• Sonuç bulunamadı

Rifat Ilgaz'la konuşma

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Rifat Ilgaz'la konuşma"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Rifat l'gazla Konuşma

Konuşan : Selâmi ÜNEY — Hababam sınıfım oyunlaştırmak düşüncesi sizde ne zaman doğdu?

— Bana kalsaydı daha da doğacağı yoktu. Dört yıl­ dır yurdun çeşitli yerlerinden mektuplar gelmeye başla­ dı, Hababam sınıfını oynayalım mı diye... Liselerden, tiyatro topluluklarından... Nesini oynayacaklardı bu Ha­ babam sınıfının? Ben hikâye-roman türünde yazmıştım, bu yapıtımı. Oyun biçim'ııe sokmadan nasıl oynayabile­ ceklerdi?

izin isteyenlerin içinde bugün Tulum Elayri’yi oy­ nayan Zeki Alasya da vardı. Amatör bir topluluk adına istiyordu bu müsaadeyi... Mektuplar çoğaldıkça, okuyu­ cularıma, daha doğrusu oyuncularıma bir kolaylık yapa­ bilir miyim diye düşündüm. Bu işin zorluğunu kalemi elime alınca anlamakta gecikmedim. Bu iş Hababam sı­ nıfını yeniden yazmaktan daha zordu. îki yıl önce bütün yaz mevsimini bu işe harcadım. Kitapta olaylar o kadar çoktu ki en önemlilerini bile verebilmem için alışılmış oyun tekniği yetersiz kalıyordu. Bir senaryo tekniği ge­ rekirdi. Öylesine bir senaryo tekniği ki ancak asansörlü ya da döner sahneler de uygulanabilirdi, ortaya koydu­

ğum oyun.

îlk denememi böyle araçları olan tiyatrolar için ha­ zırladım. Gerekirse sadeleştirecektim ilerde...

Bu senaryo tekniği ile ilk denemenizde olaylar dizisi nasıl gelişiyordu?

Bir olay sınıfta başlıyor, yemekhanede gelişiyor,

yatakhanede bitiyordu. O günlerde tatili geçirmek üzere

(2)

memleketlerine dönen Tokatlı gençler o kitabı oynamak için müsaademi isteyince hemen bu senaryo piyesi gön­ derdim. Gerekirse faydalanabilirsiniz dedim. Uygulam; zorluğunu görünce oynamaktan vaz geçtiklerini ikinci bir mektupta bildirdiler.

Peki, bu oyununuzu gücüne inandığınız bir eleş­ tirmeciye ya da tiyatro adamma okuması için vermedi­ niz mi?

— Bir kopyasını okuması ricası ile tiyatro eleştirme­ cimiz Osman Karaca’ya vermiştim. Kısa zamanda bitirdi: «Zevkle okudum» dedi. «Oynamasına gelince imkân­ sız!» Yetkisine inandığım Tunç Yalman da aynı gerekçey­ le geri vermişti.

Bu başarısızlık sizce neden ileri geliyordu? — Kitaba sıkı sıkıya bağlı kalmanın sonucuydu bı başarısızlık. Romanı unutup düpedüz bir oyun yazmalıy­ dım. Kitapta geçen olaylardan gerektiği zaman yararlan­ mak şartıyla.

Küçük sahnede oyununuzun sahneye uygulan­ ması nasıl gerçekleşti?

— Sahneye koyması için Ulvi Uraz’a «Karadenizin Kıymığında» adlı oyunumu verince, konu yeniden taze­ lendi. Verdiğim piyesi bir kenara koyup: «Şu Hababam sınıfını bir oyun haline getiremez misin?» dedi. Eee, ar­ tık bu işi bir sonuca bağlamam gerekiyordu...

«Bir hafta sonra tamam» dedim. Kollan yeniden sı­ vadım. Geceyi gündüze katıp bir müsvette çıkardım, or­ taya... Kısa zamanda okudu:

«Rekor» dedi. «Yalnız, kitapta bir iki gülünçlü olay vardı, onları da alamaz mıyım?..»

Almak mı?.. Oysa ben almamak için zorlamıştım kend’mi.. «îş oraya kaldıysa kolay» dedim. Oynayacak olan oydu çünkü, istediği eklemelerle temize çekip ge­ tirdim.

(3)

Bu son şekline ne dedi?

— «Şimdi rahatça oynayabiliriz» dedi ve hemen pro­ valara başladı.

Hababam sınıfım odunlaştırırken ne gibi değiş­ tirmeler yaptınız?

— Çok değiştirmeler yapmam gerekiyordu. Çünkü olayların yörüngeye oturması için sağlam bir «Anafikir» bulup çıkarmalıydım, ortaya. Romanımda pek gizli kalan bu anafikri tiyatronun bir niteliği olarak açık-açık belirt­ mem gerekiyordu. Bu çekirdeği beslemeyen olaylara nekadar güldürücü olsalar da yüz vermemeliydim. On­ ları acımasız tutup tutup atarken kalanlara da biraz çe­ ki düzen vermeden yapamazdım.

Sidikli Turam sıkı bir jurnalci biçimine sokabilmem için romandaki çiyan Sadiye yol verip onun yazdığı ra­ porları sidikliye yazdırmam gerekiyordu.

Yâni ayni karakterdeki çeşitli kişileri bir kişi üzerin­ de toplamalıydım. Romanımdaki zorba müdür son b ö ­ lümde geliyordu okula. Müdür, ana fikirle sıkı sıkı ilgili olduğundan ben oyunumda hemen baş tarafa kaydırıver- dim. Böyle yapmasaydım Kel Mahmutu harcayacaktım arada. Onu karakterinin dışında birçok olaylara itmem gerekirdi o zaman. Yavşak Şadi’yi de birinci plâna ge­ çirmem gene ayni zorunluğun bir sonucu...

Bu oyundaki kişilerden birinde var mısınız? — Okul süresince bir türlü boy atamamış sınıfın en bücürü olarak kalmıştım. Bütün bücürler gibi de hızlı yaramazlardandım. Bu yüzden sıra komşum «İnek. ( ...) 'in» çekmediği kalmazdı benden. Fransızca kitabının arasına otu bile ben koymuştum.

Okuldayken ilk cezayı kimden aldınız?

— Muavin Nuri beyden almıştım. Müzik dersinde çekmeceye kediyi kapatıpta bağırttığım için... Yalnız hiç sigara içmezdim okul süresince. Bu yüzden kitaptaki

(4)

v

x jt x jr x j

it s

.İ Ü

ÎSÎ

• Çocuklar ve büyükler için çeşitli yayın­ lar yapmak

• Öze! teşebbüse dayanan ilk sanat tiyat­ rosunu açmak

• Halk oyunlarımızın yayılıp tanınması için tesis kurmak ve festivaller düzen­ lemek..

• Halk türkülerimiz! çok sesli koro için harmonize ettirmek ve bunları konser­ lerle halka dinletmek.

• Halk sanatlarîyle ilgili çeşitli sergiler açmak

• Memleketimizin yaratıcı gücünü teşvik için çeşitli Ödüller koymak ve yarışma­ lar tertip etmek

gibi

Kültür ve Sanat Hizmetleri

ile

memleketin manevi kalkınmasında

ödev alan tek B a n k a :

(5)

otlakçı da değildim. Kendime iftira ettim, bir tip yarata­ bilmek için. Eee, artık tanıdınız sanırım Güdük Necmiyi!

Önceleri Tiyatro çalışmaları yapmış mıydınız?

1939 yıllarında «K EN D İ EVİ» adlı bir piyes

yazmıştım. O zamanlar bir röportajda da belirtmiştim bu oyunumu Baskı yıllarında, evimi arayan memurlar çok beğenmiş olacaklar ki alıp götürdüler. Bir daha da geri vermediler. İki yıl öncesine kadar da başkaca oyun yaz­ mayı denemiş değdim.

Bu günlerde «BİZİM KOĞUŞ» adlı bir romanımı da oyuna çevirmek için çalışmaktayım. Verem Hastaha nelerinde geçen olaylar. Eğer başarabilirsem gelecek se­ ne, onu da seyredecek, bakımsızlık, ilgisizlik, insan dramı olan «Ö L Ü M » ü bile, ne gülünç hâle düşürüyor anlayacaksınız.

Hababam sınıfım oyunlaştırırken güldürü öğele­ rinin yanmra seyirciye oyunun özünde bir şeyler verm e­ yi düşündünüz mü?

— Düşünmez olur muyum? Belki sırf bunu düşün­ düm, güldürü öğelerinden çok ... Biraz daha açık konu­ şursam, ben bu oyunu sırf seyircilerim gülsünler diye yazmadım.

Okuldaki zıtlıkları vermiye çalıştım sâdece, öğretim ve eğitim düzensizliklerini belirtmeye çalıştım. Ama bunlara küııi seyirci güler, kimi seyirci ağlarmış, ne diyebilir'm ki...

Sözünü ettiğiniz öğretim çıkmazından sizce nasıl çıkılabilir?

— Beni düşündüren eğitim ve öğretim düzensizliği­ nin yıllardır sürüp gitmesi... Şu Kültür reformunun lâfı ed'lip durduğu halde hâlâ kendisinin görünmemesi... Üstelik bu gerçeği gören öğretmenlerin de iş başından uzaklaştırılmakta oluşu. Çünkü onlar da biliyorlar ki

sâ-(Arkası Sahife 21. de)

(6)

Rîfat İlgaz'la Konuşma

de suya kültür reformu olmaz. Kültür reformu, bütün reformlarla birlikte gelir. Ekonomik düzensizlik sürüp gi­ derken böyle bir reformdan söz edilir mi h iç?... Daha kız çocuklarımızı okula gönderemiyoruz... Hoş gönder- sekte onları okutacak ne öğretmenimiz var, ne okulumuz.

Peki, güldürü sanatı üstüne düşünceleriniz — Ben sırf güldürmek için, güldürme diye bir san’at türü tanımıyorum. Buna ne komedi denir, ne de m izah... Molier insanlar gülsünler de hoşça vakit geçirsinler diye yazmamış, yapıtlarını... Yobazı bol, riyakârı bol bir memlekette Tart u f e sadece gülüp geçmek sanata gül­ mek olmaz mı? ön em li olanı, insanları gülerken de, ağ­ larken de, düşündürmesini bilmek. «YALAN» m salgın halinde memleketi sardığı bir ortamda insanları sâdece

(7)

güldürmeye çalışmak onları yalancılara peşkeş çekmek anlamına gelmez mi? San’at her çağda ezileni tuttukça ölümsüz olmuştur, yâni ödevini yaptıkça...

Hergün provalarda bulundunuz, aramızda. Haba- bam sınıfının sahneye uygulamışı üzerindeki izlenimleri­ nizi öğrenebilir miyim?

— ö n c e şunu belirteyim, Ulvi Uraz, iyi bir yetişti­ rici. Konuşma dilinin diksiyonun inceliklerini kavradığı belli. Replikleri, kişilerin psikolojk durumuna, kişisel özelliğine, davranışlarına göre ustaca biçimlendirip uy­ gun formlar vermesinden, yazar olarak çok yararlandığı­ mı, açıklamak zorundayım. Yazılarımda, kişileri konuş­ tururken onun kadar titiz davranmaya çalışacağım bun­ dan böyle... Konuşma dilinin dinamizmini yakalamaya çalışan bir şairin insanları, mizacına psikolojik durumu­ na göre konuşturmaya çalışan bir mizah hikayecisinin gösterebileceği çabaların yetersizliğini, Hocanın prova­ larında bulunduktan sonra anlamış bulunuyorum.

— Çok teşekkür ederim, bu konuşmanız için... Beni ve seyircilerimizi aydınlattınız. HABABAM SINIFI’nı bu açıdan yorumlamak daha bir olumlu olacaktır.

Ülkesini içten seven, onu gerçek yönüyle yansıtan soluklu bir san’atçı Rıfat İlgaz.

Güldürürken düşündüren, düşündürdükten sonra, insanın içine acı bir burukluğu usulca bırakıveren... Şi­ irlerinde ve hikâyelerindeki o insanca vuruculuğu, onun güçlü bir şair, mizâhçı olduğunu göstermiyor mu?..

Hababam Sınıfıyla Tiyatro kapısından sağlam bir adımla girmiş bulunuyor...

Tiyatroya hoş geldiniz Rıfat İlgaz!...

22

Referanslar

Benzer Belgeler

Hava aracılığı ile gerçekleştirilen kurutmada, havanın nem alma yeteneğine ve hava miktarına bağlı olarak, üründen alınacak su için gerekli ısı miktarı (Q) şu şekilde

Ajur tekniği ile süslemeler yapılırken, bazen maden tabakasının üzerine çizilen desenin zemin kısımları kesilerek çıkartılır; bazen de zemin bırakılarak desenler

Ekme veya sürme savat doldurulmuş gümüş ateşe tutulur, savat çamuru oyuğa iyice yayılır ve bütün oyuklar savat ile kaplanır?.  Ateşten indirilip soğumaya bırakılır

• Vaziyet planı 1/1000 – 1/200 (alanın konumu, mimari elemanlar, komşu parseller ve yollar, yapı yaklaşma sınırı, tabii zemin ve tesviye kotları, otoparklar vb.). PEYZAJ

Bu nitelikler, anakaya, toprak türü, derinliği, su geçirgenliği, toprak strüktürü, toprak nemi gibi fiziki nitelikler olabilmesinin yanı sıra, toprak reaksiyonu, kireç

Ankara Üniversitesi Kalecik Meslek Yüksekokulu Peyzaj ve Süs Bitkileri Programı...

Sulamanın amacına uygun olarak yapılabilmesi için alt yapı elemanlarının toprak tesviyesinden önce bitirilmesi ve dikim öncesi hazır olması gerekmektedir.. Sulama

Ankara Üniversitesi Kalecik Meslek Yüksekokulu Peyzaj ve Süs Bitkileri Programı... TOHUM