. HERBİR SEMTİNDE TÜRKE ÖZGÜ
AYRI AYRI ÖZELLİKLER TAŞIYAN
İs t a n b u l’un en yaşlı köşesi
* stanbul daha ortada yok-
E9 ken, bugün adına «Kadi d i köy» dediğimiz köşede in- . I I sanlar yaşardı. İstanbul, çeşitli tepeciklerden ibaret bir kara parçası iken bu köşe bir mamure idi...
Megaryalı Byzas, yeni bir kent kurmak üzere büyük bir sefere hazırlanırken, bu konuda fikir ve nasihatlarını almak üzere Delf Kâhinine baş vurmuştu. Kâhin uzun uzundüşündükten sonra «Bu şehri körlerin mem leketinin karşısında kur, sana uğur getirecektir» cevabını ver mişti. Ve milâttan 658 yıl ön ce bir gün, Megaryalı Byzas ile arkadaşları «Körlerin mem- leketi»ni bulmak ve karşısında kentlerini kurmak üzere, mem leketleri olan Korent'ten üç- dört parça tekne ile engine yel ken açtılar.
Günler ve haftalarca engin de nizlerde dolaştılar, şanslarının olduğu kadar denizlerin de a- kıntısına kendilerini verip uzun ca bir yol aldılar. Bugün adına Marmara dediğimiz denize gir diler ve nihayet bu denizin u- cundaki güzelce bir koya var dılar. Koyun karşı kıyıları em salsiz bir güzellik taşıyordu. Bu kıyıların tam karşısında güzel bir boğaz uzanıp gidiyordu Burnun bir yanında ince uzun
bir koy, toprağa bir boynuz gi bi saplanmıştı.
Bu güzelim yerin tam karşısına isabet eden kısımda ise, son radan Finikelilere ait olduğunu öğrenecekleri bir kent görülü
yordu. Byzas'ın adamlarından biri bu güzellik karşısında vec- de gelip «Bu kadar güzel bir yer dururken, bu adamlar kenti neden oraya kurmuşlar sanki?» diye söylenmekten kendini
a-lamamıştı. 0 anda Byzas ın
zihninde birden bire bir şimşek çakıvermişti: «— Tam karşı larında bu kadar güzel bir yeri görmemeleri için kör olmaları gerek...»
Yazan: İSTANBULLU
Kadıköy'de ilk tramvay geldiği gün bu hâtıra resmi çektirilmişti., (üstte) ve iskele meydanında tramvay hatları döşenirken, (altta)
Ve böylece burasının Delf Kâ-
hini'nin söylediği «Körlerin
memleketi» olduğuna kanaat
getirmişler, kentlerini de karşı sındaki o güzel toprakların üze rine kurmuşlardı.
Bundan da anlaşılacağı üzere bugün adına Kadıköy dediğimiz
semt, İstanbul'dan çok daha
önce Finikeliler tarafından ku rulmuştu. Bunun içindir ki, ya zımıza başlarken «İstanbul da ha ortada yokken, bugün adına Kadıköy dediğimiz köşede in
sanlar yaşardı» dedik. İstan
bul'un çeşitli tepeciklerden iba ret bir kara parçası iken bu mâmurenin bulunmakta oldu ğundan bahsettik.
Megaryalı Byzas belki de bir akşam vakti bu Finike toprak ları üzerinden güneşin batışını seyretseydi, burada oturanların
körler değil, bilâkis zevk sahibi kişiler olduğuna inanırdı. Kışla rın bu kıyılarda daha ılıman
geçtiğini bilseydi, Finikelilere
burada kent kurdukları için hak verirdi...
İşte İstanbul'un doğuşuna ve büyüyüşüne şahit olan bu top raklar, Boğaziçi'nin bütün kıyı larına hâkim olan küçük bir devletin merkezi iken Milâttan 74 yıl önce Romalıların, az son ra Yedinci Mihridat'ın eline geçti. Daha sonra İskitliler ve ondan sonra da BizanslIlar hâ kim oldu bu topraklara.
İstanbul'dan çok daha önce Türklerin eline geçen bu top raklar, nihayet İstanbul'un fet hine de şahit oldu...
İstanbul'un fethinden sonra
burası Fatih Sultan Mehmet
tarafından İstanbul'un ilk kadı sı olan Hızır Bey Çelebi'ye «Ar palık» olarak verildi. Bu yüz den o tarihten itibaren bura sı KADIKÖY adı altında anıl maya başladı.
Beşyüz yılı aşkın bir zamandan- beri KADIKÖY adıyla anılmak ta olan bu semt BizanslIlar devrinde zerrece önem taşımı yordu. Ancak Türklerin eline geçtikten sonradır ki birden büyük önem kazanıverdi. Kadı Hızır Çelebi'nin başladığı imâr hareketi sonraları daha da ge nişledi. KADIKÖY İstanbul'un en büyük ve en güzel bir sem ti halini aldı.
Tanzimattan sonra Kızıltop-
rak'a, ikinci Abdülhamid dev rinde ise Fenerbahçe'ye doğru
büyüyüp güzelleşti. Mesire
İ
rerleriyle süslenip zenginleşti,stanbul'un ekâbirinin büyük il gisine mazhar oldu.
Bütün bunlardan dolayıdır ki KADIKÖY, Türklerin elinde ö- nem kazanan, Türkler tarafın dan imâr edilen özbeöz Türk- oğlu Türk bir semt hüviyetine sahip oldu.
Özbeöz Türk olan Üsküdar'ın doğuşundan sonradır ki bu iki büyük semt istanbulun karşı
Yirmi yıl kadar önce Bostancı Kadıköy arasında Bağdat caddesi üzerinde mesire yerleri vardı.
Bugün yerinde blok apartmanların yükseldiği Kadıköy'ün incisi Moda semtinde eski bir konak.
Kadıköy'ün iskele meydanının eski hali... Geri plânda Kaymakamlık binası...
yakasının iki ziyneti halini alı verdi.
Üçüncü Selim'in vezirlerinden Haydar Paşa'nın, Kadıköy ile Üsküdar arasındaki bir tepenin üzerine bir kışla yaptırmasın dan sonra bu iki semti birleş tiren bu kışlanın kurucusu o- lan Haydar Paşa'nın adını ta şıyan yepyeni bir semt ortaya çıkıverdi.
Böylelikle İstanbul'un karşı ya
kasında Türkün karakteristik
bütün izlerini taşıyan koskoca bir semt, ortaya çıktı; küçük bir şehir doğdu kendiliğinden... Bugün KADIKÖY, Anadolu ya
kasından alabildiğine uzamış
ve her biri diğerinden daha
gözde çeşitli semtleri ile ufak bir vilâyet halini almıştır. Her bir semtinde Türke ait ayrı ö- zellikler taşıyan bir ufak vilâyet
5
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi