• Sonuç bulunamadı

SANIK ŞAHİN KARATEKİN, SESLİ VE GÖRÜNTÜLÜ SAVUNMASINDA:

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "SANIK ŞAHİN KARATEKİN, SESLİ VE GÖRÜNTÜLÜ SAVUNMASINDA:"

Copied!
51
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Başkan: Şimdi soruyla sınırlı gidersek. Biz onu niye sorduk sanığın kendi savunmasıyla ilgili birtakım hususlardan bahsetti. Ona ilişkin olarak sorduk. Yani reddettiği ifadesiyle örtüşen birtakım hususlar vardı orada onun için sorduk.

Sanık Nevzat Bilir devamla: Tamam başkanım bu harekat merkezini tekrar vurgulayalım. Emir komuta sistemi içinde yeri var. Oradan aldığımız bir talimat. Teşekkür ederim.

Başkan: Evet sorunuzun cevabını aldıysanız bizim için sorun yok. Başka soru yok herhalde.

Sanık müdafi Av. Sabri Esen'den soruldu: Müvekkilin beyanlarına katılıyoruz.

Dosyada aleyhe olan hiçbir hususu kabul etmiyoruz.

Başkan: Avukat bey mikrofonu kendinize göre bir ayarlarsanız.

Sanık müdafi Av. Sabri Esen devamla: Müvekkilin beyanlarına katılıyoruz.

Dosyada aleyhe olan hiçbir hususu kabul etmiyoruz. Müvekkilimle ilgili suçlamaları hiçbir şekilde kabul etmiyoruz. Müvekkilim FETÖ üyesi değildir. Örgüt üyesi olduğu yolundaki iddiaları kabul etmiyoruz. Müvekkilimin darbeye iştirak suretiyle Anayasa'yı ihlal ettiği, yasama organını ve hükumeti ortadan kaldırmaya çalıştığı ve başkasının hürriyetini tehdit ettiği yolundaki suçlamaları kabul etmiyoruz. Ki söz konusu suçlamalarla ilgili de dosyada somut ve net bir delil bulunmamaktadır. Müvekkilim yaklaşık 2 yıldır tutukludur. Uzun süredir tutuklu oluşu mağduriyetine yol açmaktadır. Delillerin hepsi toplanmış olup müvekkilimin bu delilleri karartma gibi bir durumu da kalmamıştır. Müvekkilim sabit ikametgah sahibi olup kaçma gibi bir durumu yoktur ve yargılama sonucunda tüm suçlamalardan beraat edeceğine inanıyoruz. Tutuklamanın da mahiyetini de aştığı hususu nazara alınarak müvekkilimin öncelikle tahliyesine, aksi halde adli kontrol tedbiri uygulanarak serbest bırakılmasına ve malının üzerindeki tedbirlerin kaldırılmasını arz ve talep ediyoruz.

Sanık müdafiine katılma talepleri yönünden soruldu: Takdir Mahkemenindir, dedi.

Sanığın nüfus ve sabıkasızlık kaydı okundu, soruldu: Doğrudur, bana aittir dedi.

Sanığa katılma talepleri yönünden soruldu: Reddediyorum, dedi.

Sanık Şahin Karatekin alındı.

Sanık Şahin Karatekin'e CMK'nın 191/3-c maddesi gereğince, yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmamasının yasal hakkı olduğu belirtilerek, CMK.'nın 147 ve 150 maddesindeki yasal hakları anlatıldı.

Sanık Şahin Karatekin'den soruldu, haklarımı anladım, savunmamı müdafim ile birlikte yapacağım, dedi.

SANIK ŞAHİN KARATEKİN, SESLİ VE GÖRÜNTÜLÜ SAVUNMASINDA:

Sayın başkanım siz ve değerli üyeleri saygıyla selamlıyorum. Sözlerime başlamadan önce menfur darbe girişimini kınadığımı ifade etmek istiyorum. Şehit olan vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Ben hukuk fakültesi mezunu değilim.

Savunma esnasında yapabileceğim yanlış değerlendirmelerden ve söyleyebileceğim yanlış ifadelerden dolayı engin hoşgörünüze sığınıyorum. Uzun bir süre hürriyetinden alıkonulmuş bir kişinin serzenişi olarak kabul görmenizi istiyorum. Savunmamı şu başlıklar altında arz edeceğim. Kısa özgeçmişim, 15 Temmuz 2016 tarihinden itibaren tutuklandığım zamana kadar yaşadığım ve tanık olduğum olaylar, iddianamede tarafıma yöneltilen suçlamalar ve suçlamalara ilişkin açıklamalar, sonuç ve talepler bölümü. Başkanım şimdi kısa özgeçmişimi

(2)

biraz detaylı anlatıyorum çünkü bundan da ilgili bana suçlamalar var böyle üvey yakınlarımdan dolayı. Ondan dolayı kusura bakmayın biraz detaylı anlatacağım. 1 - Kısa özgeçmişimi arz ediyorum. Ben Şahin Karatekin. 4 Mart 1977 yılında Adıyaman'ın Gerger ilçesinde doğdum. Sayın başkanım 2'si üvey olmak üzere toplamda 7 kardeşiz. Babam henüz gençken hem dedem hem de babaannem vefat edince babamı kendisinden yaşça büyük bir bayanla evlendirmişler. Babamın bayramdan bayrama dahi görüşmediğimiz kavgalı olduğumuz Mehmet ve Mahmut Karatekin adında 2 üvey abim bulunmaktadır. Babam daha sonra kendisinde yaşça oldukça büyük bu bayandan boşanarak annemle evlenmiştir. Ben dahil toplamda 5 kardeşiz. İlkokul ve ortaokulu İstanbul Yenibosna'da okudum. 1991 yılında Kuleli Askeri Lisesi'ni kazandım. Müsaadenizle neden askeri liseye girdiğimi arz etmek istiyorum. Babam askerliğini Trabzon Merkez Komutanlığı'nda yapmış. Komutanı ise Kurmay Albay Mehmet Şahin Eroğlu adında bir subaymış. Babam kendisini çok sevdiği için üvey abimin adını Mehmet benim adımı da Şahin koymuş. Bana söylediği ikimizden birinin gelecekte kurmay subay olması için dua edermiş. Mehmet abimin dersleri çok kötü olunca ilkokuldan sonra okumayı bıraktı. Babam benim asker olmam için ısrar etmiş. Nitekim ortaokul son sınıfta beraber girdiğim Kuleli Askeri Lisesi'ne, Askeri Liselere Giriş Sınavı'na başvurmuştuk. Subay olmak sonrasında kurmay subay olmak için çaba göstermemin tek sebebi sayın babamın dileğini yerine getirmektir. Babam İstanbul Fatih Belediye'sinden temizlik işleri müdürlüğü görevinden emekli olmuştur. Başkanım 1990 yılında Kara Harp Okulu'ndan mezun oldum. Sırasıyla 1. Komando Tugay Komutanlığı Kayseri'de, Hakkari Çukurca'da, Kıbrıs Yılmazköy'de ve Kırklareli Demirköy'de kol takımında bölük komutanlığı görevlerini icra ettim. Kıtada 10 yıl çalışmaya müteakip 2009 yılında Kara Harp Akademisine Giriş Sınavı'na 4. hakkımda 60 kişi içerisinde 51. olarak kazandım. 2011 yılında Kara Harp Akademisi'nden 60'ı Türk subayı 20'si yabancı uyruklu subay olmak üzere toplam 80 kişi arasından 78. olarak mezun olmayı müteakip 2011-2013 yılları arasında 3.

Komando Tugay Komutanlığı Siirt'te harekat ve eğitim şube müdürlüğü görevini icra ettim.

Eylül 2013'te Kara Kuvvetleri Karargahı'na atandım. Harekat Başkanlığı kuruluşunda yer alan Plan ve Harekat Daire Başkanlığı'nda Terörle Mücadele Şubesi'nde 8 ay süreyle teröristle mücadele subayı, hudut şubesinde 28 ay süreyle hudut plan, koordinasyon ve teşkilat subayı olarak çalışmaktaydım. Başkanım son olarak 2016 yılı birlik komutanları atamaları ile 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı 2. Mekanize Piyade Tabur Komutanlığı İstanbul'da tabur komutanı olarak atanmıştım. Ancak Şırnak Cizre'de kurmaya çalıştığımız yeni bir hudut alayının teşkili nedeniyle şube müdürüm Piyade Kurmay Albay Levent Kaya'nın teklifiyle harekat başkanımız emekli Tümgeneral Mehmet Okkan'ın onayıyla karargahta ilişiğimin kesilmesi tam 40 gün ertelendi. Yani birliğime gidip katılış yapamadım başkanım. Başkanım öyle ki 18 Temmuz 2016 tarihinde Kara Kuvvetleri Karargahı'ndan ilişik kesecek ve aynı gün İstanbul'a gidip yeni birliğime katılış yapacaktım.

Kısacası başkanım yani zamanında ilişik kesmiş olsaydım İstanbul'da kiralayacağım evle ilgileniyor olacak ve bu menfur olaydan dolayı burada olmayacaktım. Maalesef bugün sıralı amirlerimin bencillikleri nedeniyle karşınızda bu olayın bir mağduru olarak bulunmaktayım.

Evliyim 2'si kız 1 erkek olmak üzere 3 çocuğum bulunmaktadır. Ben güneydoğu gazisiyim.

1'i Hakkari Çukurca Kazan mahallesinde ağır diğeri Siirt Herekol Dağ Bölgesinde hafif olmak üzere 2 kere yakalandım. Sol akciğerimin bir kısmı yok. Hizmet övüş madalyası sahibiyim. Irak'ın kuzeyinde 5 ay, Kosova'da 6 ay olmak üzere toplamda 11 ay yurt dışında görev yaptım. Sayın başkanım ya şimdi başkanım burada biraz samimi konuşmak istiyorum emniyette herkes burada yaşadıklarını anlatıyor. Yani ben de yaklaşık olarak 7 yıldır izliyorum bu davayı başkanım. Ya biraz böyle şey gibi uçuk böyle ütopya geliyor olabilir ama gerçekten yani sonradan baktığımızda yaşanan çok acı şeyler var. Bundan dolayı belki yapılanlar hoş görülebilir ama bazı uç şeyler var. Şimdi ben de anlatacağım size. Gerçekten bana da bunları yaptılar..

NordicMonitor.com

(3)

Başkan: Şimdi burada ifadeyle ilgili olan kısmı dinliyoruz ancak bugüne kadar esas olarak şikayet, savcılıkça bir soruşturma, savcılıkta müşteki olarak ifade durumu söz konusu.

Bu hususlar nazara alınarak yani bu sanki bundan önce sizin böyle bir hakkınız yok şikayet etmediniz ya da avukatınız şikayet etmedi, edemedi. Sadece mahkeme şikayet edebilir, suç duyurusunda bulunabilir gibi bir algıyla yola çıkmıyoruz bizim o imkanı yargılama pozisyonumuz değil o davaya ilişkin hususlar.

Sanık Şahin Karatekin cevaben: Tamam başkanım ben hani şunu söylemek istiyorum..

Başkan: Raporları dökeceğiz işte doğru mu söylüyor hakaret edilmiş mi tehdit edilmiş mi edilmemiş mi. Bizim onu değerlendirme objektif olarak değerlendirme imkanımız yok.

Sanık Şahin Karatekin cevaben: Tamam başkanım ben burada isim vereceğim zaten size. Yani orada buna şahit olan insanların isimlerini vereceğim başkanım. Yani belki onlara sorarsanız bu söylediklerimin doğru olduğuna..

Başkan: Bizim için nedir işte ifadeni değiştirdin. İfadeni niye değiştirdin işte o ifadeyi ben yazmadım.

Sanık Şahin Karatekin cevaben: İfademi tamamen..

Başkan: Birisi baskı yaptı ya da başkası yaptı imzalattırdı vesaire kısmı.

Sanık Şahin Karatekin cevaben: Tamam başkanım ifademi ben tamamen değiştirmeyeceğim zaten. İfademde yanlış olan şeyler var.

Başkan: Düzeltebilirsiniz o ayrı bir mesele.

Sanık Şahin Karatekin cevaben: Tamam başkanım.

Başkan: Diğer hususu da öyle değerlendirmek açısından diyoruz. Yani netice itibariyle bu davanın içerisinde bir iddianameye ilişkin, olaylara ilişkin bir dava açılmış.

Mahkeme bu iddianamedeki olayları ve şahısları yargılayacak. Bu şahıslar bu olaya karışmış mı böyle bir olay var mı bunlar içerisinde mi onu değerlendirecek.

Sanık Şahin Karatekin cevaben: Tamam başkanım. Benim sadece şu hususu bilmenizi..

Başkan: Diğer hususlar yani esas mahkemenin kapsamı bu.

Sanık Şahin Karatekin cevaben: Tamam başkanım. Sadece şunu bilmenizi istiyorum. Ben gidip kendim gidip teslim oldum başkanım. Yani ben şimdi anlatacağım detayları burada. Şimdi ben hudut plan koordinasyon subayıyım başkanım. Irak'ta ben çalıştım. Mesela Irak'tan Türkiye'ye girdim. Türkiye'deki birlik ve Irak'ta da mesela eskortluk işte gidecekleri yerleri gösterdim. Irak sınırını ben iyi biliyorum başkanım. Suriye sınırında şu duvar projesi var mesela onun kurmay proje subayı benim başkanım. Ben tam 15 gün boyunca bir heyetle Suriye'nin içinde geçtik başkanım biz. Yani Suriye sınırını da biliyorum.

Bulgaristan, Yunanistan hududunda da ben Bulgaristan hududunda birlik komutanlığı yaptım başkanım. Orayı da biliyorum. Yani Yunanistan hududunda da başkanım yapılan şeyler var projeler var Avrupa Birliği'yle yaptığımız. Orayı da biliyorum. Ben istesem kaçardım mesela.

Yani ben burada kendimin suçsuz olduğunu anlatmaya çalışacağım ama..

Başkan: Evet anlatın.

Sanık Şahin Karatekin cevaben: Yani şöyle bakıyorum yani işimin koskocaman bir dağ var önümüzde yani. Sağından mı geçeyim solundan mı geçeyim böyle 1.5 yıldır kafayı yemek üzereyim. Çünkü buraya detaylı olarak yazdım bunları. Ben bunları size arz edeceğim ama sonucun sanki belli olduğunu hissediyorum ben yani. İnşallah böyle olmaz lütfen ön yargısız yaklaşırsanız çok memnun olurum başkanım yani minnettar olurum size yani. Benim bu anlatacağım..

NordicMonitor.com

(4)

Başkan: Bizim kimseye bir ön yargımız yok. Seni tanıyor muyuz tanımıyoruz. Daha önceden aramızda bir husumet var mı yok.

Sanık Şahin Karatekin cevaben: Yok hayır başkanım da ortada çok büyük bir olay olduğu için yaklaşımın böyle olduğunu ben hissederim yani. Ondan dolayı üzülüyorum ben aslında.

Başkan: Olay büyük olayla ilgisi olanlar işte cezasını alacak ya da almayacak ama herkes anlatacak biz de onu dinleyeceğiz bakacağız.

Sanık Şahin Karatekin cevaben: Tamam başkanım ben şimdi arz ediyorum başkanım. Yani size..

Başkan: Netice itibariyle bir olay olmuş öyle bir olay da yokmuş gibi davranamayız çünkü bizim dosyamızda 79 tane şehidin otopsi tutanağı var. Dolayısıyla 230 tane yaralının raporu var yaralısı var. Birtakım olaylar olmuş. Bu olayları kim yapmış kim karışmış onları arıyoruz biz de işte.

Sanık Şahin Karatekin cevaben: Bu olaylardan dolayı şimdi ben de yaşadıklarımı size arz edeceğim. Yani arz edeceğim ama inşallah ne diyeyim başkanım yani Allah sonumuzu hayır eder başka bir şey diyemiyorum yani. Müsaadenizle devam ediyorum ben başkanım.

Başkan: Evet.

Sanık Şahin Karatekin cevaben: Sayın başkanım emniyette vermiş olduğum ifadeyi işkence, baskı ve tehdit altında verildiğinden huzurunuzda yapacağım savunmamda çelişen bölümleri kabul etmiyorum. Şu an yapacağım savunma vereceğim beyanlara esas alınmasını talep ediyorum. Başkanım öncelikle biliyor ve inanıyorum ki devlet kendi vatandaşına hem de suçluluğu hakkında hiçbir somut ve maddi delil bulunmayan insanlara sistematik işkence uygulamaz. Zira devlet masumiyet karinesinin en üst seviyede uygulanması gereken hukuki normlar bütünüdür. Bana işkence yapan görevliler sistematik, fiziksel ve manevi işkence uygulama hakkını kendilerinde görmüşlerse aradan geçen bunca süre sonra bu insanları bulup çıkarmak, adalete teslim etmek ve devletin saygınlığına halel getirmek de yine devletin görevidir. Bu bağlamda 20-28 Temmuz 2016 tarihleri arasında gözaltında bulunduğum süre zarfında Ankara Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde gece ve gündüz görev yapan herkes gözaltında bulunduğumuz spor salonuna geldiler ve fiili olarak şahsıma uygulanan kötü muamele ve işkence olaylarına dahil oldular. Yani izleyip yapılan işkencelere müdahale etmediler. Bu nedenle 20-28 Temmuz 2016 tarihleri arasında Ankara Terörle Şube Müdürlüğü'ndeki görevli sivil kıyafetli ve resmi kıyafetli polis memurları ile onların amirleri ile sağlık muayenesine katılan bütün sağlık personelinden şikayetçiyim. Yüce mahkemeniz huzurunda bu kimseler hakkında suç duyurusunda bulunuyorum. Başkanım savunmamda 15 Temmuz günü yaşadıklarımdan sonra Ankara Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde yaşadığım dayak, aşağılama, aç bırakılma, astlarının yanında küçük düşürülme, 1. derece yakınlarına ve kutsal değerlerimiz üzerinden sin kaflı kelimeler ile cinsel istismara giden davranışlar nedeniyle yukarıda arz ettiğim suç duyurusunun tarafınızdan dikkate alınacağını değerlendiriyorum. 2 - 15 Temmuz 2016 tarihinden itibaren tutuklandığım zamana kadar yaşadığım ve tanık olduğum olaylar. Sayın başkanım ve değerli mahkeme heyeti. 15 Temmuz 2016 günü yaşadıklarımı arz ediyorum. Ben Ramazan Bayramı'nın son günü mesaiye çağrılmıştım. Genelkurmay Başkanlığı'na gönderilecek bir evraka işlem yapmıştım.

Evrakın konusu ANLAŞILAMADI üs bölgelerinin fayda ve mahsurlarının değerlendirilmesi hakkındaydı. Bu evrak 13 Temmuz 2016 günü harekat başkanımız emekli Tümgeneral Mehmet Okkan tarafından istenmiş ve bana ait dosya içinde tarafımdan makamına bırakılmıştı. 15 Temmuz 2016 günü akşam 19.00'dan sonra odama geldiğimde evrak bana ait dosya içerisinde çalışma masamın üzerine bırakılmıştı. Evrakın Ek A'sına kapalı ve ağzı bantlı kişiye özel damgalı, üzerinde rütbemle beraber adım ve soyadım yazan harekat

NordicMonitor.com

(5)

başkanımız Tümgeneral Mehmet Okkan tarafından imzalanmış olduğunu düşündüğüm bir zarf zımbalanmıştı. Daha önce kendisine evrak imzalattığımdan imzanın ona ait olduğunu düşündüm. Genelde takdirnameler bu şekilde hazırlanarak personele ulaştırılırdı. Ancak harekat başkanımız özel bir iş vereceğinde bu yöntemi kullanıyordu. Yani ben böyle 6-7 işi benimle böyle bu şekilde icra etti başkanım. Eğer sorarsanız ben bunları size burada anlatabilirdim. Zarfı gördüğümde giderayak harekat başkanımızdan takdirname aldım diye sevinmiştim. Ancak zarfı açtığımda içindeki kağıtta Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak'ın genel sekreteri Albay Uğur Karaca'yı 15 Temmuz 2016 günü gün içerisinde gidip gör ve sana emredilenleri yerine getir ibaresi yazılıydı. Yazının altında emekli Tümgeneral Mehmet Okkan tarafından imzalanmıştı. Yazıyı zarfa koyarak şube müdürü vekilimiz topçu Albay Mehmet Karaca mesaiyi terk ettiği için önce daire başkanımızın yanına gittim. Kendisi yerinde yoktu. Daha sonra direk harekat başkamızın emir astsubayını arayıp yerinde mi diye öğrenmek, yerindeyse yanına gidip ne demek istediklerini detaylı öğrenmek istedim. Telefonla ANLAŞILAMADI ve harekat başkanımızın karargah dışında toplantıda olduğunu söylemişti. Başkanım burada bizim karargahta harekat merkezi aranıyor, harekat merkezine dışarıdan telefon başlattırılabiliyor. Telefon bağlattırıldığı zaman bu telefonlar dinleniyor başkanım böylece bu resmi görüşmelerde bir sıkıntı oldu mu bunlar daha sonra arz ediliyor. Ben harekat merkezini de aradım. Benim şube müdürüm Levent Kaya Albay başkanım. Kendisiyle görüşmek istedim. Bağlayamadıklarını, birkaç kere denememe rağmen komutanım ulaşamadık diye bana söylediler. Biz oraya numarayı veriyoruz kendisinin ismini söylüyoruz oradaki görevli harekat merkezindeki görevli size dönüyor başkanım. Bana ben beklememe rağmen kendisine söylememe rağmen bana dönen olmadı başkanım. Ya ben kendi şube müdürümü de aradım. Çünkü neden yani bu tarz olaylar ciddi olaylar. Yani mesela harekat başkanı böyle bir şey emrediyor. Ben buna söylediğim zaman ben de sorumluluktan kurtulmuş oluyorum başkanım. Çünkü bu daha önce yaşanmış olaylardan dolayı kimse böyle bu tarz şeyleri kendi üzerinde kalsın istemez özellikle büyük karargahlarda. Müsaadenizle devam ediyorum. Harekat başkanımızın yazılı olarak emrettiği şekilde Uğur Karaca Albay'ın odasına gittim. Kendisi yerinde olmadığı için görüşemedim. Daha sonra akşam 19.40 gibi odamın dahili telefonundan kendisi beni arayarak ben de sana ulaşmaya çalışıyorum dedi. Kendisi bana harekat başkanı emekli Tümgeneral Mehmet Okkan'ın beni görevlendirdiğini, akşam büyük karargahlara yönelik bir terör saldırısı olabileceğini ve bu saldırıya TSK içerisindeki paralelcilerin de destek vereceğini, Kara Kuvvetleri Komutanı'nın saat 19.00'da askeri savcıya Merkez Komutanlığıyla, Kara Havacılık Komutanlığına bu olaylara karışacağı değerlendirilen bazı kimselerin tutuklanmak için gittiğini söyledi. TSK'daki paralelciler ile ilgili tutuklamaların olacağını, merkez komutanlığı personelinin yetersiz olduğunu bu nedenle karargahtaki tutuklamalarda karargahlarda görev yapan güvenilir personelin görev alacağını belirtti.

Benim de mesaiyi terk etsem bile cep telefonumun açık olmasını, kendisi tarafından karargaha çağrıldığım anda süratle gelmemi, kamuflajlarımı giyerek rütbem uygun olduğu için paralelci olarak bilinen şu anda görev süresi dolmadan emekli edilen emekli Tümgeneral Ömer Şevkli Gençtürk'ü tutuklayarak makam arabasıyla Ankara Merkez Komutanlığı'na götürmemi belirtti. Çenemi kapamamı ve kimseye güvenmememi, kendisinin de muhtemelen bana eşlik edeceğini ya da birilerini görevlendireceğini belirterek telefonu kapattı. Başkanım Kara Kuvvetleri Karargahı'nda Kara Kuvvetleri Komutanı genel sekreteri Adalet Bakanı'nın müsteşarı gibidir. Bu nedenle genel sekreterimizin bizden yapmasını istediği hususlar bütün Kara Kuvvetleri Karargahı'nca Kara Kuvvetleri'nin ya da Kara Kuvvetleri kurmay başkanının emri olarak kabul edilir. Kimse tarafından sorgulanamaz. Şimdi başkanım ben kurmay subayıyım ve bizde teamül kuralları geçerlidir başkanım. Yani şimdi bir kurmay subay neden kurmay subay olur ya ANLAŞILAMADI için kurmay subay olur başkanım. Şimdi bunun için siz yazılı kurallara uyarsınız ama bir de aslında görünmeyen kurallar vardır başkanım terfi

NordicMonitor.com

(6)

etmenizde etkili olan. Şimdi bu adam Kara Kuvvetleri Komutanı'nın genel sekreteri başkanım yani bu adam mesela oraya geçerken bir sürü kademelerden geçiyor. MİT araştırıyor bilmem ne araştırıyor. Yani bu adam güvenilir adam başkanım. Şimdi bana benim kendi amirim de bana bu şekilde emir verdikten sonra ben mesela bu adamı aradım gitmek zorunda kaldım yani. Bu adam şimdi bana bazı şeyler söyledi burada arz ettim. Yani ben bunları şahit oldum başkanım ama şimdi bunlar uç gibi gözükebiliyor. Yani hani bana ne falan deyip gidebilirdim. Mesela böyle bir olay yaşandı bu olay yaşandıktan sonra buradaki hiç kimse veya dışarıdaki hiç kimse böyle bir şeye emir verildiği zaman artık bunu kim söylerse isterse orgeneral olsun küfreder kapatır telefonu başkanım çünkü bizim önümüzde böyle bir örnek yoktu maalesef. Yani önümüzdeki böyle bir örnek olsa yani ben neden hapse gireyim ki başkanım yani. Kabul etmezdim batsın generalliği başkanım yani. Ama şimdi önümüzde böyle bir örnek olmadığı için ve bizim karargahlarda uygulanan teamül kuralları olduğu için ben buna uydum başkanım maalesef ya bu adamın laflarını kale aldım maalesef. Şimdi ben size arz edeceğim detaylı..

Başkan: Bir de zaman da belirterek anlatırsan daha da zamanlamada önemli çünkü.

Sanık Şahin Karatekin cevaben: Tamam başkanım anladım demek istediğinizi.

Başkan: Şimdi mesela ilk bu zarfı kaçta almıştın?

Sanık Şahin Karatekin cevaben: Başkanım 19.00'da odama geldiğimde şimdi şöyle karargahlarda çalışma usulleri şöyle başkanım. Yani şimdi burada asker şahıslar da var şimdi detaylı anlatacağım ben de. İmzaya malzeme yani yazınızı verirsiniz Kara Kuvvetleri'ndeki kurmay subaylara ve diğer subaylara proje subayı denir başkanım. Yani bazı konuları onlar takip ederler. Siz konularınızı imzalatırsınız generale. General daha sonra ya habercisi vasıtasıyla ya dairenizdeki idareci subay vasıtasıyla birisi vasıtasıyla evrakların üzerinde odanızın numarası ve ismi yazar başkanım masaların üzerine bırakırlar genelde. Şimdi ben 19.00'da odama girdiğimde onu da nereden biliyorum başkanım haber başlarında bizim televizyonumuz sürekli açık şey olur böyle CNN Türk açık olur mesela haberin şeyi var ya cingılı var başkanım hani böyle bir girer saat başı ben oradan hatırlıyorum saate baktığımı hatırlıyorum hani. Masamın üzerinde bu dosyayı gördüğümde işine baktığımda yukarıda arz ettiğim şeyleri gördüm başkanım. Yani müsaadenizle devam ediyorum şu anda. Daire başkanımızın odasına baktım. Kendisi yerinde yoktu. Daire başkanımız general başkanım.

Yani bizim ilk amirimiz plan harekat daire başkanı bir tuğgeneral olur başkanım. Önce ben daire başkanının yanına gittim başkanım. Kendisi yerinde yoktu. 15 Temmuz 2016 günü şubede nöbetçi subaydım. Elimdeki zarfı harekat başkanımızın Tümgeneral Mehmet Okkan'ın imzaladığı kağıt içinde olacak şekilde ANLAŞILAMADI Üs Bölgesi'ndeki hakkındaki evrakın Ek A'sını zımbalayarak dosyaladım. Başkanım şimdi benim çalıştığım şey ağır bir yer yani hani işlerin çok zor olduğu yerlerden birisi başkanım. Benim yabancı dilim de olduğu için hem yani yabancı heyetlerle de bazı toplantılara katılıyorum ben. Mesela bizim yaptığımız evraklarda işlerde komutanlar bizim evrakların çoğunu Kara Kuvvetleri Komutanı imzalar başkanım. Mesela düzeltme yapar daha sonra olay yasal bir boyuta ulaştığı zaman bize sıkıntı çıkmasın diye biz genelde bunların hepsini başkanım imzaladığımız nüshanın arkasına zımbalarız başkanım. Çünkü yarın gün evvelsi gün bunlara itiraz ettiğinde komutanım ama siz böyle dediniz diye gösteririz kendisine. Nitekim ben de bu zarfı gördükten sonra o evrakın Ek A'sına zımbaladım başkanım arkasına. Ben hapisteyken bunu 2 kere Kara Kuvvetleri Karargahı'na dilekçe yazdım başkanım UYAP'tan görebilirsiniz. Nöbet listesini ve bu evrakı ben Kara Kuvvetleri Karargahı'ndan istedim. Bana kimse bir şey göndermedi başkanım. Başkanım o gün şube nöbetçisini ve zarfın mahkemenizce Kara Kuvvetleri Komutanı'ndan istenmesini arz ve talep ediyorum. Ben bulunduğum cezaevinden yazdığım dilekçe ile istedim fakat tarafıma halen ulaştırılmadı. 15 Temmuz 2016 günü ben şube nöbetçisiydim. Hudut şube müdürlüğüne vekaleten bakan Topçu Albay Mehmet Karaca

NordicMonitor.com

(7)

babasının yoğun bakımda yatması nedeniyle mesaiyi terk etmek istedi. Ben de kendisine gidebileceğini, onun yerine şubeye bakabileceğimi belirttim. Başkanım ben yaklaşık 3 yıldır Hudut Şube Müdürlüğünde hudut plan koordinasyon ve teşkilat subayı olarak görev yapmaktayım. Görevim gereği bütün şube personeli işlem yaptığı evrakı benimle koordine eder. Bu nedenle şubede işlem gören bütün faaliyetleri genelde bilirim. Kara Kuvvetleri Karargahı'nda yürürlükte olan kurallara göre acil bilgi akışı ve meydana gelen olaylara müdahale etmek amacıyla Kara Kuvvetleri Karargahı kurmay başkanının mesaiyi terk etmeden karargahtaki başkanlar mesaiyi terk edemez. Başkanlar mesaiyi terk etmeden şube müdürü, şube nöbetçileri ve şubelerde görev yapan kurmay subaylar mesaiyi terk edemezler başkanım. Çünkü bizim Silahlı Kuvvetler'de özellikle karargahlarda başkanım işler genelde yani ağır işler kurmayların üzerinde yürür başkanım yani bizim bu teamül kurallarından dolayı genelde kurmaylar bakın Kara Kuvvetleri Karargahı'nda görev yapan kurmayların çalışma saatlerini isteyin mesela genelde çıktığımız saatler 9 civarı olur başkanım. Cumartesi günü de biz çalışırız. Yani bundan dolayı ben bizim şubedeki her şeyi ben bilirim zaten beni de oraya harekat başkanı tutarsa ben 3 yıldır çalışıyorum orada başkanım beni yetiştirir ben daha sonra o şubeye şube müdürü olarak gelirim başkanım. Oradan da beni bir hudut alayına verirler. İleride general olursam da Allah nasip eder artık yok öyle bir şey de o daireye daire başkanı olarak getirtirler. Yani böyle size güvenirse amiriniz sizi bu şekilde yetiştirir. Yani biz de genelde çıkış saatimiz 9. Yani onun için ben bütün evrakları da gözden geçirdiğim için genelde bizim şubenin her şeyine ben hakim olduğum için başkanım yani şube müdürü izne gittiği zaman ben izne gidemem mesela. Benim eşim de hamileydi içerideyken ben doğum yaptı eşim. Yani eşim kendisi doktora gidiyordu başkanım. Yani durumumuz böyleydi yani.

15 Temmuz 2016 günü daire başkanımız ve harekat başkanımız mesaide olmayınca yani karargahı terk ettikleri için ben de evime gitmek için hazırlık yaptım. Önceden hazırladığım içinde sivil kıyafetlerim, parkam, kışlık montum ve kamuflajımın olduğu çanta gibi taşınabilen elbise torbamı yanıma alarak mesaiyi terk ettim. Karargah çıkış kapısı olan 7 nolu kapıdan daha sonra da 2 nolu nizamiyeye gittim. Elektronik saatten hatırladığım kadarıyla saat 20.32 idi başkanım. Başkanım elbiselerimi yanıma almamın nedeni 18 Temmuz 2016 tarihinde ilişiğimi keseceğim için eşyalarımı peyderpey eve götürmekteydim.

Kamuflajlarımın iş yerinde bulunmasının nedeni Kara Kuvvetleri Karargahı'nda her ayın son 2 günü, son 2 mesai günü Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı Orgeneral İhsan Uyar'ın emri nedeniyle kamuflajlı yapılmasıdır. Mamak Çiğiltepe Lojmanlarında oturuyordum. Toplu taşıma araçlarını kullanmaktaydım. Gece geç saatlerde mesaiden çıktım başkanım. Bu yani neden kamuflajını yanımdaydı. Neden dolabımda kamuflajım vardı sebebi maalesef bu yani.

Bu bizim Kara Kuvvetleri Karargahı'nda uygulanıyor sadece. Başka hiçbir yerde uygulanmıyor. Bu da İhsan Paşa'nın emrinden dolayı başkanım yani. Bununla ilgili bilgi almak isterseniz Kara Kuvvetleri Karargahı'na yazı yazabilirsiniz. Onlar size bunun emrini gönderebilirler başkanım. Başkanım Kara Kuvvetleri Karargahı'nda Kara Kuvvetleri Genel Sekreteri, Adalet Bakanı'nın müsteşarı gibidir. Komutanının emirlerini başkanlara ileterek karargahın ilerleyişini sağlar. Genel sekreter, neden benden emekli Tümgeneral Ömer Şevki Gençtürk'ün tutuklanmasını istemiştir? Benim değerlendirmem Ömer Şevki Gençtürk'ün FETÖ'cü askerlerin isimlerinin yayınlanacağı, yayınlandığı fetösavar adlı internet sitesinde yayınlanmıştı. Ayrıca Genelkurmay Başkanlığınca yapılan bir tahkikat ANLAŞILAMADI Ömer Şevki Gençtürk'ün FETÖ ile ilişkisi olduğunun tespit edildiğini, karargahtaki dedikodulardan duymuştum. Ayrıca başkanım ben şimdi burada bir girdi yapmak istiyorum.

Ben doktora öğrencisiydim başkanım. Savunma Bilimleri Enstitü'sünde doktora öğrencisiydim ama sivilden başvurmuştum. Çünkü normalde karargahtan başvurduğunuz zaman amirler buna yanlış yaklaşırlar başkanım yani. Senin bu kadar işin var sen bir de bununla mı uğraşıyorsun işleri mi savsaklıyorsun diye etki ettiklerinden dolayı ben internet üzerinden sivil bir vatandaş gibi başvurmuştum buraya. Şimdi burada şimdi ben isim

NordicMonitor.com

(8)

vereceğim başkanım. Bu kişiyi buraya çağırıp güvenilir bir insan bu. Bunu mesela dinleyebilirsiniz acaba hani bu söylediklerimin doğru mu yanlış mı olduğunu anlayabilirsiniz başkanım. Özel Kuvvetler'in kurmay başkanı var Erdinç Kocayanak. Şu anda Çin'de akademide okuyor kendisi. Başkanım ben doktora yani o gün bayramdan sonraki haftaydı bu.

Cumartesi günüydü başkanım. Savaş ve diploması dersi adında bir ders gördük başkanım biz.

Dersin hocası da Onur Dinç. Kendisi George Washington Üniversitesi'nde öğretim görevlisiydi. Bu sene şeye gelmiş Bilkent Üniversitesi'ne gelmiş başkanım. Oradan bizim derslerimize giriyordu. Şimdi Onur Dinç'in olduğu bir ortamda Erdinç Kocayanak şunu söyledi başkanım. Bir konu açıldı dedi ki bu kozmik odanın savcıları hakimleri ondan sonra bu işte Ergenekon, Balyoz savcı ve hakimleri, Silahlı Kuvvetler'de görev yapan FETÖ'cü generallera Hamza Koçyiğit bunun ismini söyledi Metin İyidil bunun ismini söyledi, Ömer Şevki Gençtürk bu adamın ismini söyledi başkanım. Böyle devam etti. Bunların dedi çoğu tutuklanacak dedi bu yakınlarda. Bunu bir de yani sivil bir adamın yanında söyledi. İşte bu Allah'a şükürler olsun ki iyi ki söylemiş. Şimdi siz bu adamı buraya çağırıp sorduğunuzda bu adam size bunları söyleyecek başkanım. Böyle bir şeylerden bahsettiğini söyler diye düşünüyorum. Yani yalan makinesi varsa mesela yalan makinesine bağlayın bizi başkanım yani benim doğru söylediğimi ancak bu şekilde anlayabilirsiniz eğer bu adam burada inkar ederse. Adamın Erdinç Kocayanak'ın söylemesi bu. Beni de komutanım yani bu kadar gizli bir bilgiyi siz nereden biliyorsunuz dedim ya çünkü burada sivillerin yanında bunu konuşuyorsunuz dedim. Orada kendisi bana şunu söyledi. Biz dedi komutanla yani Zekai Aksakallı'yla beraber tahkikata katıldık dedi başkanım. Yani bana bunu söylemesinin sebebi bu yani ben Ömer Şevki Gençtürk mesela adam böyle bir şey söyledi. Ömer Şevki Gençtürk'le ilgili zaten ben size bir sürü belge vereceğim burada. Şimdi bana Ömer Şevki Gençtürk'ün de ismini söyledi de başkanım bu. Ben de komutanım öyle şey mi olur dedim ya sen şimdi generalleri evine gidip şey mi derdest mi edeceksiniz hani böyle hani gözaltına alıp emniyete mi götüreceksiniz dedim hani böyle saçmalık mı olur dedim. O da şey dedi bana kardeşim dedi bu olacak dedi. Ailesi mesela dendi mi ailesi ailesini de alacaklar dedi. Yani olay bu kadar ciddiydi yani. O biraz böyle bir adam yani inşallah Türkiye'ye döner komutanım onu da buraya dikersiniz burada ona da bu soruları sorarsınız başkanım. Şimdi müsaadenizle ben devam ediyorum. Yani burada bunu söylemek zorundayım neden çünkü siz bana şeyin sonunda soracaksınız neden sen böyle böyle söyledin diye. Ben de şimdiden sizi rahatlatmak için söylemedim başkanım.

Başkan: Ben soracağım zaten sen devam et.

Sanık Şahin Karatekin cevaben: Tamam başkanım. Benim neden çağrıldığımı düşündüğümde şimdi başkanım Ömer Şevki Gençtürk'ün FETÖ ile ilişkisinin olduğunun tespit edildiğini, karargahtaki dedikodulardan duymuştum. Benim neden çağrıldığımı düşündüğümde şimdi anlıyorum ki ben FETÖ'cü olmadığım için suçlanacaksam onlardan biri olmadığım için kullanıldığımı değerlendiriyorum. Maalesef olayın vuku bulduğu zaman kafam rahattı. Bunun nedeni Ömer Şevki Gençtürk'ün tutuklanması hususu bana amirim emekli Tümgeneral Mehmet Okkan tarafından verilen yazılı bir emir ile Kara Kuvvetleri Komutanı'nın emirlerini yerine getiren Albay Uğur Karaca'nın söylemesiyle olduğu içindi.

Başkanım Kara Kuvvetleri Karargahı 2 nolu nizamiyeden terk edilir. Akşam 18.00'dan sonra nizamiyeden karargaha açılan her kapı kilitlenir. Mesaiyi bu saatten sonra terk eden personel önce otoparka çıkar ve oradan da direk yola bağlanan otopark kapısına yönelerek karargahı terk eder. Başkanım ben de böyle yaptım. Otopark kapısından çıkarken personel başkanlığında görev yapan Piyade Kurmay Albay Mutlu Serkan Vurdem bana seslenerek beni yanına çağırdı. İkimiz Mamak Çiğiltepe Lojmanları'nda oturuyorduk. Yanına gittim.

Aracıyla geldiğini görünce toplu taşıma aracıyla gitmekten kurtulacağıma sevindim.

Başkanım bizim oradan yani bunu da sordular sen işte mesela oraya nasıl gidersin. Bizim

NordicMonitor.com

(9)

oradan Mamak Çiğiltepe'ye şöyle gidiliyor. Orada Maltepe'de cami var başkanım. Oradan metroya biniyorsunuz, Mamak Kültür Merkezi'nin orada inip Elmadağ'a giden araçlara biniyorsunuz bu bir yol. Ama bu tehlikeli akşam 9'dan sonra sıkıntı oluyor oralarda. Ama diğer yolda Sıhhiye köprüsünün üzerine çıkıyorsunuz karşısına geçiyorsunuz başkanım Siteler'e giden minibüslere biniyorsunuz orada şey var bir tane pideci var başkanım onun orada inip normal lojmana doğru yürüyorsunuz yani. Bu 2 şekil de beklemesi açısından, zaman açısından zor olduğu için Serkan Albay'ı gördüğüme ben sevindim başkanım. Bana beraber gidelim ancak kendisinin karargahta yapması gereken bir işi olduğunu, onunla karargaha gitmemi, işi uzun sürerse benim onu beklemeden gitmemi, onun için elbise torbamı ve el çantamı araca bırakmamamı emretti. Yürüyerek karargahtaki odasına giderken Serkan Albay'a bir evrakın parafı için sabah yanına uğradığımda Genelkurmay Karargahında toplantıya gideceğinizi söylemiştiniz herhangi bir gelişme var mı diye sorduğumda bana toplantının olağan dışı geliştiğini ve kısa sürdüğünü belirtti. Ayrıca Ömer Şevki Gençtürk'ün kendisini gün içerisinde Harekat Başkanlığının koordinatörlüğünde bir tatbikat yapılabileceğinin, tatbikatın zamanı hakkında bilgisi olmadığını, personel başkanlığından katılacakların isimlerinin tespiti için karargaha gittiğini belirtti. Başkanım şimdi burada da Mutlu Serkan Vurdem'le benim tanışmamın sebebi şu. Başkanım ben teşkilat subayıyım.

Mesela hudut birliklerinde hudut özel harekat komando taburları var mesela. Onların olurlarını ben aldım başkanım. İşte bir tane hudut alayı kurulacak mesela ben teşkilat subayı olduğum için başkanım onun olur deriz biz başkanım. O birliğin kurulması için bir olur hazırlanır başkanım bu. Serkan Vurdem adam dağıtan adam Kara Kuvvetleri Karargahı'nda.

Yani elindeki havuzdan bu teşkil edilen birliklere adamları veren kişi Serkan Vurdem başkanım. Onun için Bilal Akyüz albay da teşkilat şube müdürü. O da organik kuruluşa bakar başkanım. Hani tamam buraya karargahı koymuşsun olmuş ama işte buraya bu birliği koyamazsın bunu değiştir gibi oluru veren adam. Yani bir teşkilat subayı Kara Kuvvetleri Komutanının önüne bir evrak çıkaracağı zaman önce Bilal Akyüz'ü görür başkanım. Bilal Akyüz onu paraflar. Sonra personel başkanına gider Serkan Vurdem Albayı görür başkanım.

Serkan Vurdem bunu paraflar. Bu ikisinin parafı olmazsa kuvvet komutanınıza çıktığın zaman ki ben Hulusi Akar'ın yanında Hulusi Paşa'nın yanına çok çıkmıştım. Sizi kovalar başkanım böyle küfrederek. Yani bu 2 adam oraya dikilir bu evrakla beraber. Bu 2 evrakın parafını görür ve onlara sorarlar başkanım her şeyi. Yani siz hazırlarsınız ama asıl sorumluları onlardır yani. Serkan Vurdem Albay burada Silahlı Kuvvetler'de personel dağıtan adam. Askeri personeli dağıtan adam yani bir birlik kurulacaksa oraya adam veren adam başkanım. Onun için ben yanına gittim. Bu hudut alayıyla ilgili paraf aldım ben ondan başkanım. Bu da sabahleyin gittiğimde lan şimdi durumum müsait değil ben Genelkurmay'a toplantıya gideceğim akşam yanıma uğra akşam bakalım gibi bir şey söyledi başkanım. İşte yanına giderken tabi mesai geç olduğu için onu ben otoparkta gördüm. O da bana ben de ona sordum yani Genelkurmay'a gitmişsiniz ne oldu komutanım gibi. Şimdi devam ediyorum müsaade ederseniz. Yani bu sormamın sebebi bu başkanım. Karargah giriş kapısında X-ray cihazından geçerken kot pantolon giydiğim için cihazdan geçerken kot pantolondaki düğmeler ve fermuardan dolayı cihaz sinyal verdi. Oradaki nöbetçiler sıkıntı yok komutanım geçin deyince ben de Serkan Albay'la beraber asansöre binerek onun odasına gittim.

Başkanım Kara Kuvvetleri Karargahı'ndan yani otoparka çıktığınız zaman otoparktan Kara Kuvvetleri Karargahına 2 giriş kapısı var başkanım. Karargaha da 1 giriş kapısı var. Her 2 giriş kapısında da başkanım şu hapishanede uygulanan emniyet tedbirleri var ya onların daha sıkısı uygulanır başkanım. Yani ben şunu hatırlıyorum. Bir tane bayan mesela. Çantasını veriyor ötüyor, işte yanından geçiyor ötüyor. En sonunda kadın uzandı şeye öyle geçmeye çalıştı yani bu kadar olay ciddi onu söylemek istiyorum yani. Siz karargaha gireceksiniz 2 kapıdan girersiniz çok detaylı aranırsınız. Ana karargaha girerken de bir kapıdan girersiniz orada daha çok detaylı aranırsınız başkanım. Serkan Albay'ın odasına gittik. Serkan Albay

NordicMonitor.com

(10)

odasında askeri hattan birileriyle görüştü. Sonra bana dönerek tatbikat için beni çağırmışlar güya karargaha bir terör saldırısı olacakmış, bunun için bir tatbikat yapılacakmış deyince Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Salih Zeki Çolak'ın genel sekreteri Kurmay Albay Uğur Karaca'nın söylediği faaliyetin başladığını anladım. Serkan albay ile ilgili bana güvenilirlik hususunda bir şey söylemediği için komutanım müsaadenizle diyerek orada madem tatbikat olacak ben de kamuflajlarımı giyeyim dedim ve giyindim. Çünkü bu Serkan Albay kamuflajlarını giydi başkanım yanımda. O zaman ben de giyeyim dedim. Şimdi başkanım gerçekten karargahta böyle oldu. Bakın ben dışarıdan içeriye gelmedim başkanım.

Beni kimse telefonla kardeşim sen mesaiye gel demedi. Ben mesaideydim başkanım. Yani karargahta gerçekten olay böyle başladı. Ama bana Uğur Albay böyle söylediği için ben bunun hani böyle bir şey olacak planlanıyor yani birileri bunu yapacak ama buna da şöyle birileri destek verecek daha farklı olacak dediği için ben bana Serkan Albay'la da ilgili bir şey söylemediği için başkanım ben de giyindim. Ömer Şevki Gençtürk'ün odasına gittim.

Başkanım şimdi ben Özel Kuvvetler kökenliyim. Yani aslında beni seçmelerinin bir sebebinin de bu olduğunu düşünüyorum. Yani ben bana bir şey söylendiğinde yani burada arkadaşlar çocuklar anlattılar ama gençler. Yani bizde hakikaten öyle başkanım. Yani sen şeyi sorgulamazsın. Birisi seni arıyor mesela amirin veya tanıdığın güvendiği birisi arıyor kuvvetten diyor ki böyle böyle diyor mesela adam gidiyor. Özel kuvvet çıkıyor kendisi ve o adam gitmişse bu biz soru sorgulanmaz başkanım bu. Ya gerçekten böyle. Mesela adam bana bunu söyledi, amirim bana böyle emir verdi işte genel sekreter bana bunu söyledi. Ben giyindim başkanım direk adamın odasına gittim. Şimdi anlatıyorum ben size buradakileri.

Şimdi bu adamın çelişkili ifadeleri de var. Onları da ben size arz edeceğim. Müsaadenizle devam ediyorum. Ömer Şevki Gençtürk'ün odasının önüne geldiğimze Uğur Karaca Albay'ın henüz gelmediğini gördüm ancak kamuflajlı bir üsteğmenin önümden geçip Ömer Şevki Gençtürk'ün odasının kapısını çaldığını, odanın kapısının açılınca da içeri girdiğini gördüm.

Ben de arkasından odaya girdim. Bu üsteğmen de Uğur Albay tarafından görevlendirildiğini düşündüm. Odada bulundan Kurmay Şube Müdürü Fehim Atuk Albay bizi görünce panikledi. Sol tarafımda oturan Fehim albay ayağa kalkınca komutanım siz dışarı çıkın dedim o da dışarı çıktı. Çünkü Uğur Albay bana kimseye güvenmememi söylemişti. Şimdi başkanım olay şu yani inanmadığınız inanmıyor gibisiniz ama başkanım yani ben..

Başkan: Ben dinliyorum.

Sanık Şahin Karatekin cevaben: Gülümsüyorsunuz da başkanım ben şunu vallahi böyle oldu başkanım olay.

Başkan: Hayır şimdi şöyle bir enteresanlık var. Ben diyorum ki siz hem sanıksınız hem savcısınız hem hakimsiniz. Hepsi olamazsınız.

Sanık Şahin Karatekin cevaben: Maalesef işte bilmiyoruz bu işleri. Daha önce yargılanmadığımız için başkanım ondan kaynaklanıyor.

Başkan: Baştan itibaren diyoruz ki yaşadığınız neyse işte savunmanız neyse onu anlatın. Siz şimdi hem anlatıyorsunuz biraz sonra duruyorsunuz karar da veriyorsunuz.

Sanık Şahin Karatekin cevaben: Özür dilerim başkanım.

Başkan: Bir yargılama da yapıyorsunuz.

Sanık Şahin Karatekin cevaben: Başkanım onun sebebi işte burada böyle bir şeyle hiç karşılaşmadığımız böyle şeyleri bilmediğimizden kaynaklanıyor. Kusura bakmayın.

Başkan: Baştan ama bu açıklamayı yaptık sana dedik ki sen şimdi ifadeni vereceksin savunmanı yapacaksın biz ifadeleri soracağız, diğer şeyleri soracağız, konuyu açacağız, bakacağız delillere vesaire.

Sanık Şahin Karatekin cevaben: Affedersiniz başkanım. Tamam başkanım anlaşıldı.

Başkan: Yani bir kişinin ifadesiyle bir şeyler oldu bitti pozisyonu yok.

NordicMonitor.com

(11)

Sanık Şahin Karatekin cevaben: Tamam başkanım. Başkanım tuhaf olan husus Ömer Şevki Gençtürk'ün..

Başkan: Bir de şimdi söyleyeyim ara vaktimiz de geldi. Kendine göre uygun bir yere geldiğin zaman ara vereceğiz.

Sanık Şahin Karatekin cevaben: Anlaşıldı başkanım.

Başkan: Devam edelim şimdi.

Sanık Şahin Karatekin cevaben: Başkanım tuhaf olan husus ben de süratle orada odadan şöyle baştan alıyorum başkanım. Başkanım tuhaf olan husus Ömer Şevki Gençtürk'ün kendisinin komutanım sizi Kara Kuvvetleri Komutanı'nın emriyle merkez komutanlığına götüreceğiz dediğimde gülümseyerek tamam evladım demesidir. Üsteğmen Ömer Şevki Gençtürk'ü alarak odadan çıktı. Ben de süratle odadan ayrılarak, odası 3. katta olduğundan harekat başkanımız emekli Tümgeneral Mehmet Okkan'a gelişen durum hakkında bilgi vermek ve son emirlerini almak için odasına gittim. Ancak kendisi yerinde yoktu. 2. katta asansörlerin bulunduğu kısma indim. Ömer Şevki Gençtürk'ün kamuflajlı bir kişi tarafından merdivenlerden aşağı götürüldüğünü görünce asansöre binip aşağıdaki karargah çıkış kapısına yöneldim. Asansöre bindiğimde Ömer Şevki Gençtürk'ün sekreterinin odasının önünde bir kalabalığın olduğunu fark ettim. Karargah çıkış kapısının önünde Ömer Şevki Gençtürk'ün makam aracının beklediğini görünce aracın yanına gittim. Telefonla Ömer Şevki Gençtürk'ün sekreterinin odasını aradım. Telefonu açan kimse Uğur Karaca Albay'ın orada mı diye sordum. Birkaç saniye bekleyince telefona gelen kimse Şahin ben Uğur Albay deyince ben de komutanım Ömer Şevki Gençtürk'i görüyorum şu anda çıkış kapısına doğru geliyor. Merkez Komutanlığı'na gideceğiz değil mi oradakilerin haberi var mı diye sordum.

Uğur Albay bana Şahin durum değişti Akıncı Üssü'ne gidin dedi. Ben de kendisine komutanım orayı bilmiyorum deyince bana İstanbul yolunu takip etmemi, tabelaların beni oraya götürebileceğini belirtti. Başkanım Ömer Şevki Gençtürk'i tek başına karargah çıkış kapısından geçerek, kapıdaki çıkış kamerasına gülümsediğini ve bağlı olan ellerini kameraya gösterdiğini gördüm. Daha sonra da koluna giren bir subayla aracın arkasına bindi. Bu yüzbaşının da Uğur Albay tarafından terör saldırısı ve sonrasında meydana geleceği söylenen olaylar nedeniyle görevlendirildiğini değerlendiriyorum. Kendisini tanımıyorum. Başkanım tabelaları takip ederek Akıncı Üssü'ne geldik. Uğur Albay ile Kara Kuvvetleri Karargahı'nın çıkışında yaptığımız telefon görüşmesinde bana Ömer Şevki Gençtürk'ün Akıncı'ya götürülmesine ilişkin olarak zaten sayın Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak'ın da Akıncı'ya gidecek orada emirlerini alırsın, Ömer Şevki Gençtürk'ü getirdiğin bilgisini verirsin dedi. Akıncı Üssü nizamiyesine varınca nizamiyedeki güvenlik personeli içeri girmeden bizi durdurdu. Askeri kimliğimi gösterdim ancak bana üste görevli olmadığımı ve beni içeriye alamayacaklarını söyledi. Ne yapacağımı şaşırdım ve Uğur Karaca Albay'ın verdiği emri anlattım. Araçtaki şahsın Kara Kuvvetleri Komutanı personel başkanı olduğunu, FETÖ'cü olduğu için komutanlarının bilgisi dahilinde Akıncı'ya getirildiğini anlattım. Nizamiyedeki görevliler de şaşkınlık içerisinde bilgilerinin olmadığını ifade ettiler. Ben de bu esnada ne yapmam gerektiğini düşündüm. Albay Uğur Karaca'yı aramayı ve gerekirse Kara Kuvvetleri Karargahı'na geri dönmeyi düşündüm. O arada nizamiye personeli yanıma gelerek konuyu içerideki yetkili personelle görüşmem için yanlarına gitmemin uygun olacağını söyleyip bana bir eskort aracı tahsis ederek yönlendirdiler. Tek katlı bir binaya ulaştık. Binanın içinde ve dışında ışık yanmıyordu. Ömer Şevki Gençtürk ile binanın içine girdik. Bir kapının ağzında Bilal Akyüz Albay eski bir masanın arkasında oturuyordu. Kapıdan içerisi gözüküyordu. İlk görünen oda yemekhane gibi bir yerdi. İçerisi loş ışıktı. İçeride asker kıyafetli şahıslar vardı. Bu odanın içinde başka bir kapı vardı. Bu kapının açıldığı oda aydınlıktı. Ancak bizim durduğumuz yerden içerisi gözükmüyordu. Ömer Şevki Gençtürk benim yanımdan ayrılarak o aydınlık odaya açılan

NordicMonitor.com

(12)

kapının önüne gitti ve içeriye bir süre baktı. Ömer Şevki Gençtürk'ün yüzüne kapı kapatıldı.

Onu kamuflajlı birileri alıp götürdüler. Ben Bilal Akyüz Albay'a dönüp Uğur Karaca Albay'ın bana karargahtayken telefonda söylediklerini şu anda emekli Tümgeneral Mehmet Okkan'ın zarf içinde bana emrettiği nottan bahsetmeye başladım. Ben hararetli hararetli konuşurken aydınlık odanın kapısı açıldı. İçeriden 1.90 boylarında, kamuflaj giymiş, topçu sınıfına mensup, kır saçlı, saçlarını soldan sağa taramış iri yapılı bir albay ve yaklaşık 1.75 cm boylarında, kıvırcık saçlı, ikmal sınıfına mensup, saçlarında beyazlar olan, geniş omuzlu bir binbaşı ile bulunduğumuz masanın yanına geldiler. Albay bana bağırarak ne var lan ne konuşuyorsun dedi. Ben de ona komutanım ben Bilal Albay'la konuşuyorum size ne diyerek cevap verdim. O da bana çok konuşma lan deyip yakamdan tek eliyle tutup beni itti. Albay tabanca kılıfının ucundaki paraşüt ipini keserek yanımdaki binbaşıya bağla şu onun bunun çocuğunu deyince binbaşı beni yakamdan tutup masanın üzerine gövdem gelecek şekilde bastırdı. İçeriden bir üsteğmen ve havacı bir binbaşı geldi. Beni masaya yatıran binbaşıyla bir müddet arbede yaşadık. Beni gövdem sırt üstü masanın üzerine gelecek şekilde tekrar bastırarak odaya sonradan gelen havacı subayların yardımıyla ellerimi bağlamaya çalıştılar.

Ben direnince binbaşının nereden aldığını bilmediğim ve görmediğim küçük bir bıçakla sol diz kapağımın üzerini 2 kere kestiğini gördüm başkanım. İzleri var gösterebilirim size.

Canımın yanması ve yardıma gelen diğer havacı subayların da üzerime çullanmaları sonrasında direnmeyi bıraktım. Daha sonra ellerimi paraşüt ipiyle arkadan bağladılar. Havacı binbaşı üzerimi aradı. Telefonumu aldı ve albaya verdi. Albay bana telefonun açılış parolası ne lan deyince ben de ona sana ne lan onun bunun çocuğu dedim. Biraz daha hırpalanınca telefonumun açılış parolasını söylemek zorunda kaldım. Yani bana söylemesi seni birisi ararsa cevap veririz dedi başkanım. Bilal Akyüz Albay bu olaylar karşısında sürekli tamam kardeşim yapmayın demesine rağmen adamlara laf anlatamamıştı. Havacı subaylar beni alıp koridordaki bir odanın kapısına doğru götürmeye başladıklarında kafamı odanın içine doğru döndürdüğümde albayın telefonumu kot pantolonlu, yakalı, Lacoste tişörtlü, siyah saçlı, burnunda araz olan bir kişiye verdiğini gördüm. Olaylardan sonra iddianameyi incelediğimde bu kişinin Turgay Sökmen ANLAŞILAMADI başkanım. Burnu şöyle bir şey vardı burnunda başkanım böyle bir değişik bir şey vardı belirgin. Beni küçük bir odaya götürüp bir yemekhane sandalyesine oturttular ve ayaklarımdan paraşüt ipiyle başlayıp gittiler. Odada biraz bekledim. Hava iyice kararmıştı. Dışarıda birçok adam vardı. Odanın içini incelediğimde odanın duvarının dibinde üst üste konulmuş 3 mühimmat sandığı gördüm.

Üstteki sandık açılmış ve kapağın altındaki teneke kesilmişti. Ellerimdeki ipi kesik tenekeye sürtüp kestim ayaklarımı çözdüm. Dışarıda ve içeride adamların olması, telefonumun alınması nedeniyle odada bekleme, odaya giren olursa mukavemet etmeye karar verdim.

Duvarın bir kenarına gizlenip camdan dışarıyı izlemeye başladı. Bir ara bulunduğum odanın camının hemen önünde bir araç durdu. Araçtan beyaz kıyafetler içinde amiral olduğunu değerlendirdiğim bir kimse 1 numaralı harici üniformalı havacı bir general ve tulumlu bir general indi. Sonra aracın ilerisine doğru yürüyüp gittiler ve benim görüş açımdan çıktılar.

Hava aydınlanınca bulunduğumuz bölge bombalanmaya başlandı. Bombalama başlayınca binanın içindeki birçok kişinin çıkarak uzaklaştığını, dışarıda bulunanların da bu şekilde koşarak binadan uzaklaştıklarını gördüm. Odanın camını açtım. Dışarı atladım. Binanın önünden girdiğimiz kapısından tekrar içeriye girdim. Bilal Akyüz'ün oturduğu masasının üzerinde bir çanta vardı. Çantasının içine baktığımda telefonum orada yoktu. Yemekhane gibi olan odanın içinden geçerek aydınlık odaya girdim. Ortada üzerinde kuru yemiş ve bazı yiyeceklerin olduğu büyük, geniş bir sehpanın üzerindeki telefonların arasından kendi telefonumu gördüm ve aldım. Binadan dışarı çıkıp binadan uzaklaşan sağında ağaçların olduğu yolun istikametinde ağaçların altından koşmaya başladım. Lojmanlar ve önündeki nizamiyeyi gördüm. Nizamiyede 7-8 personel gördüm. Giyinişlerinden ve teçhizatlarından bunların Özel Kuvvetler Komutanlığı personeli olduğunu değerlendiriyorum. Oskorp başlık

NordicMonitor.com

(13)

takıyorlardı başkanı. Yani oskorp başlığı yani..

Başkan: Görüntülerde var. Gösterebiliriz yani.

