Henüz deneme aşamasında bu-lunan bir teknik geliştirilebilirse, doktorlar bedenin derinliklerinde meydana gelen bir kanamayı, ameli-yata gerek kalmaksızın ses dalgala-rıyla durdurabilecekler.
Günümüzde iç kanamayı durdur-mak için, kendisi de önemli risk ta-şıyan ameliyattan başka yaygın ola-rak kullanılabilen başka bir seçenek yok. Bazı araştırmacılar, iç yaraları ültrason aracılığıyla saptayıp ısıtarak koterize etme (dağlamayı) yöntemi üzerinde duruyorlar. Ancak kanama beyin gibi hassas bir bölgede mey-dana gelmişse, ya da doktorlar kana-manın yerini tam olarak belirleye-meyip görece geniş bir bölgeyi he-def almışlarsa, dokuları bu biçimde yakmak çok tehlikeli olabilir.
Seattle’daki Washington Üniver-sitesi’nden bir araştırma ekibi bu tehlikeyi ortadan kaldıracak bir çö-züm bulmuş görünüyor. Ekip, yük-sek şiddette, odaklanmış ültrason demetlerinin doğal pıhtılaşma süre-cini hızlandırdığını ve dokunun ısı-tılmasına gerek kalmaksızın kana-mayı durdurduğunu keşfetmiş. Ses dalgaları, kan akımını hızlandırır. Bu da, kanın açık bir yaradan akıp gitti-ğini sanan pıhtı pulcuklarını hareke-te geçirir. Laboratuvar deneylerinde pulcukların istenilen biçimde davra-narak birbirlerine ve doku zarlarına yapıştıkları gözlenmiş. Bu pıhtıların oluşması ve kanamanın durması için gerekli bir ilk adım. Teknik, koteri-zasyonun tehlikeli olduğu durumlar-da yaşam kurtarabilecek bir araç ola-rak değerlendiriliyor. Araştırmacılar, ültrason kontrast ajanları denen içle-ri gaz dolu mikroskopik köpükçük-lerle birlikte kullanıldığında, bu kandırmaca yönteminin daha da et-kili olduğunu ve kanamayı durduran pıhtının daha çabuk oluştuğunu da gözlemişler. Ekipte yer alan araştır-macılardan Wayne Chandler’a göre bundan sonraki adım, tekniğin önce hayvanlar, daha sonra da insanlar üzerinde denenmesi. Deneme süre-sinin önümüzdeki üç yıl içinde ta-mamlanabileceği de araştırmacılarca belirtiliyor.
New Sxcientist, 3 Haziran 2000
14 Bilim ve Teknik
Bir İngiliz araştırmacı, ısırgan otuyla her gün kısa bir temasın, ek-lem romatizmasının yol açtığı ağrıla-rı büyük ölçüde hafiflettiğini belirt-ti. Araştırmacının başparmaklarının tabanında osteoartirit ağrılarından yakınan hastalarla yaptığı deneyler, artirit (romatizma) tedavisi için öne-rilen kocakarı reçetelerini doğrular nitelikte.
Devon’da bulunan Plymouth Lisans Sonrası Tıp Okulu’nda yürü-tülen projeyi yöneten Colin Ran-dall, ısırgan dalamasının sanıldığı kadar acı vermediğini, buna karşılık romatizmal ağrılara karşı etkin so-nuç sağladığını açıkladı.
Emekli bir aile doktoru olan Randall, araştırmayı, ısırganın etkisi konusundaki rivayetleri duyduktan sonra başlatmaya karar vermiş. Araş-tırmacıya göre ısırgan, Roma döne-minde askerlerce bir tedavi aracı olarak kullanılıyordu. Ayrıca 18. yüzyıl Metodist din adamı John Wesley’in de vaizlerinde ısırganın yararlarına değindiği anlaşılıyor.
Randall ve ekip arkadaşları baş-parmak osteoartiritinden yakınan ve çağdaş tıbbın önerdiği aneljezik tü-rü ilaçları kullanan 27 denek seç-mişler. Hastalara bir hafta süreyle hergün ağrıyan bölgeyi 30 saniye kadar ısırganla ovmaları söylenmiş. Bu iş için hastaların yarısına, dala-yan ısırgan (Urtica dioica), geri ka-lanlaraysa aynı görünümde olmasına karşın dalama ve kaşıntı yapmayan beyaz ölü ısırgan (Laminum album) verilmiş. Hastalara deneyden ne ya-rar beklemeleri gerektiği de söylen-memiş. Beş hafta sonra gruplar, kul-landıkları ısırgan türlerini değiş to-kuş ederek deneyi sürdürmüşler ve sonuçta her hasta iki türü de aynı süreyle kullanmış. Deneyin sonun-da hastalarsonun-dan, bitkinin ağrı kesici etkisini, "hiç ağrı kalmadı" dan baş-layıp, "şimdiye değin duyduğum en şiddetli ağrı"ya kadar uzanan çeşitli basamaklar içeren bir ölçek üzerin-de işaretlemeleri istenmiş. Sonuç, dalayıcı ısırganların olumlu sağaltıcı etkileri olduğunu ortaya koymuş. Ağrı kesici etki, en çok ısırgan bir şişmeye yol açtığında ortaya çıkıyor-muş. Hastalar ağrıyan bölgeyi
ısır-ganla ovduktan sonra yarım saat ka-dar bir batma hissi duyduklarını, da-ha sonra 24 saat süreyle de da-hafif bir ısınma ve kaşıntı duyduklarını be-lirtmişler. Isırgan bazı hastalarda da uzun süreli anastezi etkisi yapmış ve bu nedenle ilk kez sürdükten sonra hastalar daha sonraki uygula-malarda ısırganın dalamasını bile duymamışlar. Hastalardan 17’si te-daviyi tekrarlamaya karar verirken, 14’ü daha önce uygulanan ilaçla
te-davi yöntemlerinden vazgeçmek is-temiş. Ancak Randall hafif bir ka-şıntının ötesinde hiçbir olumsuz et-ki görülmemesine karşılık hastala-rın ısırgan tedavisinde aşırıya kaç-mamalarını öğütlüyor.
Araştırmacılar ısırganın ağrı kesi-ci etkisinin, içerdiği histamin gibi kimyasal bileşenlerle, serotonin ase-tilkolin gibi sinirsel iletimde işlev gören moleküllerden kaynakla-nabileceğini düşünüyorlar.
New Scientist, 3 Haziran 2000