• Sonuç bulunamadı

İbn Ebî Zeyd el-Kayrevânî ve Kitâbü'l-Câmi adlı eserindeki hadisçiliği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İbn Ebî Zeyd el-Kayrevânî ve Kitâbü'l-Câmi adlı eserindeki hadisçiliği"

Copied!
106
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

TEMEL ĠSLAM BĠLĠMLERĠ ANABĠLĠM DALI

HADĠS BĠLĠM DALI

ĠBN EBĠ ZEYD EL-KAYREVÂNÎ VE KĠTÂBÜ‟L-CÂMĠ

ADLI ESERĠNDEKĠ HADĠSÇĠLĠĞĠ

Yusuf SARI

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

DanıĢman

Prof. Dr. Fikret KARAPINAR

(2)
(3)
(4)
(5)

ÖN SÖZ

Ġslam dininin temel kaynağı olan Hz. Peygamber‟in sünneti, Ġslam‟ın doğru anlaĢılması ve diğer kuĢaklara aktarılmasında büyük öneme sahiptir. Bu öneme binaen hadis kaynakları her dönemde araĢtırma konusu olmuĢtur. Sahabe bu kaynağın ulaĢmasında öncülük etmiĢ ilk nesildir. Hz. Peygamber‟in vefatıyla birlikte sahabe gerek cihad olgusunu gerçekleĢtirmek gerekse Ġslamı dünyanın dört bir tarafına yaymak adına seferler gerçekleĢtirmiĢler, yeryüzünün farklı coğrafyalarına, medeniyetlerine ulaĢtırmak için gayret sarfetmiĢlerdir.

Hicaz bölgesindeki ilmi faaliyetler sahabe döneminden beri sürekli bir geliĢme kaydetmiĢtir. Hicri ikinci asırda teĢekkül etmiĢ ehl-i hadis ve ehl-i re‟y gibi birbirinden farklı anlayıĢları savunanlar olduğu gibi Ġmam Mâlik gibi her ikisini bünyesinde barındıran müçtehit imamlarda olmuĢtur. Hadis ve fıkıh ilminde otorite kabul edilen Mâlik b. Enes‟in hadis ve fıkıh ilimlerindeki metodu daha sonraki dönemlerde de birçok âlim üzerinde etkisini göstermiĢtir. Ġmam Mâlik‟in görüĢleri bir taraftan Ġbn Kâsım (ö. 191/806)‟la Mısır‟a, Esed b. Furat (ö. 213/828) ve Sahnûn (ö. 240/854) ile Kuzey Afrika‟ya ve Yahya b. Yahya el-Leysî (ö. 234/849) ile Endülüs‟e uzanırken diğer taraftan da Irak, Sicilya, Bağdat, Basra gibi birçok ilim merkezlerine kadar yayılmıĢtır. Batı dünyasında Mâlikî Mezhebi‟nin öğretilerinin bilinmesinde ve geliĢmesinde birçok âlimin önemli katkıları olmuĢtur.

AraĢtırmada Afrika‟nın yetiĢtirdiği Mâlikî mezhebi‟nin önemli Ģahsiyetlerden biri olan Ġbn Ebî Zeyd el-Kayrevânî üzerine araĢtırma yapmanın, onu tanımanın ve tanıtmanın uygun olacağı kanaatine varılmıĢtır. Zira Kuzey Afrika ve Endülüs'de Mâlikî mezhebi‟nin görüĢlerinin yayılmasına öncülük edenler aynı zamanda bid„at ehli gruplara karĢı Ehl-i sünnet anlayıĢının savunucuları olmuĢlardır.

Hadis tarihi üzerine yapılan birçok spekülasyon, özellikle siyasî karıĢıklar Emevî dönemi üzerinde yoğunlaĢmaktadır. Bu dönem içerisinde meĢhur hadis ve fıkıh âlimleri olduğu gibi ismi ön plana çıkmamıĢ birçok ilim adamı da bulunmaktadır. Siyasî çalkantılar ve karıĢıkların hüküm sürdüğü bu dönemin zor Ģartları altında kendisini ilme veren ve tabiri yerindeyse tahtadan kılıçlarıyla savaĢan ilim adamları bulunmaktadır.

(6)

Ġbn Ebî Zeyd el-Kayrevâni‟yi incelemek, aynı zamanda dördüncü asra zulümleriyle damgasını vuran ġii-Fâtimî devletinin baskıcı siyasetini tanımak anlamına gelmektedir. Ġbn Ebî Zeyd, Ehl-i sünnet mensuplarına olmadık zulümleri reva gören bir anlayıĢ karĢısında hakkı savunan ve insanlara, bozuk fikirlerden arınmıĢ doğru bir itikat anlayıĢını yerleĢtirmek için mücadele etmiĢ, bu uğurda birçok hocasını Ģehit vermiĢ bir fikir mücadelesinin adıdır. O, baĢta Ġmâm Mâlik ve talebeleri olmak üzere selefin görhjgüĢlerini muhafaza etme ve savunma noktasında yazdığı birçok eseriyle bid„at ehli gruplara karĢı amansız bir mücadele içinde olmuĢtur.

Ġbn Ebî Zeyd ilmî hayatı boyunca birçok eser telif etmiĢtir. Fakat er-Risâle dıĢında diğer eserleri az bilinmektedir. Kitâbü‟l-Câmi„, Ġbn Ebî Zeyd‟in daha önceki dönemlerde kaleme almıĢ olduğu eseri olan Muhtasaru‟l-Mudevvene‟nin muhtasarı mahiyetinde bir kitap olduğu izlenimini vermektedir. Kitap, bir fıkıh kitabı Ģeklinde ele alınmıĢ olmanın yanı sıra zengin bir rivayet birikimi içermektedir. Zira ele alınan konular gerek ayet ve hadislerle gerekse selef imamların görüĢleriyle açıklandığı görülmektedir.

Kitâbü‟l-Câmi„ adlı eser incelendiğinde merfu„, mevkuf ve maktu„ olmak üzere yoğun bir Ģekilde rivayetlerin yer aldığı görülmüĢtür. Kitapta geçen merfu„ hadisler ele alınmak suretiyle gerek hadislerin kaynaklarını gerekse sıhhat açısından değerlerini tespit etmek ve o dönemde hadislerin nasıl yorumlandığını görmek açısından bir çalıĢma yapılması kanaati oluĢmuĢtur. Ġbn Ebî Zeyd‟i incelemenin yanı sıra Kitâbü‟l-Câmi„ adlı eserinde hadisleri ele alıĢ yöntemi ile hadisçiliği incelemeye alınarak, günümüz ilim dünyasına bir nebze de olsa katkısının olacağı düĢünülerek böyle bir çalıĢmanın yapılması uygun görülmüĢtür.

ÇalıĢmamıza katkıda bulunan baĢta danıĢman hocam Prof. Dr. Fikret Karapınar‟a ve emeği geçen herkese teĢekkürü bir borç bilirim.

Tevfîk Allah‟tandır.

Yusuf SARI KONYA-2019

(7)

ÖZET

T.C.

NECMETTĠN ERBAKAN ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü

Öz

ge

çmi

Ģ

Adı Soyadı Yusuf SARI Numarası 168106031018

Ana Bilim Dalı Temel Ġslam Bilimleri Bilim Dalı Hadis

Programı Yüksek Lisans

Tez DanıĢmanı Prof. Dr. Fikret KARAPINAR

Tezin Adı ĠBN EBÎ ZEYD EL-KAYREVÂNÎ VE KĠTÂBÜ‟L-CÂMĠ ADLI ESERĠNDEKĠ HADĠSÇĠLĠĞĠ

Tezde Ġbn Ebî Zeyd el-Kayrevanî (ö. 386/996)‟nin Kitâbü‟l-Câmi fi‟s-Sünen ve‟l-Âdâb ve‟l-Megâzî ve‟t-Târîh isimli eseri ve bu eserde zikredilen hadislerin ıĢığında hadisçi yönünün incelenmesi amaçlanmıĢtır. Ġslam tarihinde daha çok fıkıh ve akaid âlimi olarak tanınan Ġbn Ebî Zeyd, aynı zamanda – ilim çevrelerinde daha az bilinen hadisçi yönü ile de – Mâlikî mezhebinin hadis metodoliojisinin önemli bir temsilcisidir. Ġbn Ebî-Zeyd, ġii-Fatımi devletinin etkisi altındaki Kuzey Afrika‟nın sosyo-politik açıdan zor Ģartlar altında yaĢamak zorunda kaldığı hicri dördüncü asırda hem eserleri ile Ehl-i sünnet anlayıĢın nakli için köprü vazifesi görmüĢ, hem de bu coğrafyada Mâlikî mezhebin‟in görüĢlerinin yayılmasına öncülük etmiĢtir. Bu minvalde bir yönüyle de bu çalıĢma ile Ġbn Ebî Zeyd‟in eser verdiği dönemin ve coğrafyanın siyasi ve ilmî Ģartlarının değerlendirilmesi ve bu Ģartların eserleri üzerindeki etkisinin ve fikri mücadelesinin ortaya konması da amaçlanmıĢtır. Zira Ġbn Ebî Zeyd‟i önemli kılan iki unsur vardır. Birincisi; O dönemin ġii-Fatımi devletine karĢı fikri mücadele sahasında Ehl-i sünnet‟in görüĢlerini savunması; ikincisi ise Ġmam Mâlik‟in görüĢlerini açıklamasındaki katkısı ve Mâlikî mezhebinin

(8)

derlenip toparlamasındaki rolü sebebiyle “küçük Mâlik” ve “mezhebin kutbu” gibi lakaplarla anılan Mâlikî mezhebinin müçtehid imamlarından bir olarak kabul edilmesidir. Bu sebeplerle ele alınan tez çalıĢması iki bölümden oluĢmaktadır. ilk bölümünde Ġbn Ebî Zeyd‟in yaĢadığı dönem ve ilmi arkaplanı göz önünde tutularak Kitabü‟l-Câmi„ eseri baĢta olmak üzere diğer eserleri literatür ıĢığında değerlendirilmiĢtir. Ġkinci bölümde ise Kitâbü‟l-Câmi„in ayrıntılı tahlili yapılmıĢ, her bir baĢlık ayrı ayrı ele alınarak incelenmiĢ, gerekli Ģerh ve açıklamalardan sonra kısa bir değerlendirme yapılmıĢ ve müellifin hadisçilik yönü de değerlendirme dahilinde ele alınmıĢtır.

Anahtar Kelimeler: Ġbn Ebî Zeyd, Kitâbü‟l- Câmi„, Kayrevân, Hadis, Mâlik

(9)

ABSTRACT

T.C.

NECMETTĠN ERBAKAN ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü

Author

‟s

Name and Surname Yusuf SARI Student Number 168106031018

Department Basic Ġslamic Sciences / Hadith Study Program Master‟s Degree (M.A.)

Supervisor Prof. Dr. Fikret KARAPINAR

Title of the Thesis IBN ABĠ ZAYD AI-QAYRAWANĠ AND HĠS APPROACH TO ILM HADĠTH ĠN KĠTAB AL-JAMĠ

This study aimed to examine the work of Kitab Jami fi‟s-Sunen ve al-Adab ve al-Maghazi and al-Tarih of ibn Abi Zayd al-Qayrawani‟s (d. 386/996) and the hadith aspect of ibn Abi Zayd al-Qayrawani in the light of the hadiths mentioned in this work. Ibn Abi Zayd, who is better known in the history of Islam as the scholar of fiqh and akaid, is also an important representative of the hadith methodology of the Maliki sect, he is less known with this respect tough. When Islamic civilization moved to Andalusia under the difficult socio-political conditions of North Africa with the influence of Shia-Fatimid state in the fourth century, Ibn Abi Zayd served as a bridge for the transfer of the Ahl al-Sunnah conception with his works and pioneered the dissemination of the views of Maliki sect in this geography. In this aspect, the study aims to evaluate the political and scientific atmosphere of the region and the era when Ibn Abi Zayd gave his work with and to reveal the effect of these conditions on his works and his intellectual struggle because there are two elements that make ibn Abi Zayd important: first, defense of the views of Ahl al-Sunnah in the field of intellectual struggle against the Shia-Fatimid state of that period, the second one his

(10)

recognition of Imam Malik as a mujtahid imam of the Maliki sect by mentioning him with his nickname „Small Mâlik‟‟ and „„the leader of sect‟‟ and his contributions to the explanation of Malik‟s views and his role in compiling and composing the Maliki sect. For this reason, the thesis consists of two parts. In the first section the period of ibn Abi Zayd and his scientific background, his work in the field of hadith, especially Kitab al-Jami, has been evaluated in the light of the literature in this field. In the second section, Kitab al-Jami was

examined in detail;each topic was examined separately, and a short evaluation

was made after commentaries and explanations. Moreover, his approach to hadith studies was discussed as a part of this discussion.

(11)

ĠÇĠNDEKĠLER

TEZ KABUL FORMU ... iii

BĠLĠMSEL ETĠK SAYFASI ... iv

ÖN SÖZ ... v ÖZET ... vii ABSTRACT... ix ĠÇĠNDEKĠLER ... xi KISALTMALAR ... xiii GĠRĠġ I. ARAġTIRMANIN KONUSU VE AMACI ... 1

II. ARAġTIRMANIN METODU ... 2

III. KONUYLA ALAKALI YAPILMIġ ÇALIġMALAR ... 2

BĠRĠNCĠ BÖLÜM 1. ĠBN EBÎ ZEYD El-KAYREVÂNÎ‟NĠN HAYATI 1.1. YaĢadığı Dönem ve Özellikleri ... 4

1.2. Nesebi ve Doğumu ... 9 1.3. Eğitimi ve Hocaları ... 10 1.4. Ġcazeti ve Senedi ... 15 1.5. Öğrencileri ... 17 1.5.1. Kayrevânlı Olanlar ... 17 1.5.2. Mağribli Olanlar ... 19 1.5.3. Endülüslü Olanlar ... 20

1.6. Ahlakı ve Ġlmi Yetkinliği ... 22

1.7. Eserleri ... 28

1.7.1. Günümüze UlaĢan Eserleri ... 29

1.7.2. Günümüze UlaĢmayan Eserleri ... 33

1.7.2.1 Akaide Dair Yazdığı Eserler ... 34

1.7.2.2 Fıkıh Usûlü ve Fıkh‟a Dair Yazdığı Eserler ... 34

1.7.2.3 Tasavvuf, Adab ve Sünen‟e Dair Yazdığı Eserler ... 35

1.7.2.4 Diğer Eserleri ... 36

(12)

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

2. KĠTÂBÜ‟L-CAMĠ„ ve HADĠSÇĠLĠĞĠ

2.1. Kitabü‟l-Câmi„ ve Muhtevası ... 40

2.1.1. Kitâbü‟l-Câmi„ ... 40

2.1.2. Kitabın Muhtevası ... 42

2.1.2.1 Bidatlara KarĢı Sünnetlere Uyma Babı ... 43

2.1.2.2 Hz. Peygamber‟in YaĢamı ve Peygamber Olarak GönderiliĢi Babı ... 49

2.1.2.3 Medine ġehrinin Fazileti Babı ... 51

2.1.2.4 Ġlim ve Âlimlerin Rehberliği Babı ... 54

2.1.2.5 Fiten Babı ... 55

2.1.2.6 Duâ ve Zikrullah Babı ... 56

2.1.2.7 Susma ve Uzlete Çekilme Babı ... 57

2.1.2.8 Süslenme, kendini beğenme ve Riya Babı ... 60

2.1.2.9 Rızık ve Vera„ Babı... 61

2.1.2.10 Selam Babı ... 64

2.1.2.11 Fıtrat Babı ... 66

2.1.2.12 Setrü‟l-Avret Babı ... 68

2.1.2.13 Yeme Ġçme Babı ... 70

2.1.2.14 Giyinme Babı ... 72

2.1.2.15 Tıp Babı ... 74

2.1.2.16 Köpek Besleme Babı ... 76

2.1.2.17 Köle ve Hayvanların Bakımı Babı ... 77

2.1.2.18 Sefer/Yolculuk Babı ... 79

2.1.2.19 Ġsimler ve Künyeler Babı ... 81

2.1.2.20 ġiir ve ġarkı/Türkü Babı ... 83

2.1.2.21 Hicret, Megâzi ve Târih Babı ... 85

SONUÇ ... 87

(13)

KISALTMALAR a.s. : Aleyhisselam b. : Ġbn bk. : Bakınız bs. : Baskı c.c : Celle celâlüh

TDV. : Türkiye Diyanet Vakfı Ġslam Ansiklopedisi Hz. : Hazreti

H. : Hicri

nĢr. : NeĢreden

ö. : Ölümü

r.a : Radiyallahu anh.

s. : Sayfa

ter. : Tercüme eden thk. : Tahkik eden vd. : Ve diğerleri ts. : Tarihsiz yay. : Yayınları

(14)

GĠRĠġ

I. ARAġTIRMANIN KONUSU VE AMACI

Hz. Peygamber ve sahabe devrinde baĢlayan ilmi çalıĢmalar daha sonraki nesillerde hız kazanmıĢ ve artarak devam etmiĢtir. Ġslam âlimleri bu çalıĢmalar çerçevesinde Allah‟ın dinini anlama, yaĢama ve yaymak için büyük gayret sarf etmiĢler ve bu amaçla dünyanın dört bir tarafına elde ettikleri ilmî mirasın ulaĢması için çaba harcamıĢlardır. Bu fedakârlıkları zamanla güzel neticeler vermiĢ, yeryüzünün doğusundan batısına varıncaya kadar birçok coğrafyaya ulaĢmayı baĢarabilmiĢlerdir. Ġslamın ulaĢmasıyla birlikte hızlı bir değiĢim yaĢayan ve bir müddet sonra Ġslamın ilim medeniyeti haline gelen yerleri arasından biri de Ģüphesiz Afrika bölgesidir. Afrika bölgesi gerek Mağrib ve gerekse Endülüs ile sürekli ilmî ve kültürel alıĢveriĢ halinde olmuĢ, bir ilim medeniyetidir. Bu medeniyet, içinde birçok âlim yetiĢtirmiĢ ve Ġslamın öncüleri haline getirmiĢtir. Bu âlimlerden biri de Ġbn Ebî Zeyd el-Kayrevânî‟dir.

Ġbn Ebî Zeyd, yaĢadığı dönemin olumsuz etkilerine rağmen Ġslam kültür mirasına birçok eser bırakmıĢ ender Ģahsiyetlerden biridir. Eserleri arasında

er-Risâle, en Ģöhret bulmuĢ eseridir. Konumuzu teĢkil eden telifi ise ilim dünyasında az

bilinen Kitâbü‟l-Câmi„ fi‟s-Sünen ve‟l-Âdâb ve‟l-Megâzî ve‟t-Târîh adlı eseridir. Ġbn Ebî Zeyd el-Kayrevânî daha çok fakih kimliğiyle tanınmaktadır. Fıkha dair ilk telif ettiği er-Risâle adlı eserinde bu yönünü ortaya koymuĢtur. Müellifin hadisçi yönü pek bilinmemektedir. Hâlbuki dönemin fıkıh, hadis akaid alanlarında uzmanlaĢmıĢ büyük âlimleri arasındadır. AraĢtırmada onun hadisçi kimliğini ortaya konulmasının önem arz ettiği görülmüĢtür. Bu sebeple Kitâbü‟l-Câmi„ fi‟s-Sünen

ve‟l-Âdâb ve‟l-Megâzî ve‟t-Târîh adlı eserinde konu baĢlıkları altında zikredilen

hadisler ele alınarak hem müellifin hadisçi kimliğinin hem de Kitabü‟l-Câmi„ adlı eserinin tanıtılması amaçlanmıĢtır.

Diğer bir yönüyle bu çalıĢma, Ġbn Ebî Zeyd el-Kayrevânî‟nin hayatı, dönemi, yaĢadığı coğrafya ve dönemdeki siyasi ve ilmi hayat çerçevesinde tespit etmek amaçlanmaktadır. Onun ilmi hayatı, hocaları, öğrencileri, eserleri ele alınarak, o dönemi daha yakından tanıma fırsatı elde etmek amaçlanmaktadır.

(15)

II. ARAġTIRMANIN METODU

Öncelikle çalıĢmanın iki aĢamadan oluĢtuğunu belirtmek gerekmektedir. Birinci aĢamada; müellifi ve yaĢadığı dönemi tanımak, ikinci aĢamada ise kitabını ve hadisçiliğini incelemek olacaktır. Bu sebeple çalıĢma giriĢ ve iki bölümden oluĢmaktadır. GiriĢ bölümünde, araĢtırmanın önemi, gayesi ve yöntemi kısaca izah edildikten sonra araĢtırmanın kaynakları zikredilmiĢtir.

Birinci bölümde Ġbn Ebî Zeyd el-Kayrevânî‟nin hayatı, yaĢadığı dönem ve özellikleri, eğitimi, hocaları, ilim sahasındaki yetkinliği, öğrencileri ile eserleri ele alınmıĢtır. Eserleri bölümünde gerek günümüze kadar ulaĢmıĢ gerekse ulaĢmamıĢ olan eserleri araĢtırma kapsamında incelenmiĢtir. Gerek Ġbn Ebî Zeyd el-Kayrevânî‟yi tanımak gerekse Kitâbü‟l-Câmi„ isimli eserini ve hadisçiliğini incelemek için tarih ve tabakat kitapları, hadis kaynakları ile hakkında yapılan çalıĢmalardan istifade edilmeye çalıĢılmıĢtır.

Ġkinci bölümde ise, Kitabü‟l-Câmi adlı eseri, eserin isimlendirilme sebebi, nüshaları, kitabın içerdiği konular ve bu konuların bab baĢlıkları ayrı ayrı ele alınarak incelenmiĢ, gerekli Ģerh ve açıklamalardan sonra kısa bir değerlendirilme yapılmıĢtır. Bu bölümde ele alınan hadisler müellifin bab baĢlıkları altında aktardığı ilk rivayetler esas alınarak incelenmiĢtir. Konunun kapsamı dikkate alınarak bazen bir bazen de birden fazla hadis ele alınmıĢtır. Bunun yanında eser üzerinden müellifin hadisçiliği hakkında genel bir kanaat ortaya konmuĢtur.

ÇalıĢmada karıĢıklığa sebeb olur düĢüncesiyle dipnot gösterimlerinde “a.g.e “, “a.g.m” gibi kısaltmalar kullanılmamıĢtır. Bunun yerine yazar ismi ve kitabı kısaca tekrar edilmiĢtir.

III. KONUYLA ALAKALI YAPILMIġ ÇALIġMALAR

Ġbn Ebî Zeyd el-Kayrevâni‟nin Kitâbü‟l-Câmi„ adlı eserini iĢleyen çalıĢmalara rastlanmamakla beraber Ġbn Ebî Zeyd hakkında bazı çalıĢmalar bulunmaktadır.

Seyfullah Öztürk 1991 yılında İbn Ebî Zeyd el-Kayrevânî ve Akâid Risâlesi konulu yüksek lisans tez çalıĢması hazırlamıĢtır. Bu çalıĢma Ġbn Ebî Zeyd hakkında geniĢ bilgi içermektedir. Özellikle Ġbn Ebî Zeyd‟in hayatı, öğrenimi, hocaları,

(16)

öğrencileri ve eserleri hakkında gerek kaynaklara ulaĢma gerekse yöntem açısından oldukça istifade ettiğimiz bir çalıĢmadır. Bir diğer çalıĢma ise Halil Ġbrahim Bulut‟un

İbn Ebî Zeyd‟in Akâid Risâlesi ve Meşeddâllî Şerhi adlı yüksek lisans tezidir. Bu

çalıĢmada Ġbn Ebî Zeyd hakkında kısa bilgiler verilmiĢ fakat detaya girilmemiĢtir. ÇalıĢmamızla ilgili kısım kısa olmasına rağmen kaynaklara ulaĢma ve bazı bilgi aktarımları noktasında yeterince istifade ettiğimizi söyleyebiliriz. Bununla beraber yapılan bu çalıĢmalarda tez çalıĢmamıza konu olan Ġbn Ebî Zeyd‟in Kitâbü‟l-Câmi adlı eseri Ġbn Ebî Zeyd‟in eserlerinin zikredildiği bölümde yer almadığı görülmüĢtür. Her iki çalıĢmada ele alınmayan gerek Ġbn Ebî Zeyd‟in ilim sahasındaki yetkinliği gerekse eksik yönlerinin olduğunu gördüğümüz Ġbn Ebî Zeyd‟in hocaları, öğrencileri ve icazeti gibi konular çalıĢmamızda ayrıntılı olarak iĢlenmiĢtir.

Bunun yanında, Diyanet İslam Ansiklopesidisi‟ndeki Yunus Apaydın‟ın,“Ġbn Ebû Zeyd” maddesi ile Nadir Özkuyumcu‟nun,“Kayrevân” maddesi faydalandığımız makaleler arasındadır. Endülüs tarihi hakkında Arif, Gezer‟in hazırladığı Endülus‟lü

Müfessir Kurtubi, Dönemi ve Şöhret Bulma Süreci isimli makalesi ile Mehmet,

Özdemir‟in, Endülüs Tarihi'nin Mevcut kaynakları Üzerine adlı çalıĢmasını istifade ettiğiğmiz diğer kaynaklar arasındadır..

(17)

BĠRĠNCĠ BÖLÜM

1. ĠBN EBÎ ZEYD El-KAYREVÂNÎ‟NĠN HAYATI

1.1.YaĢadığı Dönem ve Özellikleri

Bir Ģahsı tanıyabilmek için öncelikle o kiĢinin yaĢadığı devrin bilinmesi önem arzetmektedir. Bununla birlikte önceki dönemlerin bir Ģahsın yaĢadığı döneme etkisini ve kendisinin de sonraki dönemlere etkisinin olup olmadığını bilmek, o Ģahsı tanımaya katkı sağlayacaktır. Bu itibarla Ġbn Ebî Zeyd el-Kayrevânî‟nin yaĢadığı dönemi iyi anlamak açısından, yaĢadığı asra gelinceye kadar olan sürece kısaca bakmak faydalı olacaktır kanaatindeyiz.

Ġbn Ebî Zeyd, ġiî-Fâtimî devletinin Afrika‟nın dört bir yanında hüküm sürdüğü hicri dördüncü asırda Tunus‟un Kayrevân1

Ģehrinde yaĢamıĢtır. Günümüzde bir turizm kenti olan Kayrevân Ģehri, Emevî valilerinden Ukbe b. Nâfî„(ö. 62/682) tarafından gerek bölge halkını kontrol altında tutmak, gerekse fethedilen bölgelerin elde kalabilmesi için bir askeri karargâh olarak kurulmuĢtur. Kayrevân Ģehri Tunus‟a 156 km. uzaklıkta bulunmaktadır.2

Fâtimîler‟in 60 seneden fazla bu bölgede hüküm sürdüğü, daha sonra devletin merkezinin Mısır‟a taĢındığı ve buraları valiler tayin etmek suretiyle yönetmiĢlerdir.3

Fâtimî devletini ilk olarak Ebû Muhammed Ubeydullah el-Mehdî (ö. 322/934) hicri 308/920 yılında kurmuĢtur. Vefat edince yerine oğlu Ġbn Kasım Muhammed geçmiĢtir. Ġbn Kasım, Rum diyarına seferler düzenlemiĢ, birçok kaleler fethetmiĢtir. Bu dönemde bir taraftan da içeride patlak veren Mahled b. Keydan el-Ġbâdî ayaklanmasıyla mücadele etmiĢtir. Ġbn Kasım (ö. 334/946)‟ın vefatından sonra oğlu

1 Kayrevân, Afrika‟nın, kuzeyinde bulunan beldelerden bir tanesidir. Kayrevan, Farça bir kelimedir.

Sonradan ArapçalaĢtığı da söylenmektedir. BaĢka bir görüĢe göre ise, Kayrevân b. Mısır b. Sam b. Nuh (a.s )‟a nispetle Kayrevân denildiği nakledilmektedir. Bk. Semânî, Ebî Sa‟d Abdülkerim Muhammed b Mansur et Teymî, el-Ensâb, tkh. Abdurrahman b Yahya Meclisi Daireti‟l-Mearifi‟l-Osmaniye, Haydarabad, 1962, X, 534.

2 Özkuyumcu, Nadir, “Kayrevân”, TDV İslam Ansiklopedisi, XXV, s. 88. 3

Ġbn Ebî Zeyd Kayrevânî, er-Risâletü‟l-Fıkhıyye, thk, Hâdî Hammû, Muhammed Ebu‟l-Ecfân 1. bs., Daru‟l-Garbi‟l-Ġslâmî, Beyrut, 1986, nĢr giriĢi, s. 10; Ġbn Ebî Zeyd Kayrevânî, Kitâbü‟l-Câmi„,

fi‟s-Süneni ve‟l-Âdâb ve‟l-Megâzî ve‟t-Târîh, thk. Muhammed Ebu‟l-Ecfân - Osman Bıttih 2. bs.,

(18)

Mansûr görevi devralmıĢ ve bu ayaklanmaları hicri 336/947 yılında bastırmıĢtır. Daha sonra dıĢta fetihlere önem vererek Sicilya‟ya seferler düzenlemiĢtir.

Hicri 341/952 yılına gelindiğinde Mansûr‟dan sonra yerine oğlu Ebû Temîm Muiz geçmiĢtir. Onun zamanında Ģehirler içte güvenli bir hale gelmiĢ, Sicilya‟ya yapılan seferde ordusu galip gelerek büyük bir zafer kazanmıĢtır. O‟nun dönemde Fâtimî devletinin sınırları ġam ve Hicaz‟a kadar geniĢlemiĢ, özellikle Veziri Cevher el-Sıklî Hicri 358/968 yılında Mısır‟a yönelerek orada Kahire Ģehrini inĢa etmiĢ ve burada Ezher Üniversitesini kurmuĢtur. Ebî Temîm daha sonra Mısır‟a giderek yerine Ebu‟l-Fettûh Yusuf b. Zirî b. Menâd es-Sinhâcî„yi halife olarak bırakmıĢtır Hicri 373/983‟te Ebu‟l-Fettûh‟un vefatından sonra yerine oğlu Mansûr b. Yusuf (ö. 386/996) geçmiĢtir. Mansûr‟un ölümü ile Ġbn Ebî Zeyd‟in ölümü aynı yıla rastlamaktadır.4

Bu dönemde ġii-Fâtimî devletine bağlı âlimler ile Ehl-i sünnet âlimleri arasında mezhebî olarak birçok anlaĢmazlıkların olduğu 5

ve bu dönem ile ilgili yaĢanan olaylar ve Ehl-i sünnet âlimlerinin çektiği sıkıntılar hakkında Kâdî Iyâz (ö. 544/1149) bir takım bilgiler aktararak Ģöyle demektedir: “Ehl-i sünnet, Ubeydîler döneminde Kayrevân‟da çok zor Ģartlar altında yaĢıyorlar ve kendilerini gizlemek zorunda kalıyorlardı. Zira kendilerine tahammülsüzlük had safhaya ulaĢmıĢ, tıpkı bir zimmî muamelesi görüyorlardı. bazı zamanlarda Ģiddetli bir Ģekilde mihne6

hareketlerine maruz kalıyorlardı. Ubeydîler, çarĢı-pazar ve sokaklarda Hz.

4

Ebû Abdullah Muhammed el-MerrâkuĢi Ġbn Ġzârî, el-Beyânü‟l-Muğrib fî Ahbâri‟l-Endelüs

ve‟l-Mağrib, 3. bs., Daru‟s-Sakâfe, Beyrut, 1983, I, s. 187;

5 Ubeydullah Mehdî‟nin hicri 309/921 yılında Zâhid Muhammed ez-ġezvenî ile Fakîh Hasan b.

Müferrec„i öldürdüğü ve buna sebep olarak da bazı sahâbîlerin Hz. Ali‟den üstün olduklarını savunmaları gösterildiği nakledilir. bk. el-MerrâkuĢi, el-Beyânü‟l-Muğrib, I, 187; Öztürk, Seyfullah,

İbn Ebî Zeyd el-Kayrevânî ve Akâid Risâlesi, basılmamıĢ yüksek lisans tezi, Dokuz Eylül Ünversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1991, s. 4.

6 Lügatta imtihan olunmak, belaya uğramak, eziyet çekmek manalarına gelen mihne, Abbâsîler

döneminde bazı âlimlerin sorguya çekilmesi ve bazılarına da eziyet edilmesi hâdiselerine mihne denilmiĢtir. bk. Râgıb el-Ġsfahânî Ebû‟l-Kâsım Hüseyin b. Muhammed, el-Müfredât, fî

Garîbi‟l-Kur‟ân, thk. Muhammed Halil Îtsânî, 4. bs., Daru‟l-Ma„rife, Beyrut, 2005. s. 467; Yücesoy,

(19)

Peygamber aleyhinde kafiyeli Ģiirler söyleyerek hakaret ediyorlar, buna karĢı gelen, eleĢtiren Ehl-i sünnet mensuplarını ya öldürüyorlar ya da müsle7

yapıyorlardı…”8 Zulüm ve baskılar, halkı Ubeydîlerin baskıcı ve adaletsiz yönetimine karĢı topluca karĢı durma ve birlikte hareket etmeye sevk etmiĢtir. Halkın birçok kesiminden ve âlimlerden oluĢan bir birlik oluĢturulmuĢ ve bu kuvvetler Mehdiye Ģehrinin surlarına kadar gitmiĢler ve orada ġii-Fâtimîler‟le Ģiddetli bir meydan savaĢına girmiĢlerdir. Fakat içlerinde Ġbn Ebî Zeyd‟in hocalarının da bulunduğu seksen beĢ Kayrevânlı âlim olmak üzere birçok Ģehit verilerek savaĢ kaybedilmiĢtir. 9

Bütün bu yaĢanan olaylardan sonra da Fâtimîler eski usul ve yöntemlerini bırakmayıp, devam ettirdiler. Öyle ki, o zamana kadar uygulana gelen Mâlikî mezhebine ve dolayısıyla sünnete aykırı olarak ezanlara “Hayye alâ hayri‟l-amel” cümlesini eklediler.10

Ġslam âlimlerinin bütün bu olanlardan ötürü Fâtimilere karĢı olumsuz düĢünceleri hiç değiĢmemiĢ, hatta Ubeydîler‟le iliĢki içinde olan âlimlere karĢı da bu tavırlarını sürdürmüĢlerdir. Nitekim el-Berâzü„î lakaplı meĢhur Mâlikî âlimi Ebû Saîd Halef b. Ebî Kâsım el-Ezdî11

(ö. 430/1038), Ubeydiler‟e olan yakın alakası sebebiyle Kayrevân‟da yeteri kadar sevilmemiĢ ve kitaplarına da gereken ilgi gösterilmemiĢtir. Öyle ki, Kayrevân âlimleri onun bütün kitaplarının terkedilip okunmaması yönünde fetvalar vermiĢler, fakat Sahnûn‟un Müdevvene adlı eseri hakkında birçok önemli mesele içermesi sebebiyle et-Tehzîb isimli eserine ruhsat

7 Acı çektirmek ve azap etmek anlamlarına gelen müsle kelimesi, insanın kulak ve burun gibi

organlarını kesmekle yapılan bir iĢkence çeĢidine verilen isimdir. bk. Ġbn Manzûr, Muhammed b. Mükerrem b. Alî, Lisânü‟l-„Arab, 3. bs., Daru‟s-Sâdr, Beyrut, 1992, XI, 615.

8 Kâdî Iyâz, Tertîbü‟l-Medârîk ve Takrîbü‟l-Mesâlik li-Marifeti Alâmi Mezhebi Mâlik, thk. Ahmed

Bekir Muhammed, Beyrut, 1960, III, 318.

9

Ġbn Zeyd‟in hocalarından Ģehit olan Ebû‟l-Fazl el-Memsî ve Rebi„el-Kettan olduğu ve bu olayın hicri 333/944 yılında gerçekleĢtiği aktarılır. Bk. Hâdî Hammû, er-Risâletü‟l-Fıkhıyye, nĢr giriĢi, s. 11.

10 el-MerrâkuĢi, el-Beyânü‟l-Muğrib, I, 223.

11 Ebû Saîd Halef b. Ebî Kâsım el-Ezdî, Kayrevân âlimleri arasında önemli bir yere sahiptir. Birçok

telif edilmiĢ eserleri vardır. Özellikle et-Tehzîb ile Müdevvene‟ye yapmıĢ olduğu ihtisarı et-Temhîd lî

Mesâili‟l-Müdevvene isimli eserleri, Mâlikî mezhebinin kaynak eserleri arasında gösterilmiĢtir. Bk.

Ġbrahim b. Ali b. Muhammed b. Ferhûn Burhanüddin, ed-Dîbâcu‟l-Müzhep fî Ma„rifeti A„yâni

(20)

vermiĢlerdir. Bütün bu geliĢmeler neticesinde Ebû Saîd Halef, Kayrevân‟da uzun süre kalamamıĢ ve Sicilya‟ya göç etmek zorunda kalmıĢtır.12

Kayrevân Ģehri, Ģiddetli baskıcı bir dönemde dahi ilmi-fikri faaliyetlerin merkezi olmuĢ, özellikle III. asrın sonlarından itibaren Kuzey Afrika‟nın dört bir yanına Ġmam Sahnûn (ö. 240/854) ve arkadaĢlarının gayretleriyle Mâlikî mezhebinin geliĢmesine Ģahitlik etmiĢtir. Yapılan faaliyetlerin baĢında en belirgin ve dikkat çeken Mâlikî fıkıh eğitimine yönelmek, telifler yapmak ve “Müdevvene” isimli eseri ortaya çıkarmak Ģeklinde çalıĢmalar gelmektedir.

Ġbn Haldun (ö. 808/1405) Mukaddime‟sinde Kuzey Afrika bölgesinin ilmi geliĢim süreci hakında bazı bilgiler aktarmaktadır. ġöyle ki: Kayrevân, Ģehrinin tamamı Mâlikî mezhebi mensuplarından oluĢmaktadır. Ġmam Mâlik‟in öğrencileri Mısır ve Irak Ģehirlerine yerleĢmiĢlerdir. Muhammed b. Ahmed el-Mâlikî (ö. 390/999), Kâdî Ebû Bekir el-Ebherî (ö. 375/986), Kâdî Ebû Hasen b. el-Gassâr (ö. 397/1006), Kâdî Abdulvehhap Bağdâdî (ö. 422/1030) gibi önemli isimler Irak‟a yerleĢmiĢlerdi. Mısır‟a gidenler arasında Ġbn Kâsım (ö. 191/806), Hâris b. Miskîn (ö. 250/864) gibi tanınmıĢ öğrencileri vardı.

Yahyâ b. Yahyâ el-Leysî (ö. 234/849) ise, Endülüs‟ten genç yaĢlarda13 doğuya ilim için çıktığı bir sefer esnasında Ġmam Mâlik‟ten el-Muvatta‟yı okumuĢ ve Muvatta‟nın en önemli ravilerinden biri olmuĢtur. Yine Ġmam Mâlik‟in öğrencilerinden Abdulmelik b. Hubeyb (ö. 238/832), Endülüs‟ten ilim için sefere çıkıp, Ġbn Kasım ve ashabından ders almıĢ ve daha sonra tekrar Endülüs‟e gelip, Mâlikî mezhebinin yayılmasında ve geliĢmesinde önemli rol oynamıĢtır. Abdulmelik b. Hubeyb, Vâdiha isimli bir eser telif emiĢtir. Daha sonra öğrencisi Utbî de

el-Utbiyye‟yi telif etmiĢtir.

Esed b. Furat (ö. 213/828) da Endülüs‟ten seyahat edenler arasındadır. Ġlk olarak Ġmam Ebû Hanife‟nin öğrencilerinden Hanefi mezhebini öğrenmiĢtir. Bir

12 Ġbn, Ferhûn, ed-Dîbâcu‟l-Müzhep, I, 350; Zehebî, Târîhu‟l-İslam ve Vefeyâtü‟l-Meşâhiri

ve‟l-A‟lâm, Beyrut, 1990, IX, 485.

13

Yahyâ b. Yahyâ el-Leysî‟nin sefere çıktığında yaĢının 28 olduğu, Ġmam Mâlik‟ten Muvatta‟nın itikâf babı hariç tamamını dinlediği, Mekke de Süfyan b Uyeyne‟den ders aldığı nakledilmektedir. Bk, Ġbn Hallikân Ebû‟l-Abbas ġemseddin Ahmed b. Muhammed el-Ġrbilî, Vefeyâtü‟l-A„yân ve Enbâü

(21)

zaman sonra Mâlikî mezhebine geçti. Fıkha ait meseleleri Ġbn Kasım‟dan öğrendi. Daha sonra kendi ismini verdiği bir kitap te‟lif ederek Kayrevân‟a geldi. “Esediyye” ismini verdiği bu kitabı, kendisinden Sahnûn (ö. 240/854) okudu. Daha sonra Sahnûn doğuya seyahat etmiĢtir. Bu esnada Ġbn Kasım‟la karĢılaĢmıĢ ve ondan ders almıĢtır. Daha önce Esed b. Furat‟tan okumuĢ olduğu Esediyye‟deki birçok görüĢünden dönmüĢ ve yeni bir kitap yazmıĢtır. (Burada Ģöyle bir açıklık getirmek faydalı olacaktır: Sahnûn‟un Ġbn Kasım‟dan ders alması, Esed b. Furat‟tan aldığı dersten sonraki yıllardır. Bu da Ġbn Kasım‟ın daha önceki bazı görüĢlerinden dönmüĢ olma ihtimalini göstermektedir.) Daha sonra Ġbn Kasım, Esed b. Furat‟a Esediyye‟deki bazı görüĢlerinden döndüğünü ve onları silmesinin gerektiğini ve bundan sonra Sahnûn‟un te‟lif ettiği kitapla amel etmesini bildiren bir mektup yazdı. Fakat Esed bunu kabul etmemiĢtir. Bu olay üzerine halk Esed‟in kitabıyla amel etmeyi bırakarak, Sahnûn‟un yazmıĢ olduğu kitapla amel etmeye baĢlamıĢtır. Bu esere

Müdevvene ismi verilmiĢtir. Kayrevân‟lılar Müdevvene kitabıyla, Endülüs halkı da el-Vâdiha ve el-Utbiyye isimli eserlerle amel etmeye devam etmiĢlerdir.

Ġbn Ebî Zeyd, Sahnûn‟un Müdevvene eserine bir muhtasar çalıĢması yapmıĢ, bu sebeple kitaba Muhtasar ismi verilmiĢtir. Daha sonra Kayrevân ulemasından Ebû Saîd el-Berâzi„î (ö. 382/982) bu kitabı et-Tehzîb adı altında ihtisar etmiĢtir. et-Tehzîb Afrika‟da Ģöhret bulmuĢ ve Afrika ahalisi bu kitapla amel etmiĢ ve diğer kitapları terk etmiĢlerdir. Bundan sonraki dönmelerde Mâlikî mezhebi âlimleri yaptıkları Ģerh vb. çalıĢmalarda bu kitapları temel alarak, eserler te‟lif etmiĢlerdir. Afrika‟lı âlimler Müdevvene‟ye birçok Ģerh çalıĢması yapmıĢtır. Ġbn Yunus, (?) el-Lahmî (?) ve Ġbn Muharrız et-Tûnisî (?) bunlardan birkaçıdır. Aynı Ģekilde Endülüs ahalisi Utbiyye üzerine çeĢitli kitaplar yazmıĢlardır. Ġbn RüĢd (ö. 520/1126) bunlardan biridir. Ġbn Ebî Zeyd, bütün bu kaynaklarda geçen meseleleri, ihtilafları, kavilleri en-Nevâdir isimli eserinde toplamıĢtır. Adı geçen eser, mezhebin bütün kavillerini içine alan geniĢ bir kitaptır. Nakledildiğine göre Kuzey Afrika‟da Kayrevân ve Kurtuba devletleri yıkılıncaya kadar övünç kaynağı olmayı sürdürmüĢtür. 14

14 Ġbn Haldûn el-Hadramî el-ĠĢbilî, Dîvânü‟l-Mübtedâ ve‟l-Haber fi‟t-Târîhü‟l-Haber (Mukaddime),

(22)

Mâlikî mezhebinin merkezi konumunda olan Afrika ile Mâlikî mezhebinin yaygın olduğu diğer bölgeler arasında ilmi ve kültürel alıĢ-veriĢ bağı oluĢmuĢtur. Faaliyetler daha çok ġam, Fas ve Endülüs ilim merkezleri arasında gerçekleĢmiĢtir. Ġlmi ve kültürel alıĢ-veriĢ, genel itibariyle bakıldığında aslında Ġslam‟ın ilk yıllarından beri süregelen ilmi seyahatler vasıtasıyla olduğu görülmektedir. Tabi bunun yanında özellikle o dönemlerde hac için yapılan yolculuklar hiçbir zaman ilimden ayrı düĢünülmemiĢtir. Zira ilmin yayılmasında Ġslam dini açısından hac ibadetinin ayrı bir yeri vardır. Çünkü hac ibadeti vesilesiyle birçok âlim kutsal topraklarda buluĢma imkânı bulmuĢ, karĢılıklı müzakere etme fırsatı yakalamıĢlar ve netice itibariyle ilmin kıtalararası yayılmasına katsı sağlamıĢtır.

Bunun yanında birçok ilim ehli yaĢadığı bölgeyi (Kuzey Afrika ve çevresi) terk ederek, Ġslami ilim merkezlerine yerleĢmiĢler ve buraları kendilerine yurt edinmiĢlerdir. Kayrevân‟dan Endülüs‟e yerleĢenler arasında iki büyük âlim dikkat çekmektedir. Aynı zamanda bunlar Ġbn Ebî Zeyd ile çağdaĢtırlar. Bunlar: Ebû Abdullah Muhammed b. Hâris b. Esed (ö. 360/970) ile Ebû Muhammed Mekkî b. Ebî Talip (ö. 437/1045)‟tir.15 Gerek fikir alıĢ-veriĢi yapmak gerekse ilim elde etmek için yapılan bu seyahatler, nice büyük beldelerin zamanla küçülmesine sebep olduğu gibi, küçük beldelerin de büyümesine sebep olmuĢtur.

Kayrevân, tamamı Mâlikî mezhebi mensuplarının bulunduğu bir ilim merkezi konumundadır.16

Gerek Ġslam âlimleri gerekse Kuzey Afrika açısından önemli bir ilim merkezidir. Özellikle Kayrevân, Mâlikî mezhebinin geliĢip yayılmasında en önemli rolü üstlenen Irak ve Kurtuba gibi Ģehirler arasında en önemlisidir.17

1.2.Nesebi ve Doğumu

Abdullah b. Ebî Zeyd Abdurrahman en-Nefzî18 el-Kayrevânî; öğrencisi Mekkî Ġbn Ebî Tâlib el-Mukrî (ö. 437/1045), asıl isminin Ġbn Ebî Zeyd Abdurrahman olduğunu aktarmaktadır.19

Künyesi Ebû Muhammed ve lakabı ise ikinci Mâlik

15 Hâdî Hammû, er-Risâletü‟l-Fıkhıyye, nĢr giriĢi, s. 12. 16 Ġbn Haldûn, Mukaddime. s. 568.

17

Öztürk, Seyfullah, İbn Ebî Zeyd el-Kayrevânî, s. 4.

18 Nefzi, Kuzey Afrika Ģehirlerinden Endülüs‟te bir beldenin ismidir. Bk. Yakut el-Hamevî

ġihâbüddin Ebû Abdullah Yakut b. Abdullah er-Rumî, Mu„cemu‟l-Buldân, Beyrut, 1995, V, 296.

(23)

anlamında Mâlikü's-Sagîr diye meĢhur olmuĢtur.20

Bu lakabı almasındaki en etkin rolü hiç Ģüphesiz Mâlikî mezhebini, özellikle Kuzey Afrika ve çevresinde yaygın hale getirmesidir. Ġbn Ebî Zeyd‟in gerek halkın anlayacağı Ģekilde kitaplar te‟lif etmesi, gerekse yetiĢtirdiği öğrenciler aracılığı ile bu bölgelerde Mâlikî mezhebinin benimsenmesinde ve halk nazarında kabul görmesinde oldukça etkili olmuĢtur.

Ġbn Ebî Zeyd‟in Risâle isimli eserinin Ģârihlerinden biri olan Ahmed Zerrûk (ö. 899/1493), Ġbn Ebî Zeyd‟in nisbetini zikrederken Nefzî yerine Nefzâvî olarak kaydeder. Bununla birlikte Nefzî olarak okunduğunda, Afrika‟nın baĢka bir beldesi olduğunu söyler.21

Yakut el-Hamevî (ö. 826/l422) ise, Ġbn Ebî Zeyd‟in Kayrevân‟ın batısında yer alan Nefze denilen bir belde ve kabileye mensup olduğunu söyler.22

Ġbn Ebî Zeyd, Tunus'un Kayrevân Ģehrinde 310/922 yılında doğmuĢtur.23

Diğer bir görüĢe göre ise, Tunus‟un güneyindeki Nefzâve bölgesinde doğduğu, daha sonra Kayrevân‟a yerleĢtiği Ģeklindedir.24

Bazı kaynaklarda 313/95525, 316/95826 yılında doğduğu söylenmiĢ ise de, bunun doğru olmadığı anlaĢılmaktadır. Zira Ġbn Ebî Zeyd,

er-Risâle isimli eserini 17 yaĢında (327/939) yazdığı bilinmektedir.27 Bu da Ġbn Ebî Zeyd‟in 310/922 yılında doğduğunu doğrular niteliktedir.28

1.3.Eğitimi ve Hocaları

Ġbn Ebî Zeyd, doğduğu Ģehir olan Kayrevân‟da eğitim hayatına baĢlamıĢtır. Onun zamanında Kayrevân, zengin bir ilmi birikimi bünyesinde barındıran bir Ģehir

20 Zehebî, Siyeru A„lâmi‟n-Nübelâ, XII, 490.

21 Ahmed Zerrûk, Ebü‟l-Abbâs ġihâbüddîn Zerrûk Ahmed b. Ahmed b. Muhammed b. Îsâ el-Burnusî

el-Fâsî, Şerhu Akideti Risâleti İbn Ebî Zeyd Kayrevânî, Beyrut, 2006, I, 13.

22 Yakut el-Hamevî, Mu„cemu‟l-Buldân, V, 296. 23

Sezgin, Fuat, Tarîhü‟t-Türâsi‟l-Arabî, (GAS) ter. Mahmut Fehmi Hicazi, Fehmi Ebû‟l-Fâdıl, Heyetü‟l-mısriyyeti‟l-ammeti li‟l-kitap, 1978. II, 152; Ahmed Zerrûk, Şerhu Rub„î‟s-Sânî min Risâleti

İbn Ebî Zeyd Kayrevânî, thk. Abdulhakim Ahmet Ebû Zeyyan, Daru‟l-Mektebeti‟Ģ-ġâ„bî, Libya, ts. s.

14; Kâdî Abdulvehap b. Ali el-Bağdadî, Şerhu‟r-Risâle, Daru Ġbn Hazm 1. bs., Beyrut, 2007. I, 4; Salih b. Abdussem„î el-Âbî, es-Semeru‟d-Dânî alâ Risâleti‟l-Kayrevânî, Daru‟l-Fadîle, Kahire, ts. s. 9; Ebû Süleyman el-Muhtar b. Arabi, Menâhilü‟z-Zülâle fî Şerhi ve Edilleti‟r-Risâle Daru Ġbn Hazım, 1. bs Beyrut, 2013, I, 22; Ġbn Ebî Zeyd el-Kayrevânî, ez-Zebbu an Mezhebi Mâlik, thk. Muhammed Allemi, Silsiletü nevâdiri‟t-turâs, 1. bs., Ribat, 2011, Mukaddime, I, 70.

24

Kâdî Iyâz, Tertîbü‟l -Medârîk, IV, 492; Salih b. Abdussem„î, es-Semeru‟d-Dâniyyi alâ

Risâleti‟l-Kayrevânî, s. 9

25 Ebû‟l-Abbas Ahmed b. Muhammed el-KalĢânî, Tahrîru‟l-Makâle fî Şerhi‟r-

Risâle, thk. Ebu‟l-Fâdl Dimyatî, Daru Ġbn Hazm, I-VIII, 1. bs., Beyrut, 2016, I, 23.

26

Brockelmann, Tarîhu‟l-Edebi‟l-Arabî (GAL), III, 286.

27 Zehebî, Siyeru A„lâmi‟n-Nübelâ, XII, 491; Apaydın, H. Yunus, “Ġbn Ebî Zeyd”, TDV İslam

Ansiklopedisi, XIX, s. 452.

(24)

konumunda olduğu, baĢta Ukbe b. Nafi Câmii olmak üzere Mâlikî mezhebi âlimleri, Ģehrin farklı noktalarında çeĢitli dersler verdiği nakledilmektedir. Küçük yaĢta Kur‟ân-ı Kerim‟i ezberlemiĢ olan Ġbn Ebî Zeyd, Ukbe b. Nafi Câmii‟nde Ġslami ilimlerin çeĢitli alanlarında dersler almıĢtır.29

Hafızasının kuvvetli oluĢu, ilme yatkınlığı onun kısa zamanda yol almasını sağlamıĢtır. Ders aldığı hocalardan en iyi Ģekilde istifade etmiĢ, gerek akli gerekse nakli ilimlerde bilgi birikime sahip olmuĢtur. Çok erken bir yaĢ denilebilecek bir çağda 17 yaĢında30

er-Risâle‟yi yazmıĢ olması, O‟nun ilme olan yatkınlığını ve zekâsını kanıtlar niteliktedir.

Ġbn Ebî Zeyd ilmi birikiminin büyük bir kısmını, Keyravân‟da bulunduğu dönemlerde elde etmiĢtir. Bunun yanında Fas, Mısır, ġam, Bağdat ve Hicaz‟da, hac ibadetini yapmak için gittiği seyahatler vesilesiyle birçok hocadan ders alma fırsatı bulmuĢtur.31

Ġbn Ebî Zeyd‟in ders aldığı hocalar hakkında kısaca Ģu bilgiler verilebilir: 1. Ebu‟l-Fâdl el-Abbas b. Îsâ el-Memsî (ö. 333/944), Afrika‟nın Memsi beldesine nispetle anılır. Mâlikî mezhebinde söz sahibi, fakih bir âlimdir. Kelam ilmini iyi bilir, cedel ve münazara konusunda oldukça etkili olduğu ve isminin zamanın meĢhur kelamcıları arasında zikredildiği aktarılır. Ubeydîler‟in küfür üzerine olduğuna inanması sebebiyle, Mehdiye yakınlarında Ubeydîler tarafından Ģehit edilmiĢtir.32

2. Ebû Süleyman Rebî„ b. Atâullâh b. Nevfel el-Kettân (ö. 333/944), zamanının büyük fakihlerden olup, Kur‟ân ve hadis hafızı olduğu, aynı zamanda hadis alanında ilel ve rical ilmini iyi bildiği zikredilmektedir. Kayrevân Câmiî‟nde fıkıh dersleri vermiĢtir. YaklaĢık 333/944 senesinde Ģehit edilmiĢtir.33

3. Ebû Bekir Muhammed b. Muhammed (ö. 333/944) Daha çok Ġbn Lebbâd el-Kayrevânî diye meĢhur olmuĢtur. Fakih, hafızası kuvvetli bir âlim olduğu Kur‟ân

29

Ebu‟l-Ecfân, Kitâbü‟l-Câmi‟ nĢr giriĢi, s. 25.

30 Zehebî, Siyeru A„lâmi‟n-Nübelâ, XII, 491.

31 Muhammed b. Ömer b. Ali b. Salim Mahlûf (ö. 1360/1942), Şeceretü‟n-Nûri‟z-Zekiyye fî

Tabakâti‟l- Mâlikîyye, thk. Abdülmecid hayali, Daru‟l-Kütübi‟l-Ġlmiyye, 1. bs., Lübnan, 2003, I, 143;

Zehebî, Siyeru A„lâmi‟n-Nübelâ, XII, 490.

32 Kâdî Iyâz, Tertîbü‟l-Medârîk, IV, 492; Muhammed b. Mahlûf, Şeceretü‟n-Nûri‟z-Zekiyye, I, 143;

Zehebî, Siyeru A„lâmi‟n-Nübelâ, XII, 490.

(25)

ilimlerini, nâsıh ve mensûhu iyi bildiği zikredilmektedir. Nakledildiğine göre34, iyi bir fakih olmasına rağmen meclisinin darlığı sebebiyle kendisiyle müzakere etme imkânı bulmak oldukça zor olurmuĢ. 333/944 Senesinde Ģehit edilmiĢtir.35

4. Ebu‟l-Arab Muhammed b. Ahmed b. Temim el-Kayrevânî (ö. 333/944) kendisi, Tabakâtü‟l-Ulemâi‟l- İfrikiyye eserinin müellifidir. Sünen, tarih ve rical ilimlerinde temayüz etmiĢ, sika bir âlim olup. Ubeydîlerle yapılan savaĢta Ģehit olmuĢtur.36

5. Ebû Abdullah Muhammed b. Mesrur Assal (ö. 346/957) Afrika‟da Ġlmiyle tanınmıĢ, fakih bir âlim olan âbid kiĢiliğiyle de tanınan Assal‟ın aynı zamanda çokça namaz kılıp, Kur‟ân okuduğu rivayet edilmektedir.37

6. Ebu‟l-Abbas Abdullah b. Ahmed b. Ġbrahim b. Ġshâk el-Ġbbeyânî (ö. 352/963), Mâlikî mezhebi hafızlarından, dönemin Afrikalı âlimlerindendir. Ġbbeyânî, Ġbn Ebî Zeyd‟in bazı zor meselelerle karĢılaĢtığında meselenin çözümü için mektupla baĢvurduğu hocalarındandır. Bir seferinde Ġbbeyânî‟nin Mısır‟a gittiği, kendisini çok sayıda Mısır ulemâsı‟nın karĢıladığı ve bununla birlikte içlerinde ondan daha fakih birinin olmadığı nakledilmektedir. Ebû Ġshâk b. ġa„bân (ö. 355/965) onun Fas‟ta o dönemin en iyi âlimlerinden biri olduğunu nakletmektedir.38

7. Habîb Mevlâ Ebî Süleymân b. Rebî„ (ö. 339/950), Kendi zamanının fakih, âbid bir âlimi olarak bilinen Ġbn Rebî„, Ġmam Sahnûn (ö. 240/854)‟un birçok öğrencisinden rivayetleri bulunmaktadır.39

8. Ebû Ġshak Ġbrahim es-Sıbâî (ö. 356/967): kendi zamanında, Kayrevân'ın en büyük âlimlerinden biriydi. Aklî-melekesi kuvvetli, kendisine birçok ilmi meselede baĢvurulan biri olduğu nakledilmektedir.40

34 Muhammed Allemi, ez-Zebbu an Mezhebi Mâlik, Mukaddime I, 71.

35 ġirâzî Ebû ishâk Ġbrahim b. Ali, Tabakâtü‟l-Fukaha, Beyrut, 1970, s.160; Kâdî Iyâz,

Tertîbü‟l-Medârîk, IV, 493; Ġbn Ferhûn, ed-Dîbâcu‟l-Müzhep, 428.

36

Kâdî Iyâz, Tertîbü‟l-Medârîk, IV, 493; Debbâğ, Ebû Zeyd Abdurrahman b. Muhammed el-Ensârî,

Meâlimü‟l-İmân fî Ma„rifeti Ehli Kayrevân, tlk. Ġsa b Nâci et-Tenûhî, Daru‟l-Kütübi‟l-Ġlmiyye, 1. bs.,

Beyrut, 2005. III, 110.

37 Zehebî, Siyeru A„lâmi‟n-Nübelâ, XII, 490; Muhammed b. Mahlûf, Şeceretü‟n-Nûri‟z-Zekiyye, I,

143.

38 Kâdî Iyâz, Tertîbü‟l-Medârîk, IV, 493; Ġbn Ferhûn, ed-Dîbâcu‟l-Müzhep, 428. 39 Debbâğ, Meâlimü‟l-İmân, III, 111; Kâdî Iyâz, Tertîbü‟l-Medârîk, IV, 493. 40 Abdülmecid Türki, Kitâbü‟l-Câmi„, Mukaddime, s. 56.

(26)

9. Muammir Ebû Osman Sa„dûn b. Ahmed el-Havlânî (ö. 325/936), Tunus‟un sahil beldelerinden biri olan Münestîr41 âlimlerindendir ve orada vefat etmiĢtir. Sahnûn‟a yetiĢmiĢ42

, fakat ondan ders almamıĢtır. 100 YaĢında vefat ettiği rivayet edilir.43

10. Ebû Meymûne Derras b. Ġsmail el-Curevî (ö. 357/967), kelamcı, fakih bir âlim olup, Fas'dan Kayrevân‟a gelen âlimler arasındadır. Mâlikî mezhebinin yayılmasın da büyük katkıları olan bir âlimdir. Hatta onun Müdevvene‟yi Fas‟a ilk götüren kiĢi olduğu nakledilir.44

11. Ahmed b. Muhammed b. Ziyad el-Basrî (ö. 340/952, Ġbn Ebî Zeyd‟in Hac esnasında en çok istifade ettiği hocalarından biridir. Ebû Sa„îd el-A„rabî diye meĢhurdur. Hafız, mutasavvıf bir zattır. Mekke‟de ikamet etmiĢ, Mescid-i Haram‟da imamlık yapmıĢ ve orada vefat etmiĢtir.45

12. Ebû Muhammed Abdullah b. Ġbrahim (ö. 392/1001), uzun yıllar Kurtuba‟da ilim tahsil etmiĢ, daha sonra doğuya ilmi seyahatlere çıkmıĢtır. Ġbn Ebî Zeyd kendisinden Endülüs‟lü Ģeyhleriyle alakalı bilgiler yazmıĢtır. Irak, Mısır, Bağdat, Hicaz gibi birçok ilim merkezlerini dolaĢıp ve oranın âlimlerinden dersler almıĢtır. Ġmam Dârekutnî (ö. 385/995) ile karĢılıklı ilmi alıĢveriĢte bulunduğu da nakledilir.46

13. Ġbrahim b. Muhammed b. Münzîr (?), Ġbn Ebî Zeyd, Ġbrahim b. Muhammed‟in babası müçtehit imam Muhammed b. Münzîr (ö 318/930)‟in kitaplarından birçok meselele hakında nakilde bulunduğu aktarılmaktadır.47

14. Ahmed b. Ġbrahim b. Hammâd el- Kâdî (ö. 329/940) hafız ve sika bir âlimdir. Mısır kâdîlığında bulunmuĢtur.48

41 Münestir; Tunus‟un doğu sahillerinde bulunan tarihi özelliği olan bir turizm Ģehridir. bk. Yiğit,

Ġsmail, “Münestîr”, TDV İslam Ansilopedisi, XXXII, 8-9.

42 Sahnûn lakaplı Abdusselam Said et-Tenûhî‟nin vefatı 240/854 olduğuna göre, Havlânî‟nin o

sıralarda 15 yaĢında olduğu anlaĢılmaktır. Bu da bu bilgiyi doğrular niteliktedir.

43

Zehebî, Târîhu‟l-İslâm, VII, 509; Muhammed Mahfuz, Terâcimu‟l-Müellifîne‟t-Tûnisiyyîn, Beyrut, 1994, II, 97; Muhammed b. Mahlûf, Şeceretü‟n-Nûri‟z-Zekiyye, I, 123.

44 Kâdî Iyâz, Tertîbü‟l-Medârîk, IV, 493; Ġbn Ferhûn, ed-Dîbâcu‟l-Müzhep, 428.

45 Zehebî, Siyeru A„lâmi‟n-Nübelâ, XII, 490: Ebû Sehl Muhammed b. Abdurrahman el-Mağrâvî,

Mevsûatü Muvâkıfi‟s-Selef fî Akîdeti ve‟l-Menhec ve‟t-Terbiye, Mektebetü‟l-Ġslami, Kahire, ts, V, 367.

46

Kâdî Iyâz, Tertîbü‟l-Medârîk, VII, 136.

47 Kâdî Iyâz, Tertîbü‟l-Medârîk, IV, 493; Ziriklî, Hayreddin b. Muhammed ed-DımeĢkî, el-A„lâm,

2002, s. 162.

(27)

15. Ebû Ali b. Ebî Hilal (?).49

16. Muhammed b. Mesrûr el-Haccam (ö. 346/957).50 17. Muhammed b. Feth (ö. 334/945).51

18. Hasan b. Nasr es-Sûsî (ö. 341/952).52 19. Ebu‟l-Fadl el-Kaysî (?).53

20. Muhammed b. Osmân el-Ezdî (?).54 21. Hasen b. Bedir (?).55

22. Ahmed b. Ebî Saîd (?).56

23. Muhammed b. Nazîf el-Bezzâz (?).57 24. Ebû Ġshâk Ali b. Müslim el-Bekrî (?).58 25. Ġbn Ebî‟l-Ezher (ö. 371/981).59

26. Ġbn Ebî HiĢam Ebû Saîd Halef (ö. 373/983).60

27. Ebu‟l-Hasen el-KâniĢî (ö. 347/958).61 28. Osman b. Saî„d el-Garâbelî (ö. 335/946).62

29. Muhammed b. Mûsâ b. Abdurrahman (?).63 30. Ahmed b Nezzâr (ö. 337/948).64

31. Ġsâ b. Seâde el-Sicilmâsî (ö. 353/964).65

49 Kâdî Iyâz, Tertîbü‟l-Medârîk, IV, 493; Ġbn Ferhûn, ed-Dîbâcu‟l-Müzhep, 428. 50

Kâdî Iyâz, Tertîbü‟l-Medârîk, IV, 493; Zehebî, Siyeru A„lâmi‟n-Nübelâ, XII, 490.

51 Ahmed Zerrûk, Şerhü Rub„î‟s-Sânî, s. 15.

52 Kâdî Iyâz, Tertîbü‟l-Medârîk, IV, 493; Zehebî, Siyeru A„lâmi‟n-Nübelâ, XII, 490. 53 Ġbn Ferhûn, ed-Dîbâcu‟l-Müzhep, 428.

54

Muhammed Allemi, ez-Zebbu an Mezhebi Mâlik, Mukaddime, I, 75.

55 Kâdî Iyâz, Tertîbü‟l-Medârîk, IV, 493. 56 Kâdî Iyâz, Tertîbü‟l-Medârîk, IV, 493. 57

Muhammed b. Mahlûf, Şeceretü‟n-Nûri‟z-Zekiyye, I, 140.

58

Abdülmecid Türki, Kitâbü‟l-Câmi„, Mukaddime, s. 57.

59 Kâdî Iyâz, Tertîbü‟l-Medârîk, VI, 263. 60 Kâdî Iyâz, Tertîbü‟l-Medârîk, VI, 210. 61 Kâdî Iyâz, Tertîbü‟l-Medârîk, VI, 40. 62

Zehebî, Siyeru A„lâmi‟n-Nübelâ, XII, 490.

63 Kâdî Iyâz, Tertîbü‟l-Medârîk, V, 92.

(28)

32. Sahnûn b. Ahmed b. Melûl et- Tenûhî (ö. 343/954).66 33.Ahmed b. Ġbrahim el-Ezdî (ö. 329/940).67

34. Ziyâd b. Mûsâ (?).68

Ġbn Ebî Zeyd, bazı âlimlerin takdirlerini kazanmıĢ, onlarla aynı mecliste bulunma fırsata bulmuĢtur. Nitekim Ebû Ġshak es-Sibâî (?) ile aynı mecliste bulunduğu zamanlarda, kendisine yöneltilen zor meseleler hakkında, müzakere etme imkânı bulmuĢ ve Sibâî‟den bu konuda yardım almıĢtır. Ebû Muhammed Abdullah b. Ebî‟l-Kasım et-Tucîbî, hastalığının arttığı bir dönemde arkadaĢları, kendisine, kitaplarını zamanın baskıcı yönetiminden korumasını önermiĢler, o da kitaplarına el konulur düĢüncesiyle kitaplarını üç kısma ayırarak, bir kısmını da Ġbn Ebî Zeyd‟e verdiği nakledilmektedir.69

1.4.Ġcazeti ve Senedi

Ġbn Ebî Zeyd, kendinden önceki ehli-sünnet âlimlerin yolundan gitmiĢ, onların usul ve esaslarına göre hareket etmiĢtir. Gerek hadis rivayet etme, gerekse fukahânın sözlerini aktarma noktasında, son derece titiz ve hassas davranmıĢ, bu tutumu da onun kitaplarının güvenirliğini pekiĢtirmiĢ ve ilim ehli nezdinde kabul görmesini sağlamıĢtır.

Ġslam‟ın ilim merkezleri olarak kabul edilen Mısır, Bağdat, ġam, Fas gibi yerlerde zamanın meĢhur âlimleri ile birlikte olma imkânı bulan Ġbn Ebî Zeyd, bazılarından icazet alma fırsatını da kaçırmamıĢtır. O dönemde icazet aldığı hocaları, senet halkasının önemli temsilcileri olarak kabul edilmektedir. Ġbn ġa‟bân el-Mısrî (ö. 355/965),70 Mervezî (ö. 371/981)71 Ebû Bekr Ebherî (ö. 375/985),72 Ebû Saîd b. el-A„râbî 73 olmak üzere birçok kiĢiden icâzet almıĢtır.

65

Kâdî Iyâz, Tertîbü‟l-Medârîk, VI,278.

66

Kâdî Iyâz, Tertîbü‟l-Medârîk, VI, 52.