Sanık Şahin Karatekin cevaben: Nizamiyeye uğramadan nizamiye şu kapıda onları görünce başkanım o şöyle bir yer yani nizamiye kapısında durunca oraya uğramadan onların arkalarından geçip şey lojmanlar bölgesine girdim başkanım. Lojmanlar zaten L tipi gibi bir yer böyle. Arasına girince kayboluyorsunuz zaten başkanım. Nizamiyeye uğramadan direk lojmanlar bölgesine girdim. Lojman binalarının arasında ayakta konuşan 2 sivil şahıs gördüm. Onlardan sivil kıyafet istedim. Onlar bu isteğimi kabul etmediler. Onların bulunduğu yerden ayrılarak lojmanların yanında bulunan ağaçlık alana yöneldim. Ağaçlığın üssün etrafını çeviren tel örgülere ulaştığını fark ettim. Koşarak ağaçların altından tel örgünün olduğu bölgeye gittim. Tel örgünün hemen yanı kazınmış bir tarla idi. Ellerimle tel örgünün altındaki toprağı kazıyarak bir boşluk oluşturup tel örgünün altından sürünerek çıktım. Üzerimde savaş uçakları uçuyor ve yere top atışı yapıyorlardı. Sürünerek üssün etrafındaki yoldan geçtim. Kabak tarlası olduğunu değerlendirdiğim bir yere geldim. Yola doğru baktığımda sivil araçların geldiğini, üsten tel örgülerden atlayarak çıkan personeli yakalayıp dövdüklerini, yere yatırıp tekmelediklerini ve ellerini kelepçeleyerek araçlara bindirdiklerini gördüm. Araçların gitmesini bekledim. Uzun bir süre süründüm. Kendimden geçeceğimi fark edince büyük yaprakları olan bir kabak bitkisinin yaprağını başımın üzerine koydum ve bu sayede güneşten korunarak kendime bir gölgelik oluşturdum. Bir müddet böyle durduktan sonra kendimden geçip bayılmışım. Kendime geldiğimde hava kararmıştı.

Üzerimi kontrol ettim. Cüzdanımın ağzı yırtıktı. Arka cebimde yerinde olduğunu ancak pantolonumun cebine koyduğum cep telefonumun olmadığını fark ettim. Etrafımı kontrol ettim ancak telefonumu bulamadım. Telefonum Iphone 6S'ti başkanım. Yol ile bulunduğum yer arasındaki 2 büyük ağacın olduğunu fark ettim. Orası şöyle başkanım üssün hemen önünde bir yol var. Muhtemelen o emniyet yolu başkanım. Şimdi o yoldan geçince önünüze büyük bir tarla geliyor kabak bitkisi. Ona yakın ilk ağaç var başkanım. Bir de ötesinde bir ağaç var sonra da İstanbul yolu var başkanım. O ağacın yani 1. Üsse yani tarlalara yakın olan 1. ağacın altına gittim başkanım ben. Araçların gitmesini bekledim. Uzun bir süre süründüm.

Kendimden geçeceğimi fark edince büyük yaprakları olan bir kabak bitkisinin yaprağını başımın üzerine koydum ve bu sayede güneşten korunarak kendime bir gölgelik oluşturdum.

Bir müddet böyle durduktan sonra kendimden geçip bayılmışım. Kendime geldiğimde hava kararmıştı. Üzerimi kontrol ettim. Cüzdanımın ağzı cırt cırtlı arka cebimde yerinde olduğunu ancak pantolonumun cebine koyduğum cep telefonumun olmadığını fark ettim.

Etrafımı kontrol ettim ancak telefonumu bulamadım. Yol ile bulunduğum yer arasında 2 büyük ağacın olduğunu fark ettim. O ağaçlardan bana yakın olanın yanına gittim ve altında uyudum. Ağacın altındaki çalılıkları kontrol ettiğimde benden önce oranın başkalarınca kullanıldığını fark ettim. Çünkü fazlalık olduğunu değerlendirdiğim malzemeleri buraya atılmıştı. Bana büyük beden bir tişört ve kot pantolonunu giydim. Pazar gecesi hava kararıncaya kadar orada bekledim. Yol istikametinde yürümeye başladım. En son hatırladığım yola ulaşmaya çalışırken üzerinde ketem yazdığını hatırladığım bir binanın önündeki tel örgülerden atlayarak otoyola ulaşmamdı. Daha sonra otostop çektim. Renault 9 Broadway marka eski bir araç durdu. Araçta bir tek şoför bulunuyordu. Şoföre 100 lira para verdim ve beni AŞTİ'nin tam karşısındaki demir çatılı etrafı açık yerin biraz gerisinde indirdi.

Taksi bularak bindim ve Mamak Çiğiltepe'ye gitmek istediğimi söyledim. Taksici Samsun yolunun kapalı olduğunu söyleyince ben de eşimin daha önce alışveriş maksatlı gidip geldiği Antares isimli alışveriş merkezine gitmek istediğimi söyledim. Taksici oraya gidebileceğimi söyledi. Antares'e doğru gittiğimde taksicinin telefonundan eşimi aradım. Eşim gelip beni Antares Alışveriş Merkezi'nin önünden aldı ve eve gittik. Taksici bana başkanım o emniyetin orasının kapalı olduğunu yani o üst geçitten geriye doğru kapalı olduğunu onun için o tarafa

NordicMonitor.com

(14)

geçemediğini söyleyince GATA'nın önünde yukarı çıkıp o Antares'in oraya gidiyorsunuz. Biz de oraya alışverişe gidiyorduk eşimle. Onun için eşim oraya götürebilir misin dedim beni başka bir yoldan oraya götürdü başkanım. Eşimi aradım taksicinin telefonundan. Eşim geldi beni aldı başkanım. Ondan sonra eve gittik. Uygun görürseniz burada ara verelim başkanım.

Başkan: Evet. Çok detaylı bir husus. Çok fazla şey yaşamışsın yani en aksiyonlu sanık sensin şu ana kadar herhalde.

Sanık Şahin Karatekin cevaben: Başkanım bir de ben yanımda şeyleri de aldım..

Başkan: Onun için not almamız lazım çünkü başından bayağı olay geçmiş. Onları soracağız.

Sanık Şahin Karatekin cevaben: Burada şeyler de var yani arz edeceğim size başkanım.

G. D.:

Duruşmaya saat 17:20'a kadar ara verilmesine oy birliğiyle karar verildi.

Saat 17:20 itibariyle açık yargılamaya devam olundu.

SANIK ŞAHİN KARATEKİN, SESLİ VE GÖRÜNTÜLÜ SAVUNMASINDA DEVAMLA: Sayın başkanım müsaadenizle Ankara Emniyet Müdürlüğü TEM Şube Müdürlüğü'nde gözaltı süresince yaşadıklarımı anlatmak istiyorum. 18 Temmuz 2016 günü Ankara Merkez Komutanlığı'na gittim. Şahsımla ilgili gözaltı kararı olmaması nedeniyle geri gönderildim. 19 Temmuz 2016 günü tekrar Merkez Komutanlığı'na gittim. Oradaki denizci askeri savcıya başımdan geçenleri anlattım. Beni Kara Kuvvetleri askeri savcısına gönderdi.

Kendim oradan ayrılarak Kara Kuvvetleri askeri savcısının yanına gittim. Kara Kuvvetleri askeri savcısı ifademi almadan beni tekrar Merkez Komutanlığı'na sevk etti. Merkez Komutanlığı'nca..

Başkan: Bir sessiz olalım herkes bir önüne dönsün.

Sanık Şahin Karatekin cevaben: Merkez Komutanlığınca 20 Temmuz 2016 tarihinde sabah saatlerinde içerisinde genelde general rütbesinde personelin olduğu bir araçla Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne götürüldük. Oradaki sivil polis memurlarınca eşya gibi araçtan aşağıya atıldık. Yerden kaldırılarak yüzlerimiz oradaki istinat duvarına döndürüldü ve ellerimiz arkadan sıkıca kelepçelendi. Orada görev yapan polislerce uzunca bir süre sinkaflı küfürler eşliğinde coplarla dövüldük. Merkez Komutanlığınca zarflara konulan kimlik, para, alyans, saat ve banka kartları büyük bir naylon poşete rastgele boşaltıldı. Başkanım kimliğim kayıp. Diğer şeylerin önemi yok ama kimliğim yok başkanım. Duvarın önünde copla dayak yerken polislerce en kutsal değerlerimize ağza alınmayacak hakaretler ve küfürler ediliyor, aile bireylerimize yüce mahkemenizin huzurunda ifade etmekten utanç duyacağım sinkaflı sözler ediliyordu. Başkanım polislerce eşlerimizle, çocuklarımızla ilgili söylenen sizin karılarınız ve kızlarınız bize helal laflarına hala bir anlam veremiyorum. Yani en acısı buydu. Hani ben bunları burada söylemek istemiyorum aslında başkanım hani ama bunları da anlatmasam savunmam eksik kaldığı için anlatıyorum çünkü ben emniyet mensuplarıyla teğmenimden biri yaklaşık yüzbaşı, kıdemli yüzbaşı olana kadar operasyonlara çıktık başkanım. Hani ya biraz şey insanın zoruna gidiyor hani mesela senin karın senin kızını şöyle yapacağız gibi benim kızım 15 yaşında başkanım.

Küçük kızım da 2 yaşında yani. Bir şey de yapamıyorsunuz eliniz arkanızdan böyle bağlı.

Düşünün artık olduğunuz durumu. Hani ben önemli değilim ama yanımda mesela Demirarslan General vardı başkanım. O mesela o gitti zaten bayıldı orada. Artık en son şey dedik bu Akıncı Üssü'nü vurduran korgeneral dedi oradan birisi de oradan alıp revire götürdüler mesela. Müsaade ederseniz devam ediyorum. Evli ve çocukları olan kimseden

NordicMonitor.com

(15)

böyle iğrenç lafları sık sık neden tekrar ediyorlardı anlamıyordum. Başkanım bizleri daha sonra spor salonunun içine alarak döverek kıyafetlerimizi çıkarttırıp siyah bir terlik, turuncu bir tişört ve siyah bir pantolonu yaklaşık 800 kişinin önünde zorla soyundurarak giydirdiler.

Guantanamo'ya hoşgeldiniz diyerek yüzümüzü duvara dönük şekilde ellerimiz arkadan kelepçeli öyle ki ellerimiz kelepçenin sıkılmasından dolayı bileklerimiz kanamaya başladı.

Ellerimiz arkadan kelepçeli yüzüstü çöktürülüp yaklaşık 800 kişinin önünde dövülmeye devam ediliyorduk. Spor salonunun içindeki kondisyon salonuna girdiğimizde kafalarımız kondisyon salonundaki duvara monteli aynalara vuruldu başkanım. Yere düştüğümüzde polislerce kafalarımız dahil her yerimiz tekmelenerek dövülmeye devam edildik. Bunların hepsi kondisyon salonunun içindeki sivil doktor, hemşire ve memurların gözleri önünde oluyordu fakat kimse bir şey söylemiyor ve müdahale etmiyordu. Üstümüzdeki kıyafetler muayene maksatlı çıkartıldı. Benim vücudumda başkanım benim vücudumda 260 tane dikiş var. Yani şuradan ve sırtımın ortasına kadar benim problemli. Şuradan 2 tane mermi yaram var başkanım. 1 tanesi biksi bir de sırtımdan çıkışlı bir delik var başkanım. Şimdi onunla ilgili de bir şey yaptılar size arz edeceğim burada. Polisler kafalarımız dahil her yerimizi tekmeleyerek dövmeye devam edildik bu arada başkanım. Bunların hepsi kondisyon salonunun içindeki sivil doktor, hemşire ve memurların gözleri önünde oluyordu fakat kimse bir şey söylemiyordu müdahale etmiyordu. Üstümüzdeki kıyafetler muayene maksatlı çıkartıldı. Vücudumdaki mermi ve ameliyat izlerini gören polisler bu ne lan diye sorunca güneydoğu gazisi olduğumu söyledim. Ben böyle söyleyince sinkaflı cümleler sarf ederek bir tane polis memuru bizim için mi gazi oldun lan şerefsiz diyerek beni dövmeye devam etti.

Başkanım bu polis memuru burada aynı bir şey daha oldu da onu nasıl anlatayım bilmiyorum yani. Yeri geldiğinde yani geldiğinde yani kendimi çok tutuyorum aslında söylemeyeyim diye de yeri geldiğinde söyleyeyim en azından biraz fikriniz olur içinde bulunduğumuz durumla ilgili. Başkanım bütün muayene raporlarımızda gözaltı süresince darp, cebir yoktur yazıldı. Başkanım bizi daha sonra önce spor salonunun sol yanına alarak 28. Mekanize Piyade Tugayı'nın uzman ve erlerine, belli bir süre sonra da spor salonunun sağ tarafına alarak kendileri sinkaflı küfürler eşliğinde copla dövmeye devam ettiler. Buraya yazmadım ama müsaadenizle anlatıyorum. Başkanım benim yanımda Salih Ulusoy General vardı. Bir tane polis memuru sırtımıza vurmaya başladı. Benim bu mermi çıkış yerlerine özellikle şöyle vuruyordu başkanım. Yani adamın söylediği şey şu şu polis memurunun biz size söylemedik mi Persler büyük millet dedi başkanım yemin ediyorum böyle söyledi ya ben anlam veremiyorum. Salih Ulusoy General'e de senin memleketin ne lan dedi. O da Erzurum Azaplıyım dedi. Sen Ermenisin lan dedi tamam ona da. Ondan sonra gittik yani öyle sopa yemeye devam ettik başkanım. Şimdi geceleyin ise alkol kokan ve alkol kokan bu memurlar bunlara bayan memurlar da dahil oluyor ve sinkaflı küfürlerle bizleri sürekli açık olan yüksek voltajlı projektörler altında uyumaya çalışırken gelip eklem yerlerimize ayakkabılarıyla vurup darp ediyorlardı. Başkanım ben mesela gece 2 gibi hatırlıyorum yani böyle yani yerde yatarken bir tane polis bayan memur geldi başkanım. Yani siz ayakkabının topuğuyla mesela bu kuyruk sokumunun olduğu yere vurmaya başladı başkanım. Beni herhalde pilot zannetmişler. Sonra oradan birisi geldi bu pilot değil deyince yanımdaki diğer pilotu çıkardılar. Onun ismi de Eyüp'tü herhalde başkanım. Onun bu sefer böbreklerine vurmaya başladılar mesela. Onun da böbrekleri gitti. Sabahleyin adama habire su içiriyorlardı kendisine gelsin diye. Yani böyle akşamları böyle bir şeyle karşılaşıyorduk. Başkanım 8.

günün sonunda spor salonunda 30-40 kişi kaldık. Zamanını hatırlamıyorum. 2 sivil polis memuru beni bulunduğumuz binanın alt katına götürüp biraz hırpaladıktan sonra başımdan geçenleri anlatmamı istediler. Akıl sağlığım yerinde olduğu kadarıyla başımdan geçenleri yani şu anda size anlattıklarımı aynen detaylı olarak anlattım. Siz bana soru soracaksınız zaten başkanım. Uygun görürseniz ben o zaman cevaplamayı düşünüyorum. Bir şey söylediğimde telefon uzun saçlı bir polis memuru vardı başkanım elinde telefon vardı o bir

NordicMonitor.com

(16)

yerlere soruyordu. Bu terfi etmiş lan diyordu mesela başkanım hani. Akıl sağlığım yerinde olduğu kadarıyla başımdan geçenleri yani şu anda size anlattıklarımı aynen detaylı olarak anlattım. Sana inanmıyoruz lan diyerek önümüzde kollukta alınan ifadeyi yazarak bana zorla imzalattılar. İfadede geçen birçok cümleyi elimdeki kalemle çizmeye başlayınca polislerden biri kolumu kendisine doğru çekip kalemi tuttuğum sağ elimin dirseğine zımba makinesiyle vurup ne yapıyorsun lan onun bunun çocuğu gibi laflar etti. İfadeni mahkemede değiştirirsin dediler. Başkanım bu beni öyle bir mutlu etti ki inanamazsınız. Çünkü ben sopa yemekten bir de böyle ellerimi bağlayıp aşağı kata götürdüler. İmalathane diyorlardı oraya. Kapının dibine şöyle attılar başkanım önce. Ben anlattıkça hırpalanınca biraz böyle 8 günün şeyiyle insan bir şey oluyor böyle. Artık ne olacaksa olsun diyor. Sonra böyle mahkemede anlatırsın deyince ifadeyi çizmeyi bıraktım. Mesela ifadede çizdiğim bir lafı söylüyorum yazılan lafı. Onu baronun avukatına sorabilirsiniz başkanım. Zaten ondan sonra koluma dirsek vurmaya başladılar. Şöyle bir şey yazdırdı oradaki polis. Ben bilerek ve isteyerek darbe faaliyetinin içine katıldım. Şöyle yaptım böyle yaptım. Büyük büyük cümleler yazdı başkanım. Ben de onları sildim. Ondan sonra bana mahkemede değiştirirsin deyince başkanım ben ondan sonra direnmeyi bıraktım başkanım. Yanımda bulunan avukatı da umarım bunları savunmazsın.

Hain damgası yer sicilin bozulur. Sen de tutuklanırsın gibi sözler sarf ettiler. Baro avukatını bunu çağırıp sorabilirsiniz başkanım. Hani ben burada yalan söylemediğimi size arz etmek istiyorum. Yani oradaki tek şahidim de baro avukatı yanımızdaki. Eğer uygun görürseniz onu çağırıp bunu söyleyebilirsiniz yani. Yani umarım bunları savunmazsın. Hain damgası yersin.

Sicilin bozulur. Uygun görürseniz bunu sorun başkanım. Başkanım mahkemeye gittiğimizde maalesef orada şöyle oldu. Kamera kayıtları vardır orada. Uygun görürseniz onları da isteyebilirsiniz başkanım. Beni mahkeme salonuna şöyle soktular başkanım şöyle. Hakim bey şöyle baktı..

Başkan: Mikrofona konuşuyoruz.

Sanık Şahin Karatekin cevaben: Şöyle kafasını çevirdi sonra beni oradan çıkardılar dışarı başkanım. Konuşmama müsaade etmediler. En son çıkarken şunu bağırdım. Ben kapıdan çıkarken Akıncı Üssü'nde cep telefonumu zorla aldılar bari onu yazın diye bağırdım başkanım. Sonra da tutuklandım ve Sincan 1 Nolu Cezaevi'ne konuldum. Yani bu başımdan geçenler bunlar. Uygun görürseniz iddianamede şimdi bana atıf yapılan suçlamalara cevap vereceğim başkanım. İddianamede tarafıma yöneltilen suçlamalar ve bu suçlamalara ilişkin açıklamalar. MASAK raporuna ilişkin açıklamalar. 2011, 2014 yıllarında 2 işlemde Yasin Candemir adlı kişiden toplam 3600 TL havale aldığım belirtilmiştir. Başkanım Yasin Candemir hazırlanan iddianamede yanlışlıkla zannedersem Rasim Candemir olarak yazılmıştır. Öncelikle bunun düzeltilmesini arz ediyorum. Yasin Candemir, Mamak Çiğiltepe Lojmanlarında benim komşumdur. 2009-2011 yılları arasında Harp Akademileri Komutanlığı'nda beraber eğitim görmüştük. 2014 yılının nisan ayında benden 3000 TL borç istemişti. Ben de bunu kendisine elden vermiştim. O da 10 Ağustos 2014 tarihinde hesabıma bu parayı 1430 şube kodlu Akbank'taki maaş hesabım olan 139402 nolu hesaba havale ederek ödemiştir. Başkanım bunun dekontunu aldım. Uygun görürseniz arz edeyim size.

Şurada işaretledim başkanım şeyle ayraçla. Sarı puntolu kalemle de çizdim başkanım. Ayrıca 18 Temmuz 2011 tarihinde kendisinden havale olarak aldığım 600 TL'yi ise yine böyle bir alacak verecek işlemi başkanım. Onun da şeyi burada. Uygun görürseniz bunu da vereyim.

Bu da İş Bankası'ndan havale yapmıştım başkanım. Yani birisi 2011 yılında birisi de başkanım 2014 yılında. Dolayısıyla hani birisi 3000 lira birisi 600 lira. Bu benim arkadaşım.

2'sinde de araba almıştı başkanım benden borç para istemişti. Ben de olan kadar vermiştim.

Başka bir şey bir anlam ifade etmiyor başkanım hani öyle şey bu açıklaması bu. Uygun görürseniz devam ediyorum. Haziran 2014 tarihinde 2 işlemde Ayhan Çakmak adlı kişiye 2000 TL havale gönderdiğim, 20 Haziran 2014 tarihinde ise bu kimseden 1000 TL havale

NordicMonitor.com

Referanslar

Benzer Belgeler

CUSUM algoritmasının farklı türevleri için değişim noktası kestirim başarımını test etmek amacıyla kolay ve zor problem olarak tanımlanabilecek iki farklı

Birkaç gün önce, şimdi bileni çok azalmış ama bir zamanların çok meşhur olan bir sesini CD yaptı Haşan Saltık: Seyyan Hanım'ı.... Seyyan Hanım, benim

Kırklareli University, Faculty of Arts and Sciences, Department of Turkish Language and Literature, Kayalı Campus-Kırklareli/TURKEY e-mail: editor@rumelide.com.. Kadına

Doğrudan sorgu sistemi, sanığa sorulan sorular aracılığıyla söz konusu suçu işleyip işlemediği hakkında yapılan araştırmadır. En basit sorgulama yöntemi olarak,

[r]

Neden çekildiği net olarak bilinirse bu di ğer kredi sağlayacağını açıklayan bankalar için de bağlayıcı olabilir.".. Hasankeyf'i Yaşatma Girişimi Koordinatörü

Çalışma Planı (Çalışma Takvimi) Haftalar Haftalık Konu

Evrensel'in verdi ği habere göre, Adana’nın önemli mesire yerlerinden biri olan Çamlık alanının Adana Büyükşehir Belediyesi taraf ından turizme açılmak istenmesine