GİRİŞ
B
EONCE Ahşandan Simeon Vrat- zian’ a kadar, Ermeni yazarları ve politikacıları kendi tarih ve kültürleri hakkında olduğu kadar iç kavgalarına ilişkin de çeşitli yayınlar yaptılar ve tarih arşivlerine değeri olan belgeler bıraktılar. Bunların bir kısmı bir halkın geçmişine tarih, kültür ve sanat açılarından yansız ışıklar tuttukları ölçüde değer kazanmışlar, gene bir grubu V^Jcarşı karşıya geldikleri, giderekkaynaş-[ S a y f a
~ I
]
tıklan halklara etnosentrik, yani kendini bir çeşit dünyanın sanki merkeziymiş gibi bir tavırla yaklaştığı için, değerlerini zaman içinde yitirmişlerdir. Ama gene de çevremizdeki olayların Batı Avrupa'da ve Amerika’da belirli biçimlerde anlaşılma sında etken olmuşlardır. Bu arada, Doğu uraştırmalan uzmanı görünen birçok yabancı yazarın, hele Türklerle Arupa- ldann ve İsl&mla Hıristiyanlığın karşı karşıya geldiği ya da getirildiği durum larda, tarih olaylanyla ilintisi az başka bir “ gerçek” imajına, bilimsellik görüntüsü
altında, sık sık saptıklarına da rastlanır. Ama tüni kaynaklar, yazarının peşin hükümlülüğünü sergilese bile, araştıncı yönünden yararlıdır. Kaldı ki, bu kısa yazı serisinin üstünde duracağı Ermeni kaynağı, kırk yedi yıl önce Amerika'da Boston’da yayınlanmış bir kitap olarak, kütüphanenin tozlu raflarından indirilip bugünkü okuyucuya sunulduğunda bazı larına hâlâ karanlık görünen olaylara gerçekten inandırıcı ve taze ışıklar tutuyor.
»Yazarın Ermeni oluşu ve Ermeni
sorununa eğilişinden ötürü, ben daha çok, sözü ona bırakmayı yeğleyeceğim. Bu nedenle, konuyu genişleterek, “ Ermeni sorunu” nu bir kez daha yazmak yerine, yalnızca artık bizi de ilgilendiren terör oluylarını bir Ermeni örgütünün anatomi si içinde ama gene bir Ermeni yazarının yorumuyla yansıtmayı yeterli sayıyorum. Anlaşüıyor ki, eleştiriler, suçlamalar ve varılan sonuçlar aslında bana değil, Ermeni kökenli bir Amerikan yurttaşı olan yazara aittir.
PROF. DR. T Ü R K A Y A A TA Ö V
Y
A Z A R K.S. Papazyan (Amerikanca yazılışıyla P a p a z ia n )’ ın “ S a p ık Yurtseverlik” adım verdiği kitabı kısaca “ Daşnak" (ya da “ Daş- naktzutun” ve “ Taşnaksutyun” ) diye de bilinen Ermeni Devrimci Federasyonunun kuruluşu, geç miş eylemleri, amaçları ve yön tem leri hakkında A m erik a ’da oturmakta olan Ermenilere, g i derek tüm Amerikalılara bilgi vermektir. Hemen eklemeli ki, yazar bu örgütün “ yapısını, düşüncesini ve savaşım yolları nı” kendi anladığı yaşam ilkele rine de, üyesi olduğu toplumun siyasal birikimine de aykırı bulu yor. Yazara göre, bu örgüt hem yayınlarında, hem eylemlerinde “ özgür tartışma ve iknayı bir yana iterek, şiddeti yeğlemekte” ve adına konuştuğunu ilân ettiği Ermeni çoğunluğunun iradesini de hiçe saymaktadır. Bu neden le, yazar Papazyan Daşnak’ları Amerikan Ermenileri ve Ameri ka için, giderek dünya Ermenileri için hem somut anlamda, hem de ahlaken bir "tehlike ve tehdit” olarak görüyor. Bu kitabını ya yınlamada amacı da okuyucuyu ve yurttaşı bu çifte tehlikeden haberdar etmektir Bunu yaparken “ gerçeklere karşı saygılı” oldu ğu, vardığı sonuçlara "Daşnak yayınlarıyla ulaştığı” inancında dır.Daşnak örgütü, yazar Pa- pazyan’ın da işaret ettiği gibi, Kufkaslar’da 1890’da kurulmuş tu. Birkaç gizli örgütün bir araya gelmesiyle oluştuğundan, içinde Ermeni ırkının ötekilerden üstün olduğuna inanan şovenistler orta sınıf temsilcileri, liberaller, anar
şistler ve Marksistler vardı. Sağda ya da solda ılımlı ya da aşın birçok Ermeni militanı bu örgüte doluşmuştu. Bu nedenle, yapılacak işleri herbiri başka türlü arılıyordu. Papazyan’ın de ğerlendirmesine göre, solda olan lar Türkiye’den bağımsız bir Ermenistan düşünmüyorlar, Os manlI İmparatorluğu içindeki tüm emeğiyle geçinenlerin deği şecek koşullar içinde bir arada yaşayacaklannı ileri sürüyorlar dı. Sağdakilerin hedefi ise, Er- meniler için bir çeşit özerklikti. Ancak, Daşnak örgütünün 1892 yılında kabul edilen programına göre, bu değişiklik bir “ isyan’Ta olacaktı.
Bu noktada yazar Papazyan’ - m da dikkat ettiği gerçek şu ki, Daşn aklar “ bağımsızlık" iste miyorlardı. Böyle bir istekte bulunmuyor, kelimeyi ağızlarına bile almıyorlardı. Daşnakların tarihini yazmış olan M.Varandi- an da eldeki kanıtlar karşısında aynı yargıya varmıştır. Papaz yan’m kanısına göre, bağımsızlık kavramına yer verilmemesi örgüt içinde solun varlığı ve eğilimiy di. Bağdaşmaz gibi görünen bu bölüntüler arasındaki uyumu K. Mihailyan, S.Zavaryan ve R.Zor- yan gibi örgüt önderleri sağla maktaydı.
T e rö rist ö rg ü tü n
n it e lik le r i
Ancak, bu temel farklılaşma lar amaç ve yöntemlerde birlik ten uzaklaştırıp “ fırsatçılığın kucağına” itti, önce, örgüt “ de mokratik değildi” Usule uysun diye yapılan toplantılar ve biçim kaygısıyla seçilen komiteler bir “ para toplama mekan irmesiy di” , o kadar. Asıl dizginler İsviçre’de Cenevre’de oluşmuş gizli bir büronun elindeydi. Bunlar, sıradan üyeleri “ demir elli bir disiplin” içinde yöneti yorlardı. Daşnak üyeleri örgüt hakkında birbirleriyle konuşamı yorlardı bile. Eleştiri sıfıra in miş, "bağımsız düşünce diye bir şey kalmamıştı. ” Yazar Papaz yan bu yargıyı ileri sürerken 1910’da basılmış olan îç-tüzü-- ğün 15’inci maddesini kanıt olarak gösteriyor, ö te yandan, örgütün önderleri üyelerden "b a zı bilgileri ve gerçekleri isterler se saklayabiliyorlardı.” örgütün yapısı oligarşikti; üyeler yöneti cilerin karar ve emirlerini tar tışmasız kabul ediyorlardı. B ir çok terörist eylem, örgüt üyele rinden gizli tutulmaktaydı. Böy- lece, birçok masum kişi birtakım entrikaların bilmeden ortağı ol maktaydı.
Zamanla "kişüerin özel çıkar ları” Daşnak siyaseti oluverdi. Kıt yetenekli, yurtseverlikleri kuşkulu, hatta düpedüz fırsatçı kişiler örgütün başma geçtiler. İşler gittikçe kötüleşmeye, gide rek cinai yöntemler uygulanma ya başlandı. Kaflaslar’daki Daş nak örgütü hakkında bir değer lendirme yapmış olan (General James G.Harbord başkanlığın daki) Amerikan komisyonu bu örgüte karşı olan Ermenüerin onu “ barbarlığın bir kalıntısı” olmakla suçladıklarını belirtiyor du. Amerikan komisyonunun Ağustos 1919’da hem hükümete, hem de Paris Barış Konferan sına sunduğuırapor Daşnak’ları terörist yöntemler uygulamakla suçluyor, ve bir “ tehlike kayna ğ ı” olarak niteliyordu.
Daşnaklar terörist olarak Rus nihilistlerini örnek almışlardı. 1892’de kabul ettikleri program da isyan, hükümet görevlilerine karşı terör, yönetim kurumla- nnın darmadağın edilmesi gibi yollan içeriyordu Bu yöntem lerden, ilk başlarda, “ para sağ lanması için” yararlanıldı, önce, orta sımftan ve büyük tüccarlar dan p a -a sızdırdılar. Bu kay naklar azalınca, “ açıkça teröre
Ermeni yazar. Daşnak
Örgütü'nü Amerikan ve
dünya Ermenileri kadar,
A B D için de tehlike
olarak görüyor
DAŞNAKLAR, TERÖRE
İLK OLARAK PARA
TOPLAMAK İÇİN
BAŞVURDULAR
ı Daşnak örgütü’nde özgür düşünce
nin yeri yoktu. Daşnak ileri ge
lenleriyle aynı görüşte olmayan her
Ermeni “ihanet”le suçlanır, çoğu
zaman ölümle cezalandırılırlardı.
Kilisenin gelirini Daşnakların emri
ne vermek istemeyen Papaz Ahhot
Arşen Vartaleed ve yardımcısı Mih-
ran kiliseden zorla çıkarılarak kur
şunlandı, daha sonrada cesetleri
bıçakla
atıldı.
doğranarak Van Gölü’ne
• Dehertzi Davut adlı bir Ermeni yerel
Daşnak örgütünün görevlisi olarak
İran’a yollandı. Dönüşünde karısının
bölge şefi Aram tarafından rahatsız
edildiğini öğrendi. Türk yetkililerine
giderek Aram’ın tüm eylemlerini
açıkladı. Ama kısa süre sonra vu
rularak öldürüldü.
giriştiler.” Silah zoruyla para sağlamalım ilk örneği 1902 ya zında Şusa’da yer aldı. Bir Daşnak terörist grubu milyoner tsahag Jamharyan’ı gecenin bi rinde tutuklayıp kent dışına gö türdü. Ancak, 30.000 ruble öde meye söz verdiğinde serbest bıraktılar. Ne var ki, Jamhar yan sonra polise haber verdi ve kendini kaçıranları yakalattırdı. Daşnakların tarihini yazan M. Varandian 1932’de Paris’te bası lan kitabının birinci cüdinde bu “ sinsi ihanet” in kanla ödendiğini söylüyor, anlattığına göre, Jam- haryan’ ı Moskova’da bir kilise avlusunda kıstıran kiralık katil ler onu hançerliyorlar. Papaz - yan’a göre, Jamharyan’m “ suç” u kendini kaçıranlara karşı koru maya çalışmasıydı. Olayı yıllar sonra yeni baştan değerlendiren Daşnak tarihçisi Varandian bu zengin Ermeniyi hâlâ suçluyor, ona kendini savunma hakkı bile tanınmamasını kınamıyordu.
Aslında, Daşnak ilen gelen leriyle aynı görüşte olmayan her Ermeni “ ihanet” le suçlanmak taydı. İzmirli bir tüccar olan Mateos Balyozyan, bir hiç yü zünden, 1902’de Daşnak terörist leri Horen Şarkisyan ya da Bedrosazizof tarafından öldürül müştü. Daşnak ileri gelenleri kendi aralarındaki bazı kimseleri de bu yöntemlerle ortadan kal dırıyorlardı. 1891’de Erzurum’da Daşnak örgütünün bölgesel M er kezî Komitesi kararıyla
Gerekt-ziyan böyle vurulmuştu. Onun da “ suç” u ılımlı olmak, "daha yavaş tempolu bir eylem” öner mekti. Oysa, Daşnaklar “ bizle birlikte olmayanlar bize karşı dır” diyorlardı. Gerektziyan’m ortadan kaldırılması kararlaştı rıldığında, zar atılmış, en düşük zar sahibi olan Aram Aramyan kararı uygulayacak kişi olarak belirlenmişti. Terör Ermenilere karşı da böylesine rahat ve acımasız uygulanıyordu. O kadar ki, tarihçi Varandian Rus “ Na- rodnik” leri ya da İtalyan Kar- bonari’terinin büe terörizmde bu denli zengin deneylere sahip olamayacaklarım yazmaktaydı. “ Yüzlerce Türk, Kürt ve Rus bu terörün kurbanı oldu.” Terörcü yöntemlerin bir sonucu da kur şunlarım ve bıçaklarım ayrım yapmadan kullanan bir “ terörist ler sınıfının yavaş yavaş oluş- m a s ıy d ı." Zam anla, bunların toplum içinde “ belirli ve seçkin bir yeri” olmaya başladı.
K a n a k ıt t ık ç a
Daşnak teröristleri kan akıt tıkça Ermeni toplumu içinde korkulan kişiler olu yorlardı. 1904’de Ahot Arşen Vartabed’i Van yakınlarında bir kiliseden, yardımcısı Mihran’la birlikte, zorla çıkararak kurşunlamışlar, sonra da bıçakla doğrayarak Van Gölü’ne atmışlardı. Oysa, Arşen Vartabed kilisenin gelirini Daş nak’ın emrine vermek istemeyen bir din adamıydı. Dehertzi
Da-vud adlı başka bir Ermeni yerel Daşnak örgütünün bir görevlisi olarak İran’a yollanmış, ancak dönüşünde eşinin bölge şefi Aram tarafından rahatsız edildi ğini öğrenince Türk yetkililerine gidip Aram’m tüm eylemlerini açıklamıştı. 1908’de o da vuru larak öldürüldü. Garcgantzi Ma- nuk da 1910’da vurduruldu. Van Belediye Başkanı Bedros Kapa- macıyan da Daşnak reisi İskan’ - ın buyruklarını dinlemediği için 1912 yılının bir kış gecesi, eşi ve kızıyla birlikte, arabasma biner ken öldürüldü. Tiflis’te çıkan “ Mushag” dergisinin yetmiş ya şındaki başyazarı Hampartzum Arakelyan, gene Daşnak terö ristlerince, yatağında bıçaklandı. Erivan'da kurulan yeni Ermeni Cumhuriyeti’nde kabine üyesi olan Garciyan da başka bir Daşnak olan Egor Der Minasyan tarafından 1918’de silahla öldü rülmüştü. Ramgavar gazetesi “ Nor A lik” in yöneticisi Bedros Atamyan 1926’da Selânik'te ba şından yaralanarak yaşamını y i tirmişti. Bu olaydan hemen sonra, sahte bir pasaportla Sela nik'ten Marsilya'ya gitmeye ha zırlanan Arşak Enofkiyan mu hakeme edilerek suçlu bulun muştu. Hınçaklardan Dehruni 1929’da Beyrut’ta Daşnaklanm kurşunlarına hedef olm uştu. Daşnakların Paris bürosuyla aynı görüşleri paylaşmayan Sar- kis Keyifliyan Atina’da 1933’de vurdurulmuştu. Hınçak gazeteci lerinden Mihran Aghazaryan da, gene aynı yıl, aynı akıbetten kurtulamadı.
Bu öldürme olayları üstünde ayrmtüanyla duran Papazyan Daşnak örgütü’nün Türklere karşı eylemine de bir bölüm ayır makta, Ermeni teröristlerinin Osmanlı sınırlan içinde kan dö kerek sonunda Avrupa devlet lerinin işe kanşmalarını sağla mak istediklerini açıklamakta dır. 1980 yılının eylül ayında, yüz kadar Ermeni genci, Sarkis Gugunyan adlı Moskova’da okumakta olan bir öğrencinin önderliği altında, Türk sınmnı geçerek, önce çevredeki Kürtlerle çatışmaya girmişler, nizamî
Türk kuvvetlerinin yetiştiğini görünce de Kafkasiar yönünde, geri çekilmişler, ancak bu kez de ardları Kazaklarca kesilmiş, ço ğu Ruslar tarafından öldürül müş, bu arada Gugunyan Sibir ya'ya sürülmüştü. “ Gugunyan girişimi” denilen bu olay aa kan akmasına neden olmuş, fakat fiyaskoyla sonuçlanmıştı.
“ Avrupa hükümetlerinin Os manlI devletinin iç işlerine karış malarım sağlamak amacıyla” Türk sınırlan yakınındaki gerilla çatışmalan birkaç yıl sürdü. Ama bu yöntem de, Ermeniler açısın dan, istenilen sonuçlan vermedi. Hınçaklar da İstanbul’un içinde ve imparatorluğun çeşitli yerle rinde aynı yollara başvurmuşlar, fakat AvrupalIların müdahalele rine yol açamamışlardı. Ancak Daşnak Örgütü "Başkalarının be
şaramadığı bu yöntemden iste diği sonuçlan alabileceğini he saplıyordu” . Bu yüzden, teröriz
mi “Doğrudan doğruya impara
torluğun başkentinin içine”- gö
türmeyi kararlaştırdı. Osmanlı Bankası’na yapılan silahlı saldırı, işte bu kararın sonucudur.
Ağustos 1896’da bir grup Er meni teröristi Osmanlı Bankası nın İstanbul merkezine silâhla girerek çalışanları etkisiz du ruma getirmişler, bankayı bom ba ve dinamitlerle yıkma tehdi dinde bulunm uşlardı... E y lemlerini ancak bir gün sürdü rebilen teröristler, Rus Büyük elçiliğinin araya girmesiyle, ban kadan çıkarılmışlar ve kendile rini Avrupa’ya götürecek olan bir gemiye bindirilmişlerdi.
E rm e n i k it le s in d e n
k o p u k lu k
Görüldüğü gibi bu olay zama nına göre çarpıcı olmakla birlikte hiçbir sonuç vermemiş, Erme nilere de bir yarar sağlamamıştı. Ama gene de tarihçi Varandian Osmanlı devletinin sürekli olarak tedirgin edilmesinde bir gün A v rupa hükümetlerinden birinin karışmasını sağlaması umuduyla hâlâ medet ummaktaydı. Ama bu türlü eylemleri Kafkaslar'dan tasarlayan terörcü Ermenüer, “ Osmanlı sınırlan İçindeki Erme ni halkının düşüncesini hiç sor mamışlar,” onların gerçek ya şantılarım öğrenmek zahmetine katlanmamışlardı. Hattâ, onlar içindeki bazı gizli kuruluşlarla işbirliğine bile yanaşmıyorlardı. Kendi yıkıcı yöntemlerinden baş kasını gözlerinin gördüğü yoktu.
1897 yazmda, Türk - İran sınırında Çarlık Rusyasının kış kırttığı bir girişim oldu. Ruslar Osmanlı devletinin doğu sınırla rında kargaşalığın sürüp gitme sinden yararlar umuyorlar, “ Daş naklar da bu oyunu benimseye rek oynuyordu.” Tiflis’teki Er meni teröristlerinin ön - ayak olduğu bu girişim için büyük paralar toplanmış, saldırıya giri şecek birlikler tepeden tırnağa donanmıştı. Hedef olarak Maz- rik’te bir Kürt topluluğu seçil mişti. 250 Daşnak yanlısı silâhlı Mazrik çadırlarına saldırarak ateşe verdiler ve birkaç Kürt öldürdüler. Kabilenin büyük bir kısmı başarıyla karşı koyarak sal dırganlan püskürttü. Bu girişi min de bunca hazırlıktan sonra böylesine fiyaskoyla sonuçlan ması karşısında Daşnak üeri gelenleri bu olayı bir başan gibi göstererek Mazrik kabilesi şefi Şeref B ey’in öldürüldüğünü bile ilân ettiler. Oysa Şeref Bey daha yirmi yıl yaşamıştı. Bu saldırıyı, büyük bir zafer gibi gösteren Daşnak’lar olayı daha uzun yıllar kutlamakta devam ettiler.
1904 Sason ayaklanması dâ gene Daşnakların yönettiği fa kat sonuç vermeyen olaylardan biriydi. Bu bölgede Ermeniler iki Hınçak önderinin ardından sü rüklenerek 1894’den beri Türk askerleri ve komşu Kürtlerle silahlı çatışmalara giriyorlardı. 1904 ayaklanması Antranik’in öncıilüğünda başladı. Papazyan'a göre, “ Türk birlikleri ağır kayıplara uğradı” ancak, isyan da bastırıldı ve Daşnaklar Muş ve Bitlis’e çekildiler. Bu olay Avrupa’da duyulduysa da, gene Ermenilerin dilediği yönde bir gelişme olmadı.
D aşnak'lar 1905’ de Sultan İkinci Abdülhamid’e de bir sui kast hazırlamışlar, Padişahm Çırağan Sarayı'na her zaman kullandığ yol yerine, sarayın bahçesinden gitmesi yüzünden başarılı olamamıştı. Törenden sonra cami önünde de bir bomba patlamış, fakat Abdülhamid, Şeyhülislâmla bir süre ayakta konuştuğundan, kendisine bir şey olmamış, ancak suçsuz bazı insanların kam akmıştı. Papaz yan'a göre, “ Bu suikast başardı olsaydı, Ermeni davasına yaran olmayacaktı.”
----
20 EKİM 1981
[ S a y f .
Rapazyan: «Terör olayları gereksiz yere kan
r
dökülmesine yol açıyor, ama hiçbir olumlu
sonuç sağlamıyordu»
»
O
Q ’ da denediği bu türlü terör olayları “ gereksiz yere kqn dökülmesine yol açıyor” , aıpa 'hiçbir olumlu sonuç sağla mıyordu. Eylemleri Cenevre ve Tiflis'ten tasarlayanlar başarı sızlıklarını bir süre sonra kabul ettiler.
Daşnaklann sosyalizme yö nelmeleri ya da böyle yaptıkla rını sanmaları bundan sonra baş lıyor. Aslında bu dönüşün Çarlık hükümetinin 1903'de Ermeni ki lisesinin mallarına el koyması olayıyla da ilişkisi var. Bu olaya tepki olarak doğan Ermeni ayak
lanması Çarlık yönetimince kanlı b if biçimde bastırıldı. Bu yandan Rusya’daki hükümetle bu denli çalişkiler, öte yandan da 1905 devrimimne etkisi Ermeni önderlerini Rus sosyalist partile rine doğru itti. Bu sola açılışta Eprneniler Avrupa sosyalist akı ntımdan da destek umuyorlardı. Aslında, Ermeni başkaldırma sının böyle bir içerik kazanma sında Türkiye’yi ilgilendiren bir yan daha vardı. 1906’ya gelindi ğinde Daşnak önderleri toplulu ğunun büyük bir çoğunluğu “ kurtuluş” tan Türk toprâklan- nıne ele geçirilmesini değil, "k it lelerin ekonomik anlamda c'zgür olmalarım" anlamağa başlamış lardı. Hatt&, aralarında eski düşüncelere bağlı kalmakta de vam eden Mihran'ı 1907’de öl dürmüşlerdi bile. Bu temel dö nüşümün sağlandığı Viyana Kongresi'nden sonra, eski Er meni komutanı General Ant- ranik bile Daşnak örgütünden ayrılmıştı.
Bundan böyle, Daşnak’lar Rus Çarlığını olduğu kadar Er meni burjuvazisini de hedef aldı lar. Baku ve Batum işçilerini de greve bu nedenle süriikledüer. Bu arada, Ermeni fabrika sahip lerinden iflâs edenler oldu. Bazı endüstri kuruluşlarının kapan masıyla, Ermeni işçiler de kendi lerini sokakta buldular.
Çarlık hükümeti Daşnaklara Ermeniler Türkiye'yi hedef al dıkça hoşgörü gösteriyordu. Ama bu akımın yeni bir içerikle ve. Rus devrimcilerinin bir çeşit müttefiki olarak yaşamını sür dürmek istemesini onaylamıyor du. Kafkaslar'daki Ermeni üeri gelenleri tutuklandı ve sürüldü. Daşnaklar Çarlık hükümetinin desteğini kaybetmişler, Avrupa sosyalizminden de sözünü etme ğe değer bir yardım gelmemişti. Daşnak akımının sola sapması da,bir enerji harcaması ve iç bö lünmelerden ileri gitmedi.
.Daşnaklar, bu kez, Abdülha- mid.’i tahtan indirmeğe hazırla nan Türklerle işbirliğine y ö neldiler. 1907’de Paris’te onlarla yaptıkları bir anlaşmaya göre, bütün Osmanlı topraklarım içine alan yeni bir anayasal hükümet kurulmasına çalışacaklar, Erme- nilerin oturduğu bölgeler için ay rı bir “ reform” istenmeyecek, Ermeniler devletin ötekilerle eşit haklara sahip yurttaşları olacak ve Daşnaklar Kafkas halkları nın Çarlık yönetiminden kurtul masında yeni Osmanlı hüküme- tije yardımcı olacaklardı. 1908 hareketinden sonra, Daşnaklar, ilki kez, açık bir siyasî parti oldu lar ve Osmanlı Meclisine girdiler. yiâ
YENİ YÖNELİŞ
t Daşnak örgütü sosyalizme aeldiği andan itibaren, Ermeni lisesini bir din kuruluşu olmak ine, siyasal savaşımın ba şçı olarak kullanmak istediler. Bk yüzden, kilise kapıları zorla adjlır, papazın durduğu yere fır layan militanlar siyasal nitelikte ' auşmalara başlarlardı. Ancak, idesine girişimler kiliseye bu Htt olayları desteklemeyen Er imlerin karşı koymalarıyla da
fiuçlanır, çoğu kez kavgalar çı ksa-, bazsın da kan akardı. Bir ke resinde, Daşnaklsu-ı durdurmak isteynntiki Ermeni İzm ir’deki ki lisenin içinde vurulmuşlardı. Türk Ermenileri kilisenin toplum idindeki rolüne ilişkin kendine özgü düşünceleri olan Rusya Er- rhenilerini Türkiye sahnesindeki koşullan bilmemek ve iy i değer- lendirememekle suçluyorlardı. :• Birinci Cihan Savaşı patladı ğında, Osmanlı iktidan Daş- rjak’lara 1907’de yaptıklan an laşmayı hatırlatarak, Rusya’ya karşı onların desteğini aradı. Daşnaklar Osmanlı İmparator luğu Rusya ile savaşa tutuşacak qlursa, sadık yurttaşlar olarak Türkiye’nin yanında yer alacak- lanna dair söz verdiler. Ancak, ftusya tarafındaki Ermenilerin pe yapacaklarını bilmiyorlardı. $ e var ki, Daşnak örgütünün Türk Ermenileri bölümü "verd i ği sözü tutmadı” . Kafkas
Daş-DAŞNAKLAR
ERMENİ KİLİSESİNİ
YILLARDIR
"SİYASAL SAVAŞIMIN ARACI
OLARAK KULLANDILAR
>"ERMENİ DEVRİMCİ FEDERAS
YONU ERMENİ SİYASAL YAŞA
MININ ÖZÜNE DÜŞMANDIR.
DEJENERE OLMUŞ BİR ÖRGÜT
OLARAK, İTALYAN MAFİASI
İLE VE O ÜLKENİN GANGS
TERLERİYLE KARŞILAŞTIRMA-,
BİLİR. TEK BAŞLARINA KAL
M IŞLARDIR
VE
ERMENİ
KİTLESİNCE SUÇLANMAKTA
DIRLAR. ELLERİNİ HERKESE
KARŞI
KA LDIRM IŞLARDIR.
TASARILARI VE CİNAYETLERİ
TÜM NAMUSLU ERMENİLERİN
VİCDANLARINI SARSMIŞ VE
H A LK IM IZI UYGAR DÜNYA
ÖNÜNDE GÜÇ DURUMA DÜ
ŞÜRMÜŞLERDİR.”
' "1. DÜNYA SAVAŞI PATLAYIN
CA DAŞNAK ÖRGÜTÜNÜN
TÜRK ERMENİLERİ DE SÖZLE
RİNİ TUTMAYARAK KAFKAS
DAŞNAKLARIYLA BERABER
RUSYA’NIN
YANINA GEÇTİ
LER. BÜTÜN ERMENİ GÖNÜL
LÜLERİNE TÜRKLERE KARŞI
SAVAŞMA ÇAĞRISI YAPILDI.
ERMENİ ALAYLARI
1914-16
YILLARINDA RUS ORDUSUNA
DEĞERLİ HİZMETLERDE
BU
LUNDULAR.”
nak'lan ağır bastılar. “ Eylemle rinde” Rus hükümetinin çıkarla- nna uydular. Bütün Ermeni gö nüllülerine Türklere karşı savaş ma çağrısı yapıldı. Ermeni olay ları 1914-16 yıllarında Rus or dusuna “ değerli hizmetlerde” bulundular. Rus hükümeti Er- menilere gûya özgürlük vaad et mişti. “ Bunan aslı yoktu."
Ote yandan, Daşnak’lann gö nüllü toplamada kullandıkları yöntemler öylesine açıktı ki, bunların Türk yetkililerinin göz lerinden kaçması olanaksızdı. Birçok Ermeninin inancı şudur ki, Daşnak üeri gelenleri bu sa vaş yıllarında temkinli davran salardı, yaptıklarından doğan so nuçlar feci olmazdı. Örneğin, asü adı KaraJdn Psatırın aciyan olan Annen Garo, Osmanlı Meclisi’nde
üyeyken Kafkaslara kaçarak orada gönüüü Ermeni taburları nın oluşturulmasında görev al mış, üniformalı resmi Daşnak gazetelerinde yayınlanmıştı.
Ruslar Ermenilere verdikleri sözde durmadüar. 1917 devri- miyle zaten ordu cepheyi terketti. Bu arada, Rus
Erme-nist-snı’nın h ağımsiT.lıg ı ilftn «riilHi
Türkler de Batum Andlaşmasıy- la haziran 1918’de bu durumu kabul ettüer. Yeni Ermeni hükü metinde ve Meclis'te Daşnaklar çoğunluktaydı. Ne var ki, “ Şiddet yöntemlerine alışkın ol duklarından yönetimde ve dev let adamlığında başarılı olama dılar." Kafkas Ermenistam’nda dirlik ve düzenlik bir türlü kuru lamadı. Yukardan gelen Daşnak baskısı ve sokakta eşkiyalık kol geziyordu. Bazı hükümet üyele ri, iktidarın pek genç olmasına da bakmadan, “ çürümege başla mışlardı" bile. Papazyan, Maliye Bakam Sarkis Araradyan’ın devlet adma toplanıp satın alman pamuktan komisyon ka bul ettiğini yazıyor.
Daşnak hükümeti dışta da üç savaşa girişti, tkibuçuk yıllık bir iktidar için bu herhalde faz laydı. Gürcistan üe üç hafta sü ren savaş Ermenilere felâket ge tirdi. Azerilerle Karabağ’dan ötürü yapılan muharebeler Ermeniler için gene kötü sonuç lar verdi. Türklerle çatışmada hiç yararlarına olmadı.
Yazar Papazyan Türklerle sa vaşta Ermenileri suçlu buluyor. Anlaşıldığına göre, bu olay Doğu Anadolu'da toprak isteyen Ermeni Cumhuriyeti'nin 28 mayıs 1919 tarihli kararından doğmuş. Ancak, Papazyan’ın şu sözlerini birlikte okuyalım: “ Ermeni Cumhuriyeti’nin Ba tum antlaşmasıyla Türkler ta rafından tanındığını ve Rus ile Ermeni temsücilerinin Doğu Anadolu üstünde toprak istekle rinden vazgeçtiklerini anım sarsak, Türklerin 28 mayıs 1919 kararını neden bir savaş kış kırtıcılığı olarak kabul ettiklerini hemen anlayabiliriz."
ö te yandan, gene Papaz- yan'ın sözleriyle, Ermeni hükü meti kendi gücünü de olduğun dan ıazla saymış, Olti’y i işgal ederek bir çatışma nedeni yarat mıştır. 0 zamanki Başbakan Ka Çaznouni şöyle diyor: “ B ir savaşa
neden olmamak için, görevimiz gereği, yapmamız gerekenleri
yapmadık... Türklerin gerçek güçlerini bilmiyor ve kendi gücü müzü abartıyorduk. Temel yan lış buradaydı. Muzaffer olacağı mızı sanarak, savaştan korkmuyorduk... Olti’yi alelace le işgal ederek savaş istiyor duk” . Sanırım bu itiraf yeterince açık...
Gene Papazyan'a dönelim: B i rinci Cihan Savaşı'nm galiplerin ce düzenlenen Paris Banş Konfe ransında iki Ermeni heyeti var dı. Biri, 1917 ve 1918 yıllarında Suriye kampanyasında Fransız- lara yardım edenlerin temsilciliği ni alan B^ No bar Paşa ve çevre si, öteki de A . Aharonyan'm başkanlığında Daşnak heyeti. Ermeni,heyet!eri Paris’te birbir lerinin rakibi oldular. Gerçekçi olmayan hedefler peşinde koş tuklarından, bu gayrifldil ide allerinde kendilerini d estek leyecek bir mandacı devlet de arıyorlardı. Daşnak iktidan Do ğu Anadolu’dan da bazı toprak ların koparılarak mevcut Ermeni Cumhuriyeti’ne eklenmesini is temekteydi. Daşnak iktidan hem Sévres’i kabul etmek, hem de Türklerle Kars antlaş masını imzalamakla çelişkiler içindeydi. Sèvres Antlaşması 10 ağustos 1920 tarihlidir, Anadolu topraklan üstünde Ermeni isteklerinden vazgeçen Kars Antlaşması da 2 aralık 1920’de yani 4 ay sonra imzalanmıştır. Sèvres’in yırtılıp bir köşeye atıl mış olması bir yana, sonraki
antlaşma öncekini hukuken or tadan kaldınr.
MUSTAFA
K EM A LD EN
YARDIM
Daşnaklann köte yönetimi Bolşeviklerin Ermenistan’a gir mesiyle son buldu, tkibuçuk ay sonra, 18 şubat 1921’de, Simeon Vratzlan Bolşeviklere karşı ayaklandı. Bolşevik kuvvetler Ermenistan’dan çıka- nldılar da. Ancak, Vratzian hü kümeti iktidarda kalabileceğin
den güvenli değildi. İşin bir ga rip yanı şu ki, Ermeni iktidan Ankara hükümetiyle arsamdaki antlaşmanın yedinci maddesine dayanarak Mustafa Kemal'den askeri yardım istedi. Papazyan kitabının arkasına Vratzian'ın Erivan’daki Türk temsilcisi Bahaeddin Bey’e verdiği ve Ankara'ya ulaştırdan resmî mektubunun tam metnini de ek lemiştir. 18 mart 1921 tarihinde “ Ermeni hükümeti Başkanı Simeon Vratzlan" diye imzala nan bu mektup Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden askerî yar dımda bulunulmasını istemekte dir.
Mektupta Türkiye’nin bir komşu olarak bu yardımı yap ması talep ediliyorsa da, Anka ra'nın bu çağrıya olumlu bir tep kide bulunmadığı bilinmektedir . Papazyan bu mektup hakkında şu yargıyı da veriyor: “ Vratzian’ın yeni oluşan Ermeni hükümetinin başkanı olarak yaptığı bu çağn,. Daşnak önder lerinin tüm dünyaya Ermenile rin Türkiye üstünde bir istedik leri bulunmadığını ve bir anlaş mazlık nedeni kalmadığını ilân ettikleri Kars antlaşmasının onayı anlamına gelir."
Bolşevikler Ermenistan’da ye niden iktidara gelinceye kadar Kafkasların Ermeni halkı epeyi acılar çekti, üç ay kadar süren iç savaşta onbinlerce insan öldü. İktidardan düşürülüp soluğu menfada alan bazı Daşnak ileri gelenleri, bu kez, birtakım Kürtlerle işbirliği olanaklarını da araştırdılarsa da, Kafkaslar’da Ermeni hükümetinde bir za manlar başbakanlık yapmış olan Hovhanes Kaçaznouni “ Daş naklann Yapacak Bir Şeyi K a l madı” başlığını taşıyan kitabın- . da vardığı sonuçları bütün dün yaya ilân etti ve kendi de Eri van’a giderek Bolşevik yöneti mini kabul etti. Onu bazı başka Ermeni ileri gelenleri de izledi. Geride kalanlar bu gidenleri "ihanet” le suçladılar sa da, P a pazyan Daşnak çevrelerinin bu eleştiride de haklı olmadıklarını, çünkü Bolşevik ilkelerinin bir ara Daşnak programında da yer al
mış olduğunu hatırlatıyor. Pa- pazyan’ın “ ilkesiz fırsatçılar” diye tanımladığı Daşnak önderli ğinin 1911 yılında Boston’da Hairenik basımevince yayınla nan programında, gerçekten, Bolşevik atılımlannı akla getiren ilkeler yer almaktadır. Papazyan Daşnaklar hakkındaki değerlen dirmesini şu sözlerle bitiriyor: “ Ermeni Devrimci Federasyonu Ermeni siyasal yaşamının özüne düşmandır... Dejenere olmuş bir örgüt olarak, İtalyan mafiası ile ve o ülkenin gangsterleriyle kar şılaştırılabilir. Tek başlarına kalmışlardır ve Ermeni kitlelerin ce suçlanmaktadırlar. Ellerini her kese karşı kaldırmışlardır. Tasa rıları ve cinayetleri tüm namuslu Ermenilerin vicdanlarını sarsmış ve halkımızı uygar dünya önün de güç duruma düşürmüştür."
TÜRK ERMENİLERİ
Yukarıdaki sözler Amerika’da yaşamış olan tanınmış bir Erme- ni’nin kitabından alınmıştır. Yalnız doğrudan doğruya yapı lan alıntılar değil, tüm düşünce ve değerlendirmeler de ona aittir. Benim burada yaptığım kitabın bir çeşit özetini vermek ol muştur. Böylece, görüşlerde onundur. Ama bu görüşleri birçok kişinin, bu arada, Erme nilerin büyük çoğunluğunun paylaştığı düşünülmelidir. Hele Türkiye’de yaşamakta olan Ermenilerin, yurttaş olarak, biz den hiçbir farkları yoktur. Başka herkes gibi, bu toprakların in sanları, bu yurda bağlı kişilerdir. Bu bağlılık göstermelik de ola maz, çünkü burası onların da anayurdudur. Anayurda bağlı lıksa son derece gerçek ve doğal bir duygudur. Bu yüzden, yurt dışında bir grup insanın diplo masi temsilcilerimize karşı g i riştikleri eylemler Ermeni yurt taşlarımızı da ancak üzmek le kalmıştır. Halkımızın ta v rında hiçbir değişme olmamış tır ve olmayacaktır. Devletin âdil tutumundan Ermeni yurttaşlarımızın ancak memnun oldukları düşünülebilir. Onların, hepimiz gibi, birtakım sorunları da bulunabüir. Bunların çözü münü, en başta, Ermeni olma yan yurttaşlarımız istemelidir. Çünkü bizim ne olduğumuz ve
kendi mutluluğumuzun bir ölçü sü de bize her yönden benzeme yenlerin nasıl yaşadıklarıdır. Türkiye'de doğan Dİr Ermeni çocuğunun kendini bu toplumda hiçbir biçimde yabancı hissetme mesi bizim için bir uygarlık öl çüsüdür. Onun bu doğal hakkı bizim için de bir mezuniyet belge sidir. Türkiye’nin üstünde ufak birtakım grupların tasarlamak istediği eylemler başımızı geçici olarak ağrıtabilir ama, dirliğimiz bozulmayacak, hele bütün lüğümüz olduğu gibi kalacaktır. Dıştaki bu ufak grupların her ey leminin televizyonumuza ve ba sınımıza ister istemez yansı- yışında, ekranı başındaki ve gazeteyi eline alan bir Ermeni ailesi aklıma gelir. Çocuklarına, herkes gibi, endişesiz ve mutlu bir gelecek hazırlamakla yüküm lü olan bu aüeyi dışardaki “ ey lemci” düşünmüyor olabilir, ama kuşkusuz biz düşüneceğiz. Bizim kendi mutluluğumuz ve iyi adımızın geçtiği yollan, Ermeni kardeşlerimizin mutlu yaşantıla- n da süsler.
— BİTTİ—
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi