kadirolu Hidayet Kadirolu Hidayet Kadirolu Hidayet Kadirolu Hidayet Kadirolu Hidayet Kadirolu

TÜRKİYE’nin dönem başkanlığını yap- tığı G20 Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları Toplantısı dün sona erdi. Pazartesi günü İstanbul’da başlayan toplantılar sonrası açıklanacak bildirinin taslağı ise basına sızdı.

Reuters’de yer alan habere göre; taslak metinde, bazı gelişmiş ekonomilerde gö- rülen uzun süreli düşük enflasyonun, yavaş büyümenin ve talepte zayıflığın risk- lerine dikkat çekildi. Taslakta “Bu nedenle parasal ve mali politika ayarlarımızı sürekli olarak gözden geçirecek ve gerektiğinde kararlı adımlar atacağız” denildi. Dünyanın en büyük 20 ekonomisinin oluşturduğu G20 grubu, bazı önemli ekonomilerdeki olumlu görünümü memnunlukla karşı- larken, küresel ekonominin bütünü hak- kında karamsar bir görüş benimsedi. Bü- yümenin eşit olmadığı ve ticaretteki bü- yümenin de yavaşladığına işaret edilen

metinde, şöyle denildi: “Bazı ülkelerde potansiyel büyüme düşüyor, talep hâlâ zayıf, istihdamdaki görünüm karamsar olmaya devam ediyor ve gelir eşitsizliği giderek artıyor.”

PARA POLİTİKASI UYARISI Taslak bildiride, Avrupa Merkez Ban- kası’nın (ECB) attığı parasal genişleme adımından memnuniyet duyulduğu ifade edilirken, ABD Merkez Bankası’nın faiz artırım sürecine ilişkin de, “Farklı para politikalarının ve yükselen piyasa volati- litesinin var oluğu bir ortamda, politika ayarları dikkatle ölçülmeli ve olumsuz art etkilerden kaçınmak için çok açık- seçik ifade edilmelidir” denildi.

Taslak metinde ayrıca, petrol fiyatla- rındaki sert düşüşün küresel büyümeye bir miktar desteği olacağı ancak fiyat gö- rünümünün belirsiz olmaya devam ettiği

belirtilerek, G20’nin emtia piyasalarını dikkatle izlemeyi sürdüreceği kaydedildi.

BABACAN VE LEW GÖRÜŞMESİ Toplantılar kapsamında Başbakan Yar- dımcısı Ali Babacan ve Hazine Bakanı Jack Lew de ikili bir görüşme gerçekleştirdi.

Basına kapalı gerçekleşen görüşmeye iliş- kin Reuters’ın bir ABD yetkilisine da- yandırdığı haberine göre; Babacan ve Lew, IŞİD’e mali kaynak aktarımına karşı ortak çalışma kararı aldı. Ayrıca Babacan ve Lew, Yunanistan konusunda pragmatik yol izlenmesinde de hemfikir.

Diğer yandan dün 19’da IMF’nin bir basın toplantısı yapması bekleniyordu.

Fakat IMF Başkanı Christine Lagarde’ın programı nedeniyle bu toplantı iptal edildi.

G20 toplantılarında dünyanın en güçlü bürokratı olarak adlandırılan ABD Merkez Bankası Başkanı Janet Yellen da yer aldı.

G20 Maliye Bakanlar ve Merkez Bankas Bakanlar aile fotoraf çektirmek için bir araya geldi. Fotoraf çekimi srasnda Av- rupa Merkez Bankas (ECB) Bakan Mario Draghi’nin koltuunun bo kalmas sebebiyle ksa bir süre bekleme yaand. Daha sonra Draghi’nin Türkiye’den ayrlmak üzere havalimanna gittiinin örenilmesi üzerine aile fotoraf çekildi.

Aziz Konukman

Ekonominin

liderleri karamsar Ekonominin

liderleri karamsar Ekonominin

liderleri karamsar Ekonominin

liderleri karamsar Ekonominin liderleri karamsar Ekonominin

liderleri karamsar

Referanslar

Benzer Belgeler

Muhsin Ertuğrul’un yönetmenliğini yaptığı, oyunculuğunun yanı sıra şarkılar da söylediği daha çok müzikli operet uyarlamalarında, ve güldürülerde

Genellikle temas eden bölgede tek tek duran papül, nodül, krutlu lezyonlara neden olur ve bazen yay- g›n hastal›¤a ve komplikasyonlara yol açabilir; viremi olufltur-

TROPICAL STORMS, DANGER MESSAGES IN ACCORDANCE WITH SOLAS 1974 CHAPTER V ,REGULATION 2 (A) (SOLAS 1974 BÖLÜM 5, UYGULAMA 2A ‘DA BELİRTİ LEN TROPİKAL TAYFUN İÇİN TEHLİKE

AKP hükümetinin baskıları sonrası İzmir 2 No’lu Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu (KTVKK)’nın kararı ile üzeri kumla örtülerek Yortanlı Barajı’nın

Ancak hükümet kararın gerekçesini bekleyip, yeni bir düzenleme yaparak, bir ay içinde yeniden şeker fabrikalarının özelleştirilmesine başlayacak Özelleştirme

Türkiye 18 kasım 2007 tarihinde, Yeni Bitki çeşitlerinde _irketlere hukuki üstünlük sa ğlayan ve onların mülkiyet haklarını koruyan, UPOV(Yeni Bitki çeşitlerini

Bu Kararname ile Hükümetin seçim öncesinde rafa kaldırdığı Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu hükümleri yürürlüğe konulmuş ve ayrıca İmar Kanunu,

Buna göre, Cargill ba şta olmak üzere tarım arazileri üzerinde izinsiz yapılaşmaya giden firmalar, tarım dışı amaçlarla kulland ıkları arazilerin metrekaresine 5 YTL