K
OCA Mimar Sinan'ın meşhur sözünü bilirsiniz: «Şehzade camisi çıraklığımın, Süleymaniye camisi kalfalığımın, Edirne'de Se. limiye camisi de ustalığımın ese ridir« demiş.Hakikaten Süleymaniye camisi İstanbul'un en yüksek tepelerin den biri üzerine oturtulmuş oldu ğu için çok heybetli görünür, ama şu da muhakkak ki Edirne'deki Selimiye camisi daha işlenmiştir ve yalnız Türkiye'nin değil, bütün İslâm âleminin hem en güzel, hem de mimarlık sanatı bakımından en kıymetli camisi odur. Dört cephesi ayrı güzellikte, kubbesi ise bir ha rikadır. Dört destek üzerinde du ran ve Ayasofya'mn kubbesinden bir metre daha yüksek olan bu kubbenin mimarlık bakımından taşıdığı sır henüz çözülmüş değil dir. Yalnız bizim burada teessürle işaret edeceğimiz nokta, Türk mi marlığının en muhteşem eseri olan Selimiye'nin lâyık olduğu bakıma henüz kavuşmamış olma sıdır. Selimiye'nin kubbelerinde görülen nakışlar eski Türk süsle me sanatının en orijinal numune lerini taşımaktadır. Fakat ne ya zık ki büyük kubbenin tezyinatı yer yer, parçalar halinde dökül müştür. Tezyinatın motifleri yan yarıya düştüğü gibi yazıların bir kısmı da tamamen kaybolmuştur.
Bundan bir müddet evvel kub benin tezyinatım ıslah etmek için kurulan iskelenin devrilmesiyle raminin ortasındaki top kandil ta mamen mahvolduğu gibi mihrap önündeki top kandilin yansı da harap vaziyettedir. Bunlar yerine getirilir kayıplardan değildir ve manzara hakikaten üzücüdür.
«Hayat« foto ekibi Kırkpmar güreşleri dolayısiyle Edirne'ye git tiği zaman Selimiye'nin bugünkü durumunu da tesbit etmiş bulunu yor. Bu resimleri önümüzdeki sa yılarımızda münasebet düştükçe okuyucularımıza arzedeceğiz.
Sağda gördüğünüz büyük resim Selimiye'nin kubbesinin tezyinatı, m ve yazılarım göstermektedir. Fakat bu resim şimdi değil, 1927 senesinde, kıymetli bir fotoğraf amatörü olan B. Muhittin Taner tarafından çekilmiştir. Bu resim eski tezyinata aynen yenilen mesine hizmet eder kanaatindeyiz.