• Sonuç bulunamadı

Ancak, Rusya, Nisan 1877'de Osmanlı Devletine savaş açtı (buna "93 Harbi" de denir)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Ancak, Rusya, Nisan 1877'de Osmanlı Devletine savaş açtı (buna "93 Harbi" de denir)"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1 I.MEŞRUTİYET VE MUTLAKİYET DÖNEMLERİ

I. MEŞRUTİYET DÖNEMİ BİLİM VE EĞİTİM

◦ 1876 başlarında, Devletin karşı karşıya bulunduğu dış ve iç meseleler, malî sıkıntılar çok büyük boyutlara ulaşmıştı. Ayrıca, "Genç Osmanlılar" denen aydınların bir süredir giriştikleri fikrî ve siyasî mücadelenin etkileri de yayılmaya başlamıştı.

◦ 10 Mayıs 1876'da, İstanbul'da medrese öğrencileri, iç ve dış olumsuz gelişmelerden Devlet adamlarını sorumlu tutup derslerini bıraktılar ve Bâb-ı Âliye saldırdılar. Padişah Abdülaziz, Sadrazam Mahmut Nedim Paşayı vb. görevden almak zorunda kaldı. Fakat, yeni hükümeti kuranlar, Padişahı da devirmek istiyorlardı: 30 Mayıs 1876'da bunu başardılar ve V.Murat'ı tahta çıkardılar. Ancak o da, aklî dengesi yerinde olmadığı anlaşıldığından, indirilip II.Abdülhamit Padişah yapıldı (31 Ağustos 1876)

◦ Abdülhamit, Islahhanelerin, Sanayi mekteplerinin kurucusu ve başarılı bir Vali olan Mithat Paşayı Sadrazam atadı (Aralık 1876) ve hükümdarın mutlak idaresini sınırlayan, Parlâmentolu Meşrutiyet yönetimini getiren, Mithat Paşa, Namık Kemal, Ziya Paşa gibi aydınlarca hazırlanan Anayasayı (Kanun-i Esasi) kabul ve ilân etti (23 Aralık 1876). Böylece, I.Meşrutiyet dönemi başladı.

◦ Ne var ki, Abdülhamit, çok kısa bir süre sonra, Mithat Paşayı azledip İstanbul'dan uzaklaştırdı (Şubat 1877).

◦ İlk Osmanlı Parlâmentosu 19 Mart 1877'de toplandı.

◦ Ancak, Rusya, Nisan 1877'de Osmanlı Devletine savaş açtı (buna "93 Harbi" de denir)

◦ Abdülhamit özellikle savaş bahanesiyle Parlâmentoyu süresiz kapatarak, Meşrutiyete son verdi (13 Şubat 1878).

I. MEŞRUTİYET DÖNEMİ EĞİTİMİNİN TEMEL ÖZELLİKLERİ

◦ Osmanlı Devletinin ilk Anayasası olan Kanun-i Esasî'ye eğitimle ilgili önemli maddeler girmiştir.

◦ Savaş nedeniyle eğitime ilişkin çalışmalar yapılamamıştır.

Kanun-i Esasî'de eğitimle ilgili hükümler:

1876 tarihli Kanun-i Esasî'nin üç maddesi eğitimle ilgilidir. Bunlardan ilk ikisi özel öğretime, üçüncüsü ilköğretim zorunluluğuna ilişkindir:

◦ 15.maddede, "emr-i tedris serbestir, muayyen olan kanuna tebaiyyet şartıyla her Osmanlı umumî ve hususî tedrise mezundur" hükmü yer alır. Anlamı: "Öğretim işini (konusunu) herkes özgürce yapabilir; ilgili kanuna uymak şartıyla her Osmanlı vatandaşı genel ve özel öğretim yapmaya izinlidir."

◦ Kanun-i Esasî'de eğitimle ilgili hükümler nelerdir?

◦ 16. maddede, Osmanlı ülkesinde bulunan çeşitli toplumların "umur-ı itikadiyelerine müteallik olan usûl-i tâlimiyeye halel getirilmeyecektir" denir. Bu, "ülkedeki çeşitli dinsel

(2)

2

inanışlardaki toplumların din ve inanışlarına ilişkin öğretim yöntemi ve biçimine dokunulmayacaktır" anlamındadır. Aynı madde, ülkedeki tüm mekteplerin Devletin denetiminde olduğunu da belirtir.

◦ 114. madde şöyledir: "Osmanlı efradının (bireylerinin) kâffesince (tümü için) tahsil-i maarifin (öğrenimin) birinci mertebesi (ilköğretim) mecburî (zorunlu) olacak ve bunun derecat ve teferruatı (ayrıntıları) nizam-ı mahsus (ayrı bir düzenleme) ile tâyin kılınacaktır (belirlenecektir)."

MUTLAKİYET DÖNEMİ (1878-1908)

◦ Abdülhamit'in 13 Şubat 1878'de Parlâmentoyu süresiz tatil etmesinden 23 Temmuz 1908'e kadar geçen döneme Mutlakıyet dönemi denir.

MUTLAKIYET DÖNEMİ EĞİTİMİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ:

◦ Bir çok meslek ve sanat okulu açılmıştır.Bu,Mutlakıyet dönemi eğitiminin en belirgin özelliğidir.

◦ Üstün zekalı Hıristiyan çocuklarının eğitimi için kurulmuş olan Enderun Mektebi’nden sonra ilk kez özel eğitim alanında bir girişim olmuş, sağır, dilsiz ve körler için bir okul açılmıştır.

◦ Türk, azınlık ve yabancı özel öğretim büyük gelişme göstermiştir. Ancak, azınlık ve yabancı özel öğretim kurumlarının denetlenememesi çok önemli sakıncaları da beraberinde getirmiştir.

◦ Genel eğitimde ve okulların yaygınlaşmasında önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Rejimin ilk yılları içinde, bu alandaki çabaların daha yoğun olduğu görülür

◦ Ortaöğretim düzeyinde kızların eğitiminde gelişmeler sağlanmıştır

◦ Rüşdiye ve İdadiyelerin yaygınlaştırılmasına önem verilmiş, ancak, özellikle parasal kaynak yetersizliği nedeniyle ilköğretime aynı özen gösterilmemiştir

◦ Nicelik bakımından gözlenen başarılar eğitimin niteliğini yükseltmek gibi bir amaçla beraber yürütülmemiştir. Azınlık ve yabancı öğretim kurumları hariç okullar, öğretmenler, programlar, kitaplar, basın sıkı bir denetim altına alınmış, yeni düşünceler engellenmeye çalışılmıştır

◦ Bu dönemde yetiştirilmek istenen insan tipi, Tanzimatın “osmanlıcılık” idealine bağlı, dindarlık, itaatkârlık, Padişah Abdülhamit’e sadakat vs. özellikleri güçlendirilmeye çalışılan bir insan tipidir. Eğitimin amaçları, ders kitapları, programlarda buna özen gösterilmiştir.

◦ Ancak, azınlıklar ve yabancılar, milli, dinî, siyasi, ayrılıkçı emellerini yine de eğitim yoluyla sürdürmüşlerdir

◦ Programlardan hayata dönük ve bazı başka dersler çıkarılmış,Din ve Ahlâk derslerinin saatleri arttırılmıştır

◦ Öğretmenliğin meslekleşmesine ilişkin bazı önemli hukukî düzenlemelere başlanıldığı görülür

(3)

3

◦ Ordunun eğitimi Alman subaylarına teslim edilmiştir

◦ Maarif Nezareti,1894-1895’ten itibaren,ilk kez ülke çapında eğitim istatistikleri yayınlanmaya başlanmış ve yine ilk kez,

◦ 1898-1904 yılları için Salname-i Nezaret-i Maarif-i Umumiye adıyla, ülke çapında önemli eğitim, öğretim yıllıkları yayınlanmıştır. Bu belgeler, ülkenin eğitim durumunu rakamsal olarak ve topluca gösterdikleri için, eğitim sorunlarının daha iyi anlaşılıp değerlendirilmesine yardımcı olmuştur.

BU DÖNEMDE AÇILAN BAŞLICA MESLEKÎ VE TEKNİK OKULLAR Sanayi-i Nefise (Güzel Sanatlar) Mektebi (1882).

◦ Sanayi-i Nefise Mektebi, Paris'te hukuk ve resim öğrenimi görmüş Osman Hamdi Bey'in, II.

Abdülhamit tarafından Sanayi-i Nefise Mektebi Müdürlüğü'ne tayin edilmesiyle resmen kurulmuştur. 1 Ocak 1882'deki bu tayin ile ilk adımları atılan okul, Türkiye'nin ilk güzel sanatlar okuludur.

◦ Kuruluşundaki resmi adı, kuruluş fermanındaki şekliyle Mekteb-i Sanayi-i Nefise-i Şahane 'dir. Okulun adı, resmi yazışmalarda ve dönemin arşiv belgelerinde ise Sanayi-i Nefise Mekteb-i Âlisi olarak geçer.

◦ Okul binasının yapımı, kütüphane oluşturulması, akademik ve idari kadro temini gibi meseleler halledildikten sonra, okul eğitime resmen 2 Mart 1883 tarihinde başladı. Okulun ilk binası şimdiki İstanbul Arkeoloji Müzesi'nin ana giriş kapısının hemen karşısına, Çinili Köşk'ün yanına inşa edilen, 5 derslik ve 1 atölyeden ibaret olan ve 1916 yılına kadar okul binası olarak hizmet vermiş bir binadır. Okul, Ticaret Nezareti'ne bağlı olarak kurulmuştu ve resim, heykel, mimarlık bölümlerinden oluşması düşünülmüştü.

◦ Cumhuriyetin kurulmasından sonra Sanayi-i Nefise Mektebi'nin ismi 1928'de İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'ne dönüştürüldü.

Hendese-i Mülkiye Mektebi (1883).

◦ 1877-78 Osmanlı-Rus savaşından sonra, Türk olmayan milletlerin Osmanlı İmparatorluğundan ayrılması üzerine, II. Abdülhamid Türklerin yetişmesine bilhassa önem vererek çeşitli yüksek okullar açtırdı.

◦ Bu arada Hendese-i Mülkiye Mektebini kurarken, bu sivil mühendislik okulunun askerî idareye bağlanmasını sağladı ve okulun kuruluşunda devletin her türlü fedakârlık yaparak ülkeye gerekli sivil teknik elemanın yetişmesini sağlamaya çalıştı.

Lisan Mektebi (1883).

Memurlara (özellikle dış işlerinde çalışanlara) yabancı dil öğretmek ve mütercimler yetiştirmek üzere açılmıştır. Burada, Fransızca, ingilizce, Almanca, Rusça, Arapça, Farsça öğretimi yapılmıştır.

Ticaret Mektebi (1884).

(4)

4

Devlet, yalnızca sivil ve askerî memuriyetlere ve din görevliliğine yönelen Müslüman halkın bir kısmının ticarete yönelmesini gerekli görerek bu okulu açmıştır. İlk müdürü Grati Efendidir.

Fenn-i Resim ve Mimarî Mektebi (1887).

Bağ ve Aşı Ameliyat Mektebi (1887). Bağ hastalıklarını önlemek ve bağcılığı geliştirmek için açılmıştır.

Amelî Ziraat Mektepleri (1887).

Önce Selanik'te, sonra başka illerde açılan, Rüşdiyelerden öğrenci alan okullardır. Bursa'da, böyle bir Ziraat Mektebine bağlı ipekböcekçiliği Mektebi de açılmıştır.

Polis Dershanesi (1889). Polislere hukukî bilgiler kazandırmak için açılmıştır.

AŞI Memurları Mektebi (1892). Çiçek aşısı yapabilen, sağlık memurları yetiştirmek için açılmıştır.

Gümrük Memurları Mektebi (1892).

Mutlakıyet döneminde açılan dört ilginç okul vardır. Bunlar, kendilerinden bekleneni tam veremeseler de, önemli eğitim uygulamalarıdır:

◦ Tüccar Kaptan Mektebi

◦ Aşiret Mektebi

◦ Çoban Mektebi

◦ Darülhayr ı Âli Mektebi

◦ Tüccar Kaptan Mektepleri (1886). Abdülhamit döneminde önemli bir ihtiyacı gidermek için açılan bu ilginç meslek okullarının amacı, ülkede sivil gemiciliği elinde bulunduran bilgisiz ve yeteneksiz Yunan ve Ermeni kaptanların yerine Müslümanlardan gerekli bilgilerle donatılmış, uzman kaptanlar yetiştirmekti. Bu yolla hem deniz ticaretinin gelişmesi, hem de gemi ulaşım güvenliği sağlanacaktı.

◦ Ancak, buralardan mezun olan kaptanlara iş bulmakta başarılı olunamamış ve 1900'de niharî mektep, 1908'de de leylî mektep kapatılmıştır.

◦ Aşiret Mektebi (1892). Amacı bakımından Enderun 'u andırır. Ancak, bu kez, Müslüman Arap, Kürt ve Arnavut eşrafı ve aşiret reislerinin çocukları İstanbul'da bu mektepte okutulup, bölgelerine döndüklerinde askerî ve idarî memuriyetlere, öğretmenliklere atanacaklardı.

Mektebin süresi 5 yıl, düzeyi kısmen iptidaî ve Rüşdiye sınıfları idi. Sayıları 300-500'ü bulan tüm öğrencileri yatılı idi. Amaç, bu yolla, aşiretleri bölücü dış propaganda ve tahriklere karşı koruyup Osmanlı birliği içinde tutmak, karışıklık çıkarmalarını önlemekti. Mektebin askerî bir özelliği bulunmadığından, buradan mezun olan bazıları Harbiye 'de Aşiret sınıfları'na alınıp yüzbaşı olarak çıkarılmışlar, bir kısmı Mülkiye Mektebine alınmıştır. Mektep, 1907'de kapatıldı.

(5)

5

◦ Çoban Mektebi (1898). Ankara'da Numune Çiftliğinde tiftik keçilerinin bakım ve ıslahını öğretmek için açılmıştır.

◦ Ankara ilinde o dönemlerde tiftik keçisi yetiştirmeye ve tiftik ticaretine çok önem verildiği, bu ticaretin Ankara'ya kadar çekilen demiryolu ile İstanbul ve Avrupa'yla kolayca yapıldığı düşünülürse, Ankara'da bir Çoban Mektebi‘nin açılmasının uygulama ve üretime dönük ne kadar önemli bir eğitim olayı olduğu anlaşılır.

◦ Darülhayr-ı Âli" (1903). Kimsesiz Müslüman çocukların hem korunma ve bakım altına alınıp kendilerine okul bilgileri kazandırılması, hem de çeşitli mesleklerin öğretilmesi amacıyla açılmış çok amaçlı bir okuldur.27 Öğretimini 6 yıl sürdürebilen okul Ağustos 1909'da kapatılmıştır. Bu nedenle, ancak ara sınıflardan bazı öğrencilerini mezun edebilmiş ve bu mezunlar mesleğe atanmışlardır. Örneğin, Telgrafçılık, Şimendifercilik derslerini alan 59 öğrenci Hicaz Demiryolu'nda kondüktör olarak görevlendirilmiştir.

◦ Ülkeye meslekî öğrenim görmüş eleman sağlamakta çok yetersiz de kalsa, bu okul korunmaya muhtaç çocuklara ilişkin geliştirilen politika ve uygulama açısından önemlidir. Bu açıdan Darülhayr-ı Âli, Tanzimatın son yıllarında açılıp Sanayi Mekteplerine dönüşen Islahhaneler ile II. Meşrutiyet döneminde açılacak Darüleytamlar ve Cumhuriyet döneminin Çocuk Esirgeme Kurumları arasında bir köprüdür.

MUTLAKIYET DÖNEMİNDE ÖZEL ÖĞRETİM, AZINLIK VE YABANCI OKULLARIN DURUMU:

Türklerde Özel Öğretim

◦ 15 Ocak 1884'te istanbul'da açılan Şemsülmaarif adındaki okul, Rüşdiye düzeyinde muhtemelen ilk Türk özel okuludur (Bu kurum sonradan İstanbul Erkek Lisesi'nin temelini teşkil etmiştir)

◦ Mehmet Nadir Bey, 1885'te de Nümûne-i Terakki adında bir başka özel okul. kurmuştur.

◦ 1882'de Mekteb-i Hamidî adında önemli bir özel okul daha açılmıştır.

◦ 1903 yılında İstanbul'da 28 özel Türk okulu vardı. Bunların hemen hepsinin iptidaiye ve Rüşdiye sınıfları bulunuyordu. Tümünün öğrenci sayısı 4500 kadardı.

◦ Selanik başta, bazı büyük Rumeli kentlerinde de Türk özel okullarında önemli gelişmeler görülür. Buralarda, Bulgar, Rum, Ermeni, Yahudi azınlıkların özel okullarıyla hemen her milletten yabancı okulların bulunuşu ve onların daha iyi eğitim öğretim yapmaları, Türk özel okullarının gelişmesine ve Türk öğretmenlerinin uyanmasına ve çocukları uyandırmalarına sebep oluyordu. Bunların başlıcaları, Feyz-i Sıbyan , Mekteb-i Terakki, Selimiye , Feyziye adını taşıyan özel okullardır

Azınlıklarda Özel Öğretim

◦ Rum, Ermeni ve Yahudi mektepleri de bu dönemde İstanbul'da ve taşrada büyük gelişme göstermişlerdir.

(6)

6

◦ Azınlıklar, Tanzimat döneminde incelendiği gibi, Devletin "eğitim yoluyla Osmanlılık"

politikasına ilgi duymamışlar, kendi okullarını çoğaltıp geliştirerek, ayrılıkçı emellerini güçlendirme politikalarını sürdürmüşlerdir.

Yabancıların Özel Öğretimi

◦ Tanzimat dönemi sonlarından itibaren Osmanlı ülkelerinde Sırp, Bulgar, Rus, Alman, Avusturya, Macaristan ve İranlıların ... okullar açmaya başladıkları görülür. Örneğin 1868'de İstanbul'da bir Alman Lisesi açılmıştır. Eskiden beri açılmakta olan Katolik ve Protestan okulları da çok güçlenmişlerdir.

◦ A) Katolik Okulları

◦ Fransız misyoner okulları Abdülhamit döneminde büyük gelişme göstermişler ve pek çoğu izinsiz olarak sayıları 1900'ün başlarında 300'e yaklaşmıştır. Sonuçta Fransızca ve Fransız kültürü Osmanlı aydınları arasında çok yayılmıştır.

◦ B) PROTESTAN OKULLARI

◦ Başbakanlık Osmanlı Arşivinde bulunan bir belge, 1893 yılında Osmanlı ülkesindeki Protestan okulları hakkında çok geniş bilgi vermektedir ve Türk eğitim tarihinde son derece önemlidir. Bu, o sırada Maarif Nazırı olan Zühtü Paşanın Padişaha sunduğu bir rapordur.

◦ Nazır, o tarihte ülkede 392 Protestan ve Amerikan okulu bulunduğunu, bunlardan 108'inin Abdülhamit döneminde, 284'ünün ise daha önce açıldığını söylüyor. Demek ki, 1876-1893 arasındaki 17 yıllık Abdülhamit döneminde 108 tane sadece Protestan ve Amerikan okulu açılmıştır...

◦ Zühtü Paşa, genel olarak derslerde izlenen amaçları özetle ve bugünkü dille, şöyle açıklıyor:

◦ 1. Türkiye'de Protestanlığı yaymak

◦ 2, Zihinleri karıştırıp halkın merkezî yönetime bağlılığını sarsmak

◦ 3. Öteki yabancı ve özellikle Fransız okullarının kültürel etkisi ile mücadele etmek, bu etkiyi silip kendi etkilerini ön plâna çıkarmak...

◦ Protestan okullarının denetimi:

◦ Maarif Nazırı Zühtü Paşa, bu okulların kitap ve programlarını, öğretmenlerin denetleyemediklerini, okul kapılarının müfettişlerin yüzüne çarpıldığını, yabancıların "tam bir fırsat ve meydan bulduklarını" söyler. Böylece Abdülhamit dönemin yabancı devletlerin ne ölçüde Devletin içişlerine karışıp sözlerini geçirdiğini göstermekte ve Devletin içinde bulunduğu hali dile getirmektedir...

Referanslar

Benzer Belgeler

Türkiye’nin Batı’ya açılan kapısı İstanbul, sanatsal oluşumlarının odaklandığı geleneksel merkez olma özelliğini sürdürürken, Osmanlı sarayı, askeri

Bu fon kodu altında muhacirlerle ilgi çok sayıda belge bulunmaktadır. Muhacirler, Abdülmecid ve Abdülaziz döneminde iskân olunanlar ve 93 Harbi ile gelenler olmak üzere

Yöneticilerin değişim eğilimleri ile ilgili yapılan çalışmalarda, ilköğretim kurumlarından gelen müdürlerin yaygın eğitim kurumlarından gelen müdürlere göre

cevap verenler, fıkıh meselelerinde yeteri kadar bilgiye sahip olanlar ve bilgilerini iyi derecede yazıya dökebilenler Muallimhâne-i Nüvvâb’a seçilmişlerdir.

Faktörler Faaliyet Süresi N Ort. Benzer şekilde her mevsim faaliyet gösteren otel işletmelerinin lojistik yetenekler, yenilik yapabilme yeteneği ve örgütsel öğrenme

Özel Türk, yabancı ve azınlık okulları, milletlerarası özel öğretim kurumları(okullar), özel dershaneler, çeşitli kurslar, uzaktan öğretim yapan kuruluşlar,

Bunda, Nef ’i yükselir, Baki geçer, Nâbî düşer Söylenir lâkin Nedim bir şâiri fevkalbeşer Bunda, haccül’ekbere verdi karar İbnül’emin Bunda, takrir etti

Avanzâde Mehmed Süleyman Trablusgarb ve Devlet-i Aliyye-İtalya Vekāyiʻ-i Harbiyyesi’nde İtalya’nın yakın tarihi, Osmanlı Devleti’ne verdiği notalar ve Osmanlı’nın