• Sonuç bulunamadı

Dede toprağından seslenişler

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Dede toprağından seslenişler"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

v i x.* - / • r •>

/ j t f

7

BAŞKENT GÜNLERİ

Dede toprağından seslenişler

MÜŞERREF HEKİMOĞLU

Yıllarca önce Fahrünnisa Zeid’in bir sergisi vardı Paris’te. Katja Granoffun galerisinde. Portresi de sergilendi, kitaplarda da yer aldı sonra. Resim dünyasına Chagal’ı kazandırıyor, güzel sergiler açıyor galerisinde. Fahrünnisa Zeid’e büyük sevgisi, hayranlığı var.

- Fikret Mualla’yı göklere çıkanyor,

Fahrünnisa’nın hakkını vermiyorsunuz, sözleri hâlâ çınlar kulağımda.

Sanınm hakkını verenlerden biriyim ben. Köşelerimde çok söz ettim ondan. Uzun söyleşiler yaptım, yakından tanıdım, sevgiyle, coşkuyla izledim onu. Vakit kalırsa kitabını da yazarım belki. Bir dostluk kitabı. Güzel mektuplan, çarpıcı fotoğrafları hayli yer tutuyor çekmecemde. Gökkuşağı türü renkli belgeler. Son sergisini görmedim ama kaç sergisi var belleğimde. Benim yaşamıma da renk katıyor elbet. Her dalda oluşan yozluğa, solukluğa, kimi zaman hayli düzeysiz davranışlara direnme, dahası gülümseme gücü veriyor. Elbet kahkahalara yol açan davranışlar da var.

New York’tan Şirin Devrim Trainer telefon etti geçen gün. Kitabı 7. basımda, elbet çok mutlu, hayli uzun konuştuk, ortak anılardan da söz ettik. Annesine büyük hayranlığı var ama eleştiriden de geri kalmıyor. Dünyaya yeteri kadar açılmadığını söylüyor. Kapalı yaşamını eleştiriyor. Soyadını değiştirerek yazmasından da hoşlanmıyor. Haksız değil. Şiar Yalçın’ın sözleri çınlıyor kulağımda. “Fahrel-Nisa” diye yazmamı eleştirerek güzel bir ders verdi bana. Ben de açıkladım. Ressamın mektuplarında, tablolarında el yazısı imzaları da “El-

Nisa!” Önce Irak sefiresi, sonra Ürdün’e

yerleşiyor, prensesliği de özümseyerek “ El-Nisa” oluyor. Oysa Türk kimliğinde

Fahrünnisa Şakir.

Burada belli bir konuyu da açıklığa kavuşturmak istiyorum. Hasan Cemal’in Sabah’ta yayımlanan bir yazısı nedeniyle gazetedeki köşemde yer alan sorularımı da yanıtlıyor Şirinaki (Şirin Devrim’in aile ve dost çevresindeki adı bu). Amman’daki güzel evin sahibi değil, kiracısı Fahrünnisa Zeid. ölümünden sonra asıl sahibi taşınıyor, o da sanatsever bir kişi, belli tabloları koruyor duvarlarda. Bence müze niteliğinde bir ev, kültürel ilişkiler

bağlamında değerlendirilmesi de düşünülebilirdi ama bu tür bir yaklaşım olmamış anlaşılan...

Ürdün’den Balkanlar’a yöneliyorum, resimden şiire, Hasan Mercan’ın güzel yapıtı “Balkanlar’da Çağdaş Türk Şiirleri Antolojisi”ne. Başucumda duruyor, rasgele açıyor okuyorum, gurbet türküleri çınlıyor yüreğimde. Dede toprağından seslenişler. Büyükbabamın, büyük halalarımın sesi geliyor derinlerden. Talat

Halman Karadeniz uşağı ama Balkan

şiirlerinin boyutunu çok güzel yansıtıyor önsözünde. OsmanlI’nın hükmettiği geniş coğrafyadan Anadolu yarımadasına sığınması, yeni bir devlet oluşturması ve günümüze gelen süreçte yalnız Balkanlar’da yaşıyor şiirimiz. Avrupa kültürünün sultasına da girmiyor. Balkan ozanlan övünülecek bir özgüvenle içimize, yüreğimizin derinliklerine, can evindeki

sevinç ve üzüntülere yöneliyor. Bu yönelişle ürettikleri gurbet türküleri Balkan Türk şiirini bugünlere taşıyor. Kosova, Makedonya, Bulgaristan, Yunanistan ve Romanya’da Türk şiirinin özgün örneklerini içeriyor antoloji. Şiirsel, duygusal gezilere yol açıyor sayfalarında.

Şükrü Ramo Ohri’ye götürüyor, Necati Zekeriya Acıya Ağıtlarla kucaklıyor sizi, llhami Emin vefasızlığı anlatıyor, ana sütünü unutanı, özün dahi olsa yüreğinden sil, diyor. Ne tür bir

vefasızlığın tepkisi kim bilir.

Ne Balkanlar’ın “ bal” ını yeterince tattık, ne de dökülen “kan” bağımızın

gerektirdiği kadar ilgi gösterdik, diyor Talat Halman. Şiirleri okuyarak bu boşluğu örtmek umuduyla.

Şiirden müziğe geçiyor, Ersin Onay’ı kutluyorum. Bilkent Müzik Fakültesi’ndeki dekanlık görevi sona erdi, ama birliktelik sürüyor, öğrencileriyle çalışarak piyano dalını yeşertmenin ötesinde başka uğraşı da var. Durmadan çalışıyor, kimi zaman akşamdan sabaha, sabahtan akşama kadar. Parmaklarının gizemini yeniden yaşar gibi. Çünkü ufukta bir konser var, bir sürpriz. Müzikseverlere bir selam, bir

armağan usta çalgıcılardan. 1991- Amman. Fotoğraf: Yahşi Baraz.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Ta ha To ro s Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

EBOB (En Büyük Ortak Bölen)... EBOB (En Büyük

Çalışmada genel olarak veri madenciliği ve metin madenciliği terimlerinin farklı yönleri ele alınmış ve metin madenciliği bakımından Dede Korkut Kitabı’nın

Aşağıdaki cümlelerdeki “ele” hecesinin geçtiği bölümleri buldurup kırmızı kale ” miyle (yuvarlak içine almak suretiyle) işaretletiniz.. Kuşlar yele karşı

K iş iliğ i genellikle manzara re­ simlerinde beliren Onat ilk döneminde, İstan­ bul’un deniz ve kır gö­ rünümlerini renk ve ışık parlaklığıyla canlandı­

Pırıl pırıl pullu, baldırları ol­ duğu gibi gösteren mavili, kırmızılı elbiseler içinde bir de bacaklar ha­ vaya fırlatılınca kim de can kalırdı.. I

Instruments to collect data were several questionnaires, including Mini Nutrition Assessment(MNA), Symptom Severity Scale, Hospital Anxiety and Depression Scale, Diet Scale..

“Orhan Abi, koşullar ve bunca dava, beni, kendi adıma da, Yılm az adma da kaygılan­ dırıyor; bu davalar sonuçlanırsa, be­ nim için sorun değil, politik sürgün

Klimakterik olmayan meyvelerde (örneğin üzüm, çilek) koparıldıktan sonra solunum hızı azalır ve olgunlaşma durur. Klimakterik meyvelerin (örneğin