MARMARA
ÜNİVERSİ·TESİ
iLAHiV
AT FAKÜLTE
DERGiSi
SAYI:' 5-6
1987-1988
İstanbul,1993
SADRIAZAM LÜTFi
PAŞA
ve
OSMANLI
HILAFETİC*)
Prof Dr. l!ulusi Yavuz
Osmanlı
Devleti'nde
padişahlar İslam Ha
lifesi mi idi?
Bazı
t:fu'ihçiler, bilhassa
Batılıolanlar, bu
suaıc"evet" veya
"hayır"demiyorlar.
H atm ikincisini tercih eder gibi görünüyor ve
şuiki
iddiayıileri sürüyorlar: 1) Yavuz
Sultan Selim Han (871-926
1
1466-1520)'ınson ,Abbas! hallfesi III. Mütevekkil
Alailah Muhammed (Ö. 1543)1den hililfcti merasimle devr
aldığına
dair
sağlam
bir
k1rihi veslka yoktur. 2)
.
Halifeliğin ~artlarından biri, Kureyş Kabilesi'nden olmaktır.
.
Halbuki
Osmanlı pactişahlarıTürk'tür;
Kurcyş'dcn değildir.Binaenaleyh
Osmanlı padişahlarıhallfe
sayılamazlar.Yine bu iddia sahibleri,
Osmanlı hükümdarlarının,Yavuz Sultan Selim'den birbuçuk
asırevvel ve ta
I.
Murad Han (1.326-1389)
zamanından
beri kullanmakta
olduklarıbu
ünvanın,hakiki
İslamhilafeti ile
aynıol-madığını da ilave ediyorlar.2
·
1.
2
22-26 Eylül 1986'da Ankara'da aktedilen Onu/1Cu Türk Tarih Kongresi'nde okunan tebliğin
genişletilmiş Şeklidir. Osmanlı Devleti ve ls larniyet (lz Yayıncılık, İst~nbul 1991) isimli eserimizde de cüz'l ilavelerle neşredildi (s. 73-11 0).
Mısır Abbilsi Halifeleri için bk.: Yılmaz Öztuna,/slam Devletleri: Devletler ve
Hanedanlar, !, Ankara 1989, s. 114-116; Ali Aktan, :Mısır'da Abbas! Halifeleri", Belleten,
LV: 214 (Aralık 1991), s. 613-652, haklarında mufassal bilgi veriyor; K. V. Zettersteen, "Abbasiler" mad.lslam Ansiklopedisi (kısaca: lA), I, s. 21; İsmail Hami Danişmend, lzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi,lsıanbull948, s. 37.
Bıi hususta mesela bk.: C. Snouck Hurgronje, "Le Khalifat du Sultan de Constanıinople
1901", kendi eseri: Verspreide Geschriften, III, Leipzig 1923, s. 213-216; aynı müel., "The
Caliphate", aynı eser, c. VI, Leiden 1927, s. 442-447; T.W. Amold, The Caliphate, Oxford
1924, yeni baskı 1965, s. 130-38, 145-47, 163-166; aynı müe/., "Halife" mad./A, C. V/1,
İstanbul 1964, s. 15!-152; A.J. Toynbee, "Abolition of Ottoman Caliphate", eser: Survey of
International Affairs, 1925, vol.!: lslamic World since the Peace Setılement, Oxford 1927,
s. 37-38; Şinasi Altundağ, "Selim I" mad./A, c. X, !stanbul1966, s. 430; Bemard Lewis,
"Poliıic and W ar", eser: J. Schact ve C. E. Bosworth, (eds), The Legacy ofis/am, 2nd edi-tion, Oxford 1979, s. 207-208; Nejat Göyünç, "Hilafet ve Kaldınlması", eser: Prof Dr.
28
M.O. ILAHIYAT FAKÜLTESI DERGfSl
,Hemen belirtmeliyiz ki, bu mes'ele, bir muahede metni gibi tarihi bir
vesikanınsadece ortaya
konmasıylahalledilecek bir
iş de~ildir.Mcs'eleyc dini, hukuki, siyasi
ve. ilmi zaYiyelerden de bakmak
U1zımdır. Binacnalcy~hemen sormak gerekir:
Halife Mütevekkil, Yavuz Sultan Sclim'e gelip, merasimle: "Buyrun! Size biiafeti
ve halife
ünvammıdevrediyorum, mübarek
o·ısun!"mu diyecekti?
Osmanlıhilafetine itiraz edenlere göre böyle demesi
lazımdı.Fakat
İslamhukukunun,
Os-manlı padişahlarının"halife"
ünvanınıalabilmeleri için Halife Mütevekkil'in
'yazılıveya sözlü bir beyanda
bulunması lazımdır
diye hiçbir
şartı
yoktur.3 HiUafet, ne
Emeviiet'e ve ne de Abbasiler'e geçerken böyle hiçbir medisim
olmamıştır.O
halde
Osmanlıniçin
yapsın?Onlar da,
asırlardanberi teessüs
etmişolan ananeye
uymuşlardır. Eğer yukarıdaki
iddialar yerinde
bulunsaydı,
Türkiye Büyük Miller
Meclisi,"
26
Receb
1342
1
3
Mart
1345
taı;ih
ve
431
sayılı
Hilafet'in
İ.lgasma
ve
Hanedan-a Osmaniyye'nin Türkiye
Cumhfır.iyeti
Memaliki .Haricine
Ç•karllmasma .Dair Kanfm4 ile
"'Makam:.ı Hilfıfet"i. ilga ederken, bunları esbab-ı
mfıcibe
olarak
kullanıp,zaten Osmanb
padişahlar•halife,
de~ille~diki? demez
miydi? Elbette derdi. Bu
şekilde denmediğineve
kanlınunbirinci maddesinde, ay- ·
nen: "Halife hal'
edilmiştir.Hilafet, hükumet ve cumhuriyet mana ve
meflıfımundaesasen mündemic
oldu~undanHilafet Makam• mülgadar"
denil-diğine
göre,
OsmanlıHilafetini T.B.M.M., tarihi, dini ve siyasi bir
vakıaolarak
ka-bul ediyor demektir. Hatta T.B.M.M.,
kanlınun mezklır mad~esindesarahateri ifade
edildiği
üzere, "Hilafet"i
değil,"Hilafet
Makamı"nı kaldırmıştır.Osmanlı
Devleti (resmi
adıve
.eslafımızın kullandığıismi, Devlet-i 'Aliyye-i
'Osmaniyye
=
Yüce
Osmanlı
Devleti'dir)'nin,
"Saltanat-ı
Al-i 'Osman,
Makam-ı
Mu'alla-yı
Hilafet,
Payitaht-ı İstanbul
ve Türk
Hüklımeti"nden
ibaret dört direk
Ümit Doganay'ın Anısına Armagan, IT, İs~nbul 1982, s. 227; N. Ahmet. Asrar, "H ilMetin
Osmanhlara Geçişi ile İlgili Rivayetler", terc. Süleyman Tülücü, Türk Dünyası
Araştırmaları, 22 (Şubat 1983), s. 94-95; İsmet Kayaoğlu, "Halifelik", Ankara Oni.lslam Ilimleri Enstitüsü'Dergisi, IV, (1980), s. 148; Şinasi Altundağ,·"Hilafet ve Billifetin İlgası",
eser: Atatürk Önderliginde K ültür Devrimi, Ankara 1972, s. 43.
3 P. K. Bitti, Siyasi ve Kültürellslam Tarihi, ter~. Salih Tuğ, IV, s. 1142, dipnot. Bununla be-raber, Halife Mütevekkil'in Hıliifet'i Yavuz'a vasiyyet ettiği de mervidir. İslam fukafıasımn
H ılafet'in mu'ayyen şart1an üzerinde ittifak ~ttikleri de ma'lumdur. Bunlar halife olacak
zatın ilim sahibi, 'adil, dirayetli ve a'zalannın salim olması gibi vasıflardır. Kureyş
Kabilesine mensubiyeti üzerinde ise ihtilaf edilmiştir. Şafii uleması bu şartlan ondörte
çıkarmıştır. Osmanlı asırlanndaki Hanefi'fukahası ise bu şartlara "hakk-ı seyf", "hakk-ı in-tihiib'', "vasiyyet" ve "Harameyn'n himiiyesi" gibi vasıflan ilave etmiştir ki hepsi de Ya-vuz'un Mısır'ı fethinden sonra onun başlattığı adetlerden kaynaklanmıŞtır. Mesela "vasiyyet", son Abbasi halüesi tarafından evvela, ona yapılmıştır (tafsilat için bk.:.Ahmed Ramazan Ahmed, el-Hı/afetüfi'l-lladarati'llslamiyye, Cidde 1403/1983, s. 49-52, 127- · 132).
4 Metin için bk.: Türkiye Büyük Millet Meclisi, K avanın Mecmuası, Ankara 1340/1924, s.
SADRTAzAM LÜTFl
PAŞA veOSMANLI HILAFETl
29
üzerinde
durduğu ma'lfımdur.Mondros'dan Mudanya'ya (30 Ekim
1918 -
ll Ekim
1922) kadar devam eden Mil11 Mücadele Hareketi
(Şimdi Kurtuluş Savaşıdenen
1stiklal Harbi), Hilafet ve
Saltanfıt Makamı'nı düşmanelinden kurtarmak gayesi
sayesinde zafere
ulaşmıştır.5
Milli Mücadele
katanılıpLozan Mu'ahcdesi
imzalandıktanbir seneye
yakınbir
zaman sonra,
yukarıyaiktihas ,edilen maddeyle
kaldırılan iştebu
makamdır.Kaldırılan
bu
makamınbir
başlangıcı,bir tarihi seyir ve tckamülü de
olmasılazımdır.
Bu mevzua
ışıktutacak en mühim kaynaklardan biri,
Sadrıa'zamLütfi
Paşa(1488-1563)'nın Osmanlı
hilMetine dair olan yazma halindeki rjsalesidir.6
Aşağıda
5 5
Krş.ls~et İnönü [Paşa], Hatıralar,
I,neşr.
Sahahaddin Selek, BilgiYayınevi,
Ankara, 1985, s. 340; aynı müellif, "28 Ekim 1923 Akşamı Çankaya'da Atatürk'le Başbaşa", KültürBakanlığı, Kültür ve Sanat, I: 2 (Ekim 1973), s. 2-3, ki şöyle diyor: "Biz Kurtuluş Savaşı'na
saltanatı devirmek, hilafeti kaldırmak amacıyla gitmedik. Bir tek ama~ımız vardı:
Va-tanımızı düşmandan kurtarmak; ülkemizde bağımsız yaşamak; devletimize kendimiz sahib olmale "Makarr-ı Saltanat"ı, "Makarr-ı Hilafet'.'i, yani imparatorluk başkenti lstanbul'u kurtarmak hedefi, Kurtuluş Savaşımız'ın başında aldatmaca veya taktik olarak ilan
edilme-miştir. İçıenlikle niyetimiz buydu ... Sonrası için kesin, ortak bir fikrimiz yoktu ... "
İsmet Paşa, halıralarında da, "Hıyanet-i Vataniyye Kanunu ve lstiklal Mahkemeleri, Milli Mücadele'nin kazanılmasında rol oynayan iki mühim unsurdur. Bu kanunun suç ve cezayı
tesbit eden· ilk üç maddesi şöyledir" dedikten sonra, tamamı 1 4 madde olan, 2 numaralı ve 29 Nisan 1336 [1920]/30 Receb 1338 tarihli bu kanunun mezkur üç maddesini dilini dahi hiç değiştirmeksizin aynen iktihas ediyor (s. 340. Tam metin için bk: TBMM, Kavantn
Mecmu'asi, I, s. 1; Karakoç Serkiz, T.C. Sicill-i Kavanfni, İstanbul 1926, s. 1-3, Hicri tarih,
zuhülen 1336 olarak göst~rilmiştir). İlk maddeye göre, Hilafet ve Saltanat makamını
düşman elinden kurtarmak maksadıylc teşekkül eden TBMM'nin, meşru'iyyetine muhalefet eden kimse vatan hainidir: "Makam-ı mu'alla-yı Hilafet ve Saltanatı ve memalik-i mahruse-i şahaneyi yed-i ecanibden tahlls ve ta'arruzatı defi' maksadına ma'tuf olarak
teşekkül eden Büyük Millet Meclisi'nin meşru'iyyetine isyanı muta:~..ammın kavlen veya fii-len veya tahTiren muhalefet veya üsadatda bulunan keslin hain-i vatan addolunur" (2
nu-maralı Hıyanet-i Vataniyye Kanunu, mad. 1). Bunun, bugünkü dille ve en kısa ifadesi, "Halife'ye muhalefet eden vatan hainidir" demek olur. Milli Mücadele'~in diğer vesikaları olan "Şarki Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cem'iyyeti Nizamnamesi" ile Erzurum ve Sivas Kongreleri zabıtlannda da Hilafe~ makamı'na ne kadar büyük bir ehemmiyet verildiği
görülür (krş. Faik Reşit Unat, "Anadolu ve Rumeli Müdiifa-i Hukuk Cemiycti'nin Kuru-luşuna ait Vesikalar", Tarih Vesikaları, I: (Haziran 1941), s. 3-9; 2 (Ağustos 1941), s. 84, 87; Bekir Sıtkı Baykal, Erzurum Kongresi ile Ilgili Belgeler, Ankara 1969, s. 17-18). Milli
Mücadele bittikten sonra Hıyanet-i Vataniyye Kanunu'nun 1. maddesi, 334 sayılı ve 28
·şah~n 1341 [to Nisan 1923]/15 Nisan 1339 tarihli kanunla (metin: Karakoç Serkiz, a.g.e., I; 176) son olarak da 556 sayılı ve 1 Şa'ban 1342 [8 Mart 1924)/25. Şubat 1341 tarihli ka-nunla iki defa degiştirildi. (met~n, aynı eser, I, 63; Kemal Arıbumu, Mi/If Mücadele ve
lnkı.laplarla Ilgili Kanun/ar, I, Ankara 1957, s. 172-174), ki, vatan haini, dini maksadla
ce-miyet kuran ve devlet şeklini değiştiren kimse olarak ta'rıf edildi. Hıyanet-i Vataniyye Kanunu, 14 Nisan 1991 tarihli Terörle Mücadele Kanunu'nun geçici 23. maddesinin (a)
fıkrası ile tamamen kaldırıldı (metin: T.C. Resmi Gazete, sayı, 20843/Mükerrer, ta,rih: 12 Nisan 1991)
6 Risaletü llalası'I-Ümmefl Ma'rifeti'I-E'imme, !stanbul Süleymaniye Kütübhanesi,
30
M.ü.lLAHlYAT FAKÜLTESI DERGlSt
-bir
kıs~ma işaret edileceğiüzere,
Osmanlı padişahlarmdan"halife" ve
"eınlru'lmü'rhinln" diye bahseden
başka Osmanlı kaynaklarıda
vardır.Bunlara istinaden
Os-manlı hilafetini tereddütsüz kabul eden yeni diğer müelliher de çöktur.7Fakat hiç
biri, Lütfi Paşa'nın
eseri gibi, bu mevzuu mUdfifaa için kaleme alınmamıştır~
S
7 Osm.anlı Hilafetini müdMaa ve tasdik edenler için bk: Abdüllalıf cl-Harputi, Tenkfhu'l- · .Kelamfi Akıl'idi Ehli'l-/slam, Dersaadet 1330, s. 367, n. 9; Plrl-Zadc Mehmcd Sahib
(1085-1162/1674-1749), Terceme-iMukaddime-ilbn Haldun, c. II, lstanbul1275, s. 59, · (mütercimin notu); Cevdet Paşa, Tarth-i Cevdet, !,İstanbul 1271, s. 17; Mustafa Zihni,
Islam'da Hilafet, İstanbul 1327, s. 105-107; Hasan Bey Haseni et-Toyranl, Makıl/etüfı
lcmtı/i'l-Kelam 'ala Mes'eletnHilafeti beyne Ehli'l-lslam, Matbaa-i Mahrusc 1309/1891, s.
27; Şeyh Salihu'ş-Şerif, "Hilafet-i İslamiyye", "Sebflürreştld, XIV: 359 (ı2 Zilhicce 1334), s. ı 76; Alıdülaziz Çavuş, Hilafet-i lslamiyye, İstanbul ı 334, s. 13; aynı müel., "Hilafet-i
İslamiyye: Fransa ve İngiltere Matbuatma Cevabdır", Sebf/ürreşad, XIV: 353 (8 Receb 1334), terc. Mehmed.Akif, s. 1 ı6; Ali Seydl, "Hilafet-i Kübra-yı lslarriiyye", Mi/U Nevsa/, Kanaat Kütüphanesi,İstanbul1339/1923, s. 180; Şemseddin Sami, KamCtsu'l-A 'lam,
İstanbul13 ı 1/1894, s. 2612;Corci Zeydan, Medeniyyet-i lslamiyye Tarihi, terc. Zeki Mcgamiz, c. I, Dersaadet 1328, s. 104-1 05~ (Ahmed Rasim, Resimli v Harita/ı Osmanlı
Tarihi, I, İstanbul 1326-1328, s. 210~212'den iktibas ediyor) Abdurrahman Şeref, Tarfh-i
Devlet-i Osmtıniyye, c. I, İstanbul 1309, s. 2~4; İsmail Hakkı Uzunçaşnh, Osmanlı Tarihi,
·II, Ankara 1975, s. 292; aynı müel., Mek.ke-i Mükerreme Emirleri, Ankara 1972, s. 72; İ.H.
· Danişmend,/zahlı o~manlı Tarihi Kronolojisi, IV, İstanbul 196ı, s. 351-55 Medisimden - bahseden ler: [Namık] Kemal, Evrak-ı Perfşan, İstanbul 1301, s. 348-49; Ha ynıilah Efendi, ·
Devlet-i Aliyye-i Osmtıniyye Tarihi, c. X, İstanbul 1292, s. 2-3; Tayyar-zade Ahmed Ata,
Tarfh-i Ata, İstanbul tarihsiz, c. I, s. 92; Osman Turan, Türk Cihan Hakimiyeti MefkUresi
Tarihi, c. II, istanbul1969, s. 7S-79;keza bk. H.A.R. Gibb, "Sunni Theory of the
Cali-phate", eser: Studies on the Civilization of Islam, Londra 1969, s. 145. Gazi Mustafa Kemal Paşa da,
f
Teşri'nisan1192i'de T.B.M.M.'nde yaptığı tarihi nutkunda hilafetin tarihini veciz bir şekilde hülasa ettikten sonra Yavuz'Un hilafeti Mısır'da devealdığını beyan etmiştir(nutkun metni: MillfNevsa/, s. 198-207; Nutuk, c. III: Vesfka/ar, 1stanbul1973, s. 1239-1251;
Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, I, Ankara 1961, s. 269-180). Diğer eserlerden bazılan için
bk.: HulUsi Yavuz, Osmanlı Devleti ve Islamiye ı, (İz Yayıncılık), İstanbul 199i, s. 76-77, n.6.
8 Sadece Osmanlı Hilafetini değil, bizatihi Hilafet teşkilatını bile tedklk eden İslam alimleri mahduddur. Bu alimler ve eserleri arasında aşağıdakiler başta gelir: İbn Kuteybe ed- ' Dtneven (213-276/828-889), el-lmtımetü ve's-Siyase, 2 cild, Kah i re, 1967; Ebu'I-Hasan
'el-Maverdi (364-450/974-1058), e/-Ahktımu's-Sultaniyye: lslamda f/ilafet ve"Dev/et Hukuku,
terc. Ali Şafak,İstanbul1976; Celaleddin A.b.E., es-Suy(lti (ö. 911/1505), Tarfhu'l-Hu/efa,
yayıma hazırlayan: M. Muhyiddin Abdülhamid, (tarihsiz); İbn Haldun (732-808/1332-_1406), Mukaddime, I, terc. Süleyman Uludağ,İstanbul1932; Ahmed Cevdet [Paşa], Kısas-.ı
Enbiya ve Tevarfh-i Hulefa, 12 cüz, Dersaadet 1331-; Mehmed Seyyid (1866 1924); Usul-i
Fıkıh, 1: Medha/, İstanbul '1333, s. 106-162; 7) A.el-Kcttani, Nizamü'l-HükWrıeti'n
Nebeviyye: et-Teratfbü'l-ldariyye, 2 c.[Rabat 1346-49 h.]; Muhammed I--İam1dullah (1326/
1908-),/slamın Hukuk Ilmine Yardıriıları, İstanbul1962, s. 137-146; aynı müel.,/slam
Pey-gamberi, II, terc. Salih Tuğ,İstanbul 1980, s. 961 vd., 1172 vd.; aynı rnüel., M us/im
Con-duct of Stcite, Lahare 1961, indeks; aynı müe'ı.,/ ntroduction to 1 slam, Lah o re 1968, indeks.
