• Sonuç bulunamadı

Bu, henüz kadastrosu yapılmamış “orman” arazileri ile orman kadastrosu çalışmaları yürütülen yerlerin yanı sıra daha önce orman kadastrosu yapılarak “orman” olduğu kesinleşmiş yerlerin daraltılmasına yol açabilecektir

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bu, henüz kadastrosu yapılmamış “orman” arazileri ile orman kadastrosu çalışmaları yürütülen yerlerin yanı sıra daha önce orman kadastrosu yapılarak “orman” olduğu kesinleşmiş yerlerin daraltılmasına yol açabilecektir"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

5831 Sayılı “Tapu Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un Götürüleri Üzerine… (Yücel ÇAĞLAR)

Siyasal iktidarın, her türlü kamusal varlığı satarak gelir elde edilmesine, ekonomik büyümenin bu yollarla

sağlanmasına yönelik uygulamalarının ülkemizin bağımsızlığını tümüyle yok edecek boyutlar kazandığı bilinmektedir.

Yine bilinmektedir ki, bu uygulamaların bağımsızlığın yanı sıra her türlü doğal varlığa da onarılmayacak zarar vermektedir. Öyle ki, siyasal iktidar, artık, kamuya çeşitli biçim ve düzeylerde zarar verebilecek her türlü

uygulamasını hukuksal dayanaklara kavuşturmuştur. Tümüne yakın bir kısmı “devlet ormanı” sayılan alanlarla ile ilgili hukuksal düzenlemeler bu uygulamaların başında gelmektedir. En son olarak, TBMM’de 15 Ocak 2009 tarihinde benimsenen 5831 sayılı Tapu Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’la 6831 sayılı Orman ve 3402 sayılı Kadastro yasalarında yapılan değişiklikler de bu doğrultuda düzenlemelerdir.

Siyasal iktidar bu son düzenlemeleriyle iki temel amacını gerçekleştirmiştir:

1) Orman kadastrosu çalışmaları kapsamında yürütülen iş ve işlemlerin uygulanmasını ve özellikle de “orman”

sayılmayacak kararların alınması daha da kolaylaştırılmıştır:

Herhangi bir yerin “orman” sayılıp sayılmamasına ormancılık biliminin kararları doğrultusunda karar verebilecek bilgilere sahip olmayanlardan olu-şan kadastro ekiplerinin orman kadastrosu da yapabilme yetkileri sınırsızca genişletilmiştir. Bu, henüz kadastrosu yapılmamış “orman” arazileri ile orman kadastrosu çalışmaları yürütülen yerlerin yanı sıra daha önce orman kadastrosu yapılarak “orman” olduğu kesinleşmiş yerlerin daraltılmasına yol açabilecektir.

2) Kamuoyunda “2B arazileri” olarak anılan yerlerin satılabilmesi için hazırlananı yasanın uygulanması için gerekli alt yapı hazırlanmıştır:

Siyasal iktidar “2B arazilerini” satmak için son derece kapsamlı bir yasa çıkarma hazırlığı içindedir ve bu doğrultudaki çalışmalarını tamamlamıştır. Önümüzdeki günlerde TBMM gündeme getirilecek bu yasa tasarısı, öngörüldüğü gibi yasalaştığında, uygulanabilmesi için sınırların ve kullanıcılarının belirlenmesi ile tapulama işlemlerinin olabildiğince kolaylaştırılması ve hızlandırılması gerekmektedir. Söz konusu yasayla bu gereğin yerine getirilmesine yönelik düzenlemeler yapılmıştır.

***

Siyasal iktidar, 5831 sayılı Tapu Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Ya-ılmasına Dair Kanun’la i) “devlet ormanı” sayılacak arazilerin daraltılabilmesi, ii) “2B arazilerinin” satılabilmesi ve çok daha önemlisi iii) “2A”

uygulamasının kolaylaştırılması için gerekli hukuksal alt yapıyı büyük ölçüde oluşturmuştur. Şimdi, bu alt yapının kullanılacağı hukuksal düzenlemelere sıra gelmiştir. Yakında “2B” ve “2A” arazilerinin “değerlendirilmesiyle” ilgili yasa tasarısı da gündeme getirilecek ve hukuksal süreç tamamlanmış olacaktır.

En duyarlı kamuoyunun bile bilgilenme ve ilgilenme düzeyine ve biçimine bakılırsa, siyasal iktidar, bunu da kolaylıkla başarabilecektir (!).

AçIKLAMALAR

A) 5831 Sayılı Yasanın 2. Maddesiyle 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 7. maddesinin 1986 yılından 3302 sayılı yasayla

“Devlet ormanları ile evvelce sınırlaması yapılmış olup da herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların, hükmî şahsiyeti haiz amme müesseselerine ait ormanların, hususi ormanların orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde bulunan her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayini ve tespiti ile 2 nci madde uygulamaları ile ilgili olarak kadastrosu kesinleşmiş yerlerde tespit edilen fennî hataların düzeltilmesi işleri orman kadastro komisyonları tarafından yapılır.”

(2)

biçiminde düzenlenen 1. fıkrasına

“Ancak, henüz orman kadastrosuna başlanılmamış yerlerde, 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümlerine göre belirlenen orman sınırı, orman kadastro komisyonunca belirlenen orman sınırı niteliğini kazanır.” yaptırımı eklenmiştir.

Bu düzenlemeyle, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 4. maddesinde 1987 ve 2005 yıllarında yapılan değişiklikler ile 6831 sayılı Orman Kanunu arasında koşutluk sağlanmıştır: Anımsanacağı gibi, 3402 sayılı yasanın 4. maddesinde 1987 tarihinde yapılan değişiklikle kadastro ekiplerine de orman kadastrosu yapması olanağı sağlanmış; 2005 yılında yapılan düzenlemeyle de kadastro ekiplerinin orman kadastrosu yaparken çalışmalara “en az bir orman yüksek

mühendisi veya orman mühendisi ile tarım müdürlüklerince görevlendirilecek bir ziraat yüksek mühendisi veya ziraat mühendisinin bildirimden itibaren yedi gün içerisinde iştirak ettirilmesi” de zorunlu kılınmıştı.

Böylece, 5831 sayılı yasayla yapılan son düzenlemeyle;

herhangi bir yerin 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 1 ve 2. maddelerine göre orman sayılacak ve sayılmayacak yerlerin belirlenmesine yönelik çalışmaların ormancılık biliminin gereklerini yerine getirebilecek üye bileşimine sahip olmayan KADASTRO EKİPLERİ tarafından da yapılmasının dayanakları pekiştirilmiştir.

Öte yandan, ülkemizde “orman kadastrosu” çalışmalarının aynı önemde bir başka boyutu daha vardır: 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 2. maddesinin Anayasanın 169. maddesinde yer verilen yaptırımlardan hareketle düzenlenen “A”

ve “B” bendleri uyarınca, daha öne “orman” sayılan yerlerden iken artık orman sayılmaması ile ilgili iş ve işlemler de

“orman kadastrosu” çalışmaları kapsamında yapılmaktadır. Bu durum da, söz konusu iş ve işlemlerin orman ve ormancılık bilgisine sahip meslekten kişilerce yerine getirilmesi zorunluluğunu pekiştirmektedir.

Oysa, tüm bu iş ve işlemlerin ancak orman ve ormancılık bilgisine sahip meslekten kişilerce yerine getirilmesi

“olmazsa olmaz” bir koşuldur. çünkü, “orman” sayılabilecek ve sayılmayabilecek yerlerin belirlenmesi, yalnızca mülkiyet durumları temel alınarak yapılan sınır belirleme çalışmalar değildir. Bu çalışmalar sırasında herhangi bir yerin ekolojik yönden “orman ekosistemi” özelliklerine sahip olup olmadığının belirlenmesi yaşamsal önemde, öncelikle ve ağırlıkla yerine getirilmesi gereken bir aşamadır. 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 1. maddesi, bu çalışmalar sırasında temel alınacak hukuksal çerçeveyi oluşturmaktadır.

Kısacası, siyasal iktidar, son düzenlemesiyle, söz konusu iş ve işlemleri KADASTRO EKİPLERİNE de yaptırarak ekolojik nedenlerle “orman” sayılması gereken yerlerin, “orman kadastrosu” çalışmalarıyla daraltılabilmesine yol açabilecek uygulamaları hem kolaylaştırmış hem de bu uygulamaların hukuksal dayanaklarını pekiştirmiştir.

B) 5831 sayılı Yasayla 6831 sayılı Kanunun 9. maddesinin yedinci fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki yaptırımlar eklenmiştir:

“3402 sayılı Kadastro Kanununa göre kadastrosuna başlanan çalışma alanlarında evvelce kesinleşmiş olan orman haritalarının kontrolü sonucunda tespit edilecek hesaplamalardan kaynaklanan yüzölçümü hataları 3402 say ılı

Kanunun 4 üncü maddesine göre oluşan KADASTRO EKİBİNCE düzeltilir. Diğer vasıf ve mülkiyet değişikliği dışında kalan aplikasyon, ölçü ve çizimden kaynaklanan yüzölçümü ve fenni hatalar ise kadastro müdürlüğünce mahalli orman kuruluşuna bildirilir. Bildirim tarihinden itibaren onbeş günlük süre içerisinde orman kadastro komisyonu görevlendirilir.”

Oysa, 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 9. maddesinin 7. fıkrasına, 2003 yılında çıkarılan 4999 sayılı yasayla

“Orman tahdidi veya kadastrosu yapılıp ilân edilerek kesinleşmiş yerlerde, vasıf ve mülkiyet değişikliği dışında aplikasyon, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan yüzölçümü ve fennî hatalar tespit edildiğinde, bu hatalar Orman Genel Müdürlüğünün bilgisi ve denetimi altında orman kadastro komisyonlarınca düzeltilir.”

fıkrası eklenmişti.

5831 sayılı yasayla yapılan düzenlemeyle,

(3)

“…evvelce kesinleşmiş olan orman haritalarının kontrolü sonucunda tespit edilecek hesaplamalardan kaynaklanan yüzölçümü hataları…”nın da yine KADASTRO EKİPLERİ tarafından “düzeltilmesini” olanaklı kılınmıştır. Böylece, daha önce “orman” sayılmış yerlerin bile söz konusu “düzeltme” işlemleriyle daraltılmasına yol açabilecek

uygulamalar da kolaylaştırılmış olmaktadır.

C) 5831 sayılı yasanın 5. maddesiyle 6831 sayılı Orman Kanunu’na aşağıdaki madde eklenmiştir:

“Bu Kanunun; 20/6/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2 nci maddesi ile 23/9/1983 tarihli ve 2896 sayılı Kanun ve 5/6/1986 tarihli ve 3302 sayılı Kanunla değişik 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (B) bendi uygulamaları ile orman sınırları dışına çıkarılan yerler, çıkarma işleminin kesinleştiği tarihten itibaren kazandırıcı zamanaşımı yolu ile iktisap edilemez.”

6831 sayılı Orman Kanunu’nun “2. maddesi”, - 20 Haziran 1973- 23 Eylül 1983

- 23 Eylül 1983-5 Haziran 1986 ve - 5 Haziran 1986’ndan günümüze

farklı içeriklerde yürürlükte olmuştur. Ancak, bu farklılaşma sürecinde;

i) herhangi bir yerin “orman” sayılmaması ile ilgili amaçlar, “orman köylüsü” sayılan yurttaşlarımızın yararlanma olanaklarını daraltacak biçimde değiştirilmiştir;

ii) herhangi bir yerin “orman” sayılmaması için gerekli koşullar neredeyse tümüyle ortadan kaldırılmış, ormansızlaştırılarak yerleşme yerine ve/veya tarım arazisine dönüştürülmüş olma ile ekonomik yarar sağlama durumları ile sınırlandırılmıştır.

Böylece, özellikle, 1986’dan sonra, “orman” saymama, başka bir söyleyişle de “orman “sınırları dışına çıkarma iş ve işlemleri büyük ölçüde kolaylaştırılmış ve hızlandırılmıştır.

5831 sayılı yasayla yapılan düzenlemeyle;

“kazandırıcı zaman yolu ile iktisap edilememe” durumunun yalnızca “çıkarma işleminin kesinleştiği tarihten” sonrası için geçerli olması, başka bir söyleyişle de “çıkarma durumunun henüz kesinleşmediği” yerlerin “kazandırıcı zaman yolu ile iktisap edilebilmesi” sağlanmıştır.

Oysa, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 2005/14311 Esas ve 14.2.2006 tarih ve 2006/1616 sayılı kararında, özetle;

“6831 sayılı Yasanın değişik 2. maddesi gereğince 31.12.1981 tarihinden önce nitelik yitiren yerlerin tümünün devlet tarafından değerlendirilip kullanılması zorunludur.2924 sayılı yasanın 3/1. maddesine göre orman sınırları dışına çıkarılan yerler bu Kanun hükümleri uygulanmak kaydıyla Orman Bakanlığı emrine geçer. Anayasa Mahkemesinin Kararıyla da yalnızca orman köyleri halkının nakli ve yerleştirilmesi amacıyla değerlendirileceği belirtilmiş

olduğundan imar ihya ve kazandırıcı zaman aşımı zilyetliği ile kazanılmasına olanak yoktur. Orman sınırları dışına çıkarılmış yerleri Anayasa ve yasalar Devlete ait diğer hali yerlerden farklı düşünmüştür. Hangi yasa döneminde olursa olsun orman rejimi dışına çıkarılan yerler tapuda kayıtlı olsun olmasın zilyetlik kazanamaz.” denilmektedir.

D) 5831 sayılı yasanın 8. maddesiyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu’na aşağıdaki madde eklenmiştir:

Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin kadastrosu ve tescili

EK MADDE 4 - 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 20/6/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2 nci maddesi ile 23/9/1983 tarihli ve 2896 sayılı, 5/6/1986 tarihli ve 3302 sayılı kanunlarla değişik 2 nci maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, FİİLİ KULLANIM

(4)

DURUMLARI DİKKATE ALINMAK ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanunun 11 inci maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak HAZİNE ADINA TESCİL EDİLİR.

Bu maddeye göre yapılacak kadastro çalışmaları ikinci kadastro sayılmaz.

Bu maddeye göre yapılacak kadastro sırasında orman ve Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin sınır nokta ve hatları; orman kadastro tutanakları esas alınmak suretiyle orman işletme müdürlüğünce görevlendirilecek en az bir orman yüksek mühendisi ya da orman mühendisinin iştirak ettirildiği kadastro ekibince zemine aplike edilir. Bu çalışmalar sırasında kadastro veya orman haritalarında düzeltmeyi gerektiren tutanak, pafta ve zemin uyumsuzluğunun tespiti halinde, yukarıda oluşturulan KADASTRO EKİBİNCE teknik mevzuata uygun hale getirilir. Bu çalışmalara kadastro kontrol mühendisi de iştirak ettirilir. çalışma sonucunda bir zabıt düzenlenir ve bu zabıt ekip görevlileri ile kontrol mühendisi tarafından birlikte imzalanır. Düzeltme işlemleri, orman mevzuatı ile tapu ve kadastro mevzuatına göre yapılmış ve bu Kanuna göre yapılacak askı ilanı ile de ilan ve tebliğ edilmiş sayılır.

Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, daha öncesi tescil edilmiş olduğuna bakılmaksızın Maliye Bakanlığı’nın talebi üzerine, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce fiili kullanım durumları dikkate alınmak

suretiyle ifraz ve/veya tevhit de yapılabilir. Bu işlemler sırasında, orman ve kadastro haritalarında tespit edilen fenni hatalar, yukarıdaki üçüncü fıkrada belirtilen usul ve esaslara göre düzeltilir.

Bu madde kapsamındaki kadastro, ifraz ve tescil işlemleri, 3194 sayılı İmar Kanunu ile 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunundaki kısıtlamalara tabi olmaksızın yapılır.

Kadastro çalışmalarına başlanılmadan önce, Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin içerisinde özel kanunlarına göre değerlendirilmesi gereken alanlar bulunup bulunmadığı kadastro müdürlüğünce ilgili kurum ve kuruluşlarına yazı ile sorulur. İlgili idarelerce 15 gün içerisinde kadastro müdürlüğüne bilgi verilir. Bu süre içinde cevap verilmediği takdirde, söz konusu alanların bulunmadığı yönünde cevap verilmiş sayılır. Bu bilgilere veya ilgili idarelerce zeminde gösterilen sınırlara göre bu yerler içindeki bu alanların sınırları ölçülerek krokisinde gösterilir ve beyanlar hanesinde belirtilir.”

Bu düzenleme, söz konusu arazilerin satılmasına yönelik iş ve işlemlerin alt yapısının hazırlanmasına yöneliktir.

Oysa, böyle bir uygulamanın daha önce de gündeme getirildiğinin, ancak, uygulamanın hukuksal dayanağının Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğinin bu bağlamda anımsanması gerekmektedir (*)

E) 5831 sayılı yasanın 9. maddesiyle 3402 sayılı yasanın 2005 yılında çıkarılan 5304 sayılı yasayla

“Bu Kanuna göre yapılacak çalışmalardan önce 6831 sayılı Orman Kanununa göre başlanan orman kadastrosu, orman kadastro komisyonlarınca sonuçlandırılır.”

biçiminde düzenlenen Geçici 7. maddesi,

“Bu Kanuna göre yapılacak çalışmalardan önce 6831 sayılı Orman Kanununa göre başlanan orman kadastrosu, bu Kanunun 4 üncü maddesine göre sonuçlandırılır.”

biçiminde değiştirilmiştir. Böylece, daha öce orman kadastro komisyonları tarafından yürütülen çalışmaların

durdurulması ve durdurulan (yahut “herhangi” bir nedenle (!) sonuçlandırılamayan orman kadastrosu çalışmalarının da yine KADASTRO EKİPLERİ tarafından yapılması olanaklı kılınmıştır.

29.06.2001 tarihinde Hazineye ait taşınmaz malların “daha kısa sürede ekonomiye kazandırılmasını” amaçlayan 4706 Sayılı "Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun" çıkarılmıştır. Bu yasanın 3. maddesine göre;

(5)

“6831 sayılı Orman Kanununun değişik 2 nci maddesi (B) bendi gereğince Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılan yerlerde, 2924 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun hükümleri uygulanmaz.

Bakanlığın talebi üzerine bu yerlerin, daha önce kadastrosu yapılmamış ise, fiili kullanım durumları dikkate alınmak suretiyle, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 11 inci maddesinde belirtilen askı ilânı hariç, diğer ilânlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak, varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle Hazine adına tescil edilir ve Bakanlığın tasarrufuna geçer.

Bu yerler; 492 sayılı Harçlar Kanununun 63 üncü maddesinde yer alan harca esas değerinden az olmamak üzere rayiç bedeli üzerinden; köylerde varsa Öncelikle kullanıcısı orman köylüsüne, belediye ve mücavir alan sınırları İçerisinde kullanıcılarına doğrudan satılabileceği gibi, aynı amaçla harca esas metre kare birim değeri üzerinden ilgili

belediyelere ve Arsa Ofisi Genel Müdürlüğüne de devredilebilir.

Bu yerlerin kullanıcıları tarafından satın alınmasına ilişkin talepler öncelikle sonuçlandırılır, idarece yapılan İnceleme sonucunda, satışı uygun görülen ve bu amaçla kullanıcısına yapılan tebligat tarihinden itibaren otuz gün İçinde

kullanıcıları tarafından satın alınmayan yerleri ile kullanıcısı bulunmayan yerler, Hazîneye ait diğer taşınmaz mallar gibi değerlendirilir.”

Ancak, bu düzenleme, Anayasa Mahkemesinin 23. Ocak 2002 tarihli 2001/382 Esas 2002/21 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir

Yücel ÇAĞLAR

Kırsal çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği Üyesi İletisim: oduncugil@yahoo.com

Referanslar

Benzer Belgeler

• Eski Mısır’dan bu yana boya bitkisi olarak kullanılan aspir bugün daha çok tohumlarından yağ elde etmek amacı ile yetiştirilmektedir... Meyvelerinden boya elde

• Orman kadastro komisyonları, Orman Genel Müdürlüğünce atanacak bir orman yüksek mühendisi veya orman mühendisinin başkanlığında, bir orman yüksek mühendisi veya

Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, HES'lere karşı çıkmanın "cinnet" olduğunu söyledi.Eroğlu, Türkiye'de yanl ış algı olduğunu savunarak,

1983 yılından önce orman vasfını yitiren arazileri kapsayacak düzenlemeden elde edilecek gelirin 25 milyar dolar olacağına ilişkin iddialar, hükümet tarafından revize

Anadolu’da doğaya yönelik saldırılara karşı halkların zaten mücadele ederek bakana yanıt verdiğini ifade ederek, Bakan Ero ğlu’nun açıklamalarını saldırılara

Yoğun çabalar sonucu, yangın söndürme helikopterleriyle alevlerin arasından çıkarılan işçilerden üçü ayakta tedavi edildi, durumları ciddi olan Mehmet Akıncı ile

CHP Antalya Milletvekili Arif Bulut’un Isparta ve Antalya sınırlarında Köprüçay üzerinde inşa edilecek olan Kasımlar Barajı ve HES Projesine ilişkin, Orman ve Su

fıkrasındaki "Bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında yarar görülmeyen, aksine tarım alanına dönüştürülmesinde yarar olan alanlar ormancılık rejimi dışına