28 ŞUBAT 1996 ÇARŞAMBA________________________________________________________________________ CUMHURİYET
KÜLTÜR
Ç'L-U'v
ûCi
ALLEGRO
•EVİN İLYASOĞLU
Ö
nümüzdeki hafta Ulvi Cemal Erkin’in 90. doğum günü. 14Mart 1906’da doğan bestecimizi 15 Eylül 1972’de yitirmiştik. Her uygar ülke doğum ve/veya ölüm günlerinde sanatçıları için anma törenleri, konserler düzenler. Bunlar boşuna değildir. Çünkü genç kuşakların her zaman öncülerden öğrenecekleri çok şey vardır. Besteci, edebiyatçı, ressam olsun böylesi günlerde özenle hazırlanan etkinliklerde gündeme gelmelidir. Özenle sözcüğünün de altını çizmek gerek, çünkü ülkemizde hâlâ böylesi bir gelenek yerleşmediği için genel olarak baştan savılır bu tür törenler. Bu tür anmaların bir gereği de bu
besteciler kimdir, hangi dönemi yaşamış, ne zaman ölmüş gibi bilgilerin geniş kitleye aktarılmasıdır. Bundan 5-6 yıl önce bir basın mensubu Ülvi Cemal Bey’in eşi Ferhunde
Erkin’e Ankara’daki evinden telefonla
arayıp ille de Ulvi Bey ile görüşmek istediğini, onunla ilgili bir yazı ya da televizyon programı hazırlayacağını söylemiş. Ferhunde Hanım ise eşini 1972’de kaybettiğini anlatana kadar akla karayı seçmiş. Konuyla ilgili kişiler bile yeterince donanımlı başlamıyorlar işe.
Evet, Ulvi Cemal Erkin’i en çok çalınan yapıtı “Köçekçe”siyle anımsayacaksınız hemen. Köçekçe rengârenk paleti ile yakışır yakışmaz nice televizyon programına fon müziği oluşturdu bugüne dek. Türk Beşleri olarak anılan çağdaş Türk müziğinin öncülerinden birisi, aynı zamanda usta bir piyanist ve yıllar boyu müzik kumullarına hizmet vermiş bir eğitimci. Ulvi Cemal Erkin, İstanbul’un Bakırköy semtinde dünyaya gelir. Yedi yaşında yitirdiği babası Mehmet Cemal Bey bir devlet memurudur. Müzik tutkunu kültürlü bir annenin, Nesibe Hamm'ın yönlendirmesinde yetişir. Ağabeyleri
Feridun ve Adnan Cemal, küçük
yaşlarında keman çalmaya başlarlar. Ulvi Cemal de ilk piyano derslerini annesinden alır. Sonra İtalyan asıllı Adinolfi'nin özel öğrencisi olur.
1917-1925 arasında Mekteb-i Sultani’de okur. İşgal altındaki İstanbul’u da Cumhuriyet’in ilk coşkusunu da bu kurumda yaşar. Galatasaray’da edindiği arkadaşlar genellikle müziğin ortak paydasında anlaştığı kişilerdir. En yakın
arkadaşlarından biri gazeteci-yazar
Nadir Nadi ve piyanist Fuat
Türkay’dır. Nadir Nadi, “Dostum
Mozart” kitabında o dönemin müzik
ortamını şöyle anlatır: “O yıllarda
okulumuzda klasik Batı müziğine önem veren bir akım vardı. Bu akımı bizden önceki ağabeylerimiz başlatmışlardı.
Ekrem Besim, AfifTektaş, Muhiddin Sadak ve arkadaşları, arada bir
konferans salonunda triyolar ve düetler çalarlardı.”
1925’te Atatürk'ün buyruğu ile güzel
sanatların çeşitli dallarında öğrenim görecek gençleri seçmek amacıyla bir yarışma sınavı açılır. Kazananlar arasında Ulvi Cemal Bey’in dışında
Cezmi Rılkı Erinç ve Ekrem Zeki Ün
de vardır. Böylece Paris’e giderek Paris Konservatuvan’nda Jean Gallon ve Isidor Philipp ile ardından Ecole Normale de Musique de Boulanger ile çalışır. 1930’da ülkeye döndükten sonra piyano ve kompozisyon öğretmeni olarak görev yapar. 1932’de piyanist ve öğretmen Ferhunde Erkin
Ö
nümüzdeki hafta
Ulvi Cemal Erkin’in
90. doğum günü.
14 Mart 1906’da doğan
bestecimizi 15 Eylül
1972’de yitirmiştik. Her
uygar ülke doğum ve/veya
ölüm günlerinde sanatçıları
için anma törenleri,
konserler düzenler. Çünkü
genç kuşakların her zaman
öncülerden öğrenecekleri
çok şey vardır. Besteci,
edebiyatçı, ressam olsun
böylesi günlerde özenle
hazırlanan etkinliklerde
gündeme gelmelidir.
~W~
Tlvi Cemal Erkin’i
i/ 90. yılında
anmak için
orkestralarımızın onun
yapıtlarını seslendirmesini
beklerken, yazı biçemini
tartışan paneller
düzenlenebilir; yapıtlarını
CD’lerden dinleterek
konferanslar verilebilirdi.
Ankara Devlet
Konservatuvan, Ulvi
Cemal Erkin adına genç
bestecilere kompozisyon
yarışması açabilirdi.
ile evlenir. I936’da yeni kurulan Ankara Konservatuvarı’nın piyano bölümü başkanı, 1949-51 arasında aynı kuruma müdür olur. 1971 ’de Devlet Sanatçısı unvanını alır. Ulvi Cemal Erkin’in anısına 1991 yılında Sevda Cenap And Altın Onur Madalyası verilmiştir. Yurtdışmdan da İtalyan ve Fransız nişanlarına sahiptir.Ulvi Cemal Erkin kendisi de usta bir piyanist olduğundan, piyano için pek çok eser bestelemiştir. Eşi Ferhunde Erkin’e adadığı piyano konçertosunu
Ferhunde Hamm’ın Berlin’de 1943 yılında bombalar altındaki salonda çalıp tamamladığı konser
efsaneleşmiştir. Besteleri Türk halk dansları, geleneksel modlar ve gizemli İslam felsefesinin öğelerinden kaynaklanıp Batı müziği kurallarıyla birleşir. Melodi zenginliği ve ritim canlılığı ile Erkin, tüm yapıtları seslendirilmiş ve yapıtları en çok compact disc haline dönüşmüş tek Türk bestecisidir.
Ulvi Cemal Erkin’i 90. yılında anmak için orkestralarımızın onun yapıtlarını seslendirmesini beklerken, yazı biçemini tartışan paneller
düzenlenebilir; yapıtlarını CD ’lerden dinleterek konferanslar verilebilirdi. Ayrıca onca yıl bir eğitimci ve yönetici olarak emek verdiği Ankara Devlet Konservatuvan, Ulvi Cemal Erkin adına genç bestecilere kompozisyon yanşması açabilirdi.
Kaynaklar:_______________
Koral Çalgan, Ulvi Cemal Erkin e Armağan-Sevda Cenap And Vakfı
Yayınlan, 1992
Nadir Nadi, Dostum Mozart, Çağdaş Yayınları, 7. Baskı 19X9
Evin Ilyasoğlu, Zaman içinde Müzik, Yapı Kredi Yayınları, 3. baskı, 1995
Ulvi Cemal Erkin’in
başlıca yapıtları:
o r k e s t r a/
iki Dans (1930), Bayram (1934), Köçekçeler (1943), Senfoni No. I (1946), Senfoni No. 2 (1958), Yaylı Çalgılar Orkestrası için Sinfonietta (1951-59), Senfonik Bölüm (1969), Senfonik Parçalar (1971).
KONÇERTO: Konçertino-piyano
(1932), Piyano Konçertosu (1942), Keman Konçertosu (1947), Senfoni Konsertant-piyano (1966).
ODA MÜZİĞİ: Yaylı Sazlar Dörtlüsü
(1936) , Piyanolu Beşli (1943), Ninni- keman ve piyano (1932),
Emprovizasyon-keman ve piyano (1932), Zeybek Türküsü-keman ve pivano (1932).
ŞAN VE ORKESTRA: Bülbül ve Ayın
Ondördü (1932), Yedi Halk Türküsü (1945), On Türkü (1963).
PİYANO: Beş Damla (1931), Çocuklar
için 7 Kolay Parça (1937), Duyuşlar (1937) , Sonat (1946), Altı Pre'lüd (1967).
SAHNE MÜZİKLERİ: Karagöz-Sahne
Müziği (1940), Keloğlan-Bale müziği (1950)