Türk DilleriAraştırmaları)(1993): 267-270
Tarama
SözlüğüAndreas Tietze (Viyana)
Türkçe üzerinde çalışanher araştırıcı Türkiye' de Halk AğzındanDerleme
Sözlüğü'nü(DS) veXlII. YüzyıldanBeri Türkiye Türkçesiyle Yazılmış Ki-taplardan ToplananTanıklariyleTaramaSözlüğü'nü(TS) bilir ve takdir eder. Hem de çok iyi takdir eder. Bu iki eseri ortayaçıkarmaklaTDK muazzam bir iş başarmış ve bütün Türkologlarıntakdirini kazanmıştır. DS ile Türkiye Türkçesine yeni bir mekan boyutunu, TS ile yeni bir zaman boyutunu
ka-zandırmıştır.Dilanlayışı bakımındanbunlar sayesinde Türkiye Türkçesi sanki yeni birçağa girmiş, Türkoloji sahasındayeni, sağlamve hakim bir mevkie
erişmiştir.
Senelerce sürenyoğun çalışmalarınsonucu olan bu eserlerin özelliklerini
kısacagözden geçirirsekherşeydenevvel gözümüze çarpan, belki Türkoloji tarihinde ilk defa gerçekleştirilen,inceden planlanmış geniş işbirliğinin
rolüdür. Buişinböyle yarım asırdevam ettirilmesi, deneyenlere malumdur, kolay bir şey değildir ve başka sahalarda da takip edilecek bir örnek
sayılabilir.
Bu makalerndeyalnızTaramaSözlüğündenbahsetmekistediğimegöre
yalnızonun özelliklerinedeğinmekistiyorum. Bir çok seçkinuzmanın
top-ladıklarıkelime malzemesi, kolay bir transkripsiyonla alfabetiksırayakonarak ve mana bakımındanbölünerek herkesin şaşırmadan kullanabileceği bir sözlük eldeedilmiştir.Bu suretle ortaya gelen çerçeveye derlenmişmalzeme
konmuşve sözlüğükullananlara en mükemmelşekilde, baştagösterilen ke-limenin hangi devirlerde hangi gramer şartları altında kullanıldığıve orada gösterilenmananınhangibağlamlardan çıkarıldığınıkendi gözüyle. kendi
an-layışıylakontrol etmeimkanı verilmiştir.
Bu gibi müşterek eserlerdeyanlışlıklar kaçınılmaz olduğugibi iştirak edenlerinfikirve usulleri tamamenmutabıkolmayabilir. Malzemeyi toplayan-larınüzerlerine aldıklarımetinde gördükleri arkaik kelimeşekillerinin,gramer
268 ANDREASTIEnE
özelliklerinin, mana nüanslarınınhangileri böyle birsözlüğegirer ve girmesi
lazımdırkonusunda birbirindenfarklıfikirlerin bulunması tabiidir. Bunları
malzemenin redaksiyonunu yapan ekibinstandartlaştıracağıbeklenir. Yine bu-nun gibibazıufak tefek birbirini tutmazlıklarTaramaSözlüğü'nün metninde
kalmışfakatkıymetinebir zararvermemiştir. .
TaramaSözlüğünüilmibakımdandaha mükemmel hale getirmek için ne yapmaklazımdiye sorarsanız,ilk evvel aklımagelen, kullanılan kaynakların
hangisinin harekeli, hangisinin harekesizolduğunungösterilmesidir. Bir ke-limenin hareke ileyazılmış olduğunubilmek,okunuşuna itimadımızıçok kuv-vetlendirecektir.
Başkabir teklif:okunuşu şüphelikelimelerinarkasınaparantez içinde bir soruişaretinin konmasıvegerektiğindemümkün olanbaşkatürlüokunuşların
gösterilmesi.
Bunlar belki küçük ricalar, fakat büyükleri de yok değildir. En başta -bunu söylerneğelüzum bile yoktur- şimdiyekadar ihmal edilen veya yeni
keşfedilen kaynakların taranmasıve böylece elde edilen malzemeninsözlüğe
ilave edilmesi yahut bir ek cilt olarak eserekatılmasıher okuyucununumduğu
vebeklediği şeydir.
Son rüyamızda, her maddeninarkasınao maddede gösterilen leksemin
kısaya da uzun birdeğerlendirmesini,eski ve günümüzdeki öteki Türk dille-rindeki şekil ve manalarını ve ona temas eden ilmi literatürü tam olarak' görebilmek olacak. O zaman Tar:ıma Sözlüğü tam manasıylaTürkoloji sa-hasının sayılıtemel eserlerinden biriolacaktır.
TaramaSözlüğü8 cildiyle bugün dünyaTürkologlarınınelinde zengin bir hazinedir. Daha sonraçıkmışolan tek ciltli Yeni TaramaSözlüğü(1983) onun yerini tutamaz. Gerçi ondabazı yanlışlar düzeltilmiştirfakat örnek cümleler, kaynaklar, tarihler olmadığıiçin TS'nün en mühimunsurlarıyoktur; o sadece pratik bir vasıtadır;kaynak gösteremediğiiçin onu bir Türkolog hiçbir ilmi
yazıda kullanamaz. Bundandolayı bütün düzeltmeler, ilaveler hatalardan
arınsında yeni baskılardadaha güzel ve kusursuz ortayaçıkabilsindiye her Türkologun eli altındabulunan esas TS 'ne yöneltilmeli. Bu fikirle şimdi65.
yaşgününükutladığımızdostum Talat Tekin ile beraber Erdem dergisinde bir makale dizisinebaşlamışbulunuyoruz. Ömrümüz vefa ederse onu Zharfıne götürmek niyetindeyiz.
Sözümü bitirmeden, TS 'nün bugünkü halinde kusursuzolmadığınıve ona güvenen araştırıcıyı nasıl yanlış hükümlere varmak tehlikesine
düşüre-TARAMA SÖZLÜÖÜ 269
bildiğini, elantezgahımızdaolan Bharfıninbir misaliyle göz önüne koymak istiyorum:
TaramaSözlüğününA-B cildinde (s. 483,hulasasıYeni TaramaSözlüğü
s. 29)şöylebir madde bulunuyor:
beğşene: Şahane,beycesine,sultani.
Tanıklar:
§ijusrevani.;w--.[Fa.] :Beğşene ~kadim akçalar.
(Ni'meü,
XVI.279)§Husrevane....~[Fa.] :Beğşene ~demektir.
(Deş. XVI. 321-1)
§Husrevani~w
....
;.:[Fa.] :Beğşene ~demektir.(Beş.XVI. 372-1)
§Şahvar.AtALi.;[Fa.] :Beğşene, (şamilXVI. 465)
Madde bu kadar. Kaynaklar: Ni'rneti (Lugat-i Ni'rnetullah),947/1540'ta
yazılmışFarsça-Türkçe lugat; Deş.=DeşişiMehmed Efenditarafından9881 1580'de yazılanet-Tuhfetü' s-Seniyye adlı Farsça-Türkçe lugat; Şamil
=
Şamilü'l-luga; Afyon KarahisarlıHasan bin Hüseyn clmamüddin'in 9111 1505 'teyazdığıFarsçadan Türkçeye lugat. Önsözdenöğrendiğimizegöre ilk ve üçüncü yazma Dehri Dilçin ve ikinci yazma Tahir Nejat Gencantarafından taranmış. Kaynaklar birbirini tutuyor, üç, hatta dört defa aynı kelime önümüzde. Bu bir tesadüf olamaz, demek ki elimizdesağlamkaynaklara day-anan bir leksem var. Lakin onu çözümlerken Türkolog güçlüklerle
karşılaşıyor.Kelimenin ilk hecesi bariz,beğ,Eski Osmanlıcadabegçok eski bir Türkçe kelimedir ve mana itibariyle Farsçaşahvekhusrawile hiçbirşüphe bırakmıyacak şekilde mutabakattadır.Fakat leksemin geri kalankısmını nasıl
izah edelim? Türkçede, herhangi eski ya da yeni Türk dilinde,şimdiyekadar
-şenediye bir ek, bir ekler terkibi, tespitedilmişmidir? Taramasözlüğünün
1974'teçıkanEkler cildinebaktığımızzamanışıilebaşlayanbir tek ekin
kay-dedilmediğinibuluruz. Başkakaynaklarda da onu boşuna arıyacağız: Martti Rasanen'inMaterialien zur Morphologie der türkisehen Sprachen(Helsinki 1957)adlı çalışmasındaisimden isim yapan ekler bölümünde (Denominale Nomina, s. 91-114) -ş ekini yalnız -Iş ile biten tek tük misallerde gösterebiliyor. Sondaki
lel
bir datif ekine benziyor, fakatliml
ı. şahısmülkiyet ekindenbaşkane olabilir (fiil kökünetakılanekleri göz önünde bu-lundurmazsak)? Demek ki bu -şeneeki Türkolojisahasındayeni bir fenomen
270 ANDREAS TIElZE
ve herhalde bir tez yazmayayahutyazdırmaya şayanbir gerçek.
Filoloji kriminolojiye benzeyen bir ilimdir.Araştırıcıbir emareyetakılır, bir parmak izine, kaideyeaykınbirmüşahedeye;oradan yolaçıkarve sorunu
çözene
kadar durmaz. Türkoloji ile çözülemeyen mesele belki filoloji vasıtasiyleçözülebilir: Leksemimiz için üç, dörtşahitvar.Bunlarınifadeleri aşağıyukan aynı, yani Farsçakhusrawôni
(bir keresinde -sehven olabilir-khusrawdnaıveşah-varkelimelerinibegşeneolarakTürkçeye tercümeediyor-lar. Sözbirliğieden buşahitleracaba birbirlerinden tamamenayrı mıdır? Bir-birlerinden istifadeetmişlerse şahitlikleriancak birkişinin şahitliği sayılabilir. Kronolojiye bakarsak başta gelen Şamil, fakat onun ifadesi pek kısa ve tercümeettiğikelimebaşka(onu sonradanyapılanbir ilave saymakmecburiy-etindeolacağız,sebebini sonragöreceğiz). Deşişi'ninifadesi ise 40yılönce kaleme alınan Ni-meti metninin kısaltıImış tekrarı olabilir. En tam ifade Ni'rnetullfih'mkidir. Onda, ötekilerde bulunmayan bir unsur var: kadimakçalar. Acababegşenebu kadimakçalar'ın sıfatı mı?Meseleyi daha ileri götürmek içinşunusormak akla gelir: 16.asırdamedresetalebeleri için yazan buşahıslarınelindebaşkakaynak yok muydu? Yani bir Farsça-Farsçalugat ki onun kelimelerini aynenalıpsadeceizahlarınıTürkçeye tercümeetmekleiktifa edebilsinler?Dayandıklarıböyle bir kaynak bulabilirsek belki sorunumuzu çözecek bir ip ucu bulabiliriz. Elde mevcut bütün eski lugatlerden istifade
etmiş
olanSteingass'ın Farsça-ıngilizce sözlüğüne
müracaatettiğimizde
khus=
rawani
kelimesininçeşitlimanalanarasında"a species of old money (coined by king Khosrau)"izahınıbuluruz. Zaten Burhan-e qiite' Farsça-Farsça luga-tindeayınkelimealtında başka şeylermeyamnda "her güzel ve iyi ve büyük şeyiçin Husrev'in eseri derler, mesela husrevani küp ve bunun gibişeyler" yeralır. Dernek ki toprakta bulunan eski paralara vebaşka şeylerehusrevôni
denirmiş. Belki bir lugatteKhusrawdni:
hazar-sal sikka" gibi bir ibareyi, tercüme eden"Husrewôni-
bın senelik kadim akçalar" diye Türkçeye akt-armış.Arapyazısında,iki kelimeyi birbirine çokyakın yazılmışsa,binsene
(~~) kolaylıkla begşene (~) şeklinde okunabilir, sadece/fı/harfinin üç noktasınıIsi
harfıne ait görmekve Is/,yiışıdiye okumakyeter.Doğrusuda bu olsa gerek. Hata ilk tercümeyi yapandadeğil,lugatini yahut lugatindenbazı parçalan anlamadankopyeedenlerdeyrniş.Bu suretle bu sorun da çözüldü ve tez konusu suyadüştü.Fakat büyük bir hazine olan Tarama Sözlüğünü bu gibi hatalardan kurtarmanın vacip olduğu şüphegötürmez.