Abdülhamit kendisine bir mektup yazan Mithat Paşanın
hareketine fena halde sinirleniyor ve onu saraya davet
ederek elinden sadaret mührünü aldırıp İzzettin vapurile
hudut harici ettiriyor
— 3
M
emleketin maruz kaldığı tehlikeler asık bir şekilde ortaya çıktıktan, Hersek isyanı ve Bulgar kıyam ı patlak verdikten sonra Mahmut Nedim Paşa tekrar Sadarete getirilmişti. Fakat Sultan AbdUlâzizin bu isabetsizliğini halk affedememiş, Talebei Ulûm bazı münevver hocaların ve «Y en i Os manlIlar* cemiyeti mensuplarının teşvikile Mahmut Nedim Paşanın azlini istemek zorunda kalmış ve Mithat Paşanın sadarete gelmesini temine çalışmıştı. Bu şartlar için de Mahmut Nedim Paşa azledilmiş ti. Fakat Sadarete Rüştü Paşa, ve Seraskerliğe Hüseyin A vn i Pa şa getirilmişlerdi.Hüseyin A vn i Paşa, memleketin maruz kaldığı idaresizlikten ve ta kip edilen k ey fî usullerden müte essir olduğu ve idarei maslahat po litikasına bir an evvel nihayet ver mek istediği için Sultan Abdülâzi- zin hal’ini lüzumlu görüyordu.
Bu düşünce yavaş yavaş «Y en i OsmanlIlar» cemiyeti erkânı ara sında da iy i karşılanmağa başla mış ve bu emelin sekteye uğrama dan tezelden kuvveden fiile çıka rılması çarelerine baş vurulmuş tur. Esasen halkm ekseriyeti Sul tan Abdülâziz aleyhine dönmüş,
ve bu işe kimsenin engel olacağı korkusu kalmamıştı. Bu itibarla Serasker Hüseyin A vn i Paşa, Har biye mektebi Nazırı Süleyman, Da- rişûra Reisi Redif, Bahriye Na zırı Kayserili Ahmet paşalarla an laştıktan sonra Rüştü Paşa sada retinde Şeyhislâm Haşan Hayri E- fendinin verdiği fetvaya dayana rak Sultan Abdülâziz hal olunmuş ve yerine Veliaht Murat Efendi tahta cülûs ettirilmiştir.
Fakat Sultan Murat dimağ has talığına müptelâ olduğundan, cü- lûsundan 93 gün sonra, tahttan in dirilmiş veliaht Hamit Efendi Pa dişah olmuştur. Sultan Abdülha mit, tahta çıkmazdan evvel Meş rutiyetin ilânını Mithat Paşaya karşı taahhüt etmiş bulunuyor du.
Bütün bu değişiklikler ve cülûs- lar memleketin selâmeti ve halkın saadeti namına yapılmış ise de, ne yazık ki, yukarda da işaret et tiğimiz gibi, bunlardan beklenen gayeye varılamamış, en nihayet Osmanlı saltanatı, hanedanın en müstebit ve haifi bulunan Sultan Abdülhamit gibi bir hükümdarın keyif ve idaresine tâbi kalmıştır.
*
S u lta n ^ ^
Sultan Hamit 31 Ağustos 1876 tarihinde padişah olmuştu. Kendi si Osmanlı Padişahları arasında en ziyade istibdat yapan bir hü kümdar olduğundan şahsiyeti ve itiyatları hakkında biraz tafsilât vermek faydadan hali değildir.
Sultan Abdülmecidin oğlu - olan Sultan Abdülhamit, Sultan Mura dın küçük, Sultan Reşadm ve Vah- dettinin büyük kardeşidir.
Hemşirelerinden biri Taifte Mit hat Paşa ile boğdurulan Damat Mahmut Celâlettin Paşanın zevce si Cemile Sultandır. Diğer hemşire si Seniha sultan, Damat Mahmut Paşanın zevcesi ve Prens Sabahad- din ile Lütfullah Beylerin annesi dir. Diğer hemşiresi Fatma Sultan ise Mithat Paşa ile mahkûm edi lenlerden Taifte vefat eyliyen Da mat Nuri Paşamn eşidir.
Sultan Abdülhamidin annesi 1849 yılında yirmi yaşında kalp sektesinden ölmüştü. Babası Sul tan Abdülmecit ise kırk yaşların da veremden vefat etmiştir.
Genç yaşında annesini kaybeden Hamit, çocukluğunu Sultan Abdül meeidin dördüncü haremi Perestide kadın efendinin yanında münzevi bir surette geçirmiştir. Sonraları Sultan AbdUlâzizin annesi Pertev- niyal Sultan Efendinin himayesi ne sığınan bu hırçın şehzade, ha misinden büyüye inanmak, fal ve sihire itikat etmek gibi ruhî iti
yatlar edinmiş ve göze görünme yen kuvvetlerle çok meşgul ol muştur. Tab’an çok hasisti ve içki kullanmazdı.
*
Abdül ha m ¡din gjzlj
düşünceleri^
Sultan Abdülhamır meşrutiyet ilânı gibi bazı şartlar altında tah ta çıkarılmıştı. Fakat bu kayıt ken dişini sıkıyor, v e bu bağdan kurtul mak için çareler arıyordu. İlk iş olarak kanunu esasi projesini ha zırlamakla meşgul bulunan ve meş rutiyetin ilânını umde edinen Mit hat Paşa, Ziya Paşa, ve Namık Kemal Beylerden kurtulmağı ve •Yeni Osmanlılar» cemiyetinin en nüfuzlu âzası olan ve memlekette büyük varlıklar yaratan bu azim li mücadele kahramanlarından ya kayı sıyırmağı düşünüyordu. Bu nun için mebus seçilmesini muhte mel gördüğü Ziya Beye «Paşa» pa şalık payesi vermiş, ve Berlin se fareti müsteşarlığına gönderilme sini istemişti. Bu hususta Başkâtip Sait Paşa kanalile artık Sadrazam bulunan Mithat Paşaya tahriri teb ligat bile yaptırmış ise de «Y en i Osmanlılar» cemiyeti mensuplan bu tayini tasvip etmemiş ve Ziya Beyin (Paşa) İstanbuldan ayrılma sını muvafık bulmamışlardır. İşte bu yüzden bu tevcih akamete uğ ramıştır.
Bu muvaffakiyetsizlik Sultan Abdüihamitte bir tesir ve kin dalgalan yaratmış ve fakat «insi hareket etmek kararını vermiştir.
Mithat Paşa bir taraftan Bosna - Hersekte zuhur eden isyan mü- nasebetile Istanbulda tersane salon larmda toplanan İngiltere, Fransa, Avusturya, Alm anya ve Rusya murahhaslarından müteşekkil mil letlerarası konferans: müzakerele rinin bir an evvel iy i bir neticeye varmasını temine uğraşırken di ğer taraftan kanunu esasinin ilânı ve mebusan meclisinin açılması tedbirlerini hazırlamağa çalışıyor ve mutemedi bulunan arkadaşları nın yanından ayrılmasını istemi yordu.
Fakat Sultan Abdülhamit de kendi noktai nazarından mevkii nin kuvvetlendirilmesini ve salta natı takyit etmek istiyen müdaha le şekillerinin ortadan kaldırılma sını gaye edinmiş bulunduğundan sadrazamın yaptığı sorgulara ka yıtsızlık göstermeğe ve idare işle rini bile bile savsaklamaya başla mıştı. Nihayet Mithat Paşa bu hal lere tahammül edememiş ve aşağı ya ilâve ettiğimiz tarihî arizayı Sultan Abdülhamide vermeye mec bur kalmıştır.
Mithat Paşamn Abdülhamide arîzası aynen şudur:
Padişahım,
Meşrutiyeti vaz’ ve ilândan mu radımız, istibdadı re f ve zatı Şaha nenizi vezaifinizde ikaz ve vükelâ yı devletin vezaifini tayin ve m il letimizin meyanında müsavatı kâ- m ileyi temin edip elbirliğiyle ve gerçekten mülkün ıslahına çalış maktır.
Otuz senedenberi neşredilip de ahkâmı icra olunmıyan Hattı Hü mayunlar'’ gibi şimdiki Hattı Hü mayunu mülûkâneleri buhranı ha zırın indifamdan sonra bile hü kümsüz kalmıyacaktır. Zira K a nunu esasiyi ilândan muradımız yalnız meselei şarkiyenin hüsnü tesviyesine medar olmak ve A v rupalIların aleyhimize açılan ağız larım kapamak nümayişinden iba ret bir cemile değildir.
