• Sonuç bulunamadı

Rıdvan Kalaycı / İsmail Akdoğan 1

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Rıdvan Kalaycı / İsmail Akdoğan 1"

Copied!
20
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)
(3)

21.YÜZYILDA TÜRKİYE’NİN ORTADOĞU ÜLKELERİ VE BÜYÜK GÜÇLERLE

İLİŞKİLERİ

Editörler

Rıdvan Kalaycı ve İsmail Akdoğan

Eylül 2021

(4)

ORİON KİTABEVİ

ISBN:978-625-7294-42-3

© Orion Kitabevi, Eylül-2021 21.Yüzyılda Türkiye’nin Ortadoğu Ülkeleri ve Büyük Güçlerle İlişkileri

Editörler: Rıdvan Kalaycı ve İsmail Akdoğan Baskı

Vadi Grafik Tasarım ve Reklamcılık Ltd.Şti Certificate No: 47479

İvedik Org. San. 1420. Cad. No: 58/1 Yenimahalle /Ankara

Phone: +90 312 395 85 71 Tel: 0312 34110 20 Orion Kitabevi

Selanik Cad. No:72 06640 Kızılay / ANKARA Tel: 0 312 417 78 35

Faks: 0 312 425 06 82

www.orionkitabevi.com.tr-orion@orionkitabevi.com.tr

(5)

ÖNSÖZ

21. yüzyılda Türkiye, hem bulunduğu bölgenin merkezi güçlerinden hem de küresel siyasetin temel aktörlerinden biri haline gelmiş bulunmak- tadır. Bu nedenle Türkiye’nin dış politika karar ve uygulamaları, bölge devletleriyle ikili ve çok taraflı ilişkileri ve uluslararası politikaya yön ve- ren büyük güçlerle ilişkileri giderek daha fazla ilgi çekmekte ve merak uyandırmaktadır. Elinizdeki kitabın temel amacı da oldukça aktif bir dış politika takip eden Türkiye’nin diğer ülkelerle ilişkilerin seyrine yönelik ilgisi artan okuyucuya derli toplu bir çalışma sunmaktır. Bu amaç doğrul- tusunda 2000’li yıllarda dünyadaki değişim ve eğilimleri dikkate alan Türkiye’nin, dış politikasında güç merkezleriyle ilişkilerini nasıl şekillen- dirdiği, mevcut değişikliklerin Türkiye’nin hareket sahasına ne gibi etki- leri olduğu, işbirliği ve sorun alanlarını ne yönde etkilediği incelenmekte- dir. Özellikle güncele odaklanmaya çalışan kitabın literatüre faydalı olma- sını ve keyifle okunmasını dileriz.

Bu amaca hizmet etmek amacıyla Ocak 2021’de yola çıkılan çalışma, pandemi şartlarına rağmen bölüm yazarlarının özverili davranarak ça- lışma takvimine sadık kalmaları sonucu basıma hazır hale gelebilmiştir.

Bu vesileyle kitaba katkıda bulunan meslektaşlarımıza gösterdikleri sabır ve titiz çalışma için teşekkürü borç biliyoruz. Ayrıca kitabın basımını üst- lenen Orion Kitabevine ve tüm çalışanlarına desteklerinden ötürü teşek- kür ederiz.

Bu kitabın hazırlanması belli bir sürece yayılsa da, hatalardan veya ek- sikliklerden tamamen arındırıldığını ifade etmek mümkün değildir. Dik- katimizden kaçmış olan noktalar ve diğer eksiklikler şahsımıza ait ol- makla birlikte okuyucularımızın katkı ve eleştirileriyle bu eksiklikleri gi- derme imkanımız da olacaktır.

Pandemi şartları nedeniyle çalışmalarımızın büyük bir kısmını evde gerçekleştirdiğimiz için bu çalışmanın ortaya çıkmasında aile fertlerimi- zin vermiş olduğu manevi destek de büyük bir teşekkürü hak etmektedir.

Göstermiş oldukları sabır ve sevgi sayesinde bu kitabın hazırlanmasının mümkün olduğunu belirtmek gerekir.

Rıdvan Kalaycı ve İsmail Akdoğan Eylül 2021 Sakarya

(6)
(7)

İÇİNDEKİLER

GİRİŞ ... 15

BİRİNCİ BÖLÜM 2011 TUNUS HALK AYAKLANMALARININ ONUNCU YILINDA TÜRKİYE-TUNUS İLİŞKİLERİ Rumeysa KÖKTAŞ Giriş ... 21

1.Tunus Halk Devrimi’nin Onuncu Yılı: Kronolojik Bir Değerlendirme ... 22

1.1. 2011 Tunus Ulusal Kurucu Meclis Seçimleri ... 23

1.2. 2014 Tunus Anayasası: Arap Ülkelerindeki En İlerici Anayasa ... 26

1.3. 2014 Parlamento ve Cumhurbaşkanlığı Seçimleri ... 26

1.4. Tunus’ta Zor Geçen Yıl: 2015 Yılı Terör Saldırıları ve Siyasi Sorunlar ... 27

1.5.2019 Seçimleri: Değişen İsimler, Değişmeyen Düzen ... 29

2. Arap Baharı Sonrası Türkiye Tunus İlişkileri ... 33

2.1.Tunus Halk Devrimi’nin İlk Dört Yılında Türkiye-Tunus İlişkileri... 33

2.2. 2015-2021 Yılları Arasında Türkiye-Tunus İlişkileri ... 39

Sonuç ... 42

Kaynakça ... 42

İKİNCİ BÖLÜM 21. YÜZYILDA TÜRKİYE–MISIR İLİŞKİLERİ (2001-2021) Ahmet Hüsrev ÇELİK Giriş ... 47

1.Arap Baharı Öncesi İlişkiler (2001-2011) ... 49

2. Arap baharı Sonrası İlişkiler (2011-2021) ... 58

2.1. Devrim ile Darbe Arasında İlişkiler ( 2011-2013) ... 58

2.2. Askeri Darbe Sonrası İlişkiler: Sisi Dönemi (2013-2021) ... 65

3.Doğu Akdeniz Meselesi Bağlamında İlişkiler ... 70

4.Sekiz Yıl Sonra İlk Temas: İlişkilerde Normalleşme Belirtileri... 73

Sonuç ... 74

Kaynakça ... 75

(8)

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

LİBYA İÇ SAVAŞI, TEMEL AKTÖRLER VE TÜRKİYE Furkan POLAT

Giriş ... 83

1.17 Şubat Devrimi ve Kaddafi Rejiminin Sonu ... 84

2.Libya Krizinin Yerel Boyutu: Nedenler, Taraflar ve Rekabet... 87

3.Bölgesel ve Küresel Aktörlerin Libya Politikası ... 96

3.1 Hafter Yanlısı Revizyonist İttifak ... 96

3.2.UMH Yanlısı Statükocu İttifak... 101

3.2.1. Türkiye-Libya İlişkileri ... 102

Sonuç ... 107

Kaynakça ... 108

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM BİR BAŞARI HİKAYESİNDEN ASKERİ ÇATIŞMAYA TÜRKİYE SURİYE İLİŞKİLERİ: 2001-2021 ARASI DÖNEMİN ANALİZİ Rıdvan KALAYCI Giriş ... 113

1. Adana Mutabakatından Arap Baharına: İkili İlişkilerde Yakınlaşma Dönemi ... 115

2. Arap Baharının Suriye’ye Yansıması: Parçalanmış Bir Devlet ... 119

2.1. Suriye’de Kontrol Alanları ... 122

2.2. Suriye Krizine Çözüm Arayışları ... 127

2.2.1. Cenevre Görüşmeleri ... 127

2.2.2. Astana Zirveleri ... 129

2.2.3. Soçi Zirveleri ... 131

3. Bölgesel ve Küresel Aktörlerin Soruna Yaklaşımı ... 134

3.1. ABD ... 134

3.2. Rusya ... 135

3.3. AB ... 137

3.4. İran ... 140

4. Türkiye’nin Arap Baharı Sonrası Suriye Politikası ... 143

4.1. İkna Sürecinden Karşılıklı Yaptırımlara Geçiş... 143

(9)

4.2. Rejime Karşı Muhaliflere Destek ... 145

4.3. Terörle Mücadele Dönemi ... 147

4.4. Sınırların Güvenliğinin Sağlanması Dönemi: Suriye Topraklarında Askeri Harekatlar ... 150

4.4.1. Fırat Kalkanı Harekatı ... 150

4.4.2. Zeytin Dalı Harekatı ... 151

4.4.3. Barış Pınarı Harekatı ... 155

4.4.4. Bahar Kalkanı Harekatı ... 157

Sonuç ... 160

Kaynakça ... 161

BEŞİNCİ BÖLÜM SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ SONRASINDA TÜRKİYE-İSRAİL İLİŞKİLERİ Hüsna Taş YETİM Giriş ... 167

1.2000 Öncesi Türkiye-İsrail İlişkileri: Denge Siyasetinden “Stratejik ” İşbirliğine ... 168

2.Değişen İç-Bölgesel Dinamikler Bağlamında 2000’lerde Türkiye-İsrail İlişkileri ... 174

2.1.İsrail-Türkiye İlişkilerinde Değişmeyen Unsur: Filistin Meselesi ... 174

2.2.Bölgesel Politikalarda Ortak ve Ayrışan Tutumlar: Doğu Akdeniz ve Ortadoğu ... 181

2.3.Siyasi Krizlerden Bağımsız Alan: Ekonomik İlişkiler ... 188

Sonuç ... 191

Kaynakça ... 192

ALTINCI BÖLÜM 134 KONTROLLÜ GERİLİM İLE İHTİYATLI İYİMSERLİK ARASINDA TÜRKİYE-İRAN İLİŞKİLERİ Mustafa Şeyhmus KÜPELİ Giriş ... 195

1.Rekabet İçinde İşbirliği mi? 2000’li Yıllara Genel Bir Bakış ... 197

1.1.ABD’nin Değişen Bölge Politikası: Görece İstikrardan Bölgesel Güç Boşluğuna ... 197

(10)

1.2.Arap Ayaklanmaları: İş Birliğinden Güvenlik Merkezli Bakışa ... 201

1.3.Türkiye’nin Yeni Dış Politika Vizyonu ... 203

2.İran Nükleer Krizi ... 205

3.NATO Füze Kalkanı Krizi ... 211

4.Eksen Kayması Tartışmaları Merkezinde İran ... 212

5.Suriye Krizi ... 214

6.Terör ve Güvenlik ... 218

7.Kırılgan İşbirliği: Ekonomi ... 222

Sonuç ... 225

Kaynakça ... 225

YEDİNCİ BÖLÜM 160 ABD İŞGALİ SONRASI TÜRKİYE-IRAK İLİŞKİLERİNİ GÜNCEL SORUNLAR EKSENİNDE DEĞERLENDİRME Recep Tayyip GÜRLER Giriş ... 231

1.ABD İşgali Sürecinde Türkiye Irak İlişkileri 2003-2011 ... 232

2.Arap Ayaklanmaları ve Türkiye-Irak İlişkileri 2011-2014 ... 236

3.DAEŞ’in Irak’ta ilerlemesi ve Başika Kampı Krizi 2014-2017 ... 239

4. IKBY Bağımsızlık Referandumu Sonrası İlişkiler 2017-2021 ... 243

4.1.Sincar ve Kuzey Irak’ta PKK Varlığı ... 246

Sonuç ... 248

Kaynakça ... 249

SEKİZİNCİ BÖLÜM ARAP BAHARI SONRASI DÖNEMDE TÜRKİYE-KÖRFEZ ÜLKELERİ İLİŞKİLERİ: GÜNCEL SORUNLAR EKSENİNDE BİR DEĞERLENDİRME İsmail AKDOĞAN Giriş ... 253

1.Mısır Darbesi ... 254

2.Katar Ablukası ... 257

3.Kaşıkçı Cinayeti ... 261

4.Suriye İç Savaşı ... 265

(11)

5.Libya İç Savaşı ... 268

Sonuç ... 272

Kaynakça ... 273

DOKUZUNCU BÖLÜM 21. YÜZYILDA TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİ: ASİMETRİDEN GÖZ HİZASINA KRİZLER SARMALI Oğuz GÜNGÖRMEZ Giriş ... 277

1.Anlaşmazlık Alanları ... 283

1.1. Bölgesel Politikalar ... 283

1.2.Güvenlik Sorunları ... 289

2. İşbirliği Alanları ... 294

2.1. Terörle Mücadele ... 294

2.2.Türkiye’nin NATO’ya Katkıları ... 296

2.3.Savunma Sanayi/Silahlanma ... 297

2.4.Ekonomik ve Ticari İlişkiler ... 299

2.5.Enerji ... 302

Sonuç ... 303

Kaynakça ... 304

ONUNCU BÖLÜM 2000’Lİ YILLARDA TÜRKİYE-AVRUPA BİRLİĞİ İLİŞKİLERİ: SORUNLU ALANLAR, FIRSATLAR VE İŞ BİRLİKLERİ Filiz CİCİOĞLU ve Hacı Mehmet Boyraz Giriş ... 309

1.Türkiye-AB İlişkilerinde Sorunlu Alanlar ... 311

1.1.Aşırı Sağın Yükselişi ve İlişkilere Etkisi ... 311

1.2.PKK ve FETÖ Faaliyetleri ... 313

1.3.Geri Kabul Anlaşması ve Vize Serbestisi ... 316

1.4.Müzakere Sürecindeki Tıkanıklıklar ... 318

1.5.Kıbrıs Sorunu ve Doğu Akdeniz’deki Gerilim ... 321

2.Türkiye-AB İlişkilerinde Fırsatlar ve İş Birliği Alanları ... 324

2.1.Ekonomide İş Birliği ... 325

(12)

2.2.Düzensiz Göçle Mücadelede İş Birliği ... 329

2.3.Enerjide İş Birliği ... 333

3.Diğer Alanlarda Muhtemel İş Birlikleri ... 337

Sonuç ... 340

Kaynakça ... 341

ONBİRİNCİ BÖLÜM 2000’Lİ YILLARDA TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ: REKABET VE İŞBİRLİĞİ ARASINDA İNCE BİR ÇİZGİ Altun Altun Giriş ... 347

1.Dış Politikada Değişim ve İkili İlişkilere Yansıması ... 348

2.Türkiye-Rusya İlişkilerinde Rekabet ve Sorun Alanları ... 356

2.1.Suriye Meselesi ... 356

2.2.Libya ... 362

2.3.Karadeniz ... 364

2.4.Kafkasya ... 366

2.5.Orta Asya ... 371

3.Türkiye İle Rusya Arasındaki İşbirliği Alanları: Ticaret Ekonomi ve Güvenlik ... 373

3.1.İki Ülke Arasındaki Yatırım İlişkileri ... 377

3.2.Askeri Alanda İşbirliği ... 379

Sonuç ... 381

Kaynakça ... 382

ONİKİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE- ÇİN İLİŞKİLERİ: FIRSATLAR ve TEHDİTLER Şahin ÇAYLI Giriş ... 389

1.Türkiye- Çin İlişkilerinin Tarihsel Gelişimi ... 390

2.Gelişmekte Olan İki Ekonomi: Türkiye ve Çin ... 392

3.İki Ülke İlişkilerinde Sorun Alanları ve Tehditler ... 396

3.1.Doğu Türkistan Sorunu ... 397

3.2.İki Ülke Arasındaki Ticaretteki Dengesizlik ... 400

(13)

4.Türkiye- Çin İlişkilerinde İşbirliği Alanları ve Fırsatlar ... 403

4.1.BRICS... 404

4.2.Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ... 405

4.3.Bir Kuşak Bir Yol Projesi ... 407

Sonuç ... 409

Kaynakça ... 411

ONÜÇÜNCÜ BÖLÜM TÜRKİYE’NİN DOĞU AKDENİZ POLİTİKASI: DIŞLANMA VE SINIRLANDIRILMAYA KARŞI HAK ARAYIŞI Rıdvan KALAYCI Giriş ... 415

1. GKRY’nin Tek Taraflı Adımları ve Yunanistan’ın Maksimalist Yaklaşımları ... 416

2. Bölgesel ve Küresel Aktörlerin Doğu Akdeniz Politikaları ... 425

2.1. Mısır ... 425

2.2. İsrail ... 429

2.3. AB ... 431

2.4. ABD ... 435

2.5. Rusya ... 438

3. Türkiye’nin Doğu Akdeniz Politikası ... 439

3.1. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de Askeri-Güvenlik Merkezli Dış Politika Uygulamasının Nedenleri ... 447

3.2. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de Enerji Merkezli Politika Uygulamasının Nedenleri ... 451

Sonuç ... 455

Kaynakça ... 456

ONDÖRDÜNCÜ BÖLÜM TÜRKİYE SAHRA-ALTI AFRİKA İLİŞKİLERİ: EKONOMİK ORTAKLIKTAN STRATEJİK ORTAKLIĞA Yunus TURHAN Giriş ... 463

1.Türkiye-Afrika İlişkilerinin Tarihsel Arka Planı: Erken Dönem... 464

(14)

1.1.1923'ten 1998'e Türkiye-Afrika İlişkileri: Durgunluk Dönemi ... 467

1.2.1998’den sonra Türkiye-Afrika İlişkileri: Yeniden Canlanma ... 471

1.3. 2003'ten 2008'e Türkiye Afrika İlişkileri: Canlanmadan İstikrara ... 472

1.4.2008 sonrası Türkiye-Afrika İlişkileri: İstikrardan Kurumsallaşmaya ... 473

Sonuç ... 479

Kaynakça ... 482

ONBEŞİNCİ BÖLÜM 2000’Lİ YILLARDA TÜRK DIŞ POLİTİKASININ EKONOMİ- POLİTİĞİ: ORTADOĞU ÜLKELERİ ÖRNEĞİ Abdussamet PULAT Giriş ... 485

1.İran ile Ekonomik İlişkiler ... 487

1.2.Bölgesel Rekabetin Türkiye-İran Ekonomik İlişkilerine Etkisi ... 492

1.3.Yaptırımların Dönüşü ve Ekonomik İlişkilere Etkisi ... 493

2.Irak ile Ekonomik İlişkiler ... 493

2.1. Kuzey Irak ile Ekonomik İlişkileri ... 496

3.Suriye ile Ekonomik İlişkiler ... 499

3.1. Suriye’deki Halk Hareketlerinin Ekonomik İlişkilere Etkisi ... 501

4.Körfez Ülkeleriyle Ekonomik İlişkiler ... 501

4.1. Katar ile Gelişen Ekonomik İlişkiler ... 504

Sonuç ... 506

Kaynakça ... 507

(15)

GİRİŞ

Küresel ve bölgesel sistemde 21. yüzyılda yaşanan önemli değişiklikler Türk dış politikasının şekillenmesini ve uygulanmasını da oldukça etkilemiş- tir. Özellikle Soğuk Savaş’ın sona ermesinden sonra büyük oranda ABD’nin hegemonyasında bir tek kutupluluğun olduğu 90’lı yıllarda Türkiye, dış po- litikasını bu hegemon güçle uyumlu şekilde uygulamaya özen göstermiştir.

Ancak 11 Eylül saldırılarının ardından ABD’nin, Afganistan ve Irak işgalle- rinde olduğu gibi Başkan Bush liderliğinde müdahaleci bir politikaya yönel- mesi, Türkiye’yi ve yakın çevresindeki ülkeleri doğrudan ve dolaylı şekilde etkilemiştir. Irak’ın, 2003 yılındaki işgalinin ardından istikrarsız ve terör ör- gütlerinin geniş manevra alanı bulabildiği bir alana dönüşmesi, PKK terör örgütünden tehdit algılayan Türkiye’nin kaygılarına yenilerini eklemiş ve dış politikasında yeni meydan okumalarla karşılaşmasına neden olmuştur.

Diğer taraftan ABD’nin 90’lı yıllardaki uluslararası sistemdeki baskın ko- numunu zayıflatan ya da onu farklı alanlarda dengeleyebilecek Rusya, Çin ve Avrupa Birliği (AB) gibi aktörlerin öne çıkması, bunların yanında Japonya, Brezilya, Hindistan, Meksika, Endonezya, Güney Kore ve Türkiye gibi yük- selmekte olan ülkelerin de 21. yüzyılda dünya siyasetinde etkili birer oyuncu olarak uluslararası arenada sahne almaya başlaması, mevcut uluslararası sis- temin yapısını çok kutuplu bir forma dönüşmesini sağlamıştır. Küresel düz- lemde görülmeye başlanan bu değişim, şüphesiz Türkiye’nin dış politikasına farklı bir açılım sağlamış ve manevra kabiliyetini artırmıştır. Ancak söz ko- nusu sistemsel değişikliğin, istikrarlı bir yapıya geçiş yapıldığı şeklinde algı- lanmaması gerektiğini de hatırlatmak gerekmektedir. Nitekim 11 Eylül saldı- rılarının ardından ABD’nin “terörizmle savaş” adı altında başlattığı müca- dele ve bu kapsamda Afganistan ve Irak’ı işgal etmesi, Rusya’nın Çeçenis- tan’da gerçekleştirdiği müdahale/mücadele ve yine Rusya’nın 2008 yılında Gürcistan’la savaşması, 2014 yılında da Ukrayna’ya ait olan Kırım’ı ilhak et- mesi, Balkanlarda yeni devletlerin ortaya çıkması, Kuzey Afrika ve Ortadoğu coğrafyasını çatışmaların ve istikrarsızlığın hakim olduğu bir coğrafyaya dö- nüştüren Arap Baharının yaşanması gibi birçok örnek, mevcut küresel ve bölgesel düzlemde güç mücadelesinin şiddetli bir şekilde devam ettiğini gös- termektedir. Yaşanan bütün bu sorunların yanında Müslüman Kardeşler, Hizbullah, Hamas, DAEŞ, PKK/PYD gibi birçok devlet dışı (silahlı) aktörün de ön plana çıkması, devletlerarası ilişkileri çok daha karmaşık ve çok bo- yutlu bir hale sokmuştur.

Tunus’ta başlayıp Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki ülkeleri derinden etki- leyen Arap Baharı, bölgesel güç dengesinde kaymalara neden olmuştur. Zira

(16)

Tunus’taki gibi sancısız bir geçiş Suriye, Libya, Yemen ve Mısır’da yaşanma- mıştır. Her ne kadar Mısır’da Hüsnü Mübarek sonrasında seçimler yapılsa ve Müslüman Kardeşler bu seçimleri kazansa da, 2013 yılındaki darbeyle bir- likte Arap Baharı içerisinde elde edilen demokratik kazanımlar kaybolmuş- tur. Suriye, Yemen ve Libya ise, farklı gruplar arasındaki anlaşmazlık ve ça- tışmalar günümüze kadar devam eden bir iç savaşa dönüşmüştür. Ayrıca bu iç savaşlarda sadece rejim ile muhalifler değil, birçok bölgesel ve küresel ak- tör de doğrudan ya da vekil unsurlar üzerinden yer almıştır. Bu nedenle özel- likle Suriye, 2002 yılında iktidar olan AK Parti’nin “sıfır sorun politikası”, “rit- mik diplomasi”, “merkez ülke”, “arabuluculuk” gibi uygulamaya çalıştığı yeni vizyonunu test eden ve birçok açıdan Türk dış politikasının sınırlılıkla- rını gösteren bir örneğe dönüşmüştür. Ayrıca Suriye’nin yanında Güney Kıb- rıs Rum Yönetimi (GKRY), Ermenistan, İran, Yunanistan ve Mısır gibi ülke- lerle de ilişkilerin gerilmesi nedeniyle bu yöndeki tartışmalar şiddetlenmiştir.

Arap Baharı kapsamında Irak ve Suriye gibi iki önemli komşu ülkenin istikrarsız bir yapıya ve terör örgütlerinin çok rahat bir şekilde hareket alanı bulabildiği bir coğrafyaya dönüşmesi, Türkiye’yi yeni tehditlerin etkisi al- tında bırakmıştır. Bu bağlamda DAEŞ’in Irak’ta Musul ve Anbar gibi Sünni- lerin çoğunlukta olduğu bölgelerde faal olması, Suriye’de saldırılara başla- dıktan sonra büyük oranda Türkiye’ye yakın olan muhaliflerin topraklarını ele geçirmesi ve aynı zamanda Türkiye içerisinde birçok terör saldırısında bulunması, PYD/PKK terör örgütünün Suriye’nin kuzeyinde oluşturmuş ol- duğu kantonları birleştirme ihtimali Türkiye’yi askeri güç kullanmak zo- runda bırakmıştır. Irak ve Suriye’nin yanında bölgesel ve küresel aktörlerin Doğu Akdeniz bölgesinde Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) hak ve çıkarlarının göz ardı etmeye ve buradaki enerji denkleminden dışarda bırakmaya dönük politikaları da, Türk dış politikasında 2001-2011 yılları arasındaki liberal-ekonomik yaklaşımların yerine askeri-güvenlik bo- yutunun öne çıkmasına neden olmuştur.

2000’li yıllarda Türk dış politikasıyla ilgili önemli bir değişiklik ise, karar alma mekanizmasında gerçeklemiştir. Gerek 90’lı yıllardaki güvenlik kaygı- larının azalması gerekse AB’ye üyelik yolunda düzenlenen anayasa değişik- likleri ile uyum paketleri kapsamında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) karar alma mekanizmasındaki etkisi azalmaya başlamış, buna bağlı olarak da dış politikada ekonomik öncelikler ağırlık kazanmıştır. Buna AK Parti’nin 2002 yılında iktidar olması ve akabinde “komşularla sıfır sorun” olarak öne çıkan bir dış politikaya ağırlık vermesi de eklenince, 2000’li yılların ilk on yılında Türkiye yumuşak gücü ön plana çıkartan ve Afrika, Asya ve Latin Amerika

(17)

gibi farklı coğrafyaları da içerisine alan bir “ticaret devleti” yaklaşımını ha- yata geçirmeye çalışmıştır. Ancak 2010 yılından itibaren Arap Baharının Or- tadoğu bölgesel alt sisteminde köklü değişiklikler ortaya çıkarması ve bölge- sel ve küresel aktörlerin dahil olduğu birçok sorunun yaşanmasına neden ol- masından dolayı Türkiye’nin dış politikadaki önceliklerinin değişmesine de etki etmiştir. Buna Gezi Parkı olayları ve 15 Temmuz darbe girişimi gibi Tür- kiye’deki siyasal otoriyeti devirmeye yönelik girişimlerin de eklenmesiyle birlikte karar vericilerin dış politika adımlarında güvenlik merkezli yaklaşım- lar daha ağır basmıştır. Nitekim darbe girişiminden sonra Türkiye içeride FETÖ, PKK ve DAEŞ’e karşı mücadele ederken sınır ötesinde ise Fırat Kal- kanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve Bahar Kalkanı gibi kapsamlı harekatlar ger- çekleştirmiştir.

Görüldüğü üzere son 20 yıllık süreçte iç siyasette, bölgesel ve uluslararası sistemin yapısında büyük değişimler yaşanmıştır. Buradan hareketle mevcut çalışma, 21. yüzyılda Türkiye’nin dış politikasına odaklanmakta, bu süre zar- fında bölgesel ve küresel aktörlerle olan ilişkilerine ve ilişkilerde öne çıkan

“sorun ve işbirliği alanlarına” odaklanmaktadır. Kitaptaki çalışmaların temel amacı ele alınan süre zarfında yaşanan gelişmeleri, ikili ilişkilerde öne çıkan sorunları ve işbirliklerini ele almaktır. Bu nedenle teorik bir tartışma ya da geçmişten günümüze kadar olan bir zaman dilimini ele almak gibi bir amacı yoktur.

Kitap üç ana kısımdan oluşmaktadır. Birinci kısımda Türkiye’nin Arap Baharının yaşandığı ülkelerle ve Ortadoğu’daki aktörlerle olan ilişkisi analiz edilmektedir. İkinci kısımda ise ABD, AB, Çin ve Rusya ile ilişkiler ele alınır- ken son kısımda bu iki bölümden bağımsız şekilde Türkiye’nin Sahra Altı Afrika’yla ilişkileri, Doğu Akdeniz’e yönelik politikası ve Ortadoğu ülkeleri özelinde dış politikasının ekonomi-politiği ele alınmaktadır.

Arap Baharının yaşandığı ülkelerle Ortadoğu bölgesine odaklanan ilk kı- sımda sekiz makale yer almaktadır. Bunların ilkinde Rumeysa Köktaş, Tür- kiye’nin tarihsel ve kültürel bağlarının olduğu Tunus’la ilişkileri ele almakta- dır. Özellikle Aralık 2010’da başlayan halk hareketleri sonucunda demokra- siye diğer ülkelere kıyasla başarılı bir şekilde yapan Tunus’ta yaşanan geliş- meler ele alınırken bu süreçte Türkiye’nin vermiş olduğu destek de incelen- mektedir. İkinci bölümde Ahmet Hüsrev Çelik, Arap Baharının merkezinde yer alan Mısır’la ilişkileri ele almakta ve gerek Mursi iktidarı gerekse Abdul- fettah es-Sisi liderliğinde yaşanan değişimleri analiz etmektedir. Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkilerin hangi zemin üzerinde nasıl geliştiği, ilişkilerin na- sıl kesildiği, hangi dinamiklerin bu ilişkileri etkilediği hususlarına değinirken

(18)

ikili ziyaretler, karşılıklı açıklamalar ve imzalanan anlaşmalar üzerinden, kro- nolojik bir sıra da gözeterek işbirliği ve sorun alanlarını incelemektedir.

Üçüncü bölümde ise Furkan Polat Libya krizinin ortaya çıkış sürecini, yerel aktörler arasındaki rekabete, çatışmanın körükleyicisi olarak bölgesel ve kü- resel aktörlerin Libya politikalarına ve 2019’daki müdahale kararıyla krizinin belirleyici aktörleri arasında kendine yer bulan Türkiye’nin Libya politikasını ele almaktadır. Dördüncü bölümde Rıdvan Kalaycı, 1998 yılındaki Adana Mutabakatının ardından gelişmeye başlayıp 2011 yılına kadar stratejik işbir- liğine dönüşmeye başlayan ancak Arap Baharıyla birlikte 90’lı yıllardaki gü- venlik merkezli boyuta geri dönen Türkiye-Suriye ilişkilerini incelemektedir.

Bu kapsamda ikili ilişkilerin 2011 öncesindeki gelişimini, 2011 sonrasında Su- riye’de yaşanan çatışmaların ve günümüze kadar gelen iç savaşın genel çer- çevesini, bölgesel ve küresel aktörlerin Suriye sorununa yaklaşımlarını ve Türkiye’nin 2011 sonrasında değişen Suriye politikasını değerlendirmekte- dir.

Beşinci bölümde Hüsna Taş Yetim, 90’lı yıllarda benzer güvenlik kaygı- larıyla yakınlaşan, ancak 2000’li yıllarda ilk önce üçüncü aktörler üzerinden, daha sonra ise doğrudan karşı karşıya gelen İsrail ile Türkiye’nin ilişkilerini analiz etmektedir. Bu kapsamda ikili ilişkilerin devletlerin iç siyasetindeki ve bölgesel düzlemde gerçekleşen değişiklikler nedeniyle 90’lı yıllardaki görün- tüsünden uzaklaştığını ele alan Yetim, Filistin meselesi, ortak ve ayrışan tu- tumlar ile ekonomi başlıkları altında ikili ilişkilerin seyrini ele almaktadır. Al- tıncı bölümde ise Mustafa Şeyhmus Küpeli, Türkiye’nin Ortadoğu ve Kaf- kasya bölgesinde rakip olarak gördüğü ve uzun yıllardır bölgesel liderlik için rekabet içerisinde bulunduğu İran’la ilişkileri araştırmaktadır. Küpeli 2000’li yıllarda iki ülkeyi yakınlaştıran birtakım dinamiklerin ortaya çıktığını be- lirtse de, iki ülke ilişkilerinin genellikle sorunlar ve krizler bağlamında şekil- lendiğini ifade etmektedir. Yedinci bölümde Recep Tayyip Gürler, ABD’nin işgalinin ardından Türkiye-Irak ilişkilerine odaklanmaktadır. 2000’li yılların ilk on yılında Kuzey Irak’taki otonom Kürt yapılanmasını merkeze alan ve doğrudan kendi toprak bütünlüğüne dair bir tehdit algılaması boyutundan Irak politikasının şekillendiğini belirten Gürler, ilerleyen süreçte Türkiye’nin Erbil’le ilişkilerini geliştirdiğini belirtmektedir. Ancak bu ilişki düzeyinin de devamlı olmadığı, bağımsızlık referandumu gibi krizler karşısında Bağdat ile Erbil arasında bir dengeye dayanan ve dönemsel olarak bu iki yönetimden biriyle yakınlaşma şeklinde bir dış politikanın uygulandığı ifade edilmekte- dir. Sekizinci bölümde İsmail Akdoğan, Türkiye’nin Körfez ülkeleriyle ilişki- lerini özellikle Arap Baharı sonrası kısmına odaklanarak analiz etmiştir. Bu

(19)

süre zarfında Körfez ülkeleriyle bütüncül bir yaklaşımdan ziyade Suudi Ara- bistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile görüş ayrılıkları ve anlaşmazlık- lar temelinde, Katar ile büyük oranda her alanda uyum şeklinde bir ilişki tesis edildiğini belirtmektedir. Akdoğan söz konusu analizi Mısır darbesi, Katar ablukası, Kaşıkçı Cinayeti, Suriye ve Libya iç savaşları ışığında ele almakta ve tarafların bu sorunlar karşısında nasıl bir politika izlediğini incelemektedir.

Küresel güçlerle ilişkilerin incelendiği ikinci kısımda ise ilk makalede Oğuz Güngörmez, ABD-Türkiye ilişkilerini ele almaktadır. 90’lı yıllarda stratejik ortaklık olarak ifade edilen ilişki düzeyinin değişime uğradığını ve krizler sarmalına dönüştüğünü ve iki ülke arasındaki temel sorunun Tür- kiye’nin “hiyerarşik ilişki düzeyinden eşitler arası düzeye” geçme arayışı olduğunu ve ABD’nin de buna istekli olmamasından kaynaklandığını be- lirtmektedir. Özellikle 2000’li yıllarda ABD’nin müdahaleci dış politikası- nın Türkiye’nin çıkarlarına zarar veren bir formata dönüştüğünü de dile getirmektedir. Onuncu bölümde ise Filiz Cicioğlu ile Hacı Mehmet Boyraz AB-Türkiye ilişkilerini ele almaktadır. AB’ye üyeliğin Türkiye’de iktidara gelen hemen hemen tüm partilerin öncelikli hedefi olduğunu, ancak AB ve Türkiye’den kaynaklanan bir takım sorunlar nedeniyle neticelendirileme- diğini belirten Cicioğlu ve Boyraz, bu iki aktörün işbirliği içerisinde olduğu durumlarda uluslararası sorunlara çözüm bulma adına etkili bir politika uygulanabildiğini ifade etmektedirler. Dolayısıyla aralarında yapısal so- runlar olsa da, işbirliğinin geliştirilmesinin farklı alanlarda da fırsatlar or- taya çıkartabileceği ifade edilmektedir. Onbirinci bölümde Altun Altun, 90’lı yıllarda rekabet içerisinde olan Türkiye ile Rusya’nın 2000’li yıllarda nasıl bir dış politika değişikliğine gittiğini ve bu değişikliğin nelerden kay- naklandığını incelemektedir. Özellikle Putin ve Erdoğan liderliğinde iki ül- kenin daha yakın bir ilişki tesis ettiğini, özellikle ekonomi, ticaret ve turizm alanlarında işbirliğinin arttığını ancak Suriye, Libya, Karadeniz, Kafkasya ve Orta Asya bölgelerine yönelik politikalarda anlaşmazlıkların belirginleş- meye başladığını ifade etmektedir. Onikinci bölümde Çin Türkiye ilişkile- rini ele alan Şahin Çaylı, sistemsel değişiklikler, güç kaymaları ve küresel- leşme gibi faktörlerin iki ülkenin ilişkilerini geliştirmesine katkı sağladığını iler sürmektedir. İki ülke arasındaki sorunların başında Doğu Türkistan’ı yerleştiren Çaylı, ekonomik ilişkilerin ise iki ülkeyi ortak bir noktada buluş- turan en önemli faktör olduğunu vurgulamaktadır. Ancak dış ticarette Çin lehine olan aşı dengesizlik durumunun da iki ülke arasında bir sorun alanı olarak belirmeye başladığını vurgulamaktadır.

(20)

Bölgesel ve küresel aktörlerle ilişkilerin ele alındığı bölümlerden farklı olarak Türkiye’nin Doğu Akdeniz politikasının ele alındığı onüçüncü bö- lümde Rıdvan Kalaycı, söz konusu politikanın askeri-güvenlik ve enerji denkleminde şekillendiğini, bu denklemin ortaya çıkmasında da başta GKRY ve Yunanistan’ın Türkiye ve KKTC’yi dışlayan yaklaşımları olduğunu vur- gulamaktadır. Bu kapsamda bölgesel ve küresel aktörlerin Doğu Akde- niz’deki sorunlara ilişkin yaklaşımlarını özetleyen Kalaycı Türkiye’nin dış politikasında niçin askeri güç unsurlarını devreye soktuğu ve enerji konu- sunda yoğun bir çalışma ve teknoloji geliştirme arayışı içerisinde olduğu so- rularına cevap aramaktadır. Ondördüncü bölümde ise Yunus Turhan, Tür- kiye’nin Sahra-altı Afrika ile ilişkilerine odaklanmaktadır. Turhan uzun yıl- lardır ihmal edilen ancak 2000’li yıllarda önemli bir momentum yakalayarak kendi yolunu bulduğunu ifade ettiği Türkiye’nin Afrika politikasının AK Parti döneminde daha kurumsal bir kimliğe kavuştuğunu belirtmektedir.

Ayrıca Turhan Türkiye’nin Sahra-altı Afrika ilişkilerinin yumuşak güce da- yalı şekilde inşa edilirken diğer birçok ülke gibi çok taraflı koalisyonlar şek- linde değil, tek taraflı yürütüldüğünü, bunun Türkiye tarafından bölgeye ya- pılan yardımlarla da ortaya konulduğunu ifade etmektedir. Kitabın son bö- lümünde olan onbeşinci bölümde Abdussamet Pulat, dış politika kararları- nın alınması sürecinde en etkili faktörlerden bir tanesinin ekonomi olduğu görüşünden hareket ederek Türkiye’nin 2000’li yıllarda Ortadoğu’ya yönelik uygulamış olduğu dış politikayı ekonomi-politik ekseninde analiz etmiştir.

Bu kapsamda bölgeye yönelik genel projeksiyonların ifade edilmesinin ya- nında ekonomik ilişkilerin göreceli olarak iyi durumda dolduğu İran, Irak,, Suriye ve Körfez ülkeleri özelinde analizini derinleştirmektedir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu ise şu şekillerde sağlanacaktı: Annan planı ile iki kesimlilik ortadan kaldırılacak yıllar içinde Rumlar ile Türkler içiçe geçecek bu da çoğunlukta olan Rum

Koalisyon Güçleri Sözcüsü Steve Warren, 2015 yılında DAEŞ’le mücade- lelerine ilişkin yaptığı açıklamada, ABD savaş uçaklarının DAEŞ mevzilerine o güne kadar

“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Dış Ticareti” adlı tez çalışmasında, bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde var olan yüksek dış ticaret açığının nedenlerini

Derviş Eroğlu, 22 Nisanda yapılacak olan ikinci tur oylamasından çekildiğini açıklamış, böylelikle Rauf Denktaş, Cumhurbaşkanı olarak seçilerek görevine devam etmiştir

Söz konusu darbenin ardından temelde sosyal ve askeri politikalar açısından yeni bir sürecin ortaya çıkışı bunun neticesinde de kendisini Askeri Konsey olarak

Konuyla ilgili bakış açısının bu azınlık grubuna ait bireyleri yabancı gibi kabul etme yönünde olduğunu gösteren bir de Yüksek Mahkeme kararı bulunmaktadır: KKTC

KKTC’nin sahip olduğu su potansiyelini tam olarak ana ve kıyı akiferler olmak üzere toplam 11 akifer, 46 tane gölet ve baraj (17’si sulama, 29’u yeraltı su beslenmesi

2.Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimindeki görevlileri belirten son