• Sonuç bulunamadı

ÇİN DEMİR VE ÇELİK SEKTÖRÜNE GENEL BAKIŞ VE GELECEK SENARYOLARI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ÇİN DEMİR VE ÇELİK SEKTÖRÜNE GENEL BAKIŞ VE GELECEK SENARYOLARI"

Copied!
11
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÇİN DEMİR VE ÇELİK SEKTÖRÜNE GENEL BAKIŞ VE GELECEK SENARYOLARI

Ahmet TAŞKIN

1

,

1Erdemir 67330 Kdz Ereğli/Zonguldak Tel: (372) 329 3147 E-posta: ataskin@erdemir.com.tr

Özet: Son yıllarda dünya demir ve çelik ticaretinde uzak doğu ülkelerinin, özellikle de Çin’in etkisi görülmektedir. Çin’in yükselen çelik üretimi nedeniyle, hammadde fiyatlarında dört kat ve ürün satış fiyatlarında iki kata varan artışlar olmuştur.

Dünyadaki en büyük çelik üreticisi olarak Çin, uyguladığı politikalarla tüm sektörlerde olduğu gibi demir ve çelikte de piyasaların yönünü değiştirebilmekte, tüm dünya için şaşırtıcı ve beklenmedik sonuçların ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. En çok korkulan ise Çin’in demir ve çelikte net ihracatçı haline gelmesiyle ortaya çıkacak sonuçlardır. Bu bildiride, Çin pazarındaki iç dinamiklerin ve dünya piyasalarına etkilerinin daha iyi algılanabilmesi, mevcut ve gelecekteki gelişmeler hakkında sektörde yer alan oyuncuların beklentilerinin anlaşılması ve gidişatın analiz edilmesi amaçlanmıştır.

Anahtar sözcükler: Çin, Demir ve Çelik,Çelik Üretimi, Sempozyum,

1. ÇİN EKONOMİSİ VE ÇİN ÇELİK SEKTÖRÜ 1.1 Çin Ekonomisinin Gelişimi ve Boyutları

Dünya nüfusunun yaklaşık dörtte birinin yaşadığı ve nüfus yoğunluğunun çok yüksek olduğu Çin’de ekonomik gelişmenin hızlanmasıyla dünya ticaret dengeleri etkilenmiştir. 1978’den günümüze merkezi planlamadan piyasa ekonomisine istikrarlı bir geçiş yapma çabaları içinde olan ÇHC, şu ana kadar ticaretini geliştirme, teknoloji transferi ve yönetim teknikleri alanlarında kayda değer başarı göstermiştir. Ülkenin uzun dönemli hedefleri arasında küresel ekonomiye daha iyi uyum sağlamak, bölgesel siyasi dengeleri ılımlı bir tabana oturtmak, ar-ge ve teknoloji transferlerine dayalı, yüksek katma değerli yabancı yatırım çekmek, uzay araştırmalarında gelişmiş ülkelerle olan açığı kapatmak ve kalitesiz üretim yapan düşük maliyetli işgücü görüntüsünden sıyrılmak gibi öncelikler sayılabilir [1].

Daha önce Japonya tarafından yüklenilen doğu Asya’da üretimin merkezi olma misyonu Çin’e kaymaktadır.

Japonya’nın 1950’lerdeki imajına benzer şekilde yakın geçmişe kadar Çin, düşük maliyetli basit ürünleri ihraç eden ülke olarak bilinirdi. Son gelişmelerle bu algılama da değişeceğe benzemektedir. 1998 uzak doğu krizi sonrasında özellikle Çin pazarının açılmasıyla bölge ülkeleri arasındaki ticaret gelişmiştir. Kriz, Berlin duvarının yıkılmasından sonra Avrupa’da olduğu gibi bölgenin yeniden şekillenmesi için sosyal, politik ve ekonomik anlamda yeni fırsatlar doğurmuştur (Şekil 1).

ÇHC de özel sektör, tarım da hesaba katıldığında, ulusal gelirin yaklaşık 2/3’ünü üretmektedir. Giderek artan bu oran, kamu kuruluşlarında özelleştirmenin hızlanmasıyla daha da baskın olarak ortaya çıkacaktır. 1980 yılında 128 milyar dolar olan GSMH, 2003 yılında 1410, 2004 yılında da 1650 milyar dolara ulaşmıştır. 2005 yılı verilerine göre 1,3 milyar kişinin yaşadığı ülkede KBMG 2003 yılında 1090 dolar, 2004 yılında ise 1270 dolar olmuştur [1].

Şekil 1. Asya Haritası ve Çin Haritası

2005 yılı başında Çin’in döviz rezervi 609,9 milyar dolardır ve geçen seneye göre %51,3 oranında artmıştır. Halen, milli gelirin %53’ü, üretime dayalıdır [14]. Çin’in bugün en

(2)

büyük gücü işçiliktir. 750 milyon kişiden oluşan işgüçleri bulunmaktadır. Dünyada en büyük üretim gücüne sahipler ve harcama da çok yaygın değildir. Bu yüzden ekonomide ortaya çıkan katma değer daha çok yatırım ve ihracata yönelmektedir. Reformların başladığı 1978 ile, 2002 arasında Çin ekonomisinin yıllık büyüme oranı % 9,8 iken dünya ortalaması % 2,8 dir (Grafik 1). Son üç yılda da bu gidişat değişmemiştir. Bu gelişme seyrinin devam etmesi halinde Dünya Bankası’na göre 2020 yılında, Goldman &

Sachs’a göre 2025 yılında Çin dünyadaki en büyük ekonomi olacaktır [8].

Grafik 1. Dünya ve Çin Ekonomik Büyüme Oranları [8]

ÇHC dış ticaret hacmi 1 trilyon dolar seviyelerinde olup, her yıl ortalama 25 milyar dolar fazla vermektedir. 2005 yılının ilk 5 ayında dış ticaret hacmi 500 milyar doları geçmiştir. Özellikle ABD ile olan ticaretinde Honk Kong’dan yapılan ihracat hariç, 50 milyar dolarlık dış ticaret fazlası bulunmaktadır.

Özellikle 1991 yılında Çin, komünist ekonomi modelinden vazgeçtiğini açıkladıktan sonra meydana gelen yoğun yabancı sermaye girişi sayesinde hızlı bir büyüme süreci yaşanmıştır. 1998 krizinden sonra sabit kalan yabancı sermaye girişi, Çin’in DTÖ’ ne üye olmasından sonra tekrar artmaya başlamış, 2001 yılı verilerine göre dünyadaki yabancı sermaye hareketinin % 5,2 si (44 milyar dolar) Çin’de iken 2002 yılında bu rakam 52,7 milyar dolar seviyelerine ulaşmıştır. Ülkeye yabancı sermaye girişi 2004 yılında bir önceki yıla göre % 13 artarak 60,6 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. ÇHC, Asya krizi ve sars krizinin olduğu yıllarda bile ortalama 40 milyar dolar yabancı sermaye çekebilmiştir. 2005 yılının ilk beş ayındaki göstergelere göre yabancı sermaye girişi 22,4 milyar dolar olup bir önceki yıldan % 0,79 oranında daha düşüktür [4].

