YEN'! SABAH
—
63—
Cumhuriyetin ilânından son- = ra, 1935 yılında Postnişilik- | ten azledilmiş, tstanbıda gi- | derek aynı yıl orada vefat E etmiştir. Yerine Veled Çele- r; ki (ölümü: 1953) İkinci de li i'a postııişin olarak tâyin e- ! dilnıişse de, artık tekke ve der | gâhların ilgasına dair olan ka nuıı meriyete girmiş bulundu ğundan, Çelebilik makamı ye* | di asır çeşitli hâdiselere sahne
olduktan sonra; kendiliğinden İ tarihe karışmış, son Şeyh Ve led Çelebi de evvelâ Yozgat, 2 sonra da Kastamonu mebuslu ğu ile hizmetini devam ettir- | miştir.
Konya Mevlevi Dergâhına ge | linçe, bu tarih, sanat ve ilim | yuvası da Atatürkün yüksek s İrşad ve işaretleriyle «Müze»
haline getirilmiş, baki kalan geııiş kubbelerde eski saltanat ve ihtişam, bir lıoş sedâ ola rak aksetmekte devam edegel miştir.
İn sa n lığ ın , y ü z y ılla r boyunca M evlâ na sevgisi
Bir nıevlevî şairinin (Kangı âşıktır O kim rnevlâsı Mevlâ na değil...) dediği gibi, aşk-ı i- lâhîdeıı nasip almış her şair Mevlâna’yı sever. Mevlâna sev «isi. yüzyıllar boyu insanlığı sar | mış, yüzlerce şair onıııı tarif ve
tavsif için, eserler meydana ge tirmişlerdir.
Mevlâna’nın vefatından kısa bir müddet sonra, Yunus. Â- şık Paşa. Gülşehri, Nesimi... gi- | bi şairler oııuıı tesiri altında v 'kalmışlar, mevlevi veya mu- 1 hip bir çok divan şairi. Mevlâ- î ııa için, eserlerinde, yer ayır mışlardır. Bunların sayıları, sa yılamıyacak kadar çoktur.
Diğer taraftan, Mevlâna’ııın büyük eseri Mesnevi, yazıldığı tarihten itibaren okunmuş ve şerhleri yapılmağa başlanmış ça tır. Yalnız Mevlevihanelerde değil, Dâr'iil Mesnevi (Mesne vi yurdu) denilen özel derslıa | nelerde dalıi Mesnevi okutul muş, başta Şem’î, Sururî, Isma 1 il Ankaravî, Sarı Abdullah, İs- | mail Hakkı, Çevri. Nahifi, A- | bidiıı Paşa, Talıir’ül Mevlevi, | Ahmet Avni Konuk, Veled îz-
budak, Mulılis Koner... gibi yiiz lerce mutasavvıf ve bilgin ta rafından tercüme ve şerhleri yapılmış, bunların bir çokları
fl!!lljtlnil!lllli!<li;i!l!i;iiilliıiii::inı<l!!!;!iıi!ltlıiii1ll!limii»!lllllllill!l
Yazan:
MEHMET ÖNDER
Mevlâna Müzesi Müdürü neşredilmiştir.Doğuda tanınmış İran şairle rinden Abdurrahman Molla Cami. Saib-i Tebrizî, Kıvamed din Seeanî, Ninıetullab Kııhis- tani, Seyyid Kasmı'ül Enver... gibi şahsiyetler, İranda, Mev lâna sevgisinin öncüsü olarak bilinirler. Bugün Tahran Üni versitesinin ünlü profesörü Be-
di’uzzaman Firuzanfer Mevlâ- nâ tetkikleriyle ve Mevlâna hakkmdaki ilmi neşriyatiyle dünya müsteşrikleri arasında seçkin bir yer almaktadır.
Yalnız İranda değil, Hindis- tanda, Afganistanda, Pakİ9tan- da, hattâ Seylânda, Mevlâ- nanııı hayranları milyonların çok üstündediv. Mesnevi ve Divân-ı Kebir, Hindistanda defalarca basılmış, şehredil- miş ve okunmuştur. Hind- 1! bilginlerden Muhamnıed Rahr'iil- Ulûm, Urdubadi, Ali Asgar Ramazanî, Derviş Mu- bammed Buharf, Vali Mııhanı- med Kkberabadi. Abdiillâtif Ab lıasi. Muhamnıed Rida, Sabzva ıi ve dalıa bir çokları Mesnevi ve Divan-ı Kebir (Divan-ı Şcnıs-i Tebriz) üzerinde çalış mışlardır. Hiıulli Müslümanla rın Mevlâna ve eserlerine kar şı hürmet ve muhabbetleri son suzdıır.
Pakistan’ın Filozof şairi Mo hammed ikbal. Mevlâna'yı reh ber edinmiş, (Cavid-nâme) ad lı eserini, Mevlâııa'ya hitaben ve ondan aldığı ilhamlarla yaz iniştir.
Batıda Mevlâna tetkikleri.. Mevlâna Celâleddin Rûmî’yi, Avrupa bilim dünyası ancak XIX. yüzyılın başlarından iti baren tammış olmasına rağ men, eserleri, hiç bir doğu mis tiğine nasip olmıyacak kadar sür'atle yayılmış ve derhal bir çok dillere çevrilmiştir.
Tanmnnş Alman ve Avustur
y a lI orientalistlerden Hammer, Rosenzwei. G. Rosen tarafın dan ilk olarak ilmi bir şekil de tanıtılan, kısmen de olsa eserleri, Almancaya çevrilen Mevlâna Celâleddin Rumi, Go ethe ve F, Riickert gibi şöh- ııııııııııııııııııııııııııiıııııııııııııın ı p ıın ııu ıııııiu m ın ııııııııu ııııın ıııı
retli bâzı Alman şairlerini de büyülemiş, onlara İlâhî aşk ve
ğ
vecd içinde yeni bir ufuk aç- g miştir. Kısa bir zaman sonra, Londrada. önce 1881 yılında | James W. Redhoııse. 188* yı lında E. II. Whinfield, Mevln- na'nın büyük cseıi Mesnevinin birinci cildini ayı ı ayrı İngiliz ceye çevirmişlerdir. İkinci ci'd çok sonra. C. E. Wilson tarafın dan İngilizceye çevrilmiş veg
1910 yılında Edınburg’da ya yınlanmıştır.Avrupada. Mevlâna ve eser- | leri hakkında en mükemmel u çalışmayı Cambridge Üniversi- is tesi Farsça profesörü Reynold jf A. Nicholson göstermiş, 1893 g yılında, önce Mevlâna’nııı «Di- g vân-ı Kebir» adlı eserinden seç fj tiği parçaları (Selected Poems | from the Divan-ı Shamsi Tab- g riz) adı ile yayınlamış, sonra | da uzun bir çalışma devresini p
takiben 1936 yılında, Gıbb ya yınları serisinden olarak altı cilt Mesnevi’yi, İngilizcesi ile y birlikte yayınlamağa başlamış tır.
Nicholsoıı’uıı, Mevlâna ve e- serleri üzerine yaptığı bu ve rimli araştırmalarını bugün, ta lebesi Prof. Arthur J. Arberry devam ettirmektedir.
BİTİRİRKEN Aziz okuyucularımız, Ceııab-ı Mevlâna’nııı hayat hikâyesini, bir kere de bu fa kirden dinlemiş oldunuz, daha doğrusu bir vasıtadan dinledi niz, anlatan da oydu, yazdıran da...
Hz. Mevlâna hakkında yazı- ; lapların sayısı, binlere yüz i binlere ulaşır, fakat o bit- ş ıııez, bitmiyecck, tükenmez, tii u kenmiyeeek; yüzyıllar boyu ya I zılacak, söylenecek, okunacak. Onun manevî varlığı dünyaya yayılmıştır, herkes onu ken- dinden bildi, bilecek... O ölme- ;• di, yaşıyacak... Güneşin varlı- | ğına delil yine güneştir..
Aziz okuyucularımız,
Giinle.‘dir takip ettiğiniz bu 1 yazılar dolayısiyle, bıı fakire | yüzlerce mektup gönderdiniz, : onıı muhabbetinizle mahcup, 1 lûtuflarınızla mağlûp ettiniz. Cevap alamamışsanız dargın ayrılmayınız. Gönüller Sultanı ıiın bezm-i muhabbetinde, dost lar şevk içindedir, şekvada de ğil...
SON
IIIIH I»IIIII!t!lll!ll'fllı . . ııü! .ı ,-:ı"Ul!»' .■ ü 'llllıillis
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi