• Sonuç bulunamadı

Gerçek tanık:Korkut Özal anlatıyor

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Gerçek tanık:Korkut Özal anlatıyor"

Copied!
39
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

G l'İ T

s

S

a

' ‘ik

1

T A N IK

AÇIKLIYOR

□ Turgut Özal’ın, Özal ailesinin, Erbakan’ın “gerçek tanığı” Korkut Özal

sessizliğini bozdu ve çok yakından tanık olduğu olayları açık açık anlattı

K ork ut Ö zal’ın a r şiv in d e n a lın a n 1973 y ılın a a it fo to ğ ra fta ü ç k a rd eş a n n e le r iy le b ir lik te g ö rü lü y o r. S old an sa ğ a :K orkut Ö- zal, H a fîze Ö zal, T u rgu t Ö zal, Y u su f Ö zal

ö Bilinmeyen olaylarla, bilinmeyen

fotoğraflarla, hiç bilinmeyen

ayrıntılarla dolu bu dizide

birbirinden renkli olayları en yakın

tanıktan dinleyecek, bir dönemin

sırlarına ortak olacaksınız

•T u rg u t Bey’den Semra Hanım’a, Ozal ailesi... •Cum hurbaşkanı

Özal’ın ölümünden bir ay önce geniş ailenin son kez bir araya

yem ekti

geldiği Harbiye Orduevi’ndeki yemekte neler konuşuldu?

• Turgut Ozal’ın son düşünceleri, son istekleri neydi? • Korkut

Özal’ın gözüyle Erbakan... Korkut Bey neden Erbakan’a karşı

kampanya açmıştı? • Son RP kongresi öncesi Korkut Özal’la

Erbakan 7 kez ne görüştüler, neden anlaşamadılar? • Korkut

Özal’ın, Menderes’le, 27 Mayıs’la, Demirel’le, Milli Nizam

Partisi’yle, MSP’yle, Refahla ilgili tanıklıkları

MERAKLA İZLEYECEĞİNİZ BU D fâ YAKINDA MİLLİYETTE

Tarkan yine ağlattı.

Kenan Doğulu

bütıin sırlarını HEY'e anlattı... POP’un ev kızı Seden Gürel...

HEPSİ HEY’DE

^

BAYIN IZD EN İSTEYİN İZ

(2)

c ^ O

GERÇEK

K O R K U T

Ö Z

A L A N L A T I Y O R

Semra Hanım’ın gücü

Ikırgut Özal’m kardeşi sessizliğini bozdu

M

C n i i koalisyonların

I V İ O r bakanı, Erbakan’ın

yakın çalışma arkadaşı, ama

Erbakan’la çelişmiş tek üst

düzey MSP’li Korkut Özal çok

yakından tanık olduğu

olayları, sııian açık açık anlatb

• Bilinmeyen olaylar

%

Çok özel fotoğraflar

• Şaşırtan ayrıntılar

En yakın tanıktan

dinleyecek, bir

dönemin sırlarına

ortak olacaksınız

• Semra Özal’m ü başkanlığının perde

arkası

Turgut Özal’la kardeşi arasındaki

soğuk günler

Turgut Özal’m “hayatının en

büyük hatası”

Turgut Özal’m Demirel’le

ilk pazarlığı • Evren’le Çankaya’da

kucaklaşma nasıl planlandı • CHP - MSP

koalisyonunun özel notlan

Özal kardeşleri etküeyen Şeyh...

• Refah olayının içyüzü

(3)

Çocuk dergisi

Bugün ve her

cuma Milliyetle

bedava...

H

er hafta 50 canlı hayvan, 100

oyuncak;

Sindy bebekler,

bisikletler

bilgisayarlar

ve daha

neler

neler...

toplam

armağan

Bu dergi

okunur..

BAYİNİZDEN İSTEYİN

GERÇEK

Turgut ile Korkut arasında iki yaş var.O ne­ denle ağabey kardeşten çok arkadaş gibi bü­ yüdüler. Sünnetleri birlikte yapıldı

¿ /c p

Z r

KORKUT O ZAL ANLATIYOR

COK ÖZE RESİM

0 fotoğrafı hiç göımediniz... Çünkü sadece Özal ailesinin bazı üyeleri

gördü... Ikırgut Dzal’ın çok özel fotoğrafı yarın Milliyet’te

r r ur

I Kc

X ya

’g u t Ö z a T i n k a r d e ş i

?

“B,ak

aSabey, yanlış yapıvorsun” • “Semra Hanım Turgut

o

i-*

-

*

R e v ’ı m i t a t k ı i ı v o r H u ”

* “Ölümünden biraz önce aoahpvım

L , 6 ,

,

a

,

. *

Bey’i çok etkiliyordu • “Ölüm ünden biraz önce ağabeyim

K o r k u t ü z a l, a ile n in

hepimizi to p la d r • “Şeyh Kotku’nun damadı Esad Coşan’la

v n c a m ın H iin d v a e p t in

g ö rü ş tü k te n so n ra K ö şk’e ağabeyim e g ittim ” • “En

y d Ş d m m u d iL » ly d a e u ı l

büyüğümüz Nemide diye bir kızdır, vefat etm iş, sonra Turgut

s ı r d o l u k o r i d o r l a r ı n a ,

ağabeyim doğmuş” • “Erbakan 7 kez tamam dedi ama...”

. . . .

,

.

7

• Düğünümüzü valsle açm ıştık • Yetiştirme şartları bizi

b i l i n m e y e n O l a y l a r ı ,

biraz bağnaz yapmıştır’7 # *1 960 başında İstanbul’da dergahta

c a c ı r f ı n n v n n t ı l s m

ilk derse girdim ” • “Paşam şu anda ateşkese ihtiyacımız var

ş a ş u t n , ı d ^ ı m ı u d i ı

mı?” • “istifasından bir gün önce gece yarısı Ecevit’in evine

a ç ı k l ı y o r

gittik” • “Refah, Erbakan’ı aştı” "

N a il G u re li’nin h a zırla d ığ ı bu çok re n k li d izi yarın M İLLİY ETTE

m m 22 SAYFA • 10.000 TL (KDV DAHİL) I I

Haftasoncı şansınız

sadece Milliyetten

2 kupona 1

Hyundai, *0 Bisan b isiklet

İlk kupon

cum artesi OSCAR TV’de

(4)

umhurbaşkam Turgut Ozal,

ANAP'tan koparılışına çok

üzülm üştü. Ya Çankaya'dan

ayrılıp yeni bîr partinin başına

geçecek ya da bu işi kardeşi

Korkut O zal'a yaptıracaktı. Bir

gün kardeşini çağırdı:

□ "Ölümünden bir ay önceydi. Harbiye

Orduevi'nde kendi çocukları, dünürle­

ri, benim çocuklar, torunlar, ben, Yu­

suf, elli altmış kişiyi topladı ve bir iftar

verdi. Ve bu son konuşmamız oldu”

□ "Orada güzel sohbet ettik, şaka­

laştık. Yemeğin bitmesine yakın bir

ara bana, ‘Korkut gel, seninle bir

şey konuşacağım' dedi. Bir kenar

odaya çekti beni. Bu işin başına

sen geç, dedi. Tarih 6 Mart 1993"

□ Korkut Özal, ağabeyinin teklifini,

Nakşibendi Şeyhi Mahmut Esad

Co-S

trı'a danıştı. Yanıt olumsuzdu. Turgut

zal için tek seçenek kalmıştı: Cum-

hurbaşkanlığı’nı bırakıp, yem hareke-

tin başına geçmek...______________

Nail Güreli’nin yazı dizisi 10. SAYFADA

y T 25 y T

\HAZIRANİ

k

S » * 9 9 * ^ 22 SAYFA #10.000 TL (KDV DAHİL)

Turgut

Özal’ın ilk

evliliği

Y

ıl 1951 Yüsek Mühendis Turgut Ozal Ayhan Hanımla evleniyor. Özal'ın ilk evlilM. Arka sırada (soldan) Yusuf Ozal, Nono (Zeynep Hanım), kardeşleri büyüten dayı kızı, Teyze Hanım, Hüsnü (Hüsnü Doğan). Önde (soldan) Baba Mehmet Sıddık Efendi, Özal'ın eşi Ayhan İnan,..Turgut özal ve anne Hafıze Özal. Bu evlilik altı ay sürdü. Nedenini Korkut Özal anlatıyor: ""Ak eşinin adı Ayhan'dı. Fakat asıl başka birisi söz konusuydu, onun da adı Ayhan'mış. Ama onun bir başka gönül bağı varmış. Annem de bu Ayhan'ı söylüyor. Ankara'ya

yerleştiler. Ayhan Hanım'm annesi yanlarına gelince, "kay­ nanalık sorunları" çıktı ve kaynana kızını alıp götürdü. Ağabeyim çok etkilendi, çok üzüldü. Ayrılığı hiç

düşünmüyordu. İlk evliliğinin başarısız olmasının, sonraki aile yaşantısında da kendisini psikolojik olarak ömür boyu etkilediğini düşünüyorum"

(5)

N A İ L G Ü R E L İ

İMNllİH@££BiN$^

W£-mmİ

Mart 1993 gecesindeki

|iftar yemeğinde bir ara

Turgut Özal, kardeşi

Korkut Özal’ı bir kenara

çekerek, yeni kuracağı

partinin başma geçmesini

söyledi. Korkut Bey,

d ü ğ m e k için süre istedi.

ütün Özal ailesi, 1993

Ramazan’mda Harbiye

Orduevi’nde topluca bir

iftar yemeği yedi.

Bu onlann son kez

|

t bir araya gelişiydi ve

;Ş yemek basmada

İS sızmamıştı.

lUrgut

teklifine

□ Cumhurbaşkanı, ANAP’tan kopanlışma çok

üzülmüştü. Yeni bir parti kurulmasını istiyordu.

Korkut Özal’m parti kurma teklifini reddetmesinden

sonra da bu fikrinden vazgeçmedi. Hatta

Cumhurbaşkanlığını bırakacak kadar ciddiydi

N

akşibendi Şeyhi

Mehmed Zahid

Kotku’nun halefi Esad

Coşan Hoca ile istişare

eden (danışan) Korkut

Özal, Ramazan’m ikinci

yansmda Ankara’ya gidip,

ağabeyine “hayır” dedi

orkut Özal yeni bir partiye

karşı çıkışım şöyle açıklıyor:

“Kendi acü (Turgut Özal) o

kadar birikim olmuş ki, siyasete

ilk girdiği zamanki şartlar yok.

Yani isimle götürülecek bir

parti değil. Kuvvetli bir

misyonla götürülmesi lazım.”

T

ÜRKÎYE’nin sorunları çözümlenmedikçe ve de ağırlaştıkça, siyasal arayışlar artıyordu. Korkut Özal çözüm için bir “misyon” peşindeydi, ağabeyi

Turgut Özal ise yeni bir “parti”yi

çözüm olarak görüyordu. O kadar ki, bu partiyi gerçekleştirmek için Cum hurbaşkanlığım bırakmayı düşünüyordu.

Cumhurbaşkanı Turgut Özal prostat ameliyatı olmak üzere 1992 Nisan’ının ortalarında Amerika’ya gitmişti. Ameliyattan sonra ailesi, akrabaları, yakın siyaset arkadaşları hastanede bekleşiyorlardı. Kardeşi

Korkut Özal anlatıyor:

“Ameliyat oldu, biz orada bekliyoruz. M esut Bey de (Yılmaz) gelmiş, oradaydı. Turjgut Bey’in Özel Kalemi bana 'Sizi çağırıyorlar’ dedi, yanma girdim. Narkozdan yeni ayılıyor. Kendine geldi ve bana ilk söylediği söz şu oldu:

- Sen siyasete niye girm iyorsun? K orkut Özal, hiç beklemediği bu

söz karşısında şaşırmıştı, niçin söylediğini de tam anlayamamıştı.

“Ağbi nasipse olur” deyip geçiştirdi.

Turgut Özal, aynı sözleri daha

sonra Korkut Özal’a bir kez daha ve ayrıntılı biçimde yineleyecekti.

Korkut Özal:

“Ölümünden bir ay önceydi, diye anlatıyor. Ramazan’da kendisine ben 'Ağbi bütün kardeşlerini, aileyi topla, bir iftar ver. Sen büyüğümüzsün, Cumhurbaşkam’sın, ağabeyimizsin, ailemizin en büyük kanadısın, bizim törelerimize göre babamız

yerindesin. Hepimizi bir topla, bunu yap’ dedim. Ve yaptı. Harbiye Orduevi’nde kendi çocukları, dünürleri, benim çocuklar, torunlar, ben, Yusuf, elli altmış kişiyi topladı ve bir iftar verdi. Ve bu son konuşmamız oldu.

- Bu iftar basm a yansım adı galiba?

“Yansımadı” diyor ve devam ediyor Korkut Özal:

“Bu

İŞİN BAŞINA GEÇ”

O

rada güzel sohbet ettik, şakalaştık. Yemeğin

bitmesine yakın bir ara bana,

'Korkut gel, seninle b ir şey

konuşacağım’ dedi. Bir kenar odaya çekti beni. Ben biliyorum, bir siyasi parti kurmak istiyor. ANAP’tan kopuşu onu üzdü. Bazı arkadaşları da istifa etti ANAP’tan. Bunu alıp bir siyasi hareket olarak götürecek. Öyle bir şey yapmaya çalışıyor ki, hem kendisinin başında görünmesi lazım, ama Cumhurbaşkam’yken bu nasıl olacak?. Hem de bu siyasi hareketin bir güç olarak çıkması lazım. Yeni değişim diye bir şey konuşuluyor; onu bayrak yapacak. Yani

Türkiye’nin yapısal değişimini hedef alan bir hareket.

Kendisi bana o akşam: - Bu işin başma sen geç, dedi. Bunu bana söylediği tarih 6 Mart 1993’tür, onu gayet iyi hatırlıyorum.”

Bu hareketi daha önce de konuşup konuşmadıklarını soruyoruz Korkut Özal’a

“Arada bir konuşuyoruz. Ben kendisine Cumhurbaşkanı olarak

Turgut ve Korkut Özal ailelerinin ilişkile ri uzun yıllar çok iyi idi. Ancak Turgut Özal siyasete atılıp da etkinliği arttıkça, buna paralel olarak eşi

“temra Ha

Semra Hânım’ın da onun üzerindeki etkisi güçlendi. Bu etki aile ilişkilerine de yansıdı ve Turgut Özal’ların Korkut Özal ailesiyle ilişkile ri zayıfladı. Turgut Ozal’ın ilk Başbakanlığı döneminde, 1986 yılında, kardeşi Korkut Ozal’ın oğlu nişanlanmıştı. Nişan yüzüklerini Turgut u zatın taktığı bu m utlu tabloyu tespit eden fotoğraf karesinin içinde Semra Hanım yer almıyordu. Turgut özal gelinle damada yüzükleri takarken, Korkut Özal hemen geride m utluluk içinde görülüyor

llırgut Bey’in

ilk evliliği

ondan sonraki aile

T l

I öı

Turgut Ö zal 1992 Nisan'ında Amerika'ya prostat ameliyatına gittiğinde kardeşleri Korkut (sol başta) ve Yusuf (soldan ikinci) Ö za l ile hastane lobisinde sohbet ediyor. Turgut Ö za l, ameliyat­ tan sonra gözünü açtığında, Korkut Ö za l'a "Sen niye siyasete girmiyorsun?^ diye sordu

kalmasını telkin ediyorum; 'Bu görevi ömrün yettiği kadar götür’ diyorum. 'Bu yaştan sonra tekrar siyasete dönmen uygun olmaz’ filan diyorum. O akşam bunu söyleyip 'Sen bu işin başma geç’ deyince, 'Düşüneyim’ dedim. Yani, ne evet dedim, ne hayır dedim. Çünkü, ben istişaresiz hiçbir şey yapmam. Gittim, istişarelerimi yaptım ve netice olumsuz çıktı. Benim öyle bir işe girmem olumsuz.”

Korkut özal, kendi inançlarına

göre, istişareye (danışmaya) büyük önem veriyordu. Herde anlatacağımız üzere, önemli k arar aşamalarında olduğu gibi, 1973’te MSP’den politikaya atılacağı zaman da, bağlı bulunduğu Nakşibendi tarikatının Türkiye’deki önde gelen kollarından îskenderpaşa Dergahı’nın şeyhi

Mehmed Zahid Kotku’ya danışmış

ve ondan aldığı “ruhsat” ile aday olmuştu. Kotku’nun 1980 Ekim’inde ölümünden sonra yerini alan Prof.

Mahmut Esad Coşan’a da Korkut Özal’ın büyük bir saygısı ve bağlılığı

vardı.

rgut Özal, Semra Hanım’dan önce kısa bir

evlilik geçirmişti. Evlenmeye karar verdiğinde önünde iki Ayhan Hanım vardı, elbet ancak bunlardan biriyle evlendi, fakat o da 6 ay kadar sürdü. Korkut Ozal: "Ağabeyim evcimen insandı, evlenmeyi istiyordu, üniversiteyi bitirdiği yıl evliliği konuşmaya başladı" diye anlatıyor.

"İlk eşinin adı Ayhan'dı. Fakat asıl başka birisi söz konusuydu, onun da adı Ayhan'mış. Ama onun bir başka gönül bağı varmış. Olmayınca, anneme anlatıyor durumu. Annem de bu Ayhan'ı söylüyor.

Babasını ailece tanıyoruz; saygı duyulan Hacı

Haşan diye biri. Neticede anasına değil, babasına bakıp kızını alıyorlar.

Düğün Malatya'da yapıldığında ağabeyim bir yıllık mühendisti. Ağabeyim, 'Sen benim sağdıcım ol' dedi, sağdıcı ben oldum. Aslında sağdıcın daha büyük, deneyimli birinin olması lazım. Sonra evlilik kısa zamanda bozulunca, 'Beni sağdıç yaptın, olmadı' diye takıldım." Ayhan Hanım liseyi bitirmişti. Turgut Bey, Elektrik Etüd İdaresi'nde çalışıyordu. Ankara'ya yerleştiler. Derken Ayhan

1 i->>v;• '¡t,,v ; ■

K

Y

a

NUŞ YAKLAŞIM

rkut Özal, ağabeyinin

îklifi hakkında

istişarelerini” yaptıktan ve u arada Esad Coşan Hoca’yla da görüştükten sonra 1993 Raınazan’mın ikinci yarısında Ankara’ya gitti. Ağabeyini ziyaretini şöyle anlatıyor:

“Köşkte kendi yaşadığı kısma bir kompitür teşkilatı kurmuş, bir odada 10 tane kompitür var; onlarla oynuyordu.

- Bana bir vazife vermiştin, onun cevabmı getirdim, dedim, neticenin olumsuz olduğunu söyledim ve şunları anlattım:

- Böyle bir siyasi hareketin bugün ufku ve şartları yoktur. Türkiye’de yapılması gerekenler başka şeylerdir. Misyon doğrudur; Türkiye’nin bir yapısal değişikliğe ihtiyacı var, Türkiye bu yapıyla götüremez. Ben yeni bir partiyi, doğru işe yanlış yaklaşım olarak düşünüyorum.”

Bunları söyleyince, ağabeyinin kendisiyle tartışmaya girip girmediğini soruyoruz Korkut

Özal’a.

“O pek tartışmazdı”, diyor. “Ben tartışırım mesela. Söylediklerimi saygıyla karşıladı. Ben de onu ikna etmeye calışmamışımdır hiçbir zaman. İkimiz arasındaki ilişkiler son derece saygılıdır. Daha sonra

Yusuf (Özal) bana 'Kabul

etmemenden dolayı üzülmüş’ dedi.”

İSİM YETMEZ

Y

en i parti kurm ayı, doğru işe yan lış yaklaşım olarak nitelediniz. N eresi doğru, neresi yanlış?

“Bir siyasi parti (ANAP) parçalanmış, bir kısım insanlar kopmuşlar. Cumhurbaşkanı olan kimse de bu insanların başına geçip, yeni bir parti çıkaracak kendi ismiyle. Kendi adı etrafında da o kadar birikim olmuş ki, siyasete ilk girdiği zamanki şartlar yok. Yani

isimle götürülecek bir parti değil. Kuvvetli bir misyonla götürülmesi lazım. Misyon partisi olması gerek, şahıs partisi olamaz. Benim ismim var, ama benim temsil ettiğim misyon, öyle karma bir misyon değil. Biz net fikirleri ortaya koymuş bir insanız. Bugün hiçbir siyasi partide olmayışımın sebebi de bu. Ben misyonun sahiplenilmesini istiyorum.”

- Nedir o misyon?

“Ben diyorum ki bugün siyasi partilere, aynı şeyi ona da (Turgut Özal) söyledim; bu şartlar içinde Türkiye’de kurulacak yeni bir partinin mesafe alması mümkün değildir. Türkiye çok ağır bir bunalıma gidiyor. O bunalım içinde yeni bir parti arayışı olmayacaktır. Misyon arayışı olması lazım. Bugün herkesin sorusu 'Kim?’ değil, 'Ne yapılmalı?’ dır. Türkiye’nin yapısmm değiştirilmesi lazım.”

- Siz kabul etm eyince, Turgut Bey yeni parti kurma fikrinden vazgeçti mi?

YARIN: Turgut özal’m M SP’den adaylığının

iç yüzü

R

EFAH Partisinin 27 Mart 1994 yerel seçimlerindeki yükselişi, "Re­ fah Olayı"nı şimdiye değin üzerinde pek durulmayan boyutlarıy­ la gündeme getirdi.

RP bu noktaya nereden ve nasıl gelmişti? Bundan sonra neler olabilir­ di?

Refah'ın bilinen yüzünün arkasında saklı olan bir şeyler var mıydı? Amerika'nın Refah Olayı'na bakışı nasıl gelişebilirdi?

RP değişiyor muydu? Vitrindeki değişim ve partiye alınan yeni isimler neyi ifade ediyordu?

Bunlar ve benzeri sorular, son günlerde kamuoyunda üzerinde çok du­ rulan konuları oluşturuyordu. Bugün gelinen noktada Refah'a karşı

olanların da artık kabul etmesi gerekiyordu ki; bir fikre, bir akıma ya da bir "tehlike"ye karşı koyabilmenin yolu, onu yok saymak, on­ dan söz etmemek değil, onu her yönüyle Dilmek ve tanımaktan geç­ mektedir. Bu yazı dizisine kaynaklık eden düşüncelerden biri de du- dur. Ve bu yazı dizisi Refah üzerine bir araştırma değil, yakın

tari-de bir olay daha yaşanmış ve hızla geçip gitmişti, üzerintari-de pek du­ rulmayan bu olay başta Korkut Özal olmak üzere, muhafazakar ke­ simin bazı önemli isimlerinin RP'ye katılması girişimiydi. Aylarca RP'ye girmemişlerdi. Öteden beri muhafazakar kes

ismi olan ve "teorisyeni" diyebileceğimiz Korkut Özal, 1950'den bu yana yakın siyasaharihimizin önemli olaylarını yaşamıştı.

Başlangı- ol-, . j, J'te

hüküme­ tinde, daha sonra Demirel'in 1. ve„2. MC hükümetlerinde Tarım ve İçişleri bakanlıkları yapan Korkut Özal, Cumhurbaşkanlığı'na kadar yükselen Turgut Özal'ın.ğardeşi olarak da birçok olayın kahramanı ya da tanığı idi. Korkut Özal ile günlerce, hatta haftalarçş süren u- zun söyleşiler sonucunda hazırlanan bu dizide, Korkut Özal ekse­ ninde anlatılacak olaylarda, Türk siyaset ve politika yaşamının 1950'den sonraki dönemlerinin bilinmeyen yönleri yer alıyor .Olay­ ları kronolojik bir sıra ile değil, bir film gibi bazan gerilere hazan da günümüze gelip giderek okuyacaksınız. Refah Olayı'nın 1950'lere uzanan köklerini ve bugünkü durumunu, yetkin bir siyasetçinin bil­ gileri ve değerlendirmeleriyle okuyacaksınız. Refah olayının yanı sı­

ra '

TU!

olayların içyüzüyle tanıyacaksınız. Ayrıca Adnan Menderes' mirel'e, Ecevıt'ten Erbakan'a kadar siyaset dünyasının önemli kişile­ ri de bu dizinin kahramanları arasında. Bilinmeyen yönleriyle, gün ışığına çıkmamış olaylarıyla... Sanırız, yakın tarihimize ışık tutan, ö- nemli, ilginç ve sıcak bir dizi olacak bu. N. G

Hanım'ın annesi yanlarına gelince, "kaynanalık sorunları" çıktı ve kaynana kızını alıp götürdü.

Korkut Özal, 1951 ilkbaharında başlayıp

sonbaharında biten evliliğin ağabeyinde bıraktığı izleri şöyle değerlendiriyor: "Ağabeyim bundan çok etkilendi, çok üzüldü. Kendisi ayrılığı hiç

düşünmüyordu. İlk evliliğinin başarısız olmasının, ondan sonraki aile yaşantısında da kendisini psikolojik olarak ömür boyu etkilediğini

düşünüyorum. O başarısızlığın, ondan sonraki aile davranışlarında onu, bir daha aynı şeyle

karşılaşmamak için, çok dikkatli olmaya ittiğini sanıyorum."

Turgut Bey, ilk eşinden ayrıldıktan 6 ay kadar

sonra 1952'de Amerika'ya gitti, bir yıl kalıp döndü. Ve çalıştığı dairede daktiloluk yapan Semra Hanım ile tanışıp evlendi.

Korkut Özal, "Ağabeyim kendi karar verdi

evlenmeye. Ailevi bir şey olmadı, babam zaten ölmüştü." diyor.

Turgut Bey ile Semra Hanım'ın evlilikleri ise,

malum... Mutlu bir aile tablosu...

m m r n m s ım â

“Vazgeçtiğini sanmıyorum. Hatta öyle oldu ki, Cumhurbaşkanlığı’m bırakıp o işi yapacak kadar ciddiydi.”

- Bunu n asıl anladınız? Size söyledi m i, yoksa izlenim mi aldınız?

“Bana vefatından sonra Yusuf (Özal) ile H üsnü (Doğan) ifade etti. 'Ağabeyim o kadar kararlı ki, eğer bunun olması için benim ayrılmam şartsa hemen bugün istifaya hazırım’, dedi. 'Bu işin olmasını istiyordu’ dediler.”

Korkut Özal, ağabeyinin yeni

parti kurm a isteği üzerinde konuşurken, şu kanısını ya da gözlemini de ekliyor:

“Turgut Bey ANAP’ın aldığı yeni

şekilden hiç memnun değildi. 'Bizim hiç istemediğimiz statükocu bir partiye dönüştü’ diyordu.”

mmî

(6)

R K U T O Z A L A N L A T I Y O R

Semra Hanım'dan ret

Tbrgut Özal'ın siyasete gitmesini istemedi’

/ / Ağabeyim 'e 1977 de

Ağabeyim de gidip Hoca / / Kendisi de İzm ir

m

1 İzm ir'den aday olm ası

• • Efendi'ye (Nakşibendi

• seçim inde pek

için M SP'den te k lif geldi. O şeyhi M. Zahid Kotku'ya)

şansı olm adığını

zaman Sem ra Hanım kesin

danışmış. Hoca Efendi de

söylüyordu,

olarak karşı çıkm ış,

#

m,

girmesinin yerinde

a

* fa k a t böyle bir fik ir

kendisi bana an lattı

/ /

olacağını söylemiş

/ 7 alınca gidip girdi"

“Seçimde 20 bin oy aldı ve kılpayı kaybetti.

Seçilemedi ama, siyaseti öğrendi”

N a il G ü re li’nin y a zı d izis i 6 . SAYFADA

Haftasonu şansınız

sadece Milliyet’te

sadece 2 kupona

1 Hyundai 50 bisan

(7)

■ 1 1

i* é

S

§ g Ü

- |

>!-1 Î T ¿ J F i l

| w 4m S I S

¿_

/|L,

a

y

ü j

w

mi

H

Ibrgut Ozal’m MSP adaylığı

N A İ L G Ü R E L İ

İ P H M

İS

İNHnHHNMmMMMft

Türkiye'nin sorunları çözümlenmedikçe ve de ağırlaştıkça, siyasal ara­ yışlar artıyordu, Korkut Özal çözüm için bir "misyon" peşindeydi. I Çankaya'daki ağabeyi Turgut Ozal ise yeni bir "paıti"yi çözüm ola­ rak görüyordu. O kadar ki, bu partiyi gerçekleştirmek için cumhurbaşkan­ lığını bırakmayı bile düşünüyordu.

Ancak, Turgut Özal "yeni bir parti kurma" biçiminde oluşan bu son ka

rarım gerçekleştiremedi. Cumhurbaşkanı Özal'ın parti kurmayı gerçekle- şitirememesinin nedenlerinin basında kardeşi Korkut Özal geliyordu. Kor­ kut Özal 1950'den bu yana Türkiye'nin siyasal yaşamı ile yakından ilgi­ lenmiş, önemli olayların içinde yer almış, 1973'te MSP'den Erzurum mil­ letvekili seçilerek CHPMSP ortak hükümetinde Tarım Bakanlığı, daha son­ ra Demirel'in Başbakanlığındaki iki M.C.hükümetinde Tarım ve içişleri Bakanlıkları yapmış deneyimli bir politikacıydı. Korkut Özal parti içinde

Erbakan'a ilk muhalefet bayrağını açan kişi olmuş, son dönemde de Erba-

kan'ın daveti üzerine RP'ye yakın arkadaşları ile birlikte dönmesi konusu gündeme gelmiş, ama gerçekleşmemişti.

1950'leraen günümüze, "Menderes"den "Demirel"e, "Erbakan"dan

"Ecevit"e kadar liderlerin yanında ve siyasetin içinde olan, bir çok önem­

li olaya en yakından tanıklık eden Korkut Özal bugüne değin sürdürdüğü suskunluğunu ilk kez bozarak Milliyete konuştu ve tarihi olayların perde arkasını aynntılarıyla anlattı.

Korkut Özal, anılarının dün yayınladığımız I. bölümünde Turgut Ö- zal'ın kurmak istediği partiyi gerçekleştiremeyişinin bilinmeyen yönlerini

açıkladı. Korkut Özal'ın anlattığına göre, ağabeyi Turgut Özal 1992 Ni- san'ında Amerika'da geçirdiği prostat ameliyatından sonra narkozdan çı­ kıp gözünü açtığında, karşısında kardeşi Korkut Özal'a ilk sözü "Sen niye siyasete girmiyorsun?" olmuştu. Bu, Turgut Özal'ın yeni bir partiyi o za­ manlarda düşündüğünün işaretiydi. Daha sonra ölümünden bir yıl önce, 6 Mart İ993'te Harbiye Orduevi'nde akrabalarını, 50-60 kişilik bütün

Ö-

zal ailesini toplayarak bir iftar yemeği vermişti. Bu yemek, Özal ailesinin

son buluşması oldu.

Turgut Özal yemeğin sonlarına doğru kardeşi Korkut Özal'ı ayrı bir o-

daya götürerek parti kurma fikrini açtı ve "Bu işin başına sen geç" dedi.

Korkut Özal yeni bir parti kurma fikrine sıcak bakmıyordu, ağabeyinden

düşünmek için süre istedi. Bu arada inandığı kişilerle, örneğin Nakşibendi Tarikatı iskenderpaşa Camii Dergahı Şeyhi Prof.Esat Coşan Hocayla istişa­ re etti (danıştı), ve olumsuz bir sonuca vardı. Ankara'ya gidip gidip ağabe­ yi Turgut Özal'a "hayır" yanıtını verdi. Yeni bir partinin Türkiye'nin sorun­ larını çözemeyeceğini anlatan Korkut Özal, ülkenin yeni bir misyona ih­ tiyacı olduğunu söylüyor ve şöyle diyor:

"Misyon Partisi olması gerek, şahıs partisi olamaz. Benim ismim var, a-

ma benim temsil ettiğim misyon, öyle karma bir misyon değil. Biz net fi­ kirleri ortaya koymuş bir insanız. Bugün hiçbir siyasi partide olmayışımın sebebi de d u. Ben misyonun sahiplenilmesini istiyorum."

İKTİDAR YOLUNDAKİ ÖZAL

Turgut Özal 1977’de MSP’den İzmir adayı olmuş, fakat kazanamamıştı. 1983’de ise kendi kurduğu ı iktidar oldu. Özal, başlangıçta acemilik çektiği seçim alanlarına kısa zamanda alıştı

ANAP’ın başında seçime girdi ve i

K

ORKUT Ö zal 1973 seçim inde

E rzu ru m ’dan MSP adayı olurken, A m erika’dan yeni dönen ağabeyi T urgut Ö zal’a da b ir yerden aday olm asını önerm işti. T urgut Ö zal, v aktin azlığı nedeniyle k ard eşin in b u ö n erisin i kabul

etm em işti. 1977 seçim inde ise İzm ir’den MSP adayı oldu. T urgut Ö zal’ın MSP’den adaylığını kardeşi K orkut Ö zal şöyle anlatıyor:

“P o litik a y a girm eye kendisi talip

olmadı. Ağabeyim MESS’in Başkanı filan, tan ın m ış biri. İzm ir’den ciddi bir tek lif geldi. İzm ir’de o zaman listeyi çekip götürecek b ir isim istiy o rla r başa. A ğabeyim i düşünm üşler. O zam an

Sem ra H am m kesin olarak k a rşı

çıkm ış, kendisi bana anlattı. Ağabeyim de gidip H oca E fen d i’ye (N akşibendi tarik a tın ın İskenderpaşa C am ii Dergahı Şeyhi m erhum M ehm et Z ahid K otku) danışm ış. Hoca Efendi de girm esinin yerinde olacağını söylem iş. K endisi de orada şansı olm adığını söylüyordu, fakat böyle b ir fik ir alınca gidip girdi.”

K orkut Özal, ağabeyinin 20 bin oy

aldığını ve seçim i “k ılp ay ı” kaybettiğini belirtiyor, önem li k azancını ise şöyle özetliyordu:

“S eçilem ed i, am a siyaseti öğrendi,

MSP’n in yap ısın ı tan ıd ı.”

Sonra y ılla r geçti, 12 Eylül geldi, geçti;

1983’te p artileşm e süreci başladı.

Y

e

NİKÖY’DEKİ

e v d e

TARİHİ KONUŞMA

K

orkut Özal anlatıyor:

“Ağabeyim in bir gün bana söylediği

şu sözler, politikaya girişinin temelini ifade eder. 1983 yılında, İstanbul’da Yeniköy’deki evinde konuşuyorduk.

Turgut Bey ilk defa zemin yokluyor. Daha

hangi partilerin kurulacağı belli değil. Yalnız Büyük Türkiye Partisi (BTP) diye bir parti kuruluyor AP’nin devamı olarak. Ona askerlerin müsaade etmeyeceği de meydana çıkmış. Yani öyle b ir hava var ki, askerlerin eski partilere yol vermeyeceği kanaati hakim. Yeni olarak bir Turgut

Sunalp’in (MDP), bir de Necdet Calp’ın

(HP) partisi girecek seçime. Tam o günlerde

Turgut Bey bana aynen şunu söyledi: - Bak Korkut, dedi, (Ben ona Turgut

derdim, o bana Korkut derdi; böyle senli benli konuşulduk) 56 yaşımdayım, biliyorsun bir sürü hizmet ettim, her yerden geçtim: Benim bugün Türkiye’nin meselelerini çözeceğine inandığım b ir sürü reçetem var. Ben bunları yürürlüğe koyamadım. Çünkü, birinci adam

olmadığım için, bunları kabul ettiremedim. Yani, bu cesarette bir yönetim bulamadım. İçimde bir his diyor ki, ben bugün seçime girsem, kazanabilirim ve bunları birinci insan olarak yapabilirim. Yarın

Rabbülalemin, Allah huzuruna çıktığımda demez mi, 'Ey kulum, bu imkanın vardı, girseydin kazanırdın, bu insanlara bunları yapardın. Ve niye yapmadın’ diye bana sual sorduğu zaman, bunun cevabmı

verememekten korkuyorum.”

Korkut Özal, ağabeyi Turgut ö z a l’ın bu

sözlerini inançla aktardıktan sonra ekliyor: “Ve emin olun, bakm Allah huzurunda şahidiyim, bunun için girmiştir politikaya. Başka hiçbir amacı yoktur, kim ne derse desin.” __________________

E

v r e n

İ

l e

k o n u ş m a

ı i

S

□ Korkut Özal,

ağabeyinin

1977’de İzmir’den

MSP adayı olarak

20 bin oy aldığım

ve seçim i

“kılpayı”

kaybettiğini

belirtiyor. Turgut

Özal’ın önem li

kazancım ise

şöyle özetliyor:

“Seçilem edi, am a

siyaseti öğrendi”

mm

□ 1983’te Turgut Özal,

Korkut Özal’a şım lan

söylüyor: “Türkiye’nin

m eselelerini çözecek bir

sürü reçetem var. Bugün

seçim e girip kazanabilir

ve bunları birinci insan

olarak yapabilirim.

Yapmazsam, Allah

huzuruna çıktığım da 'Ey

kulum, bunları niye

yapmadın?’ derse, bunun

cevabım verem em ekten

korkuyorum”

. "|;V) <<

Ü

OZALLAR’IN ŞEYHLERİ

Turgut ve Korkut Özal kardeşlerin politik hayata girmelerinde, bağlı oldukları Nakşibendi Tarikatı’nın Iskerderpaşa Camii Dergahı Şeyhi Mehmet Zahid Kotku’nun büyük etkisi

olmuştu (solda). Kotku ölünce Özallar, yeni Şeyh Prof.Dr M.Esad Coşan’a danışmaya başladılar (sağda)

j g M g j S M j l İ i l S ■

« ¿ * 1 1

s?

T

URGUT Özal, 1977’de MSP’den İzmir adayı olarak

politikaya atıldığında, bir gün kardeşi Em ırum MSP Milletvekili ve Tarım Bakanı Korkut Özal’a gelip şöyle der:

“Yahu, ben nereye gitsem, 'Senin kardeşin güzel fık­

ralar anlatırdı’ diyorlar. Sen o fıkralardan birkaç tane bana vesene.”

Korkut Özal, yanında çalışan Haluk Süzer’in asker­

liğinde başından geçen fıkra gibi bir olayı ağabeyine an­ latır.

Haluk Süzer, Şanlıurfa’da askerlik yaparken, bir ge­ ce subaylar oturmuş içiyorlarmış. H aluk ise içki içmi­ yor. O gece subaylar ısrar etmişler, Haluk’a içki içir­ mişler. Bir bardak susuz rakıyı lıkır lıkır içen Ha­ luk’un gözlerinde şimşekler çakmış. Sonra H aluk’un kafasını bir boşluk sarmış. Bir ara masanın üzerine çı­ kıp, 'Ulan eşşoğlu eşekler!.. Bu meret bu kadar zevkliy­ di de bugüne kadar niye bana vermediniz?’ demiş. Ha­ luk’un anımsadığı son sözü bu. Ayılıp gözlerini açtığın­ da kendisini hastanede bulmuş. Meğer masadan aşağı düşmüş, patlayan kaşına birkaç dikiş atmışlar.

Korkut Özal kıssadan hisse çıkarıyor:

“Ağabeyime bunu anlattıktan sonra dedim ki: 'Poli­

tikanın üç safhası budur. Birincisi, bir sürü patırtı olur, bir şey anlayamazsın, sıkıntı çekersin. Sonra bir hoşluk dönemi başlar. Hoşluk döneminden sonra da karakol­ luk olursun. Bunu unutma’ dedim.”

SIİİSlS^B B Iö«.. .

BmH H H H Bh hBIİSI

¡1

; '

ORKUT Özal’m politikaya giren ağabeyi Turgut Özal’a

“kulağına küpe olması” için anlattığı fıkralardan biri şudur:

Tıp fakültesinde öğrenciler kadavra üzerinde uygulamalı ders

görüyor. İlk derste öğrencilerin tiksindiğini gören profesör:

“Her gün kesip biçeceksiniz, böyle tiksinmek olur mu?” demiş.

Eldivenleri giymiş, önündeki kadavranın orasını (Korkut özal, ağzına diye anlatıyor) parmağını sokmuş ve çıkarıp yalamış, son­ ra öğrencilerine dönerek:

“Kim yapabilir bunu?” diye sormuş.

İşgüzar tipler her yerde vardır ya, arkadan bir öğrenci fırlamış: “Hocam, ben yaparım.”

Gelmiş, eldiveni giymiş, parmağım aynen daldırmış ve yalamış. Öğrenci övgü bekleken profesör:

“Sersem, salak, dikkatsiz” diye bir güzel azarlamış. Öğrenci şaş­

kınlık içinde:

“Hocam niye kızıyorsunuz? Sizin yaptığınızı yaptım işte” der­

ken, hoca öfkeyle sürdürmüş:

“Benim yaptığımı yapmadın sen. Ben bu parmağımı soktum, ö-

bür parmağımı yaladım. Sen ise soktuğun aynı parmağı yaladın!”

Korkut Ozal, ağabeyi Turgut Özal’a verdiği politika dersinde,

kıssadan hisseyi çıkarıyor:

“Ağabeyime, 'Bak, aynı parmağı kimse yalamaz, dikkat et’ de­

dim. Politika böyledir. İnsanların yaptıkları ile niyet ettikleri ara­ sındaki farkı ahlamaya çalış. Politikadaki insanın görünen yüzü i- le arkada yaptığı iş çok farklıdır. Politikada, karşındakinin ne yap­ tığına çok dikkat edeceksin.”

K

ork u t Ö zal, daha sonra

ağabeyinin yuk ard ak i sözleri üzerin e kendisine şu y an ıtı

verdiğini söylüyor:

“T u rgu t, senin politikaya girm ende

benim gördüğüm şu var: E ğer eski p artilere geçit verm ezlerse, sen in çok ciddi b ir şansın olur. A m a eğer sen öteki p a rtile rin o rtam ında girersen h içb ir şan sın yok. Bu a sk e rle r habire p arti kapatıyorlar. Eğer ciddiysen, önceden git, bir ön m u tab ak a t yap. Yani, senin p a rtin in kapatılıp

kapatılm ayacağının h a v a sın ı al da, ortaya öyle çık. K apatılacaksa, boşuna u ğraşm a.”

K ork ut Ö zal, ağabeyine bu n ları

söyledikten sonra o lan ları şöyle anlatıyor:

“G itti, E vren P aşa ile konuştu. E vren P aşa h a tıra la rın d a O da

g a rn itü r olarak g irsin dedik’ diyor. Bu intibaı (E vren ’den) aldık tan so n ra kolların ı sıvadı. Önce kendisiyle iş h ay atm d a yakın olan, daha çok, m uhafazakar çevreyle konuştu. A n k ara’ya gitti, zem in aradı. P a rti kuracağı ortay a çıkınca m uazzam b ir

talep başladı. H erkesin k an a ati Sun alp

P aşa’y ı askeriye tutuyor, onun p a rtis i

ik tid a ra gelecek; C alp’m p a rtisi de m uhalefet olacak.”

- T urgut B ey, E vren ’e g ittiğ in d e , bu ik i p a rti h a k k ın d a k i d ü şü n celerin i de a n la m ış mı?

“A nlam ış. 'Biz ik i p artiy i

düşünüyoruz, sen de girm ek istiyorsan g ir’ dem iş E vren. A ğabeyim in MSP adaylığını ima ederek, eski p artilerin devam ı olacak p a rtile ri istem ediklerini de b elirtm iş. 'Yok’ dem iş ağabeyim, 'B en, M SP’nin devam ı filan diye b ir p a rti kurm uyorum ; ben bilakis dört eğilim i birleştirecek b ir p a rti k u ru y o ru m ’ .”

A ğab eyin in tek başına cesaretle

o rtay a çıkışına h a y ra n lık duyduğunu b elirten K orkut Ö zal’a o dönem de

T urgut ö z a l’la ilişk ilerin i soruyoruz.

Çok yakın ın d a olm adığını belirterek, b u n u n nedenini şöyle açıklıyor:

“B en b elirli b ir fik ir ham ulesi (yükü)

taşıyorum . MSP’liyim ve bun d an dolayı

: v.v:

da m ahkem em iz devam ediyor. Biz tencereyi k irletm iş kişileriz. (E vren ’e a it bu tanım lam aya gönderm e yapıyor.) Ağabeyim le biz a n ta n t kaldık. 'T urgut, dedim, ben zaten politikayı

sevm iyorum , girm eyi de istem iyorum . Sen d an ışırsan , h e r zam an başım ın üstünde. Am a benim seninle görünm em bile yan lış olur. Senin M SP’n in devam ı gibi b ir görüntüye girm em en lazım .’ “

K

o r k u t u n

e k

!

b

!

TURGUT’UN EMRİNDE

A

ğab eyin in üzerine MSP gölgesi

düşürm em ek için 1983 seçim inde ondan uzak d u ra n K orkut Ö zal, 1977 seçim inde ise, ağabeyi için canla başla çalışm ıştı. O zam an ikisi de MSP adayı idi; K orkut E rzu ru m ’dan ikinci kez, T urgut İzm ir’den askerlik arkadaşı

T alat Içöz (sonra İstanbul m illetvekili),

ay rıca benim damadım... B unlarm hepsi İzm ir’e gidip T urgut’un ekibi oldular.”

K o rk u t Ö zal, bu seçim kam panyasından T a la t Içö z’den dinlediği b ir seçim a n ısın ı da aktarıyor:

“T u r g u t B ey ilk defa kürsü d en m illete h ita p edecek. K ınık ilçesinin b ir yerinde, m eydana k ü rsü y ü kurm uşlar. F akat pek dinleyici yok. T a la t, Ağbi sen biraz geride dur, ben çığırtkanlık yapayım , m illeti toplayayım , kalabalık kıv am ın ı bulunca m ikrofonu sana veririm , sen a rtık ne söylersen söyle’ demiş. T a la t deneyim li olduğu için h alk ın anlayacağı dille konuşuyor, y an i yüksek teknoloji konuşm uyor. 'İy i adam topladım ’ diyor T a la t. 'T am kıvam ına geldi, döndüm T u r g u t B ey ’e ağabey tam am , dedim .’ Ağabeyim ne demiş T a la t’a biliy o r m usunuz?.. Konuş, konuş, sen devam et, çok güzel k o n u şu y o rsu n ’ dem iş.”

YARIN: KARDEŞ KORKUT’TAN AĞABEY TURGUT’A

(8)

ÖZAL ANLATIYOR

lu p ğ ııt Özal yanlış ya p tı'

Dm i'in ah kîîtniL ı/o n lıe ı n A İıfılıav a d’irniAC.î Aİffiıı_ 8 7 S6CİIHİIld6S1 0V1C6V6

‘T u rg u t B e y 'in e n b ü y ü k ya n lışı p o litik a y a g irm e si o ld u . 8 7 seçim in k a d a r ağırlığı o la n d e v le t a d a m ıy d ı, 8 7 se ç im in d e n so n ra p o litik a cı

▼ "'A ğ a b e y yanlış yapıyorsun, bu D alan ~ sana y a r olm az? dedim . N itekim dediğim çıktı"

▼‘"Ben seçm enin reyini alacağım diye yanlışlar ya p m a m 1 dem iştir. A m a sonra­ dan aynı T u rg u t Bey, politikacı olunca, 'B e n seçim den önce zam ya p a ca k ka ­ d a r enayi m iyim ? 1 dedi"

siminden o ld u

'Yahu Korkut, senden başka yanlış yaptığı­ mı söyleyen yok' deyince şu cevabı ver­ dim: 'Demek ki, bir dostun ben kalmışım"' ▼"1989 seçim gecesi Turgut Bey büyük bir

şok yaşadı. Ben de oradaydım. Bir sürü insanlar vardı. İşadamları, Semra Hanım'ın yakın dostları, papatyalar vardı yani. Biz orada gariban kaldık

(9)

¿¡ifâftl S*uW,* £ Ç ^

iS$&wéS>'-Ht:

■'%/¥*

w

' 9

IBI B B BSB

K

orkut Özal’m evine gelen ANAP

İstanbul İl Başkam Topbaş, Turgut

Özal’dan yakmıyor. “Sanki biz

burada yokuz, her m eseleyi Dalanla

çözmeye çalışıyor. Artık istifa edeceğim ”

en o sıralarda yanlış politikalar uyguladığı

i ££

.için ağabeyime pek gitmiyordum, ama

'Eymen’in durumu üzerine gittim,

'Ağabey yanlış yapıyorsun, bu Dalan sana yar

| olmaz’dedim. Nitekim dediğim çıktı”

urgut Bey’in en büyük yanlışı

politikaya girmesi oldu. 87

seçiminden önceye kadar ağırlığı

olan devlet adamıydı, 87 seçiminden sonra

politikacı oldu. Ben bunu tenkit ettim”

‘Ağabeyimi sert

biçimde eleştirdim

I

K

o r k u t1989 Mart’mda yaşadığı özai, a n a p’ui yerel seçim yenilgisi şokunu anlatırken, ağabeyi Turgut Özal’a sert eleştiriler yöneltiyor. İşte temel eleştirisi:

“Turgut Bey başlangıçta

politika yapmadı, siyaset yaptı. Ben buna devlet adamlığı

diyorum. Türkiye’nin meselelerini çözmede, Türkiye’yi yeni bir yapıya kavuşturmada, Türkiye’yi dışarı açmada bir sürü yenilik yaptı. Bunlardan sonra, Turgut Bey’in en büyük yanlışı politikaya girmesi oldu. 87 seçiminden önceye kadar ağırlığı olan devlet adamıydı, 87

seçiminden sonra politikacı oldu.

Turgut Bey, Ben seçmenin

reyini alacağım diye yanlışlar yapmam’ demiştir. Ama sonradan aynı Turgut Bey, politikacı olunca, 'Ben seçimden önce zam yapacak kadar enayi miyim?’ dedi. İşte orada Turgut Bey devlet adamlığından politikacılığa dönüştü ki, ben bunu tenkit ettim. Kendisi politikada başarılı da olamadı, çünkü politikada deneyimi yoktu. Ayrıca, bana göre, politika başarılı olunacak bir yer değil. Politikada başar ılı olmuş insanları, ben yanlış işlerin başarılısı olarak görüyorum. Popülist davranışlarla başardı görünmüşler, onun faturasını ise Türkiye ödemiştir.”

T

u r g u t b e y

’I

n

YANLIŞLARI

B

u genellemeden sonra, Korkut

Özal sözlerini Turgut Özal üzerine somutlaştırıyor:

“B en ağabeyime daima

ANAP İstanbul İl Başkanı Eymen Topbaş bir gün Korkut Özal’ın evine geldi ve ağlamaklı

bir halde Turgut Özal’dan yakındı

‘KDV İslami vergi değil’

deyince lkırgut Bey bozuldu

O V diye anılan Katma Değer Vergisinin perde ar­

kasını anlatan Korkut Özal, bu noktada da

ağabe-'Politikacı olma lütfen. Seçim kaybedeceksen doğrularla kaybet, sakın politikacı olup yanlışlarla kazanmaya kalkma’ dedim. Bir misal vereyim. Eymen Topbaş Bey vardı, İstanbul (ANAP) İl Başkanı, Allah rahmet eylesin, çok iyi, fazüetli bir insandı. Siyasete sırf Turgut Bey olduğu için girmişti. Yoksa, bunlar işadamıdır, politikaya girmez; onun aüesinden de giren b ir tek odur. Şimdi, Eymen U başkanlığı yapıyor ve b ir mücadelenin içinde. Çok zor şartlarda ANAP’ı İstanbul gibi bir yerde savunuyor. Bir gün bana eve geldi, bu odada ağlamaklı bir vaziyette:

- 'Ağbi ben ne yapacağımı

şaşırdım, istifa etmek istiyorum’ dedi.

- "Ne oldu?’ dedim.

_ - 'Bizi hiç dinlemiyor (Turgut

Özal’ı kastediyor). Sanki biz yokuz. Hep D alan’la meseleyi çözmeye çalışıyor. Ben burda il başkanıyım, bana hiçbir yetki tanımıyor.’

L isteler çıkmış, Eymen’in

haberi yok. Baştanbaşa yanlış bir iş. Eymen canla başla çalışıyor, onu hiç kaale almamışlar. Ben o sıralarda, yanlış politikalar uyguladığı içir, ağabeyime pek gitmiyordum. Ben onun devlet adamlığı tarafına yardımcı olmaya çalışmıştım. Baktım ki, çevresi değişti, etrafında öyle kimseler belirdi, isim vermek istemiyorum, ayağımı kestim.”

İSTANBUL DALAN’A

TESLİM

E

vet, Korkut Ö zal, ağabeyi

Başbakan Turgut Özal ile ilişkilerini seyreltmişti, ama

İstanbul İl Başkanı

Eymen Topbaş’ın bu

anlattıkları üzerine kalkıp Ankara’ya gitti. Turgut

Özal’a olup bitenleri

anlattıktan sonra sordu:

“Ne oluyor?” Turgut Özal net bir

yanıt veremedi. Kardeşine göre, “Doğru yapıyorum” diyemedi; çünkü Eymen’i de takdir ediyordu. “Ne yapabilirdim?” gibi bir havadaydı. K orkut Özal açık konuştu:

“Yanlış yapıyorsun,

dedi. Senin burada

Eymen’e ağırlık vermen

lazım: Çünkü,senin partin

Eymen’le var, Dalan bir

belediye başkanı.”

Biraları bize aktaran Korkut Özal, sanki o

günün tepkili coşkusuyla sesini yükseltiyor:

“Ne yapmış, biliyor

musunuz?.. Bütün isimleri

Dalan tespit etmiş.

İlçelerin adaylarının

1989 yerel seçimlerinden önce Turgut Özal’ın İstanbul’u teslim ettiği Bedrettin Dalan, parti

örgütünden tepki görmüştü

hepsini Dalan belirlemiş. Eym en’in hiç hükmü yok, İstanbul’u olduğu gibi D alan’a teslim etmiş. Ben Turgut B ey’e,

Dalan’ın kendini partiden

soyutlayan bir çizgide gittiğini anlattım, D alan’dan sana yar olmaz’ dedim. Nitekim dediğim çıktı. Dalan adaylığı aldıktan sonra, 'Ben ANAP olarak değil,

Dalan olarak çıkıyorum’ dedi.” .. Korkut Özal o gün Turgut Özal’ı “Ağabey yanlış

yapıyorsun” diyerek birkaç kez uyarmıştı. Sonunda ağabey

Özal’m yanıtı şu oldu:

“Yahu Korkut, bir sen benim

yanlış yaptığımı söylüyorsun, başka kimse bunları söylemiyor.”

Kardeş Özal’m yanıtı ise

şöyleydi:

“Bak ağbi, bunun manası

şudur: Demek ki, bir dostun ben kalmışım. Çünkü, ben acı söylüyorum, sana acı geliyor. Ama bunun sonucunu mahalli seçimlerde göreceksin.”

olmadığım, ANAP’m yine tek başma iktidar olacağım söylemiştim sana. Ama şimdi, işte o korktuğum olacak. Bu seçimde babanm çok zor bir durumla karşılaşacağım görüyorum.”

Ahmet Özal, Amerika’ya

gitmedi, seçim gecesi babasının yanında oldu.

Korkut Özal o geceyi

anlatıyor:

“Seçim gecesi Turgut Bey büyük bir şok yaşadı.

Ben de oradaydım. O gece kendi çevresi, bir sürü insanlar vardı. İşadamları,

Semra Hanım’m yakın

dostları, papatyalar vardı yani. Güneş Taner, Adnan

Kahveci de oradaydı.

Hepsi seçimi

kazanacaklarım düşünerek kutlamaya gelmişler. Hepsi oradaydı. Biz orada gariban kaldık. Ben onların içine

giremedim; o toplum ayrı bir toplum, bizim

alışmadığımız b ir toplum. Ben ilk defa yadırgadım. Ben belki biraz muhafazakarım, ama evin içine bu kadar da her şeyin girmesine razı olmamak lazım. Ben politikanın P’sini evimin kapısından içeri sokmadım. Aileme de söyledim,

S

e

Ç İM GECESİ ŞOKU

rriurgut Özal’m oğlu Ahmet X Özal, o sırada bir işi için

Amerika’ya gidecek, 26 M art 1989 seçimi gecesi Türkiye’de

olmayacaktı. Korkut Özal,

“Sakın gitme, seçim gecesi

babanm yaratıdan ayrılma” dedi.

Ahmet Özal,

“Niye amca?” diye sordu. “Korkut Özal, 1987 milletvekili

seçiminden önce aralarında geçen bir konuşmayı anımsattı:

“Hani, 87 seçimlerinde

koalisyon mu olur diye korkuyordun ya. Ben sana o zaman böyle bir ihtimal

'Bu politika pis bir iştir’ dedim.”

‘ S

a k in îs t

İ

f a e t m e

S

eçim son uçlan n asıl geldi o gece? “Hem TV’lerden, hem

kompitürlerden geliyor. Daha ilk başta belli oldu zaten. Biz tecrübeli insanlarız, ilk gelen sonuçlardan durumu gördük. Yüzde 21.75’lik seçimdi o.

Ağabeyim hiç renk vermedi. Gece yarısında Y usuf ve ben, 'Gel ağabey, seninle konuşalım biraz’ diyerek onu alıp yatak odasma gittik. Konuşurken kendisine şunları söyledim:

- 'İstifa mistifa gibi şeylere

girme. Bu mahalli seçimi getirip seni istifaya zorlayacaklardır, îstifa edersen Türkiye’yi maceraya itersin. Senin kuvvetli bir Meclis ekseriyetin var; bununla Türkiye’ye doğru şeyler yapmaya çalış, işi götür.’

B iz bunları söylediğimiz zaman

bir şey demedi, ne yapacağını belli etmedi. O gece düşüneceğini söyledi, 'Durumu iyice görmek lazım’ dedi. Yatak odasma da gelip gidenler vardı; o gece bir

curcunaydı. Biz bu kadar söyledik, bırakıp çıktık oradan.

Turgut Bey ertesi gün, göreve

devam edeceğini bildiren meşhur konuşmasını yaptı.”

YARIN: EV R EN ’İN KUYUDAN ÇIK ARILIŞI

J I | _| 1

!j s}

/ J J j

sj

î Ü s lI

İ J

i

J i )

T

İ M

İ ! **li

j

j

i S

ı î i

T

u r g u t ö za l devlet

teşkilatında yeni bir

düzenleme yapmak amacıyla bakanlık sayısını azaltmış, bazı bakanlıkları birleştirmişti. O

S

erin perde arkasını Korkut 1 şöyle aldatıyor:

“Bu arada M ehm et Keçeciler

Planlamaya (DPT) gitmek istiyordu. Müsteşar olarak gidebilirdi. Turgut Bey ise onu, benim tavsiyem üzerine, partide tutmak istiyordu. Çünkü, birinin partiye sahip olması lazım. Ben o zaman ağabeyime şu tavsiyede bulundum:

- 'Bak, siyaset yüksek

bürokratlığa benzemez. Siyasette kollaman gereken, sahip olman gereken beş tane yer vardır.’

- 'Nedir onlar?’ dedi. - 'B ir kere parlamentoyla

ilişkilerin var, Bakanlar Kurulu’yla ilişkilerin var, diğer partilerle ilişkilerin var,

kamuoyuyla ve basınla ilişkilerin var, bir de kendi parti teşkilatınla ilişkilerin var. Bütün bunları

sağlam ellere teslim etmeye mecbursun. Partiyi bugün teslim edeceğin insan M ehm et’tir.’

- 'R azı edebiliyorsan, onun gelmesine karşı benim bir fikrim yok’ dedi.

M ehm et Bey’in (Keçeciler)

bana karşı saygısı vardır. Belki on defa konuştuk bu konuyu.

- 'Ben veto yedim, diyordu.

Veto edilmiş biri olarak politikaya girersem, handikap olur.

- 'O geçmişte kaldı, Türkiye’de yeni b ir dönem açüdı’ dedim.

B ir de M ehm et Bey’in MSP’li

olması vardı. O zaman MSP’liler ihtilale sebep olmak vesair sebeplerle pek karalanıyordu. Bu

ebeplerle M ehmet Bey politikanın içine girmek istemiyordu. Belki de haklıydı. Ama sonunda ben onu,

müsteşarlık gibi iyi sıfatı olan bir işe, sıfatı olmayan bir işi tercihe razı ettim. Hakikaten büyük fedakarlık yapıp, partide görev aldı.”

S P . ■

K

kyi Turgut ÖzaTı eleştirdiğini ve kendisinin buna d

S

"bozulduğunu" belirtiyor. Olayın başlangıcını şöyle anlatıyor Korkut Özal:

"K D V 'yi Türk Mâliyesi 20 yıldır konuşuyor. Turgut Bey'den öncekiler kaç defa konuya girmişler, fakat uy­ gulamamışlar. Turgut Bey, yakından biliyorum, M ali­ yecileri çağırdı, 'Bunu uygulayacağız' dedi. Turgut Bey'in özelliği budur; kendisi buna iş bitiricilik tabirini kullanmıştır. Bunu uygulayacağını söyleyince, ben de, 'H e r şey hazır mı?' diye sordum. 'Bazı eksikleri uygula­ ma sırasında tamamlanır' dedi. Bakanlar Kurulu toplan­ tısından sonra yanına gitmiştim. Bakanlar da oradaydı, hepsi arkadaşımız tabii, onların yanında bana:

- 'Korkut, bu KDV islami yapıda bir vergi değil mi?'

diye sordu. O öyle düşünüyormuş.

- 'Yok, dedim, İslami açıdan baktığınız zaman, bu,

islami yaklaşıma uygun bir vergi değil. Çünkü, tüketici­ ye yüklüyorsunuz, fakir fukaraya yüklüyorsunuz bunu. Hatta, fakirin ekmeğinden bir parça alıyorsunuz. İslam, vergiyi servetten alır. Bizim Anayasa'nın felsefesi de bu­ dur. Gelirden vergi almak yanlıştır, vergi servetten alı­ nır. Hiç değilse zaruri ihtiyaç maddelerinde bunun ora­ nını düşük tutun.'

Ben bunları söyleyince, doğrusu Turgut Bey biraz

bozuldu. Maliye Bakanı Kurtcebe (Alptemoçin) de, 'Hakikaten bu doğru, birdenbire yüklenmeyelim' dedi. Nitekim sözümü kabul ettiler ve gıda maddelerinde KDV'yi yüzde 1 yaptılar. Turgut Bey orada bir cin fikir­ lilik etti, faturalı yaşam lafını çıkardı, 'Bu faturalı yaşam, bir yerde, vergi dışı ekonomiyi küçültür' dedi."

Cinlioğlu sülalesi

O zallar’m babası Muhammedi Efendi, ailenin tek oğlu.

Özenle yetiştirilmiş. Annesi Hafize Hanım ise 6

kardeşin biri. Onun yetişmesi farklı

-ORKUT Özal, doğumur

lohbeti sırasında

Özallar’ın annesi Hafize Muhammed

* i*

Hanım ile babaları Efendi.

m

K

ORKUT Ozal, doğumunu ve ailesini bir çay sor

şöyle anlattı:

“29 Mayıs 1929’da Malatya’da doğdum. 29 Mayıs’ın iki özelliği var. Biri, bilindiği gibi, İstanbul’un fetih günü.

(Korkut Özal İstanbul’un fethine o

kadar çok önem verir ki, fetih

yıldönümü mitingler inden başka hiçbir mitinge katılmaz. Bunun dışında bir tek 12 Eylül arifesindeki meşhur Konya mitingine katılmış, o da başma dert açmıştır.)

29 Mayıs’ın ikinci özelliğini ise, sonradan öğrendim. Yılda iki kez güneş Kabe’nin tam zenitine gelir, yani o saatte güneş tam kıbledir. Bu günlerden biri 29 Mayıs’tır.

Rahmetli annem Hafize Hanım

öğretmen. Beni doğurduğu gün 5 kilometrelik yol yürüyerek okula gitmiş. Hidayet Okulu diye uzak bir okul. 'Birden işaretler geldi, doğum olacak. Nasıl hızla koşuyorum eve, yolda doğurmaktan korkuyorum’ diye

tirdi. Tam o sırada bir sağanak

başlamış. Evin önüne gelmiş, selden kapıya geçemiyor. Neyse ayağında şaşonlar varmış, sonunda suya dalıp girmiş eve. Biraz sonra da doğmuşum, böyle tufanlı bir günde.

Babam Mehnıed Sıddık Özal. Asıl

adı Muhammed Efendi diye bilinirdi. Sülale adımız Cinlioğlu. Eski

Malatya’dan gelme. Şimdiki Malatya eski Malatya'nın yazlık bir semtiymiş. Soyadı Kanunu’ndan sonra babam Özal soyadmı almış.

En büyüğümüz Nemide diye bir

kızdır, 10 aylıkken vefat etmiş.

Arkasından rahmetli Turgut ağabeyim olmuş, 13 Ekim 1927’de. Benimki, malum 29 Mayıs 1929. En küçüğümüz Y usuf un doğumu 21 Ocak 1940.

İCÜRT BASKINLARI

Babam 16 sene medrese tahsili

görmüş. Çok iyi Farsça, Arapça bilirdi. O zamanın medreselerinde fizik, matematik, hepsini öğretirlermiş. Mesela, babamın matematiği çok iyiydi. Hafızası kuvvetti, çok zeki bir insandı.

Annem de öyleydi, onun da çok zeki olduğunu bitiyorum.

Annemin aslı Çemişkezek’ten gelme.

Fırat'ın öteki yakasında Elazığ’m Çemişkezek kazasının Torna mezrasından gelmişler. Şimdi Keban Gölü’nün altında kaldı Torna mezrası. Dersim’in Kürtieri, gelip gelip onları basarlarmış. Sonunda bunlar kendilerini kurtarmak için muhacir (göçmen) olmuşlar; dedem gelmiş Malatya’ya yerleşmiş. Orada altı çocuğu olmuş, annem onların üç numarası.

Babam din hocalığı kapısı kapanınca

öğretmenliğe dönmüş. İki defa başarısız evlilik yapmış; kısa evlilikler, çocuğu olmamış. Annemle üçüncü evliliği.

Babamı halası büyütmüş. Halamıza C inlioğlulann Bibisi derler. Bibi, hala

manasına. Babam ailenin tek erkeği kalmış, onun için kendisine çok ihtimam etmişler (özen göstermişler). En iyi tahsili verdirmişler ve öyle mahalle çocuklarının da araşma sokmamışlar. Buna karşılık annem altı kardeşin biri; onun yetişmesi daha farklı.”

Referanslar

Benzer Belgeler

Temelinde bilgisayar gibi işleyen bir evrende yaşadığımıza kanıt olarak, sürekli görülen fiziksel olaylara kuantum mekaniksel düzeyde baktığımız- da kesikli bir yapıya

Therefore the main goal o f this research is to find the range of the dose that stops the growth o f the mushroom Pleurotus Ostreatus and studying the

Bilinçli farkındalık felsefesinin yabancı bir kültür felsefesine dayanması ve yapılan araştırmalar sonucu Türkçe yazının anket formunun hazırlandığı

Günümüzde birçok şirket için marka ve markanın temsil ettikleri şirketin en önemli varlıkları halini almış; rekabetçi yapılarının, günümüzdeki ve gelecekteki

Her akşam dünya sorunla­ rını tartışma ve sık sık ağız ça- tışmalan; bir daha aynı masa­ da oturmamaya karar verme­ ler.. Öfkelenince gider ayrı bir

Yılları, asırları en güzel şekilde geri getiren Nurhan Damcıoğlu’ndan başka bugün birde Huysuz Virjin var.... Seyfi Dursunoğlu adında yakışıklı gencin,

Yedi Günde genç muharrir Mekki Sait Be - yin tstanbulun muhtelif köşelerini bir fotoğraf sadakatile tesbit eden de.. ğerli reportage (röportaj) lannı bu •