• Sonuç bulunamadı

Klasik Türk Müziği'nden Caz'a:Kanun

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Klasik Türk Müziği'nden Caz'a:Kanun"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

S .

(2)

10. yüzyılda büyük İslam alimi Farabi tarafından icad edildiği rivayet edilen kanun, aslında köken bakımından Antik Çağ’a, Eski Mısırlılar’a, Sümerler’e ve dünyanın daha birçok farklı medeniyetine uzanan bir tari­ hin ve coğrafyanın ürünüdür. Bu nedenle kanun; temel pren­ sibi aynı kalmak kaydıyla, şek­ len ve kullanım açısından fark­ lılıklar göstererek değişik isim­ lerle, değişik kültürlerde karşı­ mıza çıkmaktadır. Aslî yapısı, düz bir tahta üzerine paralel olarak gerilmiş tellerden oluşan kanun, çeşitli şeklî farklılıklarla Japonya’da “Koto”, Finlandi­

ya’da “Kantele”, Macaristan’da “Hungarian Zither”, Estonya’da “Kannel”, Rusya’da “Gusli”, Ko­ re ’de “Kayagum” ve Arabis­ tan ’da bizdeki gibi “K anun” adıyla kullanılm aktadır. Lir, Çeng (H arp’m atası), Harp, Santur da aynı prensiple yapıl­ mış enstrümanlardır.

Görülen o ki; kanunu belli bir kültüre, bir millete mâl etmek yanlış olur. Bana göre de bu enstrümanı esrarlı ve cazibeli kılan bu evrenselliğidir.

İcadından sonraki uzun tarihsel süreçte kanun, birtakım deği­ şiklik ve eklemelerle bugünkü şeklini almıştır. Başlangıçta kul­ lanılan “kiriş tel” dediğimiz ba­ ğırsaktan yapılmış teller, günü­ müzde yerini naylon tellere

bı-Kökeni Antik Çağ’a kadar uzanan kanun, bazı şeklî farklılıklara rağmen, düz bir tahta üzerine paralel olarak gerilmiş tellerden oluşan temel prensibi aynı kalmak kaydıyla değişik kültürlerde icra edilen bir enstrümandır. / The kanun is an instrument whose roots stretch back to antiquity. It is one of a large family of similar instruments consisting basically of parallel strings stretched over a flat board, and played by many different cultures.

A ltho u gh in ven tio n o f the kanun is ascribed to the great 10th century Islamic scholar Farabi, in fact it is an instru­ ment whose roots go back much fu r th e r to the A n cien t Egyptians, the Sumerians, and m any other ancient civilisa­ tions geographically wide apart. Counterparts o f this instrum ent therefore appear under different names and in diverse forms in different coun­ tries. Fundamentally consisting o f parallel strings stretched across a flat board, this family o f instrum ents includes the koto o f Japan, the kantele of Finland, the Hungarian zither, the kannel o f Estonia, the gusli o f Russia, the kayagum o f Korea and the kanun of Turkey and Arabia. Slightly more dis­ tant relatives are the lyre, the çeng (ancestor o f the harp), the harp a n d the sa n tu r (d u l­ cimer). As a result it is impossi­ ble to ascribe the kanun to any specific nation or culture, and in my opinion this universality is one o f the in s tr u m e n t’s attractions.

A long process o f modification over the centuries shaped the kanun as we know it today. In the 20th century, for example, gut strings have made way for

nylon strings. Until the 19th century Turkish musicians had to adjust the strings according to the mode o f each composi­ tion they played, in addition to pressing the tips o f their fingers onto the strings to sharpen or

(3)

rakmıştır. Son yüzyıla kadar, makamları çalmak için kanû- niler, seslendirmek istedikleri makama göre akortlarını ya­ parak bu sazı icra ederler; küçük değişiklikleri, yani be­ mol ve diyezleri ise parmak uçlarıyla tellere bastırarak el­ de ederlerdi. Bu durum sazın sınırlarını daralttığı, icrasını zorlaştırdığı için mandal de­ diğimiz dökümden yapılan metal parçacıklar kullanılma­ ya başlandı ve enstrümanın sınırları genişletilerek icrası daha pratik hale getirildi. Mandal dediğimiz bu metal parçacıkların sayıları icracı­ nın ihtiyacına göre azaltılıp çoğaltıldı. Bu değişikliklerin yanı sıra, işaret parmaklarına takılan deniz kaplumbağası­ nın sırtından yapılmış mızrap ve onu tutan metal yüzükle çalınması, akordunun anah­ tar dediğimiz metal aletle ya­ pılması enstrümanın eskiden beri değişmeyen özelliği ola­ rak kaldı.

Dünyanın bu kadar küçüldü­ ğü günümüzde, kanunu mü­ ziğin her dalında kullanmak artık mümkün hale gelmiştir. Burada bütün payın sadece icracıların olduğunu söyle­ mek ve sahiplenmek ise bü­

yük bir yanlışlık ve haksızlık olur. Çünkü bu enst­ rümanın yapımında büyük bir emek ve ustalık vardır. Çalanlar ve dinleyiciler o kadar şanslıyız ki; bu enstrümanı en iyi yapanlar hemen yanı ba­ şımızda ve hayattalar: Ejder Güleç ve Kenan Öz- ten. Onlara duyduğum minneti burada

belirtme-Türkiye’de kanun çalanların ve dinleyenlerin büyük jansı, bu enstrümanı en mükemmel biçimde imal eden iki ustanın; Ejder Güleç (en üstte) ve Kenan Özten’in (üstte) ha­ yatta ve yambajımızda olmaları.

İn Turkey kanun players and audiences are fortunate that two of the finest kanun makers are dose at hand and stili living: Ejder Güleç (top)

and Kenan Özten

(above).

flaten the pitch slightly where neces­ sary. Since this limited the range of the instrument and made changing modes a labourious process, metal pegs were introduced which could be fixed on or removed as desired to alter the length o f the strings, and so change their pitch in a sin­ gle movement. But the kanun is still played using tortoiseshell picks fixed to metal rings worn on the m usician’s fingers, and still has tuning pegs.

At a tim e when the world has become so m uch smaller, the kanun has been adopted by many types o f music to which it was once a stranger. To give all the credit for this to the m usicians would be doing an injustice to the makers of this instrument, which is the product o f great labour and skill. Both musicians and audiences

(4)

t,u. t on jmngg seıur a

vmmg J?

w w f? ' r ' : '

v/BSSSSS

IS1 den g e­ çe m e y e c e gim.

Kanun yapım ında kullanılan ağaçlar çok çe­ şitli: Göğüs ladin ve çınar; burgu tahtası ıhlamur; burgular abonoz, şimşir, gül, kızılcık; arka pak ıhlamur; çevresi ve tellerin ba yer gürgenden yapılır. Rezonansı eşiğin hemen altında bulunan deri sidir. Görüntüsünün daha estetik için, istendiğinde kafesler ve çevre işlemeler sedef ve bağadan yapılabilir. Bunu en iyi işleyen usta, günü­ müzde Kenan Özten’dir. Kanun öylesine sihirli bir enstrüm andır ki; nereye koysanız, nasıl çalsanız gösterdiği uyum ve ahenk­ le, hiçbir zaman “burada ne işim var?” demez. Ve sihrini hep muhafaza eder. Büyük bir orkestra ile bütünleşe­ bildiği gibi, kişisel duygula­ rı en güçlü biçimde ifade eden solo bir enstrüm an özelliklerine de sahiptir. Kullanımındaki bu geniş alan, farklı özelliklere sahip m üzisyenlerle birleşince birçok değişik icranın orta­ ya çıkmasına sebep olmak­

tadır. Dolayısıyla kanûniler arasındaki icra farklı­ lıkları, sazendenin enstrümanı ile kendi kültürü arasında kurduğu ilişki neticesinde oluşur dersek yanlış olmaz.

Kanunun görüntüsünün daha estetik olması için, istendiğinde kafes­ ler ve çevre ijlemeler sedef ve bağadan yapılabilir. Kenan Öz- ten’in yıllar önce kendisi için yaptığı kanun, bir enstrü­ man olmasının yanısıra gerçek bir sanat eseri görünümünde. / To enhance the beauty of the instrument, it is sometimes inlaid with mother-of-pearl and tortoiseshell. This kanun which Kenan Özten made for himself is not ju st a musical instrument but a work of art.

are fortunate that the best kanun makers, Ejder Güleç a n d Kenan Özten, are close at h a n d a n d still alive, and I must take this opportunity to express my gratitude to them.

Diverse types o f wood are used in the production of the ka n u n: cedar a n d plane for the soundbox, lin­

den fo r the peghoard, ebony, boxwood, rosewood, or cornelian cherry for the pegs, linden fo r the back- board, and hornbeam fo r the su rro u n d a n d the board to which the strings are attached. A strip o f kid- skin beneath the bridge provides resonance. To enhance the beauty o f the instrument it is some­ times inlaid with mother-of-pearl and tortoiseshell,

(5)

Son yüzyılda kanunun sı­ nırlarını genişleten, icrası­ nı daha pratik hale geti­ ren kimi değişiklikler ya­ pıldıysa da, bir metal yü­ zükle parmaklara tutturu­ lan ve deniz kaplumbağa­ sının sırtından yapılan mız­ rapla çalınması, onun değişmeyen

özelliği olarak kaldı. / Although some modifications have been made to the kanun over the past century to make it easier to play and over­ come its limitations, it is still played using tortoiseshell picks fixed to metal rings worn on the mysician’s fingers.

Özellikle bizim müziğimizde enstrümanın icrası bestekardan çok icracının müzik kültürüne, sos­ yal çevresine ve müzik anlayışına bağlıdır. Bir Ka- nûni Hacı Arife, bir Haşan Ferit Alnar’a, bir Veci- he Daryal’a bu şekilde bakmak ve aralarındaki üslup farklılıklarını böyle değerlendirmek gerekir. Çağlara ve kültürel değişimlere bağlı olarak mü­ zik ve müzik anlayışı da değişiyor. Nitekim ka­ nun, geleneksel müziğin enstrümanı olmakla bir­ likte, çeşitli çağdaş müzik formları ile de çok güç­ lü bir uyum sağlayabilmektedir. Bu satırların ya­ zarının, dünyanın en önemli müzik organizasyon­ larından biri olan Montreux Caz Festivali’nde, trompetin efsane ismi Clark Terry ile* aynı sahneyi paylaşarak kanunla caz yaptığını belirtmem, sanı­ rım bu enstrümanın ne kadar geniş bir alanda kullanılabileceği konusunda bir fikir verir.

Bazen bir aşığın yüreğindeki sevgiyi, bazen okya­ nusun derinliklerinden gün ışığına çıkmaya çalı­ şan kabarcıkları, bazen de neşenizi parmaklarını­ zın uçlarına yansıttığınızda çıkan şıkırtıyı dile geti­ ren bu enstrüman öylesine esrarlıdır ki; neyi an­ latmasını istiyorsanız, sadece tellerine fısıldamanız

yeterlidir. •

and the finest living crafts­ m an o f such work is Kenan Ozten.

The ka n u n is such a bewitching instrument that wherever it is introduced an d whichever style it is played in, its rapport and harmony are such that you never wonder what it is doing there. It always pre­ serves the same ability to enchant. It fits perfectly into a large orchestra, or played solo expresses personal em otions with o u t s t a n d i n g power.

When this broad spec­ trum o f application is joined with musicians o f diverse attributes, the kanun naturally fin d s a place fo r itself in m any different types o f music. As a result, differences between the styles o f different kanun players may be said to derive from the rela­ tionship between the musician and his own cul­ ture.

Particularly in Turkish music, the style of playing is dependent not so much on the composer as on the musical culture and viewpoint of the musician. Such renowned kanun players as Kanuni Haci Arif Hasan Ferit Alnar or Vecihe Daryal and the differences o f style between them should therefore be evaluated in this light.

Music and concepts of music vary over time and in relation to cultural changes. So although the kanun is a traditional musical instrument, it adapts marvellously to diverse forms o f modern music. When I say that I shared the stage with the legendary trumpeter Clark Terry at the Montreux Jazz Festival, playing ja z z on the kanun, it will give you an idea o f just how broad this instru­

ment’s application can be.

This instrument, which sometimes voices the pas­ sionate feeling of a person in love, sometimes bub­ bles trying to rise to the surface from the depths of the ocean, and sometimes your own happiness echoing in your fingertips, is so evocative, that whatever you wish to express you have only to

whisper to the strings.

•Hakan Güngör, kanûni. ' Hakan Güngör is a kanun player.

4 4

S K Y U F E K A S IM N O V E M B E R 1 9 9 9

Kişisel Arşivlerde Istanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bunların eski kadrolarına bağlı olarak en son ayda almakta oldukları aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatları ile diğer malî hakları (fazla çalışma ücreti hariç)

“GEÇİCİ MADDE 20- 2017 yılında Sosyal Güvenlik Kurumuna verilen aylık prim ve hizmet belgelerinde kayıtlı sigortalı sayısı ortalaması 1 ila 3 olan, imalat sektöründe

Özürlülerin yetenekleri doğrultusunda yapabilecekleri bir işte eğitilmesi, meslek kazandırılması, verimli kılınarak ekonomik ve sosyal refahının sağlanması

Bir kamu kuruluşunun, topladığı kişisel verilerin saklanması için bir bulut hizmeti sağlayıcısıyla sözleşme yapması ve bulut sağlayıcısının verileri belirli bir

 Divan Ankara'da Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyetinde Divan Ankara'da Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyetinde olağan olarak Haziran ve Ekim aylarında

o Henry, A.(ed.), Stone Conservation: Principles and Practice, Donhead, Wiltshire 2006. G., Taşların Bozulma Nedenleri, Koruma Yöntemleri,

7- Toplantı yılı Kasım ayı başında padişah buyruğu ile açılır ve mart başında padişah bulruğu ile

Avusturya Liseliler Kartçınar Klasik Türk Müziği