• Sonuç bulunamadı

Başlık: KİTAP TANITIMIYazar(lar):AYDIN, MehmetCilt: 21 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000550 Yayın Tarihi: 1973 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: KİTAP TANITIMIYazar(lar):AYDIN, MehmetCilt: 21 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000550 Yayın Tarihi: 1973 PDF"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

William Montgomery Wau, Modern Diinyada Islam ValıJi (Islamic Hevelation in the Modcrn World), EdinllUrgh, University Press, 1969,

10+ 143

sayfa, L 1,5.

İslam ilimieri ile uğraşanlar arasında Prof. \Vatt'ı tanımayan hc-men hehc-men yok gibidir. Çeşitli konularda ondan fazla eseri ve çok sa-'yıda ilmi makaleleri ile meslekta!?lanlıın takdirlerini ka1.al1lnıı;;olan Watt,

halen Edinburg Cniversite~i Arapça ve İslami Çalışmalar 13öliiınü haş-kanıdır.

Burada tanıtmaya çalışaeağııııız eserin ömö1.ündc Prof. Watt, şöy-le demektedir: "Bu kitap, İslam üzerine yazılmış birçok eserden farklı olarak, sadece akademik bir eser olmayıp, geniş ölçüde şahsi görüşleri ihtiva etmektedir, çünkü burada, İslamla Hıristiyanlık arasındaki mü-nasebet üzerinde otuz yılı aşan hir tefekkürün sonunda ulaştığım nok-tayı açıklamaya teşehhü~ etmekteyim." Böyle bir amaçla kaleme alı-nan eserin hem İslam, hem de Hıristiyan dünyası için l,iiyük bir önem taşıyacağından şüphc edilemez. Fakat es('rin ana gayesınm, İslamı, Avrupa ve Amerika okuyucularına takdim etmek olduğunu hatırda tutmakta yarar vanlır.

Modern Dünyada Islam Yalıyi, helli haşlı şu konulan ihtiva etmek-tedir:

ı.

Vahiy konusunun ele alınışı

2. (Hz.) Muhammed'in vahiy tecriibesi

3.

Kur'an'ın vahyi ve bu konu ile ilgili faraziyeler 4,. Kur'an'ın muhtevasında yenilik

5. Vahyin gelişi

6. Vahyin yorumlanması

7. Diyagramatik -veya Şematik- olarak vahiy 8. Vahyin etkisi

9. Vahiyle ilgili kelami görüşler 10. Geleceğin dünyasında Islam.

(2)

416

lIIEH;lIET AYDI1'\

İslamla Hıristiyanlık arasınua doğrudan doğruya bir kar~ılaştırma yapmaktan çok her iki dini, esas itibarı ile laik ve ilmi olan bir dünya görüşü açısından ele almak, eserde takihedilen metodun helli haşlı yön-lerinden birini teşkil etmektedir. Bu metodun bir başka önemli yönü de gerçek olaylardan hareket ederek nazari meseldere doğru. ilerleme-sidir. Mesela, Hz.Muhammed'in bizzat yaşadığı vahiy teerübesİ önce-likle ele alınmı~, vahiyle ilgili nazari ve kelami meselelere daha son-ra geçilmiştir. Yine metotla ilgili olarak şu hususa dokunmakta ya-rar vardır: Prof.Watt, müslümanların vahiy hakkındaki görüşlerini kabul ederek işe koyulmakta ve özellikle hazı Şarkiyatçıların büyük hir inatla kullandıkları "Muhammed, Kur'an'da ıler ki" şeklind(~ki ifade-lerin yıkıcı hir etkiye sahip olduğunu savunmaktadır.

Watt'a göre yirminci asır, sadece insanları değil, kültürleri ve din-leri de birbirine yaklaştıl'dı. Bu yaklaşma olayı, düşünce hayatımıula -huna Avrupa'nın düşünce hayatında demek belki daha doğru oJur-Kopemik devrimine henzer hir değişiklik meydana getirdi. Şöyle ki, on dokuzuneu yüzyılda ve yirminci yüzyılın haşlarında, 'Avrupa kül-türü' demek medeniyetin bizzat kendisi demekti. Avrupalı olmayan toplumların' medeni' olup olmadıkları, r\ vrupa kültürüne olan yakın-lık ve uzakyakın-lıklarına göre ölçülmekteydi. Müsbet ilimIerin, teknoloji-nin ve kitle haberleşme araçlarının hızla yayılması ve dinin, toplum üzerindeki etkisinin kısmen de olsa azalması, Im görüşün değişmesine sebep oldu. Artık Avrupa, dünyanın merkezi değildir; Hıristiyanlık, insanlığın yegane 'doğru' dini değiitlir. Avru palıların, müshet ilim ve teknoloji üstünlüğünü, din ve kültür üstünlüğü şeklinde görmeleri bü-yük bir hata idi.

Watt'a göre her hüyük din, helli ölçüde müstakil olan bir 'kültür hölgesi' meydana getirmektedir. Çeşitıi kültürıer arasındaki benzerıik-ler inkar edilemez; ama kültür farkWıkları da ihmal edilmemelidir. Bu farklılıklar, kültürlerin ifade edildikleri ana kavramlara sinmiştir. Me-sela, 'din' kelimesini ele alalım. Bir müslümana göre din, hayatın hü-tününü içine almaktadır. Oysaki hir hıristiyan nazarinda din (rcligi-on), hayatın aneak küçük hir kesimini içine almaktadır. "Allah'ın ira-desi" veya" Allah'ın kudreti" gihi tahirler için de aynı şey söylımebilir.

Bu genel girişten sonra Watt, asıl konusu olan vahy kavramına geliyor.Onea vahiy, birçok müslümanın sandığı gibi, statik hir 'geTçl~k-ler d,~l'0su' değildir. Vahiy, dinamik hir ilahi faaliyettir.

0,

in~ana

(3)

yü-ISLAMlc. HEYELATION IN THE )IODERN WOHLD

417

ndir ve ondan müsbet veya menfi bir eevap bekler. Cevap müsbet olur-sa dini bir kültürün çekirdeği yeşermeğe ha~lar. O kültür yaşadıkça 'Tanrı-İnsan' alışverişi devam edip gider.

Bir peygamherin ilk vahiy teerühesi, olumlu hir sonuç verirse, hir dinin 'tarihi organizminin' temeli atdnıış olur. Bu 'organizmin' hir çe-kirdeği, bir de dış kabuğu vardır. :Mesela, Hz.Muhammed'in Mekke ve Medine' deki faaliyetleri İslam'm tarihi organizminin çekirdeğini, Onun ölümünü takip eden asırlardaki yayılma ise, organizmin dl!j kabuğu-nu meydana getirdi.

Bu çekirdekle kabuk her ne kadar birhirine bağlıysa da onlar, hir ve aynı şey değildir. Hz.Muhammed'in yaşamış olduğu vahiy teerübe-si ile hu tecrübenin, çeşitli tarihi ve sosyo-ekonomik şartlar altında ya-pılmış olan yorumlarını hirbirine karıştırmamak gerekir.

Watt, Km-'an tarihi ile uğraşanıarın sık sık ele aldıkları konuları da ihmal etmemektedir. Kitabının ikinci bölümünde nasih ve mensı1h konusuna değinmekte ve bazı Avrupalıların, "Muhammed, duruma gö-re Kur'an'ı değiştirdi" şeklindeki kanaatlerine itibar edilınemesini tav-siye etmektedir. Onea, "Muhammed'in Kur'an'ı değiştirmesi diye bir şey söz konusu olamaz." Daha sonra gelen bir ayet, daha önce gelen bir ayeti tamamlayabilir. Mesela, Yahudi ve Hıristiyanları tenkid eden bir ayet, belki de ilk şekliyle sadeec Yahudileri tenkit etmekteydi, çün-kii Medinede İslama karşı ilk tepki onlardan gelmişti. Fakat daha son-ra Hıristiyanlar da hücuma geçtiler. Bu sefer aynı konuda gelen hir haş-ka ayet, "hıristiyanlar" kelimesini de ihtiva etti. Kur'an'ın toplann~ası sırasında hclki sadeee bu son ayete yer verildi. Bunun, gerçekten böy-le olduğunu isbat etmek imkansızılır. Wat:t, hu göriişiinü hir faraziye olarak öne sürmektedir.

WaU'ın üzerinde önemle durduğu hir ba!jka husus da 'arapça Kur'-an' (Kur'ailen 'urabiyyen) sözünün tazammıın ettiği hususlardır. Di-lin ve düşüncc kavraınlarının vahiyle olan ilgisine, Allah'ın, beşeri olan insan dilini kullanması sonucu ortaya ı;ıkan güçliiklcre temas etmekte-dir.

Kur'anın -dolayısiyle İslam'ın-- kaynakları ve muhtevasındaki yenilik konusunda da Wau, önemli meselelere dokunmakta ve Hıris-tiyan Batı dünyasınIll hir türlii kurtulamadığı peşin hükümleri gözler önüne sermektedir. Ona göre, ondokuzuneu yüzyıl, kendisini hir 'kaynak

(4)

418

MEHMET AYDIN

arama modasına' kaptırmıştı. Bir şeyin kaynağı bulununca onunla il-gili hcr güçlüğün açıklanabileceği sanılıyordu. Oysaki Hamlet'in konu-su ile ilgili Shakespear'in duymuş olahileeeği bir hikayeyi bulup çıkar-mak ayrı şey, Hamlet'in bir oyun olarak değerini takdir etm(~k ise ayrı bir şeydir. Kur'anı, diğer Kutsal Kitapların anlattığı hikayderin ba-7alarına yer verdiği için -ki bu hikaycler hile, çok kere haşka amaçlar için tekrarlanmıştır- orjinal saymamak sağ duyunun ve ilmin. kabul edehileeeği hir husus değilılir. Avrupalıların bu konu üzerinde hala is-rar etmeleri, Haçlı Seferlerinin kalıntılarının günümüzde hile yaşamak-ta olduğunu gösterir. çağımız imanının bu kalıntılardan kendisini kur-tarması gerekir.

Yazımızın haşında da işaret f~ttiğimiz gibi, Afodern Dünyada

1

slfinı

Valıyi'nin

amacı, Hıristiyanlarla Müslümanlar arasında gerçek hir diya-loğun kurulmasına yardımcı olmaktır. Diyaloğun kurulabilmesi için Hıristiyanların, klasik usullerle yürüttükleri 'misyoner' faaliyetlerine son vermeleri gerekir. Bu klasik mulün temelinde A.vrupa'nın ve Hı-ristiyanlığın üstünlüğü görüşü yatmaktaydı. Bunun ise bugün artık geçerli olmadığına yukarıda işaret etmiştik. İslam ülkeleri süz konusu olunca, Im çeşit bir dinı propagandanın Hıristiyanlık için bir yarar sağ-ladığı söylenemez. Misyonerler, İslam dünyasında tutunahilecekleri bir tck dal kazanaınamışlardır. Afrika Kıt'asında ve haşka yerlerdt~ ınüşalıedt~ edilen Hıristiyan - İslam çekişmesinde İslam, her zaman kazanan taraf olmuştur.

Watt'ın kanaatine göre, her büyük dinin sahip olduğu bir takım avantajlar ve dezavantajlar vardır. :Mesela, İslam, ona inananlar ara-sında gerçek bir kardeşlik hağı kurmayı haşarnuştır. İslam, sıradan bir müslümana bile hüyük hir inanma gücü ve dolayısiyle, büyük bir gü-ven duygusu vermiştir. Farklı görüşlerin bir potada nasıl eritileeeğini apaçık göstermiştir. BiL konularda, dünya, İslam'dan çok şey öğre-nebilir.

Günümüzde ne Hıristiyanlık, ne İslaın ne de hir haşka biiyük din, insanlığın tek dini olabilir. Aslında, biri diğerini tamamlamaktadır. Bu 'diğerini tamamlama' görevini, büyük dinlere mensup kişilerin ka-bul etmeleri kolay değildir. Mesela, İslam'ın sağladığı güven duygusu belli bir sınırı aşarsa, bu görevi az bulahilir. Fakat gerek hıristiyanlar, gerekse ıniislümanlar, savunma amacı ile ortaya attıkları katı

(5)

görüş-lSLA'H •. llEVEL\TION li' THE MODERX WORLD

419

lerden ve pe~in hiikümlerden vazgeçerlerse diyalog kurma i~i daha da kolayla~ır.

Watt'lll kısaca özetlemeye çall~tığınıız görüşlerinden bazılarına, IH~mHıristiyanlar hem de Müslümanlar itiraz edebilirler. Watt, bu muh-temel itirazların farkındadır; bunu eserinde kolayca görebiliriz. Eserin yazarı için önemli olan, görüşlerinin kahııl veya reddedilmesi değil, on-lar üzerinde ciddi olarak durulması ve dÜ!iüniilmesidir.

Referanslar

Benzer Belgeler

(2) Hakem kurulları üyeleri en çok dört yıl için seçilir; parti veya bir mahallî teşkilât yönetim kurullarının üyesi olamazlar, par­ ti veya bir mahallî teşkilâtla

Hukuk Dairesi emekli Başka­ tibi Hilmi Ergüney Temyiz Mahkemesinin devletler hususî huku­ ku ile ilgili kararlarını biraraya getirmişler, bu suretle devletler hu­ susî

Ferd eski­ den bir kast veya tarihi sınıf mensubu olarak doğduğu gibi, şimdi de muayyen bir sosyal sınıfın üyesi olarak doğmaktadır, fakat onun doğduğu sosyal

Bu yazının gayesi, statik olmaktan ziyade gelişen bir ekonomi­ de, kârın azamileştirilmesi ve kısa - devre marjinal masrafları hak­ kındaki klâsik faraziyelerimizi muhafaza

Bunun için kitabın Amerikalı (Henry P. de Vries) ve Fransız (Rene David) yazarlan hukuk sistemlerindeki an'ane, bünye ve karar verme metod ve tekni­ ğini mukayeseli

Alman Cumhuriyeti şüphesiz ki bu dolayısiyle vâki desteklemeden ve isten­ memiş olduğu halde hasbî olarak Roma Hükûrnetinin kendine verdiği kuvvetten faydalanarak,

ralarını banka ve polise ihmal veya vergi sebebiyle bildirmemiştir. Bir sene son­ ra bir şahıs sahte hüviyetle kendisini takdim ederek mezkûr senetleri rehin ve­ rerek

tmza anında Avrupa Konseyinde 10 devlet bulunuyordu : önce imzalamış olan Bruxelles Pakt'ının beş üyesi (Fransa, Büyük Bri­ tanya, Belçika, Hollanda, Lüksemburg) italya