• Sonuç bulunamadı

“Eleştiri Terimleri Sözlüğü”

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "“Eleştiri Terimleri Sözlüğü”"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)
(3)

[Mehmet Rauf, Tekâmül-i Tenkit Yazıları, haz. Halef Nas, İstanbul: Kriter Yayınevi, 2019, 108 s.] Servet-i Fünûn edebiyatı denilince akla ilk gelen isimlerden biri, şüphesiz ki Mehmet Rauf’tur. Yaşadığı dönemde bütün Servet-i Fünûn sanatçıları gibi Batı edebiyatını ya-kından takip eden Mehmet Rauf, Türk edebi-yatının bugünkü modern kimliğini kazanma-sında romanları, hikâyeleri, tiyatro eserleri ve mensur şiirleriyle pek çok katkı sağlamıştır. Bununla birlikte o, hayatı boyunca sadece edebî yapıtlar ortaya koymamış, edebiyatı-mızı geliştirmeye yönelik teorik meselelerle ilgili çalışmalar da yapmıştır. Batı’daki ve ülkemizdeki gelişmeleri yakından takip eden Mehmet Rauf, Servet-i Fünûn dergisi başta olmak üzere dönemin süreli yayınlarında toplumumuzda sanat ve edebiyatın ilerleme kaydetmesi yönünde teşvik edici birçok yazı kaleme almıştır. Bu yazılar incelendiğinde, onun hem Türk edebiyatına hem de Batı ede-biyatına ait tür, eser, sanatçı ve dönem gibi

çeşitli alanlara eğil-diği görülmektedir. Mehmet Rauf ’un gazete ve dergiler-deki “tenkit” türü hakkında kaleme aldığı yazıları dikkat çekecek ölçüdedir. Kriter Yayınevi’nden çıkan Tekâmül-i

Ten-kit Yazıları adlı eser, Mehmet Rauf’un 19

Mart 1314 (31 Mart 1898)-23 Temmuz 1314 (4 Ağustos 1898) tarihleri arasında Servet-i

Fünûn dergisinde tefrika ettiği “Tekâmül-i

Tenkit” başlıklı on iki yazısını içeren bir der-leme çalışmasıdır. Harran Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü öğretim üyesi Ha-lef Nas tarafından hazırlanan kitap, Mehmet Rauf’un eski gazete sayfalarında kaybolmaya yüz tutmuş bir yazı dizisini derleyip gün ışı-ğına çıkarması ve onun “tenkit” türüne yak-laşımını ortaya koyması açısından oldukça kıymetli bir eserdir.

Yeni Türk Edebiyatı, Sayı 19, Nisan 2019, s. 129-133.

TEKÂMÜL-İ TENKİT YAZILARI

Cenan Arıkan

*

TEKÂMÜL-İ TENKİT WRITINGS

* Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans öğrencisi. Yazı geliş tarihi: 22.04.2019.

(4)

Eser, yapı itibariyle iki ana bölümden oluşmak-tadır. İlk bölümde Halef Nas’ın “Tekâmül-i Tenkit” serisini değerlendirdiği ve yazılar-da ele alınan konuları sınıfl andırdığı “Devri İçinde ‘Tekâmül-i Tenkit’ Serisi” başlıklı bir yazı, ikinci bölümde ise “Tekâmül-i Tenkit” yazılarının orijinal metinleri yer almaktadır. Halef Nas’a ait “Devri İçinde ‘Tekâmül-i Ten-kit’ Serisi” başlıklı giriş yazısından önce, ese-rin öneminin belirtildiği bir “Önsöz” bölümüne yer verilmiştir. Türk edebiyatında 19. asırda bir edebî tür haline gelen tenkidin tanımı, ta-rifi , mahiyeti, nitelikleri ve bir eleştirmende bulunması gereken özellikler gibi meseleleri hakkında sayısız yazı kaleme alınsa da tenkidi gelişim aşamalarıyla ve felsefeyle bağlantılı olarak inceleyen bir çalışma yapılmamıştır. Mehmet Rauf’un Servet-i Fünûn dergisinde yayımladığı “Tekâmül-i Tenkit” başlıklı yazı-ları ise, tenkit türünü tarihî gelişim aşamayazı-ları ve felsefeyle ilişkisi bağlamında ilk kez ele alması bakımından önemli bir yere sahiptir. Halef Nas önsözde bu tespitiyle beraber, Meh-met Rauf’un takındığı bilimsel üslubun ve kullandığı kaynak çeşitliliğinin de yazıların değerini arttıran bir husus olduğunu belirtir. “Devri İçinde ‘Tekâmül-i Tenkit’ Serisi” ana başlıklı bölüm ise Halef Nas’ın “Tekâmül-i Tenkit” yazılarının bütününü göz önünde bu-lundurarak vardığı genel çıkarımları içeren kısa bir “Giriş” yazısıyla başlar. Bu bölümde Nas, Batı edebiyatında tenkidin gelişimini derli toplu ele alan bu kaynak yazıların “ter-cüme-telif” nitelikte olduğunu dile getirir. “Tekâmül-i Tenkit” başlıklı yazılar ile Meh-met Rauf’un kaynakları arasında olan Fransız yazar ve eleştirmen Brunetière’in Evolution

de la Critique adlı eseri arasındaki benzerlik

üzerinde de durulur. Bu bağlamda “Tekâmül-i Tenkit” serisinin içeriği gibi, yapısının da Batı

edebiyatı kaynaklı olduğuna işaret edilmiş-tir. Yine yazılarda Batı edebiyatında tenkidin gelişimiyle beraber, Mehmet Rauf’un ten-kidin tarihine, edebiyat akımlarına ve bazı eleştirmenlerle ilgili yorumlara da yer verdiği vurgulanmıştır. Halef Nas “Giriş” alt başlığı altında “Tekâmül-i Tenkit” yazılarıyla ilgili genel değerlendirmelerini paylaştıktan son-ra, yazılarda üstünde durulan konuları kendi içinde gruplandırarak başlıklar altında incele-miştir. “Tenkidin Tarifi ve Görevleri”, “Ede-biyat-Felsefe İlişkisi”, “Edebiyat Meseleleri ve Tenkit”, “Antikler ve Modernler Kavgası”, “Romantik Eleştiri”, “Batılı Eleştirmenler ve Esas Tenkit”, “Edebiyat-Fen İlişkisi” alt baş-lıklarını içeren bu bölüm, Mehmet Rauf’un kaleme aldığı on iki yazının birer özeti ma-hiyetindedir. Halef Nas bu başlıklarda kısaca yazıların içeriğine değinmekle birlikte, yine bazı önemli değerlendirmelerde bulunmuş-tur. Örneğin; “Romantik Eleştiri” kısmında “Tekâmül-i Tenkit” başlıklı yazıların, edebî eserlerinde genellikle realist akımı benim-seyen Servet-i Fünûn yazarlarının romantik eleştiri yaptıklarını gösteren önemli örnekler olduğu söylenir. Mehmet Rauf “Tekâmül-i Tenkit” serisiyle, çağdaşı olan diğer sanatçı-lardan farklı olarak yeni edebiyat devrelerinin tenkitle nasıl hazırlandığını aşama aşama ve felsefenin ışığında göstermeyi hedefl emiştir. Halef Nas yazıların devri içerisindeki oriji-nalliğini beyan etmek haricinde, yazılarda gördüğü kusurları da ifade etmekten çekin-memiştir. Örneğin; Mehmet Rauf’un metin üzerinde yararlandığı kaynakların künyesini dipnotlar aracılığıyla vermesini bilimsel bir tavır olarak takdir eder; fakat çoğunun Fransız eleştirmenlere ait kaynaklardaki fi kirlerden seçilmesini aynı zamanda objektifl iği zede-leyici bulur.

(5)

131

TEKÂMÜL-İ TENKİT YAZILARI

Çalışmanın giriş mahiyetindeki bu ilk bölü-mün sonunda, yararlanılan kaynakların alfa-betik künyelerini içeren bir “Kaynakça” yer almaktadır.

Bu bölümden sonra ise ayrı bir kitapçık gö-rünümündeki, “Tekâmül-i Tenkit” yazılarının yer aldığı ikinci bölüm karşımıza çıkar. Bu bölümde, Mehmet Rauf’un Servet-i Fünûn dergisinde seri olarak tefrika ettiği on iki yazının orijinaline sadık kalınarak Osmanlı Türkçesinden Latin alfabesine aktarıldığını görürüz. Kronolojik bir sıra takip eden yazı-larda, Mehmet Rauf’un metin içerisinde ver-diği dipnotlar da hiç değiştirilmeden aynen gösterilmiştir. Yazılarının önsözü niteliğindeki “Tekâmül-i Tenkit-Mukaddime” başlıklı ese-rinde Mehmet Rauf, “Tekâmül-i Tenkit” serisi vasıtasıyla varmak istediği hedefl eri ve yazıla-rında benimseyeceği yöntemleri okuyucuyla paylaşır. Bu yazı, Mehmet Rauf’un tenkit an-layışını ve tenkitte “tekâmül” kavramına ver-diği önemi ifade etmesi bakımından oldukça önemlidir. Yazıda sıraladığı hedefl erinden ilki ve en önemlisi, edebiyatımızın ilerleyebilmesi için Batı edebiyatına iyi derecede vâkıf olmak, uzun ve detaylı bir okumayla araştırmadan sonra Batı’daki edebiyat ve tenkidin nasıl tekâmül ettiğini öğrenmektir. Mukaddimesinde okuyucuya bu bilinci aşılamak adına da tenkidi başlangıcından itibaren sebep ve sonuçlarıyla göstermek istediğini belirtir. Mehmet Rauf’a göre tenkit, devamlı tekâmül eden ve yarının edebiyatını hazırlayan bir unsurdur.

Mukaddimeden sonra kaleme aldığı “Ezmine-i Kadime ve Mutavassıta” başlıklı ilk yazıda Mehmet Rauf, “Yunan Edebiyatı”, “Latin Ede-biyatı”, “Kurûn-ı Vusta” ve “Kurûn-ı Hazıra” alt başlıklarıyla Eski Çağ ve Orta Çağ’daki tenkit anlayışlarına yer vermiştir. Rauf, bu ya-zısında “her edebiyat devresi, geçmiş devrenin

tenkidiyle hazırlanır.” düşüncesi merkezinde tenkidin hangi felsefî anlayışla doğduğu ve nasıl tekâmül ettiği üstünde durur. Fransız kay-naklarından edindiği bilgilerle kaleme aldığı yazı, Eski Yunan’da Aristoteles’e ait “âsâr-ı fi kr-i beşerin de âsâr-ı tabiat gibi birtakım ka-nunlara bağlı olması gerektiği” konusundaki felsefî görüşün, bir tenkit anlayışına dönüş-mesini ve Latin edebiyatıyla on beşinci, on altıncı asırdaki edebiyatlara tesir etmesini konu edinmektedir.

“On Yedinci Asır: Descartes, Boileau, Kartez-yanizm, Klasisizm” başlıklı yazıda ise Mehmet Rauf, ilk olarak on altıncı asrın ortalarında Fransa’ya geçen tenkit anlayışıyla birlikte ten-kidin asıl görünümünü kazandığına değinir. On altıncı yüzyılda edebiyatta sadece ahenk meseleleriyle uğraşılırken on yedinci yüzyılda ahlâk ile edebiyatın münasebeti, zevk-i selimin ne olduğu gibi konular hakkında ilk kez kafa yorulmuştur. Mehmet Rauf bu yazısında da tenkidin gelişimine ve felsefeyle ilişkisine yer vermiştir. On yedinci yüzyılda Descartes’ın “eşyanın hakikatini akılla öğrenmek müm-kündür.” felsefesi edebiyatı da etkilemiş, bu anlayışla ilk kez Boileau’nun edebî eserde gü-zellik ölçütü olarak eski eserleri taklit etmenin yanında tabiatı da taklit etmek gerektiği fi kri klasisizm akımının doğuşuna yol açmıştır. Mehmet Rauf, biten edebiyat devrinin gelecek edebiyat devresini etkilediği düşüncesini yine okuduğu Fransız kaynaklardan alıntılarla şöyle ispatlar: “Descartes’in kartezyanizm felsefesi bu dönemde fazla fennî bulunmuş; fakat Yunan ve Roma edebiyatlarındaki güzellik anlayışının etkisiyle tenkit, aynı zamanda sanat halini de koruyabilmiştir.” Mehmet Rauf, klasisizmin on altıncı yüzyıldaki bedii anlayışla on ye-dinci yüzyıldaki fennî anlayışın bileşiminden meydana gelen bir akım olduğunu belirttikten

(6)

sonra, edebiyatın her zaman felsefenin aracı-lığıyla ilerleyeceğini dile getirerek yazısını tamamlar.

“On Sekizinci Asır: Eskilerle Yeniler-Rousseau’nun Felsefesi” başlıklı yazı ise nis-biyet felsefesi ve romantizm akımının tenkitle ilişkisi üzerinde durmaktadır. Mehmet Rauf, yazısının başında “Eskilerle Yenilerin Müna-kaşası” adlı bir tartışmanın klasisizmi tümüy-le sarsarak edebiyatta yeni bir tenkit anlayışı geliştirmesine yer verir. Eskilerin benimsediği eski eserleri taklit etme zorunluluğu ve tabiatın akılla algılanması yerine Yeniler, her çağdaki eserlerin örnek alınabileceği ve tabiatın kalple hissedilmesi görüşünü savunmaktadır. Mehmet Rauf yazısında çeşitli örneklerle Rousseau’nun “mutlakıyet”in “nisbiyet”e mağlup olması fel-sefesi ve “Edebiyat şahsi, hususi olmalıdır.” temel ilkesi altında bir romantizm akımının doğduğunu, bu vesileyle de edebî eserleri değerlendirmek bakımından yeni bir tenkit anlayışının hâkim olduğunu ifade eder. Mehmet Rauf, diğer yüzyıllardan farklı olarak tenkidin gelişimi hususunda on dokuzuncu asra oldukça geniş bir yer ayırmış, bu bağ-lamda tenkidin gelişimini de üç evrede ince-lemiştir. Tenkidi evrelere ayırarak incelediği bu yazılarında da birbirinin izinden gitmekle beraber yeni bakış açılarıyla tenkidi her de-fasında zenginleştiren Fransız eleştirmen ve sanatçıların eserleriyle görüşlerine yer ver-diğini görürüz. Bu bağlamda “On Dokuzun-cu Asır-Birinci Devir (1800-1830): Sainte-Beuve’e Kadar” başlıklı yazısında ilk olarak Rousseau’nun izinden giden ve romantizm ilkelerini benimseyen Madam de Stael’in, mevcut tenkit anlayışına getirdiği yeniliklere yer verir. Stael, Fransızlara ecnebi edebiyatla-rını tanıtarak her milletin edebiyatının kendine has ve güzel olduğu, bu sebeple de bir eser

hakkında hükümde bulunabilmek için yazarın mensup olduğu milletin ahlâk kurallarının, inancının tetkik edilmesi gerektiği anlayışını ortaya koymuştur. Dolayısıyla Stael sayesinde tenkide hükmetmekten ziyade anlamaya ça-lışmak özelliği eklenmiştir. Mehmet Rauf bu dönemde onun izinden giden bir diğer ismin Chateaubriand olduğunu ve edebiyatta hem yazarların şahsiyetlerini hem de içinde yaşa-dıkları toplumsal çevreyi merkez alarak edebî eserleri değerlendirmeye önem verdiklerini vurgular. Onlardan sonra gelen Villemain’a ise tenkide tarihi dâhil etmesi yönüyle atıf-ta bulunmuştur. “On Dokuzuncu Asır İkinci Devir (1830-1865): Sainte-Beuve” ve “On Dokuzuncu Asır İkinci Devir (1830-1865): Yine Sainte-Beuve” başlıklı yazılar ise birbi-rinin devamı niteliğinde, Fransız eleştirmen Sainte Beuve’un tenkit konusundaki eserleri ve fi kirlerini içeren yazılardır. Mehmet Rauf bu yazılarında 19. yüzyıla kadar tenkit konu-sunda birçok adımlar atılsa da tam anlaşıla-madığına, bu yüzyılda ise Sainte-Beuve’un tenkidin netlik kazanması ve asıl edebî gö-rünümünü kazanması hususunda ilk destek olan kişi olduğunu paylaşır. Sainte-Beuve’un tenkide kattığı yenilik ise edebî eser hakkında değerlendirme yaparken esere değil, yazara yönelme anlayışıdır. Mehmet Rauf, yazısında “ruhların tercüme-i hali”ne önem veren Sainte-Beuve’un tenkit anlayışındaki değişkenliklere de yer vermiştir. Başlangıçta yazarın fi zyoloji-sinin, mizacının, aile ve toplum yaşantısının, psikolojisinin araştırılmasını tenkidin birinci vazifesi olarak gören Sainte-Beuve, tenkide tasviri getirmiş ve edebî eserleri de tıpkı tabiat bilimleri gibi tenkit etme düşüncesini dâhil etmiştir. Rauf, sonradan tenkidin fenne dö-nüşmesi düşüncesinden rahatsız olarak Sainte-Beuve’un tenkidi bilim gibi görenlere karşı

(7)

133

TEKÂMÜL-İ TENKİT YAZILARI

çıktığını; ancak istemese de fennî tenkidin önünü açtığını vurgular. Onun yazarla ilgili yaptığı tetkikleri bir sonuca vardıramaması ise Hippolyte Taine tarafından geliştirilen bir tenkit anlayışına dönüşmüştür. “On dokuzun-cu Asır İkinci Devir (1865-1880): Hippolyte Taine” ve “On Dokuzuncu Asır Üçüncü Devir (1865-1880): Hippolyte Taine” başlıklı yazı-larda ünlü Fransız düşünür Hippolyte Taine’in eserlerinden alıntılar yoluyla tenkit anlayışı or-taya koyulmuştur. Mehmet Rauf, Sainte-Beuve ile Taine’i karşılaştırarak Sainte-Beuve’de-ki nükteli ve sanatsal üslup yerine Taine’de meseleleri basitleştirmeye çalışan bir üslup olduğunu ifade eder. Taine, Sainte-Beuve’un tenkit konusundaki fi kirlerini de düzenleye-rek tenkidi fennî bir karaktere sokmuştur. Yazıda yine edebiyat ve felsefe ilişkisine de yer verilmiştir. Mehmet Rauf, Taine’in tenkit anlayışını anlayabilmek için önce bu görüşü temsil eden determinizm felsefesinin bilin-mesi gerektiğini belirterek determinizm ve pozitivizm konularında okuyucuyu aydınlatıcı mahiyette bilgiler vermiştir. Bunun yanı sıra yazıda Taine’in sebep-sonuç ilişkisi mantığın-dan hareketle “tercüme-i sahiha” ve “tercüme-i tâmme” düşünceleri de onun kitaplarında ver-diği tabiat unsurlarıyla ilgili çeşitli örneklerden alıntılarla ortaya koyulmuştur. Sainte-Beuve, yaptığı sayısız tahlil ve tercümeler sonucunda hakikate ulaşmayı geciktirirken Taine, tecrü-be ve gözlemle birleştirdiği fennî tetkiklerle asıl olarak hakikate ulaşmayı hedefl er. Meh-met Rauf, Taine’in görüşleri konusunda bilgi vermek için yapıtlarından alıntılar yapmak haricinde Hüseyin Cahit Yalçın’ın hikmet-i bedâyie dair yazdığı yazılarda da okuyucuların

bilgi bulabileceklerini paylaşır.

Çalışmanın bu bölümünün bitiminde de giriş mahiyetinde yazılan “Devri İçinde ‘Tekâmül-i Tenkit’ Serisi” başlıklı yazının sonundaki gibi, ikinci bir “Kaynakça” bölümü karşımıza çıkar. Kitabın sonunda yer alan bu kaynakça, Meh-met Rauf’un “Tekâmül-i Tenkit” yazılarının

Servet-i Fünûn dergisindeki künyelerini

içer-mektedir. Eserin en sonunda ise bir “Dizin” bulunmaktadır.

Tekâmül-i Tenkit Yazıları okunup

incelendiğin-de bu yazıların saincelendiğin-dece incelendiğin-devri için incelendiğin-değil, bütün bir Türk edebiyatı içinde tenkit konusunda yol gösterici önemli birer kaynak oldukları açıkça görülmektedir. Eski gazetelerin tozlu sayfalarında kalan bu değerli yazılar, Halef Nas tarafından bugün itibariyle edebiyatımıza kazandırılmış ve kütüphanelerimizde kalıcı olarak yerini almıştır. Mehmet Rauf, bu yazıla-rında çoğu zaman bilimsel bir üslup kullanmış, mukaddimede belirttiği yaklaşım yöntemle-rinden de sapmayarak yazılarını baştan sona kadar tenkit-tekâmül-felsefe bağıntısı içeri-sinde kaleme almıştır. Onun tenkide yüklediği “yeni bir edebiyat devrini başlatma ve bitirme” görevi ise tenkidin, dolayısıyla da edebiyatın devamlı gelişen ve değişen canlı bir öğe oldu-ğunu düşündürmesi açısından dikkate değerdir. Mehmet Rauf’un tenkit türüne getirdiği bütün bu yaklaşımlar, yazıları devri içindeki pek çok çalışma arasında öne çıkarmaktadır. Sonuç olarak diyebiliriz ki Tekâmül-i Tenkit Yazıları, Türk edebiyatının önemli bir şahsiyeti olan Mehmet Rauf’un kendi bakış açısı ile Batılı sanatçıların fi kirlerini harmanladığı, tenkidin tarihî gelişimine ayna tutan kıymetli bir vesika hükmündedir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Sesli okumanın, metnin işlenmesine geçilmeden önce öğretmen tarafından örnek olarak gerçekleştirilmesi ve daha sonra öğrencilere okutularak sesli okuma

Açık ciroda hamil; açık ciroyu kendi adına ya da bir başkası adına doldurarak tam ciro haline getirebilir, açık cironun altına yalnız imzasını koyarak yeni

Servet-i Fünûn özellikle hemen her sayıda Paris modasıyla bezenmiş modern kadın resimleri, diğer taraftan kadın portelerine yer vermesi ve reklamlarda Batı tarzında

A düzeyi koruyucu kıyafet (İng. emergency sheltering ) ...19 acil çağrı (İng. emergency) ...20 acil durum hizmeti (İng. emergency service) ...20 acil durum planlaması

Bazı sözlüklerde tercih edilen önce terimin yazılıp açık- lamanın önerilen Türkçe terimle birlik- te verildiği yöntemin benimsenmediği, bunun yerine bütün

Bu sözlük hazırlanır- ken Levend Kılıç tarafından terim bir- liğini sağlamak, kabul gören terimleri yaygınlaştırmak ve İngilizceden gelen tuzaklardan korunmak

1983 yılında TDK yayınları arasında yer alan İstatistik Terimleri Sözlüğü’nde variance terimi, “değişke” olarak çevril- miş olsa da Türkçe istatistik

Eserde, Türk kültürüne ait çeşitli şubelerin, eski Türk dünyasının anlaşılmasını sağlayan ve muhtelif cepheleriyle tesiri bugüne kadar uzanan bir çok sosyal,