• Sonuç bulunamadı

Türkiye de müzeyi kim kurdu?

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türkiye de müzeyi kim kurdu?"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Y azan : E lif NACİ

Güzel Sanatlar Akademisinin

yıldönümü münasebetiyle ku­ rucusu Osman Hamdi Bey hak­ kında yazdığım yazının gazete­ de çıktığı gün, elinde bir takım kitap ve vesikalarla biri geldi bana. Müzelerin banisi Hamdi Bey olmayıp Suphi Paşa oldu­ ğunu hatırlatmak istemiş. Adı, BSki Kocamemi. Suphi Paşanın torunu imiş.

Ben de kendisine ondan evvel Türkiyede ilk müze fikrini or­ taya atanın Fethi Ahmet Paşa olduğunu söyledim. «Yazsanıza» dedi. Simdi, yalnız bir vaadi ye rine getirmek değil, mukadder soruları da cevaplandırmış ol­ mak için bu konuyu ele alma­ nın faydalı, olacağını düşündüm.

îfi ifî îfî

Günün birinde Sultan Abdiil mecid, Yalovada dolaşırken, yer de üzeri yaldızla yazılı bir ta­ kım taşlar görür, ne olduğunu öğrenmek ister. Bunların üze­ rinde Kıra! Konstantin'in ismi yazılı olduğunu söylerler. Pa­ dişah, «Böyle bir hükümdarın adını taşıyan şeylerin yerlerde sürünmesi doğru değildir» diye onları toplatarak îstanbula gön­ derir. Tophane Nazırı Fethi Ah met Paşa da bunları Ayasofya- ııın yanındaki Aya Erini kilise­ sine yerleştirir. O zaman bu Bi­ zans kilisesi silâh deposu olarak kullanılıyordu. Fethi Ahmet Pa şa burada bir müze kurmak is­ ter ve bu fikrini Padişaha açar. AvrupalIların böyle tarih yadi­ gârlarına çok kıymet verdikle­ rini, bunların muhafaza ve teş­ hiri gerektiğini anlatır ve mu­ vafakat fermanını alınca işe

koyulur.

Fethi Ahmet Paşa Rodoslu-

dur. Tahsilini Enderunda yap­

mış, Batı k ü ltü rü n e sahip, açık fikirli bir askerdi. İkinci Mah- m udun kızı Atiye S ultanla ev­ lenmiş, Paris ve Viyana' elçilik­ lerinde bulunmuş, Harbiye Na­ zırlığı, Sera sker Kaymakamlığı, Tophane Müşirliği gibi vazife­ ler görmüştür.

Harbiye ambarı olarak kulla­ nılan Aya Erini’de zaten bir ta­ kım kıymetli eşya yok değildi. Harblerden ganimet olarak alı­ nan silâhlar, kılıçlar, Sultanah­ met meydanındaki Yılanlı Sü­ tunun başları. BizanslIların Ha­ lici kapatan zinciri ve Forfir- yüs’ün heykeli gilıi şeyler. Da­ mat Rıza Paşa da bir Hergüi heykeli hediye etti. Bir taraftan eski zırhlar, miğferler, oklar, yaylar, baltalar, kılıçlar, öte yanda Bizans lahit «’e heykel­ leri, kap kacak, Mısır ve Suri- yeden gelen vazolar, ve eski de­ virlere ait kostümler giydiril­ miş mankenler yerleştirildi.

Nihayet 1363 - 18« de Fethi Ahmet Paşa düzenlediği mües- seseııin kapısına şu levhayı koy durdu: «Mecma-i Asar-ı Atika». îşte ilk Türk müzesi böyle vü­ cut bulmuştur.

Fethi Ahmet Paşanın vefatın­ dan sonra yirmi sene hu iş kül­ lendi kaldı. Ancak Ali Paşanın

sadaretinde müze fikri yeniden canlanmış ve Galatasaray öğret men yardımcılarından Goold n- dında bir İngiliz, Harbiye amba rındaki eserlerin muhafazasına memur edilmiştir. O sıralarda Îstanbula gelmiş olan Fransa Akademisi âzasından Albert Dumond Parise dönüsünde hu eserler hakkında Fransızca bir broşür yayınlamıştır.

Zamanın Maarif Nazırlarından Saffet Paşa, vilâyetlere gön­ derdiği bir tamimle

bölgelcrin-seleri içinde geldiği gibi kaldı.

1389 -1873. de Maarif Nezareti­ ne Ahmet Vefık Paşa getirildi. Kültürümüze büj'iik hizmetleri olduğunu herkesin pek iyi bil­ diği Ahmet Vefik Paşa, Müze Müdürlüğünü tekrar ihya etti. Müdürlüğe Dethier adında bir Alman getrildi. Bu adam için, «Harbiye ambarında toplanmak­ ta olan antika eşya ile uğraşma­ dığı gibi, Bergama mabedinin de Almanyaya kaçırılmasına yar­ dım etti» derler. Bizde

müzecili-Fethi Ahmet Paşa, Suphi Paşa ve Osmaııa Hamdi Bey de bulunan eski eserleri tstan-

buia istedi. Vilâyetlerden bir hayli eser gönderildi. Bu suret­ le miize muhteviyatı yavaş ya­ vaş kabarıyordu.

Ali Paşadan sonra sadarete gelen Mahmut Nedim Paşa m ü­ ze 1 m ü dürlüğünü kaldırdı ve Harbiye amoar ındaki eski eser­ lerin muhafazası işini de Avus­ tu rya Sefiri Prokesch Osten’nin salık verdiği Terenzio isminde bir ressamın eline bıraktı. Ger­ çi Sefir hazretleri kendisi eski para meraklısı olduğu için vi­ lâ yetle rden gelen para ları tet­ kike fırsat bulabildi ise de bu

Teıen zi o’nun burada kaldığı

müddetçe hiç bir iş yapılmadı.

Paraların mühim bir kısmı

ke-ğiıı inkişaf talihi Suphi Paşanın Maarif Nezaretine gelmesiyle başlar. Suphi Paşa daha Suriye Valiliği sırasında Şama gelen Wiliam Wright isminde bir İngi­ liz misyonerinin yardımı ile ilk Hitit eserlerinin toprak altından çıkmasını temin eden bir devlet adamı idi. O kadar emek ve zah­ metle toplanmış olan eski eser­ leri Harbiye ambarından kurta­ rarak Fatih Sultan Mehmet ta­ rafından yaptırılmış Çinili Köş­ ke taşıtan ve buraya bir müze çeşnisi veren Suphi Paşadır (1393 - 1876). O vakte kadar ge­ len Maarif Nazırlarının hiçbiri­ sinin muvaffak olamadığı bu işi Suphi Paşa, - ailesi efradının de­ diği gibi - «şahsî nüfuzunu kul­

İlk müze binası: Çinili Köşk lanarak» başarmıştır.

Mimarisindeki zarafeti iie se­ yircilerinin gözlerini kamaştıran Çinili Köşk, artık bir müze hü­ viyetine sahip olmuş bulunu­ yordu. Amma duvarları baştan başa Selçuk üslûbunda çinilerle kaplı, Halice bakan pencerelerin den Istanbuluıı bütün ihtişamlı silueti seyredilen köşk, ne de ol­ sa Fatihin küçük bir eğlence kasrı idi. 34 metre tul, 33 metre genişlik.

Gittikçe artan eserleri buraya sığdırmaya imkân yoktu. Birçok eserler sandıklar içinde bahçede beklesiyordu. 1296 da Dethier ö- lüııce yerine Berlin Sefiri Sa- dullalı Paşaya bir müze müdürü sipariş ediliyor. O güne kadar müzeııiıiı yabancı idareciler elin­ de kalmasından elde edilen ne­ ticenin kâfi bir tecrübe olacağı­ nı düşünen Paris Büyükelçisi Münir Paşa, Padişaha bir de (Osmaniı Müdürün) denenmesi­ ni ve Boulanguer’nin alelyesin- den yetişmiş ressam ve arkeo­ log, mekiep arkadaşı Osman Hamdi beyi tavsiye ediyor.

Bu suyetie müze m ü d ü r lü ğ ü ­ ne gelen Osman Hamdi beyin ilk işi. kazılardan çıkan eski t- serlerin (üçe ayrılıp kazan, ar­ sa sahibi ve müze arasında tak sim edilmesini âmir) ¿sâri ati- k.a nizamnamesini ortad an kal­ dırma^1 oldu. Sonra bu eserle­

rin İlmî bir tasnife tâbi tu t u l­

ması lâzım geldiğini düşünerek

Fransız Akademisi üyele rin den meş hur Salomon Reinanch’ı Is- t.anbula çağırdı. Onun hazırladı­ ğı Fransızca katalog 1882 de ba­ sılmıştır,

Osman Hamdi hey, müze ko­ nusunda en mühim meselenin iyi bir tasnif ile geniş lıir bina­ ya kavuşmak olduğuna kanidi. Babası Dahiliye Nâzın Müşir Ethem Paşanın delâletiyle pa­ tra tedarikine muvaffak oldu. Menemen, Ayvalık, Bergama, Şayda taraflarında kazılar yap­ tı. Bugün Arkeoloji Müzesinde görülen lâhitlerin en kıymet­ lilerini toprak altından çıkardı. Ağlayan kadınlar lahdi, İsken­ der lahdi, Sadrap lahdi, Kıral Tabint lahdi gibi. Bunları lş- tanbulg taşıttı. Tabiî Çinili köşkte yer yoktu ve bu büyük ve ağır eşyanın kapışından bi­ le girmesi imkânsızdı. Arkeolo­ ji sahasında elde ettiği zafer ona bir miize binası yaptırmak hakkını da vermiş bulunuyordu 1881 yılında Çinili köşkün kar­ şısına bugün Arkeoloji müzesi binası olan «Müze-i Hümayun» inşa olundu. Ve eserler asri ve ilmi bir şekilde bu binaya yer­ leştirildi.

Artık «Bizde müzeyi kim kur du?» sorusunun cevabını' yuka­ rıdaki satırlardan çıkarmak mümkündür sanıyorum,

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Ne yazık, kİ zamanının fennî kabiliyeti, Cemilin ilhamı kadar geniş ve engiıı olamadı.. Bugün plâklarda dinlediklerimiz, o ilham Okyanusunun, ancak birkaç

Sarton's activity and efforts in the line of teaching and organizing instruction in the history of science, in general courses in the history of science in particular, in contrast

rı basının ve sarı televizyonun kurnaz- pislik tuzaklarına ve birçok başka şeye KARŞI bir KÖŞE oluşturuyor Ilhan Mi­ maroğlu’nun yeni kitabı.. Kitaptan

Maguire kı- şın daha fazla D vitamini sağlamak için çocuklara daha fazla süt içirmek yerine dışarıdan ilaç şeklinde D vitamini desteği vermenin aynı zamanda demir düzeyini

Akdeniz Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Antalya, 2000 (Tez Danışmanı: Doç. Ferda Erdem). Çalışanların Örgütsel

Horse upsets the obstacle with hind legs ..—2 Faults. Horse or Rider falls

Bu konuyla ilgili olarak görüş­ lerine başvurduğumuz bilim adam­ ları, Mimar Sinan Yılı’nda, büyük mimarımızla ilgili çalışmaların ye­ tersiz

Özal ailesinin avukatı Bilgin Yazıcıoğlu, bankaya yatırılan paranın 2.5 milyon lira eksik olması nedeniyle Demirel’in avukatı Yaşar Topçu’nun uyarılması