• Sonuç bulunamadı

Boğaziçi bir Haliç olmayacak

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Boğaziçi bir Haliç olmayacak"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

"77bktol>9

•iSB.I,

İSilia

» l a j İS&ff? 1 Yazı ve fo:oğraflar

Bülent ÇKTİNOR En yakın çevremiz, içinde ömrümüzü geçirdiğimiz evler ve bahçeleridir. Bu

iki küçük değerin koruıımasiyle,

sokaklar, mahalleler, kasaba ve şehirler bakımlı görünümlere bürünürler.

Korunma çabalarında başarılı olabilmek için ilk önce bu küçük değerleri elden çıkartmamak gerekir. Kaybolmaya başladıkları vakit, çevre koruması zorlaşır, içinden çıkılmaz hale gelinir Yeniden yerleşim uygulamaları da üzerinde titizlikle durulması gereken ayrı bir konudur. Eski eserlerin korunmasında ve yeni alanların plânlamasında iyi olmayan örnekler gün geçtikçe artmaktadır. Tarihin her çağını yaşayan Anadolu topraklarındaki eski eser birikimine sahip çıkmada geç kalınmıştır. Cumhuriyetin kuruluşundan sonra yeniden kendine gelen topluınumuz, bir çok sorunları içinde, eski eserlerin _ öneminin bilincine yeni yeni varmaktadır.

Eski ile Yeni’nin bir karmaşık düzen içinde gelişmesi, Ankara, İstanbul, Diyarbakır, Bursa ve Edirne gibi tarihî şehirlerimizde kendini belli eder. Öteki kasaba ve şehirlerimizde de durum pek farklı değildir. Kuytu köşelerde ise nüfus artışı ve hızlı yerleşmeler olmadığı için, buraları kendi haline bırakılmış gibidir. Böylece bir tür çevre koruması, bilmeden, kendi kendine oluşmuştur. Bu doğal korumada, yöreyi kullanan halkın değişmemesi, geleneklerinden ayrılmadan yaşamlarını sürdürmeleri başta gelen etkenlerdendir.

Hep su kenarları sevilir. Bu ortak tutku sonunda, öncelikle dere, nehir, göl ve deniz kenarlarında yerleşmeler başlar. Değerlenen sahillerde yerleşmeler hızlanır, köyler kasaba, kasabalar şehir boyutlarını alıverir. Bu hızlı tempo içinde de plân-program uygulamaları tam sağlıklı olmayabilir.

(2)

İstanbul da vaktiyle Haliç’in ağzında, Boğaziçi'ne karşı küçiik bir balıkçı köyü olarak kurulmuş, sonraları içlere doğru büyüyerek ekonomik ve jeopolitik yönlerden hızla değer kazanmıştır. (Gravür: 1)

İçerlerdeki Kâğıthane, Kurbağalıdere ve Göksu derelerinin iki yakası İstanbul'un en güzel iskân sahaları ve eğlence yerleri olmuşlardır. (Gravür: 2, Resim:3, 1973) Zamanla büyüme doğrultusu öteki sahillere de yönelerek Boğaziçi ve Ada’lar iskân edilmiştir.

Sahillerin sıkışıp dolmasıyle ve uzaklara ulaşım imkânlarının zorluğu karşısında Haliç’in sahillerinde, yamaçlarında yoğunluk artmaya başlamıştır.

Döneminin en güzel evleri, köşkleri, yalıları, sarayları ilk defa burada inşa edilmiştir.

Boğaziçi’nden önce İstanbulluların severek oturdukları yer Haliç’tir. Sarayburnu’ndan Kâğıthane’ye kadar geniş bir alanı kaplayan «Altınboynuz»,

Marmara denizine açılan, durgun, temiz bir göl gibiydi. (Gravür: 4) Haliç’in suyu şimdi temiz değil ama, siluetinde, döneminin tanıkları sayılan Galata kulesi, Aynalıkavak kasrı. Fener Patrikhanesi, Siileymaniye. Fatih, Sultanselim camileri, bir bölüm sur kalıntıları, Feshane, Eyüpsultan camisi ve çevresi, yamaçlarındaki mezar taşları gibi eski eserler hâlâ duruyor.. (Fotoğraf: 5)

Gravür 2

Eski Mahalleleri, sahildeki yalıları, durgun suda gidip gelen küçük, yolcu vapurları ve kayıklarıyla bu güzel düzenin içinde seçkin İstanbullular en güzel yıllarını yaşamışlardır.

Haliç, lâle devrinin parlak yaşantısına sahne olmuştur.

Yenilerinden söz açmayacağım ama, bugünkü karışık düzen içinde yine eski güzel yapılar, her yerde olduğu gibi burada da erozyona uğramış... Sahillerinde bir şey kalmadığı halde, yamaçlardaki mahalleleri dolaşırsanız 200 yıllık geçmişi yansıtan birkaç örnek görebilirsiniz.

Şimdi birer gecekondu mahallesinden farksız olan bu güzel yerlerde, arkanıza

takılan yeni İstanbullu çocuklarla Sütlüce’yi, dar yokuş sokakl(ı Sandalcı Kerim mahallesini. Elifi baba tekkesini, Mahmutçavuş camisini gezip

görebilirsiniz. (*) Kalan bu perspektifler eski İstanbul'u kısmen de olsa

hatırlatmaya yetcrlidir. (Resim 6) Ailesi itibariyle 1780 yılındaJı beri.eski bir İstanbullu olarak benim fek hatırlayabildiğim olay, bugün Haliç köprüsünün ayağının bulunduğu Halıcıoğlu'ndaki sahilde, eskf

komşularımızın yalısından 1932 yılında, denize, daha doğrusu Haliç’e girmemdir.

(*) Küçük mahalle camisi, Kızlar Mahmutçavuş tarafından 1538 1889 da da Tophane Nazırı Se tarafından tamir ettirilmiştir.

^ğası

de yaptırılmış, yylt Paşa

(3)

Yaşadığımız-eski günlerle, anılarla, yazılan-çizilen eserlerle bugünkü durum karşılaştırılırsa üzücü büyük fark ortaya çıkar. 1950 lerden beri islâlıı için yapılan araştırmalar ve öneriler hep kâğıt üstünde kalmıştır.

Bugün Haliç’te değişmeyen tek şey, güneşin doğuşu ile batışıdır...

Aynı akıbete Boğaziçi de uğrayacak mıdır?

İstanbul’un geçirdiği bunca tecrübelerden sonra, hâlâ büyüleyici güzelliklerini koruyabildiğine göre, Boğaziçi şimdilik kurtulmuş sayılabilir...

Boğaziçinin talihsiz dönemi I inci ve II nci Dünya Savaşı arasındaki yıllardır. Bu süre içinde Haliç’teki kötü uygulamalar buraya da taşınmıştır. Kömür depoları, küçüklü büyüklü tersaneler, fabrika ve imalâthaneler, akaryakıt ve dinamit depoları, plânsız programsız yerleşme biçimleri, özetle kontrolsüzlük, kötü gidişin başlangıcı olmuştur. 1950 lerden sonra düzenlenen İmar Planları, Boğaziçinin değerinin tekrar anlaşıldığının işareti sayılır.

İstanbul’un aknmasından önce küçük koylardaki birkaç köyü ve tepelerdeki manastırlarıyla Bizansın dışında sayılan bu güzel suyolp, fetihten sonra önem kazanarak yıllar boyunca Türk emeği ve zevkinin sepilendiği bir hazine olmuştur. III üncü Ahmet zamanına kadar İstanbu kıların sadece yazlığı olarak iskân edilen Boğaziçinde bu dönemden sopra tam anlamıyle şehirleşme başlamıştır.

Buharlı gemilerin gelmesiyle ulaşım kolaylaşarak, Kavaklardan Kızkulesi’ne kadar 20 km.iik iki yakada Türk mimarisinin ep güzel eserleri olan yalılar, saraylar, fıstık çamları arasında ve korular içimde köşkler, eşsiz

manzaraya kajrşı sıralanmışlardır. (Gravür 7, Reisim 8)

10

Fotoğraf 5

İmar plânlan olmadan gerçekleştirilen bu bilinçli yerleşme, hak, hukuk ve saygı anlamlarının en güzel ifadesidir.

ünlü yalılardan eski haliyle bugüne kadar kalabilenler 2ü yi geçmez.

Koylarındaki şirin iskeleleriyle, 1852 den önceki gravürler ile sonradan

çekilen fotoğraflar ve tablolar bugün için en değerli birer belgedir. Büyüleyici etkisiyle, içte ve dışta bir çok yazara eserler kazandırmıştır.

Boğaziçi en güzel günlerini 19 uncu yy.da yaşamıştır. Genellikle III üncü Selim ve II nci Mahmut zamanında inşa edilen

tepelerindeki korularıyle, ve 1973 yılında tamamlanan asma köprüsüyle Boğaziçi, İstanbul’un en güzel bir parçasıdır; hattâ dünyada bir eşi daha yoktur. Karadenizle Marmarayı bağlayan geniş, temiz bir nehir görünümündedir. Karşılıklı iki yakası, Çanakkale boğazına göre daha yakındır. (Gravür 9)

(4)

Boğaziçinde halen 1979 tarihli ve 1/5000 ölçekli Nazım plân uygulanıyor. Eylül 1982 den itibaren de hava

fotoğrafları çekilerek 1/1000 ölçekli, daha detaylı plânların hazırlanmasına başlanmıştır. Bu hazırlık süresi içinde tiim inşaat faaliyetleri durdurulmuştur. Bir taraftan da kaçak yapılar tek tek tesbit edilmeye başlanmıştır. Böylece Boğaziçinde yozlaşmanın önüne geçmek için ilk defa ciddi ve disiplinli çabalar içine girilmiştir.

İmar plânlarının uygulanmasında İstanbul Belediyesi ile Kültür ve Turizm

Bakanlığı Anıtlar Yüksek Kurulunun bugüne kadar önemli ve gayretli çalışmaları olmuştur. Bundan sonra da aynı görüş devam edecektir. Halkımız sahip olduğu değerlerin bilincine erişmiştir.

İlgi duyan kuruluşların yanı sıra, çevrelerine her türlü hizmeti götürmeyi amaç edinmiş Lions Kulüpleri de bir atılım içine girmişlerdir. Boğaziçinin ihyası ve temiz, yeşil tutulması için üyeleri adetâ seferber olmuşlardır.

ı i

Gravür: 7

Resim 8

(5)

Fotoğraf: 10

programları içinde en ilgi çekici bölüm, bir «Boğaziçi Medeniyeti Müzesi» kurulmasıdır. Tarihiyle, kültürüyle yaşamış Boğaziçini, yine tarihiyle, kültürüyle yaşatacak Müzeyi kurup, toplumumuza armağan etme kararlan, Türk kültürüne ve Turizmine büyük yararlar sağlayacaktır.

Son beş yıldan beri Boğaziçindeki eski eserlerin mal sahipleri ve mimarlarının değerbilir tutumlarıyle bu eşsiz yapılarımız ihya edilmeye başlanmış ve örnekler çoğalmıştır. Daha da artacağı inancı bizleri sevindirmektedir.

(Fotoğraf 10)

Bu arada, yine de Boğaziçinin büyüleyici etkisine ters düşen yapılar, yapı

toplulukları takipten sıyrılmıştır. Kooperatiflerin tek tip binalarından ve sıra sıra apartmanlardan sonra, son bulmasını dilediğimiz isabetsiz yatırımlardan biri de TRT İstanbul stüdyosu binasıdır. Tabii ışığa ve Boğaz’ın güzel manzarasına hiç de ihtiyacı olmayan bu koca bina, Kuruçeşme sırtlarına, koruların üstüne boylu boyunca oturtulmuştur. En kısa zamanda tadilât projeleri yapılarak otel haline dönüştürülmesi her yönden yararlı olur.

Boğaziçi, ilk kuruluşundaki gibi yine İstanbulluların en güzel iskân sahası olarak kalacaktır. Tersanelerden, depolardan, yanlış yerleşmelerden kurtarılarak imar edilmesi, korunması gerekir. Yeşil örtüsünü ve sahillerinin tabiiliğini bozmadan, geleneksel mimarisinden ayrılmadan, bu

zenginliklerin içinde yaşamak hepimizin hakkıdır. Sahip çıkmak ve korumak da hepimizin görevi olmalıdır.

Düzenlenen İmar Plânları ve şartları yeterli olmasına rağmen uygulamalarda ihmaller görülmektedir. Her işte olduğu gibi, mesleğinde uzmanlaşmış olan kadroların kontrolü ve doğru uygulama çabalan, Boğaziçinin sağlıklı

gelişmesinde etkili rol oynayacaktır. Endişe edildiği gibi, Boğaziçi hiç bir zaman bir Haliç olmayacaktır.

İstanbul Şehir üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi 12

Referanslar

Benzer Belgeler

İstanbul’un tarihi yapı ve güzelliklerini bizzat yerinde tuvale aktarmaktan büyük bir zevk ve.. heyecan duyan sanatçı, bunu

Sana enaz 80’ li k müşavirlik vererek hususi kaleme memur edecekler.. Harcırahın gönderilmek üzere , Melih

için hazırlık mahiyetinde bir kaç yetkili ile bazı mülakatlar yap­ tım. Sonuç pek verimli olmamakla beraber, tamamen ümit kesilecek gibi de değil. Yani, kısacası,

Bu demek ki, okul insanı b ir bütün olarak ele alacak, ah­ lâkını bilgisinden, kafasını gönlünden ayrı dü­ şünmeyecek, ders öğütün, öğüt dersin

Örneğin, "Keşke bugünü görseydi" diyoruz, çünkü onun kurduğu cumhuriyetin, onun ilkeleriyle yetişmiş kuşakları, onun beklediği çapta büyük bir

Prens Ömer Fa­ ruk’tan aldığımız bir mektupta, ken­ disinin de hazır bulunduğu mülakatın Nişantaşı’ndaki kendi evinde vuku- bulduğu bildirilmekte ve o

A Novel Modified Lévy Flight Distribution Algorithm based on A Novel Modified Lévy Flight Distribution Algorithm based on Nelder-Mead Method for Function Optimization..

Antithrombotic effect of rutaecarpine, an alkaloid isolated from Evodia rutaecarpa on platelet plug formation in vivo. Platelet activation