• Sonuç bulunamadı

Niccolò Machiavelli nin XVI. yüzyılda yapılmış bir kazıresmi.

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Niccolò Machiavelli nin XVI. yüzyılda yapılmış bir kazıresmi."

Copied!
23
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

Niccolò Machiavelli’nin XVI. yüzyılda yapılmış bir kazıresmi.

(3)

Niccolò Machiavelli: İtalyan tarihçi, politika ve askerlik kuramcısı, oyun yazarı ve diplomat Niccolò Machiavelli (1469-1527), Montespertoli kökenli hukukçu bir babanın oğlu olarak Floransa’da dünyaya geldi. Dönemin burjuva çocukları gibi, hümanist bir eğitim gördü. Büyük bir olasılık- la öğretmeni Marcello Vergilio Adriani’nin aracılığıyla, daha yeterli adayları geride bırakarak, 1498 yılında Floransa Cumhuriyeti ikinci sekreteri oldu.

Machiavelli’nin göreve başladığı o yılların siyasal görün- tüsü oldukça karışıktı. Vaazlarında Floransa’daki ahlak yoz- laşmasını ve Papalık’ın din yolundan saptığını gündeme getiren Dominiken keşiş Savonarola yeni idam edilmişti ve yeni yönetim, iktidarını güçlendirerek yeni bir denge sağla- maya çalışıyordu. Fransa Kralı VIII. Charles’ın İtalya’yı işgale başlaması üzerine Medici’ler dört yıl önce iktidardan uzaklaş- tırılmıştı. İşte bu ortamda, yabancı devletlerle ilişkileri yürüt- mekle görevli sekreterliğe de getirilen Machiavelli, elçi ola- rak Fransa sarayına gönderildi. Altı ay süreyle kaldığı bu ortam, büyük deneyim kazanmasını sağladı. Daha sonraki yıllarda da görevli olarak birçok senyörün sarayına gitti.

O yıllarda yazdığı ilk denemeler (Del modo di trattare i sudditi della Val di Chiana ribellati / Başkaldıran Val di Chiana Uyruklarına Davranma Biçimi Konusunda, 1503; Del modo tenuto dal duca Valentino nell’ammazzare Vitellozzo Vitelli, Oliverotto da Fermo, il signor Pagolo e il duca di Gravini Orsini / Vitellozzo Vitelli, Oliverotto da Fermo, Signor Pagolo ve Gravini Orsini Dukasının Öldürülmesinde Valentino Dukasının Takındığı Tavır Konusunda, 1503) siyasal görüş- lerinin tohumlarını içerir. Bu arada, Pisa’ya görevli olarak gittiğinde önemini benimsemeye başladığı ulusal bir ordu kurulması için çaba harcadı. O sırada Floransa’nın başında

(4)
(5)

olan Piero Soderini’ye, paralı askerlerin sakıncasını anlattı, ulusal ordunun önemini benimsetti. Karşı çıkanlar olsa da, bu doğrultuda bir yasa yapıldı ve Machiavelli yasayı yürütmekle görevli sekreterliğe getirildi. İtalya’ya sefer yapmaya hazırla- nan Habsburg hanedanından imparator Maximilian, Floransalılardan para yardımı isteyince, 1507 yılı sonunda, Piero Soderini, Machiavelli’yi Almanya’daki elçisi Francesco Vettorini’nin yanına gönderdi. Machiavelli, Almanya ve İsviçre izlenimlerini, buradaki toplumların siyasal eksiklikle- rini, Ritratto delle cose della Magna (Almanya’nın Durumuna İlişkin Belirlemeler) adlı kitabında anlattı. 1510’da üçüncü kez Fransa Kralı XII. Louis’nin sarayına giderek, Fransa ile Papalık arasındaki savaşta Floransa’nın yansız kalacağı konu- sunda güvence verdi. Bu görev, Ritratti delle cose di Francia (Fransa’nın Durumuna İlişkin Belirlemeler) adlı kitabı yaz- masını sağladı.

1512 yılının 29 Ağustosunda Floransa ordusunun Prato’da İspanyollara yenilmesi üzerine İspanyollar Floransa’yı işgal etti. 16 Eylül tarihinde Medici’lerin yandaşları Signoria Sarayını (Senyörlük Sarayı) işgal etti. On yedi yıllık bir ara- dan sonra Medici’lerin iktidara dönmesi, Machiavelli’nin görevden alınmasına yol açtı. Çok geçmeden tutuklandı (19 Şubat 1513), işkence gördü. Serbest bırakılınca (13 Mart 1513), karısı ve dört çocuğuyla birlikte, San Casciano dolay- larında, Sant’Andrea in Percussina’daki evine çekildi.

Discorsi sopra la prima deca di Tito Livio (Titus Livius’un İlk On Kitabı Üzerine Konuşmalar); Il Principe (Prens);

Mandragola (Adamotu); Dell’arte della guerra (Savaş Sanatı Konusunda); Vita di Castruccio Castracani (Castruccio Castracani’nin Yaşamı); Asino d’oro (Altın Eşek, şiir) ve Belfagor (öykü) gibi en önemli yapıtlarını bu dönemde yazdı.

Yine bu dönemde eski arkadaşı ve o sırada Floransa’nın Roma elçisi Francesco Vettori’ye yazdığı mektuplar da, yaza- rın kişiliğinin yorumlanması açısından büyük önem taşır.

(6)

10

Machiavelli, 1520 yılında Floransa kentinin günlük tarihi- ni (Istorie fiorentine) yazmakla görevlendirildi ve altı yıl boyunca düzenli bir biçimde sürdürdü bu görevi. 1525’de Machiavelli’nin siyaset yapma yasağı kaldırıldı ve görevli olarak Venedik’e gön- derildi. Ama Papalık’la Şarlken arasındaki yeni çatışma, Roma’nın yağmalanmasıyla sonuçlanınca, Floransa halkı Medici’lere karşı ayaklandı ve yeniden cumhuriyet ilan edildi (1527). Medici’lerle ilişkisi nedeniyle yeni yönetimin gözünden düşen Machiavelli, aynı yıl, kısa bir hastalıktan sonra Floransa’da öldü. Santa Croce Kilisesi’nde gömülüdür.

Titus Livius’un ‹lk On Kitabı Üzerine Konuşmalar (Discorsi sulla prima deca di Tito Livio): Machiavelli’nin 1513 ile 1519 yılları arasında yazdığı bu yapıt, Romalı tarihçi Titus Livius’un (MÖ 59-MS17) Ab urbe condita (Kentin Kuruluşundan Bu Yana) adlı yapıtı üzerine bir yorumdur.

Titus Livius’un ölmeden önce 142 bölümünü tamamladığı yapıt, Roma’nın kuruluşundan başlayarak kentin tarihini yazar. Machiavelli’nin bu kitaba karşı özel bir sevgisi vardır.

İlkin, Titus Livius imparatorluk döneminde yaşasa da, cum- huriyetten yanadır. İkincisi, baba evinde kitabın bir nüshası olduğu için, Machiavelli’nin gençliği bu kitabı özümseyerek geçmiş, tarihin öğrenilmesinin insan davranışları için dersler içerdiğini anlamıştır. Machiavelli’nin üç bölümden oluşan yapıtı, önce, devletin kökenini ve yapısını, ardından askerî düzeni ve fetihleri, son olarak da yükselişe ya da gerilemeye yol açan nedenleri ele alır. Ancak bu bölümlenme kesin sınırlar getirmez, sözgelimi askerlikle ilgili birçok konu on bölümde de yer alır. Machiavelli, Titus Livius’un yapıtından yola çıkarak kendi görüşlerini açıklar. Eski olaylarla gününün olayları arasındaki benzerlikleri vurgulayarak yorumlar yapar.

Machiavelli’nin bu çalışması dönemin tarihçileri üzerinde çok etkili olmuş, eski çağların siyasal tarihi, uzun bir süre evrensel tarihin yönlendiricisi sayılmıştır.

(7)

Savaş Sanatı Konusunda (Dell’arte della guerra):

Machiavelli’nin Prens ile Titus Livius’un İlk On Kitabı Üzerine Konuşmalar’dan sonra yazdığı Savaş Sanatı Konusunda, yedi kitaptan oluşur. Askerlikle ilgili sorunları, Machiavelli döne- min ünlü komutanı Fabrizio Colonna ve genç yaşta ölen arka- daşı Cosimo Rucellai ve başka arkadaşları ile söyleşerek inceler.

Birinci kitabın girişinde, kitapta okurların “yalnızca askerlikle ilgili bilgiler değil, toplumsal yaşamla ilgili bilgiler de edinecek- lerini” belirtir. Yazar, Colonna’nın ağzından, bir devletin savunmasını paralı askerler yerine, kent halkının oluşturacağı orduyla yapması gerektiğini söyler. Savaş Sanatı Konusunda’nın baskıya hazırlanmasını Machiavelli’nin kendisinin yapmış olması, hem ele alınan konunun uyandırdığı ilginin, hem de yazarın, yapıtın edebiyat değerine güveninin bir göstergesi sayıl- maktadır. İlk kez Floransa’da 16 Ağustos 1521’de basılan yapıt büyük ilgi gördü ve birçok yeni baskısı yapıldı.

Adamotu (La Mandragola): Machiavelli’nin (büyük olasılıkla) 1518’de yazdığı bu güldürü, genç Callimaco ile uşağı Ligurio’nun, güzel karısı Lucrezia’nın mutlaka bir çocuk doğurmasını isteyen yaşlı budala Nicia’ya oynadıkları oyun üzerine kuruludur. Kadının güzelliğini duyarak, onu elde etmek amacıyla Floransa’ya gelen Callimaco, kendini hekim olarak tanıtır ve kocasının kısırlıkla suçladığı Lucrezia’nın, bu eksiğinin giderilmesi için adamotu şerbeti içmesi gerekti- ğini söyler; kadının şerbeti içtikten sonra cinsel ilişkide bulu- nacağı erkeğinse mutlaka öleceğini ekler. Bu nedenle bir geceliğine Nicia’nın yerini alacak bir erkek aranır. Nicia’nın budalalıklarından bıkan Lucrezia, öneriyi kabul etmek zorun- da kalır. Dilenci kılığına giren Callimaco geceyi Lucrezia ile geçirir. Artık çocuk sahibi olacak Nicia’nın keyfine diyecek yoktur. Lucrezia ise bir gecede utangaç bakirelikten sıyrılmış, erkekleri parmağında oynatan şuh bir kadına dönüşmüştür.

(8)

Machiavelli Adamotu ve Clizia adıl oyunlarında, genç bir kadın için çekişen biri yaşlı biri genç iki erkeği ele alır. Leonardo da Vinci’nin (1452-1519) kaleminden çıkan bu çizim Genç Bir Erkeğin Portresi ve Yaşlı Bir Erkeğin Karikatürü başlığını taşıyor. (Floransa’da Uffizi Galerisinde).

(9)

İtalyan Rönesans tiyatrosunun başyapıtı sayılan Adamotu, Boccaccio’nun Decameron’undaki1 öykü kahra- manlarının benzerlerini sahneye taşır. İlk kez 1520’de Floransa’da Bernardino di Giordano’nun evinde Cazzuola topluluğunca sahnelendiği sanılan oyun, bir süre sonra sansür engeline takılmış, ancak geçen yüzyılın sonlarında yeniden sahne ışığına çıkmıştır. Prens’in çağdaş tarihte devletin işle- vini belirleyerek, çağdaş siyaset biliminin temellerini atması gibi, Adamotu da dinsel ve feodal tutuculuğa karşı çıkan yeni bir ahlak anlayışına ışık tutar.

Prens (Il Principe): Siyasal düşünce tarihinin en önem- li kaynakları arasında yer alan Prens’i Machiavelli, Sant’Andrea in Percussina’daki evinde 1513 yılının Temmuz- Aralık ayları arasında yazdı. L’Albergaccio adını taşıyan bu evi, komşular şeytanlı ev olarak bildikleri için, dönemin bir- çok yorumcusu Machiavelli’nin Prens’i şeytanın etkisinde yazdığını öne sürmüştür. Kitabın özgün adı Latince’dir: De Pricipatibus (Prenslik Konusunda). Ama 1532 tarihinde yayımcı Blado’nun Roma’da yaptığı ilk baskıda bu başlık İtalyanca’ya dönüşerek Il principe (Prens) olur. Dört ay sonra da, Floransalı yayımcı Giunta, yapıtı yine aynı adla yayınlar.

Kitabın gördüğü ilgi 1535, 1537, 1540 yıllarında yeni baskılar yapılmasına yol açar. Ama bu arada Prens’in Papalık’a yönelttiği eleştiriler Papalık’ın dikkatini çeker. Çeşitli din adamlarınca Hıristiyanlık karşıtı olmakla suçlanan Prens’in yazarı, Papa IV. Paulus döneminde hazırlanan 30 Aralık 1559 tarihli Index librorum prohibitorum’da (Yasak Kitaplar Dizini) yer alır. Böylece Machiavelli’nin yapıtları, ta on sekizinci yüzyıla dek İtalya’da basılamaz. Buna karşılık Almanya, Fransa ve İngiltere’de hem bu ülkelerin dillerinde, hem de

1/ Bkz. Giovanni Boccaccio, Decameron, Türkçesi: Rekin Teksoy, Oğ- lak Yayınları, İstanbul, on ikinci baskı, 2018.

(10)

14

İtalyanca birçok baskısı yapılır. Günümüzdeyse Prens, Dante’nin İlahi Komedya’sıyla birlikte İtalyan dilinin ünü en yaygın yapıtıdır.

(11)

VIII

DE HIS QUI PER SCELERA AD PRINCIPATUM PERVENERE1

1 Sıradan bir yurttaşın tümüyle talihe ya da erdeme dayanmadan prens olmasının iki yolu daha vardır ki, bunlar- dan biri cumhuriyetlerin ele alındığı yerde2 daha uzun ince- lense de, bunları bir yana bırakmam doğru olmaz. Bu yollar, alçakça ve iğrenç bir yoldan prensliğe yükselmek ya da sıra- dan bir yurttaşın kendi yurttaşlarının desteğiyle ülkesinin prensi olmasıdır. İlk yol biri eski, biri yeni iki örnekle kanıt- lanacak, ama bu yöntemin değerlendirilmesi yapılmayacak, çünkü bunlara öykünmek zorunda kalacaklar için bu örnek- lerin yeterli olacağını sanıyorum.

2 Sicilyalı Agathocles3 yalnızca sıradan bir yurttaş değil, üstelik en aşağı, en alt konumdayken Siracusa kralı oldu. Bir çömlekçinin oğlu olan bu kişi, yaşamının çeşitli

1/ ALÇAKLIKLA PRENSLİĞE YÜKSELENLER KONUSUNDA 2/ Machiavelli bu konuyu Discorsi adlı yapıtında ele alır.

3/ Machiavelli, Siracusa tiranı Agathocles’i (MÖ 361-289) tarihçi Dio- dorus Siculus aracılığıyla öğrenmiştir.

(12)

102

evreleri boyunca hep alçakça bir yaşam sürdü; ama alçaklık- larına öyle ruhsal ve bedensel bir güç (virtù) ekledi ki, asker olup derece derece yükseldi ve Siracusa pretor’u4 olmayı başardı. Bu göreve gelince prens olmayı ve kendisine gönül rızasıyla verilen şeyi5 kimseye borçlu olmadan zorla elinde tutmayı aklına koydu ve ordularıyla Sicilya’da savaşmakta olan Kartacalı Amilcare ile bu konuda anlaşıp bir sabah, sanki cumhuriyete ilişkin sorunları ele alacaklarmış gibi Siracusa halkını ve senatosunu topladı; verdiği işaretle bütün senatörleri ve halkın en varlıklılarını askerlerine öldürttü;

bunlar ölünce prensliği ele geçirdi ve yurttaşların hiçbir dire- nişiyle karşılaşmadan prensliğini sürdürdü. İki kez Kartacalılara yenilmesine ve sonunda kuşatmayla karşılaşma- sına karşın, yalnızca kenti savunmakla kalmadı, askerlerinin bir bölümünü kuşatmacılara karşı bırakıp geri kalanlarla Afrika’ya saldırdı ve kısa sürede Siracusa’yı kuşatmadan kur- tarıp Kartacalıları zor durumda bıraktı: Onunla anlaşmak, Afrika’daki topraklarıyla yetinmek, Sicilya’yı Agathocles’e bırakmak zorunda kaldılar.6

3 Demek ki, bu kişinin eylemlerini ve yaşamını değer- lendiren biri, talihe bağlanabilecek bir şey göremez ya da çok

4/ Pretor = ordunun başkomutanı; Latince’si: praetor.

5/ İktidarı.

6/ Kartacalılar.

(13)

az şey görür; yukarıda da söylendiği gibi o, birinin kayırmasıy- la değil, bin bir engele ve tehlikeye karşın elde ettiği askerî rütbelerle prensliğe erişti ve sonra bir sürü cesur ve tehlikeli kararla burada tutundu. Ama, yurttaşlarını öldürmenin, dost- larına ihanet etmenin, inançsız, acımasız, dinsiz olmanın de erdem olduğu söylenemez; bu yöntemler güç kazandırabilir ama şan kazandırmaz. Agathocles’in tehlikeleri karşılayıp onlardan sıyrılması, tersliklere göğüs gerip onları alt eden ruh yüceliği dikkate alınırsa, en iyi komutanlardan geri kalır yanı olmadığı görülür; ne var ki, acımasız kıyıcılığı, insanlık dışı davranışları ve sayısız alçaklıkları onun örnek insanlar ara- sında yer almasını engeller. Demek ki, elde ettiği şey talihe de erdeme de bağlanamaz, çünkü elde ettiğini bu ikisi de olmadan elde etmiştir.

4 Günümüzde, VI. Alexander’in egemenliği sırasında Oliverotto da Fermo7 çocuk yaşta babasız kalınca, Giovanni Fogliani adındaki dayısı tarafından yetiştirildi ve gençliğinin ilk döneminde, askerliği öğrenip yüksek bir rütbeye erişsin

7/ Asıl adı Oliverotto degli Euffreducci ya da Uffreducci (1475-1503).

Aralık 1501’de Fermo’yu ele geçirdi, Magione Şatosu’nda Cesare Borgia’ya karşı düzenlenen toplantıya katıldı (Ekim 1502), Cesare Borgia tarafından öldürüldü. Bkz. Bölüm VII, not 19.

(14)

104

diye, Paulo Vitelli’nin8 yanına asker olarak verildi. Paulo ölünce onun kardeşi Vitellozzo’nun komutası altına girdi; ve uyanıklığı ve bedeninin ve ruhunun sağlamlığıyla kısa süre içinde ordunun en seçkin askeri oldu. Ama başkalarıyla bir- likte olmayı aşağılayıcı bulduğu için, köleliği vatanlarının özgürlüğüne yeğleyen kimi Fermo yurttaşlarının desteği ve Vitellozzo’nun yardımıyla Fermo’yu işgal etmeyi düşündü; ve Giovanni Fogliani’ye mektup yazarak, yıllardır evinden uzak kaldığı için gidip onu ve kentini görmek ve bu arada malvar- lığını da tanımak9 istediğini belirtti; ve şan kazanmaktan başka bir amaç uğruna çaba harcamadığını, yurttaşlarının zamanını boşa harcamadığını görmeleri için de, dostlarından ve adamlarından oluşan yüz atlının eşliğinde, saygın bir biçimde gidecekti kente; ondan,10 Fermo halkının kendisini şanına yaraşır bir biçimde karşılaması için gerekeni yapması- nı istedi; bu karşılama yalnızca ona değil, kendisini yetiştir- miş olan dayısına da şan katacaktı.

5 Bunun üzerine Giovanni, yeğeni için gerekenleri eksiksiz olarak yerine getirdi; Fermo halkına onu saygın bir

8/ On beşinci yüzyılın ikinci yarısının önde gelen komutanlarından.

Pisa’ya karşı savaşta Floransalılarla birlikte savaştı. İhanetle suçlana- rak yargılandı ve kellesi vuruldu (1499).

9/ Malını mülkünü belirlemek.

10/ Ondan = Giovanni Fogliani’den.

(15)

biçimde karşılattıktan sonra, evinde konuk etti; birkaç gün geçtikten sonra, Oliverotto tasarladığı alçaklık için gerekli hazırlıkları gizlice yapıp büyük bir şölen düzenledi ve Giovanni Fogliani ile Fermo’nun ileri gelenlerinin tümünü çağırdı. Yemekler yendikten, bu tür şölenlerde yer alan eğlenceler sona erdikten sonra, Oliverotto, Papa Alexander ile oğlu Cesare’nin büyüklüğünden ve yaptıklarından söz ederek, bilinçli olarak nazik bir konuya değindi.11 Bu görüşe Giovanni ile başkaları yanıt verirken, birden yerinden kalka- rak bu konunun gizli bir yerde konuşulması gerektiğini söyle- di; bir odaya gitti ve Giovanni ile öteki yurttaşlar da onun peşinden gittiler. Yerlerine oturur oturmaz, gizli yerlerden çıkan askerler Giovanni ile ötekileri öldürdü.

6 Bu cinayetin ardından Oliverotto atına atladı, kente sürüp, saraydaki yüksek görevlileri kuşatma altına aldı; korku- dan herkes ona boyun eğdi, yeni bir hükümet kuruldu, o da kendini prens yaptı. Hoşnut olmadıkları için ona zarar verebi- leceklerin tümü öldüğü için yeni, sivil ve askerî kurumlarla iktidarını pekiştirdi; öyle ki, prensliği elinde tuttuğu bir yıl boyunca yalnızca Fermo kentinde güvenlik içinde olmakla kal- mayıp komşularının tümüne de korku saldı. Eğer yukarıda da

11/ Bu tarihte Oliverotto da, Vitellozzo da Cesare Borgia’nın hizmetinde idiler; bu olay Sinigaglia kıyımından bir yıl önce geçmiş olabilir.

(16)

106

denildiği gibi, Sinigaglia’da Orsini ve Vitelli’lerle birlikte Cesare Borgia’nın tuzağına düşmeseydi, tıpkı Agathocles gibi onun da yenilgiye uğraması zor olurdu; ama akraba cinayeti işledikten bir yıl sonra o da, erdemlerini ve alçaklıklarını benimsediği Vitellozzo ile birlikte yakalanarak boğazlandı.12

7 Agathocles ile benzerlerinin bir sürü ihanetlerine ve acımasızlıklarına karşın, nasıl olup da yurtlarında uzun süre güvenlik içinde yaşayabildikleri, yurttaşları onlara karşı baş- kaldırmaksızın dış düşmanlara karşı kendilerini koruyabildik- leri sorulabilir; çünkü birçok zalim, bunalımlı savaş dönemle- ri bir yana, barış dönemlerinde bile devletini koruyamamıştır.

Sanırım bu, acımasızlıkların iyi ya da kötü uygulanmasından kaynaklanmaktadır. Bir kerede ve kendini güvenceye almak amacıyla yapılan ve yinelenmeyip ilk fırsatta halkın yararına dönüştürülen acımasızlıklara iyi uygulama (eğer kötüye iyi denilebilirse) adı verilebilir; başlangıçta az olup zamanla aza- lacak yerde artanlar ise kötü uygulamalardır. İlk yöntemi uygulayanlar Tanrı’nın ve insanların desteğiyle, tıpkı Agathocles gibi durumlarına bir çözüm bulabilirler; ötekile- rin ise tutunmaları olanaksızdır.

12/ Bkz. Bölüm VII, not 19.

(17)

8 Bu nedenle, bir devleti ele geçiren işgalci, uygula- ması gereken şiddeti hesaplayıp bir kerede uygulamalıdır ki, her gün şiddete başvurmasın ve şiddete başvurmayarak insan- lara güvence versin ve iyiliklerle onların sevgisini kazansın.

Çekingenlik ya da yanlış hesap nedeniyle başka türlü davra- nanın elinin hep kılıcında olması gerekir; sürekli yeni haksız- lıklarla karşılaşan halk ona güven duymayacağı için, o da halkına güvenemez. Şiddet bir kerede uygulanırsa, acısı az sürer, daha az etkiler; iyilik ise yavaş yavaş yapıldığında tadı- na daha iyi varılır. Ve her şeyden önce bir prens halkıyla, kötü ya da iyi bir olayın değiştiremeyeceği bir biçimde yaşa- malıdır; çünkü zor günler gelip de kötülük yapman gerekirse, buna vakit bulamazsın; yaptığın iyilik de bir işe yaramaz, çünkü zorunlu olarak yaptığın sanılır ve kimse gönül borcu duymaz sana.

(18)

IX

DE PRINCIPATU CIVILI1

1 Şimdi de öbür yolu,2 sıradan bir yurttaşın alçaklıkla ya da hoşgörülemez bir başka şiddetle değil de, yurttaşlarının desteğiyle ülkesinin prensi olmasına gelirsek (buna sivil prenslik denilebilir ve buraya erişmek için büyük bir erdem- den, büyük bir talihten çok, rast giden bir kurnazlık3 gere- kir) bu konuma ya halkın ya da büyüklerin4 desteğiyle gelinir derim. Çünkü her kentte5 iki karşıt eğilim vardır;

halk büyükler tarafından güdülmek ve ezilmek istemez, büyüklerse halkı gütmek ve ezmek isterler; bu iki ayrı eğilim- den, kentte şu üç sonuçtan biri ortaya çıkar: Prenslik, özgür- lük6 ya da kargaşa.

1/ SİVİL PRENSLİKLER KONUSUNDA

2/ Bir önceki bölümün başında belirtilen ikinci yol.

3/ Kimi yorumculara göre Medici’lerin iktidara gelişine gönderme yapı- lıyor.

4/ Büyükler = siyaset alanında önde gelenler; bunlara nobili (soylular) de denirdi.

5/ Kentte = site devlette.

6/ Özgürlük, cumhuriyet olarak değerlendirilebilir, çünkü Machiavelli için cumhuriyetin ana niteliği özgürlüktür.

(19)

2 Prenslik, kimin eline olanak geçtiğine bağlı olarak halk ya da büyükler tarafından kurulur; çünkü büyükler halka karşı koyamadıklarını gördüklerinde, içlerinden birinin gücü- nü, şanını artırıp gölgesinde karınlarını doyurmak için onu prens yaparlar. Halk da büyüklere karşı koyamayacağını gör- düğünde, gücüyle kendisini koruması için, bir kişiyi yetkili kılıp prens yapar. Büyüklerin yardımıyla prens olan, halkın yardımıyla prens olana oranla daha zor tutunur yerinde;

çünkü çevresindeki prensler kendilerini onunla eşit saydıkla- rı için onlara dediklerini yaptıramaz, onları istediği gibi yön- lendiremez.

3 Ama halkın desteğiyle prens olan kişi tek başınadır, çevresinde ona boyun eğmeye hazır olmayan hemen hiç kimse yoktur. Ayrıca, dürüst davranarak ve başkalarına hak- sızlık etmeden büyüklerin gönlünü etmek olanaksızdır, oysa halk için durum bunun tersidir; çünkü halkın isteği büyükle- rinkinden daha dürüsttür, büyükler ezmek ister, halk ise ezilmemek ister. Sonra, bir prens kendisine karşı bir halkla hiçbir zaman başedemez, çünkü halk çok kalabalıktır; büyük- lerle başedebilir, çünkü sayıları azdır. Bir prensin, kendisine düşman bir halktan bekleyebileceği en büyük kötülük, terk

(20)

111

edilmektir; ama kendisine düşman büyüklerden, terk edilme- nin ötesinde, saldırı da beklemelidir; çünkü bunlar daha7 uzak görüşlü, daha kurnaz oldukları için, vakit yitirmeden çıkarlarını korumayı bilir ve üstün geleceğini sandıkları kişi- nin gözüne girmeye çalışırlar. Ayrıca, prensin hep aynı halk- la yaşaması gerekir; oysa aynı büyüklerle yaşamak zorunda değildir, çünkü her gün onları değiştirebilir, saygınlıklarını keyfince artırıp eksiltebilir.

4 Bu noktayı daha iyi aydınlatmak için, büyüklerin başlıca iki türde ele alınmaları gerektiğini söylemeliyim: Ya davranışlarıyla her şeylerini senin8 talihine bağlarlar ya da bağlamazlar. Bağlananların, eğer açgözlü değilseler sayılmala- rı, sevilmeleri gerekir; bağlanmayanlarsa iki biçimde incele- nebilir. Bunlar ödleklikleri, ruhsuzlukları nedeniyle böyle davranabilirler; bunlardan, özellikle de iyi öğütler verebile- cek durumda olanlardan yararlanmalısın, çünkü iyi günlerin- de sana onur verirler, kötü günlerindeyse onlardan çekinmen gerekmez; ama hırslı oldukları için bilinçli bir biçimde bağ- lanmamış olanların bu davranışı, senden çok, kendilerini düşündüklerinin belirtisidir; prensin bunlardan kaçınması, bunları düşman bilmesi gerekir, çünkü kötü günlerinde pren- sin devrilmesine yardımcı olurlar hep.

7/ Daha = halktan daha.

8/ Senin = prensin.

(21)

5 Bu nedenle, halkın desteğiyle prens olan biri, halkla dostluğunu sürdürmelidir; bu da onun için çok kolaydır, çünkü halk ezilmemekten başka bir şey istemez. Halkın des- teği olmadan, büyüklerin desteğiyle prens olan biriyse her şeyden önce halkın sevgisini kazanmaya bakmalıdır; bu da kolaydır, halkı koruması altına alması yeter. İnsanlar kötülük bekledikleri birinden iyilik gördüklerinde, bu kişiye nasıl daha çok bağlanırlarsa, halk da, sanki kendi desteğiyle prens yapmış gibi ona bağlanacaktır. Prens halkın sevgisini çeşitli yollardan kazanabilir; ama bu yollar duruma göre değiştiğin- den kesin bir kural verilemez, bu nedenle bu konuya değin- meyeceğim.

6 Bir prensin halkla dost olmasının gerekli olduğu sonucuna varıyorum; dost olmazsa, kötü günlerinde başvura- cağı hiçbir çare olmaz.

Spartalıların prensi Nabis9 bütün Yunanistan’ın ve yengiler kazanmış bir Roma ordusunun kuşatmasına karşı koydu ve bunlara karşı yurdunu ve konumunu savundu; teh- like kapısına dayandığında çok az sayıda kişiye karşı önlem alması gerekti; eğer halk kendisine karşı olsaydı bu önlemler

9/ MÖ 205-192 yılları arasında Sparta tiranı olan Nabis, 195 yılında Romalılar karşısında bozguna uğradıktan sonra da iktidarda kalmayı başarmıştır.

(22)

113

yeterli olmazdı. Benim bu görüşüme kimse, halka dayanan batağa batar, gibi eskimiş bir atasözü ile karşı çıkmaya kalk- masın; çünkü bu atasözü, sıradan bir yurttaş halka güvenip de, düşmanların ya da yöneticilerin saldırılarından kendisini halkın koruyabileceği yanılgısına düştüğünde geçerlidir. Bu durumda çoğu kez düş kırıklığına uğranılır, Roma’da Gracchi’lerin,10 Floransa’da Giorgio Scali’nin11 düş kırıklığı- na uğradıkları gibi; ama halka güvenen prens komuta etmesi- ni biliyorsa, korkusuz bir kişiyse, tehlike karşısında telaşa kapılmıyorsa, başka önlemleri gözardı etmiyorsa ve eylemle- riyle, önlemleriyle kitleleri yönlendirmeyi biliyorsa, halk hiçbir zaman onu düş kırıklığına uğratmaz ve o da sağlam temeller atmış olduğunu görür.

7 Bu prenslikler sivil bir düzenden mutlakiyetçi bir düzene geçerlerse tehlikeye düşerler. Çünkü bu prensler ya doğrudan kendileri ya da yöneticiler aracılığıyla yönetimi sağlarlar; bu son durumda konumları daha zayıf, daha tehli- keli olur, çünkü yazgıları tümüyle yöneticiliğe atanmış

10/ Gracchi’ler = MÖ II. yy’da, Roma’da demokrasiden yana bir politi- ka izleyen halk temsilcileri Tiberius Sempronius Gracchus ve Caius Sempronius Gracchus kardeşler. Soyluların direnişi sonucunda Ti- berius öldürülmüş (MÖ 133), Caius ise kendini kölelerinden birine öldürtmüştür (MÖ 121).

11/ Floransa’da Ciompi Başkaldırısı (1378) adı verilen demokratik hare- ketin ileri gelenlerinden Giorgio Scali, esnafın ve soyluların tepkisi yüzünden idam edildi (1382).

(23)

yurttaşların elinde olur; özellikle zor günlerde, yöneticiler ona karşı çıkarak ya da buyruklarını yerine getirmeyerek çok kolay bir biçimde devletinden edebilirler onu. Ve tehlikeli günler sırasında, prens iktidarı tekeline almakta artık geç kalmış olur; çünkü yöneticilerden buyruk almaya alışmış olan yurttaşlarla uyruklar, bu dönemlerde onun buyruklarını yeri- ne getirmeye yatkın olmazlar; bunalımlı dönemlerde prens hep güvenilecek adam sıkıntısı çeker. Çünkü böyle bir prens, yurttaşların devlete gereksinme duydukları barış döneminde gördüklerine güvenemez; çünkü bu dönemde herkes koştu- rur, herkes vaatlerde bulunur, ölüm uzakta iken herkes onun için canını vermek ister; ama kötü günler çatıp da devlet yurttaşlara gereksinme duyduğunda, pek az yurttaş bulur. Ve bu deneyim öylesine tehlikelidir ki, ancak bir kez denenebi- lir. Bu nedenle bilge bir prens, yurttaşlarının her zaman ve her durumda devlete ve kendisine gereksinme duymalarını sağlayacak biçimde davranmalıdır; bu durumda halk hep bağlı kalır ona.

Referanslar

Benzer Belgeler

Kampüs ile metro terminali arasında ring olarak çalışması planlanan ve bu çalışmada Köyceğiz monorayı olarak isimlendirilen sistem, diğer toplu taşıma

Çay, kararnameyle ilgili olarak şunları söyledi: “Dirisi işimize yaramamış ki, ölüsü işimize yarasın. 1938’de harp okulundaki olaylardan sonra 28 yıla

Bu amaçla ilk olarak Azerbaycan’da yapılan hadis çalışmaları araştırılmış ve ardından halkın hadis bilgisini tesbit etmek amacıyla Azerbaycan halkına anket

Horizontal göz hareketlerinin düzenlendiği inferior pons tegmentumundaki paramedyan pontin retiküler formasyon, mediyal longitidunal fasikül ve altıncı kraniyal sinir nükleusu

Öz: Bu makale Çanakkale Şehitleri Abidesi’nin inşa edilmesi için atılan adımları proje yarışmasından, abidenin açılışına kadar inceleyerek, yapım

Yazın b\ı salaşpurlarda, kışın Anadolunun bunlar: da ara­ tan binalarında temsil verirler vs cambaz kumpanyalar: gibi şehir şehir, kasaba kasaba dolaşırken

In our case, inserting a emergent temporary pace-maker from right subclavian vein in patient with cardiac arrest due to acute myocardial infarction was a correct

Birinci Dünya Harbinden sonra Vilson’un 14 noktası ve «Cemiyet-i akvam» ideali kötü bir barış politi­ kası sonucunda soysuzlaşıp gerçekleşmedi ve Hitler