• Sonuç bulunamadı

Cemal Reşit Rey Salonu'nda Adnan Saygun'a saygı gecesi konseri:Ölümsüzlük yapıtlarda saklı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Cemal Reşit Rey Salonu'nda Adnan Saygun'a saygı gecesi konseri:Ölümsüzlük yapıtlarda saklı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

_______

| ^ . ( p . q P ______ KÜLTÜR-SANAT_________________

_______________________________ MIIZİK

Fil,

t/

A li________________________

C em al Reşit Rey Salonu’nda A dnan Saygun’a saygı gecesi konseri

Ölümsüzlük yapıtlarda saklı

S aygun, u z u n m eslek yılları b o y u n c a hem

ö d ü lle n d irilm e n in sevincini hem de d eğ e rin in yeterince a n l a ş ı lm a m a s ı n ın ü z ü n tü s ü n ü yaşam ış. H o c a ’nın b u k o n u d a ilginç a n tla rı d a var. B u n la rd a n ikisi, S aygun’u n d o ğ d u ğ u , b ü y ü d ü ğ ü k en t İz m ir’le ilgili.

PLAKET VERİLDİ — Ahmed Adnan Saygun’a anma gecesi konseri sırasında İstanbul Büyükşe- hir Belediye Başkanı Nurettin Sözen de ünlü bestecimize bir plaket verdi. (Fotoğraf: Ahu Antmen) Ali Doğan Sinangil, Orkest­

ra dergisinde çıkan bir yazısın­ da “...Evrensel boyutta sanat

eseriniz, kültür adamınız, sanat­ çınız, yazarınız, şairiniz, ressa­ mınız, besteciniz yoksa millet olarak saygın değilsiniz. Geç­ mişte yoksa, tarihiniz yok, bu­ gün yoksa, farz edilmeye mah­ kûm bir toplumsunuz demektir. Yüzyılımızın en acımasız yarışı­ nın kültürler arasında geçmesi­ nin sebebi budur...” diyerek (Or­

kestra, sayı 205, Eylül 1990, say­ fa 12) yıllardır sinsi sinsi kana­ yan yaramıza bir kez daha par­ mak basıyor.

Evrensel boyutta sanat eseri yaratmaya tüm yaşamını adamış insanlarımıza ne kadar sahip çı­ kıyoruz? Sokaklarına, caddele­ rine, meydanlarına Puşkin, Ma­

yakovsky, Çaykovski, Rimski- Korsakov adlarını veren Sovyet-

ler; Verdi, Rossini, Bellini, Per-

golesi, Cimarosa sokak ve mey­

danlarında doğup büyüyen, yaş­ lanıp ölen halyanlar bu gerçek

“kadirşinas”lık örneği ile kendi

kültür ve sanat adam larına na­ sıl sımsıkı sahip çıktıklarını gös­ termiyorlar mı?

1989 yılı mart ayında Macar hükümeti Franz Liszt’in İstan­ bul’da kısa bir süre yaşadığı evin kapısına İstanbul Belediyesi’nin de katkılarıyla bir plaket çakmış ve bu vesile ile Devlet Sanatçısı

Hikmet Şimşek de Liszt’in anı­

sına bir konser yönetm işti AKM’de.

Macarlar, Liszt’in adını sade­ ce Macaristan’da yaşatmakla ye­ tinmemişler, büyük piyanist ve bestecinin izini sürerek gezdiği, turnelere çıktığı her ülkede bir anı noktası yakalamışlar ve o

noktayı ölümsüzleştirme yoluna gitmişlerdi. Liszt’in ölümsüzlü­ ğe kavuşmak için bütün bu ça­ balara gereksinimi var mıydı? Hiç sanmam... O zaten dünya müzik tarihine adını çoktan al­ tın harflerle yazdırmıştı. Ancak Macar ulusunun Liszt’e, Bar-

tok’a, Kodaly’e sahip çıkmaya

çok gereksinimi vardı. Ulus ola­ rak varlığını, evrensel anlam da saygınlığını onlar da her ulus gi­ bi sanatçılarına borçlu oldukla­ rının pekala bilincindeydiler.

Ne var ki sanatçısına sahip çı­ karak evrensel saygınlığa ulaşma aşam asına henüz ulaşamamış uluslar da var bu dünyada. Biz de ne yazık ki onlardan biriyiz, am a galiba arada bir anımsıyo­ ruz “kadirşinas” olmanın anla­ mını. “Kadirşinas” sözcüğü di­ limizde bugüne kadar yaşadığı­ na ve “değerbilir” diye Türkçe- leştiğine göre demek ki bir za­ manlar önem ve değer verilen bir kavrammış bu...

“Kadirşinas”lığı unutmuş bir

toplum olma ayıbından kurtu­ labileceğimiz müjdesini veren çok anlamlı bir olay yaşadık ge­ çen hafta. Bir tıp doktoru olan Prof. Dr. Güngör Erten’in öna­ yak olması ve girişimleriyle ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nm desteği ile gerçek­ leşen bu olay, büyük Türk bes­ tecisi Ahmed Adnan Saygun için düzenlenen “Saygı” gecesi kon­ seriydi. Bu geceye Saygun’un eserlerini repertuarlarına alarak dünyanın pek çok ülkesinde yo­ rumlayan devlet sanatçılarımız katıldı.

Bestecinin 1. Yaylı Çalgılar D örtlüsü’nün Türkiye’de ilk ça­ lmışı ile Saygun’un Prof. Dr. Ih­

san Doğramacı'ya adadığı piya­

no sonatının dünyada ilk çalmışı gerçekleşti 13 Ekim 1990 akşa­ mı. Devlet sanatçıları kemancı

İsmail Aşan, mezzo soprano Işın Güyer, bas Ayhan Baran,

kemancı Ayla Erduran, piyanist

Gülsin Onay ve İdil Biret ile pi­

yanist Judith Uluğ, Renato Pa-

lumbo ve Serdar Yalçın, keman­

cı Nuri tyicil’in yaylı çalgılar dörtlüsü, Saygun’un bestecilik serüveninin ilginç bir panorama­ sını çizdiler o gece.

A. Adnan Saygun, uzun mes­ lek yılları boyunca hem ödüllen­ dirilmenin sevincini, hem de de­ ğerinin tam olarak anlaşılma­ masının, eserlerinin yeterince ta- nınmamasının ve

çalınmaması-nın üzüntüsünü yaşamış. Hepi­ mizin bildiği gibi çelişkiler ülkesi Türkiye’de bir elin verdiğini öte­ ki el geri alır daima. Nitekim hocanın bu konuda ilginç anıları bile var. Bunlardan ikisi hoca­ nın doğduğu ve büyüdüğü kent İzmir’le ilgili.

1978 yılında İzmir Belediye Başkanı çok hoş bir jest yapa­ rak hocanın 70. yaşı dolayısıyla doğduğu evin kapısına bir pla­ ket çakıyor. Saygun’un öğrenci­ si Devlet Sanatçısı ve Orkestra Şefi Hikmet Şimşek, bu plaket­ le yetinmeyip evi de satın alma ve burayı bir A. Adnan Saygun

Müzesi haline getirme yolları

arıyor. İzmir’in tanınmış kişile­ rinden maddi destek ^ağlayarak

evi satın alma işini belediyeye bı­ rakıyor. Ama o da ne? Bir gün. öğreniyorlar ki ev kaşla göz ara­ sında yıkılmış yerine yeni bir bi­ na yapılma çalışmalarına baş­ lanmış bile. Neyse ki kapıdaki plaketi komşulardan biri son anda kurtarmış ve bu olayın anı­ sı diye saklamış.

A radan 10 yıl geçtikten son­ ra 1988’de İzmir Belediyesi yine en ünlü hemşerisine bir jest ya­ pıyor ve belki de bir önceki ayı­ bını affettirmek istiyor. Savgun1 un 80. yaşında yine Prof. Hik­ met Şimşek’in girişimleriyle bu kez doğduğu sokağa b >canm adı veriliyor. Hoca şimdi “Aca­

ba bu sokağın başına bir şey ge­ lir mi” diye endişeleniyor.

Referanslar

Benzer Belgeler

Muhlis Sabahattin esaslı ir şekilde bilmediği garp musi- isine hiç sokulmamış ve eski mu »ikimizde biıgiıl ve ona meftun bir baba evinde o musikinin ahen­ gi

Konser­ den sonra bizi sahneye getirmeleri ve kırmızı kur- delâlarla sarılı armağanlarımızı almamız ve hediyeyi aldıktan sonra da çarçabuk sahneden koşarak

İrfan'ın hiçbir şeyi parmağının ucuyla tutmayacağını, inanmadığı, gönül yatırmadığı hiçbir işe kalkışmayacağım, son yıllarda pek moda olduğu

Ancak, onun saray tarafından ne kadar tutulduğunu bilmediğinden kendi azledilerek yerine Cevat Paşa tayin olundu ve bir süre sonra da mareşallik rütbesi

Necip Fazıl ’ın eserleri, oğullan Mehmed ve Osman Kısakürek tarafından devam ettirilen Büyük Doğu tara­ fından yayınlanıyor. Hitabeleri, makaleleri, sohbetleri,

Ancak ne yazık ki Schumacher’in erken takipçilerinden pek çoğunun gayreti, teknik açıdan yetersiz veya deneyimden yoksun kalmıştır: gelişmekte olan neredeyse

Soğuk bir gün olduğu için çorbayla başlamaya k arar verdik ve birimiz Çinliler için havyar kadar değerli bir yemek olan balık yüzgeci çorbası, di­ ğerimiz

Osman Hamdi’nin tablosu ile sayısı 30’u bulan ve hepsi Türk ressamlarına ait olan tablolarla birlikte vakıftan müzayedeye çı­ karmak için alman eserlerin toplamı