Bu çalışma, Selçuk Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Çevre
Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerinden Yrd.Doç.Dr. Şükrü DURSUN
danışmanlığında yapılarak Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü’ne Yüksek
Lisans Tezi olarak sunulmuştur.
Bu çalışmanın araştırılmasında ve hazırlanmasında her türlü bilgi ve
önerileriyle bana yön veren, sabır gösteren danışman hocam Sayın Yrd.Doç.Dr.
Şükrü Dursun’a ve değerli mesai arkadaşlarıma teşekkür ederim.
Çalışmam boyunca manevi desteklerini esirgemeyen eşime ve aileme
teşekkür ederim.
Selim DOĞAN
Konya, 2006
İ
ÇİNDEKİLER
1. GİRİŞ ...5
2. KAYNAK ARAŞTIRMASI...6
2.1.
Atıksuyun Tanımı...6
2.2.
Atıksuyun Özellikleri ...6
2.2.1.
Fiziksel Özellikler...7
2.2.2.
Kimyasal Özellikler ...7
2.2.3.
Biyolojik Özellikler ...9
2.3.
Atıksu Arıtımında Temel Hedefler ...9
2.4.
Atıksu Arıtma Tesislerinin Projelendirilmesi ...10
2.5.
Atıksu Arıtma Yöntemleri ...11
2.5.1.
Fiziksel Arıtma Yöntemleri...12
2.5.2.
Kimyasal Arıtma Yöntemleri ...12
2.5.3.
Biyolojik Arıtma Yöntemleri ...13
2.5.4.
İleri arıtım Yöntemleri ...14
2.6.
Evsel Atıksuların Arıtılmasında Temel İşlemler ...14
2.6.1.
Ön Arıtma Üniteleri...15
2.6.1.1.
Kaba Izgaralar...16
2.6.1.2.
İnce Izgaralar ...16
2.6.1.3.
Kum Tutucular...16
2.6.1.4.
Atıksu Terfi Üniteleri...17
2.6.1.5.
Ön Çökeltme Havuzları...17
2.6.2.
İkincil Arıtma Yöntemleri...18
2.6.2.1.
Stabilizasyon Havuzları...18
2.6.2.2.
Damlatmalı Filtreler...19
2.6.2.3.
Aktif Çamur Sistemleri ...20
2.6.3.
Son Çökeltme Havuzları ...22
2.6.4.
Atıksu Çamuru Arıtım Yöntemleri...22
2.6.4.2.
Aerobik Çamur Stabilizasyonu...23
2.6.4.3.
Anaerobik Çamur Stabilizasyonu ...23
2.6.4.4.
Çamur Susuzlaştırma Yöntemleri...24
3. MATERYAL VE METOT...25
3.1.
Materyal...25
3.1.1.
İstemci Kısmı ...25
3.1.2.
Sunucu Kısmı ...25
3.2.
Metot...26
3.2.1.
Kodlama Kısmı...26
3.2.1.1.
HTML...26
3.2.1.2.
CSS...27
3.2.1.3.
JavaScript ...27
3.2.1.4.
PHP ...28
3.2.1.5.
MySQL...30
3.2.2.
Hesaplama Kısmı...31
3.2.2.1.
Debi Girisi ...31
3.2.2.2.
Yaklaşım Kanalı Hesabı...31
3.2.2.3.
Kaba ve İnce Izgara Hesabı...34
3.2.2.4.
Kum Tutucu Hesaplamaları...36
3.2.2.5.
Ön Çökeltme Hesaplamaları...38
3.2.2.6.
Aktif Çamur Hesaplamaları...42
3.2.2.7.
Son Çökeltme Hesaplamaları ...46
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA ...49
5. SONUÇ VE ÖNERİLER ...51
6. KAYNAKLAR ...53
7. EKLER ...55
Ş
EKİLLERİN LİSTESİ
Ş
ekil 3.2.2.1.1.:
Hesaplamalar Ekranındaki Debi Veri Girişi
31
Ş
ekil 3.2.2.2.1.:
Yaklaşım Kanalı Hesaplaması Ekranı
32
Ş
ekil 3.2.2.2.2.:
Yaklaşım Kanalı Hesaplamaları Ekranı İngilizce Versiyonu 33
Ş
ekil 3.2.2.2.3.:
Yaklaşım Kanalı Hesaplama Ekranında Hatalı Giriş
34
Ş
ekil 3.2.2.3.1.:
Izgara Hesaplamaları Ekranı
35
Ş
ekil 3.2.2.3.2.:
Izgara Hesaplamaları Ekranı İngilizce Versiyonu
36
Ş
ekil 3.2.2.4.1.:
Kum Tutucu Hesaplamaları
37
Ş
ekil 3.2.2.4.2.:
Kum Tutucu Hesaplamaları Ekranı İngilizce Versiyonu
38
Ş
ekil 3.2.2.5.1.:
Ön Çökeltme Giriş Tertibatı Hesaplamaları
39
Ş
ekil 3.2.2.5.2.:
Ön Çökeltme Havuz Hesaplamaları
40
Ş
ekil 3.2.2.5.3.:
Ön Çökeltme Çamur Hesaplamaları
41
Ş
ekil 3.2.2.5.4.:
Ön Çökeltme Ünitesi Çıkış Değerleri
41
Ş
ekil 3.2.2.5.5.:
Ön Çökeltme Hesaplamaları Ekranı İngilizce Versiyonu
42
Ş
ekil 3.2.2.6.1.:
Aktif Çamur Ünitesi Debi Hesabı ve Kabuller Ekranı
43
Ş
ekil 3.2.2.6.2.:
Aktif Çamur Ünitesi Havuz Dizaynı
44
Ş
ekil 3.2.2.6.3.:
Aktif Çamur Hesaplamalar Ekranı İngilizce Versiyonu
45
Ş
ekil 3.2.2.7.1.:
Son Çökeltme Giriş Tertibatı Hesaplamaları
46
Ş
ekil 3.2.2.7.2.:
Son Çökeltme Havuz Hesaplamaları
47
1. GİRİŞ
Atıksu arıtma tesisi ünitelerinin boyutlandırılması karmaşık ve uzun vakit
alan bir işlemdir. Hesaplama yapacak kişi boyutlandıracağı her üniteye özgü
kriterlere hakim olmalı, uygun değerleri kullanmalıdır. Hesaplama işlemlerini
yaparken maddi hata yapmamak için dikkatli olunmalıdır. Çünkü yapılacak küçük bir
işlem hatası ve bulunacak hatalı bir sonuç, işlemler zincirleme ilerlediği için telafisi
zor olan bir durumdur.
Atıksu arıtma tesisi ünitelerinin bilgisayar programı yardımıyla yapılması,
muhtemel sayısal işlem hatalarını sıfıra indirir. Ayrıca kullanılacak parametreler için
uygun değerlerin hızlı ve verimli kontrolünü sağlar, formülleri otomatik olarak
kullanır.
Hesaplama, boyutlandırma, modelleme çalışmaları yapılırken bilgisayar
programları yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Son yıllarda internet ağlarının
gelişmesi ile birlikte birçok programa internet üzerinde de rastlanabilmektedir.
Yapılan bu çalışma; atıksu arıtma tesisi proses hesaplamaları, birbiri ardına
gelen birçok hesaplamadan meydana gelmiştir. Bu çalışmanın öncesinde ve
çalışmanın kodlama esnasında bu tip hesaplamalar yapan internet sayfasına
rastlanmamıştır. Ancak yaygınlaşan uluslararası çalışmalar ve disiplinlerarası
işbirlikleri sayesinde bu konuda birçok gelişmenin olacağı ve mesleki hesaplama
veya bilgi bankası içerikli internet sitelerinin hizmete gireceği öngörülmektedir.
Yapılan bu çalışma internet üzerinde çalışan atıksu arıtma tesisi proses
hesaplamaları yapan ilk sitelerden olacağı düşünülmektedir. Çalışma, özellikle evsel
nitelikli atıksu arıtımına yönelik ünitelerin hesaplamasını kapsamaktadır. Girilecek
debiye karşılık gelen ve kullanıcıyı adım adım yönlendirecek uygun arıtma
ünitelerinin boyutlandırılmasında hataları önleyici, kolaylaştırıcı ve hızlandırıcı etkisi
amaçlanmaktadır. Ayrıca gerekli tahkiklerin ve sınamaların anında yapılması
sağlanacaktır.
2. KAYNAK ARAŞTIRMASI
2.1. Atıksuyun Tanımı
Her topluluk hem katı hem sıvı atık üretir. Atıksu, topluluğa temin edilen
suyun farklı kullanımlar sonucunda kirlenmesiyle açığa çıkar. Atıksu, sıvı veya diğer
bir değişle suyun taşıyabildiği, yerleşim birimlerinden, ticari ve endüstriyel
kuruluşlardan gelen atıkların ve yer altı sularının, yüzey sularının ve yağışların
karışımıdır. Basit bir ifadeyle, bir topluluktan gelen kullanılmış suya atıksu denir
(Metcalf & Eddy, Inc., 1991 ve Lin ve Lee 2001).
Yerleşim birimlerinden gelen atıksu miktarı, gelişmişlikle doğru orantılı bir
şekilde kişi başına 150 L/gün ile 350 L/gün olarak gelebilir. Gelen atıksuyun
debisinin fazla olması genellikle fazla banyolu evlerden, otomatik yıkama
makinelerinden ve su kullanan diğer ev aletlerinin fazla olmasından
kaynaklanmaktadır (Hammer 1975). Endüstriyel atıksuların karakteristiği evsel
atıksulara benzeyenler genellikle belediye kanalizasyonlarına deşarj edilerek, evsel
atıksu gibi arıtılabilir (Peavy 1985).
2.2. Atıksuyun Özellikleri
Atıksuyun özellikleri ve miktarı mevsimsel, haftalık, günlük (tatil günü veya
işgünü) ve saatlik olarak değişiklik gösterebilir. Yazın gelen atıksular aynı bölgeden
kışın gelen atıksulara göre %20 daha fazla olabilir. Saatlik değişimler büyük
şehirlerde faaliyetlerin farklı zaman aralıklarına yayıldığından küçük şehirlere
nispeten daha azdır (Hammer 1975).
Atıksular fiziksel, kimyasal ve biyolojik olmak üzere üç grupta ele alınabilir.
Her bir özellik aslında bir kirlilik parametresi olarak da düşünülebilir. Atıksuyun,
fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerinin bilinmesi, atıksuyun toplanmasının,
arıtılmasının ve deşarj edilmesinin planlanmasında ve yönetiminde çok önemlidir
(Lin ve Lee 2001).
2.2.1. Fiziksel Özellikler
Atıksuyun fiziksel özellikleri; toplam katı madde, koku, sıcaklık ve renk
olarak sıralanabilir. Bunlardan katı madde ve sıcaklık atıksu arıtma proseslerinde
çok önemli faktörlerdir. Sıcaklık, kimyasal reaksiyonları ve biyolojik aktiviteyi, katı
maddeler ise ünitelerin boyutlarını etkilemektedir (Lin ve Lee 2001).
2.2.2. Kimyasal Özellikler
Atıksudaki çözünmüş ve askıda katılar organik ve inorganik maddeler
içermektedir. Organik maddeler; karbonhidrat, yağ, gres, yüzey aktif madde, protein,
pestisit ve zirai ilaçlar ve diğer zararlı kimyasalları içerebilirler. İnorganik maddeler
ise; ağır metalleri, nürientleri, pH’ı, alkaliniteyi, kloridleri, sülfürleri ve diğer zararlı
inorganikleri kapsar (Lin ve Lee 2001).
Biyokimyasal Oksijen ihtiyacı (BOİ): Atıksudaki organik maddelerin biyokimyasal
oksidasyonu sırasında mikroorganizmalar tarafından kullanılan çözünmüş oksijenin
miktarıdır. Su kaynaklarının kirlenme derecelerinin belirlenmesi, atıksuların
kirlenme potansiyelinin saptanması ve arıtma sistemlerinin tasarımı ve işletilmesi
konularında BOI temel öneme sahiptir (Dağ 2002 ve Samsunlu 1999).
Evsel nitelikli atıksularda BOİ konsantrasyonu genellikle kişi başına 50g/gün
seviyesindedir. Evlerde kullanılan çöp öğütücüler BOİ konsantrasyonunu kişi başı
%30 ile %50 arasında artırırlar (Hammer 1975).
Kimyasal Oksijen İhtiyacı (KOİ): KOİ testi atıksuların organik madde içeriğini
ölçmek için yapılmaktadır. Oksitlenebilen organik madde kimyasal oksitleyici olan
potasyum dikromat kullanılarak ölçülmektedir. Bir atıksuyun KOİ'si genel olarak
BOİ'sinden daha yüksektir. Ülkemizde yapılan deneysel çalışmalara göre KOİ/BOİ
oranının 1.6-2.5 arasında değiştiği belirlenmiş olup, bu değer ortalama 2 olarak kabul
edilebilir (Dağ 2002).
pH: Atıksudaki hidrojen iyonu konsantrasyonunun parametresidir. Atıksuyun pH
değeri biyolojik ve kimyasal arıtma işlemlerinin belirlenmesinde önemlidir. İçme
suyunun pH değeri 6-8 arasında, deniz suyunun 8, doğal suların 7 ve evsel atıksuyun
ise 7 -8 arasındadır .
Klorür: Evsel atıksularda, klorürlerin belli başlı kaynağı insan idrarıdır. Su
sertliğinin yüksek olduğu yörelerde, su yumuşatıcılarının kullanılması ile büyük
miktarda klorür atıksuya karışmaktadır. Alıcı ortamda yüksek miktarda klorür
konsantrasyonlarının bulunması, alıcı ortamın atıksu deşarjına maruz kaldığının bir
göstergesidir.
Alkalinite: Atıksuda alkalinite; kalsiyum, magnezyum, sodyum, potasyum gibi
elementlerin hidroksit, karbonat ve bikarbonatlarının varlığından veya amonyaktan
oluşmaktadır. Atıksu genelde alkalidir.
Azot: Atıksudaki mikroorganizmalar için bir besin maddesidir. Azot yeterli olmadığı
durumlarda, atıksuyun arıtılması için azot ilavesi gerekebilir. Evsel atıksuda azot
biyolojik arıtım için gerekli miktarda vardır. Alıcı ortama deşarj edilen arıtılmış suda
azot varsa, alıcı ortamda hem oksijen tüketimine hem de ötrifıkasyona sebep olabilir.
Atıksudaki azot başlıca, proteinli maddelerden ve üreden kaynaklanmaktadır.
Bakteriler tarafından parçalanan bu bileşikler amonyak oluşumuna sebep olurlar.
Oksijenli bir ortamda bakteriler amonyağı nitrit ve nitrat' a oksitlerler. Nitrat azotu
atıksudaki azot bileşiklerinin son oksidasyon kademesidir.
Fosfor: Atıksudaki mikroorganizmalar için bir besin maddesidir. Alıcı ortama deşarj
edilen arıtılmış atıksuda fosfor varsa, alıcı ortamda ötrifıkasyona sebep olabilir.
Kükürt: Sülfat iyonu doğal olarak atıksuda mevcuttur. Sülfatlar, kimyasal olarak,
anaerobik (oksijensiz) koşullarda, bakteriler tarafından sülfürlere ve hidrojen sülfüre
(H2S) indirgenir. Daha sonra H2S biyolojik olarak sülfürik aside oksitlenir.
Ağır Metaller ve Zehirli Bileşikler: Nikel, kuşun, krom, kadmiyum, çinko, bakır ve
civa gibi ağır metaller ve oluşturdukları bileşikler mikroorganizmalar için zehirlidir.
Bu nedenle atıksuyun biyolojik arıtımı safhasında sorunlar yaratırlar. Evsel
atıksularda ağır metaller ve zehirli elementler bulunmaz.
Gazlar: Evsel atıksularda bulunan gazlar; azot, oksijen, C0
2, H2S, amonyak vemetandır. Çözünmüş oksijen, aerobik mikroorganizmaların ve diğer aerobik
canlıların
solunumu
için
gereklidir.
Atıksulardaki
oksijen
miktarı,
mikroorganizmaların oksijen tüketimi sebebi ile çok düşüktür. Atıksuda bulunan
organik maddelerin anaerobik parçalanmasının yan ürünlerinden biri metan gazıdır.
Bu gaz çabuk alev alan ve patlama tehlikesi olan bir gazdır. H2S gazının ise toksik
etkisi çok fazladır.
2.2.3. Biyolojik Özellikler
Evsel atıksularda bulunan belirgin organizma grupları; bitkiler, hayvanlar,
fungi, protozoa, virüsler, bakteriler ve algler gibi mikroorganizmalardır. Bir çok
mikroorganizma (bakteri, protozoa) biyolojik arıtma proseslerinde atıksuyun arıtımı
için yararlıdır
.
Bunun yanında atıksuda bazı patojenik bakterilerin, mantarların,
protozoaların ve virüslerin desteklenmesi temel sorunlardandır. Koliform bakterileri
insan atıklarından kaynaklanan kirlenmenin bir göstergesi olmaktadır. Algler de tat
ve koku problemlerine yol açmaktadır. Atıksuyun arıtımı esnasında organik
maddeler bakteriler aracılığıyla parçalanmaktadır (Dağ 2002 ve Lin ve Lee 2001).
2.3. Atıksu Arıtımında Temel Hedefler
Atıksu arıtımında temel hedef, atıksuyun deşarj edildiği ortamlarda halk
sağlığına ve ekolojik dengeye olabilecek menfi etkilerin en az düzeye indirilmesidir.
Atıksu arıtımında gerçekleşen temel aşamalar şunlardır;
1. Askıdaki katı maddelerin uzaklaştırılması
2. Zararlı ağır metal ve zehirli bileşiklerin uzaklaştırılması
3. Biyolojik olarak parçalanabilen organik maddelerin uzaklaştırılması
4. Alıcı ortam durumuna bağlı olarak azot ve fosforun uzaklaştırılması
5. Patojenik organizmaların yok edilmesi
Atıksu parametrelerinden hangisinin ne derecede arıtılacağı, kanunlar ve
yönetmeliklere göre belirlenmektedir. Alıcı ortamların kirlilik özümseme
kapasitelerine bağlı olarak belirlenen deşarj standartları ülkeden ülkeye farklılıklar
gösterebilmektedir. Aynı şekilde bir akarsuya yapılacak deşarj ile bir deniz ortamına
veya bir göl ortamına yapılacak deşarj kriterleri de farklılık göstermektedir. Arıtılmış
sular, eğer sulama suyu olarak kullanılacaksa, sulama suyu standartlarına göre arıtım
kademelerinin belirlenmesi gerekmektedir. Yani arıtma hedefi alıcı ortamların
özelliklerine, işlenmiş atıksuyun kullanımına ve ekonomiye göre dikkatli bir şekilde
belirlenmelidir. Seçilecek olan bu hedefler, atıksu arıtımı ve bertaraf işlemlerinin
dizaynını etkileyecektir. Böylece, optimum arıtma kombinasyonu ve bertaraf
işlemleri gerçekleştirilmiş olacaktır (Kılınç 2005). Endüstriyel atıksular için evsel
atıksulara göre tamamen farklı standartlar kullanılmaktadır. Türk Çevre Kanunu'nun
"Su Kirliliğinin Kontrolu" Yönetmeliğinde toplam nüfusa bağlı olarak farklı arıtma
metodları için evsel atıksu deşarj standartları belirtilmiştir. Aynı yönetmelikte
endüstriler için ve deniz ortamına yapılacak atıksu deşarjları için de standartlar yer
almaktadır (Dağ 2002).
Büyük şehirlerde su ihtiyacının iyice artması ile evsel atıksuların arıtılarak
tekrar kullanım suyu olarak kullanıldığı günümüzde (Alba ve Ramirez 1981) atıksu
arıtım ünitelerinin belirlenmesi ve uygulanması, hem atıksuyun karekterizasyonuna
hem de arıtımın derecesine bağlıdır. Herhangi bir atıksuyun arıtılması probleminin
çözümünde, birkaç arıtma alternatifinin kullanılması ile istenilen çıkış değerlerinin
elde edilmesi sağlanabilir (Eckenfelder 1980).
2.4. Atıksu Arıtma Tesislerinin Projelendirilmesi
Atıksu arıtma tesisleri projelendirilirken şu çalışmalar yapılmaktadır;
Proje alanının incelenmesi : Projenin ilk aşaması olan bu aşamada yöre ili
ilgili tüm bilgiler toplanır. Yörenin içmesuyu ve kanalizasyon durumu,
sosyo-ekonomik koşullan, nüfus hareketleri ve iklimi incelenir .
Nüfus, debi ve kirlilik yüklerinin tahmini: Yörenin nüfus gelişimi dikkate
alınarak hedef yılları nüfusları tesbit edilir. Atıksu arıtma tesisleri genellikle 35 yıllık
periyod için iki kademeli olarak projelendirilirler. Hedef yılı nüfusları tesbit edilirken
aritmetik, geometrik, logaritmik veya İller Bankası nüfus artış metodu gibi
metodlardan biri kullanılır. Daha sonra yöre nüfusu dikkate alınarak kişi başına su
tüketim miktarları tahmin edilerek projelendirmede kullanılacak saatlik debiler
hesaplanır. Kişi başına kirlilik yükleri tahmin edilerek ileride tesise ulaşacak kirlilik
konsantrasyonları hesaplanır.
Endüstrilerin tetkiki: Yörede bulunan endüstriler tek tek incelenerek
hangisinin atıksuyunun şehir kanalizasyonuna doğrudan kabul edilebileceği,
hangisinin ön arıtma yapması gerektiği veya hangisinin kendi arıtma sistemini
kurması gerektiği kararlaştırılır.
Uygun arıtma teknolojisinin seçimi: Atıksu arıtma yöntemine karar verilirken
aşağıdaki hususlar dikkate alınmalıdır;
·
Arıtılacak suyun deşarj edileceği alıcı ortam özellikleri. Tesisin
gerektireceği alan ihtiyacı
·
Tesisin işletme ve bakım masrafları
·
Tesis sahibinin (Belediye) teknik kadro durumu ve mali yapısı
Eğer daha önceden bir fizibilite çalışması veya alan proje çalışması yapılarak
arıtma teknolojisi belirlendiyse, karar bu aşamada gözden geçirilir.
Arazi çalışmaları ve zemin etütleri: Tesisin yapılacağı sahanın plankotesi
çıkarılır. Arazinin değişik noktalarında zemin etütleri yapılarak ünitelerde
kullanılacak temel sistemlerine ve zemin ıslahlarına karar verilir.
Proses hesaplarının yapılması: Bu aşamada tesisin tüm proses hesapları
yapılır.
Boyutlandırma ve detay mühendislik: Tesisin tüm üniteleri boyutlandırılarak
detay çizimleri hazırlanır.
Keşif ve metraj hazırlanması: Detay mühendislik hesapları ve çizimleri
üzerinden tüm tesisin metraj ve keşfi çıkarılır.
İhale Dokümanlarının hazırlanması: Tesisin inşaatının ihale edilebilmesi için
gerekli tüm dokümanlar hazırlanır.
2.5. Atıksu Arıtma Yöntemleri
Atıksu arıtımında temel amaç, suyun kirlilik derecesinin kullanım yerine göre
istenilen düzeye indirilmesidir. Bu amaca yönelik olarak atıksu arıtımı genelde üç
değişik düzeyde yapılabilir. Birincil arıtma, çok fazla kirli olmayan, sadece bazı basit
fiziksel ve kimyasal arıtım yöntemleri ile atıksu standartlarına getirilebilen atıksulara
uygulanır. Çoğu zaman ikincil arıtım birincil arıtımı takip eder. İkincil arıtımda esas
süreç biyolojiktir. Üçüncül arıtım, atıksuyun çok saflaştırılmasını gerektiren özel
durumlarda uygulanır. Bu arıtımda fiziksel ve kimyasal yöntemler birlikte kullanılır
(Çabukçu 1998).
Atıksu arıtma yöntemleri temel olarak 3' e ayrılır;
·
Fiziksel arıtma yöntemleri
·
Kimyasal arıtma yöntemleri
·
Biyolojik arıtma yöntemleri
Değişik karakterdeki atıksular için değişik arıtma yöntemleri kullanılabilir.
Evsel atıksular için genelde fiziksel ve biyolojik arıtma yöntemleri tercih edilirken
endüstriyel atıksuların arıtımı için kimyasal yöntemler kullanılmaktadır. Ancak, her
üç yönteminde kullanıldığı arıtma sistemleri de mevcuttur.
Atıksu arıtım yönteminin veya yöntemlerinin belirlenmesinde şu hususlar göz
önüne alınır (Eckenfelder 1980).
•
Atıksuyun karakterizasyonu
•Gerekli çıkış suyu kalitesi
•
Arazi maliyeti ve kullanılabilirliği
•
Gelecekte su kalitesi standartlarının yükseltilmesi
2.5.1. Fiziksel Arıtma Yöntemleri
Kirlilik unsurunun fiziksel özelliklerine (maddenin boyutları, vizkositesi ve
özgül ağırlığı) bağlı olarak uygulanan arıtma yöntemleridir. Fiziksel arıtma
yöntemlerine şu prosesler örnek olarak verilebilir.
·
Izgaralar
·
Kum tutucular
·
Çökeltme tankları
·
Filtrasyon havuzları
Fiziksel arıtım prosesleri, atıksuyun içerdiği askıda kolloidal katı partikülleri
ve diğer iri katı maddeleri sudan ayırarak ileriki proseslere arıtılmak üzere hazırlayan
yöntemlerdir. Bu yöntemler; ızgaralar, elekler, kum tutucular, yüzer madde tutucular,
dengeleme, çökeltim ve yüzdürme havuzlarıdır (Resmi Gazete 1991).
2.5.2. Kimyasal Arıtma Yöntemleri
Kirlilik unsurunun kimyasal özelliklerine bağlı olarak, dışarıdan kimyasal
madde eklemek suretiyle yapılan arıtma yöntemleridir. Örneğin;
Nötralizasyon
Koagülasyon ve Floklaştırma
İyon Değiştiriciler
Atıksu arıtımında kimyasal uygulama, askıda ve çözünmüş katıların fiziksel
özelliklerini değiştirmek ve onları çöktürmeyle kolayca gidermek için kimyasal
ilavesini içeren proseslerdir. Kimyasal arıtma proseslerinde daha az zararlı veya
zararsız atıklar oluşur.
2.5.3. Biyolojik Arıtma Yöntemleri
Biyokimyasal reaksiyonlar neticesinde atıksudaki çözünmüş organik
kirleticilerin uzaklaştırıldığı yöntemlerdir. Örneğin;
·
Biyolojik filtreler
·
Aktif çamur ve modifikasyonları
·
Stabilizasyon havuzları ve modifikasyonları. Anaerobik sistemler
Biyolojik arıtma, atıksuların içinde bulunan ve kirletici madde olarak
tanımlanan askıda ve çözünmüş halde bulunan organik ve inorganik karakterli
maddelerin mikroorganizmalar tarafından aerobik, anaerobik ve fakültatif şartlarda
parçalanarak çevresel açıdan zararsız bileşiklere dönüştürülmesi işlemlerine verilen
genel addır. Biyolojik arıtma, atıksu arıtma sistemlerinde en çok kullanılan terimdir
ve hem bağlı büyüme, hem de süspanse büyüme arıtma sistemlerini içermektedir.
Biyolojik arıtımda görev yapan mikroorganizmaların toplam kütlesine biyomas,
mikroorganizmalar tarafından kullanılan besi maddelerine de substrat adı verilir.
Aerobik Büyüme Prosesleri, Aerobik Süspanse Büyüme ve Aerobik Bağlı
Büyüme Prosesleri olarak iki grupta incelenir.
Aerobik Süspanse Büyüme Prosesleri;
Aktif Çamur Prosesler
Nitrifikasyon Prosesleri
Stabilizasyon Havuzları
Oksidasyon Hendekleri
Havalandırmalı Lagünler
Aerobik Bağlı Büyüme Prosesleri;
Damlatmalı Filtre Sistemleri
Biyodisk Üniteleri
Aerobik proseslere en güzel örnek aktif çamur sistemleridir. Bunun yanında,
havalandırmalı lagünler, stabilizasyon havuzları, oksidasyon hendekleri, biyodisk
üniteleri gibi sistemler de aerobik arıtma proseslerine örnek olarak verilebilir
(Kestioğlu 2001).
2.5.4. İleri arıtım Yöntemleri
Nutrientleri, biyolojik olarak kolayca ayrışamayan organikleri, ağır metalleri
ve diğer toksik maddeleri içeren tam olarak arıtılmamış atıksuların alıcı ortamlara
verilmesi, su kütlelerinin bozulmasına sebep olur. Bu sebeple ikincil arıtma,
atıksuların arıtılmasında yeterli olmayıp, fiziko-kimyasal arıtma proseslerini de içine
alan üçüncül arıtma veya ileri arıtma yöntemleri önem kazanmıştır. Suların daha ileri
düzeyde arıtılmaları amacıyla; aktif karbon adsorpsiyonu, iyon değişimi, ters ozmoz,
kimyasal indirgeme, yükseltgeme gibi yöntemler kullanılır (Patterson 1977-1983).
2.6. Evsel Atıksuların Arıtılmasında Temel İşlemler
Evsel atıksuların arıtılmasında şu temel işlemler kullanılmaktadır:
·
Kaba ızgaradan geçirme
·
İnce ızgaradan geçirme
·
Debi ölçümü
Ön Arıtma Üniteleri
·
Atıksuyun terfi edilmesi
·
Kum tutucudan geçirme
·
Ön çökeltme havuzları
·
Biyolojik arıtma
·
Son çökeltme havuzları
İkincil Arıtma Üniteleri
·
Dezenfeksiyon
·
Azot giderimi
Üçüncül Arıtma Üniteleri
·
Fosfor giderimi
·
Atıksu çamuru arıtımı (stabilizasyon/çürütme)
·
Atıksu çamuru susuzlaştırma işlemleri
Ön arıtma üniteleri olarak gruplandırabileceğimiz; kaba ızgaralar, ince
ızgaralar ve kum tutucular her atıksu arıtma tesisinde yer alan ünitelerdir. İkincil
arıtma üniteleri olarak çok değişik sistemler kullanılabilmektedir. Hangi biyolojik
arıtma sisteminin kullanılacağına, projeci proje alanının özelliklerini ve gerekli
arıtma verimi ihtiyacını dikkate alarak karar verir. Arıtılmış atıksular eğer sulama
suyu olarak kullanılacaksa dezenfeksiyon işlemi tatbik edilmektedir. Eğer
projelendirilecek arıtma sistemi azot ve fosfor gideriminden herhangi birini veya her
ikisini de kapsıyorsa sistemimiz üçüncül arıtma olarak adlandırılmaktadır. Tüm
biyolojik arıtma sistemlerinde yan ürün olarak çamur oluşmaktadır. Bu oluşan
çamurun çevreye zarar vermeyecek şekilde bertarafı için değişik çamur çürütme
(stabilizasyon) sistemleri ve susuzlaştırma ekipmanları kullanılabilmektedir (Dağ
2002).
Arıtım için önceleri sadece septik tank içinde çökelme işlemi
uygulanmaktaydı. Daha sonra şehirlerde imhoff tanklarında arıtma işlemleri
gerçekleştirilmeye başlandı. Bu tanklarda yukarıda kalan kısım ile çökelen kısım
alanları oluşmakta olup çökelen kısım eğimli olarak teşkil edilmekte ve buradan
düzenli olarak çamur çekimi yapılmaktaydı. Ön arıtımın gelişmesinde son adım,
ayırma işleminin ve çökelme işleminin tamamlanması ve çamur arıtımı ünitelerinin
kullanılması ile atıldı (Hammer 1975).
2.6.1. Ön Arıtma Üniteleri
Ön arıtım terimi atıksu içerisinde bulunan katıların fiziksel olarak ayrılması
için kullanılır. Atıksu farklı şekillerde, büyüklük ve yoğunlularda çeşitli katılar ihtiva
eder (Peavy 1985). Ön arıtım; büyük parçaların ve çöplerin tutulması ve
parçacıkların çöktürülmesini kapsamaktadır. Ön arıtım, basitliğinden dolayı dünya
genelinde tüm modern atıksu arıtma sistemlerinde katı parçaların ayrılması işleminde
sıklıkla kullanılır (Reible 1999). Ayrıca ön arıtımda yüzdürülerek ayrılabilen
maddeler de tutulur. Ön arıtımdan çıkan su kanalizasyon veya uygun alıcı ortama
verilebileceği gibi ikincil arıtma üniteleri ile arıtımına devam da edilebilir
(Eckenfelder 1980). Herhangi bir giderim fonksiyonu olmayan debi ölçüm üniteleri
de genellikle ön arıtım üniteleri arasında yer alır (Peavy 1985).
2.6.1.1. Kaba Izgaralar
Uzaklaştırılmadıkları takdirde, arıtma tesisinin ızgaradan sonraki ünitelerinde
tıkanmalara yol açabilecek büyüklükte olan kaba organik ve inorganik maddelerin
atıksudan ayrılması için kullanılırlar. Kaba ızgaralarda çubuklar arası genişlik 4
cm'nin üzerindedir ve yatayla 30-60 açı yapacak şekilde yerleştirilirler. Kaba
ızgaralar genellikle manuel (el ile) olarak temizlenirler.
Evsel nitelikli atıksuların arıtımında ızgaralar genellikle tesisin en başında
kaba maddeleri tutmak ve daha sonraki ünitelerin yükünü hafifletmek için kullanılır
(Eckenfelder 1980).
2.6.1.2. İnce Izgaralar
İnce ızgaralarda çubuklar arası genişlik 1.5-3.0 cm arasında değişmektedir ve
yatayla 30-60 açı yapacak şekilde yerleştirilirler. İnce ızgaralar manuel veya mekanik
olarak temizlenebilir. Çubuk ızgara tipinden başka, yay tipi, döner elek tipi, döner
tambur tipi ince ızgara tipleri mevcuttur.
Arıtım üniteleri arasında ızgaraların kullanımının birincil amacı tesisteki
pompaların, boruların ve diğer mekanik aksamın korunmasını sağlamak, dirseklerin
ve diğer aparatların tıkanmasını engellemektir (Peavy 1985).
2.6.1.3. Kum Tutucular
Evsel nitelikli atıksular kum, silt, çakıl taşı, yumurta kabuğu, cam, metal
parçacıkları gibi çok çeşitli inorganik katılar ihtiva eder (Peavy 1985). Arıtma
tesisine gelen pissuda bulunan bu gibi kum, çakıl v.b kolayca çökebilen maddeler,
pompaların aşınmasına, kanallar, borular, çökeltme havuzları ve çamur çürütme
tanklarında tıkanmalara sebebiyet vereceğinden kum tutucular vasıtasıyla pissudan
uzaklaştırılmalıdırlar (Hammer 1975). Kum tutucular dairesel veya uzunlamasına
çökelten (sabit hızlı), havalandırmalı tipte olabilirler. Temel amaç 0.2 mm'den büyük
veya izafi yoğunluğu 2,6’dan büyük taneciklerin tutulmasıdır. Kum tutucuda yatay
hızın 0.3-0.4 m/s olması temin edilmeli, organik katıların çökelmesine izin
verilmemelidir.
Kum tutucuların ilk tipleri iki veya daha çok paralel inşa edilmiş dar
kanallardan oluşan ve çökelen kumları depolayabilen yapılardan oluşmaktaydı. Kum
tutucuların biri hizmet verirken diğerinde biriken kumlar kürek ile temizleniyordu.
Oysa şu an kanal tipi kum tutucularda mekanik kum toplayıcılar kullanılmaktadır.
Böylelikle insan gücü daha az kullanılmakta ve daha fazla kanala olan ihtiyaç
azalmaktadır. Kanal tipi kum tutucuların çıkışında uygun bir savak yapılarak gelen
debiden bağımsız olarak yatay hızın 0.3 m/s civarında tutulması çok önemlidir
(Hammer 1975).
Uygun kum tutucunun dizayn edilmesi ile organik maddelerin çökelmesi
engellenir. Bu, tutulan kumların bertarafını da kolaylaştırır (Eckenfelder 1980).
2.6.1.4. Atıksu Terfi Üniteleri
Atıksu arıtma tesisinde proses üniteleri arasında atıksuyun enerji kaybetmesi
neticesinde oluşacak yük kaybını telafi etmek ve tesise gelen atıksuyu belirli bir
kottan sisteme alabilmek için yapılan pompa üniteleridir. Pompalar burgulu
(Arşimet) tipte veya santrifüj tipte seçilebilir. Eğer santrifüj tipte pompa seçilecekse,
atıksuyun ince ızgara ve kum tutucudan geçirildikten sonra terfi edilmesi gereklidir.
Aksi takdirde atıksu içindeki inorganik malzeme pompanın arızalanmasına sebep
olacaktır. Eğer terfi pompası olarak burgulu tip kullanılacaksa, atıksuyun sadece
kaba ızgaradan geçirildikten sonra terfi edilmesi mümkün olabilecektir.
Septik şartların oluşmaması için atıksu 10 dakikadan az beklemelidir
(Hammer 1975).
2.6.1.5. Ön Çökeltme Havuzları
Kaba organik ve inorganik maddelerden çoğu ızgara ve kum tutucularda
tutulduktan sonra, organik esaslı ve büyük ölçüde kirletici karakterde olan geriye
kalmış askıdaki katı maddelerin atıksudan uzaklaştırılması gerekmektedir. Ön
çökeltim askıdaki organik maddeleri konsantre hale getirip çökeltme işlemi yapmak
üzere dizayn edilmiş bir ünitedir (Peavy 1985). Ön çökeltme havuzunun başlıca
amacı atıksuyu iki temel bileşene; çamur ve çökelmiş atıksuya ayırmaktır. Böylece
bu iki bileşen ayrı ayrı arıtılabilir. Ön çökeltme havuzlarında askıdaki katı
maddelerin % 50 -70'i ve BOİ'nın % 25-40'ı uzaklaştırılabilir. Çökeltme havuzları
dikdörtgen ve dairesel biçimde olabilirler. Çökelen çamurun biriktirilmesi için çamur
konisi ve bu koniye çamuru sıyıracak sıyırma ekipmanları gerekmektedir. Ön
çökeltme havuzlarında atıksuyun bekletilme süresi 1.5-2.5 saat arasında
değişebilmektedir.
Havuz içerisinde su çok yavaş olarak ilerler ve uzak olan karşı taraftan (kısa
devre olmadan) birden çok sayıda teşkil edilmiş savaklarından çıkış yapar.
Sıyırıcılarla çamur konisine toplanan çamur düzenli olarak çekilir. Yüzeyde biriken
askıdaki maddeler yüzey sıyırıcılar vasıtasıyla toplanarak uzaklaştırılır böylelikle
düzgün bir savaklanma sağlanır (Hammer 1975).
2.6.2. İkincil Arıtma Yöntemleri
Ön arıtma metodları ile uzaklaştırılamayan çözünmüş ve kolloidal organik
maddelerin uzaklaştırıldığı arıtma basamağıdır. Çözünmüş ve kolloid organik
maddeler basit çökeltme metodları ile arıtılamayacağı için, bu maddelerin
çökelebilen katılara dönüştürülmesi gerekmektedir. Söz konusu dönüşüm bu
maddeler ile mikroorganizmaları (bakteriyi) bir araya getirmekle gerçekleşir.
Mikroorganizmalar çözünmüş ve kolloid maddeler üzerinde beslenirken büyürler ve
çoğalırlar bu arada da çözünmüş ve kolloid maddeleri de çökelebilen katılar haline
dönüştürürler. İşte ikincil arıtım yöntemleri bu işlemleri gerçekleştiren biyolojik
prosesler ve gerekmesi durumunda kullanılan son çökeltme tanklarını içerirler.
Atıksular anaerobik olarak arıtılabilseler de özellikle yüzeysel sular ve evsel
veya endüstriyel atıksular çoğunlukla aerobik sistemler ile arıtılırlar. Aerobik ve
anaerobik arıtma sistemlerinin ikisinde de bağlı büyüme veya askıda büyüme
gerçekleşebilir (Reible 1999).
2.6.2.1. Stabilizasyon Havuzları
Bu arıtma yönteminde atıksular ön arıtma ünitelerinden geçirildikten sonra
havuzlara alınır. Temel prensip sisteme dışarıdan enerji vermeden (havalandırma
yapmadan) doğal ortamda arıtımın gerçekleştirilmesidir. Sistemin avantajları, aşırı
derecede basit ve işleminin güvenilebilirliğinden kaynaklanmaktadır. Doğal arıtma
neticesinde oluşan çamur miktarı diğer atıksu arıtma yöntemlerine kıyasla çok daha
azdır ve oluşan çamur stabil halde olduğu için ayrıca bir çamur arıtım işlemine tabi
tutmaya gerek yoktur. Bununla birlikte, doğal arıtma yavaş cereyan ettiğinden büyük
havuz hacimlerine ihtiyaç vardır. İklimin ise sıcak olması tercih sebebidir .
Seçim Kriteri :
·
Yeterli büyüklükte arazi mevcutsa
·
İklim koşulları müsait ise
·
Alıcı ortam yüksek arıtma verimliliği gerektirmiyorsa (% 70-80)
·
Tesisin inşa edileceği bölgeye yakın yerleşim alanları yoksa
·
Belediyenin yüksek teknolojili tesisi işletemeyeceği endişesi varsa
Kullanılan tipleri: Havuz derinliğine ve ilave yüzeysel havalandırıcı kullanılıp
kullanılmamasına göre değişik tipleri mevcuttur. Organik maddeleri parçalayacak
mikroorganizmaların aerobik, anaerobik ve fakültatif tipte seçilmesine ve havuz
derinliğine bağlı olarak şu tipleri vardır;
·
Fakültatif stabilizasyon havuzları (derinlik = 1- 2 m arası)
·
Anaerobik havuzlar (derinlik = 2-5 m arası)
·
Olgunlaştırma havuzları (derinlik = 1-3 m arası)
·
Mekanik havalandırmalı lagünler (derinlik =2.5-5 m arası)
Arıtma verimi :% 70 -80 civarında arıtma verimi elde edilebilmektedir.
Alan gereksinimi: Seçilen tipine göre ve iklim koşullarına bağlı olarak kişi
başına 2 - 4.5 m2 alan gerekmektedir.
İşletme maliyeti : Giriş terfi merkezi ve yüzeysel havalandırıcı
kullanılmıyorsa, sadece işletme personeli masrafı ve çok az miktarda bakım masrafı
olacaktır.
Eğer geniş ve uygun araziler varsa ve her zaman çıkış suyu kalitesinin çok
yüksek olması istenmiyorsa en yaygın olarak kullanılan arıtma yöntemi stabilizasyon
havuzlarıdır (Eckenfelder 1980).
2.6.2.2. Damlatmalı Filtreler
Temel prensibi belirli bir tank hacmine doldurulan kırma taş, plastik veya
herhangi bir malzemenin üzerinde bakteri tabakası oluşturarak, bu malzemenin
üzerinden ön arıtmadan geçirilmiş atıksuyu filtre etmek ve bu sayede atıksu içindeki
kompleks organik maddelerin bakteriler tarafından parçalanmasını temin etmektir.
Dairesel veya dikdörtgen geometride tanklar kullanılabilmektedir. Filtre içersinde
hava sirkülasyonunu temin etmek ve filtre yüzeyinin kuru kalmaması için tedbir
almak gereklidir. Filtre yüzeyinde üreyen bakteri tabakası zamanla kalınlaşarak
kopar ve çıkış suyu ile birlikte tankı terk eder. Atıksu içindeki bu bakteri kütlelerini
sudan ayırmak için son çökeltme tankı kullanılması gereklidir. Son çökeltme
tankından alınan bu bakteri kütlesi (çamur) sistem dışına alınarak çamur arıtım
işlemlerine tabi tutulması gereklidir. Damlatmalı filtrelerde karşılaşılan en önemli
problemler; filtre malzemesinin tıkanması, sinek problemi ve filtre malzemesinin
donması riskidir.
Seçim Kriteri:
·
Yeterli büyüklükte arazi yoksa
·
İklim koşulları uygun ise
·
Alıcı ortam yüksek arıtma verimliliği gerektirmiyorsa (%70-80)
Kullanılan tipleri :
·
Süper hızlı
·
Yüksek hızlı
·
Orta hızlı
·
Düşük Hızlı.
·
İki kademeli damlatmalı filtreler
Arıtma verimi : % 80 civarında
Alan gereksinimi: Kişi başına 0.40-0.60 m2 alan gerekmektedir.
İşletme maliyeti : Kişi başına yıllık yaklaşık 1. 5 $ işletme ve bakım masrafı
gerekmektedir.
2.6.2.3. Aktif Çamur Sistemleri
Atıksu arıtma sistemlerinde en çok kullanılan sistem aktif çamur sistemidir.
Sistemin ismi, sisteme adapte edilmiş mikropların biyolojik reaktöre sürekli geri
devir ettirilerek aktif hale getirilmesi gerçeğinden ortaya çıkmıştır. Mikrobiyal
popülasyon sürekli aktifleştirilmiştir (Reible 1999). Aktif çamur sistemi askıda bir
kültür sistemi olup atıksu arıtımı için 1900’lü yılların başından beri kullanılmaktadır
(Peavy 1985).
Bu arıtma sisteminde ön arıtmadan geçirilmiş atıksu havalandırma tanklarına
alınır. Bu tanklara dışarıdan oksijen verilerek (yüzeysel havalandırıcılar veya difüzör
havalandırıcılar ile) aerobik mikroorganizmaların atıksu içindeki çözünmüş ve
kolloid organik maddeleri ayrıştırarak arıtım işlemini gerçekleştirmesi temin edilir.
Havalandırma tankından çıkan atıksuların son çökeltme tankında durultulması
yani arıtılmış su içindeki mikroorganizmaların sistemden ayrıştırılması gereklidir.
Ayrıca havalandırma tankında belirli bir mikroorganizma konsantrasyonunu temin
etmek
üzere
son
çökeltme
tankından
alınan
çökelmiş
çamurun
(mikroorganizmaların) havalandırma tankının başına geri devredilmesi gereklidir.
Sistemde oluşacak fazla çamur ise sistem dışına alarak çamur arıtım işlemlerine tabi
tutulması gerekir.
Aktif çamur sistemi sürekli bir sistem olup havalandırma havuzunda aerobik
şartlarda biyolojik büyüme sağlanarak mikroorganizma ve atıksuyun karışımı ve
havalandırması gerçekleşir. Daha sonra çökeltme havuzunda çamur konsantresinin
bir kısmı geri devir ettirilerek havalandırma havuzundaki karışıma ilave edilir.
Çökeltme havuzundaki çamurun diğer kısmı çamur arıtımına tabi tutulur
(Eckenfelder 1980).
Seçim Kriteri :
·
Yeterli büyüklükte arazi yoksa
·
Arıtma veriminin iklim koşullarından etkilenmemesi isteniyorsa
·
Alıcı ortam yüksek arıtma verimliliği gerektiriyorsa (%90-95)
Kullanılan tipleri :
·
Klasik aktif çamur sistemi
·
Uzun havalandırmalı aktif çamur sistemi
·
Oksidasyon hendekleri
·
CARROUSEL hendekleri
Arıtma verimi : % 90 -95 civarında
İşletme maliyeti : Kişi başına yıllık yaklaşık 3 $ işletme ve bakım masrafı
gerekmektedir.
Atıksu arıtımındaki havalandırma ünitesini anlamak için biyolojik filtrasyonu
bilmekten çok daha iyi bir biyoloji bilgisine sahip olmak gerekir (Hammer 1975).
2.6.3. Son Çökeltme Havuzları
Son çökeltme havuzu boyutlandırılırken biyolojik arıtım yöntemine bağlı
olarak farklı kriterler göz önüne alınır.
Bu havuzların asıl amacı; biyolojik büyümenin, humusun veya filtre
ortamının yıkanmasından gelen maddelerin giderilmesidir. Çökelen bu maddelerin
periyodik olarak çekilmesi performansı artırır (Hammer 1975).
2.6.4. Atıksu Çamuru Arıtım Yöntemleri
Atıksu arıtma tesislerinde gerek ön çökeltme havuzlarında gerekse son
çökeltme havuzlarında çamur oluşmaktadır. Tipik bir evsel ilk çökeltme çamuru
grimsi siyah renktedir, rahatsız edici bir kokusu vardır ve yaklaşık % 4 kuru madde
içerir. Bu kuru maddenin % 70-80`ni organik ve uçucu maddedir. Organik medde,
yağlar, bitkisel yağlar, yiyecek kalıntıları, dışkı, kağıt ve deterjanlardan
oluşmaktadır. İnorganik madde ise başlıca silisli kumu içerir.
Atıksuyun biyolojik arıtılması son çökeltme çamuru denilen diğer organik
katı malzemenin (çamurun) üretilmesi ile sonuçlanır. Bu son çökeltme çamuru
biyolojik filtre çamuru veya fazla aktif çamurdur.
Biyolojik filtre çamuru kahverengidir ve toprak kokmaktadır. Bu çamur % 2
civarında kuru katı madde içerir ve bu maddenin % 65 -70'i organik maddedir. Kuru
katı madde, böcekler ve kurtlar dahil biyolojik kalıntıları içermektedir. Fazla aktif
çamurun rengi ise griden koyu kahverengiye değişir ve toprağı andıran bir kokusu
vardır. Fazla aktif çamur % 70-80 organik madde ihtiva eder ve % 1 kuru katı
oranına sahiptir.
Oluşan bu çamurların çevreye ve insan sağlığına zarar vermemesi için
stabilizasyonu (çürütülmesi) gerekmektedir. Bu çürütme işlemi aerobik veya
anaerobik işlemlerle gerçekleştirilebilir. Çürütülecek çamur hacmini azaltmak
amacıyla çamur yoğunlaştırıcılar kullanılır. Çamur yoğunlaştırma tanklarında % 5
katı konsantrasyonuna kadar koyu çamur alınabilmektedir. Çamur yoğunlaştırılıp
çürütüldükten soma susuzlaştırma işlemine tabi tutulmalıdır. Böylece çamur keki
elde edilir ve bu malzeme nihai bertaraf sahalarına kolaylıkla nakledilebilir veya
tarımsal gübre olarak kullanılabilir.
2.6.4.1. Çamur Yoğunlaştırma Tankları
Çökeltme tanklarına benzer bir geometrisi vardır. İşlem daha soma arıtılacak
çamur hacminin azaltılması için çamur suyunun ayrılmasını içermektedir. Genelde
yapılan uygulama son çökeltme çamurlarının yoğunlaştırılması, ön çökeltme
çamurunun ise doğrudan çürütücülere yollanması şeklindedir. Çünkü ön çökeltme
çamuru zaten yaklaşık % 4 katı konsantrasyonundadır. Yoğunlaştırma işlemi
yerçekimli yoğunlaştırıcılar (çökeltme havuzları benzeri) veya basınçlı hava ile
yüzdürme sistemleri ile gerçekleştirilebilir. Yoğunlaştırıcıda çamurun kalma süresi
ortalama olarak 24 saattir.
2.6.4.2. Aerobik Çamur Stabilizasyonu
Aerobik çamur stabilizasyonu, arıtma tesisinde elde edilen organik çamurun
oksijenli ortamda çürütülmesi işlemidir. Uzun havalandırmalı aktif çamur
sistemlerinde bu işlem zaten proses içinde gerçekleşmektedir. Yani sistemde oluşan
çamur havalandırma tankında çürütülebilecek bir süre (yaklaşık 20-30 gün)
alıkonulmaktadır. Aerobik çamur stabilizasyonu işleminde çamur bir havalandırma
tankına alınmakta ve burada 10-12 gün süre ile havalandırılmaktadır. Bu sistemde
genellikle yüzeysel havalandırıcılar kullanılmaktadır. Çürütülen çamur kokusuz,
biyolojik filtre çamuruna benzer, biyolojik bakımdan dengeli bir son üründür .
2.6.4.3. Anaerobik Çamur Stabilizasyonu
Anaerobik çamur stabilizasyonu, arıtma tesisinde elde edilen organik
çamurun oksijensiz ortamda çürütülmesi işlemidir. Bu sistemde çamur üstü kapalı
tanklara alınmakta ve yaklaşık 20 günlük bir süre içerisinde bu tankta kalmaktadır.
Tankın sıcaklığına bağlı olarak anaerobik çürütme işlemi isimlendirilmektedir. Tank
sıcaklığı 20°C'nin altında ise soğuk, 20-40°C arasında ise mezofilik, 40-50°C
arasında ise termofılik çürüme olarak adlandırılır. Tanka giren çamur, isi eşanjörleri
ile ısıtılır. Çürüme esnasında yan ürün olarak metan gazı elde edilir. Bu gaz isi
eşanjörlerine sıcak su sağlayan kazanların ısıtılmasında ve tank muhteviyatının
karıştırılması işleminde kullanılır. Bu sistem aerobik çamur çürütme sistemine
kıyasla işletilmesi zor bir çamur çürütme yöntemidir. Ancak, işlem sırasında oluşan
metan gazının kullanım imkanı işletme giderini azaltmaktadır. Anaerobik çamur
çürütücüler silindirik veya yumurta şeklinde inşa edilebilmektedir.
2.6.4.4. Çamur Susuzlaştırma Yöntemleri
Aerobik veya anaerobik olarak çürütülen çamur son işlem olarak
susuzlaştırma işlemine tabi tutulur. Bu amaçla kullanılan sistemler şunlardır;
·
Çamur kurutma yatakları
·
Çamur lagünleri
·
Çamurun araziye yayılması
·
Belt filtreler
·
Santrifüjler
·
Vakum filtreler
·
Filtre Presler
Çamur susuzlaştırma yöntemlerinden herhangi biri kullanılarak çamurun katı
içeriği % 20-40'a kadar yükseltilebilmektedir. İlk üç yöntem dışarıdan herhangidir
enerji girdisi gerektirmeyen çok basit uygulamalarıdır. Ancak, doğal kuruma
işleminin gerçekleşebilmesi için çok geniş alanlara ve ılıman veya sıcak iklimlere
ihtiyaç duyulmaktadır. Çamur kurutma yataklarında çamurun kalma süresi yaklaşık
25 gündür. Halbuki mekanik susuzlaştırma yöntemlerinde proses sürekli olup, çamur
beklemeksizin susuzlaştırılabilmektedir. Mekanik sistemlerde dışarıdan enerji girdisi
ve kimyasal madde ilavesi gerekmektedir. Mekanik sistemlerin işletme ve bakım
maliyetleri yüksektir.
3. MATERYAL VE METOT
3.1. Materyal
Yapılan çalışmada kullanılan materyaller iki grupta incelenebilir. Bu
gruplandırma çalışmanın yürütüldüğü bilgisayarların istemci ve sunucu kısımlarıdır.
3.1.1. İstemci Kısmı
Çalışma her ne kadar farklı çalışma ortamlarında hazırlanmış olsa da,
çalışmanın büyük bir kısmı iki adet masaüstü bilgisayar ile yürütülmüştür. Bu iki
bilgisayarın da genel özellikleri şu şekildedir.
•
Intel Pentium 4 2.00 / 2.40 GHz CPU
•256 / 512 Ram
•
Microsoft Windows 98 / Microsoft Windows XP (İşletim Sistemleri)
•Microsoft Internet Explorer / Netscape / Firefox (Web Tarayıcıları)
•NotePAD / EditPlus (Metin Düzenleyiciler)
•
CuteFTP (İstemci ve sunucu arası dosya transfer yazılımı)
3.1.2. Sunucu Kısmı
Çalışmanın yürütüldüğü istemci olarak kullanılan bilgisayarlarda, çalışma
üzerinde yapılan her değişiklik internet üzerinde konaklayan bir sunucuya aktarılmış
ve sunucu üzerinde alınan sonuçlara göre programlamaya devam edilmiştir. Sunucu
olarak kullanılan bilgisayarın temel özellikleri şu şekildedir.
•
Dual Xeon 3.2 Ghz HT
•2048 MB Ram
•
RedHat Linux Next Generation İşletim Sistemi
•PHP 4 / Perl / CGI / MySQL veritabanı
3.2. Metot
Çalışmanın metodu web programı kodlama kısmı ve arıtma tesisi
hesaplamaları olarak iki kısımda incelenmiştir.
3.2.1. Kodlama Kısmı
Atıksu arıtma tesisi ünitelerinin hesaplanması hem zahmetli hem de uzun
zaman gerektiren bir çalışmadır. Bunun için proje için yapılacak hesaplamaların
bilgisayar yardımı ile yapılması, hesaplama hatalarının önüne geçilmesi ve daha hızlı
yapılması açısından önemlidir. Hesaplamaların internet ortamında yapılması daha
fazla kullanıcıya ulaşması ve daha pratik olması açısından düşünülmüştür.
Hesaplama işlemleri yapacak internet programında şu programlama ve veritabanı
dilleri kullanılmıştır.
3.2.1.1. HTML
HTML (Hyper Text Markup Language) internet üzerinde web sayfası
oluşturmak için kullanılan bir betik dilidir. HTML dosyalarının aktarımı için HTTP
(Hyper Text Transfer Protocol) kullanılır. HTML dosyaları sunucu bilgisayarın sabit
diskinde .html ya da .htm uzantısı ile saklanır. Yazılan html dosyaları düz yazı
dosyalarından ibarettir. Yani yazdığımız html dosyalarını diğer bilgisayar
programlama dillerinde olduğu gibi bir derleyici ile derlememize gerek yoktur (İsi
2002).
HTML'nin kendine has kodları vardır. Girilen bütün web sayfalarında bu
kodlar kullanılmaktadır. Web tarayıcıları (İnternet Explorer, Netscape vb.) bu kodları
okuyarak, ekranda görülen hale getirir. Bu kodları içeren dokümana da HTML
dokümanı adı verilir (Erdoğdu 2003).
Geliştirmeye ve programlamaya açık olmayan HTML ile; PHP, ASP,
ColdFusion gibi web programlama dilleri kullanılmadan sadece statik web sayfaları
oluşturulabilir.
3.2.1.2. CSS
HTML bize metin biçimlendirme alanında çok geniş olanaklar sunar. CSS,
uzun yazılışıyla Cascading Style Sheets, veya Türkçe karşılığı “Stil Şablonları” ise
bunu bir adım daha öteye götürür, web sayfaları için global şablonlar hazırlama
olanağı verdiği gibi, tek bir harfin stilini; yani renk, font, büyüklük gibi özelliklerini
değiştirmek için de kullanılabilir. Bu tekniğin en önemli özelliği kullanımındaki bu
esnekliğidir.
Bir web sayfası içerisinde zaten estetik kuralları gereği yüzlerce renk ve font
kullanmayız. Genelde birbiriyle uyumlu birkaç renk ve birkaç font kullanırız ki,
bunları her sayfada ayrı ayrı tekrar belirtmek yerine CSS yardımıyla bir sefer
tanımlayıp bütün web sayfamızda kullanabiliriz. Bu şekilde güncelleme yaparken de
onlarca sayfayı değiştirmekten kurtuluruz.
CSS kodları HTML kodlarının içine yazılırlar. Bunun dışında harici CSS
dosyaları oluşturulup bunlar gerektiğinde HTML belgesi içerisinde çağırılabilirler.
Bu açıdan incelendiğinde üç çeşit CSS türü vardır.
•
Yerel CSS
•Genel CSS
•Harici CSS
Yerel stil şablonu, sadece sayfa içerisinde tanımlandığı yerde geçerlidir. Buna
karşılık genel stil şablonu tüm sayfayı kapsar. Harici stil şablonu ise '.css' uzantılı bir
dosya olarak kaydedilir, kullanılacağı sayfalarda çağırılmak suretiyle tüm web
sitesini kapsayabilir (Kuzu 2006).
3.2.1.3. JavaScript
İnternet önceleri basit bir bilgi bankası olarak yayına başladı. Daha sonradan
eğlendiren, öğreten, reklam yapan ve iletişimi sağlayan çok ileri bir dereceye ilerledi.
İnternet geliştikçe, araçları da gelişti. Basit internet sayfaları gün geçtikçe gerçek
programlara dönüştü. Javascript bir programlama dili olmasına rağmen çok basit bir
dildir. Daha önce programlama yapmayanlar için de çok iyi bir başlangıçtır. HTML
(Hyper Text Markup Language) ile basit internet sayfaları yapabilenler, Javascript ile
bu sayfaları kolaylıkla geliştirebilirler. Javascript tek satırlık bir komut olabileceği
gibi tam ölçekli bir uygulama da olabilir.
İnternet sayfaları ilk olarak metin tabanlı bir ortam olarak başladı ve hatta ilk
sürümünde grafik ve resim gösterme kabiliyeti dahi yoktu. Ancak şu ana kadar çok
uzun bir gelişme süreci kaydetti. Bugünün internet siteleri; grafik, ses, görüntü,
animasyon ve tabii ki içerik olarak birçok bilgi sunmaktadır. Javascript gibi internet
script dilleri, internet sayfaları ile kullanıcı arasında birçok şekilde etkileşim
sağlamaktadır (Moncur 2002).
3.2.1.4. PHP
PHP sunucu taraflı (server side), HTML ile uyumlu bir betik dilidir. Daha
önce kullanılan “programlama dili” ifadesi PHP için tam açıklayıcı değildir. PHP,
HTML de olduğu gibi bir derleyici tarafından derlenmez, sadece sunucudaki PHP
programı tarafından yorumlanır. Yazılan PHP kodları hiçbir zaman site ziyaretçisine
görüntülenmez. Ziyaretçi sayfanın kaynağını görüntülese bile göreceği PHP
kodlarının sunucu sistemdeki PHP programı tarafından HTML’ye çevrilmiş halidir
(İsi 2002).
PHP’nin Tarihçesi
PHP, Rasmus Lerdorf’un, sitesini ziyaret edenleri izlemek istemesiyle ortaya
çıkmıştır. Bunu gören birçok kişi bu özelliği kullanmak için Rasmus’dan izin almış
ve o zamanki adıyla Personal Home Page Tool Version 1.0 olarak kullanmaya
başlamıştır. PHP’nin popülerleşmesiyle, kullanıcılardan birçok yenilik istekleri
gelmeye başlamıştır. İnsanlar PHP’nin daha fazlasını yapıp yapamayacağını merak
ederek, PHP 1.0’daki girdilerin filtrelenmesi ve basit HTML komutlarının yanında
döngü, koşul ifadelerini bekliyorlardı. Rasmus dil işaretlemeleri üzerinde çalışarak
PHP 2 yi, bilinen diğer adıyla PHP/FI’yi oluşturdu.
PHP/FI, HTML kodları içine PHP kodlarını gömmeye uygundu. HTML
formlarınca gönderilen veriler işlenebiliyor, veritabanları ile iletişim sağlanabiliyor
ve karışık hesaplamalar yapılabiliyordu. PHP, 1996’da ticari internet sitelerinde de
kullanılmaya başlandı.
1997’de Andi Gutmans ve Zeev Suraski adındaki iki İsrailli öğrenci PHP ile
üniversite projelerinde bir internet sitesi için alışveriş sepeti yapmaya kalkıştı.
Başladıktan kısa bir süre sonra PHP’nin içerisinde birçok hatayı ve dildeki prensip
yanlışlıklarını tespit ettiler. Birkaç aylık çalışmanın ardından PHP’yi yeniden
yazdılar. PHP ilk kez derme-çatmalıktan çıkıp gerçek ve sağlam bir dil olma yoluna
girdi. Andi ve Zeev, Rasmus’u durumdan haberdar ettiler ve Rasmus da PHP’nin
önceki hali yerine yenisinin üzerinde çalışmayı kabul etti. Böylelikle günümüzdeki
PHP Group olarak anılan PHP’nin çekirdek kadrosu kurulmuş oldu. Kadroya bu üç
isim haricinde, Stig Bakken, Shane Caraveo ve Jim Winstead adında üç kişi daha
kabul edildi. Geliştiriciler PHP’yi büyütmek için birlikte hareket etmeye başladılar.
Yedi ay sonunda alfa ve beta test sürümlerinden sonra PHP 3.0 sürümü 6 Haziran
1998’de resmi olarak piyasaya sürüldü. Bu tarihten sonra PHP’nin büyüme grafiği ve
fonksiyonelliği inanılmaz artış gösterdi. PHP ile ilgili birçok makale ve kitap
yazılmaya başlandı. Andi ve Zeev “daha da iyisini yapabiliriz” diyerek PHP
topluluğundan ayrı yeni bir dizayn yaklaşımı için çalışmalara başladılar. Birkaç ay
sonra 4 Ocak 1999’da, PHP programlarının performansını hayli artıran “Zend
Engine” adı verilen bir çalışma motoru yaptıklarını duyurdular. Yapılan yenilikler ve
bu duyuru ile PHP’nin 3.1 sürümü daha piyasaya çıkmadan proje aşamasında kaldı
ve PHP 4’ün planlanmasına geçildi. Bundan sonraki Zend Engine ve PHP çalışmaları
paralel olarak yürütüldü ve 1999 yılında sekiz ara geliştirme sürümü piyasaya
sürüldü. Nihayet 22 Mayıs 2000’de birçok özelliği devrim niteliği taşıyan PHP 4
sürümü piyasaya çıkarıldı. Bu belki de PHP’nin dünyada en çok kullanılan ve
popüler olan web gelişim platformu olmasındaki en önemli kilometre taşı idi. Daha
sonraları da nesne yönelimli
programlamanın gerektirdiği son düzenlemeler
yapılarak bugünkü PHP 5 sürümü piyasaya sürüldü.
Neden PHP?
Diğer web programlama alternatifleri arasından PHP’nin seçilmesi şu
avantajlardan dolayıdır.
•
Yazım ve çalıştırması hızlıdır.
•
Aynı program değişiklik yapmadan farklı internet sunucularında ve farklı
•
Ücretsizdir.
•
UNIX, Windows, Macintosh OS X gibi işletim sistemlerinde ve farklı
internet sunucularında çalışabilir. Ayrıca kendisi gibi ücretsiz olan Apache
internet sunucularında entegre olarak çalışabilir.
•
PHP yeniden düzenlenip, modifiye edilebilir. Gerektiğinde yeni işlevler
eklenebilir.
•
PHP sadece internet sitesi yapımı için kullanılan spesifik bir programlama
dilidir. Başka programlama amaçlarına da hizmet etmek için yazılmamıştır.
•
Destek ve yardım ücretsizce alınabilir.
•Popüler ve risksizdir.
•