ÇHC 2001 Aralık ayında DTÖ ile 15 yıldır sürdürdüğü üyelik müzakerelerini tamamlamış, başta ticaret rejimi olmak üzere ekonomide çeşitli yapısal değişikliklere gideceği ve uluslararası ticaret kurallarına uyumlu hareket edeceği sözünü vermiştir. Bu gelişmeden sonra Çin uluslararası doğrudan yatırımların cazibe merkezi olmuş, ticaret hacmi her yıl rekor kırarak 1 trilyon dolara

ulaşmıştır. Özellikle 2005 yılı sonrasında tekstil vergi ve kotalarının kalkmasıyla dünya ticaretinde Çin etkisi daha fazla hissedilecektir. ÇHC’ nin DTÖ ye üye olmasıyla dünya ticareti gerçek anlamda küreselleşmiştir. Çin ekonomisinin aşırı ısınma senaryolarının bir finansal ve akabinde yapısal krizle sonuçlanmaması için yabancı yatırımcılar da gayret göstermektedir. Çünkü, böyle bir kriz sadece Çin ekonomisini değil tüm dünya ekonomilerini ciddi anlamda olumsuz etkileyecektir.

Merkezi hükümetin kontrolü ve halkın henüz tüketim toplumu olmaması nedeniyle Çin pazarının kendi dinamiklerinin olduğu ve bu dinamiklerin batıdaki tüketim toplumlarının pazar mantığıyla anlaşılamayacağı bilinmelidir. İthalat, ihracat ve yatırım gibi ekonomik aktivitelerin gerçekleştirilebilmesi için hükümetin onayını gerektiren lisans uygulamaları vardır.

1.2 Çin Demir ve Çelik Sektörünün Gelişimi ve Genel Yapısı

Çin ekonomisinin büyüklüğü dikkate alındığında, dünyadaki büyümenin de çoğunun Çin kaynaklı olduğu söylenebilir. Böyle bir büyümenin doğrudan etkisi ise Çin’de çelik gibi hammaddelere olan ihtiyacın artması olarak kendini göstermiştir. Üretim ve tüketimin artmasıyla Çin bu konudaki dünya birinciliğini 1996 yılında Japonya’dan devralmıştır. Çin ham çelik tüketimi ve dünya toplamına oranı aşağıda verilmiştir:

Tablo 1. Çin Nihai Çelik Tüketimi ve Dünyadaki Payı [IISI]

Yıl Çin Çelik Tüketimi milyon ton

Önceki Yıla Göre

Artış - %

Dünya Tüketiminde

Payı -%

1985 50,0 - 5,7

2000 138,5 1,7 18,2

2001 170,4 23,0 22,1

2002 206,2 21,0 25,1

2003 258,2 25,2 29,1

2004 295,0 14,3 30,5

Gelişmekte olan ülkelerin demir ve çelik ihtiyacı hakkındaki bir teze göre, ihtiyaç miktarı ekonomik büyümenin iki katı oranında artmaktadır. Örneğin Türkiye’de bu tez doğru olarak işlemiş ve gidişat olarak bakıldığında ülkemizin demir ve çelik ihtiyacı ekonomik büyümenin yaklaşık iki katı oranında artış göstermiştir.

İleriye doğru yapılan tahminlerde de bu yaklaşım kullanılmaktadır.

Çin’in üretim artış hızı 1980’lerde % 5,82, 1990’larda

%6,99 ve son beş yılda ise %20,71 olmuştur (Grafik 2).

Söz konusu dönemlerdeki Çin ekonomik büyümesine göre, son beş yıl hariç, çelik tüketiminin iki kat büyüyeceği kuralı işlememiş, hatta demir ve çelik ihtiyacı 1980-2000 yılları arasında ekonomik büyümenin yaklaşık yarısı oranında artabilmiştir. Buna göre; 2000 yılından önce sermaye yetersizliğinden dolayı yatırımların kısıtlı olduğu ve Çin’in

-5.0 0.0 5.0 10.0 15.0 20.0

1970 1973 1976 1979 1982 1985 1988 1991 1994 1997 2000 World China

(3)

DTÖ üyesi değilken dış ticaretinin daha sınırlı olduğu çıkarımları yapılabilir. Çin DTÖ’ ne üye olduktan sonra bu sınırlamaların etkisi azaldığı için özellikle demir ve çelik sektöründe aşırı talebin de etkisiyle nispeten kontrolsüz ve aşırı bir büyüme süreci başlamıştır.

Grafik 2. Çin Çelik Üretiminin Büyüme Seyri [14, IISI]

Değişik kaynaklarda rivayetler muhtelif olmakla birlikte, Çin demir ve çelik sektöründeki işletme sayısı 2002 yılında 3152 adede çıkmıştır [8]. Bu tablo, Çin’de yaklaşık 3000 adet irili ufaklı (bazıları kupola ocağı ölçeğinde) yüksek fırın olmasını da açıklamaktadır. Ülkede 300-999 metreküplük yüksek fırınların oranı %48,2 iken, 1000 metreküpün üzerindeki yüksek fırınların toplam oranı

%45,1’dir [14]. Çin’de 2003-2005 arasındaki üç yılda devreye giren veya girecek olan pik demir üretimi kapasite yatırımlarının bilinen miktarının en az 84 milyon ton olduğu açıklanmıştır [11].

Yine günden güne değişen verilere göre; ülkedeki 5 milyon tonun üzerindeki 13 üretici 97 milyon ton ile toplam üretimin %44’ünü oluştururken, 1-5 milyon ton arasındaki 49 üretici 86 milyon ton ile üretimin %39’unu, 1 milyon tonun altındaki yaklaşık 1000 adet üretici ise toplam üretimin %17’ini oluşturmaktadır [14].

2004 yılında Çin’deki özel sektör çelik kapasiteleri toplamı 80,14 milyon ton ile toplam kapasitenin sadece %29,34’ünü oluşturmuştur. Bununla birlikte hükümetin yatırımları giderek hız kesmiş, toplam duran varlık yatırımında hükümetin payı 1980’deki %81 oranından 2003 yılında

%39,9’a düşmüştür [14].

Uzun mamul üretiminin toplamdaki payı gelişmiş ülkelerde ortalama %30 olmasına karşılık, günden güne değişmekle birlikte Çin’de yaklaşık % 60’dır. Tüketimin ise, 2004 yılında %51’i uzun, %38’i yassı ve %11’i boru ve diğer ürün çeşitlerinde olmuştur [14].

Çin demir ve çelik sektörünün sahip olduğu büyüklüğe rağmen, ülkedeki çelik arzı talebi karşılayamamakta, ayrıca ürün çeşidi dengesi bulunmamaktadır. Bu nedenle, Çin dış ticareti yılda yaklaşık 25 milyar dolar fazla vermesine

rağmen, sektör bazında bakıldığında demir ve çelik başta olmak üzere metal sektöründe önemli dış ticaret açığı bulunmaktadır. Örneğin 2003 yılında Çin, metal sektöründe 25 milyar dolarlık ihracat yapmışken ithalatı 40 milyar dolar olmuştur. 2004 yılında 29 milyon ton ithalat ve 14 milyon ton ihracat gerçekleşerek çelik ithalatı %21 oranında azalırken, ihracatı %104 oranında artmıştır. Yassı ürün ihracatı ise 2004 yılında keskin bir düşüş yaşamıştır.

1.3 Çin Demir ve Çelik Sektöründe Yeniden Yapılanma Çabaları

Hükümet çelik sektörünü yeniden yapılandırmak ve büyük firmaların üretimdeki payını yükselterek verimliliği artırmak amacıyla belli bir kapasitenin üzerindeki büyük firmalara çeşitli imkanlar (teşvik) sağlamıştır. Bunun sonucunda Çin’deki firmalar arasındaki birleşmeler hız kazanmış, verimsiz ve çok küçük olan bazı tesisler ise kapanmıştır. Ancak, büyümenin teşvik edilmesi, firmaların kaliteyi artırıcı ve maliyet düşürücü yatırım yapma yerine kapasiteyi artırma yatırımlarını hızlandırmıştır.

Latin Amerika Demir Çelik Enstitüsü ILAFA’ nın 44.

Kongresinde (Kasım 2003) konuşan Baosteel Genel Müdür Yardımcısı Xu Lejiang, Çin çelik sanayindeki şu anki karışıklığın geçici bir durum olduğunu küresel eğilime paralel olarak Çin çelik sanayinde de gelecekte birleşme ve yeniden yapılandırmaların hız kazanacağını ve mevcut dengesizliklerin çözüme kavuşacağını belirtmiştir. Xu Lejiang ayrıca aşağıdaki tespitleri de yapmıştır [10].

- Ülke çelik üretimindeki artışın büyük kısmının pek çok yeni küçük çelik tesisinin kurulması veya mevcutların büyümesinden kaynaklanmaktadır.

- Üç milyon ton/yılın üzerinde kapasiteli tesislerin toplam üretimdeki payı dörtte biri geçmemektedir.

- Katma değerli ürün üretiminde darlık yaşanırken, çok çeşitli geleneksel mamul üretilmektedir.

- Ülkenin kuzey bölgesinde aşırı kapasite oluşmakla birlikte, orta ve güney bölgesinde ciddi boyutlarda yeni kapasiteye ihtiyaç vardır.

Nisan 2005 tarihinde yapılan bir hükümet toplantısında, gelişmeye paralel olarak demir ve çelik ihtiyacının arttığı, ancak aşırı ve düzensiz yatırımların sonucunda oluşan enerji kaynaklarının verimsiz kullanılması, kirlilik gibi sonuçların genel ekonomik büyümenin dengesini bozabileceği tespiti yapılmıştır. Bu toplantının ardından büyüme hızı yüksek olan demir ve çelik sektörünün yapılandırılması ve yeni düzenlemelerin hayata geçirilmesi için 2002 yılından bu yana üzerinde çalışılan bir plan hükümetin gündemine girmiştir. Bazı değişikliklerle planın uygulamaya konulması beklenmektedir [2].

Daha rekabetçi ve ihraç edilebilir ürünler için küçük ve orta ölçekli şirketlerin kapanması ve büyük şirketlerin üretimdeki payının artırılması bu planda yer almıştır. Buna

(4)

göre, en büyük ilk 10 üreticinin toplamdaki payı 2010 yılında % 50, 2020 yılında ise %70 olarak hedeflenmektedir. Küçük şirketlerin kapanması zamana yayılarak endüstrinin omurgasını oluşturan demir ve çelik sektöründe dengeler sağlanmaya çalışılacaktır. Ayrıca, verimlilik ve kapasite şartlarının yanında yüksek katma değerli ürünlerin bir takım istisnalarla desteklenmesi söz konusu olacaktır [2].

2004 yılındaki ekonomiyi soğutma faaliyetleri kapsamında demir ve çelik yatırımlarına hükümet onayı şartı getirilmişti. 2005 yılında ise genelde verimsiz tesislerde üretilen kütük ihracatındaki geri ödeme (vergi istisnası) 1 Nisan tarihinde sıfıra indirilmiştir. Diğer demir ve çelik ürünlerindeki vergi istisnası oranı da 1 Mayıs tarihinde

%13’den %11’e düşürülmüştür. Tüm bu düzenlemeler karşısında demir ve çelik üretiminde yabancı sermaye girişinin kısıtlı kalacağı, daha ziyade yerli üreticilerin pazarda yer alacağı, böylece yatırımların hız keseceği tahmin edilmektedir [15].

2. DÜNYA DEMİR VE ÇELİK SEKTÖRÜNDE ÇİN ETKİSİ

2.1 Genel Ekonomik Etkiler

Çin ekonomisinin değerlendirilmesi ve batma tehlikesi gibi konular işlenirken çoğu kez serbest bir ekonomideki dengeler dikkate alınmaktadır. Bu konu ayrı bir uzmanlık gerektirmekle birlikte Çin ekonomisinin işleyişinde belirleyici olan aşağıdaki etkenler mevcuttur. Bu nedenle, Çin’deki gelişmelerin hem Çin iç pazarında hem de dünya ekonomileri üzerindeki etki ve tepkileri farklı olabilmektedir.

- Ekonomi üzerinde devletin yönlendirme imkanının yüksek olması,

- Çin parasının konvertible olmaması, kurun sabit olması, - Çin merkez bankası döviz rezervinin yarım trilyon

dolardan fazla olması (derinlik),

- ABD hazine bonolarının yaklaşık %20’sinin Çin Merkez Bankası tarafından satın alınması,

- ABD ile olan ticaret hacmi nedeniyle Çin ekonomisindeki dalgalanmanın ABD ekonomisini de olumsuz etkilemesi.

Çin, dünya ve bölge ticareti için hem fırsat, hem de tehdit oluşturmaktadır. Bazı analistler bu durumu eski Roma hikayesindeki iki yüzlü adama benzetiyor (Janus). Bir yüzü çok parlak bir gelecek vaat ederken, diğer yüzü karanlık ve geçmişten gelen problemler içeriyor. Borçlanma yapısı banka sektörü için hala bir tehdit teşkil ediyor, resmi verilere göre işsizlik % 4 (gerçekte % 7) ve kırsal alan ile şehir nüfusunu dengelemek için göç sınırlaması var. Kırsal kesim ile şehir arasındaki gelir düzeyi farkı 9 kat (en düşük kırsal ile en yüksek şehir). Bütün bunlara rağmen Çin

ekonomisi hakkında çoğu kişi iyimser düşünüyor. 2008 yılı dünya olimpiyatları ve 2010 yılı World Expo fuarı Çin’in büyümesini devam ettirmesinde yardımcı olacaktır.

Çin’deki gelişmeler karşısında batılı devletler, bir yandan uluslararası yatırımlar aracılığıyla çeşitli faydalar kazanırken bir yandan da ÇHC ile olan dış ticaret açıklarını kapatmanın yollarını aramaktadırlar. Uzak doğu ülkeleri Çin sayesinde Asya ekonomik krizinin etkilerinden kurtulmaktadır. Çin ise, aşırı yatırım ve kontrolsüz büyümeyi engellemeye çalışmaktadır.

ÇHC para birimi Yuan’ın ABD dolarına sabitlenmesi ve doların değerinin de uluslararası piyasalarda 2003 yılından bu yana düşüşte olması diğer sektörlerde olduğu gibi, demir ve çelikte de ÇHC firmalarının ihracat avantajı kazanmasına yol açmıştır. Buna, geçmişte %13 olan şimdi ise %9’a düşürülen ihracattaki vergi indiriminin etkisi de eklendiğinde firmalar için ihracat cazip hale gelmektedir.

Çin hükümeti bu tür parametreleri ekonominin gidişatını kontrol etmek amacıyla kullanmaktadır. Bu nedenle, vergi ve kur etkilerinin de gelecekte bu düzeyde kalabilmesi zor olduğundan ihracat avantajı aynı düzeyde olmayacaktır.

Nitekim, ABD yönetimi ülkede işsizliğin artması ve son yıllarda dış ticaret açığının giderek büyümesinin sebebini ÇHC den yapılan ithalata ve Çin parasının değerinin düşük olmasına bağlamaktadır. Bu nedenle de Çin parası Yuan’ın değerinin artırılması gerektiğini savunmaktadır. ÇHC ise, zamanı gelince parasını değerlendireceklerini ancak bu süreçte ABD nin baskılarının olumlu sonuç vermeyeceğini açıklamıştır.

Çin hükümeti, 2004 yılı başında yüksek büyüme hızının devam etmesi, ithalatın ihracatı karşılamaması, bankacılık sektöründeki kredilerin artması ve hedeflenen ekonomik büyümenin ilk üç ayda yakalanması (üç aylık büyüme

%9,7) gibi nedenlerle, ekonomisini “yumuşak iniş”

yaptırarak soğutmaya karar vermiş, demir ve çelik ürünlerinin ithalatını bir süre durdurmuştur. Bu karardan sonra tüm dünyada özellikle uzun mamul fiyatlarında düşüş görülmüş, ancak yassı mamulde Çin pazarında bir miktar düşüş olmasına rağmen aynı durum Avrupa ve Amerika gibi diğer pazarlarda görülmemiştir. Çünkü bu uygulama, bölgedeki fiyatların hızını geçici bir süre kesmekle birlikte, dünya ihracatının yönünün Kuzey Amerika’ya dönmesi sonucu dünya fiyatlarının hız kesmesinde çok da etkili olmamıştır.

2.2 Çin’in Dünya Hammadde Piyasalarına Etkisi

Çin, kömür rezervleri açısından kendine yetmesine rağmen, demir cevheri açısından büyük bir açığı vardır. 2004 yılında ithal edilen cevher miktarı 208 milyon ton olup, 2005 yılında ise 240 milyon tona yükselmesi beklenmektedir.

Yüksek talepten dolayı dünya cevher fiyatları 1 Nisan 2005 tarihi itibariyle bir önceki yılın %70 üzerine çıkmış olup, hükümet çevrelerinde cevher ithalatındaki lisans uygulamasına ilaveten tavan fiyat uygulamasının

(5)

getirilmesi gündeme gelmiştir. Çin’in 2010 yılında yaklaşık 225 milyon tonu yerel kaynaklardan olmak üzere 608 milyon ton demir cevheri tüketeceği tahmin edilmektedir (Grafik 3).

Grafik 3. Çin Yerli ve İthal Cevher Kullanım Miktarları [14, IISI]

2005 yılının ilk beş ayında çelik ithalatı bir önceki yıla göre

%31,5 azalarak 10,7 milyon tona düşerken, demir cevheri ithalatı % 34 artarak 110 milyon tona ulaşmıştır [4]. Demir cevheri ithalatındaki yüksek orandaki artışın en önemli sebebi, 2004 yılı başında hükümetin ekonomiyi soğutma çabaları nedeniyle üç aylığına demir ve çelik ürünlerinin ithalatına sınırlama getirmesidir. Bununla birlikte, bu veriler dünya piyasalarında demir ve çelik ürünleri fiyatları gerilerken cevher fiyatlarındaki %70 oranındaki artışın nedenlerini ortaya koymaktadır. Söz konusu ters gidişatın ardından kar marjları azalan Çinli üreticiler cevher bağlantılarını erteleme çabasına girmişlerdir.

Dünya demir cevheri fiyatlarının artışı karşısında Çin’deki en büyük 16 çelik üreticisi bir araya gelmiş ve 11 Nisan 2005 tarihli bir bildiri yayınlayarak cevher fiyatlarının yüksek devam etmesi halinde üretimlerini düşüreceklerini açıklamışlardır. 2005 yılı ilk iki ayındaki Çin cevher üretimi geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık 7 milyon ton artmasına ve bu gidişatın yıl itibariyle 40-50 milyon ton artışı ifade etmesine rağmen, Çinli üreticilerin 2005 yılında yaklaşık 240 milyon ton cevher ithal edeceği belirtilmektedir. Çin limanlarında depolanan cevher miktarı Nisan ayında 34 milyon tona kadar yükselmiştir [5].

Çin’de üretimin sadece %16’sı (dünya ortalaması %33) EAO kullanılarak yapıldığından ülkenin dışarıdan cevher temin etme zorunluluğu artmaktadır [7]. Gelişmiş ülkelerde geri dönüşümün yüksek olması nedeniyle çelik üretiminde hurda kullanımı çok daha yüksektir. Çin ekonomisi de geliştikçe geri dönüşüm artacak, ülkenin cevher rezervlerinin sınırlı olmasından dolayı hurda kullanan EAO üretimi muhtemelen yükselecektir.

Ancak kömür açısından ülke rezervleri ve üretimi mevcut ihtiyacı karşılayabilmekte, hatta Çin hükümeti uyguladığı politikalarla dünya kömür ve kok fiyatlarını yönlendirebilmektedir.

Çin’de 2003 yılı kömür üretimi, %20’si koklaşabilir olmak üzere toplam 1,8 milyar ton olarak gerçekleşmiştir. 2003 yılında Çin hükümeti, koklaşabilir kömür ihracatı için toplam 13 milyon tonluk lisans vermiş, 2004 yılında ise, Çin hükümetinin piyasa yapıcı politikaları gereği koklaşabilir kömür ihracat tonajı 6 milyon ton, PCI ihracatı da 7 milyon ton olarak sınırlanmıştır.

Çin’deki toplam metalurjik kok üretim kapasitesi yılda 180 milyon tondur. Çin hükümeti, ekonomiyi “yumuşak iniş”

yaptırmak için her ne kadar yeni yatırımlara izin vermeyeceğini belirtmesine rağmen devam eden ve planlanan yatırımlarla iki yıl içinde kapasite 250 milyon tona çıkacaktır. Kok yatırımlarıyla, diğer yatırımlar arasında paralellik olmazsa, kok arzında fazlalık olacağından fiyatları düşürme baskısı doğabilir. Ancak, burada yine ihracat sınırlamaları devreye girecektir. 2003 yılında Çin hükümeti, kok kömürü ihracatı için toplam 15 milyon tonluk lisans vermiş olup, 14,7 milyon ton kok satılmıştır. 2004 yılında ise, ihracat tonajı 9 milyon ton olarak sınırlanmıştır.

2.3 Çin’in Dünya Çelik Piyasalarına Etkisi

IISI verilerine göre 2000-2004 yılları arasında dünya ham çelik üretimi 209 milyon ton artarak 848 milyon tondan 1057 milyon tona ulaşmıştır (Tablo 2).

Tablo 2. Dünya Ham Çelik Üretimi [IISI]

Yıl Dünya Ham Çelik Üretimi

milyon ton

2000 848

2001 850

2002 903

2003 969

2004 1057

2004 yılında Çin 273 milyon ton ham çelik üretimiyle dünya üretimindeki payını %25,8’e çıkarmıştır (Tablo 3).

Halbuki, 2000 yılında Çin 127 milyon ton ile dünya üretiminin sadece %15’ini yapmaktaydı. Kuşkusuz son yıllardaki dünya üretimindeki artışın büyük bölümünün Çin kaynaklı olduğu kolayca söylenebilir.

Tablo 3. Çin Ham Çelik Üretimi ve Dünyadaki Payı [IISI]

Yıl Çin Ham Çelik Üretimi

milyon ton

Önceki Yıla Göre

Artış - %

Dünya Üretiminde

Payı -%

2000 127,2 2,6 15,0

2001 150,9 18,6 17,8

2002 181,6 20,3 20,1

2003 222,4 22,5 23,0

2004 272,5 22,5 25,8

2005-t 322,0 18,4 29,5

2005 yılı ilk çeyreğinde sağlanan üretim artışı yıl sonunda üretimin geçen yıla göre % 18,4 artarak 322 milyon tona

(6)

ulaşacağını göstermektedir. 2005 yılı ilk çeyrekteki gerçekleşen üretim ve artış oranları ise Tablo 4’de verilmiştir.

Tablo 4. 2005 İlk Çeyreğinde Çin Demir ve Çelik Üretimi [3]

Üretim Cinsi 2005 İlk Çeyrek (milyon ton)

Artış Oranı (%)

Pik Demir 72,6 27,3

Ham Çelik 77,7 23,7

Hadde Ürünü 82,5 22,4

2010 yılında ham çelik üretimi dünya toplamında 1,263 milyar ton, Çin’de ise 430 milyon ton olarak tahmin edilmektedir. 2004 yılında 273 milyon ton üretim yapan Çin’de, yüksek talep yüzünden yeni bir yatırım dalgasının geldiği, 2010 yılına kadar 350-370 milyon ton verimli üretim kapasitesinin olacağı kalan üretimin de daha verimsiz ölçekteki işletmelerden geleceği tahmin edilmektedir [14].

2004 yılı sonunda Çin’de devam etmekte olan demir ve çelik yatırımlarının toplamı yaklaşık 36 milyar dolar idi. Bu yatırımların tamamlanmasıyla Çin demir ve çelik üretim kapasitesinin yaklaşık 100 milyon ton artacağı düşünülmektedir.

Sektörün kar oranının %8,9 olduğu 2003 yılında toplam demir ve çelik yatırımı 11,4 milyar dolar olup, cironun

%6’sını temsil etmektedir [12]. Dünya genelindeki yatırım tutarları çok değişmemekle birlikte yatırım maliyetleri geçmiş yıllar ile mukayese edilemeyecek kadar düşmüştür.

Ekipmanların Çin’de üretilmesi bu düşüşte en önemli nedendir. Özellikle Çin’de kurulan tesisler bilinen yatırım tutarlarının üçte veya dörtte birine gerçekleştirilebilmektedir. Örneğin 6.000.000 ton kapasiteli Shagang entegre tesisleri 1,6 milyar dolar, 600.000 ton/yıl kapasiteli Longcheng tesisleri de sadece 60 milyon dolar yatırım ile kurulduğu açıklanmıştır.

Kapasite artışlarının sonucunda 2004 yılında Çin 14 milyon ton demir ve çelik ürünü ihraç ederek bir önceki yıl değerini ikiye katlamıştır. 2005 yılındaki ihracat tahmini ise yeni düzenlemeler ve cevher fiyatlarındaki aşırı dalgalanmalar nedeniyle yapılamamaktadır.

Ancak, yine de Çin şu anda net demir ve çelik ithalatçısıdır.

Çin demir ve çelik ürün ithalatı 2003 yılında en yüksek noktaya çıkmış olup değişik kaynaklarda 32-35 milyon ton net ithalat değerleri verilmiştir (Tablo 5). 2004 ve 2005 yılında ithalat hız kesmiş görünmektedir. Çin ithalatının son dönemde hız kesmesinin sebepleri, üretimin artmasının yanında aşırı yükselen fiyatlara (Grafik 4) Çin pazarının tepkisi ve hükümetin ekonomiyi soğutma çabaları olarak açıklanabilir.

Ancak, 2001-2003 yılları arasında ithal edilen ürünlerin yaklaşık %90 kısmı yassı mamul olup, bunun da %30’u soğuk, % 20’si sıcak, %15’i ise kaplanmış ürünlerden

oluşmaktadır. Yassı mamul üretimi Çin’de hala tüketimin gerisindedir. Bu durum, yassı mamul üretimi için gerekli yatırım tutarlarının uzun mamule kıyasla çok daha yüksek olmasından dolayı yatırımların uzun mamule kaymasından, ve ekonomi geliştikçe yassı mamule olan ihtiyacın daha fazla artmasından kaynaklanmaktadır.

Tablo 5. Çin Demir Çelik Dış Ticareti [6]

Grafik 4. Sıcak Rulo satış Fiyatları -F.O.B. Dünya Geneli [IISI]

Tüm bunlarla birlikte 2000-2004 yılları arasında dünya demir ve çelik sektöründe yaşanan yıllık %5,7 büyüme hızı çok yüksek olup, geçen 30 yılın ortalamasının dört katından daha fazladır (Tablo 6). Bu nedenle sürdürülebilir gözükmemektedir. Hızlı büyümenin neticeleri bir süre sonra tüm sektörü olumsuz etkileyebilecektir. Ancak, mevcut şartlarda bundan en fazla zarar görecek olanlar hiç kuşkusuz gelişmiş ülkelerdeki üreticilerdir. Bu nedenle, gelişmiş ülke üreticileri süreci yavaşlatma, makro ekonomik dengeler dahil şartları değiştirme en azından gelişmekte olan ülkelerde büyüme gibi önlemler almaya çalışacaktır.

Tablo 6. Dünya Ham Çelik Üretiminin Yıllık Ortalama Büyüme Oranları [IISI]

(7)

Sonuç olarak, Çin’i nasıl değiştirebiliriz diye düşünmektense, tüm dünyanın yeni duruma ve Çin’e göre kendini nasıl uyarlayacağını planlaması gerekli görülmektedir.

3. GELECEK SENARYOLARI

3.1 Şimdiye Kadar Yapılan Tahminlerdeki Yanılgılar Çin demir ve çelik sanayinin geleceğine yönelik olarak yapılan tahminler oldukça yanılmıştır. Örnek olarak 1999 yılında yapılan ve 2005 yılı Çin çelik üretimini tahmin eden dört ayrı çalışmanın sonuçlarının gerçeğin tam yarısını yansıtmakta olduğu söylenebilir (Tablo 7). Görüldüğü gibi bu çalışmalarda 2005 yılı Çin ham çelik üretimi yıllık 141- 161 milyon ton arasında tahmin edilmiştir. Gerçek muhtemelen 300 milyon tonun üzerinde olacaktır. Bu sonuçlarla Çin dünyayı şaşırtmıştır. Öyle görünüyor ki gelecekte de şaşırtmaya devam edecektir.

Tablo 7. Çin Ham Çelik Üretimi Tahminleri milyon ton [7]

Çalışmayı yapan ve yılı 2000 2005

SAMI (1999) 119 142

Labson et al. (1995) 110

Wu (1998) 116 141

Yanrui Wu (1999) yüksek büyüme)

126 161

Yanrui Wu (1999) düşük büyüme

121 141

IISI 2003 yılı bahar toplantısının akabinde WSD tarafından yayınlanan bir raporda Çin çelik sektöründeki gelişmeler ve son aylardaki Çin ithalatındaki durgunluk değerlendirildikten sonra çelik fiyatlarında 2003 yılının Şubat ayından başlayarak Temmuz ayına kadar sürecek bir düşüş yaşanacağının tahmin edildiği belirtilmekteydi.

Öngörülen fiyatlar 2003 Şubat ayı için 350 $/ton F.O.B.

2003 Temmuz ayı için ise 205 $/ton F.O.B. olarak açıklanmıştı [11]. Gerçekte fiyatlar düşmek yerine bu dönemde artmıştır.

Daha sonra, 31 Ekim 2003 tarihinde yine WSD tarafından yayınlanan raporda, hurda fiyatlarının artması ve Çin’in çelik arzında darlık sinyalleri alınması gerekçe gösterilerek 2004 yılı başında çelik fiyatlarının 450 $/ton ile tavan yapması, yıl sonunda 250 $/ton’a kadar düşerek bir çok firmanın batması anlamına gelen ölüm spiralinin oluşması tahmin olarak ortaya atılmıştı. WSD senaryosuna göre, 2004’ün ilk çeyreğinde fiyatlar 1973-1974 yıllarındaki rekor seviyelere ulaşacak, yılın diğer üç çeyreğinde ise fiyatlar sarmal bir yapıda inişe geçecekti. WSD bu sarmalı ölüm sarmalı (Death Spiral) olarak adlandırarak bir de güzel isim bulmuştu [9]. O sıralarda çok konuşulan ve sektördeki birçok oyuncunun korkusu haline gelen bu senaryo gerçekleşmedi. Aynı senaryo önce 2004 yılı sonuna, sonra da 2005 yılı başına olmak üzere ertelenmesine rağmen yine korkulan olmadı.

Bu senaryoların 2003 yılı başından itibaren dört takvim için ortaya atılıp gerçekleşmemesi gelecekte de olmayacağı şeklinde yorumlanmamalıdır. Ancak, slab fiyatlarında yaşadığımız gibi sürekli yükselen piyasada üç yıl boyunca her an fiyatların düşeceğini öngördükten sonra, bir dönemde fiyatların düşmesi de tahminin doğru yapıldığı anlamına gelmeyecektir. Çünkü duran saat de günde iki kez doğru zamanı göstermektedir.

3.2 Yeni Tahminler ve Tahminlere Yön Veren Esaslar 2010 yılında ham çelik üretimi dünya toplamında 1,263 milyar ton, Çin’de ise 430 milyon ton olarak tahmin edilmektedir. Çin’in 2015 yılı çelik üretimi için McKinsey, POSRI, Arcelor, MRMM ve CISA’nın 432 milyon ton’dan 500 milyon ton’a kadar değişen tahminleri mevcuttur. Bazı yorumlarda yakın gelecekte Çin demir çelik sektörünün ihracatçı konuma geleceği savunulmaktadır. Ağırlıklı görüşe göre ise 2010 yılına kadar Çin talebinin yüksek seyrini koruması beklenmektedir [14].

Bu görüşe göre yakın vadede (2010 yılına kadar) Çin’in demir ve çelikte net ihracatçı konumuna gelme ihtimali düşüktür. Bunun en önemli sebepleri olarak belirtilen nedenler şunlardır:

- Çin iç piyasasında çelik talebinin hızla artması

- Çin demir ve çelik sektörünün dış cevher kaynaklarına bağımlı olması

- Enerji su ve taşımacılık gibi alanlarda yaşanan yetersizlikler

- Mevcut demir ve çelik tesislerinin çoğunluğunda verimsizlik ve kalite sıkıntılarının yaşanması

- Çin hükümetinin yatırımları izine tabi tutması ve başka yatırımlara izin vermeyeceğini açıklaması

- İhracattaki vergi istisnasının azaltılması, ithalatın lisansa bağlı olması

- Çin para birimi Yuan’ın revalue edilme ihtimali

Yukarıda belirtilen hususlar 2004 yılı Mayıs ayında Pekin’de yapılan Metal Bulletin 2. Uzak Doğu Çelik Konferansında sunulan bildirilerde de öne çıkmıştır. Bu konferansta yer alan bildirilerden bazı önemli hususlar aşağıda özetlenmiştir [6].

Mr. Li Shijun (Deputy Secretary-General China Steel Industry Association, China): “Çin ekonomisinin gelişimi dünyadan bağımsız değildir ve dünyanın saadeti de Çinsiz olmaz” diyerek sahip olduğu büyüklük nedeniyle Çin pazarının dünya ekonomileri için bir şans olduğunu belirtmiştir. Ayrıca, aşağıdaki tespitleri yapmıştır:

- Yirmi yıl boyunca Çin demir ve çelikte net ithalatçı konumundadır ve uzun bir süre daha bu konumunu

(8)

muhafaza edecektir. Çin’in ithalatçı konumu çelik sektörü için bir fırsattır.

- Çin endüstrileşmesini henüz tamamlamadığından çelik sektörünün daha da gelişmesi için boşluk vardır. Halkın tüketim yapısının değişimi çelik sektörünün gelişimine geniş imkanlar tanımaktadır.

- Yerli üretimin aşırı yükselmesini engelleyen hammadde, su, elektrik, taşıma gibi fiziksel kısıtlar vardır.

Mr. Jia Yionsong (Deputy Director, Bureau of Economic Operation, The National Development and Reform Commission, China): Bilhassa yakın geçmişte Çin demir ve çelik sanayinin gözü kapalı yatırımlar yaparak rasyonellikten uzaklaştığını, verimsizlik, hammadde ve çevre konularında sıkıntılarla karşılaştıklarını açıklamıştır.

Yaşanan bu olumsuzluklardan sonra 2004 yılından başlayarak merkezi hükümetin ciddi tedbirler aldığını, yeni yatırımlara devlet onayı şartının getirildiğini ve bu tedbirler sayesinde demir ve çelik sanayinin daha düzenli bir yapıya kavuşacağını belirtmiştir. Örneğin 1000 metreküpten küçük yüksek fırın, 200 tondan küçük BOF ve 60 tondan küçük EAF yapımına izin verilmemektedir. Ayrıca, tesisin kurulabilmesi için taşımacılık problemleri olmaması, emisyonlarda ve kredi kullanımında belirlenen sınırlamalara uyulması, arazi planlaması gibi yeni şartlar koyulmuştur.

Dr. Xu, Zhongbo (President, Beijing Metal Consulting Ltd., China): 1996-2003 yılları arasında Çin demir ve çelik ihtiyacıyla ilgili Güney Kore’yi örnek göstererek büyümenin ve ithalatın devam edeceğinin altını çizmiştir.

Bu bildiride sunulduğuna göre, halen 45 milyon ton olan Güney Kore çelik üretimi 1960 yılında sadece 65.000 ton, KBMG ise 50 Dolar idi (Grafik 5).

Grafik 5. Güney Kore Çelik Üretim ve Tüketimi [6]

Bu çıkarımları destekler nitelikte XU’nun sunusunda sıralanan sebepler şöyledir:

- Düşük gelir seviyesindeki 800 milyon insan kırsal kesimde yaşamakta ve gelecekte gelir seviyelerinin yükselmesiyle birlikte her türlü tüketim artacaktır.

- Halen Çin, Güney Kore ve Japonya’dan sonra dünyanın üçüncü en büyük gemi üreticisidir. Bu konuda yapılan yatırımlar sonucunda 2010 yılında en büyük gemi üreticisi haline gelecektir.

- Çin ekonomisinin daha fazla büyümesinin önündeki en büyük engeller olan enerji ve taşımacılık darboğazlarını aşmak için yapılan büyük yatırımlar vardır.

- 2008 olimpiyatları gibi büyük projelerin yatırımları sürmektedir. Ayrıca, Çin gelecekte dünyanın makine imalatçısı haline gelecektir.

- Avrupa, Amerika ve Japonya’da çelik endüstrisi yüksek maliyetler, çevre baskısı, hammadde eksikliği gibi darboğazlar içindedir.

Çin ve diğer dünya ülkelerinin demir ve çelik tüketiminde bulundukları yer, gelişme potansiyellerinin tespiti açısından önemlidir. 2004 yılında dünya ortalamasında kişi başına düşen üretim 166 kg iken tüketim 149 kg dır (Tablo 8).

Halbuki gelişmiş ülkelerde bu değerler ortalama 600 kg civarındadır (Tablo 9).

Tablo 8. Bölgelere göre kişi başı çelik tüketimi (IISI, 2003) Bölge Adı

(2003 yılı verisi)

Ham Çelik Tüketimi

kg/kişi

Nihai Ürün Tüketimi

kg/kişi

Okyanusya 418 368

Avrupa -15 404 362

Kuzey Amerika 293 269

Diğer Avrupa 220 196

Orta Doğu 207 186

Eski Rusya Devl. 180 146

Asya 142 129

Güney Amerika 82 71

Afrika 33 30

Dünya Ortalaması 166 149

Tablo 9. Bazı ülkelerin kişi başı çelik tüketimi (IISI, 2003) Ülke Adı

(2003 yılı verisi) Ham Çelik Tüketimi

kg/kişi

Nihai Ürün Tüketimi

kg/kişi

Güney Kore 985 955

Japonya 603 575

İtalya 590 530

Almanya 454 408

A.B.D. 349 338

Türkiye 217 207

Çin 198 178

Brezilya 98 90

Hindistan 33 29

Dünya Ortalaması 166 149

Ülkelerin ekonomik gelişmişliğini gösteren kişi başı milli gelir artışına paralel olarak demir ve çelik kullanım miktarları da artmaktadır. Gelişim eğrisine göre çelik kullanımı 700-1000 kg/kişi değeriyle belli bir doyuma ulaştıktan sonra, tedricen 400-500 kg aralığına düşerek dengeli bir seyir izlemektedir (Grafik 6). Çin nüfusunun 372 milyonu 177 kilonun üzerinde çelik tüketirken, 500 milyon kişi 86 kilonun altında çelik tüketmektedir. Tüketim ağırlıklı olarak büyük şehirlerde ve doğudadır [14].

(9)

Grafik 6. Bazı Ülkelerin Kişi Başı Milli Gelirleri ve Çelik kullanım Miktarları [8]

Bu veriler ışığında eğriyle paralellik kurulduğunda Çin demir ve çelik sektörünün gelişmek için daha çok mesafesinin olduğu açıktır. Çin’in bugünkü tüketim seviyeleri olan 200 kg’dan 400 kg’a çıkması Dünya üretiminin %30 artarak 1,4 milyar tona yükselmesi anlamına gelmektedir. Ayrıca, 2010 yılından sonra Çin’e alternatif olarak Hindistan’ın büyümeye başlayacağı ve bu nedenle çelik ihtiyacının artacağını düşünen analistler de vardır. Ancak, POSRI’ da çalışan Dr. Han Hindistan’da sağlanacak büyümenin daha yavaş olacağını düşünüyor [8].

Çin demir ve çelik sektörünün yüksek büyüme potansiyeline rağmen, dış faktörler yanında büyümeyi sınırlayacak olan enerji, su ve taşımacılık gibi iç problemleri de vardır. Örneğin Çin’deki enerji tüketimi artışı 2004 yılında %15,2 olmuştur. Çelik sektörü toplam tüketimin %10’unu oluşturmaktadır. 2004 yılındaki enerji tüketimin %68’i kömür bazlı enerjidir. 2002’de kömür bazlı enerjinin oranı %72,2 idi. Enerji için kömürün ağırlıklı olarak kullanılması hava kirliliği problemini de beraberinde getirmektedir. Yine de olumlu bir gelişme olarak, Çelik sektörü 1995 yılında 1158 standart kömür ton/çelik ton olan oranı, 2003 yılında 767’ye düşürmüştür [14].

Çin’de su kıt bir kaynaktır ve uzun vadede Çin’in geleceğini etkileyecektir. Çin’in toplam su rezervleri 2,8 trilyon metreküp olup, bunun 8-9 milyar metreküpü kullanılabilir sudur. Kişi başına düşen su, dünya standardının dörtte biridir. Ülkedeki 600 şehirden 400’ü susuzluk çekmektedir. Güneyde kuzeye nazaran daha çok su bulunmaktadır, ama çelik şirketlerinin çoğu kuzeydedir.

Çin çelik sektörü 1996 yılında ton çelik başına 221,3 m3 su kullanırken 2003’te bu oran 136,9 m3’e düşmüştür [14].

Tüm bu verilerin ışığında IISI 2005 yılı bahar toplantısında ortaya koyulan görüşler sonucunda iki gelecek senaryosu üretilmiş olup, aşağıda verilmiştir [14].

- Baz senaryo: Çin’de fazla kapasitenin artması ve küresel fiyatları düşürmesidir. Yanlış teşvik sistemleri ve merkezin müdahalede geç kalması, yanlış beklentiler ve bilgiler sonucunda bazı alanlara fazla yatırım yapılması,

yeni kapasitelerle pazarın talebinin tam olarak uyuşmaması, Çin’in ihracatını artırabilir.

- Olumlu senaryo: Çin ithalatçılığını sürdürecek ve küresel fiyatlar yüksek seviyelerini koruyacaktır.

Yetersiz kapasite planlama ile kapasite ve talepteki dengesizliklerin yanı sıra ulaştırmadaki aksaklıklar, Çin’in ithalatçı konumunu sürdürmesine sebep olabilir.

Diğer yandan dünyanın en büyük çelik üreticisi Mittal Grubu’nun başkanı olan Lakshimi Mittal, Haziran 2005 dönemindeki çelik fiyatlarındaki gevşemenin talebin azalmasından değil, pazardaki aşırı stoktan kaynaklandığını, bu türlü sıkıntıların konsolidasyonla aşılabileceğini açıklamıştır. Konsolidasyonlar sonucunda her biri 80-100 milyon ton üreten üç dört şirketin ortaya çıkması ve ilk on üreticinin piyasada %40 paya sahip olması gerektiğini belirtmiştir. Mittal’a göre demir cevherine olan bağımlılığı ve enerji maliyetleri nedeniyle Çin hiçbir zaman doğal ihracatçı bir ülke konumuna gelemeyecektir [13].

Dikkate değer bir husus da son yıllarda sektörde yaşanan hızlı konsolidasyondur. Bu sayede fiyatlar üzerinde üreticilerin kontrolü artmaktadır. Bu durum, gelecekte fiyatların kontrolsüz seviyelere inerek bir çok üreticinin zarar görmesini engelleyecektir.

4. TÜRKİYE AÇISINDAN DEĞERLENDİRME

Yıllar itibariyle ülkemiz demir ve çelik üretimindeki yerini yükseltmektedir. Örneğin, 2000 yılında en fazla çelik üreten ülkeler arasında sıralaması 17 iken 2004 yılında 12 olmuştur (Tablo 10). Ancak, ülkemiz demir çelik sektörünün yapılanmasında dünya ile taban tabana zıt temel eksiklikler vardır. Örneğin, Dünyada çelik üretiminin

%33’ü EAO ile yapılırken bizde bu oran %70 dir. Ayrıca, gelişmiş ülkelerin yassı/uzun mamul dengeleri 70/30 iken bizde bu oran yine ters ve 30/70 dir.

Ülkemiz demir ve çeliği dünya sıralamasındaki 12. sıraya düşük yatırım maliyetli, üretim süreci kısa olduğundan katma değeri daha düşük EAO kaynaklı ürünler ile gelebilmiştir. Türkiye açısından gelecek 10 yılda en büyük mesele bu yapısal terslikleri ortadan kaldırmak olmalıdır.

İsdemir’ de kurulacak olan yeni yassı haddeleme tesisleri bunun için iyi bir başlangıç olmuştur.

Tablo 10. Türkiye Ham Çelik Üretimi ve Dünya Sıralamasındaki Yeri [IISI]

Yıl Türkiye Ham Çelik Üretimi

milyon ton

Dünya Sıralamasında

Yeri

2000 14,3 17

2001 15,0 15

2002 16,5 13

2003 18,3 13

2004 20,5 12

(10)

Türkiye demir ve çelik sektörü açısından en büyük tehlikenin Çin değil eski SSCB devletleri olduğu muhakkaktır. Üretimlerinin yaklaşık yarısını ihraç eden eski SSCB devletlerinin Türkiye’nin bulunduğu coğrafyada olmaları ve özellikle cevher yönünden kendi hammadde kaynaklarına sahip olmaları nedeniyle Türkiye pazarındaki etkisi daha fazladır. Ayrıca, Çin gelecekte bir tehlike potansiyeline sahipken eski SSCB ülkeleri 54,4 milyon ton gerçek ihracatı ile pazarımız açısından zaten var olan bir tehdittir (Tablo 11).

Demir ve çelik açısından, eski SSCB ülkeleri ile olan ticaretimiz Çin ile olandan çok daha fazladır. Türkiye ile Çin arasındaki dış ticaret yıllık 3-4 milyar dolar seviyesinde olup, ithalatımız ihracatımızın yaklaşık beş katıdır.

İthalatımızın yarısı elektrikli makinelerden, ihracatımızın yarısı ise demir ve çelik ürünlerinden oluşmaktadır.

Tablo 11. Dünya Ülkelerinin Net Çelik Ticareti 2003 Yılı [IISI]

Dünya demir ve çelik sektörüne yön veren en büyük üretici konumundaki ülkeler Çin, Japonya ve ABD dir (Tablo 12).

Gelecekte dünya demir ve çelik üretiminin miktarı tüm sektörü etkileyen ortak şartlara bağlı olmakla birlikte, tabloda yer alan sıralama elbette her ülkenin sahip olduğu potansiyeli değerlendirmede göstereceği kabiliyete bağlı olacaktır.

Tablo 12. En Fazla Çelik Üretimi Yapan Ülkeler Sıralaması [IISI]

Çelik üretimi; gelişmekte olan ülkelerin vazgeçemeyeceği bir sektör olup, istihdam oluşturmak ve ülkenin gelişimine katkıda bulunmak adına bu ülkelerde büyük potansiyel vaat

etmektedir. Bu açıdan bakıldığında aşağıdaki değerlendirmeler yapılabilir.

- Ülkelerin çelik ihtiyacı gelişmişlik seviyeleriyle ilgilidir.

Gelişen ülkelerde kişi başına çelik kullanımı 900 kg seviyesine kadar çıkabilmektedir (Güney Kore).

Ülkenin alt yapı ihtiyaçları tamamlanıp, gelişmiş ülke konumuna gelince de çelik kullanımı kişi başına 400- 500 kg seviyelerine düşmektedir (ABD, Japonya). 1,3 milyar nüfusun yaşadığı Çin’de çelik kullanımı kişi başına 178 kg mertebesinde olup gelecek yıllarda aynı şekilde büyüme gerçekleştirebilirse çok yüksek çelik üretim kapasitelerine ihtiyaç olacaktır.

- Gelişmiş ülkelerdeki çevre baskısı ve insanların daha müreffeh bir hayat yaşama adına zor sektörlerde çalışmak istememeleri bu ülkelerdeki çelik sektörünü karlı olmaktan çıkarmaktadır (ABD, Avrupa).

Dolayısıyla, bu açığı gelişmekte olan ülkeler kapatacaktır.

- Gelişmiş ülkelerin çelik firmaları, satın alma veya değişik işbirlikleri yoluyla gelişmekte olan ülkelerin çelik pazarına hakim olmayı ve bu sayede varlıklarını sürdürebilmeyi amaçlamaktadır. Bu atılımı gerçekleştirebilen Thyssen, Arcelor ve çoğu Japon firmaları şimdilik nefes alma imkanı bulmuştur.

- Birçok ülkede (ABD gibi) ulusal çelik sektörü korumacı önlemlerle ayakta kalmaya çalışmaktadır. Gelecekte bu korumacı önlemler ortadan kalkacak ve zaten ayakta kalmakta zorlanan gelişmiş ülke çelik sektörleri küçülecektir. Bu küçülme sonucunda muhtemelen ham çelik üretimi gelişmekte olan ülkelere kayarken, gelişmiş ülkeler slab satın alarak tesislerini çalıştırma yoluna gideceklerdir.

Son dönemlerde Çin nedeniyle hareketlenen çelik sektörü yeni girişler (yatırımlar) için cazip hale gelmektedir. Çin ve diğer gelişmekte olan ülkelerin yapacağı her çelik üretim yatırımı, gelişmiş ülkelerdeki çelik sektörü için bir tehdit oluşturacaktır. Bu nedenle, genellikle gelişmiş ülkeler tarafından organize edilen seminer, konferans, yayın gibi uluslararası platformlarda bu husus işlenmekte, gelecek için kötü senaryolar çizilerek sektöre yeni girişlerin olması engellenmeye çalışılmaktadır. Halbuki Türkiye ve gelişmiş ülkeler açısından gelişmeler aynı sonucu doğurmayacaktır.

Liderin görevi, her şartta şirketini güçlendirmek, geleceğe hazırlamak ve büyütmektir. Çevrede olumsuzluklar meydana gelse de, lider bunları yönettiği grubun lehine fırsatlara çevirmelidir. Demir ve çelikte yaşanan süreç gelişmiş ülkelerin aleyhine işlerken, gelişmekte olan ülkelerin lehine işlemektedir.

(11)

5. KAYNAKLAR

[1] Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu, “DTÖ Üyeliği Sonrası ÇHC Ekonomisi ve Ticaretinde gelişmeler”, Faaliyet Raporları, Mayıs 2004, s 105-106

[2] China Daily, “Steel Sector Awaits New Policy”, Günlük Haber, 25 Nisan 2005

[3] China Daily, “Steel Output Up 23,7 % in first Quarter”, Günlük Haber, 11 Nisan 2005

[4] China Iron and steel Association, “Macro Economic News”, Günlük Haber, 14 Haziran 2005

[5] People’s Daily Online, “Chinese steelmaker sets good example in price-setting for iron ore”, Günlük Haber, 15 Nisan 2005

[6] Metal Bulletin's 2nd Far East Steel Conference, May 17 - 19 2004, Beijing, China

[7] Yanrui Wu, “Recent Developments in the Chinese Steel Industry”, Department of Economics, University of Western Australia, Nedlands WA 6907, 1999 [8] Nae Hee Han, “An Overview of East Asian and

Chineese Steel Industry”, POSCO Research Institute, Kasım 2003

[9] Peter F. Marcus, “Chinese Steel Industry Report”, World Steel Dynamics, Ekim 2003

[10] Steel Week, “Çin Üretimindeki Karışıklık Geçici”

başlıklı haber, 11 Kasım 2003

[11] IISI Spring Board Meeting, “China’s Unstoppable steel Industry”, Worl Steel Dynamics, 2003

[12] IISI, “The Measure Of Our Sustainability”, Demir ve Çelik Endüstrisi Raporu, 2004

[13] Forbes, “Mittal CEO Says Further steel Industry Consolidation Needed”, Günlük Haber, 21 Haziran 2005

[14] Erdemir, “IISI Bahar Konferansı Raporu”, Mayıs 2005 [15] Shanghai Daily, “New Law Set To Unify Tax Rates”,

Günlük Haber, 2 Şubat 2005

Referanslar

Benzer Belgeler

MW100 oyuncularının toplam kurulu gücü içinde son yıllarda büyük yatırım yapılan ve hızla büyüyen yenilenebilir enerji kaynağı rüzgâr ise 7.493 MWe’lik payı ile

ACQUISITION AND INSTALLATION OF EQUIPMENT AND SPARE PARTS OF AREA 600 PROCESS FANS. SECURITY INTERCOM SYSTEM ON

NOT : IISI (International Iron and Steel Institute) Türkiye'nin de üye olduğu 24 kapitalist ülkenin kurduğu bir enstitüdür.. diğer demir - çelik işletmelerimizin

Yurt dışı için monşarj asansör malzemesi isteklerinde standart ölçülerde malzeme hemen teslim edilir. Özel ölçülerde paket malzeme teslim süresi

tamamen Türk araştırmacılarla Karadeniz dip sularında yoğun olarak bulunan hidrojen- sülfürlü suyu geliştirdiği bir katalizör sistemi üzerinden geçirerek ekonomik koşullarda

Yurt içinden tedarik edilen hurdanın KDV yükü olmaması ve Dahilde ĠĢleme Ġzin Belgesinin (D.Ġ.Ġ.B) yurt içi alımlarda KDV istisnasını getirmiĢ olması

MW100 oyuncularının toplam kurulu gücü içinde son yıllarda büyük yatırım yapılan ve hızla büyüyen yenilenebilir enerji kaynağı rüzgâr ise 7.507 MWe’lik payı ile

Özellikle ABD’nin 2018 yılının Ağustos ayında Türkiye’ye yönelik koruma tedbiri vergilerini %25’ten %50’ye çıkarması ve Türkiye’ye karşı finansal