• Sonuç bulunamadı

ŞİRİN, Hüseyin-EĞİTİMİN ETKİ ALANINDA SİVİL TOPLUM VE KÜLTÜREL DEĞİŞİM

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ŞİRİN, Hüseyin-EĞİTİMİN ETKİ ALANINDA SİVİL TOPLUM VE KÜLTÜREL DEĞİŞİM"

Copied!
14
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

EĞİTİMİN ETKİ ALANINDA

SİVİL TOPLUM VE KÜLTÜREL DEĞİŞİM

ŞİRİN, Hüseyin TÜRKİYE/ТУРЦИЯ ÖZET

Eğitim sistemi ile toplumun diğer alt sistemleri pek çok yönden bir birini besler ve bir birinden yararlanır. Karşılıklı beslenmenin, farklı boyutlarda kültürel değişme ve gelişmeye yol açtığı söylenebilir. Eğitim sistemi, bir taraftan yetiştirdiği üyeler ile hem kendini hem de toplumu etkiler. Diğer taraftan toplumda yer alan diğer alt sistemler ile eğitim sistemi arasında da bir etkileşimden söz edilebilir. Söz konusu karşılıklı ilişki, besleme ya da etkilemenin biçimi, düzeyi ve etkililiği hem eğitim sisteminin hem de toplumun örgütlenme biçimi ile doğrudan ilişkilidir. Toplumsal sistemde bulunan örgütlerin yapısı, özellikleri, bir birleriyle açık ve örtük ilişkileri karşılıklı beslenmeyi etkilemektedir. Belirtilen karşılıklı beslenmenin, genelde toplumsal sisteme özelde ise kültürel değişim süreçlerine etkileri olduğu söylenebilir.

Bu çalışmada sivil toplum, sivil toplumun bir göstergesi olan sivil toplum örgütlerinin eğitim sistemi ile olan ilişkileri, karşılıklı etkileşimleri ve özellikle de sivil toplumun eğitim sistemine doğrudan ve dolaylı katkılarının kültürel değişim bağlamında neden ve nasıl olması gerekliliği üzerinde durulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Eğitim sistemi, kültürel değişim, sivil toplum, sivil toplum örgütü.

ABSTRACT

Civil Society and Cultural Change in the Effect of Field of Education Educational system and the other sub-systems of the society feed and make use of each other from a lot of regards. The mutual feed can be said to cause cultural change and development in different sizes. From one side, the educational system with the members whom it brings up affects both itself and the society. From the other side, an interaction can be mentioned between the other sub-systems in the society and the educational system. The mutual relation, the feed and the form, the level and the effect power of the influence are directly connected with both the educational system and the organization form of the society. The properties, the structure and the mutual open and closed relation of the organization in the society affects the mutual feed It can be said that the stated mutual feed has influences on the social system in general and on the process of the cultural change in special.

In this study, it will be worked hard at the civil society, the relation and the mutual effect between the NGO (Non Governmental Organization) which is a

(2)

signal of the civil society and the educational system and especially as the regards of cultural change, why and how the civil society must assist the educational system directly or indirectly.

Key Words: Educational system, cultural change, civil society, non- governmental organizations.

---

Eğitim sistemi, içinde yer aldığı toplumun değerleri ile paralel normların yaşama geçirilmesini amaç edinen bir sistemdir. Eğitim sistemleri, bir yönüyle içinde bulundukları toplumu olumlu yönde değiştirme ve geliştirme çabası içinde iken diğer yönüyle toplumun temel kültürel değer ve özelliklerini korumak için uğraş verirler. Birbirine zıtmış gibi görünen bu süreçler eğitim sistemlerinin temel işlevlerinden kaynaklanmaktadır. Bu durum, eğitim sistemlerinin üstlendikleri işin zor ve karmaşık olduğunu ifade etmek için yeterlidir. Toplumun hedeflenen değişim ve gelişim süreçlerinde belirlenen kazanımlara ulaşması için eğitim sistemine önemli işlevler düşmektedir. Hatta eğitim sistemleri kültürel değişme ve gelişme için özel olarak kurgulanmış sistemler olarak değerlendirilebilir.

Morey ve Luthans’a (1985: 221) göre örgütler, içinde bulundukları toplumun kültürel paradigmasının bir ürünüdür.dolayısıyla toplumsal temel özelliklerle toplumda bulunan çeşitli örgütler arasında önemli benzerlikler vardır. Özellikle eğitim sistemi ile toplumun diğer sistemleri arasında karşılıklı bir bağ, bir ilişkiden söz edilebilir. Bu anlamda okul toplumun ayrılmaz bir ögesidir. Eğitim sistemleri, bir taraftan yetiştirdiği insan kaynağı ile doğrudan toplumdaki sistemleri, dolaylı olarak da toplumu, diğer taraftan ise, yetiştirilmiş bu insan kaynağı içinde bulunduğu toplumsal sistemler aracılığıyla eğitim sistemini etkilemektedir.

Eğitim Sisteminin Doğası

Eğitime ilişkin tanımlar incelendiğinde, üç temel bakış açısının varlığından söz edilebilir. Russell (1976) bu bakış açılarından ilkinin; eğitimin amacının yetişme olanakları sağlamak ve engelleyici etkileri ortadan kaldırmak, ikincisinin; bireye kültür vermek ve yeteneklerini mümkün olan en geniş ölçüde geliştirmek ve üçüncüsünün ise; eğitimin birey açısından değil toplum açısından ele alınması bağlamında yararlı yurttaşlar yetiştirmek olduğunu ifade etmektedir. Bu anlamda eğitimin çok yönlü etkilere sahiptir.

Eğitim sisteminin dinamik ve açık bir sistem olarak her türlü etkiye açık olduğu kabul edilebilir. Burada dinamik kavramı, sistemin zaman içinde şartlara göre değişkenlik gösterebilme yeteneği anlamında kullanılmıştır. Genelde eğitim sistemi özelde ise bu sistemin araçları olan okullar, dinamik olan sosyokültürel ortamda görev yapmaktadırlar. Eğitim sistemleri diğer açık sistemler gibi, diğer sistemlerle etkileşim içindedirler. Bu, onların dışarıdan enerji ve kaynak alma durumunda olduklarının bir ifadesi olarak da

(3)

tanımlanabilir. Açık sistemlerin önemli özellikleri arasında, sistemin diğer sistemlerle etkileşimde iki temel boyut kullanmaları vardır. Sözü edilen bu boyutlar “girdi” ve “çıktı”dır. Girdi, sisteme dışarıdan gelen her şey, çıktı ise çevreye gitmek için sistemden ayrılan her şeydir.

Alver’e (2005) göre eğitim, belli kalıplarla ifade edilmesine karşın hayata ilişkin tüm olgularla iç içe olan bir kavramdır. Çünkü eğitim, tüm hayatı kapsayan ve asla okul ve müfredat ile sınırlandırılamayacak kadar kapsamlı, etkili ve sürekli bir süreçtir. Türkmen (2002) eğitimin; gelir artışı, daha iyi birey ve halk (kamu) sağlığı, düşük doğurganlık oranı, demokratikleşme, siyasal iktidarın istikrarlı oluşu, yoksulluk ve işsizliğin azaltılması, artan çevre bilinci, suç oranlarında düşme, toplumsal suçlarda ve mülkiyet suçlarında azalma olarak tanımlanan dokuz çıktısından söz etmektedir. Eğitim; bireysel ve toplumsal yararı, gelişmeyi ve değişime ayak uydurabilmeyi sağlarken, sosyal refahın artmasına da yardımcı olmaktadır. Değişime ayak uydurabilmek, değişimi yaratabilmek oldukça zor bir süreç anlamını taşımaktadır.

Eğitim, kişiliğin yetişmesini, bireyi kendi kararlarını veren bir kişi olarak meydana getiren yeteneklerini ve yaratılışını amaçlamaktadır (Schafer, 2003).

Bu yönüyle eğitim bireyi hayata hazırlamaktadır. Ancak Horst’a (1998) göre bireylerin hayata hazırlanması demek yalnızca kazançlı bir iş bulmaları değil, aynı zamanda bireylerin haklarını ve görevlerini anlamış ve topluma katkıda bulunabilecek üyeler olarak yetiştirilmeleri anlamına gelmektedir.

Bireyin toplumdaki üyelerle birlikte yaşaması, toplumun değerlerini benimsemesi, toplumsal hayatın normlarına uyması ve grup içinde kendisine verilecek rolleri yerine getirebilmesi ile toplumsallaşma süreci gerçekleşir. Bu yönüyle eğitim toplumu etkilemektedir. Buradaki kritik ancak basit soru:

“Eğitim toplumu nasıl etkiler?” olabilir. Aslında verilecek yanıt da en az soru kadar basittir çünkü eğitim sistemleri okulları aracılığıyla bireyleri toplumsal davranış kalıplarına hazırlayan planlanmış bir sosyalleşme ağıdır.okula devam eden birey, önceki konumuna göre farklı durumdadır. Bu ağ içinde birey, planlanmış biçimde toplumsal rolleri, kuralları, yapı ve davranışları öğrenmektedir. Aslında burada sözü edilen toplumsal roller, kurallar, yapı ve davranışlar bir yönüyle o toplumun kültürel örüntülerinin birer yansıması olarak görülebilir.

Eğitim ve Kültür

Eğitim doğası ve işlevi gereği sosyal ve kültürel değişimin bir aracıdır.

Kültür kavramı, üzerinde en çok konuşulan, en fazla tanımı yapılan kavramlar arasında gösterilebilir. Bunun nedeni; kavramın henüz tam anlamıyla açıklanamamış olması değil, kavramın farklı zamanlara ilişkin toplumsal olay, olgu, durumlar, farklı disiplinler ve ideolojiler ile ilişkilendirilmek durumunda olmasından kaynaklanmaktadır. Örneğin Güvenç’e (1984: 98) göre kültür; bilim alanında uygarlık; beşeri alanda eğitim sürecinin ürünü; estetik alanda güzel sanatlar; maddi ve biyolojik alanda üretme, tarım, çoğaltma ve yetiştirme

(4)

anlamlarını taşır. Kültür ile insan arasında karşılıklı bir ilişki söz konusudur Her ikisi de birbirini etkileyerek değiştirir, geliştirir. Çünkü insan kültürü yaratırken, kültür de insanı yaratmaktadır.

Kültür kavramının kapsamlı tanımlarından birinin; bir toplumun, bir grubun sahip olduğu benzer veya ortak nitelikleri, bir diğerinin ise; insan (lık)ın ihtiyaç ve beklentilerini karşılamak, doğa karşısındaki mücadele ve gelişimini sağlamak için geliştirdiği çözümler biçiminde olduğu söylenebilir.

Toplumdaki insanların yaşamları, üretimleri, ilişki biçimleri o toplumun kültürel birikimlerini yansıtmaktadır. Kültürel birikimlerin çevreye aktarılması, yayılması bunların kabul düzeylerini ve yaşam/kalıcılık sürelerini arttır. Kültür;

insanların zamanla ürettikleri, biriktirdikleri sonraki nesillere aktarmaya çalıştıklarıdır. Bu aktarım süreci örgütlü, sağlıklı, planlı ve verimli biçimde eğitim sistemi aracılığıyla mümkün olabilir.

Aktarılamayan ya da yayılmayan kültürel birikimler zamanla unutulacak ve kaybolacaktır. Kültürel değerlerin aktarılamama, yayılamama ve zamanla unutulma riski olduğu söylenebilir. Bu riskin mümkün olan en düşük düzeye çekilebilmesi, etkili bir eğitim müfredatı ve onun uygulanması, her türlü iletişim kanalının ve teknolojilerinin kullanılması ile mümkün olabilir. İletişim teknolojilerinin nasıl ve daha etkin kullanılacağı bilgi ve davranışları yine eğitim kurumlarında (okullarda) bireylere kazandırılabilir.

Şişman (2002), okulda bir arada olan insanlar arası ilişkilerin bürokratik kurallardan çok ortak değerler etrafında şekillendiğini, bunun nedeninin ise okulun değer üreten ve bu değerlere göre işleyen ve belirli değerleri gerçekleştirmeye çalışan bir örgüt olduğundan kaynaklandığını belirtmektedir.

Eğitimin temel işlevlerinden biri, kültür değerlerini sonradan gelenlere aktarmaktadır; eğitimin temel amacı toplumun kültürünü yeniden üreterek yeni kuşaklara nakli ve toplumu yeniden amaçlanan geleceğe götürmektedir.

Büyükdüvenci’ye (1987: 2) göre eğitim, toplumun kendini daha yüksek düzeyde ve daha iyi şekilde kanıtlaması için kullandığı bir araçtır. Süreç içinde toplumsal yapının farklılaşması ile birlikte ailelerin çocuklarına aktardıkları bilgiler yeterli olmamaya başlayınca eğitim, kamusal alanda farklılaşmış bir kurum niteliği kazanmaya başlamıştır. Örneğin, modern-sanayi toplumlarının oluşumu ile birlikte, düşük sosyo-ekonomik sınıftakilerin yüksek statüye geçebilmelerini sağlayan eğitim toplumsal hareketliği ön plana çıkmıştır (Alix, 1995: 402).

Günümüzde bilgiye ulaşmanın geçmişe göre kolaylaşması, ulaşılan bilginin güvenirliği sorununu getirmektedir. Ulaşılan bilginin güvenirliği ile ilgili karar verme işi için denetim eylemi, neredeyse bilgiye ulaşan son kullanıcıya denetici rolü yüklenerek sağlanmaktadır. Son kullanıcı rolündeki bireyin, bu rolün gereklerini yerine getirebilmesi; bireyin araştırma, sorgulama becerisini kazanması ile mümkündür. Denetleme rolünden yoksun bir kullanıcının, ulaştığı bilgiyi sorgulamadan doğrudan kabul etme ve bu bilgiye uygun biçimde

(5)

davranış değiştirme olasılığı yüksektir ve bu durum beraberinde tahmin edilmesi güç riskleri taşıyabilir. Örneğin ulaşılan bilgi tarih, kültür, sanat, din ve bilimin her hangi bir dalı vb. pek çok konuda olabilir. Denetimden uzak bir anlayışla kabullenilen bu tür yanlış/yanlı bilgiler toplum sağlığı için patlamaya hazır bombaya ya da salgın hastalıklara neden olabilecek virüslere benzetilebilir. Bu risklerden korunmanın birinci ön şartı, yetiştirilen yeni nesillere özellikle araştırma-sorgulama becerisinin kazandırılmasının sağlanmasıdır.

Araştırma-sorgulama becerisi; doğru ve anlamlı sorular sorarak problemi fark etme, kavrama, neyi, nasıl yapmakla ilgili planlama, sonuçları tahmin etme, çıkabilecek sorunları kestirebilme, sonuçları test etme ve fikirleri geliştirmeyi kapsamaktadır (MEB, 2005). Araştırma-sorgulama becerisine sahip bireyler aynı zamanda kritik düşünebilme, sorun çözmede farklı yaklaşımlar üretebilme gücünü de kazanırlar. Bu gücü kullanabilen bireylerin oluşturduğu toplum, yukarıda ifade edilen riskleri en aza indirgenmiş biçimde kültürel değişim ve gelişime yön verebilecektir.

Kültürel gelişme, kültürü oluşturan ögelerin ileri biçimler oluşturabilmek için değişmesidir ve ileri kültür biçimi toplumları oluşturan insanların etkinliklerini arttırmayı, gelecek için daha fazla olanaklar sağlayan yeni düzenlemelerdir (Çeçen, 1984). Bilhan (1986) eğitim ile toplumsal değişme arasında dinamik işlevler zinciri bulunduğunu, değişme sürecinde eğitimin belirleyici bir unsur olarak (a) bir durumdan başka bir duruma geçişin sağlanması ve (b) toplumsal barışın sürekliliğinin korunması işlevlerini gördüğünü belirtmektedir.

Birey, Eğitim ve Sivil Toplum

Antik Yunan’a kadar uzandığı vurgulanan sivil toplum kavramı Aristo’ya göre kamusal iyiliği sağlamayı amaçlayan, bireysel çıkarlardan bağımsız yönetilen toplumdur ve Bu bakış açısı ile 18. yüzyılına kadar toplum ve devlet bir birinden ayırt edilmez (Kaldor, 2002). Bu bakış açısında toplum içinde insanların birbirleriyle nezaket kuralları içinde ilişki kurdukları vurgulanır. Sivil toplum kavramına ilişkin olarak farklı zamanlarda ve farklı düşünsel temellerle çok çeşitli tanımlamalar yapıldığından söz edilebilir. En genel anlamıyla sivil toplum, toplumu oluşturan bireylerin ilişkiler ağıdır. Tuncay’a (2003) göre, sivil toplum devletten önce gelen, onun içinde yaşayan ama onunla özdeş olmayan hatta ona karşı koyabilen bir tür insan ilişkileri ağıdır. Bir toplumun sivil toplum olarak tanımlanabilmesi için devlet aygıtının iki temel özelliği taşıması gerekmektedir. Bu özelliklerden biri devletin hukuk devleti olması, diğeri ise faaliyet alanı olarak devletin sınırlı olmasıdır (Çaha, 1999). Hukuk devleti, yurttaşların eşit konumlarda, temel haklarının her ne nedenle olursa olsun sınırlandırılmadığı bir yapıyı ifade etmektedir. Faaliyet alanı sınırlılığı ile ise devletin temel bazı politikalar ilgili olarak faaliyette bulunması, düzenleyici olması ifade edilmektedir. Tabakoğluna’na (2002) göre sivil toplum kavramı,

(6)

birey ile devlet arasındaki yakınlık/uzaklık ya da başka bir ifade ile mesafeyi tanımlamaktadır. Tosun’a (2001) göre ise bu kavram; siyasal-yönetsel, demokrasi ve demokratikleşme arayışlarını kapsamaktadır.

İnsanoğlu bir taraftan daha iyiyi bulabilme arayışları, diğer taraftan yüzyıllar boyunca yaşadığı deneyimler ile kendisi için en uygun yönetim formu olarak demokrasiyi ve demokratik yönetim biçimini benimsemiştir. Ancak daha iyiyi bulma isteği tükenmemiş ve bu konudaki arayışlarını sürdüre gelmiştir. Bu süreçte demokrasi modelleri oluşturmuştur. İnsanoğlunun kendisi için en uygun yönetim modeli belirleme sürecinde, çeşitli araçlardan yararlandığı söylenebilir.

Genelde örgütler/kuruluşlar, özelde ise sivil toplum örgütleri/kuruluşları (STÖ/STK) bu araçlardan biri olarak kabul edilebilir. Bu açıdan STÖ’ler, demokrasinin gelişmesine katkıda bulunan örgütler olarak tanımlanabilir. Bir bakıma; demokrasi bağlamında ilk akla gelen temsili demokrasi tipinin, STÖ’ler aracılığıyla katılımcı demokrasiye dönüştüğünden söz edilebilir.

Demokrasinin bir kültür olarak yaşaması ve yaşatılması gerekliliği tartışma götürmez bir gerçek olarak değerlendirilmelidir. Demokrasi kültürünün temelinde de alınacak kararlara bu karardan etkileneceklerin katılımı söz konusudur. Bireylerin hem karara katılım sürecinin nasıl gerçekleştirilmesi gerektiğine ilişkin demokratik yolların neler olduğunu bilmesi hem de alınacak kararlar hakkında yeterince bilgilendirilmeleri gerekir. Miser’e (2000) göre katılım, bireylerin kendi yaşam alanlarına ilişkin kararlarda, işlem ve eylemlerde etkileşimli özne olmalarıdır. Bireyin etkileşimli özne konumunda olabilmesi demokrasi modelinin katılıma olanak vermesi ile mümkün olabilecektir.

Katılımcı demokrasi, siyasal gücün kullanımının toplumdan etkilendiği siyasal rejimdir (Şaylan, 1998: 84). Diğer bir tanımla katılımcı demokraside karar alma işlemi, kişilerin kendi hayatlarını etkileyen kararlara; önerileri, tartışmaları, planlamaları ve uygulamaları ile gerçekleşir. Bu bağlamda katılımcı demokrasinin beş ana özelliği vardır (Olsen, 1991):

1. Bütün bireyler kendilerini etkileyen bütün ortak karar alma mekanizmalarına istedikleri kadar katılma imkânına sahip olmalıdırlar.

2. Ortak karar almaya katılma sadece oylama ile sınırlı değil, değişen derecelerde katılım ve bağlılık gerektiren etkinlikleri de kapsamalıdır.

3. Ortak kararlardaki sorumluluk sadece görevlilerle sınırlı olmamalı, mümkün olduğunca yaygın olmalıdır.

4. Ortak kararlar almaya yönelik katılım, sadece siyasi sistem ile sınırlı olmamalı, toplumsal hayatın tümünü kapsamalıdır.

5. Siyasi olmayan kararlar alma işlemine katılım, bireylere daha önemli siyasi kararlara katılabilmek için gerekli siyasi beceri ve normları öğretir.

(7)

Putnam (1993) sivil toplumu “aktif, kamu ruhuna sahip vatandaşların oluşturduğu, eşit siyasal ilişkilere, güvene ve iş birliğine dayalı bir toplumsal doku” olarak tanımlar. STÖ’lerde bir amacı gerçekleştirmek için karşılıklı etkileşimi geliştirmekte; aidiyet ve biz duygusuyla kültürel dokuları örmeye başlamaktadırlar (Yıldırım, 2004). Yıldız’a (2004) göre STÖ’ler demokrasi kültürünü besleyen saygı, tolerans, karşılıklılık gibi sivil değerlerin oluşturulmasına katkıda bulunan temel aktörlerden biridir. STÖ’ler bir taraftan toplumun siyasal beklentilerinin ifade edilmesine ve devletin eylemlerinin sivil toplum tarafından denetlenmesine hizmet ederken diğer taraftan da topluma devlet karşısında bir korunma sağlamaktadır (Ünüsan, 1994). STÖ’ler bireyleri ortak amaç etrafında toplayan, kendiliğinden oluşan sosyal gruplardır (Haigh, 2006). Devlet ya da kamu kuruluşları birinci sektör, kâr amaçlı piyasa kuruluşları ikinci sektör, kâr amacı gütmeyen STÖ’ler ise üçüncü sektör olarak tanımlanmaktadır (David, 1998; Ulaş, 2001; Göymen, 2004). STÖ’ler devlet dışı örgütlerdir ve sosyal adaletle ve/veya çevrenin korumasıyla ilgili olan kâr amacı gütmeyen gruplar olarak tanımlanmıştır (McCoy ve McCully, 1993).

Fakat bu tanım STÖ’lerinin geniş alanlara yayılan farklılıklarını kapsamakta yetersizdir (Pincen ve Finger, 1994; Palmer ve Birch, 2003).

STÖ’lerinin özellikleri arasında; kâr amacı gütmeme, esnek yapısı ile isteklere anında yanıt verebilme, gönüllüğe dayalı olma, karar-uygulamalarda katılımcı yaklaşım benimseme, devletten bağımsız olma, kamu yararını gözetme, iktidarı hedeflememe, kamu alanına sahip olma, yasallık ve şeffaflık sayılabilir (Drucker, 1996; Tunçay, 1998; Arslan, 2001; Güder, 2006; Yıldırım, 2004). Özellikler içinde yer alan gönüllülük kavramı, bireyin her hangi bir maddi kazanç/karşılık beklemeden, bir çıkar beklentisi içinde olmadan, toplumun yaşam kalitesini arttırmak üzere etkinliklerde bulunması anlamına gelmektedir.

Temel sistem ya da en büyük sistem olarak tanımlanabilecek devlet aygıtının yönetiminde pek çok aktör yer almaktadır. Söz konusu aktörler ve temsil ettikleri; devleti bürokrasi, özel sektörü holdingler/şirketler, tüm toplumsal grupları da STÖ biçiminde sıralanabilir. Böyle bir modelde var olan siyasal ve toplumsal örgütlenmenin değişmesi; gelişmelere hızla uyum sağlayabilmesi esnek bir yapılanma ile mümkün olabilir. Özellikle katılımcı demokrasi sürecinde toplumsal dinamiklere özellikle de STÖ’lere önemli görevlerin düştüğü söylenebilir. Örneğin Yiğit’e (2005) göre STÖ’ler özellikle Merkezî ve Doğu Avrupa’da demokrasiye geçişi hızlandıran programlarının önemli bir parçasıdır.

Gönüllülerin bir araya gelerek oluşturdukları, hemen hemen tüm STÖ’lerin tüzüklerinde, örgütlerin amaçlarını gerçekleştirmek üzere kongreler, konferanslar, sempozyumlar, kişisel gelişime yönelik etkinlikler ve çeşitli konularda projeler gibi eğitimsel etkinlikler yolu ile üyelerinin ve toplumun eğitimine katkıda bulundukları söylenebilir. Bu tür yollarla STÖ’lerin toplumun çeşitli konularda dikkatini çekerek bir duyarlılık oluşturdukları söylenebilir.

(8)

STÖ’lerin eğitim alanıyla ilişkileri dikkate alındığında erken çocukluk eğitiminden yetişkin eğitimine, insan haklarından çevre duyarlılığına kadar pek çok alanda çalışma yaptıkları söylenebilir. STÖ’lerinin, özellikle Dünya Bankası ve Avrupa Birliğinin bazı projelerinde yer alıyor olmaları, bu örgütlerin sistem üzerindeki etkinlik boyutunu göstermesi açısından önemlidir.

Türkiye’de sivil toplum ve STÖ’lerine devlet tarafından verilen önem ve özenin bir göstergesi olarak kalkınma planlarındaki yaklaşımlar gösterilebilir.

Örneğin, 2007-2013 dönemini kapsayan Dokuzuncu Kalkınma Planı (DKP) Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda bütüncül bir yaklaşımla gerçekleştireceği dönüşümleri ortaya koyan temel politika dokümanıdır. Bu dokümanın temel amaçlarından birisi kamu kesimi ile özel kesim ve sivil toplum arasında iletişime ve ortak hedeflere dönük iş birliğine katkıda bulunmaktır. Her düzeyde ve çok yönlü ilişkilerle sivil toplum arası bağlar, farklılık içinde birlik olma anlayışı ile kültürel zenginlik ve hoşgörünün güçlendirilmesi, STÖ’lerin nitelikli iş gücü yetiştirme, sosyal hizmet ve yardımlar alanındaki faaliyetlerinin destekleneceği ifade edilmektedir (DKP, 2006).

Diğer taraftan, özellikle de eğitim açısından dikkate alındığında STÖ’lerinin, değerlerin ve sosyal davranışın biçimlenmesinde eğitimin merkezi rolünü kabul ettikleri söylenebilir. Rio De Janeiro’da 1993 yılında düzenlenen Küresel Forumda, STÖ’lerin; değerlerin erozyona uğraması, yabancılaşma ve bireylerin kendi geleceklerinin oluşturulmasına katılmaması konularında kaygılı oldukları ve bu nedenle sürdürülebilir toplumların oluşturulmasını amaçlayan evrensel eğitimsel dönüşüm sürecine kendilerini adadıkları vurgulanmıştır (UNCED NGO Forum, 1993).

Bir nüfuza ne kadar eğitim verilecek ve o nüfuzda kimin, ne tür eğitim alacağı gibi konular genellikle eğitim sistemi dışındaki kitleler tarafından kararlaştırılır. Bu kitlelerin, hem halkın içinden kitleler hem de özel nitelikli kitleler olduğu söylenebilir. Bu anlamda yukarıda belirtilen sorulara verilecek cevaplarda bu kitlelerin payları yüksektir.

Toplum-okul ilişkileri ve bunların potansiyelini anlamak için katılımcıların kimler olduğu, toplumun okula ne katkı yapabileceği ve okulun toplumu destekleme yollarının tanımlanması gerekmektedir. Yukarıda belirtilen örgütlerin ya da başka değişle toplum katılımının okula katkıları, (a) öğretim programı desteği, (b) okul kaynaklarının sağlanması ve (c) okulların yönetimi biçiminde üç alanda gruplandırılabilir (Adams, 2002: 52-53). Toplumun sayılan bu üç alandaki katılımı ve rolleri aşağıda Tablo 1’de verilmektedir. Toplumun çeşitli aktörlerle eğitim sistemine ve okula olan bu katkısı diğer bir değişle paydaşların süreçlere katılımının yalnızca eğitim sisteminde değil aynı zamanda toplumun diğer kurum/kuruluş ve örgütlerini de güçlendirmeye de katkı sağlayacağı düşünülebilir.

(9)

Tablo 1: Eğitimin Geliştirilmesinde Toplumun Kalıtımı

Eğitim Alanı Toplum İlgisinin Türü

Öğretim Programına Destek Sağlanması

Okul programını destekleyici bir ortam geliştirmek.

Okula kayıt olma, devam ve katılımı geliştirmek.

Öğrencilerin evde gözlenmesi.

Öğrencilere yeterli çalışma yerinin sağlamak.

Problemli öğrencileri belirleyerek onlara yardım etmek.

Ailelerinin acil durumlarında öğrencilere yardım etmek.

Okul personelinin moralini yükseltmek.

Destek amaçlı (kısa zamanlı) ya da düzenli (sürekli) öğretmenler sağlamak.

Alan uzmanlığı konusunda eksikliği bulunan öğretmenlere destek sağlamak.

Bilgi toplumuna geçişe katkıda bulunmak.

Çıraklık/iş imkânı sağlamak.

Okula Kaynak Sağlanması

Okul için arsa/yer bağışlamak.

Okul binalarının inşaatlarının yapılmasına iş/malzeme sağlamak.

Tamir/koruma hizmetleri sağlamak.

Kitap, araç-gereç ve öğrenme materyali sağlamak.

Okullara verilen/bağışlanan parayı artırmak.

Okul Yönetimine Destek

Sağlanması

Okul programlarının başarılı bir şekilde uygulanmasını sağlamak.

Öğrenme sürecinde ailelerin sorumluluğunu desteklemek.

Daha fazla malzeme desteği sağlamak.

Personelin üzerindeki yükün azaltılmasına yönelik insan gücü sağlamak.

Uzman desteği sağlamak.

Para artmasına yardımcı olmak, moral desteği ve genel danışmanlık sağlamak.

Yeni fikirler sunmak, aksaklıkları giderici hizmet etmek.

Danışma/yönetim kurullarına yardım etmek.

Yerel okul programlarının planlanması, yönetilmesi ve değerlendirilmesine katılmak.

Zamanla, Hükûmet desteği ve teknik yardımla, formal ve informal yerel eğitimin ana sorumluluğu alacağını kabul etmek.

En düşük hükûmet desteği ile okul yönetim işlevlerinin çoğunu devralmak.

Kaynak: (Williams 1997’den Akt.: Adams, 2002: 54) Education and National Development: Priorities, Policies, and Planning.

Genelde eğitim özelde ise okul yönetimine ilişkin pek çok karar süreçleri vardır. Bu süreçlerin her birinde alınacak kararlar başta eğitimciler (yönetici, denetici, öğretmen, uzman) öğrenciler, öğrenci velileri ardından okul çevresini (toplum) doğrudan ya da dolaylı olarak etkilemektedir. Newman’a (1985) göre karara katılma bir etkileme, etkileşim sürecidir. Karardan bir şekilde etkileneceklerin alınacak karara ilişkin süreçlere görüş, eleştiri ve beklentileriyle katılması hem kararın uygulama olasılığını, hem de kararın ilgili taraflarca kabulünü kolaylaştırabilir.

Okul yönetimine veli katılımı konusu; etkililik, halk sorumluluğu, hak konusu ve daha demokratik bir okul yönetimi aracı olarak çeşitli bakış açılarından incelenebilir. Velinin okul yönetimi ve ilgili kararlara katılımı bir

(10)

sivil toplum örgütü olarak tanımlanabilecek okul denekleri aracılığıyla olabilir.

Ancak önce velinin bu tür bir sürece katılıyor olmasının sağlayacağı yararların iyi tanımlanmış olması beklenir. Örneğin, okul yönetimine velilerin katılmasının nedenleri; (a) veliler çocukların ilk eğiticileridir, (b) velilerin kendi çocukları için uzun dönem sorumlulukları vardır, (c) velilerin katılımı öğrencinin öğrenmedeki başarı şansını artırabilir (d) bu bir haktır, (e) velilerin katılımı okul yönetimini demokratikleştirme sürecinin bir parçasıdır (Chan ve Chui, 1997: 103). Okulun en yakın çevresinde yer alan veliler ile başlayan kararlara katılım sürecinin giderek genişleyerek okulun, yakından uzağa doğru çevresini bu sürece dâhil edeceğinden söz edilebilir.okulun yakından uzağa biçiminde ifade edilen çevresinde; dayanışma grupları, işçi işveren sendikaları, eğitim sendikaları, eğitim dernekleri kısaca STÖ’ler, yerel yönetimler sıralanabilir.

SONUÇ

Eğitim, tüm yaşamı kapsayan etkili ve sürekli bir süreçtir. Yaşam içinde ne varsa her şey karşılıklı bir etkileşim içerisinde eğitim olgusundan etkilenir ve eğitim olgusunu etkiler. Diğer bir değişle eğitim hem etkiler hem de bu etkilediklerinin etkileri altında işlevini sürdürür. Bireylerin toplumsal yaşamın gereklerine uygun biçimde yetiştirilmesi için eğitim örgütlerinde ortak yaşam bilincinin sağlanmasına yönelik uygun etkinlikler gerçekleştirilir.

Bireylerin demokrasi bilincini içselleştirebilmeleri ve bu içselleştirmelere uygun davranabilmelerinin sağlanması için okul öncesi eğitimden başlayarak, demokrasi ve demokrasi kültürü konularında müfredat uygulamalarının yaygınlaştırılması gerekmektir.

Sosyal sorumluluk bağlamında karar süreçlerine bireylerin örgütlü olarak katılmalarının sağlanmasında farklı ve yeni yolar bulunmalı ve bu yollar okullarda uygulamalı olarak bireylere kazandırılmalıdır.

Türkiye’nin kültür mirasının toplumu oluşturan tüm ögelere tanıtılması ve aktarılması için her düzeydeki eğitim örgütleri ile sivil toplum örgütleri arasındaki iş birliği desteklenmeli ve yaygınlaştırılmalıdır.

KAYNAKÇA

Adams, D., (2002), Education and National Development: Priorities, Policies, and Planning, Asian Development Bank Comparative Research Centre The University of Hong Kong.

Alix, E., (1995), Sociology: An Everyday Life Approach, Minneapolis:

West Publishing Company.

Alver, K., (2005), “Okumanın Hâlleri: Okumanın Sosyolojisi Üzerine”, Sivil Toplum Düşünce&Araştırma Dergisi, 3 (12), 51-59.

Arslan, O., (2001), Kamusal ve Tarihsel Aşamalarıyla Sivil Toplum ve Türkiye Gerçeği, İstanbul: Bayrak Yayıncılık.

(11)

Bilhan, S., (1986), Eğitim Sosyolojisi, Ankara: DTCF Yayınları.

Büyükdüvenci, S., (1987), Eğitim Sosyolojisine Giriş, Ankara: Yargıçoğlu Matbaası.

Chan, Y.-Benjamin, M. &Chui Hong S., (1997).” Parental participation in school councils in Victoria, Australia”. International Journal of Educational Management. 11/3 (102-110).

Çaha, Ö., (1999), Sivil Toplum, Aydınlar ve Demokrasi, İstanbul: İz Yayıncılık.

Çeçen, A., (1984), Kültür ve Politika, İstanbul: Hil Yayınları.

David, L., (1998), “Development NGOs and the Challenge of Partnership:

Changing Relations between North and South”. Social Policy &

Administration 32 (5), 501–512.

DKP, (2006), Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007-2013) Resmî Gazete 1 Temmuz 2006 Cumartesi-Mükerrer Sayı: 26215.

Drucker, P. F., (1996), Yeni Gerçekler. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.

Göymen, K., (2004), “Küresel Sivil Toplum: Gereksinme, Fırsatlar ve Engeller”, I. Ulusal Sivil Toplum Kuruluşları Kongresi, (4-6 Haziran) Çanakkale, Biga: Onsekiz Mart Üniversitesi

Güder, N., (2006), STK’lar için Gönüllülük ve Gönüllü Yönetimi Rehberi, Ankara: Sivil Toplum Geliştirme Merkezi (STGM).

Güvenç, B., (1984), İnsan ve Kültür, İstanbul: Remzi Yayınevi.

Haigh, M. J., (2006), “Promoting environmental education for sustainable

development: the value of links between higher education and non-governmental organizations (NGOs)”, Journal of Geography in Higher

Education, 30, (2), 327-349.

Horst, A., (1998), “Political Education of Pupils in the New Federal States”

European Education, 93, (25), 2.

Kaldor, M., (2002), Civil Society and Accountability, Human Devolopment Report, Occasional Paper.

McCoy, M. & McCully, P., (1993), The Road from RIO; an NGO Guide to Environment and Development. Utrecht: International Books.

MEB, (2005), İlköğretim 1-5 Sınıf Programları Tanıtım El Kitabı, Ankara: MEB.

Miser R., (2000), Topluluk Katılımı. Ankara: A. Ü. Eğitim Bilimleri Fakültesi Yayınları. No: 183.

(12)

Morey, N. ve Luthans, F., (1985) “Refining the displacement of culture and the use scenes and themes in organizational studies”, Academy of Management Review, 10 (2). 219-229.

Newman, W., (1985), Yönetim: İşletmelerde ve Kamu Yönetiminde Sevk ve İdare. (Çeviren: Kenan Sürgit) Ankara: Yetkin Yayınları.

Olsen, M., (1991), Modern Polities, New Jersey: Prentice Holl Engewond Cliffs.

Palmer, J. A. & Birch, J. C., (2003), “Education for Sustainability: The Contribution and Potential of a Nongovernmental Organisation”, Environmental Education Research, 9 (4),447-460.

Pincen, T. & Finger, M., (Eds.), (1994), Environmental NGOs in World Politics: linking the local and the global. Routledge: London.

Putnam, R. D.-Leonardi, R. & Nanetti, R. Y., (1993), Making Democracy Work: Civic Tradition in Modern Italy, Princeton University Press, Princeton.

Russell, B., (1976), Eğitim ve Toplum Düzeni, (Çeviren: Nail Bezel), İstanbul: Varlık Yayınevi.

Schafer, A., (2003), “Imaginary horizons of educational theory”.

Educational Philosophy and Theory, 35 (2), 189-199.

Şaylan, G., (1998), Demokrasi ve Demokrasi Düşüncesinin Gelişmesi, Ankara: TODAİE Yayınları.

Şişman, M., (2002), Eğitimde Mükemmellik Arayışı, Ankara: PegemA Yayıncılık.

Tabakoğlu, B., (2002), “Türkiye’de Sivil Toplum Söylemleri, STK’lar STK’lar, Yerelleşme Ve Yerel Yönetimler”, İTÜ, STK’lar, Yerelleşme ve Yerel Yönetimler Sempozyumu, 21-22 Haziran, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, (s. 136-142).

Tosun, G. E., (2001), Demokratikleşme Perspektifinden, Devlet-Sivil Toplum İlişkisi. İstanbul: Alfa Yayınevi.

Tunçay, M., (1998), “Sivil toplum kuruluşları ile ilgili kavramlar”

Tanzimattan Günümüze İstanbul’da Sivil Toplum Kuruluşları. İstanbul:

Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı Yayınları

---, (2003), “Sivil Toplum Kuruluşlarıyla İlgili Kavramlar”, Sivil Toplum Düşünce & Araştırma Dergisi, 1 (9-13).

Türkmen, F., (2002), Eğitimin ekonomik ve sosyal faydaları ve Türkiye’de Eğitim-Ekonomik Büyüme İlişkisinin Araştırılması, Ankara:

DPT Yayın No: DPT: 2665.

(13)

Ulaş, T., (2001), Merhaba Sivil Toplum. İstanbul: Helsinki Yurttaşlar Derneği Yayınları.

UNCED NGO Forum, (1993), “Treaty on Environmental Education for Sustainable societies and Global Responsibility”, in: R. Pollard (ed.) The NGO Alternative Treaties from the Global Forum at Rio De Janeiro June 1-15, 1992, http://www.igc.org/habitat/treaties/(Erişim: 02 Ağustos 2007).

Ünüsan, T., (1994), Çağdaş yerel yönetimler, Ankara: TODAİ Yayınları.

Yıldırım, İ., (2004), Demokrasi Sivil Toplum Kuruluşları ve Yönetişim, Ankara: Seçkin Yayıncılık.

Yıldız, Ö., (2004), “Sivil Toplum, Demokrasi ve Çoğulculuk” Sivil Toplum Düşünce & Araştırma Dergisi, 2 (5),85-92.

Yiğit, M., (2005), “Küresel Eşitsizliği Gidermede Ulusal ve Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşlarının Etkisi”, II. Ulusal Sivil Toplum Kuruluşları Kongresi, Bildiriler Kitabı, (s. 31-38) (15-16 Ekim) Çanakkale, Biga: Onsekiz Mart Üniversitesi.

(14)

Referanslar

Benzer Belgeler

The average number of citations per publications (CPP) was defined as the total citation for the first 3 years (included the published year and the followed two years) over

Türkiye’de faaliyet gösteren bu tarz gönüllü kuruluşlar ile diğer sivil toplum kuruluşlarını hukuki düzenlemelerine göre; dernekler, vakıflar, meslek örgütleri

Yeni Anayasa tartışmalarının gündeme gelmesinin ardından bir araya gelen Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (D İSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu

Bal ık çiftlikleri: Karaburun Yarımadası'nda denizi kirleten, görsel kirlilik yaratan, eko ve agro turizm projelerine zarar veren bal ık çiftlikleri kaldırılmalı, yeni

Anayasa Hukukçusu İbrahim Kaboğlu ve DİSK Genel Başkanı Süleyman çelebi’nin, hükümetin yürüttüğü Anayasa çal ışmalarına itirazları da var.. Süleyman çelebi:

aç ıklamayı yapan DİSK İç Anadolu Bölge Temsilcisi Tayfun Görgün, 20 Mart'ta saat 20.00'de şehir merkezlerinde toplanacaklarını, ellerinde meşaleler ve mumlarla

2010 Avrupa Kültür Ba şkenti (AKB) projesinin resmi yürütücüsü olan istanbul 2010 Ajansı'nın yanlış kararlan ve projede yaşanan aksaklıklar nedeniyle aralarında TMMOB

Erdoğan'ın sivil toplum örgütlerinin ortak bir metinde uzlaşmaları halinde öneriyi değerlendireceklerini söylemesi üzerine çal ışmalara başlayan örgütler, Türkiye Odalar