• Sonuç bulunamadı

Boğaziçi neden bir türlü dirilemiyor?

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Boğaziçi neden bir türlü dirilemiyor?"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Boğaziçi neden bir

türlü dirilemiyor?

Boğaziçini diriltebilmek için Boğaziçine gidip gelen

vapurların tarifelerini orada yaz kış oturmak

isteyen-Boğaziçinden bir Şirketi Hayriyenin, Boğaziçini di - riltmeğe çalıştığı muhakkak.« Can bo­ ğazdan gelir» derler. Yani, Boğaziçini kurtarmak demek, bir can damarını kurtarmak demektir. Bu itibarla, Şir­ keti Hayriyenin, Boğaziçini kurtar - mıya çalıştığına bakınca, hakikî bir ha­ yır şirketi olduğuna da inanmak lâ - '«un gelir.

Ha+tâ Boğaziçini ölmekten kurtar - mıya çabalarken kendi menfaatlerini de düşünmüş olsa bile. Çünkü eninde, sonunda, Boğaziçi Şirketi Hayriye için «canan» değil, «can» sayılır. Binaena - leyh, «evvelâ can, sonra canan» dü - şüncesile davranmasından tabiî ne o - labilir ki?

Şirketi Hayriyenin Boğaziçini dirilt­ mek için yaptığı fedakârlıklar, sayıp dökmekle biter tükenir gibi değil.

Fakat bütün bunlara rağmen, Bo - ğaziçinde hareket yok. Boğaziçi ko - Iayea basübadelmevte kavuşaca - ğa benzemiyor. Ve bu gidişle, Şirketi Hayriye, maddî ve manevî kâr umdu­ ğu bütün gayretlerinden maddî ve ma­ nevî ziyan göreceğe benziyor.

Geçenlerde elime geçen Boğaziçi mecmuasını karıştırıyordum. Bizim «üdebayi kiram»,Boğaziçine dair ne ve­ cizeler yumurtlamamışlar Yarabbi? İçlerinde Boğaziçini cenneti âlâya ben­ zetenler bile var! İnsan o pırıl pırıl teşbihlere bakınca gayri ihtiyarî: «Kör ölür, badem gözlü olur!» darbı meseli­ ni hatırlıyor!

Fakat buna rağmen inkâr edemiyor ki, Boğaziçinin ölüsü bile badem göz­ lüdür!

Düşünüyorum: Böyledir de, o gü - relim, o ölüsü bile badem gözlü Bo - ğaziçi niçin dirilemiyor? Mecidiye kö­ yü namındaki «sinekistan» bile gülüs- tana döndürülüyor da, Boğaziçi niçin canlanamıyor?

Ve uzun boylu kafa patlatmıya ih - tiyaç duymadan anlıyorum ki,

Şirke-görünüş

ti Hayriye, Boğaziçinin illetine hayli yanlış bir teşhis koymuştur. Ve habre verilen ilâçlar, Boğaziçini kemiren derde deva olmaktan uzaktır.

Şirketi Hayriye, Boğaz içinde yapı­ lacak evlerin malzemelerini bedava ta­ şıyor. Fakat boğaz içinde ev kıtlığı mı var ki? gazetelerin ilân sayfalarına göz gezdiriverince görülüyor ki boğaz içi­ nin saray gibi evleri, Eyüp sultandah kulübelerden ucuza satılıyor. Ve boğaz içinde öyle yerler vardır ki, sıra sır? evleri birer rahip kafası gibi bom boş tur.

Şirketihayriye boğaz içinde mehtap âlemleri, ucuz gezintiler tertip ediyor Fakat bunlar, ölüme mahkûm bir has­ tanın acısını muvakkaten dindiren ilâç lara benziyor.

İstanbullular, senenin üç ayının üç gününde, boğaz içinin cesedini neş’e- ye, ışığa, sese boğuyorlar.-Ve onlar â- lemlerini sabaha erdirdikten sonra,bo­ ğaz içinin bedbaht yerlileri, eskisinden daha koyu bir sessizlik, eskisinden da­ ha koyu bir karanlık içinde kalıyorlar! Şirketi Hayriye, Boğaziçinin propa­ gandasını yapmak için mecmualar çı­ karıyor. Bir Amerikalıya, bir Fransıza, bir Almana hitap ettiği takdirde çok yerinde, çok lâzım bir tarif. Fakat hiç bir İstanbullu Boğaziçine tabiatin bağış ladığı mazhariyetleri görebilmek, seze­ bilmek için, edip, şair karihasından doğma bir cevherin, bir teşbihin, bir tasvirin rehberliğine mühtaç değildir.

Hepimiz biliriz ki, «güzel», «emsal­ siz», «harikulâde» kelimeleri, Boğazi- çindeki tabiî cevherin değerini tasvir etmekten çok âcizdir!

O halde, Boğaziçini diriltmek için ne yapmak lâzımdır?

Bence, Boğaziçi hakkında vaktile ya zilmiş olan reportajlar, Boğazîçinde o- turanlar arasmda vaktile yapılmış o- lan anketler, bu sorgunun cevabını sa­ rahatle vermişlerdir:

Boğaziçini diriltebilmek için, Boğaz­ içine gidip gelen vapurların tarifeleri

(2)

ni, Boğaziçinde yaz kış oturmak iste­ yenlerin ihtiyaçlarına uydurmak lâ - zımdır! Faraza sabahleyin Beykozdan bomboş kalkan bir vapur yolcu almaz­ sa, faraza Beykoza giden son vapur 6,20 de kalkarsa.. Faraza, kış tarifeleri, Boğaziçinde oturan yerlileri, saat yir­ miden sonra vapur bulmak imkânın­ dan mahrum bırakırsa, ve faraza, bu aklıma geliveren tarife sakatlıkları - na bulunabilecek olan misaller ortadan tamamen kaldırılmazsa, Boğaziçi, ba­ şında dolaşan mezartaşı kâbusundan kurtulamıvacaktır.

Bugünkü halde, Boğaziçinden İstan- bula erken vapurlar hareket ettirmek ve Köprüden Boğaziçine geç vapurlar kaldırmak, Şirketi Hayriye için za - rarlı olacaktır.

Fakat bu ziyanlara, lüzumsuz ted - birlere harcanan masraflardan iktisat ederçk katlanmak mümkün, ve caizdir. Ve bu ziyana bir müddet tahammül etmek, Şirketi Hayriyeyi, uğurunda ni­ ce fedakârlıklara katlandığı maksadı­ na kavuşturabilecektir.

Aksi takdirde Boğaziçi, içine gitmek için vasıta bulunamıyan bir cennetin tatlı hayali gibi acı acı, ve gitgide sö­ necektir! Naci Sadullah

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Amaç: Bu çal ış mada faktör analizi temel al ı narak maninin fenomenolojik alt tipleri incelenmi ş tir.. Anahtar kelimeler: Temperament, mizaç özellikleri, maninin fenomenolipik

T vuran Garip Akımı'nı Orhan Ü R K Şiiri'ne damgasını Veli Kanık ve Oktay Rifat ile birlikte kuran Edebiyat duayeni Melih Cevdet Anday dün akşam 87 yaşında M arm

TSP1, as an endo- genous angiogenesis inhibitor, may play a comparable role to other angiogenesis activators such as VEGF in angiogenesis balance during cervical carcinogenesis.. In

The white mass at the medial portion of the anterior wall of the left bony external ear canal was found incidentally in a 37-year-old woman during a routine examination. The woman

İşte o gün bugün Abdülhamid Han’ın di­ linde Canan Kadmefendi’nin adı Nona idi; ve karşılaştığı bütün güçlüklerin çözümünü Nona’sm- dan

18 uyarınca arazi ve arsa düzenlemesi işleminde ilgililerin parsellerinden Düzenleme Ortaklık Payı (DOP) kesintisi yapılmaktadır. İşte bu du- rum mülkiyet hakkının

Sonuç olarak; bacak ağrısı şikayetiyle hastaneye baş- vuran hastalarda ayırıcı tanıda vasküler patolojiler düşünülmeli ve günümüzün tüm ileri teknolojik tanı