67 Kâdî Iyâz, Tertîbü‟l-Medârîk, V, 264. 68 Kâdî Iyâz, Tertîbü‟l-Medârîk, IV, 493.

69 Hâdî Hammû, Risâletü‟l-Fıkhıyye, nĢr giriĢi, s. 15. 70

Muhammed b.Kasım b. ġa„bân: Mısır‟da Mâlikî mezhebinin meĢhur fakihlerindendir. 355/965 senesinde, seksen dört yaĢında vefat etmiĢtir. bk. Zehebî, Siyeru A„lâmi‟n-Nübelâ, XVI 78; Adil Nüveyhid, Mu„cemü‟l-Müfessirin, Beyrut, 1988, II, 605; Muhammed b. Mahlûf,

(29)

Ġbn Ebî Zeyd, her âlimin kendisinde olmasını istediği bir övünç vesilesi olan âlî isnada sahip olduğu nakledilir. Nitekim Ahmed b. Ganîm en-Neferâvî (ö. 1125/1713) Ģöyle demektedir: “Ġbn Ebî Zeyd‟in en büyük özelliği fıkıhta âlî isnada sahip olmasıdır. Zira o, Sahnûn‟dan sadece bir, Ġbn-Kâsım‟dan iki, Ġmam Mâlik‟ten üç vasıta ile nakilde bulunmuĢtur”.74

Ġbn Ebî Zeyd, te‟lif ettiği bazı kitapları için senedler zikretmiĢ ve eserlerindeki nakillerini bizzat dinlediği, alıntı yaptığı kiĢilere dayandırmıĢtır. Bunların baĢında,

en-Nevâdir ve‟z-Ziyâdât adlı eseri gelmektedir. Zira bu eserindeki bazı meseleleri,

mektuplaĢma yoluyla Bekir b. Alâ‟ (ö. 344/955), 75

Ebû Bekir el-Ebherî ve Ebû Ġshâk b. el Faradî gibi hocalardan aldığı nakledilir. Ġçinden çıkamadığı, karĢılaĢtığı birçok meseleyi hocalarına mektup yazarak açıklığa kavuĢturmuĢtur. Nitekim zaman zaman karĢılaĢtığı zor meseleler hakkında hocası el-Ġbbeyânî (ö. 352/963)‟ye mektup yazar, hocası da gereken açıklamayı kendisine yazarak bildirdiği nakledilir.76

Irak ulemasından el-Kâdî Ġbnü‟t-Tayyip‟e keramet hakkında bir meseleyi kendisine açıklamasını isteyerek bir elçi göndermiĢ ve Ġbn et-Tayyip özel bir risâle yazarak kendisine göndermiĢtir. Bu meseleyi sormasına götüren sebep ise, yaĢadığı bir olay neticesinde gerçekleĢmiĢtir. ġöyle ki; Kayrevân‟da bir gün adamın biri, akıllara ters gelen bazı garip hallerden bahsediyor diyerek, bazıları Ġbn Zeyd‟e gelerek, mesele hakkında sormuĢlar. Bunun üzerine Ġbn Zeyd: “Belki bütün bunlar rüyada olmuĢtur” diyerek bazı açıklamalarda bulunmuĢtur. Bu olay üzerine Ġbn Ebî Zeyd, konuyla alakalı bir kitap telif etmiĢ ve netice itibariyle Ġbn Ebî Zeyd‟i kerameti inkâr ediyor, bu adam mu„tezilî biridir, diye yaygara yapmaya baĢlamıĢlar. ĠĢte bu süreçte Ġbn Zeyd, bu meselenin çözümü için Kâdî Ġbn Tayyip‟e elçi göndermiĢ. Rivayet edildiğine göre elçi bir sene kadar uzun bir süre Kâdî‟nın cevabını beklemiĢ. 71

Muhammed Ebû Bekir b. Ahmed, Mâlikî fakihi, birçok te‟lif ettiği eseri vardır. 333/944 yılında vefat etmiĢtir. bk. Ġbn Ferhûn, ed-Dîbâcu‟l-Müzhep, II 186; Muhammed b.Mahlûf,

Şeceretü‟n-Nûri‟z-Zekiyye, I, 143.

72

Dârakutnî, Bakıllânî gibi meĢhur âlimlerin kendisinden ders aldığı meĢhur Mâlikî fakihlerindendir. Bağdat‟ta ders vermiĢ ve 375/985 yılında orada vefat etmiĢtir. bk. Ġbn Ferhûn, ed-Dîbâcu‟l-Müzhep, II, 235; Muhammed b.Mahlûf, Şeceretü‟n-Nûri‟z-Zekiyye, I, 143.

73 Debbâğ, Meâlimü‟l-İmân, III, 112.

74 Hâdî Hammû, er-Risâletü‟l-Fıkhıyye, nĢr giriĢi, s. 12. 75

Bekir b. Alâ, Mâlikî mezhebi âlimlerindendir. Basra ehlinden olup, daha sonra Mısır‟a geçmiĢ ve seksen yaĢlarında olduğu sırada orada vefat etmiĢtir. bk. Muhammed Allemi, ez-Zebbu an Mezhebi

Mâlik, Mukaddime, I, 85.

(30)

Kâdî Ġbn Tayyip, Peygamberlerin mucizesi ile evliyanın kerameti arasındaki farkları ve Ġbn Zeyd‟in tevilinin doğruluğu içeren iki cilt halinde bir kitap göndermiĢtir. Kitabın baĢında da Ġbn Ebî Zeyd‟i öven, onun ilimdeki yerini, değerini anlatan sözler yanında Ġbn Zeyd‟in kerameti inkâr etmediğini ve mutezilî biri olmadığını da yazmıĢtır.77

Ġbn Ebî Zeyd‟in, gerek yaĢadığı Ģehir olan Kayrevân‟da, gerekse diğer ilim merkezlerinde hocalarıyla bizzat görüĢerek ders aldığı gibi, Bağdat‟ta Mâlikî fakihlerinden birçok âlimle mektup yoluyla bilgi alıĢveriĢinde bulunduğu, icâzet alıp, icâzet verdiği nakledilmektedir.78

1.5.Öğrencileri

Ġbn Ebî Zeyd, Mâlikî mezhebinin Kuzey Afrika ve çevresine yayılmasında büyük katkısı olmuĢ, Kayrevân‟ın yetiĢtirdiği önemli temsilcilerinden biridir. BaĢta fıkıh, akâid olmak üzere Ġslami ilimlerin birçok alanında yaptığı baĢarılı çalıĢmalar, ortaya koyduğu görüĢlerin kabul görmesini sağlamıĢtır. Kayrevân, Ġbn Ebî Zeyd‟le ayrı bir değer kazanmıĢ ve bir cazibe merkezi haline gelmiĢtir, Ġbn Ebî Zeyd, gerek Mâlikî mezhebinde izlediği usul ve yöntem sebebiyle, gerekse meseleleri çözmedeki maharetiyle, çevresinde büyük bir topluluğun oluĢmasına sebep olmuĢtur. Bu topluluğun içerisinde Mâlikî Mezhebi‟nin geliĢip yayılmasında önemli rol oynayacak öğrenciler yetiĢmiĢtir. Ġbn Ebî Zeyd, hem kendi zamanında, hem de öğrencilerinin vasıtasıyla sonraki asırlarda, Kuzey Afrika ve Endülüs' te, Mâlikî Mezhebi‟nin halk tarafından sevilip yayılmasına büyük katkılar sağlamıĢtır.

Ġbn Ebî Zeyd‟in yetiĢtirdiği öğrenciler hakkında kısaca Ģu bilgiler verilebilir: 1.5.1. Kayrevânlı Olanlar

1. Ebû Sa„îd Hallâf b. Ebî'l-Kasım el-Ezdî (ö. 372/982), “el-Berâzi„î” diye meĢhur Mâlikî Mezhebi‟nin büyük fakihlerindendir. et-Temhî ve “İhtisârü‟l-Vâdiha adlı iki eserinin yanı sıra, Ġbn Ebî Zeyd‟in telif etmiĢ olduğu Muhtasaru‟l-Müdevvene isimli eserini ihtisar ederek et-Tehzîb adlı eseri yazmıĢtır. Bu son eser, Fıkıh talebeleri arasında elden ele dolaĢan bir kitap haline gelmiĢ, medreselerde ders kitabı

77 Ebu‟l-Ecfân, Kitâbü‟l-Câmi„, nĢr giriĢi, s. 31.

(31)

olarak okutulmuĢtur. Eser, Kuzey Afrika, Fas ve Endülüs‟de kabul görmüĢ, itimad edilen bir kitap haline gelmiĢtir.79

2. Ebu‟l-Kâsım Abdurrahman b. Muhammed el-Lübeydî el-Hadramî el Kayrevâni (ö. 440/1048), Ģair âlimlerdendir. Afrika‟nın sahil beldelerinden Lebîde‟ye nispet edilir. Mâlikî mezhebine çok sayıda eser bırakmıĢ, Müdevvene‟ye ihtisar yapmıĢ ve Kayrevânda vefat etmiĢ büyük fakihlerdendir.80

3. Ebû Bekir Ahmed b. Abdurrahman el-Havlânî el-Kayrevânî (ö. 432/1040), Kuzey Afrika ve Mısır ulemâsından dersler almıĢtır. Kendi zamanının büyük âlimlerinden oluğu kabul edilen Havlânî, Mâlikî mezhebine birçok öğrenci yetiĢtirmiĢtir. MeĢhur Mâlikî fakihi es-Suyûrî 81

onlardan biridir.82

4. Ebû Abdullah el-Hüseyn b. Ebî‟l-Abbas b. Abdurrahman-el-Ecdâbî (ö. 432/1040), Mâlikî mezhebinin Kayrevân fakihlerindendir. Özellikle Mısır ve Hicaz‟a seyahatler yapmıĢtır. Gittiği Ģehirlerin âlimlerinden istifade etmiĢtir. Bazı âlimlerin menkıbeleri hakkında telifleri olduğu nakledilmiĢtir.83

5. Ebû Ömer Ahmed b. Muhammed b. Sa„dî el-ĠĢbilî (ö. 410/1019), Mâlikî fakihi, muhaddisti. Ebherî (ö. 375/985) den ders aldığı, Mehdiye Ģehrinde fetva verdiği ve. Manastır beldesinde vefat ettiği nakledilir.84

6. Ebû Abdullah Muhammed Abbas el-Havvâs el-Ensari (ö. 426/1034), ilmi, fazileti ve ibadetiyle Ģöhret bulmuĢtur. Ġbn Ebî Zeyd‟in arkadaĢı Ebû Hasan el-Kâbisî (ö. 403/1012)‟den dersler almıĢ, birçok talebenin yetiĢmesine öncülük etmiĢ Kayrevân‟lı zâhid âlimler silsilesinden olduğu aktarılmıĢtır.85

79

Debbâğ, Meâlimü‟l-İmân, III, 112; Kâdî Iyâz, Tertîbü‟l-Medârîk, IV, 493.

80 Zehebî, Siyeru A„lâmi‟n-Nübelâ, XVII, 623; Ġbn Ferhûn, ed-Dîbâcu‟l-Müzhep, 429.

81 Ebu‟l-Kâsım Abdulhâlik b. Abdu‟l-Vâris; Kayrevân‟ın yetiĢtirdiği son ulemasından sayılır.

460/1067 Senesinde Kayrevân‟da vefat etmiĢtir. bk. Zehebî, Siyeru A„lâmi‟n-Nübelâ, XVIII, 213.

82

Muhammed b. Mahlûf, Şeceretü‟n-Nûri‟z-Zekiyye, I, 143; Muhammed Allemi, ez-Zebbu an

Mezhebi Mâlik, Mukaddime, I, 88.

83 Mahfuz Muhammed, Terâcimu‟l-Müellifîne‟t-Tûnisiyyîn, I, 41; Ġbn Ferhûn, ed-Dîbâcu‟l-Müzhep,

429.

84

Mustafa b. Abdullah Osmânî, Süllemü‟l-Vusûl ilâ Tabakâti‟l-Fuhûl, thk. Mahmûd Abdulkadir Arnâvûd, Ġstanbul, 2010, I, 170.

85 Kâdî Iyâz, Tertîbü‟l-Medârîk, IV, 493; Ġbn Ferhûn, ed-Dîbâcu‟l-Müzhep, s. 429; Muhammed

(32)

7. Ebû Bekir Atîk b. Halef et-Tucîbî (ö. 422/1030), tarihçi fakihlerdendir. Doğuya seferler yapmıĢtır. Oranın ulemasından dersler almıĢtır. Kitâbü‟t-Tabakât ve

Kitâbü‟l-İftihâr isimli eserler telif etmiĢtir.86

8. Ebû Muhammed Mekkî b. Ebî Tâlip el-Kaysî el-Kayrevânî (ö. 437/1045), Kayrevân‟da doğmuĢtur. Genç yaĢta ilim yolculuğuna baĢlamıĢ, Mısır, Hicaz ve Endülüs gibi ilim merkezlerinde uzun yıllar ilim tahsil etmiĢtir. Arap dili, kıraat tefsir, hadis, fıkıh alanında dersler almıĢtır. Daha sonra Kurtuba‟ya yerleĢmiĢ ve ömrünün sonuna kadar orada kalmıĢtır. Kitâbü‟n-Nâsıh ve‟l-Mensûh,

İ„râbu‟l-Kur‟ân, Tefsîrü Mekkî gibi birçok eser telif etmiĢtir.87

9. Ebû Zekeriyya Yahyâ b. Ali eĢ-ġakrâtısî el-KureĢî (ö. 429/1037), Tûzer beldesindendir. Ġbn Ebî Zeyd ve arkadaĢlarından ilim tahsil etmek sebebiyle daha sonra Kayrevân‟a yerleĢmiĢ edîp, Ģâir âlimlerden biridir.88

1.5.2. Mağribli Olanlar

1. Ebû Abdurrahman b. Ahmed b. Acûz es-Sebtî el-Fâsî (ö. 413/1022), allame ve hafızdı. Fas‟ta bulunduğu dönemde kendisine ilmi seyahatler yapılan biridir. Adeta fetva makamı olarak kabul edilir ve verdiği birçok fetvaları vardır. Daha sonra Fas‟tan Kayrevân‟a geldiği ve Ġbn Ebî Zeyd‟e öğrenci olduğu ve uzun yıllar buna devam ettiği nakledilir. Ġbn Ebî Zeyd‟in Kitaplarını bizzat kendisinden dinlediği rivayet edilir.89

2. Ebû Muhammed b. Gâlip Temmâm el-Hemdânî (ö. 434/1041), ilmi seyehatler vesilesiyle Endülüs‟te ve Mısır‟da birçok hocadan ders almıĢ, Sebte‟li90 Mâlikî âlimlerindendir. Mezhepte söz sahibi, hafız, edip, Ģair kimliğinin yanı sıra

86

Muhammed Mahfuz, Terâcimu‟l-Müellifîne‟t-Tûnisiyyîn, I, 224.

87

Ebû Muhammed Mekkî b. Ebî Tâlip el-Kaysî el-Kayrevânî, el-Hidâye ilâ Bulûgi‟n-Nihâye, 2008, I, 10,11; Kâdî Iyâz, Tertîbü‟l-Medârîk IV, 493; Ġbn Ferhûn, ed-Dîbâcu‟l-Müzhep, s. 429.

88 Ziriklî, el-A„lâm, VIII, 157.

89 Zehebî, Siyeru A„lâmi‟n-Nübelâ, XII, 490; Muhammed b. Mahlûf, Şeceretü‟n-Nûri‟z-Zekiyye, I,

171.

90 Sebte, Fas‟ın kuzeyinde Cebelitârık Boğazı‟nın Akdeniz‟e bakan kısmında yer alan ve halen

Ġspanya hâkimiyetinde altında bulunan bir Ģehirdir. bk. Ceren, Ġsmail, “Sebte”, TDV İslam

(33)

fetvada kendisine müracaat edilen biridir. Kayrevan‟da bulunduğu sıralarda Ġbn Ebî Zeyd‟den eserlerinin tamamını dinleme imkânı bulduğu nakledilir. 91

3. Halef b. Nâsır 92

4. Ġbn Ahmed Kunuv es-Sicilmâsî de Mağribli öğrencileri arasındadır.93 1.5.3. Endülüslü Olanlar

1. Ebü‟l-Velid Abdullah b. Muhammed b. Yusuf b. Nasr el-Ezdî (ö. 403/1013) “Ġbnü‟l-Faradî” diye meĢhurdur. Doğu bölgelerine ilmi seyahatler yapmıĢ, Mısır, Hicaz baĢta olmak üzere birçok ilim merkezinde ilim tahsili görmüĢtür. Hafız olan Ebü‟l-Velid Belensiye‟de 94

kâdîlık görevinde bulunmuĢtur. Tarihçi ve edebiyatçı kimliğiyle tanınan Ġbnü‟l-Faradî, Tarîhu Ulemâi‟l-Endülüs isimli eseri ile Endülüs'ün gerek âlimleri, muhaddisleri, fakihleri ve gerekse devlet adamları hakkında biyografi yazan ilk kiĢi olduğu nakledilmiĢtir. Ayrıca eser, ülkenin siyasi tarihine de ıĢık tutmaktadır. Özellikle Endülüs Emevi devletinin siyasi tarihi ve hükümdarları hakkında bilgi almak isteyenler için önemli bir kaynak eser olma özelliği taĢımaktadır.95

Bu eserin dıĢında Ahbârü Şuarâi‟l-Endülüs, Kitâbü‟l-Mu‟telif

ve‟l-Muhtelif fi‟l-Hadîsi ve‟l-Müteşâbih fî Esmâi‟r-Ruvâti ve Künâhüm”isimli telif ettiği

eserler bulunmaktadır.96

2. Ebû Bekir Muhammed b. Muhib el-Makberî et-Temimî el-Kurtubî (ö. 406/1015), ilk tahsil hayatına Kurtuba‟da baĢlamıĢ, daha sonraki yıllarda Kayrevân‟a gelmiĢtir. Burada Ġbn Ebî Zeyd‟le tanıĢarak onun derslerine devam etmiĢtir. Hem Ġbn

91 Kâdî Iyâz, Tertîbü‟l-Medârîk IV, 494; Zehebî, Siyeru A„lâmi‟n-Nübelâ, XVII, 524; Muhammed b.

Mahlûf, Şeceretü‟n-Nûri‟z-Zekiyye, I, 169.

92

Kâdî Iyâz, Tertîbü‟l-Medârî, IV, 494.

93

Ġbn Ferhûn, bu son üç öğrencisini zikredip, daha sayılamayacak kadar çok öğrencisinin olduğunu aktarır. bk. Ġbn Ferhûn, ed-Dîbâcu‟l-Müzhep, s. 429.

94 Belensiye, YaklaĢık beĢ asır Ġslam hâkimiyetinde kalmıĢ, Ġspanya‟nın doğusunda yer alan bir

Ģehirdir. Günümüzde Valencia olarak bilinir. bk. Harekât, Ġbrahim, “Belensiye”, TDV İslam

Ansilopedisi, V, s. 404.

95 Özdemir, Mehmet, Endülüs Tarihi'nin Mevcut Kaynakları Üzerine, Ġstem Dergisi, Yıl:7, Sayı:14.

2009. s. 22.

(34)

Ebî Zeyd hem de Ġbn Ebî Zeyd‟in arkadaĢı olan Ebû Hasan el-Kâbisî (ö. 403/1012) 97 gibi daha birçok tanınmıĢ hocalardan ders almıĢtır.98

3. Ebu‟l-Mutarrif Abdurrahman b. Hârun b Abdirrahman el-Ensârî (ö. 413/1022): Kendisi daha çok “el-Kanâzı„î” diye tanınır. Mâlikî Mezhebi‟nin Kurtuba‟lı fakihlerinden, muhaddis bir âlimdir. Bir seyahati esnasında Ġbn Ebî Zeyd‟le tanıĢmıĢtır. Kendisinden kitaplarını dinleme fırsatı bulup icazet almıĢtır. Hadis, tefsir ve siyer alanlarında yazmıĢ olduğu eserleri vardır. Kurtuba‟da vefat etmiĢtir.99

4. Ebû Muhammed b. Yahya b. Ahmed b. Huza„a et-Temîmî (ö. 410/1019), muhaddis, imam aynı zamanda iyi bir hatiptir. Bir sefer sırasında Ġbn Ebî Zeyd‟den birçok eserini dinlemiĢtir. Ayrıca Ġmam Mâlik‟in Muvatta isimli eserini incelemiĢtir.100

5. Ebû Abdullah Muhammed Abdullah b. Sa„îd b. Âbid el-Muâfirî el-Kurtubî (ö. 439/1047), Doğu tarafına yapmıĢ olduğu bir seyahat neticesinde Ġbn Ebî Zeyd ile tanıĢma imkânını bulmuĢ, er-Risâle ve daha birçok kitabını kendisinden dinleme fırsatı bulmuĢtur.101

6. Ebu‟l-Kâsım Esbağ b. RâĢid el-Lahmî el ĠĢbilî (ö. 440/1048), ĠĢbilî olan Ebu‟l-Kâsım daha sonra Kayrevân‟a gelerek Ġbn Ebî Zeyd ve Hasen Kâbisî‟den ders almıĢ, fakih ve muhaddis kimliğiyle öne çıkmıĢ âlimlerdendir.102

7. Ali b. Muhammed b. Muntasır et-Tırablusî (ö. 432/1040) bid„at ehli gruplarla mücadele etmiĢ, fakih imamlardandır. Birçok eser kaleme almıĢtır. Farâiz meselelerine dair el-Kâfî adıyla bilinen bir eseri vardır.103

8. Ebû Muhammed Abdullah b. Velîd b. Saîd (ö. 448/1056) hayatı boyunca birçok ilim merkezini gezme fırsatı bulan ve âlimlerinden ders alan Ebû Muhammed,

97 Mâlikî mezhebinin Kayrevân‟lı meĢhur fakihlerindendir. Muhaddis kimliğiyle de tanınır. bk. Ebû

Tayyip Nâyif b. Salâh el-Mansûrî, Kitâbü‟l-Ravsi‟l-Bâsim fî Terâcimi Şuyûhi‟l-Hâkim, Daru‟l-Asıme Riyad, 2011, I, 740.

98 Muhammed b. Mahlûf, Şeceretü‟n-Nûri‟z-Zekiyye, I, 114.

99 Kâdî Iyâz, Tertîbü‟l-Medârîk, IV, 494; Muhammed b.Mahlûf, Şeceretü‟n-Nûri‟z-Zekiyye, I, 112. 100 Ġbn Ferhûn, ed-Dîbâcu‟l-Müzhep, s. 429.

101

Zehebî, Siyeru A„lâmi‟n-Nübelâ, XII, 490; Muhammed b. Mahlûf, Şeceretü‟n-Nûri‟z-Zekiyye, I, 143: Muhammed Allemi, ez-Zebbu an Mezhebi Mâlik, Mukaddime, I, 93.

102 Abdülmecid Türki, Kitabü‟l Câmi„, Mukaddime s. 59.

Referanslar

Benzer Belgeler

[r]

Toros kurbağası, aile- nin çoğu üyesi gibi sıcak, besinin ve suyun bol olduğu geniş ovalarda, sulak alanlarda değil, yaşam koşullarının oldukça güç olduğu, yılın

Daha iyi bir şiir, bir destan kimli­ ğinde sıkı bir söylem ol­ mayı hak edebilecekken denetimsizlikten ötürü sözünü tam olarak ilete­ miyor gibi göründü ba­ na. Bu

Bunun sonucunda, etrafında daha fazla sayıda negatif yüklü parçacık bulunduran oksijen kıs- mi negatif yüklü iken hidrojenlerin bulunduğu bölümler ise kısmi pozitif

NASA Spitzer Uzay Teleskobu tarafından kızılötesi dalga boyunda yapılan gözlemler sonucunda Samanyolu Gökadası’nın iki ana kol ve bunlar arasındaki iki küçük

* Kocaeli University Medical Faculty, Department of Otolaryngology and Head and Neck Surgery, ** İzmit State Hospital, Clinic of Otolaryngology and Head and Neck Surgery,

Chaotic particle swarm optimization algorithm in a support vector regression electric load forecasting model.. Application of chaotic ant swarm optimization in electric

caerulea bireylerinde kabuk boyu – et ağırlığı, vücut ağırlığı – et ağırlığı arasındaki ilişkiler belirlenmiş ve kabuk boyu – et ağırlığı arasında üssel