• Sonuç bulunamadı

7244 SAYILI TORBA KANUN A İLİŞKİN HUKUKİ DEĞERLENDİRMELER

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "7244 SAYILI TORBA KANUN A İLİŞKİN HUKUKİ DEĞERLENDİRMELER"

Copied!
14
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1 7244 SAYILI TORBA KANUN’A İLİŞKİN

HUKUKİ DEĞERLENDİRMELER

Yeni Koronavirüs (Covid-19) Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (“Torba Kanun”) 17.04.2020 tarih 31102 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. İşbu bilgi notunda, Torba Kanun’da yer alan düzenlemeler, değişiklikler, aşağıdaki başlıklar altında açıklanmıştır:

I) İş Hukuku II) Ticaret Hukuku

III) Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Değişiklikleri IV) Bazı Alacakların Ertelenmesi, Alınmaması veya Yeniden Yapılandırılması

Görüş beyan ettiğimiz konular hakkında farklı hukuki görüşler de olabileceğine ilişkin saygımızı peşinen beyan eder, oldukça dinamik bir süreç olduğundan görüşlerimizin paylaşılmasının ardından kurumların alacağı yeni kararlar ve kabul edeceği uygulamalar nedeniyle görüşlerimizde değişiklikler meydana gelebileceğini, özellikle bu dönemde yasa koyucunun ve yürütmenin çok sayıda ek düzenlemeler getirmeleri nedeniyle yeni uygulamaların ortaya çıkabileceğini belirtmek isteriz.

I. İŞ HUKUKU

1) Covid-19’un Etkilerini Gösterdiği ve İş Yerlerinde İşlerin Durma Noktasına Geldiği Bu Olağanüstü Dönemde İşveren Tarafından İşçinin İş Sözleşmesi Hangi Sebeple Feshedilebilir?

Torba Kanun’un 9. maddesi ile 22.05.2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu’na (“İş Kanunu”) geçici 10. madde1 eklenmiştir.

İşbu geçici maddenin yayımı tarihinde yürürlüğe girmesi ile birlikte, İş Kanunu’nun kapsamında olan veya olmayan her türlü işçinin iş sözleşmesi maddenin yürürlüğe girdiği 17.04.2020 tarihinden itibaren üç ay süreyle feshedilemeyecektir. Kısa çalışma ödeneğinden yararlanan işverenlerin ödenekten yararlandıkları süre boyunca uyması gereken fesih yasağına benzer bir yasak düzenlendiği, ancak bu yasağın kısa çalışma ödeneğinden yararlanma gibi bir şarta bağlanmaksızın tüm işverenler için geçerli olduğu anlaşılmaktadır.

1Geçici Madde 10- “22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

Bu Kanunun kapsamında olup olmadığına bakılmaksızın her türlü iş veya hizmet sözleşmesi, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay süreyle 25 inci maddenin birinci fıkrasının (II) numaralı bendinde ve diğer kanunların ilgili hükümlerinde yer alan ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzeri sebepler dışında işveren tarafından feshedilemez.

Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç aylık süreyi geçmemek üzere işveren işçiyi tamamen veya kısmen ücretsiz izne ayırabilir. Bu madde kapsamında ücretsiz izne ayrılmak, işçiye haklı nedene dayanarak sözleşmeyi fesih hakkı vermez.

Bu madde hükümlerine aykırı olarak iş sözleşmesini fesheden işveren veya işveren vekiline, sözleşmesi feshedilen her işçi için fiilin işlendiği tarihteki aylık brüt asgari ücret tutarında idari para cezası verilir.

Cumhurbaşkanı birinci ve ikinci fıkrada yer alan üç aylık süreleri altı aya kadar uzatmaya yetkilidir.”

(2)

2 Fesih yasağının istisnası olarak İş Kanunu’nun 25. maddesinin birinci fıkrasının ikinci bendinde gösterilen sebeplerin var olması hali ifade edilmiştir. Diğer bir ifadeyle işveren üç ay süreyle yalnızca, işçinin ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranış sergilemesi halinde derhal ve tazminatsız olarak iş akdini feshetme hakkına sahip olacaktır.

2) İş Akdinin Feshedilmesi Yasağına Aykırılık Halinde İşverenin Karşılaşacağı Yaptırımlar Nelerdir?

Torba Kanun’un 9. maddesi ile İş Kanunu’na eklenen geçici 10. madde kapsamında iş sözleşmelerinin 25/II maddesinde sayılı ahlak ve iyi niyete aykırı haller sebebiyle fesih dışında bir sebeple feshi yasaklanmakta olup ilgili yasağa aykırılık halinde iş akdi feshedilen işçinin fesih tarihindeki aylık brüt asgari ücret tutarında idari para cezası uygulanacağı düzenlenmiştir.

Her ne kadar Torba Kanun’da ayrıca belirtilmemiş ise de yasağa aykırılık yaptırımının doğal bir sonucu olarak genel hükümler uyarınca iş sözleşmesinin feshi geçersiz sayılacak olup fesih yasağına aykırı davranıldığından bahisle dava açılması halinde, işçinin işe iadesine ve işe iade davasına bağlı tazminatların ödenmesine karar verilmesi riski söz konusu olacaktır.

3) İş Akdinin Feshedilmesi Yasağı Hangi Tarihten İtibaren ve Ne Kadar Süre İle Geçerli Olacaktır?

Torba Kanun’un “Yürürlük” başlıklı 17. maddesinde Kanun’un yayımlandığı tarihte yürürlüğe gireceği belirtilmektedir. Fesih yasağının düzenlendiği 9. maddenin yürürlüğe gireceği tarihe ilişkin ayrı bir tarih belirtilmediğinden Torba Kanun’un yayımı tarihi olan 17.04.2020 tarihi fesih yasağının başlama tarihidir.

İş Kanunu’nun geçici 10. maddesi ile getirilen fesih yasağı söz konusu maddenin yürürlük tarihi olan 17.04.2020 tarihinden itibaren 3 ay süre ile uygulanacak olup Cumhurbaşkanı bu süreyi 6 aya kadar uzatmaya yetkili kılınmıştır.

4) Kısa Çalışma Başvurusunun Değerlendirilmesi Sürecinde Hangi Değişiklikler Getirilmiştir?

Torba Kanun’un 8. maddesi ile 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’na (“İşsizlik Sigortası Kanunu”) geçici 25. madde eklenmiş olup kısa çalışma ödeneği başvurularının işverenlerin beyan ettiği hususlar üzerinden sonuçlandırılacağı, başvurular sonuçlandırılırken uygunluk denetiminin yapılmayacağı düzenlenmiştir. Torba Kanun’un 6. maddesi ile 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nun geçici 23. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesine “başvurular,”

ibaresinden sonra gelmek üzere “uygunluk tespitleri hariç olmak üzere” ibaresi eklenmiş ve bu suretle, başvuruların 60 gün içerinde sonuçlandırılacağı ancak uygunluk denetimlerinin ayrıca sonraki bir tarihte yapılacağı hüküm altına alınmıştır. İşbu madde 29.02.2020 tarihinden

(3)

3 itibaren uygulanmak üzere yürürlüğe girmiş olduğundan hâlihazırda sonuçlanmış başvurular açısından uygunluk denetimlerinin de ileri bir tarihte yapılabileceği sonucuna varılmaktadır.

Uygunluk denetimlerinin daha sonraki bir tarihte yapılacağı öngörüldüğünden bu aşamada işçilere ödenen kısa çalışma ödeneğinin işverenin hatalı veya eksik beyanı üzerine fazla ve yersiz yere ödendiği sonradan tespit edilir ise işverenden yasal faizi ile birlikte tahsil edilebileceği düzenlenmiştir.

5) İşçinin Ücretsiz İzne Gönderilmesi Hususunda Getirilen Değişiklikler Nelerdir?

Bilindiği üzere, normal şartlarda işverenlerin tek taraflı olarak işçileri ücretsiz izne göndermesi mümkün değil ise de, Torba Kanun’un 9. maddesinde yer alan ve İş Kanunu’na eklenen geçici 10. maddenin ikinci fıkrasında fesih yasağı uygulanan hallerde işverenin işçisini ücretsiz izne gönderebileceği ve ücretsiz izne gönderildiği gerekçesiyle işçinin iş akdini haklı nedenle feshedemeyeceği, başka bir deyişle kıdem tazminatına hak kazanarak iş akdini sonlandıramayacağı ifade edilmiştir.

İş Kanunu yahut sair mevzuatta ücretsiz izin tanımlanmamış olmakla birlikte, hangi hallerde işçinin ücretsiz izne gidebileceğine ilişkin birtakım düzenlemeler bulunmaktadır. Örneğin, İş Kanunu’nun 74. maddesinin altıncı fıkrasında doğum izni sonrası çocuğun bakımı ve yetiştirilmesi için kadın işçilerin isterlerse 6 aya kadar ücretsiz izin hakkından yararlanabileceği düzenlenmektedir. Diğer yandan, İş Kanunu’nun 56. maddesinde yıllık ücretli izinleri işyerinin kurulu bulunduğu yerden başka bir yerde geçirecek olan işçilerin talebi halinde gidiş ve dönüşlerinde yolda geçecek süreleri karşılamak üzere işveren tarafından toplam dört güne kadar ücretsiz izin verilmesi gerektiği düzenlenmektedir. Her iki maddede de ifade edildiği üzere, işçinin ücretsiz izne gönderilmesi işçinin talebi ile mümkün olabilmektedir. Bu sebeple, işverenin işçisini farklı bir sebeple ücretsiz izne göndermek istemesi halinde mutlaka işçinin yazılı onayının alınması gerektiği Yargıtay içtihatları ve doktrinde ifade edilen görüşlerle sabittir.

Bununla birlikte, Covid-19 salgın hastalığı neticesinde kamu yararının gerektirmesi halinde yukarıda ifade edilen Torba Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3 ay süre ile işverenler tarafından İş Kanunu’nun 25/II maddesi dışında fesih yapılamayacağı ve fesih yasağının uygulandığı süreçte işçinin yazılı onayı olmaksızın 3 ayı geçmemek üzere ücretsiz izne gönderilebileceği anlaşılmaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki Cumhurbaşkanı, ücretsiz izin yönünden belirlenen bu 3 aylık süreyi, 6 aya kadar uzatmaya yetkili kılınmıştır. İşbu düzenleme ile birlikte, ücretsiz izne ayrılarak ücret desteğinden yararlanan işçinin hiçbir şekilde çalıştırılmaması ve hatta uzaktan eğitim dâhil işi gereği hiçbir işin yaptırılmaması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Aksi halde işçinin işveren tarafından fiilen çalıştırılmaya devam ettiğinin tespiti durumunda her işçi ve çalıştırıldığı her ay için ayrı ayrı olmak üzere fiilin işlendiği tarihteki aylık brüt asgari ücret tutarında idari para cezası uygulanabilecek ve

(4)

4 ödenen nakdi ücret desteği ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte işverenden tahsil edilebilecektir. Buna ek olarak işçinin, ücretini de işverenden geriye dönük olarak talep edebileceğine dikkat edilmesi gerekmektedir.

İş Kanunu’na eklenen geçici 10. maddenin lafzı itibariyle, işverenlerin işçilerini ücretsiz izne göndermeden önce kısa çalışma ödeneğine başvurma zorunluluğu olmadığı da anlaşılmaktadır.

Her ne kadar işçiye ücretsiz izne gönderilmesi sebebiyle iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedilmesi hakkı tanınmamış ise de işverenler tarafından işbu ücretsiz izne gönderme hakkı kullanılırken 4721 sayılı Medeni Kanun madde 2’de düzenlenen dürüstlük kuralına uygun davranılarak ücretsiz izne gönderme hakkı durumun gerçekten gerektirdiği hallerde kullanılmalıdır.

6) Ücretsiz İzne Gönderilen İşçinin Ücret ve Sigorta Primlerinin Ödenmesinde İzlenecek Usul Nedir? Hangi Tarih İtibariyle Ücretsiz İzne Gönderilen İşçiler Destekten Faydalanabilir?

Torba Kanun’un 7. maddesi ile İşsizlik Sigortası Kanunu’na geçici 24. madde2 eklenmiş olup ücretsiz izne gönderilen işçilerin nakdi ücret desteğinden faydalanmasının şartları düzenlenmiştir.

İşbu düzenleme ile birlikte, İş Kanunu’na eklenen geçici 10. madde kapsamında ücretsiz izne ayrılan ve kısa çalışma ödeneğinden faydalanamayan işçiler ile 15.03.2020 tarihinden sonra işten çıkarılmış olup İşsizlik Sigortası Kanunu’nun diğer hükümlerine göre işsizlik

2Geçici Madde 24 – “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte iş sözleşmesi bulunmakla birlikte 4857 sayılı Kanunun geçici 10 uncu maddesi uyarınca işveren tarafından ücretsiz izne ayrılan ve kısa çalışma ödeneğinden yararlanamayan işçiler ile 15/3/2020 tarihinden sonra 51 inci madde kapsamında iş sözleşmesi feshedilen ve bu Kanunun diğer hükümlerine göre işsizlik ödeneğinden yararlanamayan işçilere, herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşundan yaşlılık aylığı almamak kaydıyla ve 4857 sayılı Kanunun geçici 10 uncu maddesinde yer alan fesih yapılamayacak süreyi geçmemek üzere, bu süre içinde ücretsiz izinde bulundukları veya işsiz kaldıkları süre kadar, Fondan günlük 39,24 Türk lirası nakdi ücret desteği verilir. Yapılan ödemelerden damga vergisi hariç herhangi bir kesinti yapılamaz.

Birinci fıkra kapsamında ücretsiz izne ayrılarak nakdi ücret desteğinden yararlanan işçinin fiilen çalıştırıldığının tespiti halinde işverene, bu şekilde çalıştırılan her işçi ve çalıştırıldığı her ay için ayrı ayrı olmak üzere fiilin işlendiği tarihteki 4857 sayılı Kanunun 39 uncu maddesince belirlenen aylık brüt asgari ücret tutarında çalışma ve iş kurumu il müdürlüklerince idari para cezası uygulanır ve ödenen nakdi ücret desteği ödeme tarihinden itibaren işleyecek kanuni faizi ile birlikte işverenden tahsil edilir.

Bu madde kapsamında nakdi ücret desteğinden yararlananlardan 5510 sayılı Kanuna göre genel sağlık sigortalısı veya genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi kapsamına girmeyenler, aynı Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılırlar ve genel sağlık sigortasına ilişkin primleri Fondan karşılanır.

Bakanlık, nakdi ücret desteğine ilişkin ödeme usul ve esaslarını belirlemeye ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin ortaya çıkabilecek tereddütleri gidermeye yetkilidir.

(5)

5 ödeneğinden istifade edemeyen işçilere 3 aylık fesih yasağı süresince işsizlik sigortası fonundan her gün için 39,24.-TL nakdi ücret desteği verilmesi düzenlenmiştir.

Geçici 24. maddede “işveren tarafından ücretsiz izne ayrılan ve kısa çalışma ödeneğinden yararlanamayan işçiler” ifadesinin kullanılmış olması sebebiyle ancak İş Kanunu’nun geçici 10.

maddesi kapsamında ücretsiz izne ayrılan ve kısa çalışma ödeneğinden yararlanamayan işçilerin nakdi ücret desteği alabileceği anlaşılmaktadır.

İşbu kanun hükmünde “ve” ifadesinin kullanılmış olması sebebiyle, kısa çalışma ödeneği almaya hak kazanabileceği halde kısa çalışma ödeneğine başvurmaksızın işçilerini ücretsiz izne çıkartan işverenlerin işçileri açısından nakdi ücret desteğinden faydalanma imkânının bulunmayacağı şeklinde yorum yapılması muhtemel ise de bu yoruma katılamayacağımızı, kısa çalışma ödeneği başvurusu yapılmayan iş yerlerinde çalışan işçilerin de ücretsiz izne ayrılması halinde nakdi ücret desteğinden faydalanabileceği kanaatinde olduğumuzu belirtmek isteriz.

II) TİCARET HUKUKU

1) Torba Kanun ile 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’na (“TTK”) Getirilen Yenilikler Nelerdir?

Torba Kanun’un 12. maddesinde TTK’da sermaye şirketlerinin kâr dağıtımına ilişkin olarak geçici bir düzenleme yapılmıştır. Bu düzenleme, Koronavirüs gelişmelerinin ekonomik olumsuz etkileri nedeniyle sermaye şirketlerinin ihtiyatlılık prensibi gözetilerek özkaynak yapılarının korunması amacıyla 2019 yılı faaliyet dönemine ilişkin olarak genel kurullarda alınacak kâr dağıtımı kararlarının sınırlandırılmasına ilişkindir.

2) Koronavirüs Nedeniyle Getirilen Kâr Dağıtımı Sınırlamaları Nelerdir? Hâlihazırda 2019 Faaliyet Yılına İlişkin Kâr Dağıtımı Almış Olan Şirketler Nasıl Hareket Etmelidir? İlgili Sınırlamalara Uyulmamasının Yaptırımı Ne Olacaktır?

Torba Kanun ile TTK’ya Geçici 13. madde eklenerek devlet, il özel idaresi, belediye, köy ile diğer kamu tüzel kişilerinin ve sermayesinin %50’sinden fazlası kamuya ait fonların, doğrudan veya dolaylı olarak sermayesinin %50’sinden fazlasına sahip olduğu şirketler hariç olmak üzere; sermaye şirketlerinin, 30/09/2020 tarihine kadar 2019 yılı net dönem kârının yalnızca %25’ine kadarının dağıtımına karar verilebileceği, geçmiş yıl kârları ve serbest yedek akçelerin dağıtıma konu edilemeyeceği düzenlenmiştir. Ek olarak, 30/09/2020 tarihine kadar genel kurulca yönetim kuruluna kâr payı avansı dağıtımı yetkisi verilemeyeceği de düzenlenmiştir. Torba Kanun ile TTK’ya eklenen Geçici 13. madde, uyarınca 30/09/2020 tarihine kadar getirilen sınırlama, Cumhurbaşkanı tarafından 3 ay süre ile uzatılabilecek veya kısaltılabilecektir.

(6)

6 Benzer bir şekilde geçtiğimiz günlerde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (“TOBB”) tarafından sermaye şirketlerine yazı gönderilerek 2019 yılı hesap dönemine ilişkin olarak bu yıl gerçekleştirilecek genel kurul toplantılarında gündeme alınacak nakit kâr payı dağıtımı kararlarında,

i) geçmiş yıl kârlarının dağıtıma konu edilmemesi,

ii) dağıtım tutarının 2019 yılı net dönem kârının %25'ini aşmaması, ve iii) yönetim kuruluna kâr payı avansı dağıtımı yetkisi verilmemesi

yönünde "Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak T.C. Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmeliği"nin (“Yönetmelik”) 13.

maddesinin 5. fıkrasına dayanılarak bildirim yapılmıştı. Fakat söz konusu Yönetmelik maddesi T.C. Ticaret Bakanlığı’nın gerekli gördüğü durumlarda genel kurul gündemlerine ilave konu ekleyebileceğini düzenlediğinden bu konular Koronavirüs’ün ekonomik etkileri nedeniyle sermaye şirketlerinin özkaynaklarının korunmasını sağlamak amacıyla pay sahiplerinin göz önünde bulundurmaları gereken “tavsiye” niteliğinde hususlar olarak yorumlanmıştı. Zira TTK’da kâr dağıtımına ilişkin konular düzenlenmiş iken bunu kısıtlayan hususların T.C. Ticaret Bakanlığı duyurusuna dayanılarak yapılması Türk hukukunda da benimsenen “normlar hiyerarşisi” prensibi ile bağdaşmayacaktı.

Bu defa getirilen kanuni düzenleme ile TTK’ya geçici kanun maddesi olarak bir ekleme yapılarak TOBB duyurusunun yetersiz kaldığı kanuni altyapının sağlanmasının amaçlandığı görülmektedir. Bu halde sermaye şirketlerinin, 30/09/2020 tarihine kadar dağıtabilecekleri nakit kâr payı tutarı 2019 yılı net dönem kârının %25’ini aşamayacak ve genel kurulca yönetim kuruluna kâr payı avansı dağıtımı yetkisi verilemeyecektir.

Diğer taraftan Torba Kanun ile kabul edilen TTK’nın Geçici 13. maddesi uyarınca genel kurul tarafından 2019 yılı hesap dönemine ilişkin olarak genel kurul toplantısı yapılarak kâr payı dağıtımı kararı alınmış ancak henüz pay sahiplerine ödeme yapılmamışsa veya kısmi ödeme yapılmışsa, 2019 yılı net dönem kârının %25’ini aşan kısma ilişkin ödemelerin 30/09/2020 tarihinin sonuna kadar erteleneceği düzenlenmiştir.

TTK’nın getirdiği kâr payı dağıtımı sınırlamalarına aykırılığının yaptırımı ise ayrıca bir cezai düzenlemeye yahut idari para cezasına bağlanmamaktadır. Sonuç olarak, bu düzenlemeye aykırı olarak kâr dağıtımı kararı alan yahut kâr dağıtımı yapan şirketler açısından, TTK’nın genel hükümleri uyarınca uygulanacak ciddi bir yaptırım bulunmamaktadır. Buna karşılık, içinde bulunduğumuz olağanüstü koşullarda, devlet kurumları tarafından alınan tedbirlere tüm vatandaşlar ve şirketler tarafından uyulması hususunda özel bir hassasiyet bulunduğundan, ilgili kanun hükmüne riayet edilerek faaliyetlerin yürütülmesinin şirketler açısından daha uygun olacağı tarafımızca değerlendirilmektedir.

(7)

7 Her ne kadar olağanüstü koşullar altında şirketlerin özkaynak yapısının korunması gerekçesi ile bu yönde bir düzenleme getirilmiş ise de, bu düzenlemenin kamu sermayeli şirketler haricindeki tüm şirketlere uygulanacağının belirtilmesi de eleştirilere açıktır. Şöyle ki, hâlihazırda sermaye yapısı güçlü olan, likidite problemi içinde olmayan ve belirli bir süre daha böyle bir problem yaşamayacağını öngören bir şirket bakımından bu yönde bir sınırlama getirilmesi, ulaşılmak istenen amaç ile bağdaşmayacaktır. Zira finansal durumu güçlü olan bir şirketin pay sahiplerinin finansal güçlükler içinde olması da her zaman ihtimal dâhilindedir.

Bu durumda, ilgili şirketten yıllık olarak elde ettiği kâr ile ticari faaliyetlerini döndüren veyahut geçimini sağlayan gerçek veya tüzel kişilerin nakit akışında sıkıntılar doğacak olup ulaşılmak istenen amacın tersi bir durum da söz konusu olacaktır. Hal böyle iken, bu hususun TOBB tarafından belirtildiği şekilde tavsiye niteliğinde kalmasının daha yerinde olacağı tarafımızca değerlendirilmektedir. Bu açıdan, yasa koyucunun yaptığı düzenlemenin farklı sorunlar doğurabilecek nitelikte olduğu kanaatindeyiz. Madde gerekçesi incelendiğinde ihtiyatlılık politikası gereği olarak, şirket kaynaklarının nakit kâr dağıtımı yapılmak suretiyle azaltılmaması, şirketlerin mevcut özkaynak yapılarının korunması ve ilave finansman ihtiyacının doğmamasının amaçlandığı belirtilmektedir. İlgili politika ve amaçlar göz önüne alındığında, kamu sermayeli şirketler açısından neden istisna getirilerek kâr dağıtımının serbest bırakıldığı da anlaşılamamıştır.

3) Kâr Dağıtımı Sınırlamaları Halka Açık Şirketler İçin de Aynı Şekilde Mi Uygulanacaktır?

Bilindiği üzere, 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nda (“SerPK”) halka açık şirketlerin kar dağıtımı hususunda özel düzenlemeler bulunmaktadır. SerPK TTK’ya göre özel nitelikte kanun olduğundan, halka açık şirketlerde uygulama açısından önceliğe sahiptir. İlgili kâr dağıtımı sınırlaması getirilirken Sermaye Piyasası Kurulu görüşünün alınıp alınmadığı belirsiz olup maddenin halka açık şirketler açısından da aynı şekilde uygulanıp uygulanmayacağı tartışmaya açıktır. TTK’nın Geçici 13. maddesi ile, sınırlama kapsamına giren sermaye şirketlerine ilişkin istisnalar ile uygulamaya dair usul ve esasların belirlenmesinde, T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın görüşünü almak suretiyle T.C. Ticaret Bakanlığı’nın yetkili olduğu düzenlenmiştir. T.C. Ticaret Bakanlığı tarafından ilgili istisnaların ne zaman yayınlanacağı bu aşamada bilinmemekte olup halka açık şirkteler açısından birtakım ek düzenlemelerin getirilmesi ve bu konudaki tereddütlerin giderilmesinin uygun olacağı tarafımızca değerlendirilmektedir.

Torba Kanun’un yürürlüğe girdiği tarih itibari ile, söz konusu sınırlamanın halka açık şirketler açısından uygulanabilirliğine ilişkin görüşlerimiz aşağıdaki gibidir.

Kanunların zaman sırasına göre uygulanması dikkate alınır ise, sonradan kabul edilen genel nitelikli kanunun (TTK Geçici Madde 13) halka açık şirketler açısından da uygulama alanı

(8)

8 bulacağı, önceki tarihli özel nitelikli kanunun (SerPK) geçici dönemde uygulanmayacağı söylenebilecektir.

Buna ek olarak, SerPK uygulamasına göre halka açık şirketlerin kâr tutarları (i) SerPK kâr tutarı ve (ii) yasal kâr tutarı olarak hesaplanmakta ve halka açık şirketler, uygulanan muhasebe standartlarındaki farklılık gereğince iki ayrı kâr payı tutarına ulaşmaktadır. Yasal kâr payının SerPK kâr oranından daha az olması durumunda ise dağıtılabilir kârın üst sınırı yasal kâr olmaktadır. Bunun tam tersi olduğu mali yıllar da olabilmekte ve halka açık şirketler, SerPK kâr tutarları üzerinden dağıtım yapabilmektedir.

Yukarıdaki açıklamalar dâhilinde, Geçici Madde 13’te zikredilen “net dönem kârı” ile halka açık şirketler açısından hangi standartlara göre hesaplanacak olan kâr payı tutarının dikkate alınması gerektiği de belirli değildir.

Genel nitelikli kanun olarak TTK dikkate alınır ise, SerPK’nın özel nitelikli düzenlemelerinin uygulanmayacağı ifade edilerek yasal kâr payının göz önünde bulundurulması gerektiği iddia edilebilecektir. Diğer bir görüşe göre ise, amaçlanan husus ihtiyatlılık politikası gereği olarak, şirket kaynaklarının nakit kâr dağıtımı yapılmak suretiyle azaltılmaması olduğundan, yasal kâr tutarı ile SerPK kâr tutarından hangisi daha düşük ise, ilgili tutarın dikkate alınması gerektiği de söylenebilecektir. Bu konudaki belirsizliğin, T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı'na ek olarak Sermaye Piyasası Kurulu’nun da görüşünü almak suretiyle, T.C. Ticaret Bakanlığı tarafından yapılacak bir düzenleme ile netleştirilmesinin uygun olacağı tarafımızca değerlendirilmektedir.

III) PERAKENDE TİCARETİN DÜZENLENMESİ HAKKINDA KANUN (“PERAKENDE KANUNU”) DEĞİŞİKLİKLERİ

1) Perakende Ticaret Özelinde Aşırı Fiyatlandırma ve Stokçuluk Düzenlemesi Neler Getirmektedir? Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu’nun Yetkileri Nelerdir?

Torba Kanun ile Perakende Kanunu’na eklenen hususlardan bir diğeri ise son günlerde hayli tartışmaya sebebiyet veren fahiş fiyat ve stokçuluk uygulamalarıdır. Eklenen maddeler gereği;

girdi maliyet yahut döviz kuru gibi artışa sebebiyet verecek haklı gerekçeler olmaksızın üretici, tedarikçi ve perakende işletmeler tarafından bir mal veya hizmetin satış fiyatında aşırı artış yapılamayacağı hüküm altına alınmıştır. Buna ek olarak, salgın döneminin tüketici tercihlerinde yarattığı değişiklik ve dolayısıyla yoğunluklar sebebiyle üretici, tedarikçi ve perakende işletmeler tarafından başta fiyat artışı beklentisi olmak üzere ilave menfaat katacak benzeri sebepler nedeniyle mal vermekten kaçınılamayacağı öngörülmüştür. Maddenin geri kalanı ise, serbest piyasa koşullarının korunmasına ilişkin düzenlemeleri içeren rekabet hukuku mevzuatını hatırlatır nitelikte; piyasa oyuncularının piyasada darlık yaratan, piyasa dengesini ve serbest rekabeti bozucu faaliyetlere yol açan ve nihai tüketicinin mallara ulaşmasını engelleyen eylemleri gerçekleştiremeyeceğini düzenlemiştir.

(9)

9 Yukarıda belirtilen hallerde düzenlemeler yapmak, gerektiğinde denetim ve incelemelerde bulunarak idari para cezası uygulamak ve her türlü tedbiri almak amacıyla T.C. Ticaret Bakanlığı (“Bakanlık”) bünyesinde Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu (“Kurul”) oluşturulmasına da karar verilmiştir. İlgili Kurul, işbu Torba Kanun ile yeni getirilmiş olup görev ve çalışma usulleri yönetmelik çerçevesinde belirlenecektir.

Söz konusu Kurul’un başkanlığı İç Ticaret Genel Müdürü tarafından yürütülecek olup;

 Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürü,

 Esnaf, Sanatkârlar ve Kooperatifçilik Genel Müdürü,

 T.C. Adalet Bakanlığı, T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı, T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından görevlendirilen birer Genel Müdür,

 İlgili İç Ticaret Genel Müdür Yardımcısı,

 Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu tarafından görevlendirilen birer üye,

 Üretici ve tüketici örgütleri ile perakende sektörünü temsilen birer üye, olmak üzere on üç üyeden oluşur.

Kurul’un karar toplantı ve karar yeter sayısı ise aşağıdaki şekildedir:

 Başkan dâhil en az yedi üye ile toplanır ve

 Toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar alır. Oyların eşit olması halinde Başkanın oy kullandığı tarafın çoğunluğu sağladığı kabul edilir.

Kurul’un oluşumu, görevleri, çalışma usul ve esasları, sekretarya hizmetleri ve Kurul’a ilişkin diğer hususlar yönetmelik ile belirlenecektir. Bu çerçevede ikincil düzenleme ile madde kapsamındaki belirsizliklerin giderilmesi temenni edilmektedir.

Covid-19 salgını nedeniyle hâlihazırda hızlı tüketim malları perakendeciliği sektöründe, nüfusun geneli ağırlıkla market alışverişi harcaması yapmakta olduğundan fiyatlama rekabeti bu sektörde oldukça yoğun seyretmektedir. Fiyatlama rekabetinin çok yoğun olduğu bir sektörde hiçbir teşebbüs rakiplerine oranla pahalı nitelendirilebilecek fiyatta olmak ve dolayısıyla müşteri kaybetmeyi tercih etmeyeceği öngörülmektir. Bu kapsamda; fahiş fiyatlandırmanın yapılması bir yana değerlendirmesinin hangi kriterlere göre yapılacağı ise Torba Kanun uyarınca belirsizdir.

Geçen süreçte Bakanlık, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (“6502 sayılı Kanun”) ve ilgili mevzuat uyarınca Reklam Kurulu aracılığı ile fahiş fiyat artışı gerçekleştirdiği tespit edilen firmalara verilen idari para cezası uygulandığına ilişkin sair açıklamalar yapmıştır. Sayın Bakan Ruhsar Pekcan’ın 26.03.2020 tarihli açıklamasında, fahiş fiyat artışına ilişkin hem İl Müdürlükleri’ne verilen talimat uyarınca aksiyon alındığı hem de CİMER üzerinden gelen şikâyetler üzerinden denetimlerin gerçekleştirildiğini belirtmiştir.

(10)

10 Yapılan açıklamada Mart ayı içerisinde Reklam Kurulu tarafından haksız fiyat artışı uyguladığı tespit edilen 198 firma hakkında 10.090.060,00-TL tutarında idari para cezası uygulandığı belirtilmiş olup söz konusu aykırılıkların devamı halinde ise idari para cezasının 10 katına kadar arttırılması imkânı bulunduğuna değinilmiştir.

Kartelleşmeyi ve tekelleşmeyi engellemek, tüketici faydasını artırmak, piyasa mekanizmasının sağlıklı bir şekilde işlemesine katkı sağlamak, uluslararası rekabet gücünün artırılmasına katkıda bulunmak, giriş engellerini azaltarak yatırım ortamının sağlıklı işlemesini temin etmek üzere kurulmuş olan Rekabet Kurumu, ihtisaslaşmış bir kurum olup halihazırda maddede Kurul’a verilen görevleri ve bahsi geçen denetimleri yapmaktadır.

Temel ihtiyaç ve gıda maddelerinin arz zinciri güvenliğinin sağlanması bakımından açıklamaları ile konuya dahil olan bir diğer kurum ise Rekabet Kurumu olmuştur. 23.03.2020 tarihli kamuoyu duyurusu ve Rekabet Kurumu Başkanı Birol Küle'nin 25.03.2020 tarihinde gerçekleştirmiş olduğu basın açıklamasında yapılan fahiş nitelikteki fiyat uygulamalarının ve zamların 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun (“4054 sayılı Kanun”) uyarınca en ağır şekilde cezalandırılacağı belirtilmiştir. Her ne kadar tüketici refahını korumak ve etkin rekabet koşullarını bozan eylem ve işlemleri engellemek 4054 sayılı Kanun’un temel amaçlarından biri olsa da, uygulayıcılar tarafından bu sürecin mevzuatta yer alan hangi araçlar kullanılarak yürütüleceği tartışma konusu olmuştur. Nitekim Rekabet Kurumu, sair üründe gerçekleşen fiyat artışlarını ve bu artışa katkı sağlayan tüm aktörleri yakından takip edeceğini açık bir dille ifade etmiş olup piyasa koşullarının bu öngörülemeyen dönemde korunacağının garantisini, cezaların belirlenmesinde Rekabet Kurulu’nun takdir hakkı olduğuna ve cezaların üst orandan belirlenebileceği ihtimaline değinerek vermiştir.

Perakende Kanunu’nda yapılan son değişiklikler bu eleştirilerin son bulmasını sağlar nitelikte değildir. Özellikle stokçuluk hususunda getirilen düzenlemede değinilen “piyasada darlık”,

“piyasa dengesi”, “serbest rekabeti bozucu faaliyetler” ve “tüketicinin mallara ulaşması” gibi hususlar 4054 sayılı Kanun’un uygulama alanı kapsamındadır.

Rekabet Kurumu’nun fiyat regülasyonu yetkisi olmadığı da dikkate alındığında, aşırı fiyatlama gibi hususlarda yapılacak tespitlerin serbest piyasa ortamına getirebileceği olası olumsuzlukların değerlendirilmesi gerekmektedir. Özellikle piyasanın Covid-19 salgını sebebiyle kısa yahut orta vadede kendisini düzeltmesini beklemek ve fiyatlara müdahale etmemek serbest piyasa gereği başvurulması gereken bir yol olabilecektir. Bu aşamada ise yaşanan dönemin istisnai birtakım koşullar yaratmakta olduğu gerçeğinden yola çıkılarak istisnai şekilde kullanılan aşırı fiyatlandırma kavramına başvurulması söz konusu olabilecektir. Bu kapsamda, konuya ilişkin düzenlemeleri netleştirecek yönetmelik uyarınca idarenin ölçülülük, eşitlik ve orantılılık kavramları çerçevesinde ilerlemesi en büyük temennimizdir.

(11)

11 2) İdari Para Cezalarına İlişkin Yenilikler Nelerdir?

Perakende Kanunu’nun 18/1 maddesine eklenen hükümler uyarınca, Torba Kanun ile getirilen fahiş fiyat artışı ve stokçuluk maddelerine aykırılık halinde

 Fahiş fiyat hükmüne aykırı hareket edenlere on bin Türk Lirasından yüz bin Türk Lirasına kadar,

 Stokçuluk yapanlara elli bin Türk Lirasından beş yüz bin Türk Lirasına kadar idari para cezası verilecektir.

Bu maddenin birinci fıkrasının (ı) bendinde öngörülen idari para cezalarını uygulama yetkisi Kurul’a, bu maddede öngörülen diğer idari para cezalarını uygulama yetkisi ise Bakanlığa aittir. Bakanlığa ait olan idari para cezası uygulama yetkisi taşra birimlerine devredilebilir.

İlgili düzenleme, Resmi Gazete’de yayımlanması ile birlikte, 17.04.2020 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

IV. BAZI ALACAKLARIN ERTELENMESİ, ALINMAMASI VEYA YENİDEN YAPILANDIRILMASI

1) Covid-19’un Zorlayıcı Etkileri Sebebiyle Hangi Alacaklar Ertelenmiş, Tahsilatından Vazgeçilmiş veya Yapılandırılmıştır?

Torba Kanun’un 1. maddesinde Covid-19 salgınının zorlayıcı etkileri sebebiyle bazı alacakların ertelenmesi, alınmaması veya yeniden yapılandırılması hususunda düzenlemeler getirilmiş olup çok sayıda sektörü etkileyen bu düzenlemeler aşağıdaki şekilde özetlenebilecektir.

i. Ecrimisil: Hazine taşınmazlarına ilişkin olarak sözleşmeye istinaden ödenmesi gereken bedeller ile ecrimisil bedellerinden 1/4/2020 tarihinden itibaren 3 aylık döneme ilişkin tahsil edilmesi gerekenleri başvuru şartı aranmaksızın 3 ay süreyle ertelemeye Çevre ve Şehircilik Bakanı yetkili kılınmıştır3. (Torba Kanun madde 1- f.1 (a) bendi)

ii. Devlet İhale Kanunu Kapsamındaki Mesire Yerleri ve Taşınmazlar: Turizm tesisi maksadıyla verilen izinler hariç olmak üzere 6831 sayılı Orman Kanunu gereğince Devlet ormanlarında gerçek ve özel hukuk tüzel kişileri adına verilen izinler ile Orman Genel Müdürlüğü tarafından 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu gereğince kiraya verilen mesire yerleri ve taşınmazlardan, 1/4/2020 tarihinden itibaren 3 aylık

3 Bu süreler, bitiminden itibaren Çevre ve Şehircilik Bakanı tarafından 3 aya kadar uzatılabilecektir.

(12)

12 döneme ilişkin tahsil edilmesi gereken bedellerin başvuru şartı aranmaksızın 3 ay süreyle erteleneceği düzenlenmiştir.4 (Torba Kanun madde 1- f.1 (b) bendi)

iii. Millî Parklar Kanununa tabi yerlerde Devlet İhale Kanunu Hükümlerine Göre Yapılan Kiralamalar: İlgili kiralamalarda 1/4/2020 tarihinden itibaren 3 aylık döneme ilişkin tahsil edilmesi gereken bedellerin başvuru şartı aranmaksızın 3 ay süreyle erteleneceği düzenlenmiştir.5 (Torba Kanun madde 1- f.1 (c) bendi)

iv. Belediyelerin Mülkiyetinde veya Tasarrufunda Olan Taşınmazlara İlişkin Satış, Ecrimisil ve Kiralamalar: Büyükşehir belediyeleri, belediyeler, il özel idareleri ve bağlı kuruluşları ile bunların üyesi olduğu mahalli idare birliklerinin mülkiyetinde veya tasarrufunda olan taşınmazlara ilişkin olarak yapılan satış, ecrimisil ve kiralamadan kaynaklanan bedellerin veya tutarların, 19/3/2020 tarihinden itibaren 3 aylık döneme ilişkin tahsil edilmesi gereken kısımlarının 3 ay ertelenmesine büyükşehir belediyeleri, belediyeler, il özel idareleri ve birliklerde meclis; bağlı kuruluşlarda ise yetkili karar organının yetkili olduğu düzenlenmiştir.6

Bu madde kapsamında, faaliyetleri durdurulan veya faaliyette bulunamayan işletmelerin faaliyette bulunmadığı döneme ilişkin olarak kira bedellerinin tahsil edilmeyeceği düzenlenmiştir. (Torba Kanun madde 1- f.1 (ç) bendi)

v. Bazı Belediye Ödemeleri: Büyükşehir belediyeleri, belediyeler ve bağlı kuruluşlarının;

(a) gelir vergisi tevkifatı beyan ve ödeme sürelerinin, (b) tüm sosyal sigorta prim ödemelerinin ve

(c) 1053 sayılı Kanun’un 4. maddesi uyarınca Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne yapılacak yıllık taksit ödemelerinin,

maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3 aylık döneme ilişkin tahsil edilmesi gerekenlerin 3 ay erteleneceği düzenlenmiştir7 (Torba Kanun madde 1- f.1 (d) bendi).

vi. Su Tüketimine Bağlı Alacaklar: Büyükşehir belediyeleri, belediyeler ve bağlı kuruluşlarının konutlara ve faaliyetleri durdurulan veya faaliyette bulunamayan işyerlerine ilişkin su tüketimine bağlı alacaklarının, maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3 aylık döneme ilişkin tahsil edilmesi gerekenlerle sınırlı olmak

4 Bu süreler, bitiminden itibaren Tarım ve Orman Bakanı tarafından 3 aya kadar uzatılabilecektir.

5 Bu süreler, bitiminden itibaren Tarım ve Orman Bakanı tarafından 3 aya kadar uzatılabilecektir.

6 Bu süreler, bitiminden itibaren ilgilisine Çevre ve Şehircilik Bakanı veya İçişleri Bakanı tarafından 3 aya kadar uzatılabilecektir.

7 Bu süreler, bitiminden itibaren Cumhurbaşkanı tarafından 3 aya kadar uzatılabilecektir.

(13)

13 üzere belediye meclisi tarafından 3 ay süre ile ertelenebileceği düzenlenmiştir.8 (Torba Kanun madde 1- f.1 (e) bendi)

vii. Toplu Taşıma Hizmetlerine İlişkin Gelir Desteği: Büyükşehir belediyeleri ile belediyelerin, izin veya ruhsat almak ya da hat kiralamak suretiyle çalışan gerçek ve tüzel kişilere, toplu taşıma hizmetinin kesintisiz olarak yürütülebilmesiyle sınırlı olacak şekilde, maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3 aylık süreyle sınırlı olmak üzere meclis kararıyla gelir desteği ödemesi yapabileceği, belirlenen döneme tekabül eden ruhsat, izin, hat kirası borçlarını faizsiz olarak 3 ay erteleyebileceği düzenlenmiştir.9 (Torba Kanun madde 1- f.1 (f) bendi)

viii. İlan ve Reklam Vergisi ile Çevre Temizlik Vergisi: Faaliyetleri durdurulan veya faaliyette bulunamayan işletmelerin yıllık ilan ve reklam vergileri ile yıllık çevre temizlik vergilerinin, faaliyetleri durdurulan veya faaliyette bulunulamayan dönemlere isabet eden kısmının alınmayacağı düzenlenmiştir. (Torba Kanun madde 1- f.1 (g) bendi)

İlgili vergileri tahsil etmeye belediyeler yetkili olup faaliyetleri durdurulan veya faaliyette bulunamayan işletmelerin belirlenmesi açısından uygulamada sorunlar yaşanabileceği tarafımızca değerlendirilmektedir. Bu nedenle, bağlı olunan belediye ile iletişime geçilerek faaliyetlerin durdurulduğunun yahut faaliyette bulunulamadığının bir dilekçe ile beyan edilmesinin pratik açıdan yerinde olabileceği kanaatindeyiz.

ix. KYK Ödemeleri: 351 sayılı Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurt Hizmetleri Kanunu’nun 16. maddesi kapsamındaki kredi borçlarının, maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3 aylık döneme ilişkin tahsil edilmesi gerekenlerle sınırlı olmak üzere, başvuru şartı aranmaksızın 3 ay süreyle erteleneceği düzenlenmiştir.10(Torba Kanun madde 1- f.1 (ğ) bendi)

x. Tarım Satış Kooperatifleri Birliklerinin Kredi Borçları: Tarım satış kooperatifleri birliklerinin 4572 sayılı Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri Hakkında Kanun’un geçici 4. maddesi uyarınca yeniden yapılandırılan ve yılda bir taksit olmak üzere ödenen Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu (DFİF) kaynaklı kredi borçlarının;

(a) 2020 yılına ait borç taksit ödemesinin, faizsiz olarak 2021 yılına ertelendiği;

(b) 2021 yılı dâhil daha sonraki yıllarda ödenecek taksit tutarlarının da faizsiz olarak birer yıl ertelendiği düzenlenmiştir. (Torba Kanun madde 1- f.1 (h) bendi)

8 Bu süreler, bitiminden itibaren belediye meclisi tarafından 3 aya kadar uzatılabilecektir.

9 Bu süreler, bitiminden itibaren Çevre ve Şehircilik Bakanı tarafından 3 aya kadar uzatılabilecektir.

10 Bu süreler, bitiminden itibaren Gençlik ve Spor Bakanı tarafından 3 aya kadar uzatılabilecektir.

(14)

14 xi. Seyahat Acentaları Aidatı: 1618 sayılı Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanunu’nun 35. maddesinde düzenlenen yıllık aidatın 2020 yılında alınmayacağı düzenlenmiştir. (Torba Kanun madde 1- f.1 (ı) bendi)

xii. TEDAŞ Alacaklarının Yapılandırılması: Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi’nin elektrik tüketiminden kaynaklanan alacaklarının (özelleştirme devir işlemleri sırasında TEDAŞ’a devredilmiş olan alacaklar), Torba Kanun’un 1. Maddesinin (l) bendinde yer alan hükümler uyarınca yapılandırılacağı düzenlenmiştir. (Torba Kanun madde 1- f.1 (i) bendi)

Yapılandırmanın uygulanmasına ilişkin usul ve esasların TEDAŞ tarafından belirleneceği düzenlenmiş olup maddenin uygulanması açısından TEDAŞ’ın yapılacağı düzenlemelerin takip edilmesi yerinde olacaktır.

2) İlgili Erteleme veya Yapılandırma Düzenlemeleri Doğrudan Yürürlüğe Girmiş Midir?

Maddenin lafzı incelendiğinde, bazı alacakların kendiliğinden ertelendiği; bazı uygulamalar açısından ise bakanlara, belediye meclislerine vb. yetki verildiği görülmektedir. Bu açıdan dikkat edilmesi gereken husus, uygulamalarla ilgili hükümler incelenirken Torba Kanun ile doğrudan erteleme, yapılandırma düzenlemesi yapılıp yapılmadığıdır. Kendiliğinden yapılandırma konusu yapılmayan ödeme kalemleri açısından ilgili kurumun önümüzdeki günlerde yapacağı düzenlemelerin ve bu konuda idareye verilen yetkinin kullanıp kullanmadığının yakından takip edilmesi gerekmektedir.

3) Ertelenen Ödemeler Ne Zaman Yapılacaktır?

Torba Kanun’un 1. maddesinde ertelenen ödemeler bakımından benzer bir düzenleme yapılmış olup bu ödemelerin, ertelenen süre sonunda ertelenen süre kadar aylık eşit taksitler halinde, herhangi bir gecikme zammı ve faiz uygulanmadan tahsil edileceği düzenlenmiştir. KYK ödemelerinde ise Yİ-ÜFE uygulaması bulunduğundan, KYK ödemelerini erteleyen 1. maddenin 1. fıkrasının (ğ) bendinde, söz konusu borçların Yİ-ÜFE uygulanmadan tahsil edileceği de hükme bağlanmıştır.

Hal böyle iken, yetki verilen kişi veya kurumun bu yetkisini kullanıp kullanmadığının yanı sıra ödemelerin kaç aylık süre ile ertelendiğinin de takip edilmesi ve ilgililer tarafından bu süreye ödeme planlamalarının yapılması uygun olacaktır.

Saygılarımızla, Özay Hukuk Bürosu

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu alacaklar ertelenen süre sonunda ertelenen süre kadar aylık eşit taksitler halinde, herhangi bir gecikme zammı ve faiz uygulanmadan tahsil edilecektir.. 

• 31/8/2020 tarihine kadar (bu tarih dâhil) bitirilmiş özel nitelikteki inşaatlar ile ihale konusu işlere ilişkin olup bu Kanunun yayımı tarihinden önce Kurumca resen

(9) 2560 sayılı Kanun kapsamında büyükşehir belediyeleri su ve kanalizasyon idarelerinin, vadesi 31/8/2020 tarihinden (bu tarih dâhil) önce olduğu hâlde bu Kanunun yayımı

- 6 (altı) Adet USB Bellek (Özgeçmiş, Akademik Etkinlik Değerlendirme Formu, Doçentlik Belgesi Onaylı Sureti, Yabancı Dil Belgesi, Yayın Listesi, Bilimsel Çalışma

Bu Kanunun 44 üncü maddesiyle, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun İndirilemeyecek Katma Değer Vergisi başlıklı 30 uncu maddesinin birinci fıkrasının (d) bendine

Bu Kanunun 30 uncu maddesiyle, Harçlar Kanunu’nun “Mevzu” başlıklı 38 inci maddesinde yapılan düzenlemeyle, birden fazla nüsha olarak düzenlenen belli bir bedeli

6552 sayılı Kanunun 8’inci maddesi ile aynı taşeron firma tarafından 4734 sayılı Kanun kapsamında bulunan idarelere ait işyerleri dışında bir işyerinde çalıştırılmaya devam

Vergi aslına bağlı olmayan vergi cezalarında 31/12/2010 tarihinden (bu tarih dahil) önce yapılan tespitlere ilişkin olarak kesilen ve Kanunun yayımlandığı tarih