Abdurrezzak Ahmed es-Senhı1n, Fıkhu'l-Hılafe ve Tatavvurihtı, (1926 Fransızca baskısından) tercüme eden: Nacliye Abdurrezzak es-Senhun, Kah i re 1989; Ali Hasani el-Harputlu, el-Islam ve'l-Hı/afe, Beyrut 1969; Muhammed Reşid Rıza, el-Hılafetü, Kahire 1408/1988, (1. baskı, 1341/1922); Ahmed Ramazan Ahmed, e/-}/ılafetüfı'l-Hadarati'/
SADRIAzAM LÜTFl
PAŞA
veOSMANLI HILAFETl
31Lütfi
Paşa'nınrisalesinin bir
hülasasınıvermeden evvel, halife ve hilafet
keli-melerine ve bu.nlann müteradiflerine.bir
açıklık getirmekdefayda vardır.
HALİFE
VE HILAFET
Halife
(çoğulu:hala'if, hulefa), lügatda,
başkasınınyerine geçmek, hükümdar ve
imam olmak ·manalanna gelir.9 Bumanalarda olmak üzere
Kur'an-ı Kerim'de halife
iki
sfırede,lO
hala'if dört)l hulefa ise üç ayet-i kerlmecte geçer)2
. Bu. ayet-i kerlmelerin hepsinden
çıkan müşterek ma'na·şudur:İnsanlar. arka arkaya,
boşuna değii, Allah'ın alıkarnını tatbik etmek için
ya-ratılmaktadır.
Mesela:
Bu ayetlerden
bazısınagöre halife,
Allah'ın alıkarnınıtatbik eden bir hükümdar
ve devlet
başkanıdemektir:
c
.H
i
_,.A
~ ~ p l.i.L;. ~jl'""fijJ
J "Düşününki
O,
sizi Nuh kavmindensonr·a hükümdarlar
yaptı"(el..:A'raf, 7.
sfıre,ayet: 69).
Jl.&.
i_,.A
~W-o ııl..U:i. ~jl'""fijJ
J nDüşünün
ki, .(Allah) sizi 'Ad'den sonra hükümdarlar
yaptı"
(el-A'raf: 7.
sfıre,
ayet: 74)
Burada ise halifenin en·mühim vazifesi
açıkça zikredilmiştir:~4
u-uWl~
~ü
u:a}JJ
u-iı ~
ı.!.l~ Gı
J,JIJ4
"EY. Davut, biz seni yer yüzünde· bir halife yaptik.
O
halde insanlar
arasmda hak (ve adalet) le hükmet" (Saad, 38.
sfıre,ayet: 26).
Aşağıdaki
hitab
doğrudan doğruya İslamümmetinedir:
~i
Lı~~~
ı.:.ı~JJ ~.J.,.l ~
~JJ
u4J'YI
~
)l:i.~
~.lli.JoA
-
-
. ' (Tesbftü'l-lmame ve Tertfbü'l-Hıliife, nşr. İbrahim Ali et-Tehani, Beyrut 1407/1986;
Mu-hammed Fethi Osman, Min-UsCdi'l-Fikri's-Siylisiyyi'l-fsllim'i, Beyrut 1404/1984; Mahmud el-Merdavi, el-Hıllifetü Beyne't-Tanzir ve't-Tatbfk, 1403/1983; AbdülkeTim Hatib,
el-Hıllifetu ve'l-fmlime: Rıyliseten ve Siyliseten, .(<ahire 1963; Mahmud Re'fet Osman,
Riylisetü'd-Devletifi'l-FıkJıı'l-lsllimt, 1395/1975.
9 Mütercim A. Asım, Tercemetü'l-KiimU.s, m,1stanbul1305; s. 574-75; lbrahlın Mustafa ve
diğerleri, el-Mu'cemü'l-Vasft, Kahire 1980,1stanbul 1984, s. 251; Atay Kardeşler,
Arapça-.Türkçe BüyükLugat, I-II, Ankara 1964,487.
10 Bakara (2. sure); ayet: 30; Sad (38), ayet: 26.
ll En'am (6), ayet 165; Yunus (10), ayet: 14, 73; Fatır (35), ayet 39. 12 A'rif (7), ayet: 69, 74; N_eml (27) ayet: 62.
32
M.Ü.lLAHlYAT FAKÜLTESI DERGISI
"0,
sizi (ey peygamber ümmeti) yer (yüzüm) ün halifeleri_yapan, size
verdiğişeylerde
sizi imtihana çekmek için kiminizi
dereceleri~kiminizin üstüne
çakarand1r" (el-En'am, 6.
sfıre,ayet: 165).
Asrımızın
büyük
İslamaliroi ve
müfessirlerindeiıMuhammed Harndi
Yazır(1294/1877 -136 1/1942)'a, TBMM'nin
kararıve Diyanet
İşleri Reisliğiningayretiyle
tel if ettirip sonra Diyanet'ce
İstanbul'da1935-
ı939
yılları arası~dadokuz cil d
halinde ve son cildi fihrist olarak
neşredilenve
artıken muteber
İslamikaynaklar
arasında haklı bir itibar ve itimada sahip bulunan Hak Dini
Ku~'an Dili: Yeni
Mealli Türkçe Tefsir'deki izahata göre, bu ayet-i kerimede kasdolunan manalardan
- biri
şudur:"Bu yer yüzünde nice ümmetler
gelmiş geçmiş; Hatemü'-enbiya'nınmeb'us
olduğu
siz insanlar, siz ümmet-i Muhammed, hepsinin halefi
olmuş,yerlerine ikame
edilmiş
bulunuyorsunuz.
Allah'ınbundan böyle yer yüzünde temellük ve tasarruf ve
.
icra-yıahkam edecek
öl~ me'murları,mes'ullcri sizsiniz" (c.III, s. 21 16). Keza:
"0,
sizi yer yüzünün halifele.ri
yapandır. Artıkkim· küfrederse küfrü kendi
·
zararmadır" (Fatır,35.
sfıre,ayet: 39).
MezkfırTersir'de (c.V, s. 3997) izah
edildiğiüzere, Allah size, "hilafet verip, bundan böyle"
siı;i "ahkam-ıilahiyyenin
icrasıname'mJ.Ir eyledi" manasma gelen bu ayet, "Ümmet-i Muhammed'e istikbalin
hükümetini vaad e'den gayb haberlerindendir".
Yukarıdaki
nass'lar,
İslamhilafetinin en mühim
menbalarındandır.Bu nass'lar
karşısın~a, Osmanlınesiinin son temsilcilerinden olan büyük
edebiy-at tarihçisi Ord. Prof. Dr. M. Fuad Köprülü (1890-1966)'nün; ilki 1940'da, ikinci
ilaveli
baskısı 1963'te Ankara'da neşredilen Prof. Dr. W. Bartold'dan tercüme İslam
Medeniyeti Tarihi'nin "lzahlar ve
Dü~eltmeler" kısmında (s. 140); Garbh
müsteşriklere
istinaden ortaya
attığı"uzun zamandan beri Garb'slam ·
memleketle-rinde
yapılantedkikler,
İslamdininde Halifelik diye bir müessesenin mevcud
ol-madığını
kat'i olarak meydana
koymuştur"_ şeklindeki iddiasını doğrukabul etmek
. ·mümkün
değildir.Zira bir de:
~J~I..
I.Ui.
~ ..J(Nemi, 62) ayeti
vardır."Sizi arzm halifeleri
kılan mı?"
demektir. Buradaki
"arzın
halifeleri", hem "yeryüzünde
geçmişierin
yer-lerinekalanlar", hem de
"ahkam-ıilahiyyenin
icrasıname'mur hilafet sahibleri, yani
arzın hükümdarları"
manasma gelmektedir.
Kullanılanfiil gelecek zamanla ilgili
olduğuiçin, bu cümle, mü'minlere daha
İslam'ın başlangıcındaistikbalin
h~lafetiniSADRIAzAM LÜTFl
PAŞA veOSMANLI HILAFETl
33
vaad eden büyük bir müjdeyi ifade eder. O zaman .ayetln meali
şöyleolur: "Ve sizi
arzm halifeleri yapacak olan
mı hayırlı,
yoksa
onlarınşirk koştukları mı?".13
Bir
diğer
ayet-i kerime:
~
u-AJ';/_1
u-i J.&:-4-
~~ ~
d:ıJ
Jü
.:ıl_;
(Bakara,
30)dur. Meali: "Hani Rabb'in me.leklere: 'Muhakkak Ben yeryüzünde (Benim
emirlerimi
tebliğ ve infaza me'mur) bir halife (bir insan, adem) yaratacağım'
demişti."'.ı4
Buradaki "halife"den maksad
insandır.
Hallfe,
Allah'ın
hallfesi
değil,
Hazret-i Peygamber (s.a.v.)in
halifesidir.ıs
Keza:
~~~~r-A~:..,....
u-AJ';/1
u-i
ı....i.:a~ ~~~(Yunus,
14):
"(Onlardan) sonra, arkalarmdan sizi yer yüzünde halifeler
[onlarınyerine
geçen insanlar]
yaptık,bakahm.
nasılhareket edeceksiniz diye", mealinde de
ayet-i eellle
bulunmaktadır.Bu izahlar, "hallfe"nin,
Kur'an-ı Kerim'de nasıl -zikredildiğini göstermeye
kafidir. Binaenaleyh o, devlet reisi, vck11 ve hallfe demektir.
Istılahda
hallfe,
İslam
devlet
başkanıinn adıdır.
Zira
İslam
dini, devlet
teşkilatında
evvela
b~
hal'ifenin, yani bir devlet reisinin seçilmesini emreder.16 Onun
için Hazret-i Peygamber (s.a.v.)'in
vefatındansonra devletin
başınageçerek,
İslamihükümlere göre devlet ve millet
işler.ine
riyaset eden hükümdarlara halife
denmiştir.
İslamtarihinde devlet reisine, halife'den
başka,imam, imamü'l-müslimin,
halifetü
Rasfıli'l-lah,
emir, emiru'l-mü'minin gibi isimler de
verilmiştir.
Bunlar-dan ençok
kullanılanı halife'dir.17 Kelam ve fıkıh uleması, hallfeıiin salahiyet ve
13 Harndi Yazır, HakDini Kur'an Dili, V, !stanhul1936, s. 3694-95.
14 Mealler, (Hasan Basri Çantay, Kur'an-ı Hakim ve Meal.!i Kerim, 3 cild, !stanbul1984)
başlıklı, en çok rağbet gören tercümeden dir. . · 15 Muhammed Faruk en-Nebhan, Islam Anayasa ve Idare Hukukunun Genel Esasları, terc.
