• Sonuç bulunamadı

Sinop Arkeoloji Müzesi'nde sergilenen Türk-İslam dönemi mezar taşları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sinop Arkeoloji Müzesi'nde sergilenen Türk-İslam dönemi mezar taşları"

Copied!
424
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK Ü ĐVERSĐTESĐ

SOSYAL BĐLĐMLER E STĐTÜSÜ

SA AT TARĐHĐ A ABĐLĐM DALI

TÜRK DÜ YASI VE ORTAÇAĞ KÜLTÜRLERĐ ARKEOLOJĐSĐ BĐLĐM DALI

SĐ OP ARKEOLOJĐ MÜZESĐ’ DE SERGĐLE E

TÜRK-ĐSLAM DÖ EMĐ MEZAR TAŞLARI

Özgür YE Đ

YÜKSEK LĐSA S TEZĐ

DA IŞMA

Doç. Dr. Osman ERAVŞAR

(2)

ii

Tez Kabul Formu...v

Önsöz / Teşekkür………...………....vi Özet………...…...vii Summary……….viii Kısaltmalar………..……...………...ix Transkripsiyon…...……….x 1. GĐRĐŞ...1

1.1. Konunun Tanımı, Önemi ve Sınırları...1

1.2. Araştırmada Đzlenen Metot...2

1.3. Konuyla Đlgili Yapılan Çalışmalar...5

2. TÜRKLERDE MEZAR VE MEZAR TAŞI GELE EĞĐ E BĐR BAKIŞ……...9

2.1. Anadolu Öncesi Türklerde Mezar ve Mezar Taşı Geleneği...9

2.2. Anadolu’da Mezar ve Mezar Taşı Geleneği...14

3. SĐ OP’U COĞRAFĐ DURUMU VE TARĐHÇESĐ...16

3.1. Coğrafi Durumu ve Tarihçesi...16

4. KATALOG...22

5. DEĞERLE DĐRME……...228

5.1. Mezar Taşı Formları...228

(3)

iii

5.2.1. Erkek Başlık Tipleri...238

5.2.2. Kadın Başlık Tipi…...251

5.3. Malzeme…………...253 5.4. Süsleme...253 5.4.1. Yazı...253 5.4.2. Bitkisel Süsleme...254 5.4.3. Geometrik Süsleme...261 5.4.4. Nesneli Süsleme...261 5.5. Kitabe Metni...263 6. SO UÇ……….…………...………..291 BĐBLĐYOGRAFYA...294 TABLO………...………...…...300

ÇĐZĐMLER LĐSTESĐ / ÇĐZĐMLER...306

FOTOĞRAFLAR LĐSTESĐ / FOTOĞRAFLAR...354

(4)

iv BĐLĐMSEL ETĐK SAYFASI

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

(5)

v T.C.

SELÇUK ÜNĐVERSĐTESĐ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

YÜKSEK LĐSANS TEZĐ KABUL FORMU

Özgür YENĐ tarafından hazırlanan “Sinop Arkeoloji Müzesi’nde Sergilenen Türk-Đslam Dönemi Mezar Taşları” başlıklı bu çalışma 27/10/2009 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

Prof. Dr. Ali BAŞ Başkan

Prof. Dr. Remzi DURAN Üye

(6)

vi

ekonomik yapısını yansıtmaları bakımından önemlidir.

Mezar taşları, kentlerin gelişim sürecinde en çok zarar gören eserlerin başında yer almaktadır. Birer açık hava müzesi görümünde olan mezarlıklar ve hazirelerdeki nadide eserler, zamanla ya kaybolup gitmekte ya da ilgisizlik nedeniyle tahrip olmaktadır. Bu gibi nedenlerle son zamanlarda hızla yok olan mezar taşlarının, bilimsel yöntemlerle belgelenmesi ve gelecek nesillere aktarılması amaçlanmalıdır.

Bu çalışma ile, “Sinop Arkeoloji Müzesi’nde Sergilenen Türk-Đslam Dönemi Mezar Taşları” detaylı bir biçimde ele alınmıştır. Tezin hazırlanmasında konu ile ilgili olarak, bilgi ve yardımlarını esirgemeyen değerli danışman hocam Doç. Dr. Osman ERAVŞAR’a, çalışmalarım esnasında göstermiş oldukları ilgi ve hoşgörüden dolayı Sinop Arkeoloji Müzesi çalışanlarına ve her zaman yanımda olan değerli aileme teşekkürlerimi sunarım.

Özgür YENĐ Konya-2009

(7)

vii T.C.

SELÇUK ÜNĐVERSĐTESĐ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Adı Soyadı Özgür YENĐ Numarası: 064204031001

Ana Bilim / Bilim Dalı

Sanat Tarihi / Türk Dünyası ve Ortaçağ Kültürleri Arkeolojisi Ö ğ re n ci n in

Danışmanı Doç. Dr. Osman ERAVŞAR

Tezin Adı Sinop Arkeoloji Müzesi’nde Sergilenen Türk-Đslam Dönemi Mezar Taşları

ÖZET

“Sinop Arkeoloji Müzesi’nde Sergilenen Türk-Đslam Dönemi Mezar Taşları” adlı bu çalışmamızda, 94 tanesinin baş şahidesi, 11 tanesinin ise ayak şahidesi olduğu toplam 105 mezar taşı örneği incelenmiştir.

94 baş şahidesi örneğinden, 62 tanesi erkek baş şahidesi, 29 tanesi ise kadın baş şahidesidir. Geriye kalan 3 baş şahidesi örneğinin ise kimliği tespit edilememiştir. 11 ayak şahidesi örneğinden ise, 2 tanesi erkek ayak şahidesi, 1 tanesi ise kadın ayak şahidesidir. Geriye kalan 8 ayak şahidesi örneğinin, baş şahidelerinden ayrı olmaları nedeni ile kimlikleri tespit edilememiştir.

Ele aldığımız mezar taşları içerisinden en eski tarihli olanı 1696-97 yılına, en yeni tarihli olanı ise 1916 yılına tarihlendirilmektedir.

Mezar taşı örnekleri form bakımından, farklı biçim ve özelliklerine göre on başlık altında incelenmiştir.

Đncelemiş olduğumuz 94 baş şahidesi örneğinden, başlık kısmının mevcut olduğu örnekler erkek başlık tipleri ve kadın başlık tipi olmak üzere iki başlık altında ele alınmıştır. Erkek baş şahideleri üzerinde kavuk, sarık, fes ve başlık olmak üzere dört değişik tipte başlık çeşidine rastlanmıştır. Kavuk, sarık ve fes farklı biçim ve özelliklerine göre, kendi içerisinde alt gruplar halinde incelenmiştir. Kadın baş şahideleri üzerinde ise kadın fesi olarak tanımlanan tek tip başlık çeşidi bulunmaktadır. Bu başlık tipinde ise iki ayrı uygulama söz konusudur.

Yapı malzemesi olarak mermerin ağırlık kazandığı, bunun yanı sıra taş malzemenin de kullanıldığı mezar taşı örneklerine de rastlanılmıştır.

Mezar taşları üzerinde sülüs ve ta’lik yazı olmak üzere iki çeşit yazı tipi tespit edilmiştir.

Süsleme olarak ise yazı, bitkisel, geometrik ve nesnel karakterli motiflere yer verilmiştir.

(8)

viii

Adı Soyadı Özgür YENĐ Numarası: 064204031001

Ana Bilim / Bilim Dalı

Sanat Tarihi / Türk Dünyası ve Ortaçağ Kültürleri Arkeolojisi Ö ğ re n ci n in

Danışmanı Doç. Dr. Osman ERAVŞAR

Tezin Đngilizce Adı Gravestones of Turkish-Islamic Period Exhibited in Sinop Archeological Museum

SUMMARY

In this study named “Gravestones of Turkish-Islamic Period Exhibited in Sinop Archeological Museum”, total 105 gravestones were researched of which 94 pieces are head grave posts and 11 are foot grave posts.

From 94 head grave posts, 62 pieces are male head grave posts and 29 are female head grave posts. The rest 3 of them are unidentified. As from 11 foot grave posts, 2 are male foot grave posts and 1 is female foot grave post. Since the rest 8 pieces that are separated from head grave posts, the identities of them could not be determined.

The oldest grave stone we handled is dated 1696-97 and the newest is 1916. Grave stone samples are researched under ten headings in aspect of form, different figuration and feature.

From 94 head grave stone samples are handled under two headings: male head grave stones and female head grave stones. Male head grave stones are encountered with four types of caps as quilted turban, turban and tarbush. Quilted turban, turban and tarbush are researched under subheadings according to their form, style and features. And on female head grave stones, there are one type cap style called female tarbush. This heading is in two different applications in question.

There have also been encountered grave stones having stone material besides marble structure material gained importance was used.

Two types of writing are determined as a third and ta’lik on the grave stones.

As to ornamentation; motifs with writing, botanic, geometric and objective letters took part.

(9)

ix

KISALTMALAR

a.g.e. Adı geçen eser a.g.m. Adı geçen makale a.g.t. Adı geçen tez b.t.y. Basım tarihi yok b.y.y. Basım yeri yok

H. Hicri

Kat. No. Katalog numarası M. Miladi

M.Ö. Milattan Önce M.S. Milattan Sonra

No. Numara

R. Rumi t.y. Tarih yok

Üniv. Üniversitesi

v.d. Ve diğerleri

(10)

x

ب

b



ŧ

پ

p



ž

ت

t

ع

Ǿ

ث

ŝ

غ

ā, ğ

ج

c, ç

ف

f

چ

ç

$

ė

ح

ĥ

(

k, g, (ñ)

خ

ħ

-

l

د

d

م

m

ذ

ź

ن

n

ر

r

و

v, u, ū, ü, o, ö

ز

z

ه

h, a, e

F

j

H

y, i, į

س

s

ء

ǿ

ش

ş

1 1

(11)

1

1. GĐRĐŞ

Hiç ölmeme veya sonsuza ulaşma, insanoğlunun ilk anından bugüne kadar taşıdığı bir düşüncedir. Fakat her defasında hayatın son noktası demek olan ölüm gerçeği ile yüzyüze gelen insan, -belkide unutulmamak amacıyla- sosyal statüsüne veya isteğine göre, bazen görkemli müstakil mezar anıtlarına gömülmüş, bazen de mezarlıklar içinde kendine ayrılan yere taşlar diktirmiş, sandukalar koydurmuştur. Böylece ilk insandan günümüze kadar devam eden bir mezar veya mezarlık geleneği doğmuştur. Özellikle Đslam dünyasında, Türklerin bu konuya verdiği önem azımsanmayacak düzeydedir. Gerek Anadolu’da bulunan, gerekse yurt dışında kalan, Türk mezarları ile ilgili yerli ve yabancı bilim adamlarının yapmış oldukları araştırmalar bu düşüncemizi doğrulamaktadır2.

1. 1. Konunun Tanımı, Önemi ve Sınırları:

Mezar taşları, Türk sanatının en küçük anıtları olarak bir milletin belirli devirlerdeki sanat zevkini ve halkın duygularını en güzel, en iyi şekilde aksettiren, üstelik tarihleri de açıkça belirtilmiş olan hatıralarıdır. Diğer taraftan bu mezarlar ve onları bir araya getiren mezarlıklar ve hazireler eski Türk şehirlerinin bir bakıma “tapu senetleri” olmuşlardır3.

Tarih araştırmalarının en büyük yardımcılarından biri, hatta bazı dönemler için en başta geleni olan mezar kitabeleridir4. Bu bağlamda günümüzde mezar taşı incelemelerinin ayrı bir bilim konusu olarak kabul edilmesi gerekliliğini savunan bilim adamları bulunmaktadır. Mezaroloji (mezar bilimi) olarak adlandırılan bu disiplinin en önemli amacı tarih bilimine katkı sağlamak olduğu ifade edilmektedir5.

2

PEKTAŞ, Kadir, Bitlis Tarihî Mezarlıkları ve Mezar Taşları, Ankara, 2001, s.1.

3

EYĐCE, Semavi, “Mezarlıklar ve Hazireler”, Đslâm Dünyasında Mezarlıklar ve Defin Gelenekleri

- Cimetières Et Traditions Funéraires Dans Le Monde Islamique (28-30 Eylül 1991 / Đstanbul),

Cilt: I, Ankara, 1996, s.124.

4

EYĐCE, Semavi, a.g.m. , s.123.

5

ŞEKER, Mehmet, “Türk Mezar Bilimi Bir Disiplin Olarak Kurulmalı”, Geçmişten Günümüze

(12)

2

Mezar taşı kitabelerinde tüm bu verilerin yanında açığa vurulan görüşler, ızdıraplar, hatta bazen okuyanı güldüren nüktelerde yer almaktadır7.

Hat sanatımızın gelişim süreci hakkında bizlere fikir veren mezar taşı kitabeleri, hat sanatımızın nadide örneklerini bünyesinde barındırması bakımından da önem arzetmektedir8.

Bu çalışmanın kapsamını Sinop Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen Türk-Đslam dönemi mezar taşları oluşturmaktadır.

1. 2. Araştırmada Đzlenen Metot:

“Sinop Arkeoloji Müzesi’nde Sergilenen Türk-Đslam Dönemi Mezar Taşları” konulu çalışmamızın başlangıcında, Sinop ile ilgili eski ve yeni kaynaklara, bununla birlikte asıl konumuzu oluşturan mezar ve mezar taşları ilgili kitap, tez ve makalelere ulaşılmaya çalışılmıştır.

Araştırmamızın ikinci aşamasını ise saha çalışması oluşturmaktadır. Bu kapsamda konumuzu teşkil eden Sinop Arkeoloji Müzesi’ne gidilmiş, müzede sergilenen Türk - Đslam dönemine ait 105 mezar taşı örneği tespit edilmiş, incelemeye alınan bu mezar taşı örneklerinin tek tek dijital fotoğrafları çekilerek, ölçüleri alınmıştır. Mezar taşları üzerinde yer alan kitabe metinleri dijital fotoğrafları üzerinden okunmuş, okunamayan bazı mezar taşı kitabelerinin ise estampajları alınmıştır. Bunlarda dijital fotoğrafları ile

Đstanbul, 1999, s.26; GRAMMONT-BACQUÉ, Jean-Louis, “L’étude Des Cımetıères Ottomans : Méthodes Et Perspectıves - Osmanlı Mezarlıklarının Đncelenmesi : Yöntemler ve Geleceğe Dönük Düşünceler”, Đslâm Dünyasında Mezarlıklar ve Defin Gelenekleri - Cimetières Et Traditions

Funéraires Dans Le Monde Islamique (28-30 Eylül 1991 / Đstanbul), Cilt: I, Ankara, 1996, s.141;

LAQUEUR, Hans-Peter, Hüve’l Baki : Đstanbul’da Osmanlı Mezarlıkları ve Mezar Taşları, (Çev: Selahattin Dilidüzgün), Đstanbul, 1997, s.169.

6

LAQUEUR, Hans-Peter, a.g.e. , s.168.

7

EYĐCE, Semavi, a.g.m. , s.126.

8

NEFES, Eyüp, Samsun Yöresinde Bulunan Mezar Taşları, (Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi), Samsun, 2002, s.2.

(13)

3

karşılaştırılarak okunmaya çalışılmıştır. Mezar taşı kitabeleri üzerinde okunamayan bazı kelimelerin yerleri (.?.) şeklinde boş bırakılmış, kırılma, kopma nedeniyle yok olan ve doğal etkenler nedeniyle silikleşen kelimelerin yerleri ise (…) şeklinde ifade edilmiştir. Okunması tamamlanan kitabe metinleri, aslına uygun bir biçimde transkripsiyon karşılıkları ile günümüz Türkçesine çevrilmiştir.

Bazı mezar taşı kitabeleri üzerinde tarih düşürülürken, aylar rumuz şeklinde ifade edilmiştir. “م” muharrem, “ص” safer, “ار” rebî’ul-evvel, “ر” rebî’ul-âhir “اج” cemâziyel-evvel, “ج” cemâziyel-âhir, “ب” receb, “ش” şaban, “ن” ramazan, “ل” şevval, “ان” zilkade, “ن” zilhicce aylarını temsil etmektedir. Eğer ölen kişinin ölüm tarihi gün olarak bilinmiyorsa,“ةرغ” (gurre) kelimesiyle ayın ilk gününde öldüğü ifade edilmiştir9.

Kitabe metinleri üzerinde yer alan hicri ve rumi tarihler, TTK’nın (www.ttk.gov.tr) internet adresindeki tarih çevirme kılavuzu yardımıyla miladi takvime çevrilmiştir10.

Katalog kısmı oluşturulmak üzere örnekler tasnif edilmiş ve incelenen mezar taşı örneklerinin autocad programı kullanılarak ölçekli çizimleri yapılmıştır.

Araştırmamız Giriş, Türklerde Mezar ve Mezar Taşı Geleneğine Bakış, Sinop’un Coğrafi Durumu ve Tarihçesi, Katalog, Değerlendirme ve Sonuç olmak üzere altı ana bölümden oluşmaktadır.

“Giriş” bölümünde “Konunun Tanımı, Önemi ve Sınırları”, “Araştırmada Đzlenen Metot” ve “Konuyla Đlgili Yapılan Çalışmalar” olmak üzere üç başlık bulunmaktadır. Bu bölümde konunun tanımı, önemi ve sınırları belirtilmiş, araştırmada izlenen metot ve konuyla ilgili çalışmalar ortaya konulmuştur.

Đkinci bölümde “Türklerde Mezar ve Mezar Taşı Geleneğine Bakış”

9

UNAT, F. Reşit, Hicri Tarihleri Milâdî Tarihlere Çevirme Kılavuzu, Ankara, 1974, s.98.

10

(14)

4

Üçüncü bölüm “Sinop’un Coğrafi Durumu ve Tarihçesi” olup, bu başlık altında Sinop’un coğrafi durumu ve tarihçesi hakkında kısaca bilgi verilmiştir.

Dördüncü bölüm olan “Katalog” kısmında; incelemiş olduğumuz mezar taşı örnekleri, en eski tarihli örnekten başlanarak en yeni tarihli örneğe göre sıralanmıştır. Ancak bazı mezar taşı örneklerinin yanlış sergilemeden dolayı gövde alt kısımlarından itibaren toprak altında kalması, bazılarının ise gövde alt kısımlarından kırık olması nedeniyle tarih ibareleri okunamamıştır. Bunun yanı sıra tarih ibaresinin yer almadığı mezar taşı örnekleri de bulunmaktadır. Dolayısıyla bu örneklerin katalogdaki sıralaması oluşturulurken envanter numaraları esas alınmıştır. Envanter numaralarına göre sıralanan mezartaşı örnekleri, tarih ibaresinin yer aldığı en yeni tarihli örnekten itibaren kataloga dahil edilmiştir. Tarih ibaresi ile envanter numarasının yer almadığı mezar taşı örnekleri ise katalogun en sonuna yerleştirilmiştir.

Bu yöntem ile katalogdaki sıralaması tamamlanan mezar taşı örnekleri gözlem fişi dahilinde incelenmiştir. Gözlem fişinde; katalog no, fotoğraf no, çizim no, envanter no, inceleme tarihi, kime ait olduğu, tarihi, türü, formu, başlık tipi, malzemesi, tekniği, ölçüsü, bugünkü durumu, yazı türü, kitabesi ve tanımı olmak üzere 17 başlık yer almaktadır. Araştırmamızda baş ve ayak taşının tam olduğu üç örnek bulunmaktadır. Bu örnekler için karışıklık yaşanmaması ve konunun daha net anlaşılabilmesi için katalog numaraları aynı olmak şartıyla ayrı ayrı gözlem fişi oluşturulmuştur. Bu gözlem fişlerinde katalog numarasının sonuna baş taşı için -a ayak taşı için -b harfi getirilmiştir.

Beşinci bölüm “Değerlendirme” bölümü olup, bu bölümde yapmış olduğumuz çalışmalardan elde ettiğimiz veriler ışığında incelemiş olduğumuz

(15)

5

mezar taşı örneklerini; mezar taşı formları, başlık tipleri, malzeme, süsleme ve kitabe metni başlıkları altında ayrıntılı bir biçimde değerlendirmeye tabi tuttuk.

Đncelemiş olduğumuz mezar taşı örneklerini form bakımından değerlendirmeye alırken, “Tarihsel Kaynak Olarak Osmanlı Mezarlıkları: Uygulanan Yöntemler ve Bilgisayarla Yapılabilecek Đşlemler”11 adlı makale çalışması temel alınmıştır. Bunun yanı sıra araştırmamızda farklı mezar taşı formları da ortaya konulmuştur.

Đncelemiş olduğumuz baş şahideleri üzerinde yer alan başlık tipleri sınıflandırılırken, Prof. Dr. Halit ÇAL’ın “Đstanbul Eyüp’teki Erkek Mezar Taşlarında Başlıklar” adlı makale çalışmasından yararlanılmıştır12. Bunun yanı sıra araştırmamızda farklı formda başlık tipleri de ortaya konulmuştur.

Altıncı ve son bölüm olan “Sonuç” bölümünde ise, elde ettiğimiz veriler doğrultusunda yapmış olduğumuz değerlendirmeden edinilen sonuç ortaya konulmuştur.

Tez çalışmamız sırasında yararlanmış olduğumuz kaynaklar ile incelemiş olduğumuz mezar taşı örneklerine ait döküm tablosu, çizimler ve fotoğraflar tezin sonunda yer almaktadır.

1. 3. Konuyla Đlgili Yapılan Çalışmalar:

Ülke genelinde mezarlıklar ve mezar taşlarına ilişkin olarak bazı araştırmalar yapılmıştır. Bu araştırmalardan bir kısmı mezarlıklar ve mezar taşları hakkında genel bilgiler içerirken, bir kısmı belli bir şehrin mezarlıklarını ve mezar taşlarını ele almaktadır13. Bunların dışında çok sayıda

11

GRAMMONT-BACQUÉ, Jean-Louis, v.d., “Tarihsel Kaynak Olarak Osmanlı Mezarlıkları: Uygulanan Yöntemler ve Bilgisayarla Yapılabilecek Đşlemler (Ocak - 1990), Erdem, Cilt: 6, Sayı: 16, Ankara, 1992, s.197-214.

12

ÇAL, Halit, “Đstanbul Eyüp’teki Erkek Mezar Taşlarında Başlıklar”, Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla

III. Eyüp Sultan Sempozyumu (28-30 Mayıs 1999 - Đstanbul), Đstanbul, 2000, s.206-225.

13

ERGUN, N. Sadettin, Đstanbul Meşahirine Ait Mezar Kitabeleri, Đstanbul, 1932; DAĞLIOĞLU, T. Hikmet, Edirne Mezarları, Đstanbul, 1936; MERĐÇ, R. Melül, Akşehir Türbe ve Mezarları, Đstanbul, 1936; KENDĐ, A. Đbrahim, Konya Mezar Folkloru, Konya, 1950; SARAÇOĞLU, Necibe,

(16)

6 Zeki, Erzurum Eski Mezarlıklar ve Resimli Mezar Taşları, Ankara, 1973; AKAR, Azade, “Eski Türk Mezar Taşı Süslemelerine Dair”, Sanat Dünyamız, Sayı: 2, Đstanbul, 1974, s.1-16; DERMAN, Uğur, “Mezâr Kitabelerinde Yazı San’atımız”, Türkiye Turing Otomobil Kurumu Belleteni, Sayı: 49/328, Ankara, 1975, s.36-47; BAYRAK, M. Orhan, Đstanbul’da Gömülü Meşhur Adamlar

(1453-1978), Đstanbul, 1979; HASEKĐ, Metin, Plastik Açıdan Türk Mezar Taşları, Đstanbul, 1976;

Nejat ĐŞCAN, Anadolu’daki Mezar Taşı Süslemeciliği, Eskişehir, 1980; LAQUEUR, Hans - Peter, “Mezar Taşlarında Harf Devrimi”, IX. Türk Tarih Kongresi - Kongreye Sunulan Bildiriler (21-25

Eylül 1981 - Ankara), Cilt: III, Ankara, 1990, s.1373-79; ÇAY, Abdulhalûk, Anadolu’da Türk Damgası : Koç Heykel Mezar Taşları ve Türklerde Koç-Koyun Meselesi, Ankara, 1983; OĞUZ,

Burhan, Mezar Taşında Simgeleşen Đnançlar, Đstanbul, 1983; SEYĐRCĐ, Musa, - TOPBAŞ, Ahmet,

Afyonkarahisar Yöresi Türkmen Mezar Taşları, Đstanbul, 1983; EREN, Naci, Hece Tahtaları : Antalya-Burdur-Bolu-Muğla Çevresi, Đstanbul, 1984; KUŞOĞLU, Z. Mehmet, Mezar Taşlarında Hüve’l-Bâkî, Đstanbul, 1984; LAQUEUR, Hans - Peter, “Osmanlı Mezar Taşlarının Süslemesinde

Bitkisel Motifler”, Suut Kemal Yetkin’e Armağan, Ankara, 1984, s.263-274; TUNCER, C. Orhan,

Anadolu Kümbetleri - I : Selçuklular Dönemi, Ankara, 1986; TUNÇEL, Gül, Batı Anadolu Bölgesinde Cami Tasvirli Mezar Taşları, Ankara, 1989; YÜKSEL, Murat, Çukurova’da Türk-Đslam Eserleri ve Mezar Taşı Kitabeleri, Đstanbul, 1989; TUNCER, C. Orhan, Anadolu Kümbetleri - II : Beylikler ve Osmanlılar Dönemi – Kayseri Đline Kadar, Ankara, 1991;

GRAMMONT-BACQUÉ, Jean - Louis, v.d., “Tarihsel Kaynak Olarak Osmanlı Mezarlıkları : Uygulanan Yöntemler ve Bilgisayarla Yapılabilecek Đşlemler”, Erdem, Cilt: 6, Sayı: 16, (Ocak - 1990), Ankara, 1992, s.197-214; TUNCER, C. Orhan, Anadolu Kümbetleri - III : Beylikler ve

Osmanlı Dönemi, Ankara, 1992; BĐLGET, N. Burhan, Sivas Anıt Mezarları, Ankara, 1993;

DANIK, Ertuğrul, Koç ve At Şeklindeki Tunceli Mezartaşları, Ankara, 1993; KARAÇAĞ, Demet,

Bursa’daki 14-15. Yüzyıl Mezar Taşları, Ankara, 1994; BAŞKAN, Seyfi, Karamanoğulları Dönemi Konya Mezar Taşları, Ankara, 1996; KARAKAŞ, Mahmut, Şanlıurfa Mezar Taşları,

Şanlıurfa, 1996; Đslâm Dünyasında Mezarlıklar ve Defin Gelenekleri - Cimetières Et Traditions

Funéraires Dans Le Monde Islamique (28-30 Eylül 1991 / Đstanbul), Cilt: I-II, Ankara, 1996;

ÖNKAL, Hakkı, Anadolu Selçuklu Türbeleri, Ankara, 1996; LAQUEUR, Hans - Peter, Hüve’l

Baki : Đstanbul’da Osmanlı Mezarlıkları ve Mezar Taşları, (Çev: Selahattin Dilidüzgün), Đstanbul,

1997; Geçmişten Günümüze Mezarlık Kültürü ve Đnsan Hayatına Etkileri Sempozyumu (18-20

Aralık 1998 / Đstanbul), Đstanbul, 1999; BAYRAK, M. Orhan, Türbeler Sözlüğü, Đstanbul, 1998;

AYDOĞAN, Ali, Türkiye’de Mezârlık Ziyâretlerim ve Cumhuriyet Devri Manzum Mezârtaşı

Kitâbeleri (60 Đl Mezârlığı, 572 Kitabe), Đstanbul, 1999; ÖNKAL, Hakkı, Selçuklu - Osmanlı Sultanları ve Türbeleri, Ankara, 1999; ULUÇAM, Abdüsselam, Eski Erciş-Çelebibağı Mezarlığı ve Mezar Taşları, Ankara, 2000; ÇAL, Halit, “Đstanbul Eyüp’teki Erkek Mezar Taşlarında

Başlıklar”, Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla III. Eyüp Sultan Sempozyumu (28-30 Mayıs 1999 - Đstanbul), Đstanbul, 2000, s.206-225; ATACAN, Veysel, - BEKAR, Serdar, Rize Hemşin Yöresi

Osmanlı Mezar Taşları ve Kitabesi, Ankara, 2001; PEKTAŞ, Kadir, Bitlis Tarihi Mezarlıkları ve Mezar Taşları, Ankara, 2001; ERDEMĐR, Yaşar, Sırçalı Medrese : Mezar Anıtları Müzesi, Konya,

2002; BALMAN, Vahap, Mezar Sesleri : Geçmişten Günümüze Mezar Taşı Kitabeleri, Ankara, 2003; BOYRAZ, Şeref, Türkiye’de Mezar Taşı Sözleri, Ankara, 2003; SEMERCĐ, O. Mehmet,

Đzmir’in Hazireleri : Hazireler Hazinelerimizdir, Đzmir, 2004; ACAR, M. Şinasi, Ünlü Hattatların Mezarları : Gelimli Gidimli Dünya, Đstanbul, 2004; ARSLAN, A. Sağıroğlu, Kayseri Zamantı Irmağı Çevresindeki Bezemeli Mezar Taşları, Kayseri, 2005; BAKIRCI, Naci, Mevlevi Mezar Taşları, Đstanbul, 2005; KARA, Hacer, - DANIŞIK, Şerife, Konya Mezarlıkları ve Mezar Taşları,

Konya, 2005; KUTLU, Hüseyin, Kaybolan Medeniyetimiz : Hekimoğlu Ali Paşa Camii

(17)

7

kaynak gerekli görüldüğü yerlerde kullanılıp, dipnot olarak verilmiştir.

Kolağası ve öğretmen olan Mehmet Râif Bey (1863-1917), yalnız ilk cildi basılabilen kitabında, Đstanbul’da Kadıköy’deki Ayrılık çeşmesi mezarlığındaki mezarların oldukça ayrıntılı tasnifini yapmış, Đsmail Hakkı Behçetî, Karacaahmet mezarlığındaki taşlardan bazılarının kitabelerini bir corpus halinde toplamıştır. Bu her iki çalışma Türk mezar taşı araştırmalarının başlangıcı olmuştur14.

Mezar ve mezar taşlarıyla ilgili olarak yapılmış ilk bibliyografya denemesini Hüseyin Türkmenoğlu gerçekleştirmiştir15. Benzer bir bibliyografya denemesi ise “Đslam Dünyasında Mezarlıklar ve Defin Gelenekleri - Cimetières Et Traditions Funéraires Dans Le Monde Islamique” adlı sempozyumda bir kaynakça olarak sunulmuştur16.

Tüm bu çalışmaların yanı sıra mezar ve mezar taşları; lisans, yüksek lisans ve doktora tezlerine konu olmuş ve bu alanda çok önemli çalışmalar ortaya konmuştur. Araştırmacıların bu alana olan ilgisi ise her geçen gün artmaktadır.

Mehmet ÖZKARCI’nın, “Sinop’ta Candaroğulları Beyliği Dönemi Sandukaları” isimli makale çalışması bulunmaktadır17. Yazar bu çalışmasında; Sinop’da bulunan Đsfendiyaroğulları Türbesi (1385), Sultan Hatun Türbesi

Türk Devri Mimarisi ve Mezar Taşları, Bursa, 2005; BERK, Süleyman, Zamanı Aşan Taşlar : Zeytinburnu’nun Tarihi Mezar Taşları, Đstanbul, 2006; ĐŞLĐ, H. Necdet, Đstanbul’da Sahabe Kabir ve Makamları, Ankara, [b.t.y.]; ĐŞLĐ, H. Necdet, Yeniçeri Mezartaşları, Đstanbul, 2006;

ARSLAN, A. Sağıroğlu, Develi Đlçesi’ndeki Bezemeli Mezar Taşları, Kayseri, 2007; KILCI, Ali,

Anadolu Türk Mimarisinde Erken Devir (XIV-XV. Yüzyıl) Baldekan Tarzı Türbeler, Ankara,

2007; SEVĐM, Nidai, Medeniyetimizin Sessiz Tanıkları : Eyüp Sultan’da Osmanlı Mezar Taşları

ve Mezar Kültürümüz, Đstanbul, 2007; ÇAL, Halit, - ÇAL A. Özlem, Kastamonu Atabey Gazi Camisi ve Türbesi Hazirelerindeki Mezar Taşları, Ankara, 2008; ÜLKER, Nemci, - vd., Đzmir’de Türk Mührü : Emir Sultan Dergâhı Haziresi Mezar Kitâbeleri, Đstanbul, 2008; BABADAĞLI, E.

Cafer, Đstanbul’da Bulunan Ashab-ı Kiram Kabir ve Makamları, Đstanbul, 2009.

14

EYĐCE, Semavi, a.g.m. , s.123.

15

TÜRKMENOĞLU, Hüseyin, Mezar-Mezarlık ve Mezar Taşları Üzerine Bir Bibliyografya

Denemesi, Ankara, 1989.

16

Đslâm Dünyasında Mezarlıklar ve Defin Gelenekleri - Cimetières Et Traditions Funéraires

Dans Le Monde Islamique (28-30 Eylül 1991 / Đstanbul), Cilt: II, Ankara, 1996, s.211-255.

17

ÖZKARCI, Mehmet, “Sinop’ta Candaroğulları Beyliği Dönemi Sandukaları”, Prof. Dr. Zafer

(18)

8

beylikten günümüze gelen sandukaların genelinde; çift şahideli dikdörtgen prizma şeklinde gövde ile kaide üzerine oturan dört kenarlı prizma biçiminde bir kapağa sahip oldukları görülür. Candaroğulları dönemine ait bu sandukalar oldukça kaliteli beyaz mermerden yapılmıştır. Sandukalar yazı, bitkisel ve geometrik süslemelerden ibaret oldukça zengin motiflerle dekore edilmiştir. Baş şahidelerine Arapça ve Farsça olarak duâlar, şiirler ve ölen kişinin kimliği; ayak şahidelerine de duâ cümlesiyle beraber kişinin ölüm tarihi yazılmıştır. Sandukaların gövdelerinde ise; Bakara, Ȃl-i Đmrân, Kadir, Haşr ve Tevbe sûrelerinden âyetler ile hâdis, Esmâ-i Hüsna ve duâ cümlelerine yer verilmiştir. Sandukaların gövdeleri ile şahidelerinde rumî, palmet, hatayî, çiçek ve lâle gibi bitkisel motifler bolca kullanılmıştır. Özellikle şahidelerin taç kısımları hatayî motifleriyle bezenmiştir. Bazı sandukaların gövdeleri ile şahidelerindeki yazıların aralarına bitkisel motifler serpiştirilmiştir. Bütün Đslâmî sanat eserlerinde görüldüğü gibi, Candaroğulları dönemi mezar taşı süslemesinde de en çok kullanılan süsleme unsuru yazı olmuştur18.

18

(19)

9

2. TÜRKLERDE MEZAR VE MEZAR TAŞI GELE EĞĐ E BĐR BAKIŞ

2. 1. Anadolu Öncesi Türklerde Mezar ve Mezar Taşı Geleneği: Hemen her toplulukta olduğu gibi Türkler de öldükten sonra bu dünyadakine benzer bir hayat yaşayacaklarına inanıyorlardı. Proto-Türk, Hun, Göktürk, Uygur ve diğer Türk topluluklarıyla ilgili yapılan arkeolojik kazılar bu hususu destekler mahiyettedir. Anlaşıldığı kadarıyla ölüm mukadder olarak karşılanmakta ve kurulu düzenin gereği olarak algılanmaktadır19. Eski Türklerde ölüm olayı ruhun bedeni kesin olarak terk etmesi olarak algılanır, can ve ruh kavramları “tin”, yani nefes kelimesi ile ifade edilirdi20. Türklerde ölüm hali bazen “uçtu” kelimesiyle ifade edilir, bunun nedeni ise ruhun insan bedeninde vücut bulmadan önceki durumunun kuş olarak tasavvur etmeleridir21. Eski Türklerin kendilerine özgü yas adetleri ve defin gelenekleri bulunmaktaydı22. Öldükten sonra öteki dünyada hayatın devam edeceği düşüncesine bağlı olarak ölen kişinin kabrine çeşitli eşyaları, atları ve silahları da gömülüyordu23. Türklerde görülen mezar mimarisi de bu dini inanışlar neticesinde ortaya çıkmıştır.

Türk mezar mimarisinin bilinen en erken örneklerini Hun dönemine ait kurganlar oluşturmaktadır. M.Ö. IV-II. yüzyıllarda “Kurgan” adı verilen Türk mezarları, Moğolistan’ın Altay Dağları çevresinde XX. yüzyılda yapılan arkeolojik kazılarla ortaya çıkarılmıştır24. Hunlara ait olduğu belirlenen bu kurganların içyapısı ve inşa tekniği hakkında ayrıntılı bilgiler bu kazılar sonucunda elde edilmiştir. Dıştan bakıldığında bir tepe görünümündeki bu mezar yapılarının iç düzeni, toprak altında ayrıca planlanmış bir mezar odası

19

ÇORUHLU, Yaşar, Türk Mitolojisinin Anahatları, Đstanbul, 2006, s.126.

20

KOCA, Salim, Türk Kültürünün Temelleri II, Trabzon, 2000, s.176.

21

KOCASAVAŞ, Yıldız, “Eski Türklerde Yas ve Ölü Gömme Adetleri”, Türkler, Cilt: 3, Ankara, 2002, s.67.

22

MUZIO, L. Cıro, “Erken Dönem Türklerinde Defin Đşlemleri”, (Çev. Bülent Keneş), Türkler, Cilt: 3, Ankara, 2002, s.125.

23

BELLĐ, Oktay, “Eski Çağ ve Orta Çağ’da Türklerde Kurgan Yapma Geleneği”, Türkler, Cilt: 3, Ankara, 2002, s.930.

24

(20)

10

gömüldüğü görülmektedir. Mezar hücresi üstündeki tepe, alt yapıyı tamamen kapatacak şekilde korumaktadır. Türk mezar yapısı olan kurganlar toprak üzerinde gözle görülebilen yığma bir tepe ve toprak altındaki mezar odası olmak üzere iki kısımdan oluşmuştur. Bazı kurganların ahşap sandukaya sahip olduğu ve ölünün mumyalanarak gömüldüğü de tespit edilmiştir25.

Çin kaynaklarında geçen Hunların defin törenleriyle ilgili ilk bilgiler M.Ö. III. yüzyıla aittir. Bu bilgilere göre, Hunlar tabut içine koydukları ölüleri eğer ölen bir asilse “kurgan” denilen anıt mezara, değilse; başucuna “balbal” denilen bir taş parçası diktikleri basit mezarlara gömerlerdi26.

Göktürkler hakkındaki Çin rivayetlerinden anlaşıldığına göre ceset, kubbeli ve yuvarlak biçimli olan Türk çadırına yatırılıyordu. Takvimde uygun bir gün seçilerek yoğ merasiminin iki safhası icra edilirdi. Göktürk beylerinin mezar taşlarında yoğ tarihleri verildiğine göre, gün belirlenirken bazı astrolojik düşüncelerle hareket edildiğinden söz edilebilir. Merasim için seçilen günde ceset, at üzerine bindirilip bazen çadır şeklinde bir köşk içinde, silahları ve kıymetli eşyaları ile birlikte yakılıyor ve başka bir mevsimde külleri gömülüyordu27. Fakat bazen ölü yakılmaz, iç organları boşaltılır, içi çeşitli bitkilerle doldurularak tahnit edilir (mumyalanır) ve çeşitli eşyaları, atları, silahları ile kurganlara gömülürdü28. Mezarların uzaktan görünmesi için üzerlerine büyük bir sırık dikilir; yanına da ahşaptan bazen ise taştan bir yapı inşa olunurdu29. Bu bilgilerden de anlaşılacağı üzere Göktürk mezar geleneği, Hunlar’ın devamı niteliğinde olmakla birlikte, yeni unsurlarda taşımaktadır.

25

TUNÇEL, Gül, a.g.e. , s.5.

26

BAŞKAN, Seyfi, Karamanoğulları Dönemi Konya Mezar Taşları, Ankara, 1996, s.9.

27

ESĐN, Emel, Türklerde Maddi Kültürün Oluşumu, Đstanbul, 2006, s.252.

28

BAŞKAN, Seyfi, a.g.e. , s.10.

29

(21)

11

Proto-Türk devrinden itibaren inşa edilen ve “Kurgan” adı verilen anıt mezarlar, çeşitli farklılıklara sahip olmakla birlikte genel özellikleri bakımından birbirlerine benzemektedir. Hunlar, çeşitli Türk toplulukları ve Göktürkler de görülen kurganlar birbirine benzemektedir. Bunlarda görülen farklılıklar ise mezar odalarının sayısı ve yan yana gelişi ile gerçekleştirilen düzenlemelerdir30.

Göktürklerden sonraki Türk devleti olan Uygurlar, Hunların ve Göktürklerin benimsemiş oldukları Gök Tanrı inancını terk ederek, Budizm ve Maniheizm dinini benimsemişlerdir. Uygurlarda da mezar üzerine taş dikme geleneğinin devam ettiği görülmektedir31. Uygurlar Kadeh tutan heykeller şeklindeki bu mezar taşlarına “Bengütaş” adını vermişlerdir. Anıtsal bir görünüm içinde olan boyları 5-6 metreyi bulan bu mezar taşlarının en bilinen örnekleri Orta Asya’da Karabalsagun bölgesinde bulunmaktadır32.

Uygurlar yerleşik hayata geçtikleri için mezar mimarisine önemli katkılarda bulunmuşlardır. Türk Sanatı’nda yaygın bir şekilde görülen kümbet mimarisinin ilk örnekleri Uygurlarda ortaya çıkmaktadır. “Stupa” adı verilen kubbe ile örtülü bu mezar anıtlarının kalıntılarına Hoço ve çevresinde rastlanılmaktadır33.

Türklerin Đslamiyet’i kabul etmelerine kadar Asya’nın çeşitli bölgelerinde uyguladıkları defin gelenekleri şöyle idi: “Ölü öncelikle bir çadır içerisine konulur, ölünün yakınları atlar, koyunlar kesip bunları çadırın önüne koyarak çadırın etrafında yedi kere dolaşırlardı. Sonra çadırın kapısı önünde bıçakla yüzlerini kesip ağlarlardı. Bu tören yedi defa daha tekrarlanır ve yılın belli bir gününde ölünün atı, kullandığı eşyalar ceset ile birlikte yakılıp külü yine yılın belli bir gününde mezara konulurdu. Đlkbaharda ölenler sonbaharda, kışın ölenler ise ilkbaharda gömülürlerdi.” Defin gününde de ölünün yakınları

30

ÇORUHLU, Yaşar, Türk Sanatının ABC’si, Đstanbul, 1993, s.22-24.

31

BARTHOLD, W. , “Türklerde ve Moğollarda Defin Merasimi Meselesine Dair”, (Çev: A. Đnan),

Belleten, Cilt: XI, Sayı: 43, Ankara, 1947, s.521.

32

HASEKĐ, Metin, Plastik Açıdan Türk Mezar Taşları, Đstanbul, 1976, s.7.

33

(22)

12

örf, adet ve geleneklerinde de Hunlar’dan farklı değillerdi34.

Đslami inançlar X. yüzyıldan itibaren Müslüman olan çeşitli Türk toplulukları içinde kısa zamanda yerleşerek ortak kültürlerine mal olmuştur. Kur’ân-ı Kerim’de açık ve kesin bir hüküm bulunmamakla beraber Đslamiyet’te süslü ve dikkat çekici mezarlar yapılması hoş karşılanmamıştır. Hz. Muhammed (s.a.v.), oğlu Đbrahim’in kabrini düz olarak kapattırmış ve üzerine çakıl taşı koydurup su döktürmüştür35. Buna rağmen, Đslamiyet’in yayıldığı geniş alandaki topluluklar, eski tarihli miraslarına ve mezar kültlerine bağlı olarak değişik özelliklerde mezar gelenekleri geliştirmiştir. Mezar taşları ve mezar kültü, Türklerin Müslüman olduktan sonra da devam ettirdiği eski geleneklere belirgin bir örnektir. Đslam’ın benimsenmesinden sonra da devam eden balbal geleneği, zamanla mezar taşı biçimine dönüşmüştür.

Karahanlılar Đslamiyet’i kabul eden ilk Türk devletidir. Satuk Buğra Han’ın, atalarının yüzlerce yıllık dini inancı olan Gök Tanrı inancını terk edip Müslüman olması ve Büyük Türk Hakanlığı’nın resmi dininin Đslam dinine çevrilmesi oldukça önemli bir değişikliktir.

Karahanlılar dönemine ait mezar taşları hakkında detaylı bir bilgi bulunmamasına karşın, balbal geleneğinin bazı boylar arasında devam ettiği bilinmektedir36.

Karahanlılar mezar mimarisinde ilk defa “Türbe” adı verilen mezar anıtlarını kullanmışlardır37. Kerpiç ve tuğlanın yapı malzemesini oluşturduğu

34

ÖGEL, Bahaeddin, Đslamiyetten Önce Türk Kültür Tarihi, Ankara, 1962, s.131-137.

35

ĐŞLĐ, Necdet, Đstanbul’da Sahabe Kabir ve Makamları, Ankara, [b.t.y.], s. 9.

36

BAŞKAN, Seyfi, a.g.e. , s.11.

37

(23)

13

Karahanlı türbeleri, kare planlı kübik gövdeli yapılardır. Zerefşan vadisi yakınında Tim’de 978 tarihli Arap Ata Türbesi, Karahanlılar’dan kalan en eski mimari eserdir. Yine Talas’daki Ayşe Bibi Türbesi, Özkent’te yan yana sıralanmış olan üç ayrı türbe ve Fergana yakınlarındaki Şeyh Fazıl Türbesi diğer Karahanlı türbeleri arasındadır.

Türbe mimarisi, Đslam geleneklerinin daha fazla benimsendiği Gazneliler’de fazla bir gelişme göstermemiştir. Bu devrin önemli mezar anıtları arasında yer alan Ravza’daki Sultan Mahmud Türbesi (XI. yy.), Sebüktegin’in sanduka biçimindeki mermer mezarı, Sultan Mahmut’un sandukası (XI. yy.) ve Sangbest’teki Arslan Cazip Türbesi (XI. yy.) gelişmiş bir mimari göstermektedir38.

Orta Asya Türklerinin kümbet geleneği, Đslam dünyasına Türklerle birlikte girmiş, giderek anıtsallık kazanmış ve yaygınlaşmıştır. Karahanlı ve Gazneli mezar anıtları, Büyük Selçuklular ve Anadolu Selçukluları zamanında kümbet ve türbe adı altında iki ayrı formda varlığını sürdürmüştür. Türbeler genellikle kare planlı ve kubbeli, kümbetler ise çoğunlukla silindirik veya çokgen gövdeli, içten kubbe, dıştan külahla örtülü, alt bölümde bir mumyalık (kripta) katı bulunan yapılardır. Büyük Selçuklu döneminin başlıca anıtsal mezar yapıları; Abarkûh’ta Kümbet-i Ali (XI. yy.), Damgan’da Kırk Kızlar Kümbeti (XI. yy.), Tahran’ın batısında Harrekân ya da Karagan Kümbetleri (XI. yy.), Demavent Kümbeti (XI. yy.), Meraga’da Kümbet-i Surh ve Horasan’ın Merv şehrinde bulunan Sultan Sencer Türbesi’dir. Bu mezar anıtları önemli kişiler için yapılırken halk yerleşme merkezi yakınındaki mezarlıklara gömülüyordu.

Karahanlı, Gazneli ve Büyük Selçuklular dönemindeki türbe geleneği, kurulan diğer Türk devletlerinde de gelişerek devam etmiştir. Semerkant’ta Şah Zinde mezar anıtları topluluğu, Gûr-i Mir Türbesi, Yesi’de Ahmet Yesevî Türbesi ve Hindistan’da Agra yakınlarındaki Taç Mahal Türbesi bunların önde

38

(24)

14

bine varan çok değişik örneklerle şekillenip gelişerek yaşamıştır39.

Türkler, mezar taşı geleneğini XI. yüzyıl başlarında Oğuzların kurdukları Selçuklu Devleti ile Anadolu’da da devam ettirmişlerdir. Selçukluların ilk mezar taşları Đznik’in fetih dönemine aittir40. Anadolu’daki Selçuklu ve Beylikler dönemi mezar taşları genel hatlarıyla benzer özellikler taşımaktadır. Bu dönem mezar taşlarında iki tip görülür. Bunlar sanduka şeklinde ya da dikey biçimde yerleştirilmiş olan baş ve ayak taşlarıdır41.

Anadolu’da Akkoyunlu, Karakoyunlu devri’nden itibaren görülmeye başlanan, koç-koyun ve at şeklindeki mezar taşları 20. yy’a kadar devam etmiştir42. Bazı araştırmacılar, bu mezar taşlarının daha çok toplumun ileri gelen kişileri için dikildiğini belirtmiştir.

Osmanlı dönemi mezar taşı, ilk bakışta bir insanı andırmasıyla kendini belli eder. Sadeliği, formlarındaki netlik ve figüratif elemanlara rastlanmayışı, serpuş diye adlandırılan başlıklar ile ölen kişilerin kimliğini ve sosyal statüsünü belirleyici sembollerin kullanılması Osmanlı dönemi mezar taşlarını Selçuklu ve Beylikler dönemi mezar taşlarından ayırmıştır43.

Mimari ile birlikte paralel gelişim gösteren Osmanlı mezar taşları, geç dönemde batılaşma hareketleri ile birlikte oluşan kültürel ve sosyal etkileşim sonucunda yeni üsluplar kazanmıştır. 18. yüzyıldan itibaren görülmeye başlanan barok, rokoko ve daha sonra ampir gibi batılı üsluplar mimaride olduğu gibi Türk mezar taşlarında da batı kökenli motiflerin hâkim olmasına

39

TUNÇEL, Gül, a.g.e. , s.6.

40

KARAMAĞARALI, Beyhan, Ahlat Mezar Taşları, Ankara, 1992, s.21.

41

BAŞKAN, Seyfi, “Mezar Taşları”, Théma Larousse, Cilt: VI, [b.y.y.], 1993, s.236.

42

DANIK, Ertuğrul, Koç ve At Şeklindeki Tunceli Mezar Taşları, Ankara, 1990, s.29-33.

43

(25)

15

neden olmuştur44. 18. yüzyılın ikinci yarısı itibariyle dış etkilerin tesiri giderek artmış ve bu dönemde oldukça süslü kadın mezar taşları yapılmıştır. Daha sonraki dönemlerde görülen Neo-klasik üsluptaki mezar taşlarında eskiye olan hayranlık sonucu, klasik dönem mezar taşlarının taklidi amaçlanmış, fakat fazla uzun sürmemiştir.

Cumhuriyet dönemi Türkiye’sinde mezar taşı geleneği biçim olarak daha çok Osmanlı mezar taşı geleneği ile yakınlık göstermektedir. Ancak son yıllarda yapılan mezar taşları sanatsal bir değer taşımamaktadır.

44

(26)

16

doğudan birleşen küçük bir yarımadanın berzah kesimine yerleşmiştir45. Bu yarımadanın güneydoğusundaki limana Büyük liman (Đç liman), kuzeybatısındakine ise Ak liman (Dış liman) adı verilmiştir46. Orta Karadeniz bölümünün, son yıllara kadar ulaşılması en güç kesimlerinden birini teşkil eden Sinop’ta, liman faaliyetleri ve deniz ulaşımı önemini korumuştur.

Sinop şehrinin de üzerinde bulunduğu Sinop yarımadası, Küre dağlarının önünde, alçak bir plato özelliğindeki topoğrafyası ile dikkati çekmektedir47. Sinop’un sahip olduğu coğrafi konum, fırtınalardan korunmuş doğal limanı, karadan berzahı kesen suru, yarımadanın liman bölgesi haricinde, deniz tarafından da dik yarlar ile kuşatılmış bulunması, insanların Sinop’a olan ilgisini arttırmış olmalıdır. Bu hususta Karadeniz kıyılarına ulaşmış olan ve denizciliğe az-çok alaka gösteren ilk toplulukların Sinop’a yerleşmiş olduklarından şüphe edilemez. Bununla birlikte ilk yerleşmenin muhtemel tarihi ve adı hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır48.

Yunan efsanelerinde şehrin kurulması meşhur Argonaut’lardan tesalyalı Autolykos’a atfedilir ve adının (Σινώπη) da amazon isminden geldiği söylenir49. Paflaogonia şehirleri arasında Teium50 adı ile zikredilen Sinop, Hitit kaynaklarında Sinova51 olarak geçmektedir. Nazlı Tengirşenk’in, Sinop Halk Evi yayınları arasında yayınlanan “Dıranaz” dergisinde, David M. Robinson’un “American Journal of Philology” adlı eserinin 2. cildinin 106,

45

DARKOT, Besim, “Sinop”maddesi, Đslam Ansiklopedisi, Cilt: 10, Đstanbul, 1980, s.683.

46

BAŞOĞLU, Bekir, Sinop Đli Tarihi, Ankara, 1978, s.3.

47

AKKAN, Erdoğan, Sinop Yarımadası’nın Jeomorfolojisi, Ankara, 1975, s.5.

48

DARKOT, Besim, a.g.m. , s.684.

49

DARKOT, Besim, a.g.m. , s.684.

50

YAMAN, M. Talât, Kastamonu Tarihi : XV Đnci Asrın Sonlarına Kadar, Kastamonu, 1935, s.27-28.

51

(27)

17

107 numaralı nushalarından yapmış olduğu çeviride, Sinop adının Asurların ay ilâhı olan “Sin” den geldiğini belirtmektedir52. Đslam kaynaklarında Sinop adı, Sanub, Sinab ve Sinub olarak geçmektedir. Sinab kelimesinin ise, Farsça suyun göğsü anlamına gelen “Sine-i âb”dan türediği ileri sürülmektedir53. Selçuklu hakimiyeti kurulduktan bir müddet sonra, Rusya’ya gitmek üzere buradan geçen Rubruquis şehri Sinopolis olarak ifade etmektedir54. Anadolu Selçukluları döneminde, birçok şehre unvan verilmiştir. Sinop şehrine ise, Cezire’t-ül-uşşak (Aşıklar Adası) denilmiştir55.

Tarih boyunca gemici milletlere merkez olan Sinop’a, ilk yerleşenleri sonradan başkaları takip etmiş ve M.Ö. VIII. yy. ortalarında Anadolu’nun ünlü limanı Milet’den gelen tacirler buraya yerleşmişlerdir. Miletliler, bir taraftan Anadolu içleri yolu ile Mezopotamya’ya, diğer taraftan Karadeniz çevresi ile yaptıkları ticarette burayı tahkim edilmiş bir üs olarak kullanmışlar, yakındaki ormanlardan temin ettikleri iyi cins çam kerestesi ile donanmalarını kuvvetlendirerek Karadeniz kıyılarında önemli şehirler kurmuşlardır56.

Bir müddet Lidyalıların hakimiyeti altında kalan Sinop, son kral Croisos devrinde Karadeniz’in en emin ve işlek bir ticaret limanı olmuştur. Anadolu’da Kral Yolu adıyla Ephesos’dan başlayıp Susa’da nihayetlenen meşhur yol olduğu gibi, memleketin iç tarafında Sinop’a giden ve orada son bulan yollarda mevcuttu. Bu devirde Ninova-Sinop yolu eski ehemmiyetini muhafaza etmekteydi57.

Diogenes’in doğduğu şehir olarak şöhret kazanan Sinop, M.Ö. 220’de, Pontos kralı II. Mithradates tarafından zaptedidi. Mithradates VII. Eupator tarafından ise, doğduğu şehir olarak süslendi, mabetler ve tersaneler inşa

52

TENGĐRŞENK, Nazlı, “Eski Sinop – Üçüncü Bap – Sinobun Ticareti”, Dıranaz, Yıl: II, Sayı: 20, (Eylül-1937), Sinop, 1937, s.3.

53

Anonim, “Sinop”maddesi, Rehber Ansiklopedisi, Cilt: 15, Đstanbul, 1984, s.233.

54

DARKOT, Besim, a.g.m. , s.685.

55

BAYKARA, Tuncer, Anadolu’nun Tarihi Coğrafyasına Giriş I : Anadolu’nun Đdari Taksimatı

I, Ankara, 1988, s.57.

56

DARKOT, Besim, a.g.m. , s.684.

57

(28)

18

altında kaldı. Sinop limanı bu süre içerisinde de önemini korudu. Roma Đmparatorluğundan sonra Bizans’ın elinde kalan Sinop, bu dönemde de aktif bir ticaret merkezi oldu. Kırım’a gitmek isteyen Selçuklu tacirleri, burada gemiye binmek suretiyle Sinop limanından faydalanabiliyorlardı. Sinop Bizans’ın elinde iken, burada mühim binalar inşa edilmemiş, yalnız kale surlarının sağlam tutulmasına ehemmiyet verilmiştir59.

Türklerin Karadeniz kıyılarına ayak basmaları, Çankırı ve Kastamonu’da bir beylik kurmuş olan Karatekin Bey’in 1084’te Sinop şehrini zapt etmesi ile mümkün olmuş ise de hakimiyeti kısa sürmüştür. I. Haçlı seferi sonrasında Bizans’ın, bu bölgenin bir kısmında hükümdarlığını tekrar kurması, buranın uzun yıllar süren Türk-Bizans mücadelelerine sahne olmasına sebep olmuştur. Bu bölgede Türk hakimiyetinin kesin olarak yerleşmesi ancak bir asırdan fazla bir zaman içinde mümkün olmuştur60.

XIII. yy. başında şehir, Trabzon Komnenos Đmparatorluğu hakimiyeti altına girmiş fakat çok geçmeden 1214 yılında Selçuklu hükümdarı I. Đzzeddin Keykavus tarafından Selçuklu Devleti’nin topraklarına katılmıştır. Sinop’un alınmasındaki en önemli etken, Đzzettin Keykavus’un Antalya limanı vasıtasıyla Türkiye’nin Akdeniz ile münasebetlerini düzene koyarken, Karadeniz yolunu ve mahrecini de emniyet altına almak istemesidir. Zira, yalnız Türkiye’nin ithalat ve ihracatı değil, milletlerarası kervan yolları ve ticaretin gelişmesi de Samsun ve Sinop limanlarının Türk hakimiyetinde

58

DARKOT, Besim, a.g.m. , s.684.

59

DARKOT, Besim, a.g.m. , s.684.

60

YÜCEL, Yaşar, Anadolu Beylikleri Hakkında Araştırmalar I : Çoban-Oğulları Beyliği -

(29)

19

bulunmasını gerektiriyordu61. Bu dönemde şehir, birçok yerden tüccar ve sermayedar getirilerek bir ticaret, ithalat ve ihracat limanı haline geldi. Büyük surların inşa edilmesiyle şehrin güvenliği sağlamlaştırıldı. Burada yeni bir donanma kuruldu62. Selçukluların hakimiyeti sırasında Sinop, Trabzon ve Bizans kuvvetlerine karşı bir üs hizmeti görmüştür63.

Selçuklu devletinde ortaya çıkan karışıklıkları fırsat bilen Trabzon’daki Komnenoslar 1259 yılında önemli bir liman olan Sinop’u işgal etmişler, Đlhanlıların Anadolu’daki saltanat naibi olan Muineddin Süleyman Pervane Sinop’a bir sefer düzenleyerek şehri 1266 yılında tekrar ele geçirmiştir. Muineddin Süleyman Pervane bölgenin kendisine verilmesini istemiş ve Sultan IV. Kılıç Arslan, Pervane’nin devlet içindeki kudretli durumu karşısında hayır demesinin mümkün olmadığını anlamış ve şehri ona vermek zorunda kalmıştır64. Böylece Sinop’da Pervane-oğulları adı ile bilinen kısa süreli bir beylik kurulmuştur.

Gazi Çelebi tarafından 1300 yılında Pervane-oğullarından geri alınan şehir 1322 yılına kadar Gazi Çelebi tarafından yönetilmiştir65.

Süleyman Paşa devrinde Candaroğulları Beyliği’nin en büyük başarısı, 1322 yılından sonra Sinop’u tamamıyla ülkesine katmak olmuştur ki, bu fetih beyliğe askeri ve iktisadi bakımından büyük bir gelişme imkanı sağlamıştır66.

1341 yılında Venedik ve Ceneviz donanması Sinop’u ele geçirmek üzere taarruzda bulunmuşsa da Sinop filosu tarafından yenilgiye uğratılmıştır67.

Sinop, Candaroğulları Beyliği devrinde Karadeniz’de batı ticaretinin serbest pazarı ve hinterlanttın çeşitli emtiasını batıya ve kuzeye doğru akıtan

61

TURAN, Osman, Selçuklular Zamanında Türkiye : Siyâsi Tarih Alp Arslan’dan Osman

Gazi’ye (1071-1318), Đstanbul, 1996, s.303.

62

TURAN, Osman, Selçuklular Tarihi ve Türk Đslam Medeniyeti, Đstanbul, 1993, s.298.

63

DARKOT, Besim, a.g.m. , s.685.

64

BĐBĐ, Đbn, El Evamirü’l-Ala’iye Fi’l-Umuri’l-Ala’iye (Selçuk ame) II, (Çev: Mürsel Öztürk) Ankara, 1996, s.14.

65

MERÇĐL, Erdoğan, Müslüman-Türk Devletleri Tarihi, Ankara, 1993, s.313.

66

YÜCEL, Yaşar, a.g.e. , s.62.

67

(30)

20

bildiğinden burayı ülkesine katmak için harekete geçti ve Karadeniz kıyısındaki diğer Anadolu toprakları ile beraber 1461’de Sinop’u da fethetti70. Sinop’un fethi ile, Candaroğulları’na ait tersanede Osmanlı Devleti’nin eline geçti ve burası Gelibolu ile beraber devletin başlıca deniz üssü durumuna girdi. Đdare bakımından Kastamonu Sancağı’na bağlanan Sinop, Kırım’a doğru yapılan seferlerde üs hizmetini gördü aynı zamanda Karadeniz’deki donanma içinde kışlak rolünü oynadı71. Askeri öneminin yanı sıra ticari faaliyetlerini de devam ettiren Sinop limanı, XV ve XVI. yüzyılın önemli işlek limanlarından biri olmuştur72.

XVII. yüzyılın ilk yarısında Kırım Hanlığı’na tabi Don-Kazaklarının birkaç defa saldırısına maruz kalmıştır. Bunlardan en önemlisi, 1 Ağustos 1614’te giriştikleri tecavüz ve yağma hareketidir. Şehri basıp, kaleyi ele geçiren Kazaklar, kadın ve çocuklar ile büyük ganimet alıp, şehri yakarak geri çekildiler. Fakat dönüşte Karadeniz muhafızı Đbrahim Paşa’nın hücumuna uğrayıp bozuldular. Bu hadisenin Đstanbul’da duyulması üzerine Sultan I. Ahmed, Vezir-i Azam Nasuh Paşa’dan keyfiyeti sorduğunda Nasuh Paşa meseleyi gizlediğinden görevinden alınarak bir müddet sonra idam edilmiştir73. Baskın ile ilgili bilgi veren Evliya Çelebi, kalenin kurtarılmasından sonra elli kişinin aşağı kaleye konulduğunu, küçük büyük bin adet topun hazırlandığını ve o zamandan beri her gece iki yüz adamın nöbet

68

YÜCEL, Yaşar, a.g.e. , s.59.

69

MERÇĐL, Erdoğan, a.g.e. , s.290.

70

YÜCEL, Yaşar, a.g.e. , s.109-113.

71

DARKOT, Besim, a.g.m. , s.686.

72

AKDAĞ, Mustafa, Türkiye’nin Đktisadi ve Đçtimai Tarihi, Cilt: II, Đstanbul, 1972, s.209.

73

(31)

21

tuttuğunu söylemektedir74.

Đstanbul’dan Batum’a gemiler ile yapılan sevkiyatın himayesinde, Patrona Osman Paşa kumandasında yol alan filo fırtınalı bir havada Sinop limanına sığınmış, bu durumu haber alan Rus amirali Nahimof Sinop’a ani bir baskın yapmıştır. 30 Kasım 1853’te başlayan bu taarruz sonucunda Osmanlı donanması şiddetli bir müdafaadan sonra, Ruslar tarafından tahrip edilmiş ve sayısı 4000’e varan mürettebatın yarısı ölmüştür. Savaş sırasında Sinop şehri de Rusların top ateşinden zarar görmüş; rivayete göre 2,500 kadar ev yanmıştır. Kırım Savaşının çıkmasının başlıca sebeplerinden biri olan bu olay doğu memleketlerinde de derin akisler bırakmıştır75. Bu olaydan sonra şehir önemli ölçüde hasar gördüğünden dolayı eski ticari canlılığını yitirmiştir.

XIX. yüzyılda da Sinop’un sönük durumu devam etmiştir. Bunun başlıca nedeni Sinop’un doğal bir limana sahip olmasına rağmen, geride kalan arızalı arazi ile olan ulaşım güçlüğü nedeni ile, ticari faaliyetlerin gelişememiş olmasıdır76.

Đdari bakımdan 1920 yılına kadar Kastamonu vilayetine bağlı bir sancak olan Sinop, bu tarihten sonra müstakil bir sancağa merkez olmuş, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından kısa bir süre sonra ise, 1924 yılında sancakların kaldırılması ile vilayet merkezi olmuştur77.

74

Evliyâ ÇELEBĐ, Evliyâ Çelebi Seyâhatnâmesi, (Çev: Zuhuri Danışman), Cilt: 3, Đstanbul, 1970, s.75-76.

75

DARKOT, Besim, a.g.m. , s.687.

76

DARKOT, Besim, a.g.m. , s.687.

77

(32)

22

(33)

23 Katalog o: 1 Fotoğraf o: 1 Çizim o: - Envanter o: 4-77-71 Đnceleme Tarihi: 30.06.2008 Kime Ait Olduğu: Ahmed Çelebi Tarihi: H. 1108 / M. 1696-97 Türü: Baş Şahidesi

Formu: Kareye Yakın Dikdörtgen Kesitli ve Düşey Dikdörtgen Gövdeli Başlık Tipi: -

Malzemesi: Mermer Teknik: Oyma Ölçüsü:

Baş Şahidesi Boy Alt en Üst en Alt kalınlık Üst kalınlık 72 cm. 10 cm. 10 cm. 9 cm. 9 cm. Bugünkü Durumu: Gövde üst kısmı mevcut değildir.

Yazı Türü: Sülüs Kitabesi: 1111---- Merĥûm 2222---- Aĥmed Çelebi 3333---- Rûĥı-içün Fâ- 4444---- tiĥa sene 5555---- 1108

(34)

24

(35)

25

Katalog o: 2-a Fotoğraf o: 2 Çizim o: 1

Envanter o: 19-8-55

Đnceleme Tarihi: 30.06.2008 Kime Ait Olduğu: -

Tarihi: H. 1121 / M. 1709-10 Türü: Baş Şahidesi

Formu: Sanduka Kısa Kenarı Đle Bir Bütün Halinde Başlık Tipi: -

Malzemesi: Mermer Teknik: Oyma Ölçüsü:

Baş Şahidesi Boy Alt en Üst en Alt kalınlık Üst kalınlık 94 cm. 61 cm. 29 cm. 12 cm. 12 cm.

Bugünkü Durumu: Gövde yüzeyinde yer alan kitabe metninin son iki satırdan öncesi mevcut değildir.

Yazı Türü: Sülüs Kitabesi:

1- ... zâde ...

(36)

26

(37)

27 Katalog o: 2-b Fotoğraf o: 3 Çizim o: 2 Envanter o: 19-9-75 Đnceleme Tarihi: 30.06.2008 Kime Ait Olduğu: -

Tarihi: H. 1121 / M. 1709-10 Türü: Ayak Şahidesi

Formu: Sanduka Kısa Kenarı Đle Bir Bütün Halinde Başlık Tipi: -

Malzemesi: Mermer Teknik: Oyma Ölçüsü:

Ayak Şahidesi Boy Alt en Üst en Alt kalınlık Üst kalınlık 168 cm. 61 cm. - 18 cm. 18 cm.

Bugünkü Durumu: Ayak şahidesinin alt kısmında kırılma mevcuttur. Sandukaya ait yan aynalıklar ise mevcut değildir.

Yazı Türü: - Kitabesi: -

Tanımı: Müzenin bahçesinde toprağa dikili olarak sergilenen ayak şahidesi; sanduka kısa kenarı ile bir bütün halinde yapılmıştır. Ayak taşının gövdesi çokgen formlu olup aşağıdan yukarıya doğru genişlemektedir Sanduka kısa kenarı üzerinde gülbezek motifi yer almaktadır.

(38)

28

Envanter o: 4-76-71

Đnceleme Tarihi: 30.06.2008 Kime Ait Olduğu: Hüseyin Çelebi Tarihi: H. 1136 / M. 1723-24 Türü: Baş Şahidesi

Formu: Kareye Yakın Dikdörtgen Kesitli ve Düşey Dikdörtgen Gövdeli Başlık Tipi: -

Malzemesi: Mermer Teknik: Oyma Ölçüsü:

Baş Şahidesi Boy Alt en Üst en Alt kalınlık Üst kalınlık 58 cm. 17 cm. 18 cm. 13 cm. 13 cm. Bugünkü Durumu: Sağlam

Yazı Türü: Sülüs Kitabesi:

1- .?.

2222---- Bugün baña ise yarın 3333---- Sañadır merhum 4444---- Ĥüseyin Çelebi

(39)

29

Tanımı: Müzenin bahçesinde türbe duvarına dayalı olarak sergilenen baş şahidesi; kareye yakın dikdörtgen kesitli ve düşey dikdörtgen gövdelidir. Gövde yüzeyinde oyma tekniği ile yapılmış beş satırlık sülüs kitabe metni yer almaktadır.

(40)

30

Envanter o: 6-30-91

Đnceleme Tarihi: 30.06.2008 Kime Ait Olduğu: Fatma Kadın Tarihi: H. 1142 / M. 1729-30 Türü: Baş Şahidesi

Formu: Kareye Yakın Dikdörtgen Kesitli ve Düşey Dikdörtgen Gövdeli Başlık Tipi: -

Malzemesi: Mermer Teknik: Oyma Ölçüsü:

Baş Şahidesi Boy Alt en Üst en Alt kalınlık Üst kalınlık 95 cm. 11 cm. 11 cm. 10 cm. 10 cm. Bugünkü Durumu: Sağlam

Yazı Türü: Sülüs Kitabesi: 1111---- Merĥûme 2222---- Fâŧma Ėa- 3333---- dın rû- 4444---- ĥına fâtiĥa 5555---- Sene 1142

(41)

31

Tanımı: Müzenin bahçesinde türbe duvarına dayalı olarak sergilenen baş şahidesi; kareye yakın dikdörtgen kesitli ve düşey dikdörtgen gövdelidir. Gövde yüzeyinde oyma tekniği ile yapılmış beş satırlık sülüs kitabe metni yer almaktadır. Kitabe metni gövde yüzeyine tek bir kartuş içerisinde yerleştirilmiştir.

(42)

32

Envanter o: 26-1-78

Đnceleme Tarihi: 30.06.2008 Kime Ait Olduğu: Havva Hatun

Tarihi: H. Cemâziyel-Evvel 1147 / M. Eylül-Ekim 1734 Türü: Baş Şahidesi

Formu: Başlıklı, Dikdörtgen Kesitli ve Düşey Dikdörtgen Gövdeli Başlık Tipi: Kadın Fesi

Malzemesi: Mermer Teknik: Oyma Ölçüsü:

Baş Şahidesi Boy Alt en Üst en Alt kalınlık Üst kalınlık 135 cm. 30 cm. 30 cm. 15 cm. 15 cm.

Boy Çevre Boy

Başlık

5 cm. 81 cm. Boyun 28 cm.

Bugünkü Durumu: Şahidenin başlığı, boyun kısmından kırılmıştır. Kitabe metninin 4. ve 5. satırları üzerinde tahrip söz konusudur.

Yazı Türü: Sülüs Kitabesi:

(43)

33

1111---- Dâr-ı dünyâdan baėâya riĥlet itdi ber-cinân 2222---- Āonca-veş güller gibi gezdi cihânı bir zamân 3333---- ‘Âėıbet mevtiñ şarâbın nûş itdüb gitdi hem-ân 4444---- Ĥûrîlerle hem-nişîn firdevs ola oña mekân 5555---- Merĥûme ve maāfûrün lehâ Ĥavvâ Ħâtûn 6666---- Rûĥına fâtiĥa sene 1147 min cemâźiyyel-evvelî

Tanımı: Müzenin bahçesinde toprağa dikili olarak sergilenen baş şahidesi; başlıklı, dikdörtgen kesitli ve düşey dikdörtgen gövdelidir. Gövde yüzeyinde oyma tekniği ile yapılmış altı satırlık sülüs kitabe metni yer almaktadır. Gövde üzerinde silindirik formlu bir boyun kısmı ve onun üzerinde ise kadın fesi formunda başlık bulunmaktadır.

(44)

34

Envanter o: 4-73-71

Đnceleme Tarihi: 30.06.2008 Kime Ait Olduğu: Hacı Ömer Tarihi: H. 1152 / M. 1739-40 Türü: Baş Şahidesi

Formu: Başlıklı, Dikdörtgen Kesitli ve Aşağıya Doğru Daralan Biçimde Gövdeli

Başlık Tipi: Çubuklu Başlıklı, Şerit Sarıklı Kavuk Malzemesi: Mermer

Teknik: Oyma Ölçüsü:

Baş Şahidesi Boy Alt en Üst en Alt kalınlık Üst kalınlık 137 cm. 25 cm. 27 cm. 14 cm. 14 cm.

Boy Çevre Boy

Başlık

24 cm. 86 cm. Boyun 13 cm. Bugünkü Durumu: Sağlam

Yazı Türü: Sülüs Kitabesi:

(45)

35

2- ‘Ömer civâr-ı raĥmete eyledi riĥlet civânî 3- Âsân ola merėadı envâr eyleye

4- Bârî mekânı cennet mehli źîl-ĥiccede 5- Bir yevm-i ħamîs bañ ceddi dirdi 6- Zemîne ĥayret yâdgâr olmaā-içün

7- Ĥilmî bir tâ’rîħ oėunduėca nâm-la cânına 8- Merĥamet sene 1152

Tanımı: Müzenin bahçesinde toprağa dikili olarak sergilenen baş şahidesi; başlıklı, dikdörtgen kesitli ve aşağıya doğru daralan biçimde gövdelidir. Gövde yüzeyinde oyma tekniği ile yapılmış sekiz satırlık sülüs kitabe metni yer almaktadır. Kitabe metni gövde yüzeyine, dikey tek bir kartuş içerisinde yerleştirilmiştir. Gövde üzerinde silindirik formlu bir boyun kısmı ve onun üzerinde ise çubuklu başlıklı, şerit sarıklı kavuk formunda başlık bulunmaktadır.

(46)

36

Envanter o: 4-82-71

Đnceleme Tarihi: 30.06.2008 Kime Ait Olduğu: Seyyid Hasan Tarihi: H. 1157 / M. 1744-45 Türü: Baş Şahidesi

Formu: Başlıklı, Dikdörtgen Kesitli ve Düşey Dikdörtgen Gövdeli Başlık Tipi: Çubuklu Başlıklı, Taşkın Sarıklı Kavuk

Malzemesi: Mermer Teknik: Oyma Ölçüsü:

Baş Şahidesi Boy Alt en Üst en Alt kalınlık Üst kalınlık 117 cm. 22 cm. 22 cm. 11 cm. 11 cm.

Boy Çevre Boy

Başlık

24 cm. 76 cm. Boyun 11 cm.

Bugünkü Durumu: Gövde yüzeyinde yer alan kitabe metninin, ilk dört satırı silikleşmiştir.

Yazı Türü: Sülüs Kitabesi:

(47)

37

2- ... 3- ... 4444---- ...

5555---- Zâde Seyyid Ĥasan 6666---- Rûĥına fâtiĥa sene 1157

Tanımı: Müzenin bahçesinde toprağa dikili olarak sergilenen baş şahidesi; başlıklı, dikdörtgen kesitli ve düşey dikdörtgen gövdelidir. Gövde yüzeyinde oyma tekniği ile yapılmış altı satırlık sülüs kitabe metni yer almaktadır. Kitabenin ilk dört satırı tahrip olduğundan okunamamaktadır. Gövde üzerinde silindirik formlu bir boyun kısmı ve onun üzerinde ise çubuklu başlıklı, taşkın sarıklı kavuk formunda başlık bulunmaktadır. Başlık üzerinde, bakan kişiye göre sağ üst kısımda bir adet gül motifi yer almaktadır.

(48)

38

Envanter o: 6-13-91

Đnceleme Tarihi: 30.06.2008 Kime Ait Olduğu: Havva Kadın Tarihi: H. 1158 / M. 1745-46 Türü: Baş Şahidesi

Formu: Alınlıklı, Dikdörtgen Kesitli ve Aşağıya Doğru Daralan Biçimde Gövdeli

Başlık Tipi: -

Malzemesi: Mermer Teknik: Oyma Ölçüsü:

Baş Şahidesi Boy Alt en Üst en Alt kalınlık Üst kalınlık 90 cm. 21 cm. 31 cm. 7 cm. 8 cm. Bugünkü Durumu: Sağlam

Yazı Türü: Sülüs Kitabesi:

1111---- Ziyâretden murâd hem-ân du’â-dır 2222---- Bugün baña ise yarın saña-dır 3333---- Merĥûme Ĥavvâ Ėadın Rûĥına 4444---- Fâtiĥa sene 1158

(49)

39

Tanımı: Müzenin bahçesinde toprağa dikili olarak sergilenen baş şahidesi; alınlıklı, dikdörtgen kesitli ve aşağıya doğru daralan biçimde gövdelidir. Gövde yüzeyinde oyma tekniği ile yapılmış dört satırlık sülüs kitabe metni yer almaktadır. Gövde, üst kısımda sivri kemer şeklinde bir alınlık ile son bulmaktadır.

(50)

40

Envanter o: 6-20-91

Đnceleme Tarihi: 30.06.2008

Kime Ait Olduğu: Đbrahim Ağa-zâde Halil Ağa Tarihi: H. 5 Receb 1159 / M. 24 Temmuz 1746 Türü: Baş Şahidesi

Formu: Başlıklı, Dikdörtgen Kesitli ve Aşağıya Doğru Daralan Biçimde Gövdeli

Başlık Tipi: -

Malzemesi: Mermer Teknik: Oyma Ölçüsü:

Baş Şahidesi Boy Alt en Üst en Alt kalınlık Üst kalınlık 74 cm. 26 cm. 28 cm. 13 cm. 13 cm.

Boy Çevre Boy

Başlık

- - Boyun 11 cm.

Bugünkü Durumu: Kaide ve başlık kısımları mevcut değildir. Yazı Türü: Sülüs

Kitabesi:

(51)

41

2222---- Ki nûş idüb ölüm câmın .?.

3333---- Receb ayınıñ beşinde bıraėdım cismimi ħâke 4444---- Ey Đlahî cennetiñde câr ėıl bunı .?.

5555---- Dostdan ħâke cismi didi tâ’rîħ

6666---- Oėu baña fâtiĥa ey cân bulasın ‘uluvv 7777---- ‘Uėbâya merĥûm Đbrâhîm Aāa-zâde Ħalîl 8888---- Aāa rûĥına el-fâtiĥa sene 1159

Tanımı: Müzenin bahçesinde türbe duvarına dayalı olarak sergilenen baş şahidesi; başlıklı, dikdörtgen kesitli ve aşağıya doğru daralan biçimde gövdelidir. Gövde yüzeyinde oyma tekniği ile yapılmış sekiz satırlık sülüs kitabe metni yer almaktadır. Silindirik formlu bir boyun kısmına sahip olan şahidenin başlık kısmı ise mevcut değildir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Akıl ile hür irade şartı yerine getirildiği zaman hem din hem de dindarlık kavramı netleşir. Nitekim isim olan din kelimesiyle ve masdar olan dindarlık arasındaki fark, kişiye

TRMA nedeniyle 11 yıldır pediatrik endokrinoloji izleminde olan ve son bir aydır tiamin preparatını almaması sonucu diyabetik ketoasidoz tanısı ile takip

These factors include Health (Fish makes a good family meal, Fish is readily available in the shops, Fish is nutritious food, Fish is healthy food, I like to serve fish when I

Klasik sistemler için bu hareket integralleri (Newton denklemini çözmeden) yörüngelerin bulunmasında; kuantum sistemler için ise (Schrödinger denklemini çözmeden)

Simulation results for the Standard k-ε and the RNG k-ε turbulence models show that Non-equilibrium wall function gives higher pressure drop and heat transfer coefficients

Örneğin, işlem maliyetleri teorisine göre varlık özgüllüğünün yüksek olduğu bir durumda ilgili faaliyetin firma bünyesine alınması gerektiği halde, eğer firmanın

Bu bölümde insan odaklı yönetim, yönetimin liderlik anlayışı, takım çalışması imkanı, çalışanların yönetime katılımı ve işletme içi eğitim

預防接種說明書