Yıldız Sarayı Hatırata ı
7 ^ 5 / ^ ÎL U (
V. Muradın tahttan
indirilmesi yanlış bir
hareket miydi?
Yazarı :
1 8 8 0 - 1 9 0 5 arasındatMabeyn Katibi
ALİ EKREMİ BO L A Y İR
ABDÜLHAMİD’in Süleyman Pa- ■ şa’yı Karadeniz hududuna tayin ederek İstanbul’dan uzaklaştırmakta ne kadar başarılı olduğunu geçen ya zımda belirtmiştim. Padişahın Makya- vel’e yakışan ikinci tedbiri de Rüştü Paşa ile Mithat Paşa’nın arasım boz mak olmuştur. Nihayet Mithat Paşa’yı sadrazamlığa getirmeyi başarmış, yani vekiller heyetinin iki önemli kişisi ara sında fikir ayrılığı yarattıktan sonra ikisini de ezmiş, bitirmiştir. Bu tuza ğa Rüştü ve Mithat Paşalar kapılma yacaktı. Şehzadeliğinden beri çok iyi tanıdıkları Padişahın hiyle ve karıştırı cılıkla neler yapabileceğini hiç unut mayacaklardı.
Büyükbabam Mustafa Asım Bey ki olağanüstü zekâsiyle babam Namık Ke mal'in ruhunda ilk hürriyet kıvılcımı nı yakmıştır. Devletin başına gelen musibetlerden vicdanım yasak olarak mabeynden dönerek kendisine Yemen olayları, Bulgaristan işleri gibi sorun lardan söz açıp padişahı şiddetle ten kit ettiğim bir gün bana şu cevabı verdi:
— Sultan Hamid’e ne kızıyorsun?
Onu bu halkın başına musallat eden lere kız. Memleketi bu hale getiren, se nin baban ile Rüştü Paşa, Mithat Pa şa Süleyman Paşa’dır. Hayır insafsız lık ettim. Namık Kemal’i saymamalı yım. Çünkü o sürgünden İstanbul’a geldi ama, işlere karışmadı. Dikbaşlı- lığından korktukları için babam, niha yet Şurâ-ı Devlet üyesi yaptılar. Sul tan Hamid de Kanun-ı Esasi’yi yazdır mayı bahane ederek onu kalemiyle meşgul etti... Asıl mesul olanlar öbür leridir. Allah onlara istediklerinden ala bir padişah ihsan etti. Sultan Murad’ın akimı alarak saltanatı da hükümeti de kendi ellerine bıraktı. Onlar Sultan Murad’ı saltana* tahtında bırakacaklar, sonra Abdülhamid’i kıskıvrak bağlaya rak tahta çıkaracaklardı.
Lâkin paşa efendilerimiz Allahın ih sanına karşı adeta isyan ettiler. Deli bir insanın Emir-ü Mü’minirı olması şeriata aykırı imiş... Emir-ül Mli’minin olan ilk deli, Sultan Murad mı idi? Sul tan İbrahim, Sultan Mustafa gibi deli padişahlar yıllarca saltanat sürmediler mi? Özellikle İslam dininde makbul olan danışma yöntemi kuruluncaya ka
dar deliyi Hilafet makamında onu hiç bir işe karıştırmayarak tutmak, onu padişah olarak tanıma törenini gecik tirmeyi zararsız kılacak bir zorunluk değil miydi? Sultan Murad’ı neden çar çabuk tahttan indirdiler? Bir an ön ce padişah olabilmek için vekillere, kardeşinin deliliğinden ötürü kutsal emanetlerin Hazine’den kaldırılacağı, bütün mücevherlerin Sultan Murad’ın annesi tarafından cömertçe dağıtılma ya başlandığı şeklinde ortalığı karıştı rıcı haberler göndermekten geri kal mayan, deli bir padişah yüzünden hi lafet ve saltanatın büyük tehlikeler al tında bulunduğunu ısrarla söyleyip du ran Veliahd Hamid Efendinin entrika larına Rüştü Paşalar, Mithat Paşalar kapılmalı mıydılar? Onlar acaba niçin, ne mal olduğunu bildikleri Veliaht Ha mid Efendiyi apartopar padişahlığa ge tirdiler. Hem de hiç ihtiyat göstermek sizin yalnız Kanun-ı Esasi’yi kabul va adi ile getirdiler. Çünkü Paşa Efendi lerimiz, söz geçirme kavgasına çıkmış lardı. Sultan Hamid de geldi, vekil efendilerimizi birbirine yedirdi. Şimdi kendisi, devleti istediği gibi idare edi yor, ona ne demeye hakkımız var?»
Şu düşünüşün doğruluğunu ben ka bul etmek zorunluğunu duyuyorum. Bilmem okuyucular ne fikirdedir?
Kanun-ı Esasi’yi kabul ve ilân etmek
şartıyle padişah olan Abdülhamid, bir millete hürriyet verilemiyeceğini, belki hürriyeti milletin kendi alacağını ve milletin böyle bir azim ve bilgiden he nüz pek uzak olduğunu iyiden iyiye bildiği için hürriyet ve medeniyet fi kirlerinin yayıldığı merkez olan Mithat Paşa ile onun ve genel efkârın tek tem silcisi bulanan Namık Kemal’i birşey yapamaz halde tutmak, bir de Sultan Abdülaziz’in tahttan indirilmesi olayı nı başarıyla sonuçlandıran asker kuv vetini kendisine bağlı bir duruma ge tirmek, —Kanun-i Esasi’den olunsa bi le— onu hükümetten düşürmeye yete ceğini layıkiyle takdir etmiş ve bir yan dan kendi saltanatını sürdürecek şekil de tadil eder ve düzeltirken, öte yan dan Süleyman Paşanın İstanbul’dan çıkarılması ve Redif Paşa’nın kendisi ne bağlı kalacağına dair elinden senet almak şartiyle Seraskerlik makamına yükseltmesi gibi daima ağır ve ihtiyat lı yürütülen tedbirlerle memlekette as ker kuvvetinin padişah kuvvetine tam manasiyle başı eğik ve söz dinler bir hale getirilmesini başarmıştır. O za manın tarih belgeleri Sultan Hamid’in herkesi, özellikle Mithat Paşa’yı biraz zaman için olsun nasıl aldatmış oldu ğunu göstermeye yetecek delillerle do ludur.
(devam edecek)
Ç İÇ E R O N
Romalı ünlü hatip Çiçero, sözü uzatmak için söylenen lüzumsuz lâflardan hiç hoşlanmazdı. Bir gün böyle boş laf etmek meraklıların dan biri adamın birini anlatırken: «Annesi ki bu adamı dokuz ay kar nında taşımıştır...» deyince Çiçeron dayanamayıp sözünü kesmiş: «Pe ki ama, başka çocukları anneleri ceplerinde mi taşımışlar?» diye so runca adam hayli bozulmuştur.
Ş A İR P İR O N
Fransızların herkesi alaya almasiyle meşhur şairi Piron fazlaca içer di. Bir gün yine hayli içmiş olarak yolda giderken tanıdıklarından bir hekime rastlayınca şöyle bir durakladı ve sallana sallana:
— Azizim doktor, dedi, siz ki her zaman bir kadeh şarap insana kuvvet verir, dersiniz. Halbuki ben kırk kadeh içtiğim halde, bakın, yi ne ayakta güç duruyorum!
68