Servet Armağan, İstanbul 1980, s. 381. Büyük alim Elmalılı Harndi Yazır (1877 -1942), bu ayet-i kerlmeyi, Tefslr'inde şöyle tercüme ve tefstr eder: "Ya Muhammed, eyAdem oğlu,
zikr olunan nimetleri unutma ve o vaktı da unutma ki, insanlar yeryüzünde zuhı1r etmeden ewel Rabbin iriide-i ezeliyyesini izhar ve kudret-i liiyeziiliyesini ibraz ederek meleklere: , Ben mutlaka yer yüzünde birha1üe yapacağım, bir halife tayin edeceğim, demişti ki, meali: Kendi iriidemden, kudret ve sıfatımdan ona bazı salahiyeLler vereceğim; o bana iziifeten, 'bana niy&beten mahlı1katın üzerinde. bir takım. tasarrufata siihib olacak; benim . namıma·ahkamımı icra ve tenfiz eyleyecek; o bu hususta astl olmayacak; kendizatı ve
şahsı narnma bilasıile icra-yı ahkam edecek değil, ancak benim bir naibim, bir kalfam ola-cak; iradesiyle benim iriidelerimi~ benim emirleri!ni, benim kanunlanını tatbtka me'riıur bu-lunacak; sonra onun arkasından gelenler ve ona halef olarak aynı vazlfeyi i cra edecek olan-lar bulunacak" (Hak Dini Kur'an Dili, I, İstanbul 1935, s. 299).' Noktalama işaretlerinden ·
bazısı tarafımızdan ilave edilmiştir.
16 Kamil Miras, Sahfh-i Bulzarf M uhLasarı Tecrfd-i Sarlh Tercemesi, IX, İstanbul 1948, s. 221; el-Miiverdt, el-Ahkau's-Sultaniyye, s. 19.
17 Yaşar Kutluay, Tarihd~ vt? Günümüzde Islam Mezhebleri, Konya 1968, s .. 27; Bernard Le-wis, "Politics and W ar", s. 159 (Türkçesi: Cemil Meriç, /Jatıyı/Jüyüleyen Islam, İstanbul
ka-34
M.Ü. lLAHlYAT FAKÜLTESl DERGlS!
mes'fıliyetlerini anlatırken
ona daha ziyade "imam" demeyi tercih ederler. Resmi,
siyasi ve askeri
yazılardaise, devlet retsine umumiyetle, "emiru'l-mü'minin" denir.
Bu
yazılarda"halife"
ünvanıda çok
kullanılırve bunu
da
ekseriya tarihçiler tercih
ederler.
lS
Bilindiği
gibi
İslamiyet,din ve dünya,
ilim
"Ve
siya~et işlerini şahsındatoplayan
ilahi bir dindir.
Yaradan'ın, malılukatınsaadeti için, vahiy yolu ile ve Son
Peygam-ber
vasıtasıyle yolladığı,itikad, ibadet, ahlak ve muamelata dair olan bir hayat
nizamıdır. Esasları,
Kur'an ve Sünnet'de
etraflıcabeyan
edilmiş,tarih boyunca da
yaşanmıştır.
Hz. Peygamber (s.a.v), sadece
şeri'atıvaz' ve
tebliğetmekle
kalmamış, aynıza-manda,
şer'i kanunlarıntatbik ve
İcrasınıda
deruhde
etmiştir.Milletin
işlerineve
ümmetiri .idaresine riyaset
etmiştir.
Etrafa valiler ve
kadılar
tayin edip
göndermiştir.
Harb ve cihad ederken
başkumandanlıkvazifesini bizzat ve bilfiil ifa
etmiştir.Bu
~se,Müslümanlar üzerinde "umumi tasarruf'dur ve
İslamiyetin.siyasi tarafını teşkileder. Buna, "nübüvyet" üzerine müretteb "imamet" deniliyar ki,
zamanımızörf ve
ıstilahınca hükumet tabirinden kasdolunan manadan baŞka birşey değildir.19
İşte
zikredilen bu siyaset, din ve hükumet
işlerinde,Hz. Peygamber (s.a.v)'e ·ha-.
lef
ol~n
zata,
İmam
veya
Halif~,
haiz
olduğu sıfat
ve makama da
İmamet
veya
Hilafet
adı verilmiştir.20
Hilafet lügatte, vekillik, halifelik,
sultanlık, imamlıkve emirlik manalarma
ge-lir. 21 Halife kelimesinin
mastarıdır.
Namazda cemaate
imamlıkyapmak
manasındakiimarnetden
ayırdetmek için,
Hilafet'e
İmamet-i Kübra da denir. Umumiyede sünniler Hilfıfet, şiiler de İmamet
· tabirini tercih ederler. 22 Çünkü, önder manasma olan imam kelimesi,
aynı zamanda
devlet
başkanıdemektir.
18 19
20
21
22
lernlerinde çalışanlar hakkında da kullanılırdı (tafsilat için bk.: Ziya Karamursal, Osmanlı
Devletinin kuruluşundan ondokuzuncu.asrın yarısına kadar Malf Tarihe bir balaş,lstanbul
ı935, (Türk Tarihinin Ana Hatlan, seri ill, No: 1 1), s. 138; M. Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih
Deyimieri ve Terimieri Sözlügü, İstanbul 1971, s. 709-710). Keza tasavvufda d~ mürşidin
vekili olarak "halife" tabiri kullanılır (Pakalın, I, s. 709); Bektaşilikde ise "baba" ile "dedebaba" arasmda olan bir ünvandır (J.D. Norton, "Bektashis in Turkey", eser: Ahmed al-Shahi ve D. MacEoin,lslam in the Motkrn World, Londra 1983, s. 74).
B. Lewis, "Politics and W ar", s. 159 (Türkçesi: C. Meriç, s. 126).
M. Seyyid, Usul-i Fılah, 1: Medlıal, s. 108; aynı müel. Hilafet ve Hakimiyyet-i Milliyye,
(tarihsiz), s. 7-8.
M. Seyyid, Usul-i Fılah, s. 108; aynı müel., Hilafet ve Hakimiyyet-i Milliyye, s. 8. Keza bk.
İbn Haldun, Mukaddime, I, terc. S .. Uludağ, s. 545-46. ' .
A.Asım, Tercemetü'l-KamUs, III, s. 575; ei-Mu'cemu'l-Vas'it, s. 251; Atay Kardeşler,
Arapça-Türkçe BüyükLugat, I-II, s. 487; Harndi Yazır, HakDini Kur'an Dili Yeni Meali Türkçe
Tefsir, I, s. 300.
SADRIAzAM LÜTF!
PAŞA veOSMANLI HILAFET!
35
Istılahta
Hililfet,
İslam
dininin
korunması
ve
dünyAnın İslami
hükümlerle idare
edilmesi için,
şeri'atsahibi olan Son Peygamber
Hz.
Muhammed (s.a.v.)'e niyabet ve
vekalet etmek demektir. 23
Halk
arasındaki,"Halife, Pey.gamber vekilidir; Peygamber'in postunda oturur"
gibi sözlerin
manasıbudur. Yoksa,
"vaz'-ı şenatdevekili ve halefi ... demek
değildir.Öyle olursa, Halife'nin Peygamber
olması lazımgetirdi
ki~bu hiç bi- kimsenin
hatınndan bile geçmemiştir.24
Bu izahlardan
anlaşıldığı·üzere Halife,
İslamhükumet ve milletinin reisidir.
Haiz
oldu~ ta~ve velayet
hakkı,avam ve havas bütün mü'minlere ve milletin
bütün
işlerine şamilir.Bununla beraber bu amme velayeti,
papa'nınvelayeti gibi dini ·
ve ruhani olmayıp,
bir hükümdannki gibi idari ve siyasidir.
25.Çünkü Müslümanların
nazannda ve
İslam'dahalife, ne papa gibi "ma'sum ve ne de ilahi bir kanun
vaz'ınasaffihiyatdardır.
O,
yaptığından gayr-ı mes'fıl oimadığı
gibi,
halkın vicdanı
ve
itikadı
üzerinde herhangi bir tasarrufa dakadir
değildir.26
Adına halife, emiru'l-mü'minin, imam, m-elik ne denirse densi~, İslam'da bir
devlet
başkanı nasbıMüslümanlara farz
mıdır?Farz ve zarfiri ise bunun delili nakil
. mi,
akıl mı,icma'
mı,yoksa hepsi midir? Bu husus akaid ve ahkam
kitabiarındaetraflıca tetkik edilmiş ve bir neticeye varılmıştır.27 Şöyle ki:
\İmam
nasbetmek· zaruridir. Şer'an bunun vacib olduğu, Saha be ve Tabi
1i~'in
icma'ı
ile malum
olm.uştur. Rasfılullah (s.a.v.)'ınashab1, O'nun
vefatındansonra
he-men Hz. Ebfibekir'e bey'at
etmişlerve
işlerinigörüp gözetme salahiyerini ona teslim
etmişlerdi.Ondan sonraki bütün
asırlardada durum bu
olmuşve hiçbir
çağdahalk
başıboş
ve
kargaşaiçinde
bırakılmamıştır.Bu husus, imam
ı:ıasbetmeninzarfiretine
ve
vücfıbuna
delalet eden bir icma'. ve ittifak olarak
yerleşmiştir.28
Bütün Ehl-i Sünnet, Mürcie,
Şi'a ve Havaric zümreleri hÜafetin
vücfıbu,
Rasfılullah(s.a.v)'in
getirdiğiesaslara göre ümmeti idare eden. bir ima ma (devlet
başkanına)
itaatin vacib
bulunduğuhususunda ittifak
etmişlerdir.Hariciler'den
sadece "Necedat" isimli bir kol,
"Müslümanların
kendi
aralarında
d1n1 esaslara ve
hukuka riayet
etmeğemecbur
olduklarıbir
başkanalüzum
olmadığı" görüşünüileri
23 Aynı eser, s. 543; A. el-Harpôti, TenkJhu'l-Kelam, s. 360-61, n. 6.
24 M. Seyyid, Usul-i Fıkıh., 108; aynı müel., Hilafet ve Hakimiyet-i Milliyye, s. 8.
25 M. Seyyid, UsUl-i Fıkıh, 1: Medhal,
s.
101M-109; aynı müel.,lli/afet ve Hakimiyyet-i Milli-yye, s. 8-9.26 Hoca Şükrü, Hilafet-i lslamiyye ve BiiyükMillet Meclisi, Ankara 1339, s. 21; krş. H. Hulki, nyas Sami, Hoca Rasih.Hakimiyyet-i Milliyye ve Hilafet-i lslamiyye, Ankara 1341, s. 9; M.
Seyyid, Hilafet ve Hakimiyyet-i Mil/iyye,, s. 9.
27 Hayreddin Karaman, Mukayeseli Islam Hukuku, I, İstanbul 1982, s. 86.
36
M.Ü.lLAHtYAT FAKÜLTESt DERGtSt
sürmüştür.29
Bu son
görüşü, zamanımızda
tekrar ele
alıp
te?yid eden,
Mısırlı kadı
Ali
Abdürrazık (1888-?) olmuştur.30
Halbuki "AIIah'a,
Rasfılü'ne ve ülü'l-emr'e itaat" ayet-i kerimesi ile31
yuk-arıda
zikr edilen
Hila~et'lealakah
diğerayet-i celileler ve
başkanlaraitaat
hakkındaki Hadis-i şerifler32 açıkça bunun lüzumlu olduğunu ifade etmektedir.
_
Diğer taİaftan Allah hiçbirkulun u, gücünün yetmiyeceği bir şey ile mükellef tutmaz.
Kullarından yapılmasını istediği
birçok ahkfun
vardırki, hiçbir kimse
bunlarıtek
başına
lfa edemez. Mesela: Zulmü önlemek,
düşmanlarta savaşmak,.ihkftk-ıhak;,
tec-ziye ve adalet tevzi etmek bunlar
arasındadır. İştebunlar, cemaat
namına, onlarıtemsil eden bir
başkan tarafından lfa edilebilirler.33
İslam tarihinde Hilafet veya İmamet mes'elesi şeklinde meşhur olan bu mevzu,
Hz. Peygamber (s,a.v)'in
vefatındansonra
İslamDevleti'nin
başınakimin
geçirileceği
mes'elesiyle beraber ortaya
çıkmıştır.34
Sonra,
İslam'da zuhfır
eden ilk
büyi,ik
ihtilafınsebebi
olmuşve
İmfunet da'vası,Hulefa-i
Raşidindevrinde arneli bir
ictihad mes'elesi iken bilahare i'tikadi mes'eleler
arasınada girip muhtelif i 'tikadi
mezhebierin
dağınasına yol açmıştır.35 Ancak bu ihtilaflar, miladi VII-XVI.
asırlar
arasında dünyanın
tek büyük ve rakibsiz medeniyeti olan
İslam
Medeniyeti'nin36
doğup
dünyaya
Jıükmedişinebir mani
teşkil etmemiştir.Hilafet
teşkilatı, İsİarn devlet teşkilatından ibarettir.37 Bu teşkilat sadece İslam'a
29 .
H.
Karaman,lslt1m Hukuku,I,
s. 86-87; ke7..ii bk:: İbn Haldun, Mukaddime,I,
s. 548; M. Seyyid, Usul-i Fıkıh, 1: Mukadd~me, s. ı ı7. .30 H. Karaman, lsll.i'm Hukuku, I, s. 82, 86-7. Ali Abdürrazık için keza bk: D. Sourdel,
"Khalifa", mad. EL2 , IV, s. 947.
Kadı
AliAbdürrazık,
el-Islam ve Usulü'l-I-iükm Cfü'rkçe terc.:Ömer Rıza Doğrul, Islamiyel ve Hükflmet, İstanbul 1927) başlıklı risalesini yazarak
görüşlerini açıklamıştır. Bunun üzerine kendisine, biri Ezher Rektörü M. el-I Iıdr el-Huseyn, diğeri de ~ısır sabık müftüsü M. Bahit el-Muti tarafından olmak üzere iki reddiye
yazılmıştır. Birincisi, Naktu Kitabi'I-ls/am ve UsUl el-Hükm, Kah i re ı 345; diğeri de
Haklkatü'l-lslam ve UsUlü'l-Hükm, Kahire 1344 başlığını taşımaktadır (H. Karaman, a.g.e., .
I, s. 82, n. 16). bir yenisi de Kahire Üniversitesi profesörlerinden Dr. Muhammed :?iyaü'd-dln er-Reyis tarafındaı:ı yazılmıştır: el-Islam ve'l-Hılafe'fi'l-'Asri'l-lladls: Nakdü Kitabi'/~
Islam ve Usuli'l-Hük.rtı, Kahire [ı972].
31 Kur'an-ı Kerim, en-Nisa, (4. sure), ayet: 59.
32 Lutfi Paşa, bunlardan bazılarını, aŞağıda tanıtılacak. olan risalcsine dere etmiştir. 33 · H. Karaman, Islam Hukuku,
I,
s. 86-87, akaid ve ahkam kitabiarında İslam ulemasının buhususda serd ettikleri görüşleri h ula sa etmektedir. , 34 Yaşar Kutluay, Tarihde ve Günümüzde Islam Mezhebleri, Konya ı968, 27.
35 Mübahat Türker, Üç Tehılfüt Bakımından Felsefe ve Pin Münasebeti, Ankara ı 956, s. 16;
Y. Kutluay, Islam Mezhebleri, s. 63. Keza bk.: Avni İlhan, "lmamet Nazariyesinde Seçim veiNass Münakaşası", Dokuz Eyl. Oni.llahiyat Fakültesi Dergisi, I (İzmir 1983), s. 137-38.
36 N. Sami Banarlı, Kitaplar ve Portre/er, İstanbull985, s. 320: 37 Ziya Gökalb, Makaleler, Vill, haz. F.R. Tuncor, Ankara 198ı, s. 61.
1
SADRIAzAM LÜTFI
PAŞA
veOSMANLI HILAFETl
37mahstistur. Dim ve dünyevl hakimiyeti bir arada bulundurup
alıkam-idinlyyeyi
tatbik
ettiğinden~kayserlerin,
imparatorlarınve
kisralarınidare ve hakimiyetlerinden
ayrılır. Onlar gibi, yalnız dünyevl nizama tabi olmaz.38
Hilaf~t
ve hükumet
teşkilatından
maksad ve gaye,
İslam de~letini
ve
İlahi
Ketarnıyüceltip yükseltmek,
Müslümanları İslam'ın istediğigibi
yaşatıp. onlarınhuzfır ve sadetini temin etmektir.39
Halife'nin vazifesi; hukUki, cezru,
içtimfılve
diğerhükümlerden
müteşekkil şer'lalıkamın icrası
ile
İslamdininin
muhMazası, halkın işlerinintedvlri ve
Iüzfımundadüşmanla muhfuebe etmekten ibarettir.40
İmam
el-Maverdl bu vazifeleri,
aralarında:1) dini koruma ve kollama, 2) dini
hükümleri tatbik,
3) can ve mal emniyetini temin,
4)Allah'ın koyduğu yasaklarıtatbik ve
değiştirilmelerinemani olmak, 6) tsHimiyetin bütün d'inlere
karşıüstün
olduğunu isbfıt
etmek ve
Allah'ın hakkını
ayakta tutmak, 7) zu.Iüm ve
baskı
yapma-dan
zek~t ve vergileri toplamak, 8) halkın işleriyle yakinen ve bizzat meşgul qlmak
gibi hususlar da dahil olmak üzere on madde halinde Izah ed~r.41
Hal'ifede
aranılan vasıflarve
şartlardörttür:
ilim,_
adalet, kifayet ve duygu
or-ganlarınınve uzuvlarmm re'ye ve arnele
(düşünmeyeve serbestçe hareket
et-meye) te'sir eden hususlardan salim
-olması. Beşincisi olan, "neseb itibariyle
Ku-reyş'den
olma"
şartında
ise
ihtilfıf edilmiştir.42
'
Bu
ihtilfıfa sebeb, "İmamlar Kureyşdendir" hadisidir.43 Bu hadis ise haber-i
38 Corci Zeydan, Medeniyyet-i lslamiyye Tarihi, I, Dersaadet 1327, s. 102. ·39. M. Seyyid, Usul-i Fı.lah, I, s. 148.
40 Küçük Harndi (Elmalılı Harndi Yazır), "İslamiyet ve Hilafet ve M eşihat-i İsHimiyye",
Beyanü'l-llak, 1:22 (8 Safer 1337), s. 512-13; Hakkı, "Hilafet-i lslamiyye", Sırat-ı
Müstakfm, III:56 (15 Ramazan 1327), s. 49.
41 el-Ahkiimu's-Sultaniyye, s. İ9-20. ,
42 İbn Haldun, Muk.addime, I, terc. S. Uludağ, s. 552. Keza bk.: ei-Maverdl, el-Ahkaniu's,
Sultaniyye, s. 6. Bunlara,.Müslüman, hür~ erkek ve bü/Uğ çağına ermiş olmak gibi vasıflan
da ilave ederler: Abdullatlf el~Harputl, Tenklhu'l-Kelamfi Aka'id-i Ehl-i Islam, s. 366, n. 7;
İbnü'r-Rahmi Ali Tayyar, "lslam'da İmamet-i Kübra ve Osmanoğulları", Beyanü'l~Hak,
V:109 (8 Cemaziyelevvel 1329), s. 2009-2010.
43 Hadis'in metni için bk: Ahmed ibn Hanbel (164-24tn80-8Ş5), Müsned, (6 ciJd, 5. baskı,
neşir: m. Nasıruddi'n el-Albanl, Beyrut 1 405/1985), III, s. 129, 183; IV, s. 421 ; Mu- 1
hammed ibn İsmajl el-Buhari, (194-256/810-870), Sahfhu'l-Buluir'i(4 kitab halinde 8 cild,
İstanbul 1315, yeni baskı, Mektebetü'I-İsHi~iyye, İstanbul, [1979 ))'sinde "Kitabu'l-Ahkam" kısmının "Emirler kureyş'dendir"'babında Hz. Muaviye'nin RasUiullah (SAV)'den
şu mealde bir hadis rivayet ettiği yazılıdır: ~·şu hilafet işi ~ureyş'tc bulunacaktır. Onlar dini veeibelerini lfa ve adaleticra ettikleri müddetçe, onlara hiçbir kimse düşmanlık edemeye-cektir ... 3 (c.8, s. 105). Buhariyi Türkçe'ye tercüme eden Mehmed Sofuoğlu (1923-1987), burada, "Hilafet'te Kureyş'li olmanın şart kılınmasındaki Hikmet ve Sakıt olmasının key~
fiyyeti" başlığı allında ve çerçeve içinde, Kureyş'ten olmayanların ~a hallfe olabilecekleri-ni Izah etmiştir. bk.: Sahih-iBuharfve Tercümesi, c.15, İstanbul 1989, s. 6990-92;
38
M.Ü.!LAHlYAT FAKÜLTESl DERGtSl
v~hid'dir.44
Hazret-i Peygamber (s.a.v)'in bunu ne malesadla beyan
buyurduğu
m'alum
değildir.45 Fakat, bizzat O'nun hayatta iken yaptığı tayinler bunun mecbUri.
olmadığını
göstermektedir. Zira, tarihen sabittir ki, Hz. Peygamber (s.a.v),
Medine'ye hicretiriden ve orada ilk islam devletini
kurmasındansonra, hacc gibi
banşcı,
devlet arazisini müdafaa gibi askeri malesadlarla Medine'den
ayrılmakmecburiyelinde
kaldığızaman, her seferinde yerine bir vekil
bırakmıştır.Hükumet
işlerini
yÜrütmek üzere
bırakılan
bu vekillerin
sayısı
27'yi
bulmuştur.
Halife denilen
bu vekillerin 15'i
KureyşKabilesinden,
diğerleriMedineli ve Kinaneliydi. Hatta biri
de ama idi.46
.
Bu hadis'in ilk defa, Hz. EbUbekir'in halife seçilmesine taka<;ldüm eden
müzakerelerde
zikredildiği belirtilmiştir; Şöyleki:
Hazret-i Peygamber (s.a.v.)'in
vefat'ınımüteftkib, yerine geçecek halifeyi tayin
için Medineli Müslümanlar (Ensar) kendi
aralarındaSakifetü Beni Sa'jde'de (Beni
Sa'ide'nin Evinde)
toplandılar. İçlerinden
Sa'd
İbn
'UbAde'yi halife' seçmek üzere
iken, Muhacir Müslümanlar,
başta
Hz. EbU Bekir ve Hz. Ömer,
toplantı
yerine
gel-diler. Hz. Ebu Bekir, Muhacirlerin faziletlerini anlatarak emirlite (hilafete)
onlarındaha
layık olduklannısöyledi. Ve sözlerini
şöyle tamamladı:"Emaret bahsinde Arap
kabileleri ancak
Kureyş'ibilir.
Başkasınınemaretini kabUl etmez. Zira
Kureyşkav-mi, haseb ve nesebce Aİ-ab'ın faziletlisidir.'·47 Hz. ömer de onu te'yid ettikten sonra
Celalüddln A. b. Ebi Bekr es-Süyuti, Ttlrfhu'l-Hulefa, neşir: M. Mutıyiddin Abdültıamid
(taritısiz), s. 8-9. Keza bk. A. el-Munavi, Feyzu'l-Kadir: Şerhu'l-Ctlmi'i'$-Sagtr,
m,
Mısır1938,. 508-509. Aşağıda 54 nurnaralı dipnotada bakuıız.
44 Taftizilni, Kelam Ilmi ve !$/tim Akı1idi: ~rlıu'J-Akaid, hazırlayan: Süleyman Uludağ, ikinci
baskı, İstanbul, 1982, s. 329; Abdullaıff ei-Harpilti, Tenkihu'l-Keldnıfl AkA'idi Ehi-i ls/tim, s. 367. Haber-i vahid, bir kişi tarafından riviyet edilen veya müleyatir olmayan hadis de-. rnektir (Talat Koçyiğit, Hadis /stılahları, Ankara 1985, s'. 24-27). Hariciler ve bazı
Mu'tezile illinıleri, bu yüzden Halifenin, Kureyş Kabilesine mensub olmasının şaıt
ol-madığı görüşündedir. "İmamlar Kureyş'dendir" hadisini, ahod hadislerdendir diyerek
red-detrnektedirler. Tafsilat için bk:: Abdülkadir Udeh, Islam ve Siyasi Durumumıa,terc. Beşir
Eryarsoy, 3. baskı, Pınar yayınlan, İstanbul 1989, s. 138-139; bu(ada, Halifenin
Ku-reyş'den olmasılazım geldiği şartının leh ve aleyhindeki bütün rivayet ve deliller de bir araya getirilmiştir (s. 137-143).
45 .Muhammed Harnidullah, Introduction to Islam, Lahore 1967, s. 98 (Türkçe terc.: Kemal Kuşçu,lslama Giri§, 5, baskı, Ankara, Nur Yayınlan, 's. 156, paragraf, No: 274). 46 Aynı eser, göst. yer; ayın müel., lsitirmrı Hulcuk Ilmine Yardımlar ı: (Makaleler Kül/iyatı),
derleyen: Salih Tuğ,İstanbul 1962, s. 141-144, Hz. Peygamber (s.a.v)'in hangi tarilite niçin Medine'den ayrıldığını ve yerine hangi kablleden kinıi idareci bıraktiğını gösteren bir liste vermektedir; Melırned Said Hatiboğlu, "lslamda İlk Siyasi Kavmiyetçilik: Hililfetin
Ku-reyşüiği", Ank. Üııi.litihiJa;t Fakültesi Dergisi, XXID (1978), s. 146-49. Hz. Peygamber (s.a.v)'in Medine'de bıraktığı halifeleri ile Medine dışında vazüeli mernl!rlan hakkında
misliller vermektedir. \
47 Ahmed Cevdet (Paşa), Kısas-ı Enbiya ve Tevarlh-i Hulefa,
m,
s. 351-355. Keza bk.: A. Guillaume, The Life of Muhammed: A translation oflbn lsluiq's Sirat Rasul Allah, 3. baskı,SADRIAzAM LÜTFl
PAŞA
veOSMANLI HILAFET!
39
Ensar'a hitaben:
"Rasfıl-iEkrem, hasta iken sizi bize vasiyet etti.
Eğerümerfidan
ola-cak
olaydınız bizi size vasiyet ederdi" dedi.48 Ensar'ın
diyecek bir sözü kalmayınca
içlerinden Huoab
İbnMünzir
kalktı:"Bizden bir emir, sizden de bir emir olsun"
dedi.49 Ensar'danbir
diğer sahttbe: "Ey Muhttclrler! Hz. Peygamber, ne zaman bir
amil (vali, idareci) tayin ettiyse,
aramızdanbirini ona
arkadaş yapmıştı.Onun için
biz Hilafet'in
(iktidarın) iki kişi tarafından paylaşılması fikrindeyiz", diyerek bunu
biraz daha ileri
götürmüş ve açıklamış oldu.50
Bunun üzerine Hz. Ömer:
"İki
emir cem' olmaz ve Peygamber hangi ,kahlleden
ise halife de o kahlleden
olmadıkça,vallahl Arab kavmi kabul ve itaat etmez" diye
müdahale etti.
sı Mijteakiben, Hz. Ebu Bekir'e bey'at edip bu münakaşalani son
ver-di.
İşte,
rivayete göre, müzakerelerin devam
ettiğibir
sıradaEnsar'dan bir zat veya
Hz. Ebu Bekir:
"İmamlar Kureyşdendir"
hadisini
nakletmiştir.
52 Fakat bu rivayet,
aşağıda görüleceğigibi,
zayıftır.· Kelftm
ulemasınınkanaatlerinin aksine, Hz. Ebu Bekir' in, Bey'at günü bu hadis
ile ihtidk etti!ti sabit de!tildir.53 Keza, son
araştırmalar, Sakife toplantısında, Hz.
Mısır 1936, s. 306-31 l (Türlcçe terc.: Hasan Ege, Islam Tarihi: Siret-i lbn Ilişam
Terceme-si, IV, Istanbull985, Kahrantan Yayınlan, s. 412Al8.
48 A. Cevdet, Kısas-ı Enbiya,
m,
s. 355. .49 lbn'Hişam, es-Siyretü'ibt-Nebeviyye, IV, s. 3'10 (tercemesi: H. Ege, IV, s. 416); İbn Kuıeybe
ed-Dt"neven, el-lm/imetü ve's-Siyase, I, s. 15; el-Imam Ebi1-Hasan el-Eş'an (ö. 324/936),
Kitôbu Makdlati'l-fslômiyyfn, ne1r: H. Ritter, 3. baskı, Wiesbaden, 1400/1980, s. 2; A.
Cev-det, Kısas-ı Enbiyô.,
m,
s. 3'55. .50 M. Hamidullah, lntroductwn to /~lam, s. 98, n. 1 (tercemesi: K. Kuşçu, lslôma Giriş, s. 156-57, n.l.).
51 A. Cevdet, Kısas-t Enbiyô.,
m,
s. 355. Keza bk.: İbn Kuteybe, el-lmômetü ve's-Siyase, I, s.15.
52 el-Vikıdl (130-207fi48-822)'ye göre Ensôr'dan biri, İbn İshak (85-151fi04-768'a göre de Hz. EbU Bekir rivayet etmiştir.(Muhanımed Hamidullah, "Constitutional Problem s in Farly lslam",lst. Üni.,/slôm Telkikieri Enstitüsü Dergisi, V: 1-4 (1973), s. 26). Fakat, İbn İshak'da böyle bir rivayet yoktur (bk.: A. Guillaume, The Life of Muhammed: A translation
oflbn /shaq's Sirat Rasui Allah, s. 686; İbn Hişam, es-Sfre., IV, s. 308-311; tercemesi, IV,
s. 416Al8). Ancak daha muahhar devirde yaşıımıŞ olan Taberi (224-310/839-922)'de
vardır (bk.: Tarih-i Taberi-yi Kebir Tercemesi,
m,
!stanbul 1328, s. 3). Diğer bir rivayette ise, Ensir'dan olan Sa'd İbn Nu'man ibn Ka 'b ibn Hazrec'in oğlu Beşir şöyle demiştir: "Ey nas! Muhıimined, Kureyş'dendir. Kendi kavmi O'nun hilafetine chakk ve evladır" (A.Cev-det, Kısas-ı Enbiyô ve Tevarlh-i Hulefô, III, s. 356).
53 Kureyşlili~i Hilôfet'in şartlanndan biri olarak ileri sürenler, delil olmak üzere bu hadfs'i göstermişlerdir. Osmanlı Hilifeti'ni müdifaa eden, Meşihat-i lslamiyye Vekili ve Hanefi iilimi ez-Z&Iıid el-Kevsen (1879-1952) buna revaben şöyle demiştir: "Kelam alimleri
arasında her ne kadar bu hikaye iştihar bulmuş sa da; EbU Bekir'ln; Bey'ı günü bu hadis ile ihticac ettiği sabit değildir (Abdulkahir Bağdadi, el-Fark beyne'f.Firak, Mısır 1367/1948, s. 15, n.4'den naklen: M.S. Hatiboğlu, "İslamda İlk Siyasi Kavmiyetçilik: Hiliifetin
40
M.ü .. tLAHlYAT FAKÜLTESl DERG1St
Peygamber (s.a.v)'e halife olacak biri
araştırılırken,Ensar ve
Muhfıcirin'dcnhiçbir
sahablnin, halife seçimi ve hilafetle ilgili hiçbir hadis rivayet
etmediğiniortaya
koy-muştut.54
Bu tedktklere güre, Hz. Peygamber (s.a.v)'in
vefatından
sonra O'na kimin
halife olup devlet
başkanlığın~ getirileceğinedair Kur'an ve Hadis'den dem
arandığıve buna
şiddetle
ihtiyaÇ
duyulduğu
bir
sırada,
Islam'In bu iki
kaynağı~da açık
bir
Hilafet sadece Kureyş'e tahsis edilmemiş oluyor; hem de onun Sakife gününde hangi
sebeb-de~ dolayı zikredilmiş olabileceği ortaya çıkmış bulunuyor. Tam metin şöyledir:
"Devlet reisieri (İmamlar) adaletle hükmettikleri takdirde Kureyş'tendir; onla~ anlaşma
yaptıklannda gereğini yerine getirirler, yardımlan istendiği zaman csirgemezler:" (Süyuti,
Tô.rihu'I-Hulefô., s. 8-9. Bu tercüme için bk.: Bekir Topaloğlu, Maturldiyye Akaidi, Ankara
1980, s. 126, n. 56).
Bu hadisi, Beyhaki es-Sünenu'l-Kübra'sında (8/144); Ebu Davud et-Teyiilisl de
ei-Müsnedinde (s. 248), Enes b. Millik'den rivayet etmişlerdir. ez-/'iihid
el-Kevseri,lhkô.ku'/-Hakk isimli eserinde şöyle demektedir: "lmdi, hadis sahlh olsaydı, Hz: Ebu Bekir (r.a.), (ha1üe tayininin münakaşa edildiği) Sakife gününde mutlaka onunla davasını isbat ederdi. Çünkü o gün, münakaşa konusu edilen meselede bu hadis apaçık bir delil teşkil ederdi. Hadis tenkidi ile meşgul olan birçok alim, Ashab'dan hiçbir kimsenin, münakaşa konusu ettikleri l-Iilafet mevzuunda bu hadisi deiU olarak ileri sürmeyişin i, bu hadis'in sahfh
olmaya-cagınm alametlerinden biri kabul ederle~~ Salahaddm el-Alai (v.761/1359) de,
Telklhu'l-FuhU.m bi Tenkfhi Sıyagı'l-'Ulum adlı eserinde, bazı kelô.m alimlerinin iddiasına rağmen, Hz.
Ebu Bekir'in bu hadfs ile lhticac ettiğinin sabit olmadığını iikretmiştir." (B. Topaloğlu;
a.g.e., s. 126,n. 56). f
Kevseri, mezkur eserinde, izahatma Şunlan da ilave ediyor:
"İbn Hacer (773-852/1371-1448)'in hadisi, ~.ı-l&--t ... !ı')'llafzıyla Ahmed b. Hanbel'in
Müsned'ine atfen Ebu Bekir ve Ebu.Hureyre (r.a.)'ya nisbet edişine gelince, "bu apaçık bir ·
hatadır. Çünkü hadis, bu liifızlarla Ebu Bekir ve Ebullureyre'den rivayet edilen hadisler
arasında yer almadığı gibi, Sahfhayn'de de (müsned olarak) mevcud değildir" (B.
Topa-loğlu, göst. yer).
54 M.S. Hatiboğlu, "İslamda ... Hillifetin Kureyşiliği", s. 160; Etheın Ruhi Fığlalı", "Sakife"
olayı veya Hz. Ebu Bekir'in Halife Seçimi" ,Islam Medeniyet i, V: 3 (Mart 1 982), s. 24. Hz.
Ebubekir (RA) bu toplantıdaki konuşmasında, Halifenin Kureyş'den olması lazım geldiği
hususunda herhangi bir hadis metnini delil göstermemiş, sadece Muhacirlerin Ensar'dan daha üstün olduklanna ve Kureyş'in insanlar arasındaki ltibarlmn Islam'dan evvel de sonra da buyük olduğuna işaret ederek, "Arablar ancak Kureyş'e boyun eger/er" ~emiştir. Lakin, yukanda 43 numaralı dipnotda işaret edilen Hz. Muaviye (RA)'ııin rivayet euiği hadis
başka bir manaifade ~tmektedir. O da, Halife'nin Kureyş'den olacağı hususudur. Fakat bu hadis ve ayeder, Halifeliğin mutlaka Kureyş'e aid olduğunu ve Kureyş'den olmayaniann Haltfeliğinin, peygamber halifeliği olamayacağını kat'i' olarak ifade etnwz. "Başınıza,
bur-nu kesik siyah bir köle dahi getirilse, Sizi Allah'ın Kitô.b'ının hükümlerine göre idô.re et-tikçe onu dinleyin ve ona itaat edin" Hadis-i şerifi ve aynı mealdeki diğerleri, Kureyş'edn
olmayaniann da mutlaka halife olabileceklerini gösterir. Tafsilat için bk.: Muhammed Ebu Zehra, Islam'da Siyô.sf ve ltikadt Mezhepler Tarihi, terc. Hasan Karakaya, Kerim Aytekin,
Ilisar Yayınevi, İstanbul 1983, s. 96-98, Kureyş Kabllesine mensub olmayanların da İslam ümmetini Halifesi olabilecekleri İslami kaynaklara· istinad ederek tedkik edilmiştir.
Yuk-ar'ıdakilere.ilaveten bunlar arasında olanlar: Abdülkadir 'Ude, Islam ve Siyasi Durumumuz,
s. 137-143; M. BeşirEryaysoy,/slô.mDevlet Yapısı, 2. baskı,lşareL Yayınları, Istanbul 1988, b, 177-183; M.Sofuoğlu. Sahih-i Buhô.rfve Tercemesi, c. 15, s. 6990-92; Mehmed
Ziya, /lılô.fet-i lslô.miyye ve Al-i 'dsmô.n, terc. Süleyman Tevfik, 'Adi Matbaası, 1338/1922, s. 11-15. Keza b)<:.: İbn Ha}dun, Mukaddime, I, (terc. S. Uludağ), s. 554-555.
SADRIAzAM LÜTFl
PAŞA veOSMANLI HILAFET!
41
hükmün
bulunamaması,Ensar ve Muhacirin'in, halife tayini
m~vzuılndaRasill-i-
Ek-rem (s.a.v.)'den hiçbir hadis
duymadıklarınadelalet eder.
Şuhalde,
"İmamlarKu-reyş'den
olur" hükmü, bir hadis
değil,belki kabile asabiyeti ve kavmiyetcilik
gayre-tiyle
söylenmiş bir sözdür.55
Nitekim l-Iz.
EbfıBekir'in halife seçilmesini ve ona
takaddüıneden müzfikereleri,
lbn lshftlç (85-151/704-768), Abdurrezzftk lbn
Hernınarn(126-211/743-826), Ahmed
ibn Hanbel (164-241/780-855), Buhari (194-256/81 0-870) .ve Taberi (224-31
0/839-922)
gibi ilk müel1iflerin eserlerine istinaden kaydettikten sonra
bunları
madde
m~dde
ifade eden Prof. Dr. M.
Hatiboğlu, şutesbitte bulunur: 1) Hz. Peygamber'in
siyasi haletini seçme
işine
ilk
teşebbüs,
Medine'li Ensar'dan
gelmiştir.
2) Pekçok
İslam
aliininin kanaatinin aksine, taraflardan hiçbirisi, Halifenin
Kureyşli ol-masınıemredici hiçbir hadis veya Peygamber talimata üne
sürmüş de~ildir.Tekrarlayahm:
Bazıalimierin zannetikleri gibi, seçim yerinde, imamlarm,
halifelerira
Kureyş'den olaca~madair herhangi bir Peygamberi hüküm asla
ha-his konusu
edilmiş de~ildir~3) Ensar,
iktidarı paylaşmateklif'inde
bulunmuştur.Bu teklif,
varh~ıileri sürülen hadis'in, asimda mevcud
olmadı~ımgüsterir. 4)
Muh~cirler,ilk
teşe,bbüsdebulun·an Ensar'm bu
davranışana kızıp,mes'eleyi
halletmeden
çıkıp
gitselerdi, Hz. Ömer'in kanaatine göre, Ensar
Kureyş'den
ol-mayan birini pekala Halife seçebilecekti.
O
halde,
mezkfır
hadis'in ash
olsaydı,
Ensar'm böyle bir seçime gitmesi
imkansızolurçlu. Zira, Ensar, Hz. Peygamber
(s.a.v)'in em rini duyacak da buna kulak asmayacak, ona
değervermeyecek, onu
yok farz edip
bildi~iniyapacak ve
Kureyş'denolmayan birini haiife seçecek!
Bu,
obıcak iş de~ildir.56
·lik iki hallfeye bey'at
etmemişolan Sa'd ibn 'Ubade gibi, halife namzedi Hazrecli
bir
sahab~nin mevcfıdiyetide, böyle bir hadis
olmadığınabir delll
teşkileder. Sa'd,
Cahiliyye devrinde okuyup
yazmasıolan nadir kimselerden biridir. Akabe Bey'ati'ne
iştirak
eden 70 Ensari
arasındadır.Bedr haric bütün seferlerde Hz. Peygamber
(s.a.v)'lc beraber
bulunmuştur.
Onun,
'İmamlar Kureyşdendir"
hadisini duyup da, bu
peygamber emrine
sırt çevirmesi mümkün değildir.57
Netlee olarak,
Kureyşlilik,Hilafetin, Hadls'e dayanan,
Iüzım-ı gayr-ı müffırık(olmazsa olmaz)
şartı değildir.58
55 E.R. Fığlalı, "Sakife" Olayı.,", s. 24-25. Hadis sahih olsa bile bu, Kurcyş'irı dışındakiler
halife olamaz manasma gelmez (Suyiltl, Tarihu'I-Hulefa, s.
9:
n.l ). 56 "İslamda lik SiyasiKavmiyetçilik: Ililafetin Kureyşlliği", s. 158-61.57
M.S. Hatiboğlu, "İslamda ... H ilMetin Kureyşlliği", s. 161, n.177; kc:tii bk.: İbn Sa'd,et-Tabakiitü'l-Kübra,
m,
Beynıt (tarihsiz), s. 613-17. 58 M.S. Hatiboğlu, "lslamda ... Hilafetin Kureyşlliği", s. 161.42
M.Ü. ILAH!YAT FAKÜLTESI DERGISI
Sahabelerin ekseriyetinin, Hilafet'i
Kureyş'etahsis etmeleri, Peygamber
sülaıesine bagiıiıgı
ugur
saydıklanndandegil,
Kureyş'in,kabileler
arasındao
zaman-ki kuvvet ve kudretinden
dolayı olmuştur.59 Böylece bir an'ane teessüs etmiştir.
Fa-kat
~anhltatbikatta,
Kureyş'in zayıfoldugu devirlerde bu an'aneye
uyulmadığıgörülmektedir. Nitekim, BuharaldUim
Sadru'ş-Şeri'a(ö.747/1346), zarfiret varsa
şartçrtadan kalkar.
Zamanımızda Kureyşilik şartı da düşmüştür, der.60
Kureyş'in dışından
olarak Hilafeti ilk ihraz edenler
Osmanlı padişahları
"'olmuştur.
Hanefi
fokahası
ve
İslam uleması,
kendilerinde
"hakk-ı
seyr•,
"hakk-ı
in-tihab", "vasiyyet", "Harameyn'in himayesi",
"Emanat-ıMübfireke'nin
hıfzı"gibi
vasıflann bulunması dolayısıyle Osmanlı Padişahlannı
bu makama en
layık
bul-.
muştur.61Meşhur Osmanlı müverrih ve sadn~azamı Lütfi Paşa,62 yukarıda işaret edileiı
59 A. Cevdet, Kısas-ı Enbiya ve Tevarfh-i Hulefa, cüz: ill-IV, Dersaadet 1331, s. 413; aynca bk.: İbn Haldun, Mukaddime, terc. Sül~yman Uludag, c], İstanbul 1982, s. 553-558,
Ku-ıeyşüik şartının sebebleri üzerine duruyor ve sonradan bunun kalktığın ı yazıyor.
60 (Seyyid Bey), Hilôfet ve Hakimiyet-i Milliyye, (Ankara 133'9), s. 22; M.S. Hatiboğlu, "İslamda ... Hillifetin Kureyşlligi" .• s. l83.
61 Corci Zeydiin, Medeniyet-i lslamiyye Tarihi, I, Dersaadet 1328, s. 103-105.
62 Lütfi Paşa (1488-1563), Yavuz Sultan Selim'in damadı, Kanımi Sultan Süleyman'ın da
eniştesidir. Yanya'ya bağlı Avlonya kazasında doldu. Çocukluğunun II. Bayezid'in
sa-rayına alındı; burada tahsil ve terbiye gördü. Y ~vuz'un muhtelif hizmetlerinde ve yakın çevresinde bulundu. 1522'de Aydm, birmÜddet sonra daYanya sancakbeyi oldu. 8 Safer 936/12 Ekim 1529'da Viyana Mutıasarası'na iştirak etti. 1533'de Karamarı beylerbeyiliğine
ta'yin edildi; aynı vazifede iken kendisine Irikeyri Seferi'nin sevk ve idaresi verildi (26 Rabiulevvel941/5 Ekim 1534). Birmüddet Anadolu beylerbeyiliğinde bulunduktan sonra 1536'da Rumeli beylerbeyi oldu. 1537'de, donanma serdan olarak, Barbaros Hayreddin
Paşa ile beraber Akdeniz harekauna memur edildi; bu harekiit sırasında Korfu'yu muhasara etti (25 Ağustos 1537). Üçüncü''vezirlikden sonra, Mayıs 1538'de de ikinci vezir oldu.
İştirik ettiği Buğdan Seferi'nde Mimar Sinan'a Purut nehri üzerinde bir köprü yaptırarak
kısa zamanda ordunun nehri geçmesini sağladı. Bu suretle hem padişahm takdirini
ka-zandı, hem. de Mimar Sinan 'ın kabiliyetlerini yakinen tanıma fırsatını buldu. Bu ise
Si-nan'ın, kendi tarafından Hassa Mimarlığı'na getirilmesine vesüe oldu. Lütfi Paşa, Temmuz 1539'da Sadna'zamlığa getirildi. İki sene sonra, Mayıs 154l'de emekliye aynldı. Edime're
bağlı bir kaza olan ve dörtyüz sene sonra 1 919'da Fransızlar'a, Nisan 1920'de San Remo Konferansı kariman ile de Yunanistan'a bırakılacak olan Dimetoka'daki çiftliğine çekildi. Bir SQre sonra Hicaz'a gitti ve hacı oldu. Hayatının bundan sonra, vefatma kadar geçen yir-mi senesini, telif ve tetebbu'atla geçirdi. Hadis, Aka'id, Fıkıh ve Tarih ile uğraştı. Arapça, Fança ve Türkçe eserler verdi. Bunlann ba'zılannın ismi!ıi ve hayall hakkındaki kısa bil-giyi, kendi zamanına kadar bir Osmanlı tarihi olan Tevarfh-i Al-i Osman (neşir: 'Ali, Mat-baa-i 'Amire, lstanbul1341!1925) isimli eserinin baş tarafına deve etti. Ebussu'ud Eferidi gibi devrin en kudretli alimleri yanında iddi'ilı İslami eserler verebilmesi ve Fetva Makamı gibi bir müessese dururken, şer'i ve dini bir mes'eleyi halkın gelip ona danışmalan ve böylece Hılafet hakkında onun izahlanna itibar edeceklerini izhar etmiş olinalan, Lutfi
Paşa'nın şer'i ilimlerdeki diriyetinin en sağlam delilieridir. Maamifih onu ilim dünyasına
tanıtım meı.kôr tarihi ile Aiafna~M isimli risalesi olmuştur ki, sadna'zam'ın ahlikı ve
SADRIAzAM LÜTFl
PAŞA veOSMANLI HILAFET!
43
Hablsu'I-Üqıme başlıklı risruesinde,63 Osmanlı Bilafeti'nin müdMaasını yapmakta;
halife seçilebilmek için,
KureyşKabilesinden olma
şartının bulunmadığını,binaenaleyh
baştaKanuni Sultan Süleyman olmak üzere
Osmanlı padişahlarınında
birer
İslamhafifesi
olduklannİ fıkıhve fetva kitaplan ile
lfıgatlarave tarihi eseriere
dayanarak isbat etmektedir.
Lütfi
Paşa,bunu,
bazı eşıifınkendisine gelerek Abbasi halifelerinden sonra
ümmet'in halinin .ne
olduğu; padişahlarada halife· ve imam demenin caiz olup
ol-madığı;caiz
olduğutakdirde,
"İmamlar Kureyşdenolur" mealindeki hadis'in
Os-m~nh padişahları
bahis mevzuu olunca
nasılizah
edilebileceği hakkındavarid olan
sualleri üzerine kalme·
almıştır.Onun için, iki
ayrırisaie halinde, hem ArapÇa hem
de Farsça olafak
yazmıştır.Bunun müstakil, bir de Türkçe
nüshasınınbulunup
bu-tiva eder. Kısaca, Lutfi Paşa, eserlerine ve icra'atına bakılırsa, müdekicik bir İslam alimi ve dirayetli bir idareci ve devlet adamıdır. Onun, her mes'eleyi dini zaviyeden mütala 'a etme-sini, Profesör Tayyib Gökbilgin (19(17-1981 ),
1
s lam Ensildopedisi'nde yazdığı "Lutfi Paşa"maddesinde bir nakise olarak gönnektedir [c. VII, s. 100. Aynı tcnkld, Cevdet Paşa (1822-1895) ile Prof. Dr. Osman Turan (1914-1978)'a da tevcih edilmiştir.1lkini, Ord. Prof. Mükrinitn Halil Yirianç (1898-1961) "Tanzimat'tan Meşrutiyet'e kadar Bizde Tarihçilik" isimli makalesinde (eser: Tanzimat, I, İstanbul 1940, s. 573 vd.), ikincisini de, Prof. Dr. İbrihim Kafesoğlu (1914-1984), O. Turan'ın Selçuklular Tarihi ve lslam-TürkMedeniyeıi isimli eseri vesüesüe
dile
getirmiştir (İst. Üni. Ede. Fak. Tarih Dergisi, XV: 20, Mart 1965, s. 186-187)]. Bizce, Lütfi Paşa ve diğer tarihçiler_imizin tenkid edilen bu taraflan birnok-sanlık değil birfazilettir. Tenktd eden ve edilen yukandaki tarihçilerimizin hepsi, bugün
Hak'kın rahmetine kavuşmuşlardır. Kendilerini rahmetle yad ederiz. Her birinin, kendi sahalannda bıraktıklan değerli eserler sayesinde devamlı olarak böyle yad edileceklerin-. den de eminizedileceklerin-.
Ancak
bir hususa işaret etmeden geçemiyeceğiz: Ba'zı modemtirihçelirimizi.n Avrupa'ya gittikden s~ra Osmanlı Cihan Devleti'nin azarnet ve ehemmiy-etini idrü ettikleri bilinir. Takdir edişdeki bu gecekmenin sebebinin, Osmanlı Devlet ve medeniyetine karşı memleketimizde takınılan resmi tavır-mesela: 1057 sayılı ve 28 Mayıs
1927 tarihli "Türkiye Cumhuriyeti dihilinde bulunan bilumum mebani-i resmiyye ve milli-yye üzerindeki tuğra ve medhiyelerin kaldınlması hakkında kanun", resmi beyanlar, ders
kitablannın vennek istedikleri mesajlar gibi-ile tarihçilik anlayışındaki farklılık ve bocala-ma· olduğu muhakkaktır. Buna, 1 930'dan 1 9SO'Ii yıllara kadar devilın eden dini tahsüin
ya-saklandıAı bir devir de inzimam edince şimdiki neticenin nerelerden kaynaklandığı her balde-daha iyi anlaşılır.
Lütfi Paşa'dan bahseden kayııaklarda, eserlerinin listesi veya onlara dair bilgi hiçbir yerde
tam olarak verilmemekle beraber, hayatı ve fa'aliyetleri hakkında kafi derecede ma'lumat ve me4haz bulurunaktadır. Bu kaynaklar arasmda şu eserler vardır: Tevô.rih-i Al-i Osman, yukanda zikredilen eseri, (s. 1-5); Osman-zade Ta'ib Osman, Hadlkaıü'l-Vuıera, İstanbul 1271 (Ofset baskı, Freiburg 1969), s. 27; Şemseddin Sami, Kamt1su'l:A 'lam, c. V, !stanbul 1314/18%, s. 3993-94, "M. Süreyya, Sicill-i Osmanf, IV, s. 91, vefatını 13. Şa'ban 971 (27 Mart 1564) olarak veriyor ve Şam valisi olduAunu da söylüyor, ki başkası ile
kanş~nlmıştır; Tayyib Gökbilgin, "Lütfi Pa§a", mad./A, VII~ s. 96-101; Bursalı Mehmed Tahir, Osmmılı Mü,ellifteri, ill,lstımbul 1342, s. 132-134; Köprülü-zade Mehmed Fuad, "Lütfi Paşa", Türkiyat Mecmuası, I (1925), s. 1 19-1$0; Franz Babinger, Osmanlı Tarih
Ya-zarları ve Eserleri, çev., Coşkun Üçok, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınlıği, Ankara 1982, s. 89-91.