• Sonuç bulunamadı

YURTDIŞINDAKİ ALTINLAR TÜRKİYE YE GETİRİLDİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "YURTDIŞINDAKİ ALTINLAR TÜRKİYE YE GETİRİLDİ"

Copied!
16
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)Birlikte Güçlüyüz. Ekonomideki yangın fabrikaları kül etti TÜRKİYE’DE ekonomik kriz derinleşiyor, sanayide sorunlar büyüyor. Makina Mühendisleri Odası (MMO) ‘kriz ve sanayi’ konulu raporunda, ekonomik krizin sanayi odaklı olmaya başladığını ifade etti. MMO, önümüzdeki süreçte işsizliğin hızlı yükseleceğini açıkladı. KRİZLE birlikte fabrika yangınlarındaki artış dikkat çekiyor. Son iki yılda tam tamına 567 fabrika küle döndü. Konkardato ve iflasların peşe peşe yaşandığı dö2018 ylnda yangnlarn 71’i metal, 58’i nemde, yangınlardaki yükselişin ekonomik aaç, kat ve mobilya, 50’si plastik, krizle bağlantılı olduğu ifade edildi. 2017’de ya44’i gda, 18’i petrokimya alanlarnda üretim yapan fabrikalarda yaand. nan fabrika sayısı 182’ydi. 5’te. İSTANBUL BURSA YALOVA BALIKESİR (Merkez) (Körfez). İKİ AL, BİR OKU, BİR OKUT. halklailiskiler@aydinlik.com.tr www.aydinlik.com.tr. 100.8 106.9 100.8. VATAN EMEK NAMUS. 101.2 101.0. KURULUŞ: 1921. 2 TL. 21 MART 2019, PERŞEMBE. YURTDIŞINDAKİ ALTINLAR TÜRKİYE’YE GETİRİLDİ. Türkiye Cumhuriyet MerkezBankası (MB)’nındövizve altınrezervi politikasıdeğişti. Türkiyeilkadımı attı.ABDve İngiltere’de bulunanaltınların çokbüyükbir kısmıBorsa İstanbul bünyesinealındı. Önce altın sonra tahvil. TÜRKİYE yurtdışındaki altın rezervlerini geri getirdi. 2016 yılında MB, ilk adım olarak ABD Merkez Bankası’nda duran 28.7 ton altın rezervlerini başka merkezlere taşıdı. Ardından Britanya Merkez Bankası’nda tutulan 279 ton altın ülkeye getirildi. Diğer adım ABD tahvillerinde atıldı. Kasım 2017’de 61 milyar dolar olan tahvil mevcutları Ocak 2019’da 3.2 milyar dolara çekildi.. Sarraf ve Brunson ayrıntısı YURTDIŞINDAKİ altınların geri çekilmesi geçen yıl boyunca sürdü. 2016’dan bu yana Türkiye’ye getirilen altın miktarı 324 tona ulaştı. MB’nin daha önce yüzde 17’si Türkiye’de bulunan altın rezervlerinin artık yüzde 80.2’si yurtiçinde bulunuyor. Altın operasyonunun Rıza Sarraf davası ile başlaması, Brunson davasıyla birlikte de tah- Sayfa vil azaltılması dikkat çekiyor.. 6. GAFFAR YAKINCA’NIN YAZISI 11’DE. AYDINLIK 01. CMYK. Sayfa. 0530 163 08 70 4. Sayfa. 5. ALMANYA’NINBerlin şehrindeki Bahnhof Çağdaş Sanat Müzesi ilginç bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Doğa kültürüyle ilgilenen sanatçıların deneyimlerinin yer aldığı sergi, şu soruyu soruyor: “Kuşlarla, ağaçlarla, balıklarla,. deniz kabuklarıyla, boğalarla ve aslanlarla nasıl konuşulur?” Sergide, Afrika, Güney Amerika, Asya gibi ülkelerin sanatçılarının emperyalist sömürüyü tepkisel işlerle betimlemeleri dikkat çekiyor.  PROF. CANER KARAVİT’in yazısı 13’te. 6 Sayfa. Doğayla konuşma sırları bu sergide. İneğe tapmayan seçmenler aranıyor TÜRKİYE’DE“Seçimle bir şey değişmez” sözü yalandır. Seçimle çok şey değişmiştir, değişmektedir. Seçimle değişmeyen tek şey kutsal CHP ineğidir. O kadar alışmıştır ki sorgusuz sualsiz destek görmeye, semirdikçe semirmiş, çöktüğü yere yayıldıkça yayılmıştır. Bunlara oy vererek kendimizi bir kez daha rezil ettiğimize değer mi?. Okur hattı. 10. 10. RIZA ZELYUT. Teröristi muhatapaldı MEHMET AKKAYA. 9.5milyonengelli neistiyor? UFUK SÖYLEMEZ. Martsoğuğunda kurusoğankuyruğunda İSMET ÖZÇELİK. Seçimrüşvetleri cennetvaadi SABAHATTİN ÖNKİBAR. Tayyip’tenHDP’yesuç duyurusuniyeyok? ISSN 2146-2356. derhal başlatılsın. Tapulardaki şerhler kaldırılsın. Yarım bırakılan projeleri TOKİ, Emlak Konut, Ziraat Gayrımenkul Yatırım Ortaklığı, Halk Gayrımenkul Yatırım Ortaklığı tamamlasın.  ERCAN KÜÇÜK’ün haberi 8’de. Sayfa. FİKİRTEPE sakinlerini dinleyen Yücel, sorunun çözümü için gereken altı maddelik programı açıkladı. Altı maddelik çözümde şunlar yer alıyor: Evleri yıkılmış herkese kira yardımı yapılsın. Kaçak olan müteahhitlerin yarım bıraktığı inşaatlar kamulaştırılsın. İş yapmayan firmalarla yapılan sözleşmeler mahkemeyi beklemeden feshedilsin. Dolandırıcı şirketlerle ilgili hukuki işlemler. Sayfa. İSTANBUL Avcılar’da düzenlenen Çanakkale Zaferi anma etkinliğinde, Askerlik Şubesi Başkanı Albay Önder İrevül, okunan duada Atatürk’ün adının anılmamasına tepki gösterdi. İrevül, duayı okuyan öğretmenin yanına giderek “Sen Atatürk diye bir adam duydun mu? Neden hiç duada anmadın” dedikten sonra etkinlikten ayrıldı. İrevül, sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımda “Bir şey yapmadım. Sadece Harbiyeliyim. Herkes hakkını hukukunu, haddini hududunu bilecek” dedi. 7’de. Vatan Partisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı M. İlker Yücel, Fikirtepe’de kentsel dönüşüm mağdurlarıyla bir araya geldi. Yücel, ‘Burada halk yok şirketler var’ dedi. Doğu Akdeniz’de 10 Türkiye’yi dışlayamayız. Sayfa. Atatürksüz anmaya albaydan tepki. Fikirtepe mağdurlarına altı maddelik çözüm. Yunanistan Dışişleri Bakanı Katrugalos:.

(2) 2. 21 Mart 2019 PERŞEMBE. Hazırlayan: Ercan Dolapçı halklailiskiler@aydinlik.com.tr. Bölücü partilere kapatma davası TürkDevletiyenidenbölücülüğükökündensöküpatma kararıylakarşıkarşıyadır.Yabölücülüğütamamen yasaklayacak,yadabölücülükte‘yeniyolveyöntemler’ arayışınagirerek,emperyalistmüdahaleninönünüaçacak MURAT İNCE. P. KK/HDP ile bölücülüğü amaç edinmiş diğer örgütler ülkemizi Kürdistan ve Türkiye veya Kürdistan ve Batı (Türkiye) olarak tarif ederler. Bu bilinçli, planlı büyük bir projenin parçasıdır. ‘Kürdistan’ söyleminin sürekli tekrarlanmasını, dimağlarda Kürdistan algısını normalleştirmeye yönelik hamle olarak görülmelidir. Tüm bölücü örgütler Türkiye’yi sömürgeci/işgalci olarak kabul ettikleri için, buna göre konumlanırlar. Türkiye ve Türk düşmanlığını çok boyutlu işlerler ve en küçük fırsatı kaçırmazlar. İçeride birliği bozmayı, dışarıda ise emperyalizme hizmet etmeyi görev haline getirmiş örgütlerin; legal alanı kullanması normal değildir. Türkiye’yi vatan olarak kabul etmeyenlere serbest siyasal faaliyet hakkı tanınması doğru değildir.. BÖLÜCÜ PARTİLERE KAPATMA Bölücü parti denildiğinde akla hemen PKK’nın legal kolu HDP gelir. Türkiye’nin bölücü partiler listesinin başında HDP yer alır. Şimdilik PKK/HDP dışındaki marjinal bölücü partilere kapatma davası açıldı. Bu iyi bir gelişme, ileride emsal teşkil edeceği umudunu taşıyoruz. Darısı PKK/HDP’nin başına! Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı faaliyette bulunan siyasi partiler listesi içinden ‘Kürdistan’ ismini taşıyan partileri çıkarttı. Tüzük ve programlarında Anayasa ve Siyasi partiler Kanunu’nun bazı maddelerine aykırı maddelerin bulunması nedeniyle ve kapatılması talebiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvuruldu. Bu partiler sırasıyla: Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi (TKDP), Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK), Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK) ve Kürdistan Komünist Partisi’dir (KKP). Geç kalınmış olsa da bölücülüğü besleyen, halkı kamplaştıran, düşmanlık yayan bu türden partilerin kapısına kara kilit vurulması önemlidir. Kürdümüzün bölücülük illetinden kurtarılması, ancak böylesi partilerin kapatılmasıyla mümkündür. Türkiye halkının beklentisi, PKK’nın bir diğer adı ve kuruluşu olan HDP’nin de kapatılması ve suçluların kanunlar çerçevesinde cezalandırılmasıdır.. GÜÇLÜ’NÜN HEZEYANLARI 1980 öncesi bölücü ‘Rızgari’ örgütünün kurucuları arasında önder rol alan, örgütün bölünme geçirmesinden sonra Ala Rızgari’yi oluşturan İbrahim Güçlü, halen Türkiye’nin bölünmesi yönündeki çabalarını yazılı ve sözlü olarak sürdürüyor. Güçlü, Türkiye’nin. üniter yapısına cepheden karşıdır. Ülkemizi bütünlük içinde telaffuz etmekten kaçınır ve Kürdistan-Türkiye ikilemini kullanır. Onun gözünde Kürdistan ayrı bir ülkedir ve sadece sınırları şimdilik çizilmemiştir! Adı anılan partilere kapatılma davası açılmasının ardından yazdığı yazıda İbrahim Güçlü: “Kürdistan partilerinin kapatılması demek, Kürtlerin topluluk ve millet olarak örgütlenmesinin, örgütlemenin doğal ve doğrudan sonucu olan Kürtlerin kendileri için siyaset yapmasının yasaklanması demektir. Böyle bir durumda Kürtlerin ve Kürt yurtseverlerinin, kendi örgütlenmeleri ve siyaset yapmaları için daha radikal, milli yol ve yöntemler bulması kaçınılmaz olacaktır” diyor. Yazının devamında ise açıkça Türkiye’yi düşman kategorisine sokuyor ve hedef gösteriyor.. OYUNCAK OLDULAR. Aydınlıkçılar olarak, ‘sömürge teorisi’ savunucularının önünde sonunda emperyalizmin kucağına düşeceklerini, mazlum ülkelere silah doğrultarak halkları birbirine düşüreceklerini, hem 1980 öncesi hem de sonrasında sıkça işledik. Görüldüğü gibi başta PKK olmak üzere tüm bölücü örgütler ABD/AB emperyalistlerinin oyuncağı haline geldiler. Uzun yıllar Washington’da, Londra’da, Berlin’de, Paris’te, Oslo’da vb. yerlerde ikamet eden bölücü örgüt liderleri, o başkentlerin ilgisine mazhar oldular ve taltif edildiler!. KARDEŞLİĞİN EMARESİ YOK İbrahim Güçlü’nün yazı ve konuşmalarında ABD emperyalizmine, İsrail siyonizmine açık tavır almak yoktur. Yazılarında bol bol Barzanistan övücülüğü, ayrıca mazlum devletlere düşmanlık vardır. PKK karşıtlığı ise bölücü örgütler arası rekabetten geliyor. İbrahim Güçlü, Türkiye’yi, sözde ‘Kürdistanı’ işgal eden ve topraklarını egemenliği altına alan devlet olarak göstermektedir. İşgal ve ilhak sözcüklerini kullananların Türkiye ile bağı ne kadar olur? Bunlardan birlik ve kardeşlik yönünde herhangi bir emare beklenebilir mi? İbrahim Güçlü Türkiye’ye ve bu ülkenin kurucusu Atatürk’e karşı ağır ithamlarda bulunuyor. Bölücü partilerin kapatılmasına karşı, ‘Kürtlerin kapatılması’ gibi absürt bir yaklaşımla destek bulmaya çalışıyor. Kürtler ve Türkler tüm müdahalelere rağmen birbirine sıkıca kenetlenmiş ve Türk Milleti içinde birleşme iradesi göstermiştir. Yeter ki siyasi iktidar kararlı olsun!. KAPATILMA GEREKÇELERİ Bölücü küçük partilerin kapatılma talepleri şöyle özetleniyor: “Davalı partilerin tüzük. Vatan Partisi’nin Diyarbakr’da 9 Haziran 2007 tarihinde düzenledii Kardelik Mitingi.... ve programlarının T.C Anayasası’nın 3, 68/4 ve 2820 sayılı Siyasal Partiler Yasası’nın 78, 79/a, 80, 81, 82, 83, 96’ıncı maddelerinde yer alana hükümlere açıkça aykırı bölümler ihtiva etmesi, Kürdistan Devleti ibaresinin açıkça kullanılması, bağımsız ya da federe bir devlet kurma, farklı bir dil kullanma amacı, belirli bir azınlığı öne çıkaran hedefler içeren ifadeler, Devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, diline, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine aykırılıklar içermesi, T.C üzerinde bir azınlık oluşmasına ve millet bütünlüğünün bozulmasına neden olabilecek, sadece belli bir kesime yönelik, bölgecilik ve ırkçılık içeren nitelikte olması, uyarı yazısına rağmen partiler tarafından bu aykırılıkların giderilmemesi nedenleriyle (TKDP, PAK, PSK) partilerinin Siyasi Partiler Yasa’sının 1001/a maddesi uyarınca kapatılmasına karar verilmesi...” Yukarıda sıralanan gerekçeler, legal alanı PKK yararına kullanan HDP için haydi haydi geçerlidir. Vatan Partisi’nin defaten kapatılması için başlattığı girişimler raflarda durmaktadır. O dört esamisi okunmayan ufak tefek örgütün kapatılması yetmez; HDP kapatılmadığı müddetçe bölücülüğün belinin tam olarak kırılması ve Kürdümüz üzerindeki etkisinin bitmesi mümkün görünmüyor.. ‘KÜRDİSTAN’ İSTEMEK BÖLÜCÜLÜK DEĞİLMİŞ! İbrahim Güçlü ömrünün büyük kısmını, Kürtlerin Türkiye’den kopması için siyaset üretmekle geçirdi. Pek başarılı olduğu söylenemez! Dar bir çevreye hapsolmuş tarikat görünümlü oluşumla idare etmektedir. Etnik kökenlere göre örgütlenenlerin geldiği yer bellidir. Buna rağmen Türki-. Kooperatifimizi kurduk EBRU OĞUZHAN YETER S.S. FETHİYE Ata Tarımsal Kalkınma Kooperatifi altı yıllık bir emeğin, inançlı bir mücadelenin, ekip çalışmasının, toprağa bağlılığın ve en çok da bağımsızlıktan yana birleşen yüreklerin çabasıyla kuruldu. Önce inanç, güven, sevgi, eşitlik, şeffaflık ve emek gücüyle çalışırsak başaracağımıza inanarak kuruldu. Hedefimiz yerel-atalık tohumlardan üretim yapan, doğru üretim yaparken, doğal gübre, doğal ilaç kullanan, ürettiklerine yeterince pazar bulamayan küçük aile çiftçilerini bir araya getirmek, kooperatif çatısı altında buluşturmak amacımıza ulaştık. Çiftçilerimizin tarımla ilgili sorunlarına çözüm aramak, onlara her türlü eğitim, seminer, konferans, panel düzenlemek, tarım konusunda onlarla birlikte güç birliği yapmak, bu örgütlenme ile başka oluşumlara örnek olmak amacıyla yola çıktık ve bu konuda bir çok kişiye örnek olduk. Kooperatifimiz öncelikle cesur kadınlarımızın isteği ile, kadın erkek birlikte mücadele etmenin önemini kavrayan emekçi vatanseverlerle kuruldu.. tarım girdileri ile ilgili sorunlarını çözmek, imece desteği vermek, onların her türlü sorunlarıyla ilgilenip üretici-tüketici dostluğunu yaşatmak için kuruldu. Ülkemizde tarımın hem üretici, hem de tüketici yararına olacak şekilde geliştirilmesi ve örnek bir kooperatifçiliği hayata geçirmek istediğimiz için kuruldu. Kapitalizme karşı, yanlış tarım politikalarına karşı üretici ve tüketiciyi emeğin çatısı altında buluşturmak için kuruldu. Her ne kadar olumsuz örnekleri insanların gözünü korkutsa da, ülkemizde başarı sağlayan, önemli işler yapan kooperatifler de var, bunlardan biri olmak, yeni hedeflerle, projelerle daha büyük işler yapmak için kurudu. Yerel -atalık tohumlardan üretim yaparak, katma değer oluşturulmasını, kentlere göç edenlerin, özellikle de köylerden uzaklaşan gençlerin bu işi sahiplenmelerini amaçladığımız için kuruldu. Bu çalışmaları yaparken en başından beri, hiç bir dış desteğe ve hibeye baş vurmadan, ihtiyaç duymadan, kendi imkanlarımızla ve tamamen gönüllü olarak verdiğimiz bir emeğin sonucunda kuruldu.. TOPRAĞIMIZA SUYUMUZA SAHİP ÇIKMAK İÇİN. ÖRGÜTLÜ ÇALIŞMA. Yerel-atalık tohumlardan üretilen sağlıklı ürünlerin sadece ailemize, bölgemize değil ülkemizin her köşesine ulaşmasını hedeflediğimiz için kuruldu. Bizim bilerek tükettiğimiz, çocuğumuzun özellikle yemesini istediğimiz ürünlerin aynı titizlikle tüm halkımıza ulaşmasını istediğimiz için kuruldu. Köylü pazarında satılan yerel ürünlerin aynı eş değer fiyat üzerinden kooperatif kanalıyla herkese ulaşmasını sağlamak için kuruldu. Çiftçilerin güçlü örgütlere sahip olarak, her alanda söz hakkı sahibi olmalarını, haklarını aramalarını, emeklerinin karşılığını sonuna kadar almalarını desteklemek için kuruldu. Ürettiği ürünleri zor şartlarda pazara getiren, soğukta, sıcakta üç kuruş kazanmak için ayakta ter döken, beli bükülen çiftçimiz pazar kaygısı duymadan, evinde oturup daha çok üretsin, emeğinin karşılığını alsın, çocuklarına, torunlarına daha çok zaman ayırsın ve onlara tarımda, üretmenin zor olmadığını, emeğinin karşılığını aldığını anlatsın diye kuruldu. Köylerde yerel-atalık tohum üreticilerinin. Elbette bu aşamaya gelene kadar bir çok zorlukla karşılaştık, inancımızı hiç yitirmeden bildiğimiz yoldan dönmedik. Çiftçinin zorluklarını, çalışma şartlarını, onlarla birlikte mücadele ederken kavradık. Tarımsal girdilerden nasıl sıkıntı yaşadıklarını hazır tohum, gübre kullanmak zorunda kaldıklarını, bunlardan nasıl vazgeçeceklerine, yerel tohum ürünlerine nasıl pazar bulacaklarına birlikte çözümler bulduk. Buraya kadar örgütlü bir çalışmanın emekleri sonucunda bir kooperatifin nasıl ve hangi amaçla doğduğunu okudunuz. Türk çiftçisinin başarabileceğine, örgütlü gücün yenilmeyeceğine olan inancımızla, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, gücümüzü birleştirerek, maddi ve manevi kuvvetlerimizi, zeka ve yeteneklerimizi birleştirerek, yerel-atalık tohum üreticilerimizi S.S. Fethiye Ata Tarımsal Kalkınma Kooperatifi çatısı altında bir araya getirdik. Toprağımız için, suyumuz için, sağlığımız için, geleceğimiz için, bağımsızlığımız için destek olmaya sen de var mısın? Ülkemize, milletimize, Fethiye’mize hayırlı olsun.. AYDINLIK 02. CMYK. ye’nin ulus devlet yapısına yönelik saldırılar dur durak bilmiyor. Güçlü’nün yazı içindeki taleplerine bakıldığında, hâlâ az da olsa bölücülüğün başarılı olabileceği umudunu taşıyor. Türkiye’de federasyona doğru atılacak her adım kesin bölünmeyle sonuçlanır. Ülkemizin bünyesi özerklik veya federasyon gibi projeleri kaldırmaz.. alarak Türkiye’yi fiili olarak işgal etmesi mi kastediyor? Bu asla gerçekleşmeyecektir. Bölücülük, tarihimizde bir kez daha Türkiye kayasına çarptı ve sersemleşti! PKK/HDP kapatıldığında ise bir kez daha Türk/Kürt birlikteliği perçinlenecek. Hiç kimsenin bundan kuşkusu olmasın.. TÜRKİYE’Yİ KENDİNCE TEHDİT EDİYOR!. SIRA ESAS ADIMDA. İbrahim Güçlü yazısında “Kürdistan partileri kapatılırsa, Kürtlerin hak talepleri engellenirse, örgütlenme ve düşünce özgürlüğüne set çekilirse, Kürtlerle yeni bir ortak yaşam kurmak istenmezse, Kürtler kendilerini Türklerden ayırmak için yeni yol ve yöntemler bulacaklardır. Bu da onların hakkıdır.” diyor! Türkiye’de Kürtlerin hiçbir zaman ayrılma yönünde talebi olmadı. 1975 sonrası dünyada sosyal mücadelelerin yerini, adım adım ayrılıkçı ve yeni ortaçağcı örgütler aldı. Bu olgu ABD emperyalizminin Yeni Dünya Düzeni (YDD) komplosuyla, mazlum milletlere ve devletlere karşı kullanıldı. Barzanistancılar, PKK ve türevleri YDD’nin, yani ABD/İsrail’in maşası olarak piyasaya sürüldüler. İşte, İbrahim Güçlü’lerin görmek istemedikleri gerçek budur. “Kürdistan partilerini kapatmak demek, Kürtleri kapatmaktır. Bu durum da hesap edilemeyecek sonuçlara yol açar” cümlesiyle İbrahim Güçlü Türkiye’yi kendince tehdit etmektedir. ‘Hesap edilemeyecek sonuçlar’ da ne demek? Zaten ülkemizde bölücülük babında her şey yaşanmıştır, daha ne olsun? Yoksa ABD emperyalizminin İsrail’i de arkasına. PKK ve etkisinde, kuyruğunda dolaşanların dışında kalan bölücü örgütlerin neredeyse bütününe yakını Barzanistancıdır. İbrahim Güçlü’den Kemal Burkay’a kadar tüm ‘sömürge teorisi’ savunucuları evrilerek Barzanistan hanedanlığının destekçisi konumuna getirilmişlerdir. Hepsi, başta ABD emperyalizmi olmak üzere emperyalizmin bölgemize müdahalelerini desteklemektedirler. Başta Almanya olmak üzere Avrupa’da kurdukları dernekler aracılığıyla Türk/Kürt kardeşliğini bozmaya yönelik çalışmalarını emperyalist devletlerin desteğinde sürdürmeye devam ediyorlar. AB fonlarından sonuna kadar yararlanarak ayrılıkçı fikirleri yayma görevlerini sürdürüyorlar. Türk devleti yeniden bölücülüğü kökünden söküp atma kararıyla karşı karşıyadır. Ya bölücülüğü tamamen yasaklayacak, ya da bölücülük ‘yeni yol ve yöntemler’ arayışına girerek emperyalist müdahalenin önünü açacak. Görünen şu: Türkiye, başta PKK/HDP olmak üzere irili ufaklı bölücü örgütlerin hepsini yasaklayacak, bölücülüğü destekleyen kuruluşların her türlüsünü engelleyecektir. Zira bu yönde ilk adım atıldı, şimdiyse sıra esas adımın atılmasında..

(3) 21 Mart 2019 PERŞEMBE. Hazırlayan: Sıla Kemahlı. Ekmeğini ormandan çıkaranlara sınav zorunluluğu AYDINLIK / ANKARA ORMANLARDAN topladıkları ürünlerle geçinen orman köylüsüne ve orman yetiştirme-bakım işçisine Mesleki Yeterlilik Belgesi alma zorunluluğu getirildi. Sınav ücreti ise bin 20 lira. CHP Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun, konuya ilişkin TBMM Başkanlığına Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi. Yazılı açıklama yapan Aygun, Orman Genel Müdürlüğü’nün 13 Şubat. 2019 tarihli genelgesi ile odun dışı orman ürünleri olan reçine, çıra, defne, kekik, ada çayı, çam fıstığı ve mantar toplayarak geçinen orman köylülerine, Kasım 2019’a kadar Mesleki Yeterlilik Belgesi zorunluluğu getirilmesine tepki gösterdi.. 20 BİN ORMAN KÖYÜ Türkiye’de 20 bin 721 orman köyü bulunduğunu hatırlatan Aygun, “Bu düzenleme, aylık geliri bin lirayı bile bulmayan orman köylüsünün geçim-yaşama kaynaklarını elinde almaktır. Bu nasıl vicdansızlıktır! 60-70 yaşındaki insanlar na-. candostlar@aydinlik.com.tr. sıl belge alsınlar. Bu düzenleme iptal edilsin” dedi. Mesleki Yeterlilik Belgesi olmadan ürün toplayanlara 500 lira idari para cezası verilmesinin kararlaştırıldığını hatırlatan Aygun, şöyle devam etti: “Çoğu ilkokul mezunu bile olmayan, okuma yazma bilmeyen bu kişilerin geçim kaynağı ormanlardır, orman ürünleridir. Orman üretim işçisi için bin. 120 lira, otsu ve diğer bitkiler ile mantar gibi odun dışı ürünleri yerden toplayanlar için 670 lira, odun dışı ürünleri yüksekten toplayanlar için ise 885 lira sınav ücreti isteniyor. Sınavda yüzde 60-70 başarı şartı aranıyor. Mesleki Yeterlilik Belgesi’nin beş yılda bir yenilenmesi ve sürekli sınava tabi tutulmaları şart koşuluyor.”. Evlere girmeyin elektrik kullanmayın! SALLAD. MerkezüssüAcıpayamİlçesiolan depremdebirkişibalkondanatlayarak yaralandı.Köylerdebulunanbazı evlerdeçatlaklarmeydanageldi,ahırlar çöktühayvanlarenkazaltındakaldı. D. EĞİTİME ARA VERİLDİ Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan insanların evlerine girmekte tedirginlik yaşadığını belirterek, “Merkez üssü olan bölgelerde hasarımız var. Orada arkadaşlarımız müdahale ediyorlar. Bir evde bir yangınla ilgili ihbar geldi. Ona da itfaiye ekiplerimiz müdahale ettiler” diye konuştu.. Acıpayam Kaymakamı Ali Şanlıer, Nazilli, Kuyucak, Karacasu ve Buharkent ilçelerinde eğitime bir gün ara verildiğini duyurdu. Öte yandan, Acıpayam Devlet Hastanesi’nde tedavi gören hastalar yataklarıyla bahçeye çıkarıldı.. ‘ÇADIR KENT KURULACAK’ Acıpayam Belediye Başkanı Hulusi Şevkan, şöyle konuştu: “Kriz masası kuruldu. Vatandaşımız uyarılıyor. Tedbir amaçlı tehlikeli gördüğümüz tüm binalar tahliye edildi. Kriz masamız dışarıda kalanlar için çalışma yürütülüyor. Büyük bir ihtimalle çadır kent kurulacak” dedi.. GÜLDEN AYDIN’I meslektaşları uğurladı. Gül ki güldüresin. Hazrlayan: Emine Akfrat. emineakfirat@aydinlik.com.tr. Harcadığını görmemiş HOCA’nın da bulunduğu bir mecliste, pek akıllı bir adamdan bahsediliyormuş. Hoca, hiç ses çıkarmaz, susarmış. “Hoca Efendi, sen ne düşünüyorsun? Filanca adamın aklı çok değil mi” diye sormuşlar. Hoca şu cevabı vermiş: “Evet çok olsa gerek.” Onlar, “Nereden bildin” demişler. Hoca da, “Bir yere harcadığını görmedim de ondan” demiş.. AYDINLIK 03. CMYK. D O ST N A. Yuvalandrma ilanlarnz ücretsiz olarak yaymlanacaktr. lan için ya, cins, varsa rahatszlk, bulunduu il-ilçe, ksa bir hikaye ve size ulalabilecek bir iletiim bilgisini içeren yaz ile fotoraf bekliyoruz. Ücret talep eden ilanlar kesinlikle yaymlanmayacaktr. Okurlarmzn ücret talep eden kiilere itibar etmemesini rica ediyoruz.. 5.5’LEI. Denizli Valisi Hasan Karahan, ilk belirlemelere göre can kaybının yaşanmadığını söyledi. AFAD ekiplerinin çalışma başlattığını ifade eden Karahan, “Araştırma devam ediyor. Şimdilik önemli bir şey yok. Çok şükür” dedi.. 3. 0530 163 08 70. DENİZLİ. ENİZLİ, dün sabah saatlerinde 5.5 büyüklüğünde depremle sallandı. Merkez üssü Acıpayam İlçesi olan depremde bir kişi yaralandı, yıkılan ahırlarda hayvanlar telef oldu. Deprem tüm Ege Bölgesi ile Güney Marmara kentlerinde de hissedildi. Depremin ardından 4.5, 4.8 ve 4.2 büyüklüğünde artçı sarsıntılar oldu. Deprem nedeniyle Yeniköy, Karahöyük, Uçarı ve Gedikli mahallelerinde 50’ye yakın evde hasar oluştu. Depremin en fazla hasar verdiği mahallelerden Karahöyük’te camilerden “evlere girilmemesi, elektrik kullanılmaması” konusunda uyarılar yapıldı.. C. halklailiskiler@aydinlik.com.tr. ARAŞTIRMACI gazeteci, Hürriyet Gazetesi Muhabiri Gülden Aydın, bir buçuk yıldır mücadele ettiği pankreas kanseri rahatsızlığı nedeniyle 61 yaşında hayatını kaybetti. Gülden Aydın için Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC)’nde tören düzenlendi. Törene çok sayıda meslektaşı katıldı. Aydın’ın cenazesi TGC merkezine getirildi. Aydın´ın cenazesi, Beşiktaş Cemevi’ndeki cenaze törenin ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi. Daha önce 2000’e Doğru Dergisi’nde çalışan Aydın uzun yıllar kadına şiddet, kız çocuklarının evlendirilmesi, istismar ve Güneydoğu üzerine haberlere imza atmıştı.. Depremde binalarda hasar oluşan Yeşildere Mahallesi Muhtarı Selçuk Selçuk, “Üç kahvemizin camları kırıldı. 24 evimizde hasar var, göçük değil, çatlaklar var. Yaralımız yok çok şükür. Acil bir şeye ihtiyacımız yok. Herkes dışarıda. Kerpiç evlerimiz yok, betonarme evlerimizde çatlaklar var. Sarsıntılar devam ediyor evlere korkudan girilmiyor” dedi. Deprem sırasında birinci kattan atlayan Feride Ordu yaralandı. Ordu, tedaviye alındı. Öte yandan depremde, kırsal mahallelerdeki ahırlar da yıkıldı. Enkaz altında kalan hayvanlar vatandaşlar tarafından çıkarılmaya çalışıldı.. Metrobüsü sığınma evi olarak kullanıyor. İSTANBUL’da metrobüs ve İETT otobüslerinde genç bir kadın gece saatlerinde bütün yolcuların inmesine rağmen yerinde oturmaya devam etti. Şoförlerin uyarısına, “Gidecek yerim yok” diye karşılık veren kadının Trakya’nın bir ilçesinden geldiği öğrenildi. Babasından şiddet gördüğünü söyleyen kadın, beş ay önce İstanbul’a geldiğini anlattı. Daha önce şoförlerin ihbarıyla genç kadının sığınma evine götürüldüğü ancak burada kalmak istemediği öğrenildi. Kadın, “Metrobüs seferleri sabaha kadar sürüyor, genelde geceleri burada uyuyorum. Ben kendimi korumaya çalışıyorum” diyor. İsmini vermek istemeyen kadın, babasının kız kardeşi ve kendisine annesi öldükten sonra daha fazla. şiddet uyguladığını söyledi. Kadın hikayesini şöyle anlattı: “İki erkek kardeşim var, bunların evlerine gittiğimde de aile huzurlarının bozulduğunu hissettim. Babamdan hortumla dayak attığı günler oldu. Polis bir seferinde beni karakola aldı. Anlattıklarımı dinledi, hak verdiler. Beni bir kadın sığınma evine götürdüler. Kalabileceğim bir yer değildi.”. EKİPLER DURMADI İETT şoförü Gökhan Kurşun, kadını polise ihbar ettiğini, ancak kendisine, “Şu an ekibimiz yok. Yolda gördüğünüz başka bir ekibin yanında durarak durumu bildirin” denildiğini söyledi. Kurşun, yolda da korna çalmasına rağmen hiçbir ekibi durduramadığını anlattı.. 80’lik çifte ‘yarenlik’ ediyor. Hevsel’de vurulan kızıl şahin tedavide. TRABZON’un Yomra ilçesinde 85 yaşındaki Ayşe ve 84 yaşındaki Abdurrahman Şahin 35 yıl önce kendilerine hediye edilen ‘Yadigar’ isimli ineğe gözü gibi bakıyor. Dişleri olmayan inek, özel yem ve hamur ile besleniyor. Şahin çifti çok bağlandıkları ineği kesmeye kıyamadıklarını belirtti. Ayşe Şahin, şöyle konuştu: “Gözleri açılmamışken bize hediye edildi. Yazın yaylaya çıktığımız zaman gelip yanımda oturuyor. Bana yarenlik ediyor. Evladımız gibi oldu. Bizim gibi o da yaşlandı. İneğimden ayrılamam. ”. BİRLEŞMİŞ Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün(UNESCO) Dünya Kültürü Mirası listesinde yer alan Diyarbakır’daki Hevsel Bahçeleri’nde avcılar tarafından vurulan yaralı kızıl şahin, tedaviye alındı. Kavak yetiştiriciliği yapan Murat Oğurlu, Hevsel Bahçeleri’nde av yasağının getirilmesi gerektiğini söyledi. Oğurlu, şöyle konuştu: “Hevsel Bahçeleri’nde av yasağı mutlaka getirilmeli. Aksi durumda bu kuşları vurmaya devam edecekler.”. Okuldaki patlamada ihmaller zinciri İZMİR’in Gaziemir ilçesindeki bir lisede geçen yıl dört kişinin yaralandığı, bir kişinin öldüğü doğalgaz patlamasına ilişkin bilirkişi raporu hazırlandı. Raporda, olayın ihmaller nedeniyle meydana geldiği kaydedildi. Abdülhamit Han Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde meydana gelen patlamanın olduğu doğalgaz kazanı tesisatı montajının eksik yapıldığı, halk eğitim kursiyerlerine tahsis edilen ve patlamayla birlikte duvarları yıkılan odanın derslik değil, jeneratör odası olduğu ortayı çıktı. Olayın ardından okula doğalgaz tesisatını döşeyen firmanın sahibi Salih Kara, projeyi hazırlayan imza yetkilisi Burak Şen ve firmanın pazarlama elemanı Murat Elibüyük gözaltına almıştı. Tutuksuz yargılanan şüpheliler hakkında ‘taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma’ suçundan dava açıldı. Son duruşmada Avukat Müjgan Bilgen Özen, soruşturma. aşamasında hazırlanan raporla, mahkemeye sunulan rapor arasında çelişkiler bulunduğunu belirterek, raporun tekrar incelenmesini talep etti. Mahkeme heyeti, bilirkişi raporunun bilirkişi heyetince incelenmesine karar verdi..

(4) 4. 21 Mart 2019 PERŞEMBE. Hazırlayan: Sıla Kemahlı halklailiskiler@aydinlik.com.tr. Rıza ZELYUT rizazelyut@gmail.com twitter: @r_zelyut. Teröristi muhatap aldı. H. EM terörle mücadele ediyor havası veriyorsun... Hem de alçak bir teröristi muhatap alıyor-. sun. Onu kullanarak kamuoyu oluşturmaya kalkışıyorsun. Yetmiyor... Bütün Hıristiyan dünyasını düşman ilan ediyorsun. Lakin, kelle kesen, kalp oyan, diri diri insan yakan canilere “İslamcı terörist” diyenlere, “İslamla terörü yan yana getiremezsin!” diye ayar vermeye kalkışıyorsun. İşine gelince öyle gelmeyince böyle... Oldu mu Sayın Erdoğan oldu mu? Üç oy uğruna teröristi muhatap almak yakıştı mı? Hadi kendine yakıştırıyorsun; Türkiye gibi büyük bir devleti ne hale düşürdün bunu göremiyor musun?. TERÖR ÖVGÜSÜ Eğer Türkiye’de cumhuriyet rejimine bağlı cesur bir savcı olsa idi... Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında, “terör övgüsü”nden fezleke düzenlenmesi için harekete geçerdi. Çünkü Sayın Erdoğan, üç oy uğruna bu teröristin yaptığı katliam yayınını bizim halka izlettirdi. Halbuki, tren kazalarına bile “halkı galeyana getirir” gerekçesiyle yasak getiriyorlardı. Bu nasıl bir çifte standarttır böyle?.... SİZİ TUTANLAR HEP HAKLI(!) Hem şu televizyonlarında CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu idam ettirmek için sehpa kuran zihniyete ne diyorsun? Ve bu zihniyetin Yeni Zelanda’da cami basıp katliam yapan zihniyetten farkı var mı? Niye onlara da ayar vermiyorsun? Sizi tuttukları için her yaptıkları haklı mı oluyor bu cani ruhluların?. AVUSTRALYA DOSTUMUZDUR İslam dünyasında oluk oluk kan akıtan Boko Haram’ı, El Kaide’yi, En-Nusra’yı, IŞİD ve onlarca dinci terör örgütünü görmezden gelip bir teröristin yaptığı katliam üstünden Hıristiyan-Müslüman savaşı çıkartmaya kalkışan bir ruh hali görüyorum Sayın Erdoğan’da... Bu tavrıyla Türkiye’ye sempatiyle bakan birkaç ülkeden birisi olan Avustralya’yı da kopartıp karşı saflara attı. Ve Avustralya Başbakanı Scott Morrison, haklı olarak Türkiye’yi uyardı. Ama kim dinler? İçinde İslam geçiyor diye IŞİD demeyip DEAŞ diyen Erdoğan, kürsülerden kükrüyor: Hadi gelin, sizi de dedeleriniz gibi göndeririz... Ayıptır, ayıp! Kimsenin geleceği yok... Ve üstüne üstlük Hıristiyan dünyasında hiçbir devlet de bu olaya arka çıkmadı... Oy uğruna, bu işi Haçlı savaşlarına çevirmeye kalkışarak Türkiye’nin geleceğini kararttığınızı görmüyor musunuz? Avustralya halkı merak etmesin... Biz Türkler, Mustafa Kemal’in çizdiği yoldayız ve onları dost bir millet olarak seviyoruz; her zaman da aramızda görmek istiyoruz. Aynı duygularımız Yeni Zelanda halkı için de geçerlidir... Buradan söz veriyorum: Benim evim isteyen her Avustralyalıya, Yeni Zelendalıya açıktır... Hem de ücretsiz olarak.... İFLAS EDEN BİR BELEDİYECİLİK ANLAYIŞI AKP’liler övünüyorlar ya: Belediyecilik bizim işimiz... Çöktü o belediyecilik... Çünkü, hizmet belediyeciliğinin yerini para ve mal kazanma belediyeciliği aldı. Temizlik işini bile beceremiyorlar. Gidin İstanbul’u bir gezin: Örneğin, Bahçelievler bölgesi pislik içindeyken hemen yolun öbür tarafındaki Bakırköy tertemiz. Ellerinde ne kaldı? Dini kullanarak halkı kandırmak... Bunun Anadolu’da da yaygınlaştığını görüyoruz... Alın Niksar’ı... Anadolu’da kurulan ilk Türk devleti Danişmendlilerin başkenti... Bereketli ovanın kıyısında... Diyarbakır surlarından sonra en büyük surlar burada. En az beş uygarlık üst üste bindirilmiş... Önceki Belediye Başkanı Duran Yadigar, Niksar’ı “Tarihi Kentler Birliği” içine sokmuş; dünya turizmine açacak projeleri gündeme getirmişti. Niksarlılar MHP’li başkanı gönderip AKP’li birisini seçtiler. Ve Niksar küme düştü... AKP’li başkanın Niksar’a verecek bir şeyi olmadığından, şehre giriş yoluna üç direk üstüne bir heyula kondurmuş. Deli Dumrul Köprüsü’nün bugüne uyarlanmış hali sanki... Üstüne de bismillahlı cümleler... Elbette ki Arapça... İşte AKP’nin belediyecilik anlayışı: Size hizmet veremeyiz ama ayet veririz... Altından geçerek şehre girersiniz... Cennet’e mi Cehennem’e mi ona da siz karar verin. Benim çocukluğumun Niksar’ı Cennet idi; şu ankisi ise bir Cehennem... Korkarım ki bu aday yeniden seçilecek ve Niksar Orta Çağ Arap kasabalarından birisine dönecek... Niksarlı hemşerim, iyi düşün, iyi düşün... Kim gelir böyle bir zihniyetin yönettiği şehre? Fabrikan yok, turizmin de olmaz ise ne yaparsın? İyi düşün de çocuklarının geleceğini yakma.... LÖSEV: Kanseri önleyecek aşıları bulmak istiyoruz AYDINLIK / ANKARA LÖSEMİLİ Çocuklar Sağlık ve Eğitim Vakfı (LÖSEV) kurduğu kanser araştırma merkezine Sağlık Bakanlığı’ndan genetik uzman doktor kadrosu vermesini istedi. Bakanlığın kadro vermemesini eleştiren LÖSEV yetkilileri yaptıkları açıklamada “Verin genetik uzmanı doktor kadrolarımızı kanseri önleyecek aşıları tedavi edecek antikorları bulalım” dedi. LÖSEV tarafından bin metrekare-. CMYK. aşısını biz bulalım diye hayaller kurduk. Özellikle moleküler kanser genetiği ile ilgili bütün cihazların en yenisini, en iyisini aldık. Ama çalıştıramıyoruz. Çünkü genetik uzmanı doktor çalıştıramıyoruz. Çünkü doktor çalıştırma iznimiz verilmiyor. Yani kanser araştırma merkezimiz çalışamıyor. Şimdi Sağlık Bakanlığı’na sesleniyoruz; verin genetik uzman doktor kadrolarımızı kanseri önleyecek aşıları, tedavi edecek antikorları biz bulalım. Kanser belasını yok edelim.”. Suni tuz kalbe zarar verebilir UZ, asit baz dengesinin sağlanması, kan basıncının kontrolü, dolaylı olarak sinir ve kas sistemi için gerekli bir mineral. Ancak yüksek düzeyde kullanımı hipertansiyona neden oluyor, böbrek, göz ve kemik sağlığını olumsuz etkiliyor. Uzmanlar Dünya Tuza Dikkat Haftası nedeniyle açıklamalarda bulundu. Dünya Sağlık Örgütü, sağlıklı bir bireyin günlük tuz tüketimini 5 gramla sınırlıyor. 5 gram yaklaşık 1 çay kaşığına denk geliyor. Türkiye’de kişi başına günlük 18 gram tuz tüketiliyor. Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Arzu Yalçın, “Kişisel olarak yediklerimize eklediğimiz tuzun dışında, hazır yiyeceklerde, lezzetlendirici maddelerde, bisküvilerde, meşrubatlarda, sodada bol miktarda bulunuyor.. T. İZMİR’de yaşayan ve katarakt nedeniyle görme yetisini tamamen kaybeden 57 yaşındaki Meliha Karakaşlı, lazer operasyonu ile sağlığına kavuştu. Ameliyattan iki saat sonra yeniden görmeye başlayan Karakaşlı, “Türk filmlerindeki mucizeyi yaşıyorum. Ameliyattan sonra filmlerdeki gibi ‘görüyorum’ diyerek ağladım. Yeniden oğlumu gördüğüm için çok mutluyum” dedi. Karakaşlı, katarakt nedeniyle 2014 yılında sol gözündeki, geçen yıl da sağ gözündeki görme yetisini tamamen kaybetti. Korktuğu için bir süre ameliyat olmayı reddeden Karakaşlı, “Hiçbir doktora da güvenemiyordum. Doktorum Niyazi Bülbül bana güven verdi. Ameliyata ikna etti ve bir değil, iki gözümü de kurtardı” diye konuştu.. Dr.ArzuYalçın,DünyaTu za DikkatHaftası’ndauyarılar dabulundu: Sunituzunzararsızolduğu düşünülerek yüksekdozdakullanılmas ıhalinde potasyumiçeriğinedeniyle kalpteritim bozukluğu,anikalpdurmas ı,kasspazm vekrampları,böbreküstü bezinde bozukluklargibietkileriolab ilir. yon ilaçlarının idrar söktürücü etkisi nedeniyle çok fazla tuz kaybediyor. Özellikle 70 yaş ve üstündeki kişilerde bu durum çok sık görülür. Bilinç kaybıyla hastaneye başvurup sodyum düşüklüğü tanısı konmuş hastaların sayısı da oldukça fazladır. Sodyum düşüklüğü çeşitli hormonal nedenler, beyin tümörü, böbrek hastalıklarına bağlı olarak da yaşlılarda ortaya çıkabilmektedir. Ne kadar tuz tüketilmesi gerektiği konu-. Dolayısıyla gün içinde vücudumuza ihtiyacımızdan fazla sodyum klorür almış oluyoruz” dedi. Dr. Arzı Yalçın toplum içinde tuzla ilgili doğru bilinen yanlışları sıraladı: Tansiyon hastalarının hiç tuz kullanmaması, zararsız olduğu sanılarak sunni tuz kullanılması, daha faydalı olduğu düşünülerek Himalaya ya da kaya tuzu kullanılması... Tansiyon hastaları, çoğunlukla kullandıkları tansi-. sunda, hekimlerden bilgi almalıdır.. HİMALAYA TUZU MASUM DEĞİL Suni tuz preparatlarının içinde sodyum yerine potasyum bulunuyor. Zararsız olduğu düşünülerek yüksek dozda kullanılan bu preparatlar, potasyum yüksekliği yaparak, kalpte ritim bozukluğu, ani kalp durması, kas spazm ve krampları, böbrek üstü bezinde bozukluklar gibi durumları yaratma riski var. Son yıllarda adı sıklıkla duyulan ve sağlıklı olduğu belirtilen Himalaya tuzu ve kaya tuzu da sanıldığı gibi sofra tuzundan daha yararlı değil. Himalaya tuzunda sodyum klorür dışında başka mineraller de var. Radyoaktif etki olduğu için bu tuzlar, kanserojen olabilmektedir. Ayrıca bu tuzlardaki iyot miktarı yetersiz olduğu için tiroid kanseri riskini de artırır.. İyotlu mu iyotsuz mu?.  da tirotryor. Ancak iyot fazlal art i kin ris eri ns ka id tiro rak tiroid beYOTSUZ tuz, . Arzu Yalçn, “Sonuç ola Dr r. yo rat ya ki ris me olanlar veya tiroit bezinde büyü e tiroid kanseri öyküsü ed ail , an ay olm run so tiroid hormonlar zinde hiçbir id bezi oldukça büyük ve tiro , tuz tlu iyo rda nla la mal” dedi. id bezi az ça niyle iyotsuz tuz kullanl de ne ki ris atr gu r nla fazla ola. Diş sağlığı için gerçekçi projelere ihtiyaç var. Elektronik sigara kalp krizi riskini artırıyor ABD’de yapılan bilimsel araştırmayla, her gün elektronik sigara kullananlarda kalp krizi riski sigara içmeyenlere göre iki kat fazla çıktı. Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) Tütün Çalışma Grubu Üyesi ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nazmi Bilir, Amerikan Koruyucu Hekimlik Dergisi’nde yayımlanan araştırma sonuçlarını anlattı: “ABD’de yapılan ‘Ulusal Sağlık Araştırması’ kapsamında toplam 70 bine yakın kişinin sigara ve elektro-. nik sigara kullanımına ilişkin bilgileri edinildi. Katılımcıların sigara ve elektronik sigara kullanım durumları, ‘hiç kullanmamış, eskiden kullanmış, halen ara sıra kullanıyor ve halen her gün kullanıyor’ olmak üzere dört grup halinde değerlendirildi. İzlem sonunda, her gün elektronik sigara kullananlarda kalp krizi riskinin, herhangi bir tütün ürünü kullanmayanlara oranla 1,8 kat arttığı saptandı. Aynı çalışmada her gün sigara kullananlardaki risk artışı da 2,7 kat olarak belirlendi.. AYDINLIK / ANKARA DİŞ çürüğü nezleden sonra en yaygın görülen sağlık sorunu. Ağız kanserleri, ağız sağlığını küresel çapta tehdit eden üçüncü önemli hastalık. Türk Dişhekimleri Birliği (TDB), 20 Mart Dünya Ağız Sağlığı Günü’nde yetkililere toplumun ağız ve diş sağlığı için harekete geçilmesi çağrısında bulundu. TDB’den yapılan açıklamada şöyle denildi: Ağız kanserleri en sık görülen kanserler arasında ilk 10 içerisinde olup, tütün ve alkol tüketimi ile doğru orantılı olarak artar. Ağız kanseri teşhis edilen vakaların yüzde 75’i sigara kullanan bireylerden oluşur. Dişeti hastalıkları kardiyovasküler hastalıklara yakalanma riskini arttırırken, yine kontrol altına alınmayan periodontal doku hastalıklarının erken doğum ve düşük kilolu bebek doğum oranını arttırdı-. ğı bilinmektedir. Sağlıklı dişlere sahip olmak kişinin kendine güvenini olumlu biçimde etkilemekte iken, dişsizlik; kişinin estetik ve ağız fonksiyonunu bozarak ruhsal durumunu olumsuz şekilde etkilemektedir. Koruyucu hekimlik anlayışı ile diş ve dişeti hastalıklarının önlenebilir hastalıklardan olduğu gerçeğinden hareket ederek; toplumun bilgilendirilmesi ve ağız-diş bakımı konusunda alışkanlık oluşturulması konusunda siyasi aktörlere , sağlık alanındaki meslek kuruluşlarına, eğitim kurumlarına, gönüllü sağlık kuruluşlarına ve sağlık endüstrisine sorumluluklar düşmektedir. Başta merkezi yönetim olmak üzere; yerel yönetimler, dişhekimliği fakülteleri, sağlık meslek birlikleri, sivil toplum kuruluşları ve sağlık endüstrisi gibi yapılar ağız ve diş sağlığının iyileştirilmesi konusunda gerçekçi ve sürdürülebilir projeler yapmak için bir an önce harekete geçmelidir.”. Türkçe Türkçe dil dil yeterlilikleri yeterlilikleri ölçülecek ölçülecek OKUMA, yazma, konuşma ve dinleme olmak üzere dört beceride dil yeterliliklerini ölçen ilk Türkçe elektronik sınavı Ankara’da yapıldı. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, “Pilot uygulamalardan sonra elde edilen verileri kullanarak mevcut durumumuzu göreceğiz ve ana dildeki her bir beceri ile akademik başarı arasındaki ilişkileri inceleyeceğiz” dedi. Türkiye’de yaşayan Suriyelile-. AYDINLIK 04. lik alana yapılan kanser araştırma merkezi Sağlık Bakanlığı’nın engeline takıldı. Kanser araştırma merkezini açamayan LÖSEV, günlerce Sağlık Bakanlığı önünde eylem yapmıştı. LÖSEV’den dün de konuyla ilgili bir açıklama geldi. Kanser aşısı başta olmak üzere kanser ilaçları üzerinde araştırma yapmak ve binlerce hastaya umut ışığı olma hayali kuran LÖSEV, yaptığı açıklamada Sağlık Bakanlığı’na seslendi: “Kanser Araştırma Merkezi yaptık. Yeni kanser ilaçlarını veya kanserin. Film repliği gerçek oldu. rin Türkçe öğrenimi için de elektronik sınavlar kullanılacak. Pilot uygulama için 15 il seçildi. Ankara’da dokuz okulun 7. sınıf düzeyindeki 374 öğrencisine ilk uygulama yapıldı. Ankara, İstanbul, Bursa, Kütahya, Denizli, Aydın, Antalya, Gaziantep, Şanlıurfa, Muğla, Adıyaman, Erzurum, Trabzon, Samsun ve Konya’da 7. sınıf öğrencileri sınava girecekler.. Türkçede dört dil yeterliliğinin ölçülmesine ilişkin e-sınav uygulamasını çok önemsediklerini ifade eden Selçuk, şu değerlendirmeyi yaptı: Bu uygulama, milli eğitim sistemimizde bir ilktir. İlk kez Türkçe dört beceriyi ölçen bir e-sınav yapıyoruz. Soruların hazırlanması, soru havuzu oluşturulması ve yazılım geliştirilmesi aşamaları arkadaşlarımız tarafından titizlikle yürütüldü. Ana. dil eğitiminde, öğretmenlerimizin dört beceride ölçme yapabilmeleri için eğitimler düzenleyeceğiz. 2019 yılında farklı sınıflardaki öğrencilerimize yönelik ana dilde dört beceri izleme ve değerlendirme araştırmaları, daha sonra 81 ilimizi kapsayacak şekilde devam edecek. İzleme araştırmalarından elde edeceğimiz geri beslemelerle ana dil eğitimimizi sürekli güçlendireceğiz..

(5) 21 Mart 2019 PERŞEMBE. Hazırlayan: Deniz Bilici. halklailiskiler@aydinlik.com.tr. MMO ARAŞTIRMA RAPORUNU AÇIKLADI. İşçi çıkarmalar artacak MakinaMühendisleriOdası’ncahazırlanan‘krizvesanayi’araştırmasında,derinleşen krizinsanayiodaklıolmayabaşladığına,işsizliğinhızlatırmanacağınadikkatçekildi. 5. Mehmet AKKAYA mehmetakkaya@aydinlik.com.tr. ENGELLİ SORUNLARI VE BELEDİYECİLİK-2. 9.5 milyon engelli ne istiyor? ENGELLİ, önce şehir yaşamındaki engellerin kaldırılmasını istiyor.. ENGELSİZ ŞEHİR. AYDINLIK / ANKARA. T. ÜRK Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne bağlı (TMMOB) Makina Mühendisleri Odası (MMO), sanayinin sorunları bülteninin 47’ncisini "kriz ve sanayi" konusuna ayırdı. Derinleşen krizin sanayi odaklı olmaya başladığına işaret edilen analizde, inşaata girdi veren sektörlerle iç talebi hızla daralan dayanıklı tüketim malı üreten sektörlerin krizden en olumsuz etkilenen alt dallar olduğuna dikkat çekildi. Sanayide işçi çıkarmalarının hızlandığı ve işsizliğin hızla tırmanacağı belirtilen araştırmada yatırımlardaki sert düşüşe de uyarı yapıldı. 2019 için ekonomide düzelme belirtilerinin çok zayıf olduğu vurgulanan raporda şu tespitlere yer verildi:. DOLAR BAZINDA YÜZDE 8 DARALMA Türkiye ekonomisi 2018’in son çeyreğinde yüzde 3 küçülürken 2018’in tamamında ancak yüzde 2.6 büyüyebildi. Bu dönemde Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH), Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) dolarla ifadesine göre, 784 milyar dolara kadar gerilemiş görünüyor. Bu, dolar bazında 2017’ye göre yüzde 8 dolayında daralmadır. Türkiye’nin kişi başına geliri, 1.4 milyar nüfusu olan Çin’in kişi başına geliri düzeyine indi.. SANAYİDE SORUN BÜYÜYOR Sanayinin GSYH içindeki payının yüzde 23.6 ile ilk sırada olduğu, imalat sanayinin payının yüzde 20’yi bulduğunun hatırlanması halinde, krizin sanayi odaklı olarak derinleştiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Nitekim sektörel katma değerlerin bir önceki yılın aynı çeyreklerine göre değişimine bakıldığında, GSYH’deki payı yüzde 24’e yaklaşan sanayide 2018 son çeyrekteki küçülmenin yüzde 6.4 olarak çok önemli bir yer tuttuğu görülmektedir. GSYH’deki büyüklüğü yüzde 20 olan imalat sanayiinde son çeyrekteki daralma yüzde 7.4 ile daha belirgin ve merkezde durmaktadır.. SANAYİ 12 AYDIR İNİŞTE Sanayinin 4 çeyrek ya da 12 aydır iniş halinde olması, krizin odağının sanayi olduğunu teyit ediyor. Sanayide birikimli kayıp yüzde 7’yi buluyor. Birikimli kayıp GSYH’de ise yüzde 3.1 olarak izleniyor. Sanayi üretim endeksi verilerine mevsimsellikten arındırılmış olarak bakıldığında resesyonun hissedildiği Temmuz 2018’den en son verinin yayımlandığı Ocak 2019’a kadar 7 ayda en çok daralmanın ağaç işleme sanayinde yüzde 24’e yakın yaşandığı gözlemleniyor. Onu izleyen demir-çeliği de içeren ana metal sanayiinde küçülmenin. yüzde 15’e yaklaştığı anlaşılıyor. İnşaat ile doğrudan ilgili "Metalik olmayan Mineral Ürünler" diye tanımlanan ve çimento, cam, seramik, tuğla vb. gibi inşaat girdilerini içeren alt sektördeki 7 aylık birikimli küçülmenin yüzde 14’e yaklaştığı anlaşılıyor. İnşaata girdi sağlayan alt sektörlerden sonra, beyaz eşya, elektronik ev eşyalarını üreten sektör ile otomotiv ürünlerini izleyen sektörlerde analize konu 7 ayda yüzde 10’a yaklaşan daralmalar olduğu gözleniyor.. YATIRIMLARDA YÜZDE 13 DARALMA Milli gelir verileri, yatırımlarda iki çeyrektir artan bir gerileme eğilimine işaret ediyor. Yatırımların 2018’in tamamında GSYH içindeki payı yüzde 28.4 olarak gerçekleşti. Ekonominin yüzde 3 küçüldüğü 2018 son çeyreğinde yatırımların GSYH içindeki payı yüzde 26.8’e düşerken, son çeyrekte yatırımlar 2017 son çeyreğine göre yüzde 13’e yakın daralma gösterdi. Yatırımların inşaat ve makine-teçhizat biçimindeki kırılımı, sanayi yatırımları hakkında da bilgi verir. 2017 ve 2018’in 8 çeyreği dikkate alındığında inşaat yatırımlarının son 2 çeyrekte negatife düşmesine karşılık makine-teçhizat yatırımlarının 3 çeyrektir gerilediği görülüyor. Daralan makine-teçhizat yatırımları, sanayinin ge-. leceği açısından çok olumsuz sinyaller vermektedir.. EN YÜKSEK İŞSİZLİĞE YAKLAŞILDI İşsizlik artışı, sanayide önemli istihdam kayıplarının başladığına işaret ediyor. Aralık 2018’de yüzde 13.5’i bulan işsizlik, Türkiye’nin son 30 yılının en yüksek işsizliğine çok yaklaşmış durumda. Aralık 2017’de yaklaşık 3.3 milyon olan işsiz sayısı bir önceki yıla göre 1 milyon kişi artarak 4.3 milyonu buldu. Kasım döneminde sanayide çalışanların sayısı 40 bin azalmıştı. Aralık döneminde ise 182 bin azaldı. Belli ki işverenler düşen üretimlerine hemen tepki vermeyip bir süre sabrettiler ama sonunda işten çıkarmalara hız verdiler.. TOPARLANMA EĞİLİMİ YOK 2019’un ilk çeyreğini (Ocak-Mart) bitirmeye az kalmışken daralma konjonktürünün sürdüğünü, toparlanma yönünde eğilimin olduğunu söylemek pek mümkün görünmüyor. Bankalarda kredi musluklarını biraz gevşetecek kadar kaynak olsa bile iç talep hâlâ zayıf. Tüketicinin kullanabileceği kredilerin faizleri hâlâ yüksek. Yatırımcıların iştahını kabartacak siyasal ve ekonomik adımlar da görünürde yok. 31 Mart yerel seçimlerini her şeyin önüne çeken hükümet, herkesi "bekle-gör" davranışına yöneltince tüketim de yatırım da bekle-gör kararında sabitlendi.. İki yılda 567 fabrika yandı tir. 2017 yılında yangınların sektörlere dağılımına baktığımızda yangınların, 36’sı plastik, 30’u gıda, 24’ü boya ve petrokimya fabrikalarında yaşanmış. 2018 yılında ise 71’i metal, 58’i ağaç, kağıt ve mobilya, 50’si plastik, 44’i gıda, 18’i petrokimya alanlarında üretim yapan fabrikalarda meydana gelmiştir.. AYDINLIK / ANKARA. EMEKLİLİKTE yaşa takılan (EYT) Birleşik Metal-İş Sendikası’na üye işçiler, taleplerini içeren imzalı dilekçeleri iletmek için bugün saat 11.00’de Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı önünde olacak. Sendikadan yapılan yazılı açıklamada, 1999 yılında itiraz ve protestolara rağmen çıkarılan "Mezarda emeklilik" olarak adlandırılan yasa nedeniyle milyonlarca emekçinin mağdur edildiğini savundu. 1999’da yapılan değişiklikle, çalışılırken devlet tarafından taahhüt edilen emeklilik hakkının yaş nedeniyle emekçilerin elinden alındığını belirtilen açıklamada, şunları kaydedildi:. SON iki yılda 567 fabrikanın yandığı bilgisi verilerek, fabrika yangınlarının kaza olmadığı belirtildi. Eski CHP Parti Meclisi Üyesi, Milletvekili Av. Haluk Pekşen, son dönemde meydana gelen fabrika yangınlarındaki artışa dikkat çekerek konuyla ilgili yaptığı araştırmalarla ilgili kamuoyuna bilgi verdi. Ekonomik krizin her geçen gün daha da ağırlaştığını, sanayicilerin üretemez hale geldiğini, konkordato ve iflasların peş peşe yaşandığını belirten Pekşen, "Cumhuriyet tarihi boyunca hiçbir dönemde bu kadar fabrika yangını yaşanmamıştır. Bu yangınların kaza olduğuna inanmak çok zor" dedi. Fabrika yangınlarıyla ilgili verileri paylaşan Pekşen, 2017 ve 2018 yıllarında toplam 567 fabrikanın yandığını belirterek şunları söyledi:. ‘SOSYAL DEVLETE TERS’. ‘DÖVİZ KURUNA BAK, ANLA’. "Söz konusu düzenlemeyle yasa, çalışanların aleyhine olarak geçmişe dönük uygulanmış ve hukuken, ‘çıkarılan kanunun geçmişe etkili olamayacağı’ ilkesi de hiçe sayılmıştır. Yapılan değişikliğin sosyal devlet ve çalışanı koruma ilkesiyle; ‘uyumlu, adil ve ölçülü olması’ gerekirken, ne yazık ki bu değişiklik çok ciddi hak kayıplarına yol açması nedeniyle, sosyal hukuk devleti açısından kabul edilemez niteliktedir. Gerek hukuk gerekse sosyal devletin temel ilkeleriyle ters düşen bu uygulamanın; yeniden düzenlenmesini ve 1999 öncesi sigortalı olan ve gerekli prim gün sayısını doldurup yaşa takılan herkesin emeklilik hakkından yararlanması gerektiğine inanıyoruz." EYT mağduriyeti yaşayan emekçilerin sesine ses vermeye çalıştıklarını ifade eden sendika, "1999’da çıkarılan kanunun geçmişe dönük uygulanmasına son verilerek yeni bir düzenlemeyle bu haksızlığın bir an önce giderilmesini ve mağduriyetin sonlandırılmasını talep ediyoruz" ifadelerini kullandı.  EMEK SERVİSİ. "2017 yılında 182 fabrika yanmıştır. Ancak 2018 yılına baktığımızda yanan fabrika sayısında mantıkla açıklanamayacak müthiş bir artış var. 2018 yılında yanan fabrika sayısı 385’dir. Bu dönem yakından incelendiğinde en çok fabrika yangınının 2018 yılının ekim ayında yaşandığını, bu dönemde 53 fabrikanın yandığını görmekteyiz. Bu dönem-. EYT’li metal işçileri Ankara’da. AYDINLIK 05. CMYK. Beş katlı binada tehlikeli çalışma İSTANBUL Sultangazi’de beş katlı binanın çatısında çalışan işçiler yürekleri ağza getirdi. Hiçbir güvenlik önlemi almadan çalışan işçiler çevredekiler tarafından görüntülendi.. HER AY ORTALAMA 30 FABRİKA. deki döviz kuruna baktığımızda aslında neden bu kadar fazla sayıda fabrikada yangın çıktığını anlayabiliriz. 2018 Ekim ayında doların 6 TL’ye, avronun ise 7 TL’ye yaklaştığını görüyoruz. Yanlış ekonomi politikaları, dış politikadaki tutarsızlıklar nedeniyle döviz kuru artmış ve böylece girdi maliyetleri tavan yapmıştır. Art arda iflaslar, konkordatolar ve fabrika yangınları gelmeye başlamıştır.. YANGIN HER SEKTÖRDE Fabrika yangınlarının yaşandığı sektörler incelendiğinde ülkemizin en önemli sektörlerinden biri olan tekstil sektörü başı çekmektedir. 2017 yılında meydana gelen fabrika yangınlarının 48’i, 2018 yılında ise 107’si tekstil sektöründe meydana gelmiş-. 2018 yılında meydana gelen fabrika yangınlarının aylık dağılımına baktığımızda her ay ortalama 30 fabrika yanmıştır. 2018 yılı Ocak ayında 38, Şubat’ta 33, Mart’ta 28, Nisan’da 36, Mayıs’ta ve Haziran’da 29, Temmuz’da 46, Ağustos’ta 39, Eylül’de 40, Ekim’de 53, Kasım’da 38 ve Aralık ayında 27 fabrika yanmıştır.. EKONOMİK KRİZLE BAĞLANTILI Yangınlar ekonomik krizle bağlantılıdır. 2019 yılı Ocak ayı Sanayi Üretim Endeksi eksi 7.3 olarak açıklandı. Bu veri de gösteriyor ki sanayide yangın, üretimde çökmeyi getirmiştir. Kısacası ekonomik kriz ve sanayideki büyük yangınların bir tek nedeni vardır. Ekonomideki yangının fitilini siyaset ateşlemiştir. Sonuç ve rakamlar yangın kadar dehşet vericidir. Bir ülkede üretim yoksa dışa bağımlılık vardır.”. İstinat duvarı çöktü: 4 İŞÇİ YARALI KONYA Karapınar’da, Organize Sanayi Bölgesi'ndeki Süt Üreticileri Birliği'nin bahçesinde atık su boru hattı döşenirken istinat duvarı çöktü. Duvarın dibinde çalışan 4 işçi, çöken istinat duvarının enkazı altında kaldı. İşçiler, AFAD ve itfaiye ekiplerinin müdahalesiyle kurtarılıp, hastaneye kaldırıldı.. -17 yıldır araştırma yok. Hangi kapsamda kaç engelli var, hangi kentte, belediyede kaç engelli var, bilmiyoruz. Sağlıklı planlama ve hizmet üretimi için, bilinmezliğin giderilmesi gerek. Görev hükümetindir, Bakanlığındır. - Anayasal haklarını istiyorlar. YSK başvurularını reddetmiş. Görmeyenlere göre oy pusulası olmalı. - Yüksek kaldırımlar, kaldırımlardaki trafo, pano vb, engellilere engeldir, düzenlenmeli. - Kentsel dönüşümlerde, inşaat izinlerinde, bina girişleri ve asansörler, tekerlekli sandalye, koltuk değneği ve baston kullanımına uyumlu olmalı. - Resmi (kaymakamlık, belediye dahil) ve sosyal binalara engelli giremiyor. Uyumlu olması gerek. - Toplu ulaşım araçları, asansörler, basamaklar, tuvaletler tüm engel grupları dikkate alınarak sesli, kabartmalı ve görsel yönlendiricilerle düzenlenmeli. - Belediyeler ve toplu hayatın gerçekleştiği yerlerde, işaret dili tercümanı da bulundurmalı. - Bazı illerde, bazı bölgelerde başlayan sarı çizgiler yaygınlaştırılmalı.. ENGELSİZ SOSYAL HAYAT - Engellinin sosyal yaşama katılabilmesinin önündeki engeller kaldırılmalı. Sinema, tiyatro, spor, piknik, konser, kermes vb. organizasyonlar engelliye uygun olmalı. - Belediyeler, engelli katılımına açık etkinlikler düzenleyerek sosyal yaşama katılmalarını teşvik etmeli. - Engelli yaşam merkezleri yaygınlaştırılmalı, ücretsiz ve kaliteli hizmet sunulmalı. - Belediyelerin, kendisi ve ailesi yalnızlaşan ağır engellilerin yalnızlığını giderici rolleri, etkinlikleri olmalı. - Engellilerin spor yapacakları alanlar artmalı. Engelli spor kulüpleri desteklenmeli.. YAYGIN EĞİTİM - Engellinin kendisinin, yakınlarının ve toplumun eğitimi şeklinde üç ayrı başlıkta eğitim planlanmalı. - Engelli yasal haklarını bilmiyor. Görsel, sesli ve yazılı eğitimlerle giderilmeli. - Eğitim kurumlarıyla işbirliği yapılarak öğrencinin engelli algısı doğru yönde geliştirilmeli. - Belediye personelini bilinçlendiren eğitimler olmalı. - Engelliye hizmet sunanlarda kısmen görülen "muhtaçlık", "lütufta bulunma" eğilimi giderilmeli. - İhtiyacı olan engelliye ve yakınına temel sağlık ve eğitim evde verilebilmeli.. ENGELLİ İSTİHDAMI - Engelli "muhtaç insan" duygusundan kurtarılmalı. Üretken hale getirilerek hem topluma hizmet etmesi, hem de kendisinin anlamlı olduğu duygusu sağlanmalı. - Engelli çalışma hayatına hazırlanmalı. Bu amaçla bilgi ve becerisini artıran, yeterli düzeye çıkaran eğitimler düzenlenmeli. - Belediye - özel sektör işbirliği ile eğitilmiş engellinin özel sektörde verimli üretici olarak istihdamı sağlanmalı. - Çalışma hayatındaki engelli kotası alt sınırdır. Üstüne çıkılması için engel değildir. - Belediyeler yasal ve zorunlu istihdam kotalarını doldurmalı. İhtiyaca göre kotanın üstünde de engelli istihdam edebilmeli. - Engellinin çalışma ortamı engellilik durumuna göre düzenlenmeli. - Kimi özel işletmelerde görülen, engelliye verilen ücretin bir kısmın sonra elinden alınması gaspına karşı, toplumsal ve yasal mücadele edilmeli. Bu vahşete son verilmeli. ENGELLİLER YÖNETİMLERE - Sendikalar engelli sorunlarıyla yeterince ilgilenmiyor. Oysa engellinin de örgütüdür sendika. - İşyerlerinde tüm engellilerin ve sendikacıların katıldığı işyeri engelli meclisleri oluşturulmalı. Sorunlar birlikte ele alınmalı. - İl veya ilçelerde engelli örgütlerinden oluşan engelli kent meclisleri oluşturulmalı. Toplantıları düzenli organ toplantısı şeklinde olmalı. Kararlar belediye planlarına ve uygulamalarına yansıtılmalı. - Belediyelerde engelli hizmetleri daire başkanlığı ya da müdürlüğü oluşturulmalı. Yeterli ve düzenli olanak yaratılmalı, personel uzman hale getirilmeli. - Engellilerin belediye meclisine seçilebilmesi için kota oluşturulmalı.  İdare ve halk olarak, beyinlerimizdeki engelleri kaldırılalım. Vatan Partisi’nin Pendik Belediyesi için benimsediği bu programı, bütün belediye başkan adaylarına öneriyoruz..

Referanslar

Benzer Belgeler

üzerine ambalaj, örneğin satın alınan bir ürün takı ise kadife kumaştan, ahşap kutudan ya da kağıt zarf şeklinde veya jelatin, folyo gibi. malzemelerden yapılmış

Çocuk ve Aile Üzerindeki Etkileri..  Hastalık ve hastaneye yatma major bir krizdir.  Çocuklar bu duruma daha duyarlıdır. Ve örselenebilirlikleri yüksektir.

 Arıların ve arı larvalarının bu kadar çeşitli toksik böcek ilacına maruz kalması çok belirleyici bir etki bırakıyor.

The results of the study showed that (a) the levels of CT had significant effect on the scores of the participants on the resilience scale; (b) the levels of CT had significant

Yemek- ten sonra matematikçi, yapılacak bir iki işi olduğunu söyleyerek ayrılıp odasına çıkar.. Biraz sonra kimyacı da yorgunluk

Akıllı telefonunuzdaki uygulamasına Bluetooth ile bağlanarak, taradığınız gıdaların kimyasal içeriğini, besin ve enerji değerlerini size bildiren SCIO,

Fouchier’e göre bu iki mutasyon ve başlan- gıçta kasıtlı olarak oluşturulan üç mutasyon, yani toplamda sadece beş mutasyon, virü- sün deneyde kullanılan kokarcalar arasında

Kamu istihdam kurumlarında hedeflerle yönetim anlayıĢına yoğunlaĢılan ikinci bölümde, hedeflerle yönetimin tarihçesi, hedeflerle yönetimi etkileyen faktörler ile