OSMANLI DÖNEMİ KADIN DİVAN ŞAİRLERİNDEN
MİHRİ HATUN DİVANI’NIN SÖZ VARLIĞI UNSURLARI VE DEĞERLER EĞİTİMİ BAĞLAMINDA İNCELENMESİ
Nigar Başol
YÜKSEK LİSANS TEZİ
TÜRKÇE EĞİTİMİ ANABİLİM DALI
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
i
TELİF HAKKI ve TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU
Bu tezin tüm hakları saklıdır. Kaynak göstermek koşuluyla tezin teslim tarihinden itibaren ...(….) ay sonra tezden fotokopi çekilebilir.
YAZARIN
Adı: Nigar Soyadı: Başol Bölümü: Türkçe Öğretmenliği İmza: Teslim tarihi:TEZİN
Türkçe Adı: Osmanlı Dönemi Kadın Divan Şairlerinden Mihri Hatun Divanı’nın Söz Varlığı Unsurları ve Değerler Eğitimi Bağlamında İncelenmesi
İngilizce Adı: Mihri Hatun Divan Ottoman-era Woman Poets Court of Investigation in The Context of Vocabulary and values Education
ii
ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI
Tez yazma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyduğumu, yararlandığım tüm kaynakları kaynak gösterme ilkelerine uygun olarak kaynakçada belirttiğimi ve bu bölümler dışındaki tüm ifadelerin şahsıma ait olduğunu beyan ederim.
Yazar Adı Soyadı: Nigar Başol İmza: ………..
iii
JÜRİ ONAY SAYFASI
Nigar Başol tarafından hazırlanan “Osmanlı Dönemi Kadın Divan Şairlerinden Mihri Hatun Divanı’nın Söz Varlığı Unsurları ve Değerler Eğitimi Bağlamında İncelenmesi” adlı tez çalışması aşağıdaki jüri tarafından oy birliği ile Gazi Üniversitesi Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans tezi olarak kabul edilmiştir.
Danışman: (Unvanı Adı Soyadı)
(Anabilim Dalı, Üniversite Adı) ………
Başkan: (Unvanı Adı Soyadı)
(Anabilim Dalı, Üniversite Adı) ………
Üye: (Unvanı Adı Soyadı)
(Anabilim Dalı, Üniversite Adı) ………
Tez Savunma Tarihi: …../…../……….
Bu tezin Gazi Üniversitesi Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans tezi olması için şartları yerine getirdiğini onaylıyorum.
Prof. Dr. Tahir Atıcı
Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürü ………
iv
TEŞEKKÜR
Yardımlarından dolayı başta eşim Memet Buğra Başol olmak üzere, sevgili annem Fatma Güneş’e, babam Reyhan Güneş’e, gazeteci sayın Nihal Alp’e ve sayın danışmanım Doç. Dr. Ömer Özkan’a teşekkürü bir borç bilirim. Maddi ve manevi olarak yanımda olan, desteğini benden esirgemeyen herkese çok teşekkür ederim.
v
OSMANLI DÖNEMİ KADIN DİVAN ŞAİRLERİNDEN
MİHRİ HATUN DİVANI’NIN SÖZ VARLIĞI UNSURLARI VE
DEĞERLER EĞİTİMİ BAĞLAMINDA İNCELENMESİ
(Yüksek Lisans Tezi)
Nigar Başol
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
Şubat 2016
ÖZ
Bu araştırmanın temel amacı Mihri Hatun Divanı’nı söz varlığı ve değerler eğitimi bağlamında incelemektir. Araştırmanın birinci kısmında problem durumuna değinilmiş ve ardından araştırmanın amacı, önemi, sınırlılıklar ve tanımlara yer verilmiştir. İkinci kısımıda ise araştırmada kullanılan yöntem üzerinde durulmuştur. Araştırmada betimsel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma evrenini Mihri Hatun’un Divanı oluşturmaktadır. İlgili alanyazın kısmında kelime, söz varlığı, söz varlığının içerdiği öğeler, değerler, değerler eğitimi konularında yapılmış çalışmalar ve tanımlamalar yer almaktadır. Ardından araştırma sonucunda elde edilen bulgulara geçilmiştir. Mihri Hatun Divanı’nın deyim ve ikileme açısından son derece zengin bir kaynak olduğu göze çarpmaktadır. Buna rağmen divanda bir tek atasözüne bile rastlanmaması dikkat çekicidir. Divandaki beyitlerde dini, tasavvufi, insani ve mitolojik değerlerin yoğun olarak kullanıldığı görülmektedir. Divanda yer alan söz varlığı unsurları ve değerler belilendikten sonra sınıflandırılmış ve tablo şeklinde ortaya konmuştur. İlköğretim Türkçe Dersi (6, 7, 8. Sınıflar) Öğretim Programı (2006)’na göre Türkçe derslerinde yer verilmesi gereken söz varlığı ve değerler tespit edilmiş ve buna göre Mihri Hatun Divanı’nda yer alan şiirlerden, derslerde örnek metin olarak yararlanabilmek için önerilerde bulunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Mihri Hatun Divanı, Söz Varlığı, Değerler Eğitimi. Sayfa Adedi: 173
vi
MİHRİ HATUN DIVAN
OTTOMAN-ERA WOMAN POETS COURT OF INVESTIGATION
IN THE CONTEXT OF VOCABULARY AND VALUES EDUCATION
(Master’s Thesis)
Nigar Basol
GAZI UNIVERSITY
GRADUATE SCHOOL OF EDUCATIONAL SCIENCES
February 2016
ABSTRACT
The main purpose of this research is to examine Mihri Hatun Divan by the context of words and vocabulary. In the first part of the research addresses to the problem state, and then the purpose of the study, significance, limitations, and definitions have been given. The second part focuses on the method used. Descriptive scanning model was used in this research and the target population is Mihri Hatun Divan of this study. Related literature in the section on vocabulary, vocabulary that are included in the items, values, values education has been carried out and on the issues of the declarations is located. Then the research results has been exceeded. Mihri Hatun Divan is a rich source that has many idioms and repetitions. In spite of this, it is noteworthy that it doesn't contain any proverb. In the Divan's couplets, the religious, mystical, and mythological values are intensively used. After the vocabulary and values of the Divan has been determined, they have been revealed and classifiedas a form of table. The Elementary Turkish Lessons (6, 7, 8. Classes) teaching program (2006) is examined and according to Turkish vocabulary lessons and values, the poems and sample texts from Mihri Hatun Divan has been selected and suggested to include in those lessons to take adventage.
Key Words : Mihri Hatun Divan, context of words, vocabulary. Page Number : 173
vii
İÇİNDEKİLER
TABLOLAR LİSTESİ... i ŞEKİLLER LİSTESİ... iv BÖLÜM 1 ... 1 GİRİŞ ... 1 Problem Durumu ... 1 Araştırmanın Amacı ... 3 Alt Amaçlar ... 4 Araştırmanın Önemi ... 4 Sınırlılıklar ... 5 Tanımlar ... 5 BÖLÜM 2 ... 7 KAVRAMSAL ÇERÇEVE ... 7 2.1. Kelime ... 72.2. Kelime-Kavram İlişkisi ... 8
2.3. Söz Varlığı ... 9
2.4. Söz Varlığının İçerdiği Ögeler ... 9
2.4.1. Temel Söz Varlığı ... 9 2.4.2. Atasözleri ... 10 2.4.3. Deyimler ... 11 2.4.4. İkilemeler ... 13 2.4.5. Yabancı Kelimeler ... 14 2.5. Değerler ... 15 2.6. Toplumsal Değerler ... 16 2.7. Değerler Eğitimi ... 17 BÖLÜM 3 ... 21 YÖNTEM ... 21 Araştırma Modeli ... 21
viii Evren ve Örneklem ... 21 Verilerin Toplanması ... 21 Verilerin Analizi ... 22 BÖLÜM 4 ... 25 BULGULAR VE YORUM ... 25
4.1. Mihri Hatun Divanı’nda Söz Varlığı Unsurları ... 25
4.1.1. Atasözü ... 25
4.1.2. Deyimler ... 26
4.1.3. İkileme ... 43
4.1.4. Yabancı Kelimeler ... 46
4.1.5. Fiiler ... 86
Mihri Hatun Divanı’nda Yer Alan Söz Varlığı Unsurlarından Türkçe Programlarında Yararlanma ... 88
4.2. Mihri Hatun Divanı’nda Yer Alan Değerler ... 91
4.2.1. Dini Değerler ... 91 1. Allah ... 91 2. Melekler ... 95 3. Dini Kitaplar ... 96 4. Ayet ve Hadisler ... 96 5. Peygamberler ... 99
6. Hulefa-i Raşidin (Raşid Halifeler) ... 107
7. Âhiret ve İlgili Mefhumlar ... 109
8. Cennet ve Cehennemle İlgili Mefhumlar ... 110
9. Din ile İlgili Mefhumlar ... 114
10. İbâdet ile İlgili Mefhumlar ... 115
4.2.2. Tasavvufî Değerler ... 118
4.2.3. İnsanî Değerler ... 128
4.2.4. Mitolojik Unsurlar ... 153
Mihri Hatun Divanı’nda Yer Alan Değerler Eğitiminden Türkçe Programlarında Yararlanma ... 159
BÖLÜM 5 ... 165
SONUÇ VE TARTIŞMA ... 165
ix
TABLOLAR LİSTESİ
Tablo 1. Türkçeye Giren Yabancı Kelime Sayıları ... 15
Tablo 2. Mihri Hatun Divanı’nda Deyimler ... 27
Tablo 3. Mihri Hatun Şiirlerinde Bulunan Deyimlerin Günümüzdeki Kullanım Şekli ... 36
Tablo 4. Mihri Hatun Divanı’nda Yer Alan Deyimlerdeki Kelimelerin Kullanım Sıklığı ... 38
Tablo 5. Mihri Hatun Divanı’nda İkilemeler ... 43
Tablo 6. Mihri Hatun’un Şiirlerinde Bulunan İkilemelerin Günümüzdeki Kullanım Şekli . 45 Tablo 7. Mihri Hatun Divanı’nda Yer Alan İkilemelerdeki Kelimelerin Kullanım Sıklığı .. 46
Tablo 8. Mihri Hatun’un Şiirlerinde Bulunan Yabancı Kelimelerin Kullanım Sıklığı ve Günümüzdeki Kullanım Şekli ... 47
Tablo 9. Mihri Hatun’un Şiirlerinde En Sık Kullanılan Yabancı Kelimeler ... 81
Tablo 10. Mihri Hatun Divanı’nda Yer Alan Türkçe Kökenli Kelimeler ... 82
Tablo 11. Mihri Hatun Divanı’nda En Sık Kullanılan Türkçe Kökenli Kelimeler ... 85
Tablo 12. Mihri Hatun Divanı’nda Fiiller ve Kullanım Sıklıkları ... 87
Tablo 13. Mihri Hatun Divanı’nda Allah’ın İsimleri ve Sıfatları ... 92
Tablo 14. Mihri Hatun Divanı’nda Melek Mefhumu ... 95
Tablo 15. Mihri Hatun Divanı’nda DinîKitaplarla İlgili Kavramlar ... 96
x
Tablo 17. Mihri Hatun Divanı’nda Hadisler ... 98
Tablo 18. Mihri Hatun Divanı’nda Peygamberler ... 99
Tablo 19. Mihri Hatun Divanı’nda Hz. Muhammed’in Sıfatları ... 106
Tablo 20. Mihri Hatun Divanı’nda Halifeler ... 107
Tablo 21. Mihri Hatun Divanı’nda Âhiret ve İlgili Mefhumlar ... 109
Tablo 22. Mihri Hatun Divanı’nda Cennetle İlgili Mefhumlar ... 110
Tablo 23. Mihri Hatun Divanı’nda Cehennemle İlgili Mefhumlar ... 112
Tablo 24. Mihri Hatun Divanı’nda Din ile İlgili Mefhumlar ... 114
Tablo 25. Mihri Hatun Divanı’nda İbâdet ile İlgili Mefhumlar ... 115
Tablo 26. Mihri Hatun Divanı’nda TasavvufîAçıdan Âşık Kavramı ... 118
Tablo 27. Mihri Hatun Divanı’nda TasavvufîAçıdan Cihân Kavramı ... 120
Tablo 28. Mihri Hatun Divanı’nda TasavvufîAçıdan Deniz Kavramı ... 122
Tablo 29. Mihri Hatun Divanı’nda Tarikatla İlgili Mefhumlar ... 123
Tablo 30. Mihri Hatun Divanı’nda Hastalık ve Delilik ile İlgili Kavramlar ... 129
Tablo 31. Mihri Hatun Divanı’nda Âh, Feryâd, Figân, Nâle ile ilgili Kavramlar ... 130
Tablo 32. Mihri Hatun Divanı’nda Gam, Gussa, Derd, Belâ Kavramları ... 131
Tablo 33. Mihri Hatun Divanı’nda Cevr ü Cefâ, Mihnet Unsurları ... 134
Tablo 34. Mihri Hatun Divanı’nda Hasret, Fürkât, Ayrılık ile İlgili Kavramlar ... 136
Tablo 35. Mihri Hatun Divanı’nda Vuslat ve İlgili Kavramlar ... 138
Tablo 36. Mihri Hatun Divanı’nda Aşk, Sevdâ Kavramları ... 140
xi
Tablo 38. Mihri Hatun Divanı’nda Diğer İnsanî Değerler ... 146
Tablo 39. Mihri Hatun Divanı’nda Kadın Duygusu ... 151
Tablo 40. Mihri Hatun Divanı’nda Mitolojik Şahsiyetler ... 153
xii
ŞEKİLLER LİSTESİ
Grafik 1. Divandaki yabancı sözcüklerin istatistiksel olarak sınıflandırılması ... 81 Grafik 2. Divanda kullanılan yabancı sözcüklerin Türkçe sözcüklere oranı ... 86 Grafik 3. Mihri Hatun Divanı’nda yer alan değerlerin kullanım sıklığının sınıflandırılması
1
BÖLÜM 1
GİRİŞ
Bu bölümde problem durumu, araştırmanın amacı, araştırmanın önemi, sınırlılıklar ve tanımlar yer almaktadır.
Problem Durumu
Türkçe dersleri, öğrencilerin okuduklarından, izlediklerinden ve dinlediklerinden hareketle kendini ifade etme, güzel konuşma, problem çözme gibi becerileri kazanmaları açısından önem taşımaktadır. Öğrencilerin toplum içerisinde sağlıklı iletişim kurabilmeleri, söz varlığı unsurlarına hakim olmalarıyla doğru orantılıdır.
Türkçede söz varlığı, söz dağarcığı, sözcük dağarcığı, söz hazinesi, kelime hazinesi gibi adlarla karşılanmıştır. Türk Dil Kurumu’na (TDK, 2005) göre, bir dilin sözlerini kapsama ile bir kimsenin sahip olduğu sözcüklerin tümünü ifadede bu terimler birbirinden ayrışmamış, bazen bir terim ikisini birden karşılayabildiği gibi, bazen sadece birini ifade eder şekilde kullanılmıştır.
Türkçe dersleriyle kazandırılan becerilerden biri de değerlerdir. Her toplum, birliğini ve devamlılığını sağlamak için değerlerini gelecek kuşaklara aktarmakla yükümlüdür. Bunun için, aile başta olmak üzere okullarda verilen eğitim sayesinde birey, içinde yaşadığı toplumun değerlerini öğrenmeye başlar. Türkçe dersleri, değerlerin öğretilmesinde de önemli bir yere sahiptir. Öğretim programı doğrultusunda hazırlanan Türkçe ders kitaplarında yer alan dürüstlük, sevgi, saygı, hoşgörü, nezaket, sorumluluk, tutarlılık, merhamet, çalışkanlık, onurlu olma, cesaret gibi değerlerin, oluşturulan temaya bağlı olarak metin ve etkinliklerle öğrencilere kazandırılması hedeflenmiştir.
2
Bireylerin eğitim hayatı düşünüldüğünde belki de en önemli dönemlerinden biri ilköğretimdir. Sekiz yıllık zorunlu eğitimini tamamlayan birçok öğrencimizin eğitim hayatı ilköğretim kademesinde son bulmaktadır. İlköğretimde edindikleri bilgi, beceri ve değerler bu öğrencilerimizin tüm hayatlarını etkilemektedir. Bunun dışında ilköğretim kademesinde edinilen bilgi, beceri ve değerler diğer eğitim kademelerinin de temelini oluşturmaktadır. Bu yüzden ilköğretimde edinilen değerler çok daha önemli hale gelmektedir (Özmen, Er ve Gürgil, 2012).
Türkçe Dersi Öğretim Programı’nda (2006) değerler kavramı çerçevesinde cesaret, nezaket, saygı, hoşgörülü olma, onurlu olma vb. temalar ele alınmıştır. Programda söz varlığı unsurlarına da yer verilmiştir. Ancak söz varlığı kavramı genel çerçevesiyle ortaya konmuş, çok fazla ayrıntıya girilmemiştir. Örneğin, hangi söz varlığı unsurlarına yer verilmesi gerektiği konusunda net bir bilgi yer almamaktadır. Özellikle deyimler ve atasözleri üzerinde önemle durulması gereken konular arasındadır. Çünkü her ikisi de soyut anlamlar taşımaktadır. Öğrencilerin bunları doğru bir şekilde anlamaları ve kullanmaları için Türkçe programında atasözü ve deyimler konusunda daha fazla etkinliğe yer verilmesi gerekir.
Değerlerin ve söz varlığı unsurlarının öğrencilere kavratılması açısından edebi metinlerin de önemli kaynaklar arasında yer aldığını unutmamak gerekmektedir. Türkçe ders kitaplarında, söz varlığını zenginleştirmek amacıyla yer verilen edebi metinlerle, öğrenci dilin inceliklerini öğrenmekte, edebi zevk edinmektedir. Böylece zengin bir kelime hazinesine sahip olan, sağlıklı iletişim kuran bilinçli nesiller yetiştirmek mümkün olabilir. Osmanlı Dönemi kadın şairlerin öncülerinden sayılan Mihri Hatun’un divanı da kelime, ikileme, deyim ve atasözleri bakımından zengin kaynaklar arasındadır. Dönemin yaşayış tarzına bağlı olarak kullanılan dil, bugün kullandığımız Türkçeden ne kadar farklılık gösteriyor olsa da söz varlığı bağlamında incelendiğinde geçmişten gelen kültürel izlerin günümüzde de aynı şekilde devam ettiği görülmektedir. Bu konudaki eksikliklerden yola çıkarak Mihri Hatun Divanı’ndaki şiirlerde kullanılan değerler ve söz varlığı unsurlarının tespit edilmesi kelime öğretimi ve değerler eğitimine katkı sağlayacaktır.
Dilin kültürün taşıyıcı olduğu düsturundan yola çıkarak söz varlığının kültür değerlerini, kavram dünyasını, yaşam biçimlerini öğrenmedeki rolü de unutulmamalıdır. Türkçenin söz varlığının yazılı ve sözlü edebi eserlerden yararlanarak tespit edilmesi; bu tespit sırasında kelimelerin kökenlerinden ziyade dilimizde kazandığı anlamlara ve inceliklere bakmakta fayda vardır (Aydın, 2015).
3
Ölker’e (2011) göre her dilin kullanım açısından öne çıkan kelimeleri mevcuttur. Bu kelimeler, o dili konuşan kişilerin eğitim durumları, yaş grupları gibi çeşitli faktörlerin etkisi altındadır. Kelime sıklığı, bir dilde kullanılan kelimelerin birbirlerine oranla kullanım sıklığını ortaya koymaktadır. Söz varlığı unsurları ile ilgili çalışmalarda ilk önce yapılması gereken işlemlerden biri kelime sıklığının tespitidir.
Öncelikle Mihri Hatun divanı taratılarak bilgisayar ortamına aktarılmıştır. Daha sonra Atakan Kurt’un geliştirdiği metin sıklık analizi programından yararlanılarak divandaki kelimeler istatistiksel olarak tespit edilmiştir. Türkçede anlam zenginliği ve sesteş kelimeler bulunmasından dolayı farklı anlamlarda kullanılabilecek kelimeler bulunmaktadır. Bu nedenle sözcükler tespit edildikten sonra, divanda geçen kelimelerin kullanım yerlerine tek tek bakılarak yanlış verilerin oluşmasının önüne geçilmeye çalışılmıştır. Örneğin “yüz” kelimesinin sıfat mı, fiil mi, yoksa surat anlamında mı kullanıldığı kitaba bakarak belirlenebilmiştir. Böylece kelimelerdeki bozulmalar giderilmiş, sözcükler kök ve gövdelerine göre sınıflandırılmıştır.
Daha önce yapılan çalışmalarda Mihri Hatun Divanı tahlil edilmiş ise de değerler eğitimi, söz varlığı unsurları ve kelimelerin istatistiksel kullanım sıklığı konularında herhangi bir inceleme yapılmamıştır. “Mihri Hatun’un divanında hangi değerler, söz varlığı unsurları bulunmakta ve bunlara ne şekilde yer verilmektedir? Divanda yer alan kelimelerin istatistiksel olarak kullanım sıklığı nasıldır?” problemlerine çözüm aranacaktır.
Araştırmanın Amacı
Araştırmanın amacı, Mihri Hatun Divanı’nı söz varlığı unsurları ve değerler eğitimi bağlamında incelemektir. Bu amaçla dini, tasavvufi, insani ve mitolojik değerler ele alınmıştır. Söz varlığı kavramı çerçevesinde ise kelime hazinesi, ikileme, deyimler ve atasözleri tespit edilmiştir. Bunun dışında o dönemde kullanılan kelime ve kavramların istatistiksel olarak kullanım sıklığı konularına değinilmiş, en sık kullanılan kelimelerden “edebi dil”e yansıyanları ve halen aktif olarak kullanılan kavramları tespit etmek amacıyla kelime listeleri oluşturulmuştur. Ayrıca bu kelime ve kavramlardan, eğitim-öğretim programı çerçevesinde nasıl yararlanılacağı değerlendirilmiştir.
4
Bu amaç doğrultusunda, ayrıntılı sonuçlara ulaşabilmek için aşağıdaki alt problemlerden yararlanılmıştır:
1. Mihri Hatun Divanı’nda hangi değerler yer almaktadır?
2. Divan’da tespit edilen değerlerden Türkçe derslerinde faydalanmak mümkün müdür?
3. Mihri Hatun Divanı’nda hangi söz varlığı unsurlarına yer verilmiştir?
4. Tespit edilen kelime, deyim, atasözü gibi unsurlardan hangilerinin “edebi dil”de hangilerinin ise “konuşma dili”nde kullanımı halen devam etmektedir? Günümüzde kullanılan söz varlığı unsurları ile benzerlikleri/farklılıkları var mıdır?
5. Divan’da hangi kelimeler, ne sıklıkla kullanılmıştır?
6. Belirlenen kelimelerden hangileri günümüzde kullanılmakta veya kullanılmamaktadır?
7. Belirlenen değerler, söz varlığı unsurları ve kelime sıklıklarından eğitim ortamında ne şekilde yararlanılabilir?
Araştırmanın Önemi
Eğitim alanında Mihri Hatun’un şiirlerinden faydalanmak mümkündür. Bunun için de ilk önce şiirleri anlamak ve şiirlerde bahsedilen konuları bilmek gerekir. Divandaki şiirlerden hareketle dönemin kültürel, dini ve insani değerlerini anlamak ve tanımak mümkündür. Ayrıca o dönemde kullanılan kelime ve kelime gruplarının günümüze yansımaları da mevcuttur. Bunları görerek şiirleri okumak ve anlamak daha kolay olacaktır.
İlköğretimin ilk sınıfından itibaren öğrencilerin Türkçeyi iyi kullanan ustaların eserleriyle tanışmaları sağlanarak onların kelime dağarcıklarını geliştirmelerine, metinlerden anlam kurma ve oluşturulan bu anlam evreninden yapılacak çıkarımlardan hareketle düşüncelerini sözlü ve yazılı olarak ifade etmeleri büyük önem taşımaktadır. Ancak kelime hazinesini zenginleştirme, atasözü ve deyimler konusunda bir eksiklik olduğu göze çarpmaktadır (Göçer, 2010).
Baş ve Karadağ’ın (2012), “Ülkemizde eğitim ortamında kullanılan ders ve çalışma kitaplarının, hangi söz varlığı listelerine uygun hazırlanacağına dair bir ölçü bulunmamaktadır.” görüşü de bu eksikliği ortaya koymaktadır. Çalışma sonunda elde edilen bulgular sayesinde, öğrenciler için Türkçe dersleri daha verimli hale getirilebilir. Ders kitaplarında, metin olarak bu şiirlere yer verilebilir. Bunun dışında şiirler etkinlik örnekleri olarak da kullanılabilir. Böylece öğrencilere, Mihri Hatun’un şiirlerini, şiirlerde
5
bahsedilen değerler ve söz varlığı unsurlarıyla da kültürümüzü daha iyi tanıtma, kullanılan kelimeleri, deyimleri farklı bir bakış açısıyla gösterme fırsatı sağlanabilir. Araştırma bu bağlamda önem arz etmektedir.
Sınırlılıklar
Araştırma, 15. yüzyılda yaşamış olan Mihri Hatun Divanı’ndaki şiirlerle sınırlıdır.
Tanımlar
Divan: Divan şairlerinin, yerleşmiş bir tertip üzere şiirlerini dizerek meydana getirdikleri eser. (TDK, 2011).
Söz varlığı: Söz kavramının genişliği içinde dilde kelime ve kelime üstü birimler olan ikileme, deyim, atasözü vb. anlamlı dil birimlerinin oluşturduğu birikimin bütünüdür (Karadağ, 2013, s. 8).
Kelime hazinesi: Bir dilin bütün kelimeleri; bir kişinin veya bir topluluğun söz dağarcığında yer alan kelimeler toplamıdır (Korkmaz, 2003, s. 144).
Sözlük: Bir dilin bütün ya da belli bir çağda kullanılmış sözcük ve deyimlerini abece sırasına göre alarak tanımlarını yapan, açıklayan ya da başka dillerdeki karşılıklarını veren yapıt, lügat (TDK, 2005, s. 1806).
Değer: Toplumlar, inançlar, ideolojiler veya insanlar arasında kabul edilmiş, benimsenmiş ve yaşatılmakta olan her türlü ideolojik veya ilahi kaynaklı duyuş, düşünüş, davranış, kural ya da kıymetlerdir (Dönmez ve Yazıcı, 2008, s. 187).
Değer eğitimi: Çocukların ve gençlerin pozitif değerleri keşfedip geliştirmeleri ve kendi potansiyellerine göre ilerlemeleri için yürütülen eğitimsel gayretler (UNESCO, 2010, s. 1). Kelime sıklığı: Dilde bir sözün kullanılma oranı, frekans (TDK, 2011).
7
BÖLÜM 2
KAVRAMSAL ÇERÇEVE
2.1. Kelime
Dili oluşturan en önemli yapı taşı kelimelerdir. Kelimeler sayesinde insanlar kendilerini ifade eder ve iletişim kurarlar.
Kelimeyle ilgili birçok tanım ve sınıflama yapılmıştır. Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlük’te kelimenin anlamı şu şekilde ifade edilmiştir: “Anlamlı ses veya ses birliği, söz, sözcük.” (TDK, 2005). Kelimenin oluşumunda ses ve anlam birliği bulunması gerektiği belirtilmiştir. Buna benzer bir tanımı Uzun (1998, s. 28-29) şu şekilde yapmıştır: “Kelime ya da sözcük; tek başına anlamlı, birbirine bağlı bir ya da daha fazla biçim birimden (morfem) oluşan, ses değeri taşıyan dil birimi”. Korkmaz (2003, s. 144), “Bir veya birden çok ses öbeğinden oluşan, aynı dili konuşan kişiler arasında zihinde tek başına kullanıldığında belli bir kavrama karşılık olan somut veya belli bir duygu veya düşünceyi yansıtan soyut yahut da somut ve soyut kavramlar arasında ilişki kuran dil birimi.” şeklinde ifade eder. Buna göre kelime ile kavram arasında sıkı bir ilişki söz konusudur. Kelime ile ilgili tanımlara bakıldığında bunların birbirinden çok farklı olmadığı görülmektedir. Genel olarak anlamlı ses birliği olması gerektiği üzerinde durulmuştur. Gencan’a (2001, s. 78) göre ise kelime, anlamı olan ve tümce kullanımına yarayan anlatım aracıdır. Buna benzer bir tanımı Aksan (2006, s. 46) yapmıştır: “Bir kelimenin anlam değeri kazanması aynı cümledeki diğer kelimelerle kullanımına bağlıdır. Kelimeler, belli bir kavramı kendi başlarına söze dönüştüren anlamlı birimlerdir.”
Kantemir (1997, s. 178) “Kelime, anlam taşıyan ve cümlenin kurulmasında etken rol oynayan ses ya da ses topluluğu.” şeklinde tanım yapmaktadır.
8
Yapılan tanımlardan yola çıkarakkelimeyle ilgili aşağıdaki özellikler sıralanabilir: • Kelimeler anlamlı ses birlikleridir.
• Soyut ve somut kavramlar arasında ilişki kurar. • Kelimeler cümle kurmaya yarayan anlatım aracıdır.
İnsanlar sosyal birer varlık olarak duygu, düşünce ve hayallerini paylaşmak için iletişim kurmaya ihtiyaç duyarlar. İletişimin en önemli vasıtası ise dil kelimelerdir. Kelimeler sayesinde zihnimizdeki düşünceler kavramlaştırılmış olur.
2.2. Kelime-Kavram İlişkisi
Korkmaz (2003, s. 107-108), kavramları, “Dünyadaki nesnelerin, durumların, hareketlerin ve tasavvurların dildeki ifadesi.” olarak tanımlamaktadır. Kavramın değeri, niteliği aynı dili konuşan kimselerce aşağı yukarı aynıdır: ekmek, su, susuzluk, tembellik, delikanlı, dörtnala, tutumlu vb. şeklinde tanımlanmaktadır. Kelimeler ise zihinde oluşan kavramları anlamlandırmak açısından önem taşımaktadır. Düşünce, hayal, nesne gibi kavramlar, kelimeler sayesinde ifade edilebilmektedir.
“Kavram; kapsamı ve içeriği bir im ya da sözle anlatılarak anlam kazandırılan soyut düşünce.” (Demirel, 1993, s. 56). Benzer bir tanımı da Akyürek (2004, s. 41) yapmıştır: “Kavramlar, bireyin yaşantıları sonucu nesne ve olayların ortak özelliklerinden soyutlanarak elde edilen ve sembollerle ifade edilen düşünme ürünüdür.”
Kelime ile kavram arasında sıkı bir ilişki söz konusudur. Nesne, durum ve hareketlerin zihinde aldığı biçime kavram denir. Kelimeler de bu zihinsel olguları dile dökme açısından önem taşımaktadır. Zihin soyut ve somut varlıkları anlamlı hale getirir. Her sözcüğün zihinde algılanış biçimi farklıdır. Örneğin koltuk dendiği zaman her birey yaşına, mesleğine yaşantılarına göre bu kelimeyi beyninde farklı şekilde anlamlandırır. Bazılarının aklına tekli koltuk, bazılarının çiftli bazılarının da ofis tipi dönen koltuk gelebilir.
Konuşma ve yazma sırasında, mantıksal olarak, kelimeleri arka arkaya sıralayarak cümle kurarız. Aynı anlama gelen kelimeler dahi olsa birini diğerinin yerine kullanamayız. Örneğin kara ve siyah aynı anlama gelen kelimelerdir. Ancak zihinsel olarak bu sözcüklerin kullanım alanları farklılık göstermektedir. “Kara bahtım kör talihim”
9
cümlesinde kara yerine siyah dersek cümlenin anlamı bozulur. Yani kelimeler bir araya gelerek bir dilin söz varlığını oluşturur.
2.3. Söz Varlığı
Söz varlığı, bir dildeki sözlerin bütünü, söz hazinesi, kelime hazinesi; söz dağarcığı ise, bir dilde kullanılan veya bir kimsenin bildiği, kullandığı sözlerin bütünü (TDK, 2005) şeklinde açıklanmaktadır.
Bir dilin söz varlığı, o dilin tarihine geniş ölçüde ışık tutmakta, yüzyıllar boyunca ortaya çıkan ses, biçim, söz dizimi ve anlam değişikliklerini yansıtmakta, hangi dillerin etkisiyle, ne türden değişimlerin gerçekleştiğini göstermektedir (Aksan, 2006, s. 7). Karadağ ve Maden’e (2014, s. 272) göre söz varlığı alıcı ve üretici söz varlığı olmak üzere ikiye ayrılır. Dinleme ve okuma söz varlığının alıcı yanıyla, konuşma ve yazma üretici yanıyla ilgilidir. Yapılan tanımlardan yola çıkılırsa söz varlığı ile ilgili aşağıdaki özelikler sıralanabilir:
• İçinde bulunduğu toplumun dilsel özelliklerini yansıtır.
• Tarihe ışık tutması açısından kültürel boyutu da söz konusudur. • Alıcı ve üretici söz varlığı olmak üzere iki yönde gelişir.
Türkçe, sondan eklemeli bir dil olduğundan dolayı kelime üretmek ve çoğaltmak açısından elverişli bir dildir. Bu nedenle zengin bir söz varlığına sahiptir. Bu özelliklerinden dolayı da dünya çapında en çok kullanılan dillerin başında gelmektedir.
2.4. Söz Varlığının İçerdiği Ögeler
Söz varlığının içerdiği ögeleri temel söz varlığı,yabancı kelimeler, ikilemeler, deyimler ve atasözleri başlıkları altında ele alınabilir.
2.4.1. Temel Söz Varlığı
Hengirmen (1999, s. 355-356) temel söz varlığını, “İnsan yaşamında birinci derecede önemli olan, çok kullanılan ve tarihsel süreç içerisinde en az değişikliğe uğrayan kelimelerin oluşturduğu bütünlük.” olarak tanımlamaktadır.
10
Temel söz varlığı olarak adlandırdığımız çekirdek kelimeler, kuşaktan kuşağa aktarılarak dilde varlığını sürdürmektedir. İnsanın çevresiyle ilişkilerinde ihtiyaç duyduğu en önemli kelimeler temel söz varlığını oluşturmaktadır. Örneğin akrabalar, organ adları (el, ayak, göz, kulak vb.), yiyecek ve içecekler (ekmek, su, et, süt vb.), isimler, fiiller (yürümek, yemek, vermek, almak vb.), sayılar (bir, iki, beş, on, yüz, bin vb.), atasözleri, deyimler, kalıplaşmış sözler gün içinde en çok kullandığımız kelimeleri meydana getirmektedir. Şahin (2006)’e göre deyimlerin ve terimlerin oluşturulmasında temel söz varlığına ait kelimeler çok sık kullanılmaktadır.
2.4.2. Atasözleri
Bir ulusun geniş halk kitlelerinin yüzyıllar boyunca yaşadığı deneyim, gözlem ve bunlardan doğan düşüncelere dayanan; genel kural ve düstur niteliği taşıyan veya bir doğruyu ortaya koyan; söyleyeni unutulduğu için halkın ortak malı olan (anonim); kısa, özlü ve kalıplaşmış; içinde yargı (hüküm) bulunan bir tümce değerindeki sözlerdir (Aktaş ve Gündüz, 2004, s. 13).
Toplumun bilgeliğini, anlatım gücünü, yaşantılarını yansıtan atasözleri az sözle çok şey ifade etmesi bakımından önem taşımaktadır. Atasözleri, içinde yaşadığı kültürün özelliklerini taşır. Örneğin acı patlıcanı kırağı çalmaz; aklına geleni işleme, her ağacı taşlama; arık öküze bıçak çalınmaz; bağlı koyun yerinde otlar deyimlerinde Türk kültürünün izlerini görmek mümkündür.
Aksoy (1988a), atasözlerinin özelliklerini şöyle sıralamaktadır:
1. Atasözleri kalıplaşmış sözlerdir. Bir atasözünün sözleri, aynı anlama gelen başka kelimelerle değiştirilemez, söz diziminin şekli de bozulamaz: “Çalma elin kapısını, çalarlar kapını.” atasözünün de “Çalma elin kapısını, kapını çalarlar.” şeklinde değiştirilmesi söz konusu olamaz.
2. Atasözleri kısa ve özlü sözlerden meydana gelmektedir. Az sözle çok şey anlatması bakımından önem taşır: “ Anasına bak kızını al, kenarına bak bezini al.”, “Hamama giden terler.”, “Besle kargayı, oysun gözünü.” gibi.
3. Bazı atasözleri, sosyal olayların gözlemlenmesi sonucu ortaya çıkmıştır: “Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür.”, “Minareyi çalan kılıfını hazırlar.”, “Parayı veren düdüğü çalar.” gibi.
11
4. Kimileri ise doğa olaylarının insanlar üzerindeki etkisi sonucu ortaya çıkmıştır: “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır.”, “Zemheride kar yağmadan kan yağması iyi” gibi.
5. Atasözleri, toplumsal olaylar sonucu oluşan durumdan insanların ders almasını sağlayıcı niteliktedir: “Ağlamayan çocuğa meme vermezler.”, “Öfke ile kalkan, ziyan ile oturur.” gibi.
6. Doğrudan doğruya ahlak dersi ve öğüt veren atasözleri de vardır: “Çirkefe tas atma, üstüne sıçrar.”, “Ayağını yorganına göre uzat.” gibi.
7. Atasözlerinden bazıları da gerçekleri gösterir nitelikte yol göstericidir: “Bal bal demekle ağız tatlı olmaz.”, “Taşıma su ile değirmen dönmez.”, “Can bostanda bitmez.” gibi.
8. Töre ve gelenekleri bildiren atasözleri de vardır: “Dost başa bakar, düşman ayağa.”, “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var.” gibi.
9. Toplumsal inanışları bildiren atasözleri de mevcuttur: “Kırk yılda bir ölet olur, eceli gelen ölür.”, “Akacak kan damarda durmaz.” gibi.
10. Bazı atasözlerinin bölgelere göre kalıplaşmış şekilleri farklıdır: “Aç tavuk kendini buğday ambarında sanır.” atasözü “Aç tavuk düşünde (rüyasında) darı görür.” şekliyle de kullanılır. “Keskin sirke kabına zarardır.” atasözünün bölgelere göre “Keskin sirke küpüne zarardır.” şeklinde kullanımına da rastlanmaktadır.
2.4.3. Deyimler
Türkçe Sözlük (2005)’te deyim: "Genellikle gerçek anlamından az çok ayrı, ilgi çekici bir anlam taşıyan kalıplaşmış söz öbeği, tabir." olarak tanımlanmaktadır. Aksan (1982, s. 37) ise, "Belli bir kavramı, belli bir duygu ya da durumu dile getirmek için birden çok sözcüğün bir arada, seyrek olarak da tek bir sözcüğün yan anlamında kullanılmasıyla oluşan sözdür." diye açıklamaktadır. Benzer bir tanımı Korkmaz (2003, s. 43) şu şekilde yapmıştır: "Gerçek anlamından farklı bir anlam taşıyan ve çekici bir anlatım özelliğine sahip olan kelime öbeği.”
Belli durumlar karşısında az sözle çok şey ifade etme gücü olan deyimler, anlatım kalıplarıdır. Atasözleri ders ve öğüt vermek, yol göstermek için gerçekleri bildirirken deyimler, kavramları mecaz yoluyla, anlatım güzelliği ve özgünlüğü içinde belirtirler. Deyimler, akıl gücü olmaktan çok anlatım gücüdür (Aksoy, 1988b).
12
Anlatımı canlı ve etkili kılan, dildeki anlam inceliklerini ifade etmek amacıyla kullanılan deyimler, yapı olarak, tek tek anlamları olan sözlerden oluşmalarına rağmen, anlamlı parçalara ayrılamazlar. En az iki kelimeden oluşan deyimler, genellikle mecazi anlam taşırlar.
Aksoy (1988b), deyimlerin biçim özelliklerini şu şekilde sıralamaktadır:
1. Deyimler, kalıplaşmış söz öbekleridir. Bu nedenle bir sözcüğün yerine, aynı anlama gelen, başka bir sözcük getirilemez. Örneğin “ayıkla pirincin taşını” deyimi “ayıkla bulgurun taşını” şeklinde değiştirilemez.
2. Deyimler kısa ve özlü anlatımlardır. Örnek olarak “dil dökmek”, “kelle kulak yerinde” deyimlerinde olduğu gibi.
3. Deyimler en az iki kelimeden oluşur. Kelime öbeği durumundaki deyimler; kaşla göz arasında, suya sabuna dokunmadan gibi. Tümce durumundaki deyimler; incir çekirdeğini doldurmaz gibi.
4. Deyimlerin bazıları gerçek anlamda kullanılırken, bazıları mecaz anlamda kullanılmıştır. “Küplere binmek” mecaz anlamlı, “ çoğu gitti azı kaldı” gerçek anlamlı deyimlerdir.
5. Deyimlerin nasihat verme özelliği yoktur. Onlar sadece bir kavramı veya durumu karşılar. Örneğin “burnundan solumak” veya “etekleri tutuşmak” deyimleri sinirli ve heyecanlı olma durumlarını karşılar.
6. Kimi deyimler bölge farklılıklarından dolayı farklı kelimelerle veya farklı biçimlerde söylenebilir: Kızım sana söylüyorum, gelinim sen dinle (işit, anla) gibi. 7. Kimi deyimlerinde birkaç farklı şekli vardır: Baş başa gelmek / baş başa vermek,
Bir arpa boyu gitmek/ bir arpa boyu yol almak
8. Bazı deyimler bir öyküye, bir olaya dayanır: Altından çapanoğlu çıkmak, ağzından baklayı çıkarmak, ye kürküm ye gibi.
9. Deyimler cümle içinde farklı öge veya kelime türü olarak kullanılabilir: Derdinden ağzını bıçak açmıyordu.(ağzını bıçak açmamak, yüklem) Damarıma basmadan konuşamaz mısın? (damarına basmak, zarf tümleci) O dik kafalı biridir. (dik kafalı, sıfat)
10. Kafiye şeklinde meydana gelen deyimler de vardır: Anca beraber, kanca beraber, Havada bulut, sen onu unut, Yere bakan, yürek yakan gibi.
13
2.4.4. İkilemeler
Ergin (2012, s. 377) ise ikilemeleri, “Aynı cinsten iki kelimenin arka arkaya getirilmesi ile meydana gelen kelime gruplarıdır.” şeklinde tanımlamaktadır. Türkçe Sözlük ise ikilemeyi “anlamı güçlendirmek için aynı kelimenin tekrarlanması, anlamları birbirine yakın, karşıt olan veya sesleri birbirini andıran kelimelerin yan yana kullanılması” olarak tarif etmiştir (TDK, 2011).
Hatipoğlu (1981, s. 9) ikilemeyi, “Anlatım gücünü arttırmak, anlamı pekiştirmek, kavramı zenginleştirmek amacıyla, aynı kelimenin tekrar edilmesi veya anlamları birbirine yakın yahut karşıt olan ya da sesleri birbirini andıran iki kelimenin yan yana kullanılması.” olarak tanımlamıştır.
Yapı yönünden ikilemeler aşağıdaki gibi oluşturulmaktadır:
a) Yakın anlamlı kelimelerle: doğru dürüst, delik deşik, eş dost… b) Aynı anlamlı kelimelerle: kılık kıyafet, ses seda, köşe bucak... c) Karşıt anlamlı kelimelerle: Aşağı yukarı, ileri geri, az çok, er geç.... d) Aynı kelimenin tekrarıyla: duya duya, ağır ağır, yavaş yavaş... e) Yansımaların tekrarıyla: çat pat, kıs kıs, fısıl fısıl...
f) Sadece biri anlamlı olan kelimelerle: eğri büğrü, eski püskü… g) Yarı anlamlı kelimelerle: eciş bücüş, ıvır zıvır, abur cubur...
h) İkinci kelimenin ilk kelimeye benzetilmesiyle: kol mol, yer mer, yol mol… Karahan (2009, s. 60-62), ikilemenin özelliklerini şu şekilde sıralar:
1) Grupta yer alan kelimeler arasında hem şekil, hem de anlam ilişkisi vardır.
2) Tekrarlar, anlamı kuvvetlendirir; nesne ve harekete çokluk, süreklilik ve beraberlik anlamı kazandırır.
3) Bağlama ve çekim edatları dışında bütün kelimelerle tekrar grubu kurulabilir. Ünlemler tekrara elverişli kelimelerdir.
4) Grubu meydana getiren unsurlar çekim eki alabilir.
5) Grup içindeki kelimeler, eş görevlidir. Genellikle kelimeler arasında belirli bir ses düzeni bulunur. Bundan dolayı, tekrar gruplarının birçoğunda unsurların yeri değiştirilmez.
14
7) Bu grupta her unsur kendi vurgusunu taşır. Kelimeler arasına virgül konmaz.
2.4.5. Yabancı Kelimeler
Tarihin her döneminde, bütün dillerde olduğu gibi Türkçede de yabancı dillerin etkisi olmuştur. Bu etki her yüzyılda farklı düzeyde ve şekilde gerçekleşmiştir. Özellikle çokça etkileşimde bulunduğumuz milletlerin dilleri ile Türkçe arasında ciddi söz varlığı alıntıları yaşanmıştır.
Türkçenin tarihî süreçlerini, yabancı dillerle etkileşim yönünden değerlendirdiğimizde, Göktürk Türkçesinden günümüz Türkiye Türkçesine kadar uzanan süreçte farklı dillerle kurulan ilişkilerin yansımalarını bulabilmekteyiz (Bostancı ve Keskin, 2013).
Ergin (2012, s. 19), Osmanlı Türkçesi döneminde, Arapça ve Farsça kelime ve terkiplerin sayısı ve yoğunluğun fazlalaştığını belirtmiştir. Akar (2011), kurulan Fatih medreseleriyle birlikte Arapçanın din ve bilim dili olarak kullanılmaya başlandığını, bu dönemde birçok Arapça eser yazıldığını ve bu etki nedeniyle de Arapça kelimelerin, Türkçe yazılmış eserlerden gündelik konuşmalara dek bir yayılma ve yerleşme alanı bulduğunu belirtmiştir. Sonuç olarak tarihin çeşitli dönemlerinde, Türkçe’ye farklı dillerden kelimeler girmiştir.
15 Tablo 1
Türkçeye Giren Yabancı Kelime Sayıları
Diller Kelime Sayısı
Arapça 6463 Fransızca 4974 Farsça 1374 İtalyanca 632 İngilizce 538 Yunanca 399 Latince 147 Almanca 85 Rusça 40 İspanyolca 36
“Arapça’dan Türkçeleşmiş Kelimeler Sözlüğü”, Ermiş, H., 2008, İstanbul: Ensar Neşriyat kaynağından alınmıştır.
Tabloya bakıldığı zaman Türkçeye en çok Arapça, Fransızca ve Farsça kelimelerin girdiği görülmektedir. Dini ve kültürel ilişkiler nedeniyle Arapça ve Farsça birçok kelime dilimize girmiş ve zamanla bu kelimeler Türkçeleşmiştir. Bunlardan bazıları ise yıllar içerisinde unutulmaya yüz tutmuştur. Bunda Yeni Lisan Hareketi (1911) ve Dil Devrimi’nin (1932) büyük etkisi olmuştur. Bu dönemlerde dilimiz Arapça ve Farsça kelimelerden büyük oranda arındırılmıştır. 1839 Tanzimat Fermanı’ndan sonra Fransa ile sağlanan kültürel yakınlaşma sonucu günlük hayattan edebiyata kadar birçok alanda Fransızca hayranlığı baş göstermiştir.
2.5. Değerler
Mehmedoğlu (2006, s. 252) değerleri, “İnsanların hayatına yön veren, ulaşılmak istenen hedefler.” olarak tanımlamaktadır. Değerlerin bir kimse için fikir verici ve yol gösterici özellikler taşıdığını, istek ve tercihlerini belirleyerek o kimseyi doğru veya ulaşılmak istenene götüren düşünceler topluluğu olduğu ifade edilebilir.
16
Dönmez ve Yazıcı (2008, s. 187) ise; “Toplumlar, inançlar, ideolojiler veya insanlar arasında kabul edilmiş, benimsenmiş ve yaşatılmakta olan her türlü ideolojik veya ilahi kaynaklı duyuş, düşünüş, davranış, kural ya da kıymetler.” olarak tanımlamaktadır.
Değerler, bireylerin ideal davranış tarzları ya da yaşam amaçları hakkındaki inançları olup, davranışa farklı tarzlarda rehberlik eden çok yönlü standartlardır ve bir şeyin arzu edilebilir (iyi) ya da edilemez (kötü) olduğu hakkındaki inançtır (Sağnak, 2004).
Yapılan tanımlardan yola çıkarak değerlerin, toplum içerisinde bireylerin davranışlarına olumlu etkiler sağladığı, insanların doğru ve yanlış kararlar almasında belirleyici rol oynadığı, birlik ve beraberliği sağlayarak olumsuz durumları önleyici rol oynadığı söylenebilir.
Değerlerin özellikleri şu şekilde sıralanabilir:
1. Değerler toplum ya da bireyler tarafından benimsenen birleştirici olgulardır.
2. Toplumun sosyal ihtiyaçlarını karşıladığına ve bireylerin iyiliği için olduğuna inanılan ölçütlerdir.
3. Sadece bilinç değil duygu ve heyecanları da ilgilendiren yargılardır. 4. Değerler bireyin bilincinde yer alan ve davranışı yönlendiren güdülerdir.
5. Değerlerin normlardan farkı normlardan daha genel ve soyut bir nitelik taşımasıdır. Değerler normları da içerir (Milli Eğitim Bakanlığı, 2006).
2.6. Toplumsal Değerler
Değerler, toplumun sosyal yapısını düzenleyici etkisinden dolayı pratik bir ilgi ve tartışma odağının merkezine yerleşmişlerdir. Değerler, bireyin toplum ile olan ilişkilerini toplumsal bünyede tanımlar ve düzenlerler. Toplumsal yaşamda bireyin davranışlarını ve fiillerini belirleyen bir norm/ilke olarak da ifade edilebilen değerler, “en doğru”,”en iyi” davranış ilkeleri olarak nitelendirilebilirler (Kılıç, 2011, s. 51-52).
Bireyden bireye, toplumdan topluma, ulustan ulusa farklılık göstermekle birlikte bazı değerler birçok toplum veya ulus tarafından benimsenmektedir. Bu değerler toplumların genelinde kabul görülen, benimsetilen, günlük ilişkileri belirleyen temel ölçütler olan temel evrensel değerler olarak ifade edilebilir (Parlakyıldız, 1999).
17
Güzel (2013, s. 52) ise evrensel değerler içerisinde, “Demokrasi, insan hakları ve özgürlükleri, barış, hoşgörü, sevgi, saygı, bağımsızlık, uygarlık, bilim ve bilimsel düşünce, sanat, eşitlik, çevre duyarlılığı, adalet, aileye önem verme, çalışkan olma, dayanışma, duyarlık, dürüstlük, sağlıklı olma, sorumluluk, temizlik, vatanseverlik, yardımseverlik.” gibi değerlerin sayılabileceğini belirtmiştir.
Bozok, (2010, s. 42) ulusal değerleri, “Bir ulusun ırkından, vatanından, dininden, tarihinden, kültüründen, örf ve adetlerinden kaynaklanan ve nesilden nesile devam eden milli ve manevi duygu, düşünce ve inançlarına, o milletin milli ve manevi değerleridir.” şeklinde tanımlamaktadır. Ercan (2001) da benzer bir tanımı yaparak “Ulusal değerler, devlet, millet, vatan, dil, gelenek görenekler, ordu ile milli marş, bayrak, ulusal anıtlar ve milli bayramların oluşturduğu ulusal simgeler, kahramanlık.” olarak ele alımıştır.
Toplumsal değerler toplumsal yapı ve toplumsal düzenin devamlılığı için çok önemlidir. Aile, din, hukuk, eğitim, ekonomi gibi kurumlar toplumsal değerlerin etkisi altında şekillenir. Toplumsal kurum ve gruplar sayesinde toplumsal değerler kuşaktan kuşağa aktarılır.
2.7. Değerler Eğitimi
Her birey için eğitim önce ailede başlar. Dolayısıyla değerler eğitimi de aile çevresinde başlar ve ardından toplum içinde gelişerek şekillenir. Çocuk aile içinde bulunan bireyleri örnek alır. Bu da onun karakterinin temellerini oluşturmaktadır. Model seçilen kişi dürüst, ahlaklı ise çocuk da o şekilde yetişir. Okullarda verilen eğitim sayesinde birey, toplumsallaşarak doğruyu ve yanlışı ayırt etmeye başlar.
Değerler eğitimi, bireysel kimliğe yeni kazanımlar sağlar, kurumsal kimliğe anlam kazandırır ve insanın önemini öne çıkarır. Bu eğitimle karakterli, ahlak sahibi, dürüst bireyler yetiştirilmek istenir(Çağlayan, 2006, s. 92).
Bridge (2003, s. 50-63), değerler eğitimi sürecinde dikkat edilmesi gereken ilkeleri şu şekilde sıralamaktadır:
1. Sevecenlik, dürüstlük, adalet gibi temel etik değerler kişilik eğitimin temelini oluşturmalıdır.
18
2. Etkili bir kişilik eğitimi programı; düşünsel, duygusal ve davranışsal ahlâki yaşamı bütün yönleriyle birlikte kapsamalıdır. Çünkü iyi kişilik, değerleri anlamak, düşünmek ve bu yönde davranmakla gelişir.
3. Etik kişilik eğitimi bütünü kapsayan bir yaklaşımla ele alınmalıdır. Evin ve okulun bütün imkânları kişilik eğitimi için kullanılmalıdır.
4. Okul ve aile, düşünceli ve sevecen bir topluluk modeli olmalıdır. Böyle bir ortam iyi insan olmaya istek duyulmasını sağlar. Okuldaki ve evdeki günlük yaşam, koridorlar, oyun alanları, okul otobüsleri gibi ortamlar sorumluluk, iyi kalplilik gibi temel değerleri iletebilir.
5. Çocuklar etik kuralları uygulayabilecekleri olanaklara gereksinim duyar. Bu yüzden çocuklara adalet, sorumluluk gibi kavramları uygulayabilecekleri ortamlar sağlanmalıdır.
6. Oluşturulan akademik müfredatlar tüm öğrencileri önemseyecek ve hepsinin başarılı olmasına yardımcı olacak biçimde düzenlenmelidir.
7. Okul ve ailelerin temel değerlere bağlı bir iç disiplin anlayışı geliştirmeleri sağlanmalıdır. Ayrıca okul ve aileler, çocuklara baskı yapmaktan ve ceza vermekten kaçınmalıdır.
8. Aile ve öğretmenler, öğrencilerden bekledikleri değerlere öncelikle kendileri sahip olmalıdır. Çünkü öğrenciden beklenen saygı, işbirliği, dürüstlük gibi değerlere yetişkinlerin de bağlı olması gerekir.
9. Buraya kadar sayılan ilkelerin yaşama geçirilebilmesi için liderlere ihtiyaç vardır. Değerleri kazanırken öğrencilere destek olacak, takım çalışmalarını sağlayacak liderler olmalıdır.
10. Etik kişilik eğitimi verilirken aile, okul ve toplum el ele çalışmalıdır.
11. Her çalışmada olduğu gibi etik kişilik eğitiminin de değerlendirilmesi yapılmalıdır.
Bir toplumun geleceğinin iyi yetişmiş ve karakter sahibi insanlara bağlı olduğu tartışmaz bir gerçektir. Ancak insanlar toplumca kabul görmüş ahlaki karaktere kendiliğinden sahip olamaz. Bu nedenle öğrenim çağındaki her bireyin uygun ahlaki kararlar ve davranışlar sergilemesine yardımcı olacak değerler ve becerilerle donatılması kaçınılmaz olarak okulların temel amaçları arasındadır. Dolayısıyla karakter eğitimi ayrı bir program gibi değil, tam tersine okulun bütün ders programlarına eklemlenmiş (bütünleşmiş) bir program olarak düşünülmelidir (Tepecik, 2008, s. 13).
Okullardaki değerler eğitiminin amaçlarından biri, öğrencilerde sağlıklı, tutarlı ve dengeli bir kişilik oluşturmaktır. Diğer bir amacı ise “her öğrenciyi hem ilgi ve yetenekleri
19
doğrultusunda yetiştirerek hayata ve üst öğrenime hazırlamak”, hem de “iyi insan”, “iyi vatandaş” olmalarını sağlamak için gerekli bilgi, beceri, tutum, davranış ve alışkanlıklar kazandırıp, onları kendi ahlak anlayışına uygun olarak yetiştirmektir. (Aydın, 2010).
Eğitim ve öğretim ortamında, dil edinimini planlı bir şekilde geliştiren Türkçe, öğrenciler için en etkili derslerin başında yer almaktadır. Türkçe dersleri sayesinde birey, kendini ifade eden, güzel konuşan, kendine güvenen biri olarak yetişir. Ders kitaplarında yer alan metinler, değerler eğitiminin gerçekleştirilmesinde de büyük önem taşımaktadır. Seçilen tema ve metinlerle sosyal, kültürel ve ulusal değerler öğrencilere aşılanmaya çalışılır. Bu açıdan Türkçe dersi öğrencileri geleceğe hazırlayan önemli bir araç vazifesi görmektedir. Belet ve Deveci’nin (2008, s. 6) ilköğretim Türkçe ders kitapları üzerinde yaptığı inceleme sonucunda, kitaplardaki metinlerin büyük bölümünün ulusal ve evrensel değerleri içerdiğini tespit etmişlerdir. İlköğretim Türkçe ders kitaplarında yer alan metinlerde 33’ünde ulusal değerler, 27’sinde sorumluluk, 20’sinde özdenetim, 18’inde çalışkanlık, 17’sinde hoşgörü, 15’inde merhamet, 13’ünde nezâket, 12’sinde onurlu olma, 9’unda tutarlılık, 6’sında dürüstlük ile ilgili değerlerin yer aldığı belirtilmiştir. Diğer 30 metinde ise değerlere ilişkin bir bulguya rastlanmadığı ifade edilmiştir.
Özmen, Er ve Gürgil’in (2012), yaptıkları araştırmanın bulgularına göre, değer eğitimi konusunda çağdaş yöntemler daha etkilidir. Bu yüzden öğretmenler, derslerinde ahlaki muhakeme ve değer analizi gibi yaklaşımlara daha fazla yer vermelerini sağlayabilmek için çağdaş yöntemler hususunda eğitilmelidir.
21
BÖLÜM 3
YÖNTEM
Araştırma Modeli
Mihri Hatun Divanı söz varlığı ve değerler eğitimi açısından incelenirken ve kelime sıklığı analizi yapılırken betimsel tarama modelinden yararlanılmıştır.
Tarama modeli, var olan bir durumu var olduğu şekliyle betimlemeyi amaçlar. Araştırmaya konu olan olay, birey ya da nesne, kendi koşulları içinde ve olduğu gibi tanımlanmaya çalışılır. Onları, herhangi bir şekilde değiştirme, etkileme çabası gösterilmez. Önemli olan, bilinmek istenen şeyin gözlenip, belirlenebilmesidir (Karasar, 2003, s. 77).
Evren ve Örneklem
Araştırmanın çalışma evreni ve örneklemini, 15. yüzyılda yaşamış olan kadın divan şairlerinden Mihri Hatun ve onun divanı oluşturmaktadır.
Verilerin Toplanması
Araştırma verileri, veri toplama tekniklerinden biri olan doküman incelemesi yöntemiyle elde edilmiştir.
Nitel araştırma tekniklerinden biri olan doküman incelemesi, araştırılması hedeflenen olgu veya olgular hakkında bilgi içeren yazılı materyallerin analizini kapsar (Yıldırım ve Şimşek, 2005, s. 187).
22
Çalışmamızda kullanılan doküman Mihri Hatun Divanı’dır. Divandaki şiirler tek tek incelenerek değerler, söz varlığı unsurları tespit edilerek fişlenmiştir. Bunun dışında tarayıcı vasıtasıyla taranan Divan, bilgisayar ortamına aktarılmış ve sık kullanılan kelimeler metin sıklığı çözümleyicisi programı aracılığıyla tespit edilmiştir. Bu sözcükler de kontrol edilip düzenlendikten sonra fişlenmiştir.
Verilerin Analizi
Divandaki şiirleri söz varlığı unsurları ve değerler eğitimi açısından incelemek amacıyla betimsel analiz modelinden yararlanılmıştır.
Betimsel analiz modeline göre, araştırma konusu olan Mihri Hatun Divanı, tema- kategori- kod şeklinde ele alınmıştır. Her temanın kendi içerisindeki alt başlıklarına kategori denmektedir. Aynı şekilde kategoriler de kendi bünyasinde kodları barındırmaktadır. Analiz aşamasında Mihri Hatun Divanı tahlil edilmiş, Türkçe Dersi Öğretim Programı incelenmiş, değerler ve söz varlığı unsurları konusunda yapılan benzer araştırmalar gözden geçirilmiştir. Son aşamada ise kelimeler istatistiksel olarak taranıp düzenlenmiştir. Böylece kelime sıklığı listeleri ortaya çıkmıştır.
Veri toplama ve analizi aşamalarında aşağıdaki işlemlere başvurulmuştur: 1. Divan’da yer alan değişik nazım şekillerine ait şiirler taranmıştır.
2. Şiirler, değerler (dini, tasavvufi, insani ve mitolojik unsurlar) ve söz varlığı unsurları (deyim, atasözü, ikileme) açısından incelenirken sistematik olarak tema-kategori-kod sistemine uygun olarak ayrı ayrı fişlenmiştir.
3. Dini unsurlar temasında Allah, peygamberler, dini kitaplar, melekler, hadis ve ayetler, cennet ve cehennem ile ilgili mefhumlar aranmıştır.
4. Tasavvuf değerler temaında aşık, dünya, sufilik ve tarikat ile ilgili mefhumlar aranmıştır.
5. Mitolojik unsurlar temasında, gerçek üstü olayların kahramanları olan hükümdar, vezir, tarihi şahsiyetler ve ünlü aşk kahramanları aranmıştır.
6. İnsani unsurlar temasında hastalık, delilik; ah, feryad, figan, nale; gam, gussa, keder, derd, bela; cevr ü cefa, mihnet; hasret, fürkat; vuslat; aşk ve diğer insani duygular aranmıştır.
23
7. Söz varlığı unsurları içerisinde deyimler, atasözleri ve ikilemeler kalıplaşmış kabul edilerek ayrı ayrı fişlenmiştir.
8. Kelimelerin sıklık dizinini oluşturabilmek için Atakan Kurt’un geliştirdiği Metin Sıklık Çözümleyicisi programından yararlanılmıştır.
9. Rakamlar ve soru eki olan “mi” dizinden çıkarılmıştır.
10. Kurallı birleşik fiiller (yeterlik fiili, tezlik fiili vb.) dizine alınmamıştır. 11. Fiillerin olumsuzluk hâlleri dizinde gösterilmemiştir.
25
BÖLÜM 4
BULGULAR VE YORUM
4.1. Mihri Hatun Divanı’nda Söz Varlığı Unsurları
4.1.1. Atasözü
En genel tanımıyla atasözleri, atalarımızın uzun yıllar içerisinde edindikleri tecrübe ve yaşantılarından yola çıkarak bilgece ve öğüt verici ifadelerle söyledikleri, toplumca benimsenmiş, kalıplaşmış özlü sözlerdir.
Atasözleri;
1. Ulusal bir kimlik taşırlar.
2. İçinde yaşadığı toplumun düşünce ve özelliklerini yansıtır. 3. Denenmiş ve toplumca kabul görmüş sözlerden meydana gelir. 4. Söyleyişi kısa ve kolaydır. Az sözle çok şey ifade eder.
5. Doğru yolu gösterir ve ahlaklı olmayı aşılar.
Mihri Hatun Divanı’nda çok sayıda deyim ve ikileme bulunmaktadır. Ancak inceleme sonucunda bir tek atasözüne bile rastlanmamıştır. Bazı beyitler yaşantılar sonucu edinilen tecrübelere, bilgece ve öğüt verici niteliklere sahip olsa da resmi olarak bunlara atasözü denemez. Çünkü atasözleri, toplumca kabul görmüş, herkes tarafından bilinen anonim söz kalıplarıdır. Aşağıda atasözü değerindeki bu beyitlere yer verilmiştir:
Nice Cemşîd-i 'âlemdur görün kim 'adl-i devrinde Koyun kurd ile yururler zihî hoş zindegânîdür (K.14-21)
Beyitte Şehzade Süleyman’ın adaletli biri olduğunu ve bu nedenle sultan olduğu zaman herkesin barış içinde yaşayacağını ifade etmek açısından “koyunun kurt ile yürümesi”
26
ifadesine yer verilmiştir. Atasözü olmamasına rağmen, ibaresi kısa ve manası geniş olan bu tabir, vecize olarak değerlendirilebilir.
Yoluna tuhfe getürdüm begüm bu cânı didüm Didi getür sen eli boş da varı hoş görelüm(G. 112-4)
Türk kültür ve adetinde, misafirlik veya ziyarete gidilirken bir hediye götürme geleneği yer almaktadır. Eli boş gitmek görgüsüzlük olarak atfedilmektedir. Beyitte kullanılan “eli boşu da varı da hoş görmek” ifadesi de yine vecize şeklinde yer almaktadır.
Hey kime kaldı ki bu güzellik sana kala
Cehd it hemân ki olmayasın bî-vefâ seni (G. 184-4)
Güzelliğin geçici olduğunu ve herkesin bir gün yaşlanıp, gül gibi solacağını belirtmek amacıyla, beyitte “güzellik kimseye kalmaz” sözü kullanılmıştır. Öğüt verici bir nitelik taşımasından dolayı veciz söz olarak ele alınabilir.
4.1.2. Deyimler
Mihri Hatun Divanı’nda kaside, gazel, müstezad, murabba, mesnevi, terci-i bend, tahmis tazarru’-name dahil olmak üzere toplam 288 farklı deyim yer almaktadır. Deyimleri tespit ederken Eyüboğlu’nun (1973) “Şiirde ve Halk Dilinde Atasözleri ve Deyimler” adlı eserinden yararlanılmıştır. Buna göre yardımcı fiille oluşturulan ya da yardımcı fiil bulundurmayan bu deyimler aşağıdaki tabloda gösterilmiştir:
27 Tablo 2
Mihri Hatun Divanı’nda Deyimler
Deyimler Kullanıldığı Yerler Ab-ı hayat
Adını anmak/anmamak Afitab çehre/ güneş yüzlü Ağzına sövmek
Ağzının suyu akmak Ah etmek
Ahd eylemek / etmek Aklı gitmek
Aklını şaşırmak
Alnının (başının) kara yazısı Aman bulmak
Aşk odu/ateşi Aşka düşmek
Aşka tutulmak / giriftar olmak Ateşe (odlara) atmak
Ateşlere (odlara) yanmak Ay parçası (meh-pare)
Ay yüzlü (meh-ru/mah-ruy/mah-lika) Ayağa düşmek
Ayağına yüz sürmek Ayağını öpmek Ayak (kadem) basmak Ayrı düşmek
Ayrılık (hecr) ateşi Bağrı kan olmak Bağrına taş basmak Bağrını dağlamak Bağrını delmek
Bağrını kan etmek /eylemek Bahtı siyah olmak / olmamak Bahtiyar (şadan) eylemek/olmak
Baş indirmek (boyun eğmek, kabul etmek) Baş koşmak (K. 13-4)(G. 189-5)(Mr. 8-2)(Dm. 1) (G. 63-2) (G. 2-2) (G. 8-5) (G. 49-3) (K. 17-20)(G. 56-1)(G. 58-5)(G. 117-1)(G. 157-4)(G. 167-4)(G 186-2)(G. 198-3)(Mr. 6-1) (G. 101-3) (G. 201-1) (G. 37-3) (G. 115-2) (G. 103-4) (K. 17-17)(G.66-2)(G. 193-2) (G. 71-4) (G. 120-3)(G. 132-1) (G. 62-1)(G. 115-3) (G. 99-1) (G. 174-1)(Mr. 1-6) (G. 73-2)(G. 76-6)(G. 137-5)(G. 150-2)(Mr. 1-9) (G. 119-2)(G. 193-7) (G. 41-2)(G. 131-2)(G. 139-6) (G. 141-3)(G. 175-3)(G. 176-6)(Mü. 9)( M.2-27) (G. 165-3) (G. 158-6)(G. 175-2) (G. 118-1)(G. 132-3) (G. 87-4) (G. 103-5)(G. 122-1) (G. 172-4) (G. 21-5) (G 181-2)(Mr. 5-5) (Mr. 9-3) (G. 170-5) (K. 2-14)(K. 3-18)(K. 6-1) (G. 129-2) (G. 39-6)(G. 202-6)
28
Baş koymak Baş üzre gelmek Başına gelmek
Başına zindan etmek/olmak Başını kavgalara salmak Başını ortaya koymak Başını taşlara vurmak Baştan çıkarmak Bel bağlamak Bela çekmek
Bela görmek/ görmemek Belini (keman gibi) bükmek Bin can ile sevmek
Bin pare kılmak/ parça olmak Bir avuç toprak
Boynu bağlı
Boyun eğmek / eğmemek
Can bülbülü (murg-ı can, bülbül-i can) Can almak
Can bulmak Can feda etmek Can vermek
Can yoldaşı
Cana can yatırmak/ katmak Cana kasdetmek
Canı çekmek/ imrenmek Canı çıkmak
Canı teslim etmek
Canını ateşlere (odlara) yakmak Canını kurban etmek
Canını yakmak
Cefa kılmak/ çekmek / etmek
(K. 6-1) (K. 3-5) (G. 131-4) (K. 8-8) (G 181-1) (T. 3) (G. 57-2) (G. 120-7) (Tb. II-12) (G. 149-3) (Tz. 88) (G. 58-1) (G. 145-1) (G. 45-2)(G. 115-4) (Tz. 176)(Tz. 203)(Tz. 204) (G. 100-4) (G. 129-2)(G. 147-8) (K. 17-4)(G. 5-3)(G. 198-2)(Mr. 1-5) (G. 122-2) (G. 70-1)(G. 159-2) (G. 45-7) (Mr. 1-7) (G. 103-1) (G. 44-4) (K. 5-18)(K. 5-31)(K. 8-7)(G. 4-3)(G. 12-2)(G. 14-5)(G. 25-5)(G. 29-1)(G. 33-5)(G. 38-5)(G. 39-1)(G. 40-5)(G. 41-2)(G. 43-1)(G. 49-6)(G. 57-3)(G. 62-2)(G. 65-7)(G. 78-3)(G. 91-7)(G. 100-5)(G. 101-2)(G. 102-4) (G. 118-4)(G. 136-7) (G. 137-1)(G. 143-1)(G. 145-5)(G. 152-1-4)(G. 158-1)(G. 159-2-152-1-4)(G. 197-6)(G. 202-3)(G. 207-4) (Mr. 7-5)(Dm. 8) (G. 165-2) (G. 47-4) (K. 4-15)(K. 8-9)(G. 40-4)(G. 88-1)(G. 101-5) (G. 49-1) (G. 157-6) (G. 109-6)(G. 149-2)(G. 152-1)(G. 191-7)(G. 195-6) (G 181-4)(G. 210-1) (K. 4-16)(G. 3-9)(G. 36-1)(G. 90-4)(G. 106-5)(G. 110-5)(G. 143-8)(G. 148-4)(G. 168-4) (G. 18-1) (G. 13-4)(G. 31-1)(G. 29-4)(G. 32-5)(G. 81-6)(G.
82-29
Cennete dönmek/cennet-behişt eylemek Cennetten kovulmak / sürdürmek Ciğer parçası (ciğer-pare) Ciğeri delinmek
Ciğeri kebab olmak
Ciğeri parçalanmak / parelenmek
Çaba göstermek (cehd etmek/sa'y eylemek) Çak etmek
Çare bulmak /etmek Dağlara düşmek Derde derman Derde düşmek
Derdine çare bulmak / bulamamak Derdine (emsem eylemek) derman olmak /bulmak
Derdine devalar ummak/ derdine çare aramak
Derdine düşmek Dert yanmak Dil uzatmak
Dilinden düşürmemek Dilini kesmek/ kestirmek Diller(d)e destan olmak Dillere düşürmek Diş bilemek
Doğru yolu göstermek Dolu durmak
Eksik etmemek / komamak El bir etmek
El çekmek El vermek
Elden ayağa düşmek Elden çıkarmak Elden gitmek
Elden komak / bırakmak Elini çekmek
Emeğini yele vermek
3)(G. 93-2)(G 181-6)(G. 166-3)(G. 169-1)(G 184-5)(Tz. 88) (K. 10-3)(K. 10-5)(K. 10-18)(K. 15-6) (G. 171-4) (G. 44-3) (G. 157-5) (G. 141-1) (G. 134-3) (G. 43-1)(G. 43-6) (K. 12-23)(G. 26-2)(G. 142-6)(G. 158-2)(G. 173-2)(Mr. 2-5) (G. 3-3)(G. 14-1) (G. 138-6)(G 188-3) (G. 110-1)(Tz. 262) (G. 110-1) (G. 115-1) (G. 49-7)(G. 55-6)(G. 135-1)(G. 158-1)(G 183-1)(G. 195-1)(G. 210-7)(Mr. 5-8)(Tz. 440) (G. 48-4) (G. 9-2) (G 181-3) (G. 128-5) (K. 5-18)(G. 30-3) (Tz. 126) (K. 17-12) (K. 7-12) (G. 54-4) (G. 169-2)(G. 203-6) (K. 1-2) (K. 1-3) (G. 120-2) (G. 45-1) (G. 126-2) (G. 85-1)(G. 89-4) (G. 142-1)(G. 144-5) (G. 124-1) (G. 39-7) (G. 6-3) (G. 197-7) (Tz. 173) (G. 119-5)(G 179-5)(G. 202-6)
30
Eşiğine yüz sürmek Ettiğini bulmak Ferman ola Feryad (ah) u figan Feryad etmek / kılmak Feryada varmak/gelmek
Fırsatı fevt etmemek/ kaçırmamak Fitne bırakmak/ girmek (araya) Gam çekmek/ gussa çekmek Gam yemek
Gamze oku/gamze tigi/ gamze tiri/hadeng-i gamze/ gamze peykanı
Gonca ağızlı (dehan, leb, lal, fem)
Göğsünü (sine) siper etmek/ kılmak Göklere çıkarmak / çıkmak
Gönlü yanmak Gönlünü almak Gönlünü hoş etmek Gönlünü yapmak Gönül (dil) vermek Gönül almak Gönül düşürmek Gönül (dil) aynası
Gönül kuşu (dil andelibi, dil bülbülü, dil murgı)
Gönül evi/dil hanesi Gönül şehri (şehr-i dil) Gönül yarası (dil-i mecruh) Gönül yıkmak
Görmezlikten gelmek (igmaz-ı ayn) Göz dikmek Göz etmek Göz göre göre Göz ucuyla bakmak (G. 168-7)(G. 200-1)(Mr. 8-3)(Tb. I-4) (G. 119-4)(G. 154-1)(Mr. 5-6) (K. 2-2) (K. 17-10)(G 183-3)(G 186-2)(G. 190-3)(G. 209-2) (K. 17-2)(G. 197-3) (G. 6-1) (K. 5-9)(G. 53-7) (G. 7-2) (K. 9-1)(K. 14-29)(G. 105-1)(G. 161-7)(G.185-4) (K.11-17) (K. 8-4)(K. 14-30)(K. 16-18)(G. 3-4)(G. 71-3)(G. 78-4)(G. 109-2)(G. 110-5)(G. 136-5)(Mr. 6-6) (G. 34-2)(G. 79-2)(G. 98-3)(G. 104-3)(G. 131-1)(G. 148-3)(G. 183-148-3)(G. 198-2)(G. 209-5)(Mü.148-3)(G. 82-148-3)(G.92- 82-3)(G.92-7)(G. 142-6)(G. 136-1) (G. 152-2) (G. 62-5)(G. 141-1) (G. 88-1) (G. 76-3)(G 181-5) (G. 24-3) (Tz. 185) (G. 61-8)(G. 87-1) (G. 36-1)(G. 80-4)(G. 86-1)(G. 115-3)(G. 119-5)(G. 147-7)(G. 165-1) (G. 167-1-5)(G 178-1) (G. 18-5)(G. 86-3)(G 181-1)(G. 193-4) (G. 157-2)(G. 174-1)(G. 175-1) (K. 17-20) (K. 5-25)(K. 5-29)(K. 5-38)(K. 6-18)(K. 14-29)(G. 19-2)(G. 21-5)(G. 27-5)(G. 28-3)(G. 73-1)(G. 94-1)(G. 100-3)(G. 82-1)(G. 102-100-3)(G. 180-1)(G 183-100-3)(G. 197-3)(T. 1 )(G. 157-2) (K. 4-4) (K. 17-22)(G. 12-4)(G. 41-1)(G. 66-2)(G. 73-4)(G. 121-73-4)(G. 141-2)(G 183-5)(G. 206-3) (G. 78-3)(G. 80-5) (G. 136-6)(G. 161-7) (G. 106-8) (G. 136-7) (Tz. 265) (G. 30-5) (G. 30-1) (G. 7-2)
31 Gözyaşı akıtmak Gözyaşı yağdırmak Gözyaşına boğmak Gözden bırakmak Gözden düşürmek Gözden ırak olmak Gözü çıkmak
Gözünden kan dökülmek Gözüne zindan görünmek Gözünü açmak Gözünün yaşını silmek Gül gibi açılmak Gül yüzlü Gün gibi ayan Gün tutulmak Gün yüzlü
Günah etmek / işlemek Güneş yüzlü
Hakk'a iletmek Haline ağlamak
Haline düşman/itler gülmek Haram etmek/kılmak Hasret çekmek / kalmak
Hasta gönül (dil marizi, bimar-ı dil)
Haşre dek
Hayran olmak / kalmak / eylemek Hayrette kalmak/ hayrete düşmek Hoş geçmek
Hoş görmek
Irak olmak/olmamak/gitmek İblisin leşkerini dağıtmak İçini kurt yemek
(G. 147-4)(G. 200-7) (G. 28-2) (G. 116-4) (G. 155-6) (G. 37-1) (G. 36-3) (Mr. 6-4) (G. 157-3) (K. 8-6) (G 189-1)(Tz. 52)(Tz. 272) (G. 43-3) (K. 9-5) (K. 17-26)(G. 27-5)(G. 84-4)(G. 90-7)(G. 153-3)(G. 172-2)(G. 173-5)(G. 205-1) (K. 7-1) (G. 69-2) (G. 97-6) (G. 114-1)(G. 196-1) (Mr. 7-6)(Tb. II-9) (G. 169-6) (G. 69-2) (K. 1-6) (G. 48-2) (G. 48-2) (G. 27-3) (Tz. 286) (G. 172-1) (K. 1-5)(G. 3-3)(G. 7-3)(G. 8-4) (G. 14-4)(G. 35-5)(G. 48-4) (G. 59-4) (G. 60-2) (G. 66-5)(G. 105-3)(G. 108-3)(G. 132-108-3)(G. 144-1) (G. 154-5)(G. 155-1)(G 178-5)(G 179-2)(G 183-1)(G.185-4)(G. 200-2)(G. 204-4)(G. 209-6)(Tz. 431) (K. 2-9)(K. 2-15)(K. 3-20)(K. 3-23)(K. 3-30)(K. 6-16)(K. 10-19)(K. 14-33)(K. 16-2)(K. 16-8)(G. 24-4)(G. 57-2)(G. 61-2)(G. 78-7)(G. 149-4)(G. 189-5) (G. 191-8)(G. 196-3)(G. 197-6)(Mr. 4-18)(Tb. II-14)(Tb. III-15)(Tb. IV-23)(Tz. 395) (Tz. 438) (K. 2-12)(K. 7-6)(G. 3-10)(G. 135-2)(G. 143-5) (K. 8-21) (G. 15-9) (K. 5-12)(G. 3-1)(G. 111-1)(G. 161-1) (K. 5-7)(G. 11-1)(G. 22-3)(G. 54-1)(G. 55-3)(G. 72-4)(G. 157-7)(G 179-72-4)(G. 209-2)(Tz. 420) (K. 1-8) (Tz. 229)
32
İki cihan
İki gözümün bebeği İsa nefesi gibi
Kahrını görmek/ çekmek Kalbi pak olmak Kan ağlamak Kan dökmek
Kan dökücü (hun-riz) Kan etmek/ eylemek Kan içmek
Kan yutmak Kanı kurumak Kanına girmek Kanlı yaş
Kanlı yaş akıtmak Kapısına düşmek Karar bulmak / kılmak Kebab (olmak) gibi yanmak Kellesini ortaya koymak Keman kaşlı / keman ebru Kısmet eylemek/olmak Kul köle (çaker) olmak Kulaktan aşık olmak Kurban etmek / olmak Kuru laf (söz) Laf urmak
Mahrum kalmak / olmak Mat etmek
Mezarına nur inmek / dolmak Mezid (çoğalma)eylemek/ etmek Minnet çekmek
Mum (şem) gibi yanmak / erimek Mum olmak
Nur inmek / erişmek Nura gark olmak/ etmek Ömrü geçmek /geçirmek Ömrü tükenmek (Mü. 1) (G. 202-4) (K. 5-1) (G. 46-4)(G. 54-2) (K. 1-12) (G. 43-3)(Tz. 228) (G. 77-5) (Tz. 313) (G. 133-2) (G. 86-1)(G. 89-2)(G. 122-4) (G. 1-4)(G. 71-2)(G. 94-3)(G. 133-2)(G. 165-4)(G 186-6)(G. 208-2)(Mr. 5-4) (G. 19-4)(G. 172-3) (G. 73-3) (T. 6) (G. 1-3)(G. 198-4)(Mr. 9-4) (G. 4-2)(G. 114-3)(G. 127-3)(G. 158-2)(G 179-3) (Tz. 266) (G. 69-3) (G. 88-1) (G. 15-4) (K. 11-7)(K. 14-3)(G. 3-9)(G. 106-5)(G. 109-2)(G. 186-6)(G. 196-2) (K. 2-2)(K. 7-7) (Mr. 9-7) (Mr. 4-1) (G. 172-2)(G. 209-4) (K. 13-14)(G. 78-4) (G. 196-7) (K. 6-7)(G. 84-5) (G. 118-2)(G. 191-2) (G. 82-7) (G. 197-6) (K. 5-34)(K. 14-33) (G. 154-4) (G. 102-4) (G. 191-6) (G. 114-5)(G 189-3) (K. 2-8)(K. 11-2)(Tb. I-1) (G. 175-6)(G 176-7)(G 182-2)(Tz. 125) (G. 199-3)