Bu bapta Zatı Şâhanelerine bazı izahat arzeyliyeyim. Evvelâ Zâtı mülûkânelerine ait olan vezaifi
hükümdaranenizi mutlaka bilmeli- ı siniz. Zira bilcümle harekâtınızdan '
m illet nazarında mesul olacaksı- ; nız. Bunun için vükelâyı devlet i ve memurini hükümet icrai vezai- finden emin olmalıdır ki dört yüz senedenberi milletimizi denaete a- lıştırıp devleti duçarı tedenni eden müdahinlikten yakayı sıyıralım.
Bendenizin Zatı Mülûkânelerine fevkalâde riayetim vardır. Ancak ahkâmı şer’i şerife tatbikan mille timizin menafiine muzır olan en ufak hususta bile size itaat etmek te mazurum. Hem de vatanımın se lâmet ve saadetini temin için vic danımla müteahhidim. Fakat kor karım ki bu efkâr ve e f’alden do layı ileride millet bendenizi mütte- him ve mesul tutsun. Şu arzedece- ğim doğru sözlerden kalbiniz şüp heye varmasın. N e çare ki en ziya de korktuğum bilâhara vicdanı mın bendenizi mahcup edip tutma sile milletimin ta’n ve tevbihine uğramaktır. İşte bu dehşettir ki Zatı Şâhânelerini tasdi için ben denize cüret veriyor.
Padişahım! Osmanlılar kendi kendilerini ıslah ve idare iktidarı nı haiz olmalıdır. Usulü meşveret le idare olunan bir millette nizam nedir bilir misiniz? Tafsile hacet yoktur. Bendenize emniyet ediniz efendim. Bununla beraber ricali milletten de emin olunuz. Padişa hım! Bendeniz bir bârı sakil altın dayım. Osmanlı sıfatile icrayı va zife edeceğim. Bir memurun ken disini vicdanen mesul tutarak ic ra y ı ef’al etmesinin lüzumu gibi bir vezir de hem vicdanı, hem mil leti nezdinde kendisini mesul bil melidir. Ümit ve iftihar ederim ki vicdanımın beni mesul tutabilece ğ i bir harekette bulunmadım. Fa kat milletin bendenizi mesul tutma ğa çalışmalarını isterim.. Hem bu hale fahirlenirim.
Padişahım! Dokuz gün oluyor ki maruzatı mütekaddimeyi is’af etmemekte devam ediyorsunuz. Amelenin âletine müşabih olan ni- zamatı mübremeyi reddediyorsu nuz. Halbuki âletsiz iş görülmez. Bu hale karşı ise henüz dehşetli zelzelelerden mahvu inkiraz dere cesini savuşturan binayı devleti tamire çalıştığımız sırada siz âde ta yıkmak istiyorsunuz diyebili rim. Eğer bu esbaba mebni bende nizi serkârdan azlederseniz, rica e- derim annam idare, mizacı Şaha nenizle icraatı devleti hali hâzırın ehemmiyet ve ilcaatma tevfikan imtizaç ettirip kullanabilecek bir yeddi iktidara tevdi buyurulsun.
18 Ocak 1877 Mithat O tarihte Osmanlı Padişahları na böyle hitapta bulunmak büyük bir cesareti medeniyedir. Bu arîza- ya kızan ve esasen memleket ida resi işlerinde müdahalelerden kur tulmak istiyen Sultan Abdülhamit, Mithat Paşayı bilvasıta saraya da vet ederek sadaret mührünü geri almış sonra kendisini İzzettin va purile hudut harici ettirmiştir. İz zettin vapuru Mithat Paşayı Na- poliye çıkarmıştı.
Yeni Padişahın kötü niyetini anlatan bu hareket, maatteessüf halk üzerinde istenen tesiri yara tamamış ve Mithat Paşanm sürül mesi meselesi ufak t e fe k ’ bir iki protesto hareketinden ibaret kal mıştır.
Maamafih Sultan Abdülhamit bu işlerden sonra umumi efkârı kendi lehine çevirmek ve meşru tiyet meselesinde Mithat Paşa ve arkadaşlarının vücutlarına lüzum olmadığını göstermiş olmak için 7 Mart 1877 de Mebusan Meclisini Beşiktaş sarayında, hususî mera simle açtırmıştır.
(Arkası var)
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi