MODERN SEMANTİK TEORİSİ İLE TERCÜME TEORİSİ
ARASINDAKİ İLİŞKİLER1
Henry SCHOGT Tercüme· Fikret TURAN.
Bin doğmdan anlam. dığerı de anlamm aktanlmasıyla ılgİlı olan semantık ile tercume arasmda ınkar edılemez bır ılışki olmasına rağmen, semantik teorısı ile tercume teorisı yakmdan ilgili değildır Bundan dolayı, tercüme uzın.ınları sık sık semaı1tık teorısının ılkelennden yararlanmaktan zıyade, bunları daha çok sıkıntı kaynağı olarak gorürler Ikısı arasmda bu kadar az pozitif ılişki varken, gerekli açıklamaların bu olaylar ıçın yapılıp yapılamayacağını anlamak açısından semantik ve tercuınenm ılgı alanlarını ıncelemek gerekır
Seınantik teorisının anlamla ilgıli olduğunu söylemek, bize küçük bir sözluğun vereceğı bılgıden daha fazlasmı vermeyecektır Bu yüzden, semantiğin araştırdığı bazı ana sonıniarı belirlemek gerekır Genış kapsamlı olmadan ve onemlılık sırası kum1adan semantığe daır şu noktaları zıkrcdebilıriz:
a) Dıl, duşiınce ve dış dünya arasındakı bağın felsefi ve epıstomoloJİk problemlerı.
b) Dilin anlamlı bir bğesi ıle bu dilde yapılan analizierin aynı seviyedeki dığer oğeleri arasındaki bağ. ·
Aynı dılı konuşan bireyler arasındakı sözlü veya yazılı iletişim
Ilk problem, genel olması ve herhangi belirli bir dille bağlantılı olmamasına rağmen. çevırmen ıçin onemlı dalaylı anlamlar taşır Eğer dıl, duşünce
Bu makale lng ıl ızce aslından çcvrılnııştır S�.:hulte. Ramer John Bıguenet (haz ), Theones of
Translatwn: An Antlıolo,zy oj Essays from Dtyden to Demda, Chıcago Unıversıty of Chıcago, 1992, s ı 93-203
ı ')2 HENRY SCHOGT
ve
gerçeklık arasında bır bağlantıvarsa
(Dı/. Duşzinceve Gerçekilk
Benjamin Lee
Whorfun seçilmiş yazılarının bir bölümunun başlığıdıd, farklı
gerçeklikler farklı
dıller
meydana
getırir,ancak
aynızamanda
farklıdiller
farklıgerçeklikler
oluşturur
En
gelışkın şekliyle Sapır-Whorfhıpotezı denılen düşunce,bin
dığerinin dılını bğrense bılc.aym
anadılı paylaşmayan ıkıinsan
arasındakı ılctışımm ımkansız olduğu gonışünü ılerisürer
Bır yabancı dıl öğrendığmisananlar bile
kendı anadıllerınin değerler sıstemmin tutsakları
olurlar ve bu yüzden
dıllerınıçok
ıyı oğrendıklcrını duşunduklerı ınsanlada ıletışım
kurmakta
yetersız kalırlar.Bu,
teorıyle pratık arasındakı çelışmenınbariz bir
örneğidirHiç kimse
Sapır-Whorf hıpotezim tamamıyla doğnı
kabul etmez. Ancak
şunuinkar etmek
zordur
kı. bırının konuştuğu dı! dışdünya
oğelerine odaklanmıştırve
diğerdillerin
dıkkate almadığı
yada
kavramiaştırmadan bıraktığısoyut dummlar için kavramlar
yaratır
Sozlu
sıstemler. bırısimn zamansallığave
üncelık/sonralıkblçüsüne önem
verdıği. diğer birısİnın
de
açıkça doğnıdanzaman karakteri göstermeyen ve aspekti
one
çıkardığı
yerlerde
farklılaşabilırler
3İlk dı! aspekt,
ikincı dıl
zaman
ıfade etse
bıle.
bu
kategorilerın bırıncidereceden
önemıyoktur. çünkü zaman ve
görüş açısından ıkı dı!arasmda gerçek
bır eşıtlikyoktur
2) Bu
yaklaşım,her
öğenin aynı sevıyedekı dığer oğeleregore yeri
bakımından
ve onlar sayesinde
tammlandığı ıçkın analızlcrle ılgılı ıkıncı seınantikkonusunu
doğururSoyutlanmış
tck tek
fızıkselözellikler
yerıne. dilbılım öğelermin yapıtaşınasıilc
bunların fonksıyonel bır bakış açısmdan tammlanışı prensibi,
başta Tnıbetzkoy
4olmak üzere Prague
yapısalcıları tarafındanortaya konan fonoloji/fonemik
anla)
ışındanen
ıyı şekilde anlaşılırFonemicnn
oluştumlması gıbi anlamlıbirlikler
oluşturma çabaları şu
ana kadar ancak
sınırlıölçnde
başarılı olmuştur.Cramdre
(korkmak) ve redouter (korkmak) fiilieri ile
avoırpeur
(korkınak, korkmuşolmak) sözlü ifadesim
tartışırken,Saussurc, üç üniteden her birinin
değerınm kendisı dışmdaki ıki
ünitenin
varlığı ıle belirlendiğinidaha önce
vıırgulamıştı.' Ne
yazık ki Saussure
bunların ne ölçüde
değiştiği ve
farklılıkların
zıhınsel içerıkli
olup
olmadıklarıkonusunu net ve belirgin olarak ortaya
koymamıştır
Bu dumm da, yananlam ve özanlam ile
çevirı tartışmalarındaönemli
rol oynayan
anlamın algısalve
algıdışı bğelere bölünüşüsonmunu gündeme
getirmıştır.
B L Whorf.
Language,
Tlıoughtand
Realıty:Selec·ted
Wrıtmgs,ed J.B Carroll,
Caınbndge,Mass MIT Press, 1956.
Kar~ıla~tır
B
Comrıe,Aspect,
CaınbrıdgeCambndge
UıııversıtyPress, 1976
N S
Tr.ubd.r,ko_ı,Grundzuge der
Phonologıe,Travatr\ du Cercle
Lıngustıquede Prague (TCLP),
no 7 (Prague, 1 939)
Scınantik
yada kavramsal anlam
çalışmaları. sözvarlığına(lexicon)
uygulandığı şekliyle yapısal
metodun
sınırlamalarınıve
olanaklarınıSaussure
tarafından
gösterilen örneklerden daha
açık anlatmaktadır.Alan
fıkrı, açıkve
sınırsız
envantere
aıt yapım birlıkleri sonınuna kısmiçözüm olarak gönilmektedir
Her bir dilde bulunan ve
sayılarınadiren 75'i
geçebılen (kı çoğuzaman daha az
sayıda
olan) birlikler
ıle sınırlanmışfonemicnn
aksıne, leksıkbirlikler
sayıcao
kadar çoktur
kı"her
bırlık aynı duzeydekıtüm
diğer birlıklerıetkiler··
ilkesı, sözvarlığı ıçinbutunüyle geçersiz
kalır.Bu
ilkenın doğnıluğunusavunsak
bılebunun
kanıtlanması mumki.ın değıldirFakat. daha
sınırlıve
hoıno.ıen bır sözvarlığı ıçın fonolo.ıık sıstemm bclırgın ozellıklerınebenzer
bırdunnnun
varlığınıkabul
edebılırız.
Buna
karşın, bazıbenzerlikler
olduğukadar
farklılıklarda
bulunmak.1adır
a) Foncmler ozgül
birlıklerdır Halbukı lekseınler(sözlüktc madde
başı kelııncler)daha
belırsızdirler. yanıbunlar
hakkındagenel kural belirlemek zordur.
Bazı
örneklerde anlam
özeldır (akrabalık terınınolo_ıısı gibı),ancak
çoğuzaman
farklı anlam-alanlarında açık
ve
beirgın sınırlaryoktur Bunun yerine silik ve
belırsız geçişler
sözkonusudur
(Saussure·nıncmmdre, avmr peur ve redouter'i bu
kategorıye
girer).
b)
Belırlıbir
dı! topluluğu ıçerısİnde.fonolo.Jik sistemde sadece
önemsız farklılıklar vardırBu
farklılıklarıbelirleyen faktörler
ıse gnıplaşma olayları. yaş, cınsiyet,sosyal
smıfve yöre
gibı olgulardır Sözvarlığı yapısıdaha
geniş değişimlergösterir: ve bir dil
topluluğununfonolojik
yapısıiçindeki
bır kısım birlıkler.averaja
yakınbütün
farklılıklar ıçingeçerliyken
(başka bır deyişle,maksimum. averaj ve
mıninıum arasındakifark kuçükken). bu konudaki
sözvarlığı birliklerınm sayısı kişıden kışıye önemlıderecede
değışebılİrBunun, her
bırsöz
birliğının
kesm. sözlük
anlamıüzerinde
önemı vardır.Ne kadar az
terınıvarsa,
anlamları
o kadar az
kesınolur.
Şu bılinmelıdırki
kişi, sayı,hal, zaman,
dılekve
aspekt gibi
gramatİk kategorılerfonolojik modele daha
yakındırlarc) Dil
toplulukları dışgerçeklik, sosyal
yapı. yaşam bıçimi bakımlarından farklıdırlarSe m antik
sahasıbu
farklılıkları yansıtır (çağdaştoplumlarda bu bazen
geçerlilığınİ yıtırnııştır b
ıle)
6Bır dı! bırlığı farklı dılierde farklı alanlara ait olabilir.
Patates. Fransa 'da sebzeler
arasında sayılırken,bir
Alınanagöre makama ve
pirinçle
aynı sınıfagirer
(yemeğin nişasta unsunı) Eğer belırlialanlar kendi genel
6
Rus
akrabalık tennınolo.ıısıbuna çok
ı)'ı bır ömektırBu
çapraşıksystem, hala
kırsal kesımdeışlevım
korusa da
ondokuzuıu;u yuzyılda kullmııındaıı duşmuştur Tolstoy'uıı ivan Ilıç 'ın Olunm adlı esennınuçuncu
boluımınde bekleıunedık şekılde şww (kanımı kardeşı, karı tarafından kayıııbıradcr) kelımesını zcat' (kızkarde~ııı kocası) ıle değıştınnesıbu
tennınoloıık karışıklığınsonucu
olmalıdır Bes1'de
(De/1.2
kısım,1 bol um. 5
altbaşlık) Dostoyevskı kaynıvahde (kocanın annesı) anlaınıııdakı svekrov' ıle ge/111 anlaınındakı sno/w kelıınelenıu kanşık kullananıkkaraktericnnden bmm
şaşııtır194 HENRY SCHOGT
terimlerınİ
belirleyemezse, bu terimler patates
örneğindede
olduğugibi
değişikkarakterlerde ortaya
çıkacaktırd) Içkin (bir dile ve esere özel, immanent) analiz, referans bilgisiyle
oluştunılınalıdır.
Referans
dış dünyayıve
zihınsel yapılarımeydana
çıkarırve
somut anlam
olmaksızınher bir
konuşucununtecrübesi kendi referans çerçevesini
tek ve
aynıdil
topluluğundabile kendine özel bir
şekilde renklendırirÇok
yaygınbir
uygulamadırki,
eğer seınantikveya !eksik
sahası çalışınalarıbir dille ilgiliyse,
bıreysel farklılıklar
dikkate
alınmazve
sonuçların kullanılandilin genel
özelliklerİnı yansıttığı varsayılır. İkı
veya daha çok dili içeren alanlar
arası
karşılaştırınalar.
her
bır alanınkendi dil
topluluğu İçındegeçerli
olduğu varsayıını üzerıne kunıludur.Lenguistik göstergenin soyut ve genel
olduğuprensibine
bağlıkalarak,
seınantik çalışınalarılangue
yada dilyetisi (competence)
alanınagirer.
Bununla birlikte,
çevirınenlermetinler üzerinde
çalışırlarve konuyu paro/e yada
bırey.~·el
d1l
davramşz(performance)
düzeyındeele
alırlar.3
İster konuşmacı
ve dinleyici,
ıster gönderıcı
ve
alıcı, ısterse
de
kodlayıcı
ve çözücü densin.
iletışimmesaj
oluşturanve bu
mesajıalan ve
yonımiayan birılerinın varlığını zonınlu kılarEğer
her
ikı kışıde
aynıgramer
kurallarını ızlerve
aynı sözvarlığınasahip
olursa. mesaj
olduğugibi
karşıya ulaşırve
iletişim başarılıolur Fakat bu sevecen
tablo, dil
davranışı(speech act)
tanımlarıve
pragmatık aracılığıylaortaya
konmuş karınaşık yapılarıdikkate almaz
Basit bir örnek bu konuda
karşılaşabileceğımiz problemlerı gösterıneye yeterlıolur.
Bırara
üzerınde çalıştığıınbir
yazıiçin çok önemli
bır bılgiye ihtıyacıınoldu ve
yardım ıçinbir
arkadaşımı aradıın. Konuşmayıpek
sevdİğı ıçin arkadaşıınınüç
yaşındakı oğlutelefonu
açtı.Benim ·'baban evde
mı')" sonıma"eveC
dıyecevap
verdıve
babasını çağırmadantelefonu oraya
atıp gıtti Sonıınunsemantik
yorumlanışı doğnıydu,ancak
iletişımgerçekte
başarılı olmamıştı.Seınantik
teorisi
kavranabılirilk anlam (eognitive
meanıng) üzerıne odaklanır.ve
ıletişimin amacınave kinaye
gıbıyananlamlara dair
karınaşık oluşumları diğer dısıplınlere bırakır. Şu söylenmelıdirki John Lyons,
seınantığe ilişkin kitabında doğnıdanve tam
iletışım amaçlıeylemler
(ıllocutıonaryact),
yardımcı
ve
tamamlayıcı dıl unsurlarına dayalı dilbİlımselolaylar (paralinguistik
fenomena) ve çok
çeşıtlı yonımiama duzeylerinı ınceler
7"Semantik"i genel bir
terim olarak
kullanıyor gıbıdır.Daha sonra da,
aynıkelimeyi '·semantik"i
kavranabilir
ılkanlamla
ılgili branş ıçin bıralt-anlam (hyponym) olarak ele alarak
geleneksel
tavır ıçine gırerCharles Bally, Albert Sechehaye ve
bır Fransızcasentaks
çalışması yapmışHallandalı dılcı Comelıs
de Boer'inR de
temsılcısi olduğu
Cenevre okulu özne
(theıne)
ilc özneye
ilişkın yonım(rheme) yada özne (theme)
ıle··propos"
teorisı hakkında oluşmuş yenıve
cskıbilgiler
arasındaki farkı ozellıklevurgular Bu teori,
donuşumsel tasvırın gelışmış şekli
olarak
tanıtılanon
plana
çıkam1a (foregroundıng) kavramının ızlerını taşır Belırleyıcı oğeler aynıolsa
bıle. farklısoz
dızımı. farklıvurgu yada
farklı yapılar ozellıkle belırtılınek ısteneninyani
fokusun
dcğışmesıneyol açarlar Böylece bu.
farklı noktalarıokuyucunun yada
dınleyicmın
ozel
ılgısınesunan
bır ışaretolur Kaynak dil
ıleamaç dil, bu özel
etkılerı gerçeklcştırmek
için
aynıaraçlara
sahıp olmadığızaman, çevirmen kendini
boşlukta bulabılır
Claude Hagege
·nın çalışması gıbı dillerın yapısal benzerliklerıuzerıne yapılan bılımsel araştınnalar (typology) bu
sanınun bi.ıyuklüğünu gösterir
9Semantık
ve
çevirı arasındakı ılışkıyı
daha fazla
tartışmadan,
Klaus Heger
10ve
Luıs Prıeto
11tarafından orta~
a konan modeller
hakkında bırkaç soz söylemek
gerekır lkısi de
dilyetısı (langue)
1
bıreysel dı! davranişı (parole)
ilışkisel ayrımının
otesme geçmeye
çalışırlarBu
ayrıınm. herhangı bır bağlam ıçı dıl birlığı (paradignıatıc)gostergemn soz
dızisı (syntagmatıc) ınes<ı:ıına katılması sırasında gonılenen bel
lı başlıengel
olduğuortaya
çıkmıştırHeger, Saussurecü göstergeyi
s1gncme
olarak
adlandırır,ve ona gore, kabul
edılen
bu gostergc
dılbılimsel birlİğın ışievsel özellığını(-em
ıc
character) vurgular
Gösterilen anlam, sözkonusu
teriının doğnıdan kullanılışı sırasındauygun ve
ılgilı olabılecekbutün
öğeleri ıçerır (ayırdedıcien küçük anlam
ozellıklerı(se me)
ve
(noeme)
arasındakifark Heger
tarafından açıklanır,ancak konumuzia burada
doğrudan ılgısı olmadığı
içm
değmmeyeceğız).
Bağlamave duruma
dayalıolarak
anlamlı bırlıkterının
sadece
bır kısmıher bir
unsunıngerçekte
ayrı ayrı kullanışı olayıyla ılgılıdırGöstergemn
(sıgneme)bu gerçekte kullamlan
parçasınıHeger
.w':meme
olarak
adlandırır Bızbunu. bu
teorıyegore,
bır ayırdedicı anlamıolan
göstergenın (sıgneme monoscınıse) göstcrılen anlamı
olarak
değerlendırebılirız.Heger her
bır sıgneme·inbütün
ayırdedicıanlamsal
özelliklerının(seme
ve
noeme)
bır envanterini
oluşturacak yonteın sunmaz. Yazar, Bemard
Pottıer'in
12metoduna
ve
başkabir
çeşıtparça
analizlerıyöntemine
bağlıkalabilir, ancak bu o kadar da
önemlı değıldir Hıç bır
fonnal
doğrulayıcı aracın olmayışıbutun bu yöntemlerin
C de Boer'ın Symax du fimıçms nıoderne, (Leıden Uıııversıtaıre Pers Leıden, 2 baskı,
1954
( 1956 ))
adlı çalışması bu alıntı hakkındaki Cenevre Okulu'nun goruşlennın guz el bır o zetını vapar
C
Hagcge. La Stmclllre des lang11es, Pans P U F . 19X21'ı K 1-leger. ,.L.Analvse scınantıque de sıgne lıııguıstıque,'· Lang11e frwıçaıse ı_ no
4 (1969)
s44-66
11 L Pneto. flmıcıpes de Noologıe, The Hague Mouton,
1964
12B
Pottıec Lınguıstıque generale. Parıs Klıncksıek! 1974
196 HENRY SCHOGT
en
başlıcasorunu
olmuştur.(Burada, Katz. Fodor ve
onlarınbachelor
(1. bekar, 2.
üniversite mezunu, vs)
örneği
üzerine yapılan eleştirileri hatırlayalım.)
13Luis Prieto, Heger'in
yaptığıgibi. Saussurecü temele dayanan
yapısalcı geleneğiizler. ama
yaklaşımı farklıdır.Onun
göstergesı,Saussure'ün bir örnek
olarak
gösterdiği şema(arbor) gibi
ayrıtek bir kelime
parçası değildir,aksine
Prieto'nun
vurguladığı mesajınbütünüdür. Dilbilimde,
eğer şartlaruygunsa
bazıdilbirlikleri
atılırve mesaj bütün bir cümle olmayabilir. Prieto,
teorısinegösterilenden
(signifıed) başlar,çünkü o samimi olarak
insanların konuşmaya başlamadanönce ne söylemek istediklerini bildiklerini söyler. Söyleyeceklerini ne
şekilde
dile getirdikleri
bırçok faktöre
dayanırki bunlardan en önemlisi
kullanılandilin kendisidir Bundan
başka bağlamve
dildışı koşullarda dikkate
alınmalıdır.Bundan
başka.konu ve dilbilimi
dışı koşullarda göz önüne
alınır.Prieto'nun
orijinalliği
dilbilim
dışı koşulları yorumlamasına dayanır.Ona göre,
yalnızcafiziksel çevresi
değil, aynızamanda
konuşmacının kişiliği,bilgiyi
değerlendirişive
konuşulan kişinin kişiliği
ve kültürel gelenekler de dil
davranışının dildışı oluşumununbir
parçasıdır.Bundan
dolayı, konuşmanın bağlarnmave
dildişı(veya
Kuzey Amerika terminolojisinde dilbilimsel veya
dılbilimselolmayan) etkeniere
dayalıolarak,
aynımesaj
farklıgöstericiler
tarafındanifade edilerek
farklı şekilierebürünebilir. Prieto yorumlama için de
aynıyöntemi izler. Yorumlama
aynıetkeniere
bağlıdır
ve
bağlam
ve
dildışı koşullara dayalı
olarak
değişebilir.
Öyleyse
aynı gösterıcİ
(signifier),
farklı farklıgösterilenleri
(sıgnıfieds) karşılayabilır.Böylece,
Prıeto,içinde cümle ve
ifadeyıbulunduran bir çerçeve
yaratır.Bundan
dolayı
gerçek bir Saussurecü olarak bir dilin kendi
sınırları içındehareket eder, ve
her ne kadar esnek
koşullar kuşaklararası farklılıklarıgiderebiise de,
yazarınaçıklama
ve tanİmları esas olarak eşzamanlıdır.
Bir
şeysöyleme arzusu
şeklindekiPrieto ·nun
başlangıç noktası,yorumcu
okulun
yaptıklarınınaksine. semantik
öğeyiderin
yapıdagösteren
dönüşümselanlambilimcileri
andırmaktadır.Prieto, sözdizimi ile anlambilimi
arasındaki ilişkıyedair
ayrıntıarapek
değinmez.
Bu konu
hakkındakien
geniş çalışma kuşkusuz Hallandalıdilbilimci ve
slavisist Cari Ebeling 'indir
14.Ebeling kelime dizisi ve vurgu da dahil olmak üzere
isteklilik (intentionality)
esasına dayanırkensosyal dilbilimle ilgili ve bölgesel
olduğuiçin
iradedışıkalan verileri
çalışmasmm dışmdatutar. Bununla birlikte,
içinde
doğrugramer modelini
belirleyebılecekmodelin ( discovery procedure)
ikiyüzden fazla
kuralınıiçeren ve
karşılıklı ilişkilerlesoyut bir modelden
oluşanbu
13
J. Katz ve J. Fodor, "The Structure of a
Sernantıc Theory," Language: 39 s ı 70-2 ı 6. Makale
hakkındakı
yorum
ıçinbkz. H G. Schogt,
Sernantıque synchronıque: Synonymıe,homonymie,
polısemie,
Toronto
UniversıtyofToronto Press,
ı976 s 38-39
çapraşık
sistem,
Ebeling' in
teorısınıpratik
problemierin
çözümünde
değerlendirecek
bilim
adamları
için
aşılması
zor bir engel olur.
15Saussure \in göstergenin
nedensizliğiilkesi ile buna
karşı başkalarıncayapılan itirazları
bile ele
alınadan oluşturduğumuzbu
çok
kısaözetten
çıkaracağımız
tablo mütercimlere
aşağıda sıraladığımıznedenlerden
dolayıpek
ümit vermez.
1) Bir dile veya eser e özel analiz o dile özgü spesifik kurallardan
oluşmuşbir
sistem ortaya koyar. ve bundan
dolayıbu sistemle
diğersistemler
arasındabirebir
ılişkı
görülmez.
2)
Hıçbiryöntem o
dıleait bütün
ayrıntıları kapsaclığınıiddia edemez (en
küçük
anlamlı öğeleringösterici (signifier) içinde bir
yapıolarak belirtilmesi
gerekmeyebilir).
3) Bir tek
konuşma topluluğuiçinde bile yorumlama ve biçim
oluşturmabakımından
oldukça büyük
farklılıklar vardır.4
Açıklayıcı,duygusal ve sosyal
öğeler, iletişimsürecinde önemli olsa da
isteklılik
veya amaç konusundaki
belırsizlikten dolayı sernantİk açıklamalaradahil
edilmez.
5)
Eşzamanlıkaraktere sahip
olduğımdan dolayı, yapılananalizler
zamanınsadece
belırlibir
dilımİiçin geçerlidir ve, bazen ideal olarak, bir
konuşmatopluluğunun
sadece bir
konuşma şekliyle ilişkilendirilir.Bütün bu süreç
coğrafiolarak da
belirlenmiştir.6) Buna ek olarak, mütercimin
uğraşacağıson darbe de
Sapir-Wlıorfhipotezidir.
Hem
çevirınenhem de çeviri teorisyeni olan bu
şahısların dillerarası iletişıminve
çevırinin olabilirliği hakkındakiolumsuz
düşüncelerle nasıl başa çıktıklarınıve
çalışmalarındasemantik teorilerin bir
kısmından faydalanırkenbir
kısmından nasıl
uzak
durduklarını görınplrilginç
olmalıdır.Az önce
zikrettığimiznoktadan
başlayalım.Daha önce de
belirttiğimizgibi,
hiçbır
mütercim Sapir-Whorf hipotezini en
aşırı şekliylekabul etmez. Diller
arası iletişiminve çevirinin binlerce
yıldırdevam
ettiği gerçeğiSapir ve Whorfun
yanlışlığını kanıtlar.
Bazen evrensel dil
kurallarıbuna
karşıbir
kanıtolarak
kullanılır
Ancak,
bazıtemel ilkeler
dışında,(mesela Andre
Martİnet'inçifte-ifade
'double articulation', dilin
alışılmışgeleneksel karakteri, bütün dillerin özneyi ve
yüklemi
belırtıneve
onları tanımlama özelliğigibi) bütün dil içi evrensel kurallar
bır göreceliliğe
sahiptir.
Eğerbir dil
A'yıgösteriyorsa,
şurası(hemen hemen) kesin
15
Bkz. X
Mıgnot'un Ebelıng'ın kıtabırun eleştirel tamtmasr
Bul/etin de la Societe de la lmguıstıque deParis 75 (2) s 49-52
198
HENRYSCHOGT
ki o
dı! B'vıde gosterir. Miltercim için bu evrensel dil
kurallarıpek o kadar
yardımcı
olmaz_ çünku çevirmen her
ikıdille de
uğraşmak zonındadır. şundanki,
eğer
bu
dıllerden
bırısıA ve B 'yi gösterse
dahı6büm sadece B 'yi gösterir veya ne
A"yıne
de
B'yı
gösterir.
16Boylece
Sapır-Whorf hıpotezı rcddedılsedahi,
ınütercim gramatık yapıve
ıfadclerın anlamları
konusundaki
farklılıklarla başa çıkmak zomndadır.Birçok
çevırı clkıtabı. bılınen
analizlerle ortaya konan anlam
değerlerindeki farkların, konuşmaduzeyindc
kaybolduğuve gerçekte
aynı anlamı belırtebileceğinidile
getırir Bır başka deyışle. ışievsel
göstergenm (em1c sign) en küçük
ayırdedici semantık ozelliklerınin(s em c)
tamamı farklı dahıolsa birbiriyle
ılgili ayırdedıci semantık özellıkler(Heger' in se meme du
sıgne monosemıse) aynıanlama
gelebilırler Bır ayırdedıci seınantik özellık kaybedildiği
takdirde
anlamıdengelemek
ıçıno ozellik
aynı cumlenın bır başka yerıne eklenebılir.Kaynak
dıldc ısteğe bağlı,amaç
dıldeise
zonınluolan bir özellik kaynak
ınetınde belırtılınedığı takdırde
ortaya özel bir dumm
çıkar.Kaynak metin
tarafından gbsterılmeyen
bilgilerin
ınütercım tarafından eklenebileceğine işareteden Roman Jakobson, zorunlu bilgiden
zonınluolmayana
doğrubir
geçişinher
zaman
yapılabıleceğineve bu
boşluğunher zaman benzer
tanımlarveya
yenıtüretılecek sbzcuklerle
doldurulabileceğıne ınanır
17Edebiyatta, bu tür çözümlerin
kaynağın
estetik
değerinezarar verip
verıneyeceği tartışmalıdırÇevirmenin
kendısı ağır
ve
çözi.ılmesızor bir
noktayımetinde komyup
komınamaya,onu
benzer
bırunsurla
değiştırip değiştirmeıneyeveya onu
tamamıyla çıkarıp çıkarınamayakarar vermek
zonmdadır.Onun bu konudaki
kararı,tercüme
yaptığıtoplumun
düzeyıneve
eğıliınlerine bağlıdırKaynak dili çözdükden sonra amaç
dı
lde
bırdilçözücu ( encoder) olan bu
kışi
nınrolü onu Prieto 'nun
gösterdiği pozısyona yerleştırır. yanı mesaJınbutunü.
alıcıda varsayılan bılgı duzeyıne,onun
sosyal ve
eğıtım geçmışıneve hata onun
beklentılerineuygun hale
getirılİrBütun bu
yonınılar çevırıteorisi
ıçın sağlam bırtemel yada en
azından bır başlangıç noktası oluştunırmu?
Dılbılimcilerin yaptıklarımevcut
çalışınaların sonuçları dıkkate alınırsabu
sonıyaverilecek cevap, zihnimizde var olan tercüme
anlayışına
göre, ya
açıklanabilir bıreveL veya
açıklanabilirbir
hayırdır.Somut
anlamın yoğun, yanı
o
anlamıgösterme
işlevi dışındagörevi olmayan ifadeterin
baskın olduğu
metin
ıçin semantıkteoriler
yararlıolur. Bu,
aynızamanda,
anlamınçözümlenip
nakledılınesi gibıçifte
işlevın açıklanmasınıda yerine getirir. Edebi
metınler içın, edebıliğin
tam kendisi
seınantik alanın dışında kalır.Her ne kadar bu
16 Evrenst:
dı! kurallarının sınırları
konusundaayrıntılı açıklamalar ıçm dıpnot
S'dezıkredıleıı
Claude 1-!agege'ye bakınızı c
R .Tacobsoıı, "'On Lıııguıstıc Aspects ofTranslatıcm." On Tmnslatwn. edıtor Reuben A Browec Ne\~ York Oxford Umversıty Press, 1996 ( 1959). s 232-239
gerçek,
mctnınbirincil anlam unsum
bakımındanönemini
konısada,
semantiğinönemini
büyiıkölçude
azaltırBundan
dolayı.çeviri
hakkındakı dılbilimteorilerinin
uygulanabilirliğinin olmayışı şaşırtıcı olmamalıdırÇeviriyle
ılgiliteorik
çalışmalaryapan bilim
adamları
birçok dummda genel bir teori ortaya koymazlar, ancak belirli çeviri
yöntemleriyle
ilişkilendirılmişbir dizi halinde teorik gözlemler yaparlar. Bu
çalışmalar kendilerını
bazen bu
başlıklardagösterirler: Problemes theoriques de la
traductıon
(Tercümenin Teorik Problemleri)
18•Traduıre:
Theoremes pour la
traductıon
19. Lınguıstıc
Theory of
Translatıon
(Tercüme Üzerine Dilbilim
Teorileri)
211gibı
orneklerde
ıse, başlık eserın şu
veya bu
şekilde bağımsız
ve
aralarında ılgı kumlmamış çeşitli konulardakı
bölümlerden
oluştuğu gerçeğiniokuyucuya
duyurınaz Nıda
21ve
Nıda ıle
Taber
22çevirı problemlerine dair daha
tutarlı
ve
genışanalizler yaparlar. Ancak bu yazarlar bu
çalışmalarını kendilerınİsadece
bclırli bır
metinle.
İncil'le sınıriayarak yapabilmişlerdir
ve bunun
sonucunda, bu
çalışmalar bırsanat
çalışmasıyerine
eğıticı, yönlendıricı,ikna edici
ve
inançları değiştırİcİbir metin yaratma
şeklinde algılanmışlardır.Bundan
dolayı çevırmenin verdiği bazıkararlar
herhangı bır sorımayol açmaz. Onlar
ArıtoineBennan
·ın
U:tra._ngete du texte
23dedıği şeyi
savunmazlar, bunun yerine kendi
tercümelerını
amaç dilin
sıstemineuygun hale getirirken deyimleri ve
ınceazi soyleyışlerı olabıleceken
yakınve
eşit karşılıklarıylaveya
eşit sayılabilecekifade
şekıllerıyle
tercüme ederler. Böylece mesaJlll
açıklığıöne
çıkar.Yani dil düzeyi ve
uslup, orijinal
metnındüzeyinin ne
olduğugözetilmeden,
mesajın yöneltildiğiokuyucunun düzeyine u
yarlanmalıdır.Boylece Nida ve Taber sayesinde, özel metin ve özel dinleyici/okuyucu
sahalarına gırnuşbulunuyor,
dilbılimıngenel
uğraşı düzeyİnıgeride
bırakmışoluyonız İşte tam bu sebepten
dolayıdır ki semantik teoriyle edebi metin
çevırisi
arasında
çok az bir ortak yön
vardırSemantik
açıklamagenel olarak geçerlilik ve
sıstemlilik
üzerine kumlurken, edebi tercüme, kaynak metnin bireysel dilinin
sadece semantik
bakımından değilmetinde önemli
olduğuna inanılanbilinçli veya
bilınçsiz bütı:ın
veriler
bakımından ar~!izini gerektirir.
Ş urası açıktırki Brian
Fıtch 'ın bırden
çok dili ıçeren megatİpı dilbılımsel açıklamaların dışında kalır."
4Ne
ı~ G Mouııın, ProhJemes thecmques de la traductıon, Pans Galliınard, 1963
ı y
J
R LadınıraL Traduıre Thearı'Ine pour la traductwn, Pans Payot, 197920 .l C
Catfort~
.ALınguıstıc Theo1:ı' ofTranslatıon,
London OxfordUnıversıty
Press, 1965 21 EN
ıda, To-ıvards
aScıence ofTran.s·latıon, Leıden E
JBnll, 1964.
E N ıda and Ch Taher, The 7/ıemy and Practzce rıfTranslatıon. Leıden· E J Bnll, 1969
:J Bkz A
Bennan, '""La
Traduı.:tıon conuneepreuve de
1'Ctrmıger,'~ Texte: Revue de crıtıque et detlıeorıe 4 ( 1985)
24 Bkz Bnan T
Fıtch,
"The Status ofSelt~Translatıon,"
Texte· Revue decrıtıque
et de theorie 4 ( 1985)200 HENRY SCHOGT
François
Peraidi'nın
r
erectıl'i
25ıçın,
ne Michael Riffaterre'in puree
seplembrale-ı
2r, ıçin,
ne de Solange Vouve'nin
açıkça belirttiği
gibi Fmnegans
Wake-
iıP çevırısi
için genel bir
dilbılim
teorisi
vardır_
Fakat. pek tabii
diğer
tercüme teorileri mecuttur. ancak
çoğuzaman bunlar belirli edebi metinlerle
uğraşırlar
ve estetik,
psikolojıkve
bılinçaltıgibi özellikleri önplana
çıkarırlar.Ve
bu
çalışmalar sıksık,tercümenin
birıncılsemantik
anlamınınzaten
varolduğunu baştankabul ederler.
Şunu
kabul etmeliyiz ki. semantik teorilerle
uğraşandilbilimciler, edebi eser
mütercımleri
ve edebiyat
eleştırmenleriyle aynı kaygıları taşımazlarBununla
bırlıkte,
bu
düşünce. dilbılımcılerleedebiyat
uzmanlarının bırbirlerınıdinleyip
bırbırlerınin gorüşlerini
anlamaya
çalışmalarınm yararlı.hatta önemli
olmadığı şeklındede
anlaşılmaınalıdır._2.;
Bkl
Françoıs Peraldı,''Corps du
te~ieet corps
erotıque,"Texte· Revue de
Cl1tıqueet de theone 4
(1985)
Hı Bkz Mıchael Rıtüıterre, ''Tıansposıng Presupposıtıons On the Seınıotıcs of Lıterary
Translatıon,''
Theones
ofTranslatıon:An Anthology (ifEssaysfrom Dtyden to
Den·ıda, EdıtorsR Schulte ve J
Bıguenet,Clucago
Unıversityof
Chıcago.1992, s 204-217
27 Bkz Solange