7
Ö m er A sım Aksoy'un gösterdiği dil yanlışları
Doğru, iyi ve güzel bir dil için
D il Yanlışları / Ö m er Asım A ksoy
Yalçın Em el Yayınevi / 334 s.
8.400 TL
SAMİ KARAÖREN
Ö m er Asım Aksoy, bir yazın eri de ğil, ama dilimizi kullanmakta usta bir yazar. Atatürk’ün Dil Devrimi’ne yü rekten bağlı bu ustamızın, bilimsel ça lışmaları ve dilimizi doğru kullanma çabalarıyla, Türkçemize büyük katkı larda bulunduğu, herkesçe bilinen bir gerçektir.
Dilimizin bütün sorunlarıyla, arı laşıp gelişmesiyle yakından ilgilenmiş böyle bir kişi, kullanıştaki lıer türlü yanlışlığa da ilgi gös terecekti elbette. Önceleri, Atatürk’ün kurduğu Türk Dil Kurum u’nun çıkardığı T ürk Dili dergisinde yazmaya baş ladı dil yanlışlarını. Beğenilerek ilgiyle okunuyordu bu ya zılar. Bilenler, yanlışların gösterilmesinden sevinç duyuyor, bilmeyenler dilimizin kullanılışındaki incelikleri öğrenme nin tadını duyuyorlardı. Bir süre sonra D il Yanlışları adı altında toparlanıp betikleşti (kitaplaştı) bu yazılar. Aksoy ustamız, gözüne ilişen, kulağına ulaşan bu yanlışları topar lamayı sürdürdü. Böylece Dil Yanlışları gelişerek ikinci, derken üçüncü basısını yaptı. 1800 SÖ ZÜ N ELEŞTİRİ- Sİ’yle işte elimizde D il Yanlışları’nın üçüncü basısı. Kim lerin ne yanlışları sergilenmiyor ki... O kuyup okuyup şa şıyor insan!
Bu yapıtında, Ö m er Asım Aksoy ustamıza göre yazı di li, “ anlatımın özelliği” bakımından üç aşama gösteriyor:
Doğru yazı, iyi yazı, güzel yazı.
Doğru yazı: “Anlatmak istediğini, dil kurallarına uygun olarak anlatan yazıdır. Niteliği, sağlıklı olmaktır. Doğru yazıda sözcükler, kavramları aşağı yukarı değil, tam ola rak karşılar, tümcenin öğeleri yerli yerinde bulunur.”
Doğru yazının neydiği, bundan daha açık seçik belirti- lemezdi, sanırım. Böylece “doğru yazı” ya en güzel örneği de kendisi vermiş oluyor. Aksoy şunu da ekliyor: “Bu ya
zının, hoşa giden biçimde olması gerekmez.” Doğru H o
şa gitmek, biçem özelliği, yazınsal değer katma gerektirir yazıya. Doğru yazı’nın buna gereksinimi yoktur de mek istiyor Aksoy. Pek yerinde bir değerlendirme.
İyi yazı, Aksoy’a göre “... doğru yazının güzel yazıya gi den yolu üstündedir. Bir konu, doğru olarak çeşitli biçim lerde yazılabilir. İyi yazı, bu biçimlerin en uygunu, en çok beğenilecek olanıdır.” İyi yazı için nelere dikkat edilmesi gerektiğini de şöyle belirtiyor: “ İyi yazıda konu, bütün bo yutlarıyla ele alınmış olmakla birlikte, uzun, karışık, do- lanmaçlı tümceler yoktur... Gerekli araştırmalar yapılma dan bilgi, düşünce kafa içinde evrilip çevrilen her yönüy le olgunlaştırılmadan iyi bir yazı ortaya çıkamaz.:. İyi yaz mak, doğru yazmaktan daha çok çaba ister.”
G üzel yazı’gelince, çok yerinde, bir görüş olarak şu nu söylüyor Aksoy ustamız: “ Güzel yazı, sanat ustaları nın yarattıkları sanat ürünleridir. Bunlar doğru ve iyi ol duktan başka, özgün buluşlar ve imgelerle süslüdür. Gü zel yazı konumuzun dışındadır. Ç ünkü belli kuralları bu lunan doğru ve iyi yazma, çalışmakla elde edilir. Kesin ku ralları bulunmayan sanat ürünü yaratma, özel yetenek is ter.” Daha önce de belirttiğim gibi biçemedik, yazınsal değer üretmek, ayrı ustalık, ayrı yetenek ister gerçekten. Bu ne denle, Aksoy’un “güzel yazı konumuzun dışındadır” yar gısı yerindedir.
Bu yapıtta, düzenli yazı yazma durumunda olanlar, bel li eğitim görmüş kişiler doğru ve iyi yazmanın kuralları nı, niteliklerini açık seçik bulmakla kalmayacak, daha ni ce ayrıntıdan, örnekten, salıktan yararlanacaklar.
Yanlışlara gelince: Sözcükleri, yanlış yapıda kullanmak tan tutun da yanlış, yersiz kullanımından söylemeye (te laffuza) değin nice örnekle karşılaşacaksınız. Aksoy usta mız, bu yanlışların doğrularını örneklerle gösteriyor. Ö r neklerden bir bölümünü yandaki sütunda bulacaksınız. A tatürk’ün kurduğu T ürk Dil Kurum u’nda uzun yıllar, kol başkanlıklarında, genel yazmanlık gibi sorumlu, ağır bir görevde çalıştı Aksoy. Yönetim kurulunda birlikte bu lunduğumuz yıllar, tanığı olduğum katkıları büyüktür. “Atasözleri ve Deyimler”, onun sık sık başvurulan yapıt larından biridir. Yeni ürünler vermesi, dilimizin tadına tat katması için kendisine nice sağlıklı yıllar dilerim. □
K İ T A P T A N
B İ R
B Ö L Ü M
Yapıları yanlış olan sözcükler
Dilbilgisi kurallarına aykırı olarak biçimlendirilmiş sözcükler, Osmanlıcada da Türkçede de vardır. Osmanlıcadaki yanlış sözcükleri kitabımızın ikinci bölümünde ele alacağız. Burada yanlış yazılıp kullanılmış Türkçe sözcüklerden örnekler vereceğiz.
Olabilmemeleri
1. Demek ki incelemede partinin “ veto” edilmesi söz konusu değil, kişilerin kurucu olabilip olabilmemeleri ilk ağızda düşünülen şey.
“ Olabilmeleri” eyleminin olumsuz biçimi, günümüz Türkçesinde “ olabilmemeleri” değil, “ olamamaları” dır.
Verebilinir
2. Şimdi bu kişi ne dese, on katı yanıt verebilinir: “ Başımızı bu derde sokmadın mı?” diye.
“ Verebilmek” , bir yeterlik birleşik eylemidir. “ Vermek” eyleminin e’li ulacı ile “ bilmek” eyleminin birleşmesinden oluşmuştur. Kurala göre çatı eki “ ver” köküne, kişi ve zaman eki de “ bil” köküne gelir. Yani örneğimizdeki yeterlik eyleminin edilgen çatılı geniş zaman üçüncü tekil kişisi “ verilebilir” olacaktır; “ verebilinir” değil.
Alınabiliniyor *
3. ithalat piyasayı kontrol edenlere bırakılmazsa fiyat denetim altına alınabiliniyor.
“ Verebilinir” örneğinde açıkladığımız nedenlerle buradaki “ alınabiliniyor” un doğrusu “ alınabiliyor” dur.
Tasavvur olunabilinecek
4. Toplum üzerinde doğrudan doğruya etken olacak kuruluşların, yollarını çizerken bu ağır ve tasavvur
olunabilineceğin de üstünde sorumluluk yüklü konu üzerinde her türlü kişisel eğilimlerden uzaklaşarak büyük bir
ciddiyetle durmaları gerekir.
“ Verebilinir” örneğinde açıklanan nedenlerle, buradaki “ tasavvur olunabilinecek” in doğrusu “ tasavvur olunabilecektir” tir.
Geçebilemez
5. Washington’ın İran'a askeri müdahalesi de bu gidişin önüne geçebilemez. ,
Türkiye Türkçesinde “ geçebilemez” yok, “ geçemez” vardır.
Kaçtırıldı
6. Banker... kaçtı mı, kaçtırıldı mı?
Geçişsiz olan “ kaçmak” eyleminin geçişli biçimi “ -tır” eki ile değil, “ ır” eki ile yapılır. Yani “ kaçtırıldı” yanlıştır. Doğrusu “ kaçırıldT’dır.
Yiyilmek
7. Çekirdek yiyilip gazoz içilen, bol bol ıslık çalınıp tempo tutulan ve arada bir nara atılan bir gazino...
“ Yemek” eyleminin edilgeni “ yiyilmek” değil “ yenilmek” tir. Bu nedenle “ yiyilip” yanlıştır. Doğrusu “ yenilip” tir.
Aralanmak
8. Bütün engeller, bütün kısır ölçüler, bütün yanlış ve zıt kurumlaşmalar hızla arıtlanmalıdır. Yerlerine çağdaş olanaklar...
getirilmelidir-“ A rıtm ak” eylemliğinin edilgeni getirilmelidir-“ arıtı!mak” tır. “ A ralanm ak” diye bir sözcüğüz yoktur.
Erdemi ik
9. Solon, mutluluğu ve erdemliği yaşamın her kesiminde değil tümü içerisinde değerlendiriyordu.
10. Hoşgörünün erdemlik olduğunu bilmek ve söylemek başka şey, hoşgörülü olmak ise bambaşka bir şeydir. “ Erdem” , Osmanlıca “ fazilet” in karşılığı olan Türkçe bir sözcüktür. “ Faziletli olmak” ın Türkçesi “ erdemlilik” tir. Burada ya sadece “ erdem” ya da “ erdemlilik” demek gerekirdi. “ Erdemlik” yanlış bir sözcüktür.
C U M H U R İ Y E T K İ T A P : S A Y I 12
Taha Toros Arşivi