AĞUSTOS 1947
Tı7rA*
Şiirinde Beşiktaş
İ7
Çevresinde, İstanbul’un Yıldız, Dolmabah- çe, Çırağan gibi belli başlı üç sarayından baş ka, muhitte köşk, kasır, yalı, konak, cami,tür be, çeşme, sebil gibi âbidelerin mebzûlen bu lunması, pek tabiîdir ki, Beşiktaşın güzellik ve tarihî kıymetini artırmıştır.
Şiirin san’at olduğu devirlerde her güzel yapıya, her zevkli inşaata bir tarih manzûme- si, bir methiye yazmak âdet iken, Türk şiiri de hayli eser kazanmış oluyordu.
Bugün, uzun bir ihmâl devresinden son ra Beşiktaş’ın yeniden imâr edilmiye başlan dığını görmek, yalnız doğumiyle değil, bütün ömrü, hattâ şahsen ecdâdmın iki asra yaklaşan hemşehriliğiyle bu semte bağlanıştan gelen heyecanla sevinmekteyiz. Ve ister istemez de bahsimiz olan mevzuu hatırlıyoruz.
Şimdi notlarımızı kısaca nakledelim: Her beyiti ile XVII. inci asır Boğaziçi’si nin ayrı bir semtini anlatan Fennî’nin Sahil- name’sinde Dolmabahçe ve Beşiktaş’tan bah seden iki beyit şöyledir:
Kalmadı kimsede hiç nârı alacak bir akçe Serv-kadler ile pür olalı Dolmabahçe Tıflıken sana hıram-ı bedi öğrettiğiçün Dilerim Hazret-i Hak’tan o Beşik-taş olsun
★
Kanunî’nin süt biraderi ve Beşiktaş’ta tür besi bulunan Şeyh Yahya Efendi ise bir kıt’a- smda şöyle der:
Cihanın zührüfine aldanib halk Kızıl yaşlıca yaprağ-iyle oynar Fakiri tıfla dönmüşdür arada Beşik-taşmda toprağ-iyle oynar.
★
Beşiktaşlı Neccar Zâde Şeyh Rıza Ef. de Beşiktaş kasidesine başlarken:
Açıldı dilâ lâle-i gülreng-i Beşiktaş îşrâb-ı çerağan ider âheng-i Beşiktaş Gül devridir ey şâh-ı felek-câh kerem kıl Teşrifine âmâdedir evreng-i Beşiktaş
demektedir.
★
Yine Neccar Zâde diğer bir kasidesinde, ziyaret maksadiyle, Şeyh Yahya Ef. den ve Be şiktaş civarında türbesi bulunan Ahmed-i Tu- rânî Hz. nden birer beyitle bahseder:
Yahyâ-yı Beşiktaş’ı ziyaret idelim gel Oldur sebeb-i zînet-i kühsâr-ı Beşiktaş Gel Ahmed-i Tûrânî dahi eyle ziyâret Hakka ki odur bâis-i envâr-ı Beşiktaş
★
Ömer Faik Ef. nin naziresindeki ilk iki beyit de şudur:
Açıldı yine tâli-i gamkâr-ı Beşiktaş Sa’d oldu hele kevkeb-i seyyar-ı Beşiktaş Reşk-âver-i bâg-ı İrem olmakta nazar kıl Zeynoldu çemen saffma eshâr’ı Beşiktaş.
★
Nedim, pek malûm gazelinde Beşiktaş’ı anar:
Münasibdir sana ey tıfl-ı nâzım hüccetin al gel Beşiktaş’e yakın bir hâne-i vîrânımız vardır.
★
Lâle devrinde, Sadrazam Damat İbrahim Paşa’nın Beşiktaş’taki yahşiyle bahçelerine (Âsaf-âbâd) denirdi. Nedim, yine pek meşhur bir şarkısında bu namlı kâşaneden bir mısra ında bahseder:
Gâhi Feyz-âbâd’e doğru azmidüb eyle safa (Asafâbad) e gelüb gâhi salın ey mehlika.
★
Bir başka uzun şarkısında Nedim, Beşik taş’taki Çerağan Sarayını şöyle anlatır:
Yine bezm-i çemene lâle fürûzan geldi
Müjdeler gülşene kim vakt-ı Çerağan geldi Bülbül âşüftelenüb bezme gazelhan geldi Müjdeler gülşene kim vakt-ı Çerağan geldi
18 TÜRKİYE TURİNG VE OTOMOBİL KURUMU
Ayrı bir şarkısında ise şöyle der:
İrişti nevbahar eyyâmı açıldı gül-ü gülşen Çerağan vakti geldi lâlezârın didesi ruşen.
★
Enderunlu Vasıf ise Çerağan’ı çizen şarkı sında :
Ayın ondördü oldu seyre çık sahn-ı gülüs-tâne Ruhun pertev-nümây-ı hehçet olsun mâh-ı tâbâne Kerem kıl muntazır teşrifine yâlı-yı şâ-hâne Buyur şevk ile mehtâbiyye-i kasr-ı Çera-ğan’e
davetinde bulunur.
★
Rahmi de pek duyulmamış bir şarkısında Beşiktaş’ı metheder:
Nısîm-i subhgâhı dem urur şâmm sebâsm-dan Beşiktaş’ın geçilmez doğrusu âb-u hevâ-smdan.
★
Nâşid ise karşı sâhilden Beşiktaş’ın seyrini ister:
Giceyi gündüze tebdil idelim tâ be-seher Şemsipaşa’dan idüb semt-i Beşiktaş’e gü-zer.
Hıfzı’nın Bekir Ağa tarafından Hüseyni makamında bestelenen ve tamamiyle Beşik taş’tan bahseden şâhâne gazelinin başlangıcı şöyledir:
Yine el verdi vuslet müptelâsine Beşik taş’ın Kudûmundur şehâ bâhis vefâsine Beşik taş’ın.
★
Hâtif, Beşiktaş’ta yapılan bir donanma münasebetiyle söylediği kasidesinde:
Tıfl-ı endişe nolur azm-i Beşiktaş eyleye
dedikten sonra ayrıca Dolmabahçe’den de bah seder :
Şimdi hûban Dolmabahçe seyrine me’luf olub Serv-i kadlerle bir olmuştur seraser her yeri.
Rifat Ef. (1250) tarihinde yazdığı (Der tarif-i donanma-i kandil) isimli manzumesin de:
Mânende-i mihr olub Beşiktaş Dünyaya olur idi ziya-pâş
sonra:
Nûr içre kalır idi Çerağan Cennet gibi nûr iderdi lem’an
demektedir.
★
Sabit Efendinin (1091) de Beşiktaş Sara yının inşasına söylediği tarihten:
Beşiktaş’ta muradı üzre ol mehti-i devrâ nın Olundu bu bedi üt tarh eyvânı bülend
★ ibda’.
Yine aynı saray için, Nimet Efendinin söylediği manzumenin son beyitindeki her iki mısra’da (ebced) hesabiyle ve ayrı ayrı (1161) senesini gösterir:
Cây-i nevdir ola şevk-âver-i Sultan Mah-mud Bî- bahâ kasr-ı Beşiktaş Hümâyûn-âbâd.
★
Mahmud I. in Beşiktaş sarayına göç etme si münasebetiyle Dâniş’in söylediği kudûmiye- den:
Dedim Daniş Beşiktaş’e kudûmiyye bu târihi Ola nakl-i hümâyun sa’d u eltâf şah-i dev-
İ t râne.
Abbasağa camii Mahmud II. tarafından 1834 (H. 1250) de tamir ettirilince Aynî’nin söylediği tarih kıt’asmın tâmiyeli son beyiti şudur:
Mabedi Abbas Ağa bu kıl namaz eyle düâ Müjde Han Mahmudu Sâni cami ihya
ey-ledi.
Ihlamur (Nüshet - âbâd) mesiresindeki sü- tunvari çeşmenin (1272) de Ziver tarafından söylenen tâmiyeli kitabesinden:
Su çıktı dilküşâ ve Nüshet-âbâd’m m
eyâ-nmda Bu vâlâ aynı hayrefzâyı kıldı şâh-ı din cari.
★
Kılıçali mahallesi Yahya Efendi Dergâ hındaki çeşmenin (1191) de Rüşti tarafından söylenmiş kitabesi de şudur:
Hak bu kabdan şeci’ âli sıfat Gazi Haşan Paşa serdar-ı guzat Hazreti Yahya civarında hemin Kıldı bu hayrı ki cem-i hasanat Nûs eden âbın kıla Rüşti duâ Çeşmesârı mecma’zadı hayat.
★
(Türk Nesrinde Beşiktaş) bahsi de bir başka yazıya mevzu olabilecek vüs’attedir.
Hikmet Şinasi ÖNOL
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi