Rengârenk... gıcır gıcır... 5 se
Katılın kampanyamıza,
SERÇE lerden biri sizin olsun.
S'tC 9.
mı
W W I ana V . V . V ı ■ • 1İSİİ: L
L
B E D A V A
S E R Ç E L E R İ N İ Z
R E N K T E N
ADI
SOYADI...
KUPON N
O
:
---* ~ ÊIIIİ1
rrrrrrrn
Virgülüne
d o k u n m a d a n
Ayten
Gökçer
tif.vlol liyd iio a u nun yii/tsi ve haşarılı oyuncusu Ayten G ö k ç e r, politika t,ev releí im len sinema ılıinyasm iı Kadar adı çok geçen y ıld ızd ır. (Eşi G üne y! (¡ok í;ei m Déviai iiydiroidii litiimi M iniu m ulduğü dönemlerde adı “ Korkunç Yan yo ye n.ıiıi çıkm ışın Sahne vr, sinem adaki önem li haşatdarının ötesinde adı ı.evıe.ıinde süıekli dedikodiiiaıa konu olm uştur Ayten (iokçeı kinıdıı nereden başlayıp nereye gelmiştir?
VI N i H S Ü S O Y ıtfl Devlet Tiyatrolar*’ nın ünlü sanatçısı Aylen Gökçer le yap i»0» söyleşiyi tıaniiaıı nynen yayınlıyoru z
"Babam
lokantacıydı. Benim
annem , babamın
ikinci karısı oluyor.
7 kız bir oğlanız.
Benim annemden
sonra tekrar
birinci karısına d ö n ü yo r"
" Ttvatrova girer
girmez Cüneyt’e âşık oldum
SUSOY — Ayten Hanım, isterseniz söyleşimize sizin çocukluk ollarınızdan başlayalım. Nasıl bir aileden geldiniz?
GÖKÇER — Fakir bir aileden değilim. Babam, lokantacı olduğu in, orta halli diyelim. Geçimimiz hiçbir zaman zorluklara dayalı de- 'İdi. Benim annem, babamın ikinci karısı oluyor. O yüzden 7 kız, 1 ilan oluyoruz biz. Babam, önce birinci annemle evleniyor, ondan ;ocuğu oluyor, ayrılıyor. Benim annemle evleniyor, 2 kız biz oluyo- z. Benim annemden de ayrılıyor, tekrar birinci karısına dönüyor, j bizi birinci karısı, yani benim annem diye bağrıma bastığım, ha- i anne diye başımın tâcı olan hanımın yanında büyüyoruz. Çocuk- ğum Ulus'ta, Rüzgârlı Sokak’ta geçti. Atatürk ilkokulu’nda okudum, onra Konservatuvarın bale bölümüne yazıldım. Dört sene süren bir ¡ale hayatım var. Şimdi, şu seviyeye gelmiş bir sanatçı olarak, dü şününce, ailedeki geçimsizliklerin, çocukların hayatına ne büyük et- ;enler olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum.
Ü Konservatuvarın bale bölüm üne giderken,
b ir yandan da çocuk oyunlanna çıkmaya
başladım. Sonra, Devlet Tiyatrosu nun
oyunlannda da rol alm aya başladık. Bizi
bünyelerine çok zor kabul ettiler. Şimdi ise.
hangi bahçeden bulduklarını bilm em , yolup,
yolup getiriyorlar, aktör, a k tris t diye...«^
SÜSOY — Ailenizde geçimsizlikler mi vardı?
GÖKÇER — Evet. O zamanlar bize ciddî olarak sahip çıksalardı,
çocukların hayatı için bunlar lâzım deselerdi, herhalde devam eder dim. Anne ve babamın o devredeki geçimsizliği... Biri sabah getirir okula bırakır, öteki akşam gelir alır. “ Ben bu okulda okutmam’’ diye. Ve onlar da tesir etti bana. Ama içime girmiş bu. Ben devam ettim mücadeleye. Konservatuvarın bale bölümüne giderken, bir yandan da çocuk oyunlarına çıkmaya başladım. 956 senelerine geliyor. O za manlar galiba fizik olarak da, dikkati çektiğim için, küçük küçük de roller vermeye başladılar. Zaten, eleman da azdı o devrede ihtiyaç da duyuyorlardı bizlere. Galiba disiplin ve çalışkanlığımızla biz de ken dimizi göstermeye başladık, ben ve birkaç arkadaşım. Çocuk tiyat rosunun daimi elemanıyken, aynı zamanda Devlet Tiyatrosu’nun oyun larında da rol almaya başladık. Yavaş yavaş büyük rollere gider ol du. Muhsin Bey zamanıydı. Bizi bünyelerine çok zor kabul ettiler. Şim di ise, hangi bahçeden bulduklarını bilmem, yolup yolup getiriyor lar, aktör, aktrist diye.
SÜSOY — Sizi neden zor kabul ettiler Ayten Hanım?
GÖKÇER — Biz girerken büyük hadiseler oldu, ne hikmetse.
“ Efendim, nasıl girerler, Konservatuvarın tiyatro bölümü mezunu de ğiller, nasıl kadroya alınırlar?.” Halbuki 10 yıla yakın hizmet vermiş tik, kurslar görmüştük. Buna rağmen iki üç kişi alındık. Çok olaylar oldu.
SÜSOY — Sizden başka kimler vardı?
GÖKÇER — Melek Tartan, ben ve galiba İlkay Saran. O dediko
dular öyle başladı, hâlâ da öyle devam ediyor zannediyorum. Yıldı rımları çeke çeke o günden, bugüne getirdim.
fe s e n çok içine kapalı bir çocuktum . 16-17
yaşına kadar hiçbir flö rtü m olm adı
diyebilirim . Hani böyle erkeksjkıziar vardır.
Galiba ilk aşkım Cüneyt o ld u ...^
SÜSOY — Ailenizden kimler, tiyatro sanatçısı olmanıza karşı çı
kıyordu?
GÖKÇER — Rahmetli babam. Hatta bir ara soyadını bile kullan
mamı istemedi. Seneler sonra ben de ondan küçük bir intikam al dım. “ Babacığım” dedim, “ Cüneyt, kendi soyadını kullanmamı isti yor, müsaade edersen senin soyadını bırakacağım” dedim. “ Yok be kızım, Kaçmaz’ı kullan” dedi.
Yener Bey, ben çok içine kapalı bir çocuktum. Hem çok şakacı, ama duygu bakımından içine kapanık. 16-17 yaşına kadar hiçbir flör tüm olmadı diyebilirim. Hani böyle erkeksi kızlar vardır. Mahallede küçüklerin koruyucusudur, erkekle teması, onlara karşı gelmek, vur maktır. Galiba doğrudan doğruya ilk aşkım, Cüneyt oldu. Tiyatroya girer girmez, âşık olduğum kişi oldu.
SÜSOY — Cüneyt Bey’le nasıl tanıştınız?
GÖKÇER — Kendisini Genel Müdürlük odasında görmüştüm.
Muhsin Bey beni çok sevdiği için, sekreteri Mefkure Hanım dahil, sık sık odaya çağırırlardı. 9 sene evlenmememi önerirdi Muhsin Bey, geleceğim için. Dediği de oldu, mücadele 9 sene sürdü evlenmek için. Romantik bir genç kızın, hayranı olduğu aktöre duyduğu ilgi ön ce. Galiba sonradan daha da gelişti. Herhalde çok ciddî bir kız oldu ğum için... Belki Cüneyt benim kadar ciddîye almadı işin başında... O devrede bütün oyunlarına giderdim Cüneyt’in, hayran hayran ba kardım yüzüne. Sonra iş çok romantik bir flörte dönüştü.
SÜSOY — Cüneyt Bey evli değilmiydi, sizle flört ederken?
GÖKÇER — Evet, evliydi. O evliliğin verdiği zorluklarla ben de
yıprandım. Uzaklaşmak istedim , o da uzaklaşmak istedi. Galiba on lar tahrik etti. Flörte başladığımızdan hemen hemen üç sene sonra evlendik.
SUSOY — Flört döneminizdeki ilişkileriniz nasıldı?
GÖKÇER — Radyoda konuşurduk daha çok. Sonra, bir kere şe
ye götürdü galiba, Ankara Palas’a gittik de, yanak yanağa dans
edi-"Cüneyt evliydi. 0 evliliğin verdiği zorluklarla ben
de yıprandım. Uzaklaşmak istedim. Hörte
başladığımızdan üç sene sonra evlendik. 9 sene
sürdü mücadelemiz'"
yoriar diye yazmışlardı. Demek ki, alınyazısı denilen bir şey var. Bel ki ben çok istedim ama Cüneyt başında benim kadar düşünmüyor du, herhalde o da ciddîye aldı işi. Onlar medenî iki insan olarak ay rıldılar, biz evlendik.
SUSOY — Cüneyt Bey’in kızı Deniz Hanım ile ilişkileriniz na-^ıl?
GÖKÇER — Her zaman Çok iyi oldu. Yaşı müsait olsa, kızım gibi
seviyorum diyeceğim. Ama kızım da onu çok sever. Ben de kardeşi gibi, ablası gibi severim. Onun da beni aynı derecede sevdiğine ina nıyorum.
SÜSOY — Ayten Hanım, siz yıllardır hep söylentiler fırtınası için-
desinizdir. Adınız çevresinde sürekli dedikodular vardır.
GÖKÇER — Şöyle diyeyim size... Bir kere fiziğim belki çok dik
kati çekiyordu. Yanı sıra kabiliyetimi keşfedenler vardı, keşfedeme- yenler vardı. Bunun üzerinde tartışmalar çıkıyordu. Belki Cüneyt de en büyük dedikoduyu bu yüzden çekmiştir. Çünkü bir tesadüf, ben onunla flört ederek meslek hayatımın yanı sıra yürüdü bu iş. Fakat ben normal biraktrist olarak da gelseydim tiyatroya,herhalde Cüneyt Gökçer yine benimle çalışmayı tercih edecekti.
Ben çok iyi ve disiplinli çalışan bir sanatçıydım, başından beri. Her zaman geliştirdim. Sesimi, baleye gittiğim için dans kabiliyeti mi, büyüklerimi de çok takip ettim, okudum. Galiba, kasiliyetim ka dar çalışkanlığım da çok ön plana geçti. Sonra Cüneyt de anladı ki, mücadeleye değecek bir aktrist, boyutları genişleyecek...
İLK AŞKI
İşte Cüneyt Gökçer... Devlet Tiyatrolarımın ünlü, eski genel müdürü. Eşinin anlattıklarına göre, ilk zamanlar pek ciddiye almamış beraberliği. 0 zamanlar, yine meslekten Mediha Gökçer ile evliydi. 0 evliliğinden Deniz adlı bir kızı var Cüneyt Gökçer’ in ...AYTEN GÖKÇERİN ALBÜMÜNDEN
7 KOCALI HÜRMÜZ HANIM ...
Devlet Tiyatroları’ nın ünlü sanatçısı Ayten Gökçer. çok başarılı olduğu ” 7 Kocalı H ü rm ü z" adlı müzikal oyunda. 0 tarihlerde Devlet Tiyatrolarımdan izin alıp sahne ye çıkmıştı.Gökçer. "Bunun T V ’ den yayımı için figüranına kadar 5 bin lira aldık. Ben öyle istedim” diyor.
SÜSOY— Cüneyt Beyden o devrelerde ne gibi yardımlar gördü
nüz?
GÖKÇER— Yardım gördüm diyemem, çok şeyler öğrendim diye
bilirim. Verileni alma meselesi tabiî. Her söylediğini çok dikkatle yap maya çalışmışımdır, dinlemişimdir. Ama her zaman da sahne üze rinde çatışma olmuştur. Öyle değil de, böyle gibilerden... Çok da azar işittim Cüneyt’ten. “ Esneme” diye bağırır hep bana. Çok yorulduğum zaman, çok esnerim.
^çocukluğum da, çiroz’ derlerdi, çok
zayıftım . O zam an bakallarda çiroz satılırdı,
kafam ı çevirip karşı kaldınm a geçerdim , o
kadar sinirim bozulurdu. Şimdi çiroz deseler
ise n e kadar s e v in irim ^
METİN OKTAY'IN KARISI
Ayten Gökçer, ‘ ‘ İlk film teklifini 16 yaşındayken aldım” diyor. Yıllar sonra güzel gözlü sanatçı birçok film çevirdi. Bunlardan en çok ilgi toplayanı, yeşil sahaların ünlü yıldızı Metin Oktay’ la çevirdiği “ Taçsız Kral” oldu. Filmde, Metin Oktay’ ın karısını canlandırıyordu. Alttaki fotoğrafta ise Fikret Hakan’ la beraber.
■ ■ ■ ■
İŞTE CİHAN UI\IAL
Bugün adı daha çok Türkân Şoray'la aşk dedikodularıyla gündeme gelen Cihan Ünal, en büyük yardım ve desteği Gökçer'lerden gördü. Geçenlerde DT’den istifa eden Ünal, işte ünlü IV. Murad oyununda Ayten Gökçer ile.
SÜSOY— Takma adınız var mı?
GÖKÇER— Yooo. Hayır... Hiç olmadı takma adım. Çocukluğum
da “Çiroz” derlerdi. Çok zayıftım. O zaman bakkallarda çiroz satılır dı, kafamı çevirip, karşı kaldırıma geçerdim. O kadar sinirim bozu lurdu. Ama şimdi, çiroz deseler ne kadar sevinirim.
SÜSOY— Kaç kilosunuz?
GÖKÇER— Şu anda 62 kiloyum. Boyum 1.70.
SÜSOY— Ayten Hanım kendinizi iyi bir anne, sadık bir eş olarak
görüyor musunuz?
GÖKÇER— Evet, çok iyi bir anne olduğum kanısındayım. Bu sene
okulda da aynı görüşe vardılar. Müdire hanım, işi olmadığı halde,
“Çocuğu ile ilgilenmeyen annelere en büyük örnek sîzsiniz” diyor.
Ben çok enerjik bir insanım, belki burdan geliyor. Hem çocuğuma, hem arkadaşlarıma, hem ailem çok geniş, onlara... Cüneyt’in ailesi de öyle... Çocuk doğmadan da çok düşündüm. Sırf çocuk doğurmak için değil. Herkesin işe yaradığı bir yer vardır. O yerde evlâdına ya rarlıdır. Kaçmak isteyenler, çocuklarını itham ederler. “ Senin yüzün den şunu bıraktım, hayatımı vakfettim” diye. Aslı şimdi 14 yaşında... Çok iyi bir arkadaşlığımız var, her konuda dertleşiriz.
Yener Bey, ben okumadım, o yüzden Aslı’nın üstüne çok düşü yorum. Benim ailem birbirlerine düşmeyip de, beni okutsalardı çok daha memnun olurdum. Bugün tek eksiğim lisan. En kısa zamanda onu da halledeceğim. Ben Aslı’ya iyi bir lisan, iyi bir tahsil verebilir sem, hayatta başka hediyeye hiç gerek yok. Sonrasını kendisi halle decektir.
SÜSOY— Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü’nün eşi olarak size
“Korkunç Yenge” diyorlardı, kulağınıza belki gelmiştir...
GÖKÇER— Bunu olsa olsa bir veya iki kişi konuşur. Artık, müsa
ade edin de, sanat hayatında 20 senesini tamamlamış bir sanatçı ola rak, birkaç kişiye de uykusuz geceler geçirteyim. Onların korkulu rü yası olayım. Size normal gelmiyor mu, benim kıskanılmam? Anormal mi buluyorsunuz?
SÜSOY— Cüneyt Bey, Genel Müdür olarak oyuncu eşini kolladı
mı? Sizin sözünüzü dinler miydi?
GÖKÇER — Asla... Çoktan ayrılırdık, böyle olsaydı. Çok genç ya
şımda hissettim. Erkeğin işine fazla karışan kadın, sonunda muhak kak ayrılıyor. Benim, çok çalışkan ve disiplinli oluşum, yalnız kendi işime aittir. Ben, kocamın işine karışmadım. Bunun en son şahidi Bozkurt Kuruç’tur. Şaşırmış ve gelip söylemiştir. Bugün bir Genel Müdür eşi olduğum için, bu çirkin iftiralara muhatabım. Yoksa yal nız bir aktrist olarak kalsam, orda da başka bir genel müdür olsa ay nı ithamlar olacaktır, bunu bilin. Ben iyi bir oyuncuysam, yine bana iyi rol verilecektir, başka hiçbir çareleri yoktur. Eğer Genel Müdür eşi olmasaydım, sanat çizgim çok daha ileri giderdi. Çok daha ileri gidecek kadar bir mücadele gücüne sahip bir insanım ben... Çünkü ben işimi çok iyi yaptığıma inanıyorum. Onun için korkum yok kim seden.
SÜSOY — Devlet Tiyatrosu’na kaç liraya girmiştiniz? Bugün eko
nomik sıkıntınız var mı, Sayın Gökçer?
GÖKÇER — Çok büyük zorluklarla geldik. Ben 6 lira yevmiye ile
başladım. Altı ay önce maaşım 70 bin lira oldu. Çok büyük maddî sı kıntılar çektim. Ama bu sıkıntıları hiçbir zaman bir başka şeye tercih etmedim. Ben Kemal Film’den teklif aldığım zaman 16 yaşındaydım, teklif edilen 16 bin liraydı.. Şimdinin nerdeyse 16 milyon lirası... O zaman 16 bin lirayı, 16 dakika düşünmeden reddettim. Ben 6 lira yev miyeden geldim, sıfırdan geldim, yetiştim bu meslekte. Ne kendimi, ne işimi öyle kolay harcayacak bir insanım. Son sekiz yıldır gazino cular da arkamda. Bu dedikodulara bakıp, sahneye de çıkabilirdim. Herkes kendisine teklif yapıldığı zaman bavulunu bile Ankara’da unu tup, koşa koşa İstanbul’a geliyor. Fakat herkese teklif yapılmıyor, bu da bir gerçek.
Yarın: '•'Ben tekin değilim
V
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi