DÜŞÜNENLERİN DÜŞÜNCELERİ
Hurculuk ve Yargıtay
N
urculukla ilgili bir Y argı tay Ceza Ge nel Kurulu kararı bugünlerde sık sık söz konusu edilmek tedir. Nurculuğu ke sin şekilde suç ola rak kabul eden bu karardan bunca söz edilmesine rağmen, kararın ne gibi so nuçlara vardığı ge niş ölçüde bilinme
mektedir. Bu se
beple, bir yazının
vereceği imkân çerçevesinde,
Yargıtaym prensip kararma
bağladığı sonuçlara işaret et mek istiyoruz.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu nun çok uzun ve Risalei N ur’u ve bu konuda yazılmış muhte lif incelemeleri kaynak alan ka rarı, Burdur .Ağır Ceza Mahke mesinin vardığı bir kararın so
nucu olarak çıkmıştır. Bur
dur Ağır Ceza Mahkemesinin
17/4/1964 tarihli bir beraat ka rarı, Yargıtay 1. Ceza Dairesin ce 25/9/1964 tarihinde bozulmuş
ve Burdur Ağır Ceza Mahke
mesinin kararında İsrar etmesi
üzerine Yargıtay Ceza Genel
Kurulu 20.9.1965 tarih ve E. 1/234 • K. 313 sayılı karan ile
konuyu halletmiştir. Nurculu
ğun bir bütün halinde Anayasa mızın kabul ettiği din özgürlüğü nün suiistimalini teşkil ettiğini ve Türk Ceza Kanununun 163.
maddesine göre suç olduğunu
tesbit eden Yargıtaym bu pren sip karan, özellikle, beş nokta üzerinde durmaktadır.
NURSİ KİMDİR?
n Yargıtay Ceza Genel Kurulu, *■“ ük önce Saidı Nursî’nin ki şiliği üzerine eğilm iş ve bir ta kım sonuçlara varmıştır. Yargı- taya göre, Saidî Nursî, daha 2. meşrutiyetten önce doğu bölgele rinin Türklükten ve Türkiye’den ayrılması konusunda çalışmalar göstermiş ve daha sonra 31 Mart vak’asma yol açan olaylara ka tılarak . «İttihad-ı Muhammedi Fırkası»nı kurmuştur. «K ü rt T e ali Cem iyetine» giren Saidî Nur sî, Türkçülüğe karşı çıkarak memleketin birliğini bozucu ça balar gösterm iştir. Türkçe dua edilmesine bu sebeple karşı çı kan Saidî Nursî, Padişah tara fından akıl hastahanesine kapa tılmıştır.
Kurtuluş Savaşı sırasında, Sai dî Nursî, hilâfeti kurtarmak ve teokratik bir düzen kurmak için Ankara’ya gitmiş ve bunlan ka bul ettiremeyince Atatürk’e düş man olarak Ankara’dan ayrılm ış tır. Atatürk’e her fırsatta, bu se beple, hakaret eden Saidî Nursî, Şeyh Sait isyanına katılmış ve bu yüzden Eskişehir’de cezaya çarptırılmıştır.
Kendisinin keramet sahibi ol duğunu, mucizeler yarattığını ile ri süren Saidî Nursî, eski din kitaplarında kendisinin geleceği ne dair işaretler bulunduğunu, bir yaşındaki bebeklerin ve hay vanların dahi kendisine ve eser lerine karşı hayranlık duyduğunu belirtmiştir. Ömrünce, doğuda Kürtçe eğitim yapacak, gelenek çi eğitim müesseseieri kurmak amacını taşıyan Nursî, her dem, gelenekçi uygulamayı İstemiş, il min ve toplum gelişiminin orta ya koyduğu sonuçlara karşı çık mış ve bunların din dışı neden lerle açıklanmasını dinsizlik say mıştır. Fizik ilmine uygun açık lamalar, dine aykırı görülmüştür. Saidî Nursî, pusulanın titremesi ni dahi, Allah’a ibadet olarak yo rumlamıştır. Saidî Nursî’nin ki şiliği ve düşünce biçimi ile ilgili olarak Yargıtaym vardığı bu so nuçlar, Risalei Nur’a dahil olan beyanlara dayanılarak en kesin bir biçimde delillendirilmiştir.
E J Yargıtay Ceza Genel Kurulu, “ geniş örnekler ve dayanaklar göstermek yoluyla, Nurculuğun gerçek amacını ve kurmak iste diği düzeni belirtmektedir. Yar gıtay Nurculuğun ana amaç ve görüşlerini şu şekilde belirtmek'
tedir: Nurculuk bütün dünya
mutluluklarım insanlara haram etmekte, lâik devlet düzenini şe riata aykırılıkla suçlamakta ve sadece hristiyanlıkta lâikliğin olabileceğini, islâmiyette din ile dünya işlerinin birbirinden ayrı- lamıyacağmı ileri sürmektedir. Nurculuğa göre, İslâm î bir dü zende hiç bir reform yapılamıya- caktır. Türkiye’deki devrimler, dinsizliğin ve komünistliğin ese ridir. Türkiye’de hâlen yürürlük te olan kanunlar, hristiyan ka nunlarıdır. Devlet İslâmın siyasî kurallarına göre düzenlenmelidir. Devlet idaresi ve yapılacak her tür devrim ve gelişim, ancak is- lâmiyete uygunsa değer taşıyabi lir. K u r’an dışında bir Anayasa ya gerek yoktur ve Anayasa in sanların eseri olduğu için değer sizdir. Cumhuriyet, «istibdad-ı
mutlakadır». Kanunlar ise,
«k ey f’i küfridir». Nurculuğun hayâl ettikleri düzen de, çok ka dınla evlenilebilen, tesettürün hâ kim olduğu, bankaların kapatıl dığı, kadının boşanma hakkının bulunmadığı, sınıf kavgalarının yok edildiği, mirasın kadına az verildiği, şer’iata uygun mahke melerin açıldığı ve yine şeriata uygun kararların verildiği ve ör neğin hırsızlık yapan kişinin eli nin kesildiği, Hilâfetin hâkim ol duğu, bîr düzendir. Fakirlerin fa kirliğine razı geldiği, kadere ve öteki dünyadaki zenginliklere inandığı, zenginlerin Allah’tan bu zenginliklerine kavuştuğu düşün cesinin üstün geleceği bir düzen, Nursî’ye göre, İslâıpiyete uygun düzendir.
Yine Yargıtay kararma göre, Nursî, m illiyete ve m illiyetçiliğe düşmandır. «M illiyetçilik » sosya lizme ve komünizme karşı müca dele edememekte ve ona yol aç maktadır. Tek bir m illet vardır ve o da İslâm m illetidir. «Mâne- viyata» dayanan bu m illet içinde Araplar baş köşeyi ve en değerli yeri kazanacaklardır. İslâm thil- leti düşüncesinin gerçekleşmesi ise, nurcuların idaresindeki «m ed reset-ül zehra»nm görevidir.
«NUR TALEBELERİ...»
El Yargıtay, Nur talebelerinin fonksiyonları, örgütlenmeleri ve çalışma biçimleri üzerinde de durmaktadır. Nurculuğa girebil menin, o bölgedeki en büyük Nurcuya, Nurculuğa sadakat edi leceği konusundaki bir taahhüde bağlı olduğunu belirten karar,
Nur talebelerinin Nurculuğun
amaçlarının gerçekleştirilmesi için çalışmak, Nurculukla ilgili haberleri belirli m erkezlere bil dirmek, Nur risalelerini çoğaltıp
dağıtmak, Nurculuğu yaymak
için çaba göstermek, zorunlulu
ğunda bulunduklarım göster
mektedir. Bu çabaların, din’en büyük faydalar sağlayacağı, Saidî Nursî tarafından belirtilm iştir.
Nurculara göre, Nur talebeliği ni bırakmak büyük günah, bir nev’i dinden çıkmaktır. Bu ör gütlenme ve çalışma biçim i,
Yar-hesaplarla Nurculuğun dinî öne mini belirtirken İslâm dinine aykırı bir yola saptığını, Nur
culuğun hizipçilik olduğunu,
Nurcu olmayan Müslümanların hiçe sayıldığını ve İslâmiye- ti parçaladığını, belirtmiştir. Aynı esere dayanarak, Yargıtay, Nurculuğun en temel konularda İslâmiyetten ayrıldığını ve dola yısıyla İslâmiyetin ana kuralları na aykırı yorumlara vardığını açıkça ortaya koymaktadır.
4 AĞIR SUC
»Saidî Nursî, Risalei Nur ve Nurculuk konusundaki açık lamalara dayanan Yargıtay, hu kuk açısından şu sonuçlara var maktadır:
a ) Nurculuk memleketin bü
tünlüğünü bozmağa yönelmiş
amaçlar taşımaktadır.
b ) Nurculuk, merkezinin Mek ke olacağı bir İslâm Devletinin kurulmasını ve Türkiye’yi bu devlet içinde eritmeği istediği için, Türkiye Devletinin bağım sızlığını ve birliğini bozmak ve yok etmek amacındadır.
c ) Mevcut lâik Anayasa düzeni ne ve buna uygun lâik hukuk, toplum ve politik devlet yapısı na karşı olan ve bunu yıkarak dine dayanan, teokratik bir dü zeni kurmak isteyen Nurculuk, bu biçimdeki fiilleri cezalandıran Türk Ceza Kanununun 163. mad desini ihlâl etmektedir.
d ) Nurculuk, Devrim lere ve
lâik devlet düzenine düşman
olan, onu yıkmak amacını gü den akımların bir sembolü olarak
ortaya çıkmaktadır.
Bu sebeple, mücerret Nurculuk propagandası yapmak, Nur ta
lebelerinin Nurculuğu yaymak
için hazırladıkları yazıları ve Risalei Nuru dağıtmak, Nurcu luğun biçimlendirdiği ve suç teş kil eden düşünceleri telkin et mek demektir ve bu dahi Türk Ceza Kanununun 163. maddesi ne aykırıdır.
«GİZLİ CEMİYET»
Yargıtay Ceza Genel Kurulu nun Nurculuk sorununu hukuk açısından kesin bir sonuca bağ layan bu kararından sonra, Yar gıtay 1. Ceza Dairesi de. 23/11/965 tarihli ve E. 65/2416 - K. 65/2425 saydı kararı ile, aynı sonuçları tekrarlamış ve ayrıca Nurculu ğun, 163. maddeye aykırı fiilî ve gizli bir cemiyet olduğunu da kararlaştırmıştır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu nun ve değişik dairelerinin var mış bulundukları bu sonuçlar, Nurculuğun toplum için zararlı yapısını, ne gibi amaçlar güttü ğünü, din özgürlüğünü nasd kö tüye kullandığını, başka kanıtı gerektirmeyecek bir biçimde or taya koymaktadır. Bu akımın, bilinçli ve bilinçsiz hangi çıkar ların ve çıkarcı çevrelerin âleti olduğu, ne amaçlarla desteklen diği ve toplumu uyutmak için ne denlü güçlü bir araç olarak kul- Ianddığı ise, üzerinde durulması gereken çok önemli konulardır.
«Türkçe dua edilmesine bile karşı çıkan Saidî
Nursî, Padişah tarafından akıl hastanesine ka
patılmıştı... Merkezi Mekke olan bir İslâm dev
leti kurmayı ve Türkiye'yi bu devlet içinde erit
meyi hedef tutan Nurculuğu Yargıtay «Suç»ve
«gizli bir teşkilât» olarak nitelendirmiştir
■ n Doç. Dr. Çetin ÖZEK «
İstanbul Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi
gıtaya göre, gizli bir teşkilâtın çalış ma biçimine benze mektedir. K İ Yargıtay, İslâm “ dini açısından da Nurculuğun du rumunu belirtmek tedir. Diyanet İsleri Başkanlığı tarafın dan vayınlanmış bu lunan bir kitaba dayanan Yargıtay.
Nurculuğun, âyet
leri kendi işine gel diği gibi yorumla dığını, İlm î ve dinî olmayan bâzı
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi