Sa.yı 7
Batıyolu
Sayfa 8
Yazn : Pierre Loti Türkçeye çnviren : Z . Taşlıklıoğlu
Aşağıda hayatının bir sahnesini tasvir eden parçasını türkçeye çevirdiğim
“ pierre lotti „ yi kısaca tanımak herhalde iyi bir şeydir .
Pierre lotti , ( 1850 - 1923 ) bahriye zabitliğinden yetişmiş ve tahsili az olan ekzatik ( enotipne ) bir romancı ve dehşetli tasivrlerle fazla şairdir . fakat us
-lûbu pek okadar kuvveti olmıyan bu şair ziyadesile hayalperesttir . fazla gezmiş
olan p . Lotti dolaştığı yerleri bir tarihçi gözü ile değil , kendi görüş ve duyuşu ile anlatır . p . lotti Türkleri sevmez değil , fakat kendisi gibi soysal olmasını aslaistemez . bize “ pecheur d , sislande „ adlı romanında Türkleri ne derece
sevdiğini gösterir . Z . T .
A Z A D E N İ N M E Z A R I N D A
Büyük Kasımpaşa mezarlığında , bir yere oturmuştum .
Kırmızı toprakla henüz taze örtülmüş tam bir insan boyu uzunluğunu geçemiyen bir tüm sek, çapa ve kazmalarla çıkartılarak tersine çevirilmiş , kökleri havada küçük otcağızlarla süslüydü .. Çepeçevre , bütün etrafı da gene ot , yosun ve hoş kokulu kır çiçeklerde doldurulmuştu... Bu mezarlık , bizim avrupalılarınki gibi hiçte önem verilmiş görgemli bir sima gösterm iyordu. O doğuya hoş bir hüzün , ve mahzuniyetile onlardan çok daha şirin ve pekçok daha muhteşemdi. Donuk , hüzün verici ’ sonsuz bir ıssızlıkla dolu engin bir alan , çıplak , kısır tepecikler ve ötede beri de de yükselen simsiyah servilerle başbaşaydı .
Uzaktan uzağa, ulu ağaçların koyu gölgelerini kaplayan belirsiz toprak yığınlarının baş uçların da sarık ve kavuklar giydirilmiş eski mezar taşları yükselen garip Türk mezarları görünüyordu .. İşte uzaktan silueti ( silhouette ) ayaklarımın dibinde görünen İstanbulun yabancı olmıyan titrek aksi . . Daha ötede , karşıda Eyüp ! .
Her yer , Bütün otlar kupkuru . hertaraf ıp ılıktı . .
Ta enginlerden . uzaktan uzağa , harba giden kafilelerin gürültüleri geliyodu . . Oyleki bu kutsal toprak üzerinde kesif , sonsuz bir hüzün yüzüyordu .
Batmak üzere : olan güneş , bütün görgemliğile eski yeşilimtırak mermerden mezar taşlarını yaldızlıyor ; pembe ziyaları asırlık servilerde ; ve onların melanbclik ( melancoligue ) göv - delerinde ; kirli dallarında kırılarak süzülüyordu .
Karanlık bir kefenin arasından geçen bütün hayatımı kafamın içinde korkunç , karmaka - nşık rüyalarla bunaldığını lıissediyodum .
Evet ; içinde yaşadığım dünyanın bütün köşelerini ; sevdiğim kardaş ve dostlarımı jönlerinde diz ederek tapındığım kadınları . . ve daha . . heyhat ! Müebbeden çorak kıldığım o kutsal ocağı ; ıhlamur ağa larının koyu gölgelerini , hepsini . . hepsini . . Ah ihtiyar annemi . . . Bütün bunları o yaslı tülün aralarından görür gibi oluyordum .
Fakat heyhat! Tümseğinin dibinde oturduğum ruhun beni ıztıraplarile boğulu bırakışı kafamdan ; herşeyi silmiş , herşeyi unutmuştum ,
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi