• Sonuç bulunamadı

Tanımadığımız meşhurlar:Musluklarından su yerine şerbet akan çeşme

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tanımadığımız meşhurlar:Musluklarından su yerine şerbet akan çeşme"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TANIMADIĞIMIZ MEŞHURLAR:

usÜ aklarından su

yerine

şerbet akan çeşme..

f

Viyana halkı Hamdi beyin yaptığı bu

çeşmeyi görmek için biribirine giriyordu..

lasd ‘! İ n î İ T 9 ~ Hn , mUSluktan, ayr‘bİr serbet

P a t i k a m ü z e s in i'

j

Hahyelerle pencereden konuşma

- «

size tavla göndereyim

m İ nZed

sene

sonrakt toP‘an“ ~

atelye

-

Kiraz

-k.rdii,

n o t

Sen T i ~

E l e m pa§a

Ve Gebze

*6pVÜSÜ -

Kondüktörün.

mrd,g, pot —

Bdetm

ızkaçm

a mevki —

«

oğlum... Furgona..»

Viyana halkı günlerden beri bir çeşmeyi görmeğe koşuyordu Yalnız Viyanada değil bütün Avrupada şimdiye kadar böyle bir çeşme görülmüş değildi. Halk çnun ismini «Şerbetli çeşme» koymuştu. Zira bu çeşmenin musluklarından su yerine güldür güldür şerbet akmaktaydı. Hem de o zamana kadar hiç içmedik­ leri mânasında bir şerbet.. Vi- yanalılar buna da ad takmıştı: Türk şerbeti!..

O zamanlar Viyana’da, halk arasında bu derece meşhur olan «Şerbetli çeşme» Hamdi beyin güzel bir buluşundan başka bir şey değildi.

ilim d i bey, Topkapı sarayı ör.ümlrki Sultanahmet oeşrnesi- ni en küçük teferrün unu kadar uzun uzun etüt etmiş Viyana sergisinde, Türk şubesinin tam önüne bunun tabiî hacimde bir modelini yap'' } tı, Çeşme pek güzel olmuş, fm" ’ ;ri kendisine

’ » . i ; •V i . f c î ' V ^ i

"d

Fındıklıdaki Güzel Sanatlar Akad misi binası ona karşı nasıl h ^ ek et edeceği­

ni bir türlü kestiremiyordu. Av- rupalıîarn bu zata karşı, o za­ mana kadar görülmedik bir hayran otmişti. Hamdi bey *u- ehemmiyet vermeleri de onu kuş rada bir yenilik daha yapmıştı

Çeşmenin musluklarından su y e ­ rine Istanbulun r nefîs seri etle­ rini akıttırmıştı. :r " 'de de ancak bu kadar ka uyaııdıra- bilcn bîr hareket yapılabilirdi. Çeşme! den akan netle şerbet ler, İstanbul'dan getirtilen bu işin en iyi sanatkârları tarafın­ dan hazırlanıyordu. Bir ruusluk- ıtan vişne, birinden turunç, bi­ rimden çilek vesaire akıyordu.

Hamdi beyi W - V s sen derece­ de A-rupaî zevkli bir insan ola­ rak tanır. Hakikaten de ta- rnamile öyledir;.. Fakat bu sa- jnatkâr du adam icabında Şark’in ieH'klerile dc Garplı* yı teshir neği son derecede iyi bilirdi. Zaten inat hamurunu Şarktan ve Garptan aldığı gü­ zlüklerle yoğurmuştu Netekim Sultanahmet çeşmesini Viyana* ya götürmekle bundan bize bir nümune veriyor. .

Hamdi bey sergide bu çeşme ile Türk çeşme mimarisinden bir nümune göstermekle kal. .- rk Onun sayesinde bizim şubemiz en fazla gezilen re beğenilen yer Oldu.

ITerndi beye dair bu ki bil d en topu.— gimız dikkate lâyık nnek- tolian sıra İle yazacağım.

kulandalyoıdu. Arkasına daima 1 .‘iyeler takıyordu ITamdi bey bunlara aldırış etmiyor, çok de­ fa da eğleniyordu.

Bir gün Hamdi bey Kuruçeş-medeki yalısına girdiği zaman bu hafiye1'- "1 u ikisinin dışarı­ da hoklemekte oribıyUuu göldü. Saatler geçti. Adamlar olduğu yerde d ü n le r , Hamdi bey

daya-«Bu sefer işlerinizin çokluğu dolayısüe bu toplantıya iştiraki­ niz kabil değildir, Griecek - top­ lantıya intizar edip ona iştirâ- kinri daha muvafık olur!.»

Yani Hamdi bey tam bir asır beki ivecek ve lüO cne sonraki gelecek içtimaa gidecek...

Ne komik!..

Gebzedeki atelye .

k Y î-s fe fc ? -fyAtyis.. -W í(V ‘•4« H t u f . * -• t?,»«*‘4UZ \ W Â Z :Z ‘İ!;: . ifr.4 ' İ .İJ.‘ t - •• -V-//./- Vç • ■v ’ • ' \ ■f m . -‘ > f - r • ^ / * . "ufiS: 1 / : ■

-u

Uykusuz geceler..

Hamdi bey esasen babası sad­ râzam «îi ahim Etem» paşa gibi son derecede sinirli bir adamdı. Lâkin meşhur «Asanatika» mü­ zesini kurarken sıhhati ve sinir­ leri büsbütün bozuldu. Hamdi bey toprak altından çıkardığı escrleri, lâhitlerl koymak İçiıı meşhur eski eserler müzecini yaptırmıştı.

Lâkin bun1--- temamile kapalı bir çatı ali ma girinciye kadar Hamdi bey bir gece olsun doğru dürüst uyu yamacı, İkide bir:

— Acaba yağmur mu yağı­ yor?.. Acaba c.-n-lcre bir şey mİ oldu?., diye yatağından fırlayıp pencereye koşuyordu. Müzenin ilk yapılan pnvlyorSlan peyder­ pey bulunan eseri " ' 1 kâfi

geime- -Ufe;-V* .f»!- -- ; j- " ri'í’ -*" v>" 1 i4 i *** ■■■ Ife. . .. ■ i i ■ ■ ■;& **. oJ:"VÎ Hamdi berin büstü

için sonra mt,tikçe büyültü­ lerek bugün gördüğümüz muaz­ zam halini aldı.

Bu ihtişamlı bina paraca pek pahalıya çıkmamıştı. Fakat Hamdi beye hesabı olmıyan u y ­ kusuz gecelere ınalolmuştu...

«Çocuklar! Tavıa

ister misiniz?»

Abdülhamit Hamdi beyin v ” yük bir ilim ve r .mat adam ol­ duğunu kavramiştv T.-Skln yine

pençen.. Çh namadı, F~ uıı

kardı ve onlara

— Çocuklar... Canınız sıkılı Size tavla göndereyim be drdi •

yor. rii

r"ir defa da Avrupaıım cn eski tardı cemiyetlerinden biri dünya ölçüsünde bir toplantı yapacak­ tı. Bu ilim demeğinin hcınen hemen iki yüz senelik mazisi vardı, tkl yüz sene f ' " z c ilk bü­ yük toplantı yapılmışlı, İkinci toplantı yüz sene önce olmuştu. Üçüncü toplantıda da bu 200 yıllık •ilim ocağının yaşı kulla­ nacaktı, Dördüncü içtima 100 s-epe conra olacaktı. Hamdi hrty de bu toplantıya ısrar vc ehem- miyetle davet olunmuştu. Ken­ disi gitmeği çok istiyordu.

Lâkin saray hu arlı davet.» karşısında dm-haî şüphelendi. Hem :t t-- vîp gitmesine müsaade olunmadı. Yalnız hiç gltmiyecek- sfnizf.» de denilmiyordu. Şövfe-co özür dileniliyordu:

Kiraz mevsimli.. Hamdi bey ve allesindo göze çarpan bir ha­ zırdık var... Zira Iİamdi bey için dünyanın en güzel ye h riııden biri de Gcb2cdir, Her khaz mev­ simini, nilc orada geçirir. Büyük j sanat udamınm Gebrede gayet güzel bir resim atelyesi de var­ dır. Burada hem istirahat eder, hem resim yapardı.

Hamdi beye burası babası sad­ râzam Etem paşadan kalmıştı. Eski hisarın yamndaki bu yerin alınması da dikkate değ-r bir hâdiseye dayanıyor...

Etem paşa bizde Garpta tek­ nik tahsil etmiş iik Devlet adam- larırruzdaıidır. Nazırlığı zama­ nında şimendifer haltındaki meşhur Gebze köprüiü yapılır­ ken Elem pa.Şci burada, işin ba­ şında bulunmak istiyordu. O da oğlu gibi tez canlı vc işinin âşıkı insandı. Üstelik h’^zat kendisi de mühendisti. Far iste . maadin ve mühendis mektebinden çık­ mıştı. Köprü yapılırken orada kalıp islere istediği gibi nez,aret edebilmesi için Gebzedeki yeri satın almıştı.

Sonra Hamdi bey kendi satın aldığı kısımlarla burasını bü ­ yüttü. N c f" bîr atelye yaptı. Hastalandığı. çok yorulduğu za­ man doğru İstanbul dan Gcbzeye gider, orada Uzun mlidact ka­ indi. İstifa eder et 'z, şehirden oraya koşardı. Kh;gz mevsimle­ rinde yine gidilen yer orasıydı. [Hakikaten nefis bîr manzarası olan G dizeyi o kadar sevmişti ki îıattâ kendisi ’ vesiyeti üzerine orada yutmaktadır.]

İste Hamdi beyin sık sık bu Gcbzeye geliş

gidişlerinden

bi­ rimleydi. Daima gidip geldiği için birinci mevk1 bir paso da al­ mıştı. Bütün kondüktörler ken­ disini* tanırlar vc hürmetle se­ lâmlarlardı

O günü 'Hamdi bey yürüdü. Birinci mevki vagonlardan biri­ ne doğru ilerlerken ° zamana kadar biç karşılaşmadığı bir kondüktör önüne çıktı, • Telâşçı bir adamdı. Hamdi beye:

__ Biletiniz ikinci mİ, üçüncü m(i?.. diye sordu.

Akhn1"' daha İlerideki birinci mevki vagonlarına kadar yorul­ masının önüne geçmek istiyordu. Kondüktörün "h-’ nci mİ, Üçüncü mü?.» suali üzerine Hamdi beyin yanında * tınan

arkadaşları.:.n ödü patladı. Zi- ; a kendisinin ne kadar asabî ol­ duğunu bilirlerdi. Lâkin* Hamdi bey fevkalâde olarak bu söze hiç kızmadı. Şöyle kendi hal vc tav­ rına, üstüne başına, tepeden tır­ nağa kadar bîr göz gezdirerek kondüktöre cevap verdi:

— Furgona oğlum... Furgona!. Hakikaten espirili bir insandı,.

t

Hikmet Feridun Es

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

RUHSAL DURUM — Ataol Behramoğlu (sağda) şiirin bir dil olgusu olduğu ka­ dar, psikolojik bir olgunun, ruhsal bir durumun yansıtılması olduğunu söylüyor,

Bazı yaşlılar, çoğu acayip bir dli kullanan ve acayip manzıuner l e r ( !) yazan yeni nesil cahil sa­ nıyorlar; klâsik şekilde yazamam d'klnn İçin bu tuhaf

Bugünkü İstanbul Şehir Tiyatrosu'nun temeli olan Darülbedayi'nin kurucusu, çağdaş Türk tiyatrosu­ nun öncüsü, ilk sesli ve renkli Türk filminin yönetmeni.

Kikuchi-Fujimoto hastalığı (histiyositik nekrotizan lenfadenit) nadir görülen, klinik olarak servikal lenfadenit ve yüksek ateş ile seyreden, kendini sınır- layan ve sıklıkla

1961 yılında Vietnam 'daki uluslararası bir sergiden dip­ lom a, 1962'de çağrıldığı İtalya Sulmanada Uluslararası s e r ­ gisinden de gümüş madalya kazanan

[r]

Üye devletlerin oybirliği ile karar aldığı konuların en önemli istisnasını Ortak Dış ve Güvenlik Politikası oluşturmaktadır. Aynı zamanda AB Konseyi üye

Treg hücre oranı ve sayısını, otoimmünite tespit edilen erişkin sIgA hastalarında tespit edilmeyene göre, istatistiksel olarak anlamlı olmasa da, daha düşük