Pazar, 14 Ocak 1996
r f </SJ x J Í^ M ¿ t j L » ^ ¿ / î y * o S ¿ n j j r J ú ¿ < ¿ i¿ f’i t* ,'f> Ç U ı •f Y> j j* <jV-İA .r- --A".' A ^ - 'Â -'V itr*sv-« C l eJ+'J J |
-p js * —f ■£ >a y ¿;js +*'4 * ia * j j '^ s *> íó'V -» ' i 1 r ^ j' 1*j j j j? ı Jk -v ı d— ^ - > ^ v*~ ir • * ^ - ‘ 1 j *^-^ ^ y ^ * <¿v ¿»'H* /»/ X '^j s. ».¿s jtÖ A ji- •y ’ jZ - jj ¿ - t %» «Ar / , ( ^ \ b_-s j f -***•, /*+* 13 1 K <S**Z & A * - ' J* « w ' ^ * ( 'İ» «* W / - y *>'S>s -*_•'/ ç. v 1»' -* A »1 j * ’«*.*.> v v-«i- , & '•,*!'»-^t
“SAKIN HAA!” Sadrazam Tevfik Paşa ve oğluna yazdığı mektup.
“Sakın haa!" diyor sadrazam.“Hediye, hele para sakın kabul etme..
Niçin hediye
almamalı?
Tevfik Paşa, imparatorluğun son sadrazamıydı... Defalarca oturdu sa daret koltuğuna... Hatta son padişah
Vahideddin'in Türkiye'den gitmesi üzerine “ Padişahsız sadrazam" un vanını aldı ve "İmparatorluğun cena zesini kaldırmak, ona düştü" dediler
Tevfik Paşa için...
Avrupa'nın en kıdemli diplomat larından sayılırdı... Uzun seneler se firlik ve hariciye nazırlığı yapmıştı sadrazamlığından önce... Memleke tinde, namusuyla tanırlardı onu... Diplomatik zaferlerinden sonra Ab-
dülhamid'in kese lerle altın gönder diği ama "Ben
vazifemi yapıyo rum... Bunları al maya hakkım yok" dediği söy len ird i... Hatta, başını sokabilece ği şanına lâyık bir konağı, Paşa'ya zar-zor kabul etti rebilm işti Abdül- hamid...
İki oğlu vardı
Paşa'nın: İsmail Hakkı ve Ali Nuri
Beyler... Her ikisi de asker olmuş, Berlin'de asker; akademide okumuş,
Kayzer W ilhelm 1 in hassa alayına alınm ışlardı...
İşte Tevfik Paşa'nın oğullarından biri, İsmail Hakkı Bey, 1914'ün ilk aylarında askerliği konu alan küçük bir kitap çıkartm ıştı Alm anya'da... Türk sadrazamının oğlunun hem de Almanca eser yazması Almanlar'ı se vindirm iş, ödül vereceklerini söyle mişlerdi İsmail Hakkı Bey'e...
Genç subay, Berlin'de olup biten leri babasına yazdı hem en... Yaşlı sadrazamın, oğlunun takdir edildiğini öğrenince memnun olacağını düşün müştü herhalde... Ve birkaç hafta sonra babasının cevabı ulaştı eline... 1914'ün 9 Mart günü kaleme aldığı mektupta, bambaşka şeyler söylüyor du Tevfik Paşa... "Almanya Erkân-ı
Harbiyesi'nden mükâfat-ı nakdiyye kabul etme, hem de kanunen mem nudur... Yazmış olduğun eserin hüsn-ü kabulü bir şerefdir" diyordu genç oğluna... "Para için söylemedi
ğini ve yazmadığını icab edenlere bildir... Kendi hesab ve masarifine tahsile gelen bir Osmanlı zabitinin bir ecnebi hükümetten para alması,
ner ne nam ile olursa olsun, pek ayıp ve memnudur... Sakın kabul etme, kıyl-ü kaali mucib olur ve bilâhare, kazanmış olduğun şeref ve haysiyete nakısa iras eder"...
Şim dilerin Türkçesiyle, "Alman
Genelkurmayından para ödülü ka bul etme, hem zaten kanunen yasak tır... Yazmış olduğun eserin iyi bir şe kilde karşılanması, bir şereftir... Ge rekli kişilere, kitabı para kazanmak için yazmadığını bildir. Kendi hesabı na okumaya giden bir Osmanlı suba yının, yabancı bir hükümetten her ne isim altında olursa olsun para alması, çok ayıp ve yasaktır.... Sa kın kabul etme... Dedikodu yaratır ve arkasından da, kazanmış oldu ğun şeref ve hay siyete kusur geti rir" demişti...
Sözün kısası koskoca sadrazam böylesine basit iş ten işkillenm iş,
"Sakın ha yabancılardan mükâfat adıyla bile olsa para alma, rezil olu ruz" demişti oğluna...
Ne acayip, ne vesveseliymiş şu es kiler... Hem zaten kamyonlar dolusu yılbaşı hediyesi bile yokmuş onların zam anında... Neyse ki devir değişti, çağa uyduk ve hediye reddetmek gi bisinden böylesine garip huyları da terkettik...
NOT:
G eçen hafta SultanVahideddin'in torunu Hümeyra Öz- baş "Hanımsultan"ın, büyükbabası
na ait "mühr-ü humayun"u Topkapı Sarayı'na bağışlayacağını yazm ış tım ... "Hanımsultan", yazının çıkma sından sonra TV 'lerin kuşatmasına uğradığını söyledi ve bazı gazetelerin bağışı siyasal alana çekmesinden ya kındı... "Hiç kimse, mühür konusun
da politik maksat aramasın... Ne si yasi gelişmelerle alâkası vardır, ne de herhangi bir siyasi partiyle bağlantılı dır... Çok zaman önce tasarlanmış bir iştir ve benim için sadece vatani bir vazifedir. Mührü, millete hediye ediyorum, o kadar" dedi... Sonra da,
mührün saraya bazı çevrelerin istis marına yol açmayacak şekilde, ses- siz-sadasız verileceğini söyledi...
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi