tSTİKLÂL HARBİMİZ ÜZERİNE BAZI DÜŞÜNCELER
Cihat A K Ç A K A Y A L I O Ğ L U
Ağustos Ayı, Türk'ün Zafer Ayı'dır. Bu arada, 30 Ağustos 1922 günü Türk istiklâl Harbi'nin Askeri evresi kesin sonuca ulaşmış, Büyük Zafer kazanılmıştır. O şanlı ve mutlu günü, Türk Ulusu'nun evlatları olarak yaratan kahramanların mânevi huzurlarında övünçle kutluyacağız. Atatürk'ü Anarken'de özellikle kutluyoruz geçmişi
Bu bayram dolayısıyla çeşitli yayınlar yapıldı ve yapılacaktır, izleyebildiğim kadariyle zafer edebiyatı ve övgüsüne haklı olarak çok önem veriyor, fakat onu sağlıyan türlü unsurları yeterince dile getir-miyoruz, tabiidir ki, makaleleri söylev ve demeçleri ifade etmek isti-yorum.
Ben şimdi, biraz değişik bilgiler sunacağım. Sayın okuyucuların hoşgörüsüne sığınarak bazı tanımlar (tarifler), kavram ve terimler üzerinde durmak istiyorum; Onlar en yetkili kişiler tarafından bile yanlış kullanılmaktadır. Örneğin, H a r p (savaş) ile Muharebe'nin karıştırıldığı gibi.. Bu büyük olayın bölümlerinden evrelerinden olan i n ö n ü ve Sakarya Harekâtına; "istiklâl Savaşı'nda İnönü ya da, Sakarya Savaşı" denilemez; doğru olan İstiklâl Savaşı'nda i n ö n ü Muharebeleri, şeklinde ifade edilmesidir.
Pek çok kimse, Afyonkarahisar-Dumlupmar Meydan Muhare-besi'nin sağladığı zafer ile İstiklâl Harbi'nin sona erdiğini ifade et-mektedir. Bu savaş, Lozan Barış Antlaşması'nm T.B.M. Meclisi'nce onaylanmasından sonra hitam bulmuş, Barış Dönemi başlamıştır
(23.8.1923).
Önemli bir hata da, 30 Ağustos Mulıarebesi'ne Başkomutanlık Meydan Muharebesi-Savaşı denilmesidir. Zaferi sağlayan son Büyük Harekât, 26 Ağustosta başlayıp 30 Ağustos akşamı sona eren "Afyon-karahisar-Dumlupınar Meydan Muharebesi"dir. Askerî Tarih de,
değerlen-s f
628 C İ H A T A K Ç A K A Y A L I O Ğ L U
dirilir, adlandırılır, "26 Ağustos Muharebesi" gibi., son gün de, 30 Ağustos Muharebesi adını almaktadır. Kesin sonuç o gün sağlanmış ve buna, özel olarak, Batı Cephesi Komutanlığı'nın önerisiyle (İsmet Paşanın imzasıyla) "Başkomutan Muharebesi" adı verilmiştir. Özel olarak dedim, çünkü böyle bir muharebe türü ve kavramı yoktur. Nasıl olduğunu ve amacını sunduğum şu belge göstermektedir (Arı dile çevrilerek):
"Afyonkarahisar-Dumlupınar Meydan Muharebesi'nde düşman Asıl Ordusu'nun imha evresi olan 30 Ağustos 1922 Muharebesi, ku-zeyden 61 nci T ü m e n ve 6 ncı Kolordu, güneyden 4 ncü Kolordunun katılması ile süvari kolordusunun etkisinde Aslıhanlar, Çal, Işören (Al-lıören) bölgesinde ve Çalköy doğusunda birinci hatta, 11 nci T ü m e n yanında bulunan Başkomutan Mustafa Kemal Paşa hazretlerinin gözetimi altında oluşmuş ve kesin sonuca ulaşmıştır.
Bu muharebe, savaşın genel gidişini, kutsal dâvamız lehine kesin-likle değiştirmiş, Trikopis ve Diyenis gibi en büyük komutanları baş-larında olduğu halde, düşman Ordusunun büyük kısmının darmada-ğınık yıkıntısı, d u r m a d a n her yönden kıtalarımıza teslim olmuştur.
Ordularımız için bir tarihi anı ve Başkomutanımıza sevgi ve bağ-lılığımıza ve sarsılmaz güvenimize yeni bir delil olmak üzere, adı geçen 30 Ağustos 1922 muharebesine, Başkomutan Muharebesi adı veril-miştir"'. Ohalde, tarih olayına ve belgeye sadık kalacağımıza göre, 30 Ağustos Muharebesinin' adı B A Ş K O M U T A N M U H A R E B E S İ ' dir. Bir başka ifade hatadır. Atatürk'ü Anarken bu hususu vurgula-mak isterim.
Milli M î s a k :
Bu Mîsak, milli Mücadele'nin maksat ve hedeflerini saptıyan Ulusal Anlaşma-Antlaşma Belgesi'dir. Bu konu Mustafa Kemal Paşa ve dâvâ arkadaşları tarafından ortaya konulmuş, Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri'nin ileri gelenleri arasında güçlü bir şekilde yer alanların Osmanlı Mebuslar Meclisi'ne Meb'us (Milletvekili) olarak seçilip gitmeleri sırasında, Mustafa Kemal'in dâvetine uyup Ankara'da gö-rüşme ve anlaşma yapmışlardı. Bu sayın kişiler sürekli şekilde onunla irtibatta bulunuyorlardı. Büyük ve fedakârca çabalardan sonra sapta-n a sapta-n asapta-nlaşmaya uygusapta-n olarak, Millî Misâk'm 28 Ocak 1920 tarihisapta-nde
1 Grikur. A T A Ş E Başkanlığı, A T A T Ü R K " K o m u t a n , İ n k ı l â p ç ı v e D e v l e t A d a m ı Y ö n l e r i y l e " , 1988, s. 395.
İ S T İ K L Â L H A R B İ M İ Z Ü Z E R İ N E B A Z I D Ü Ş Ü N C E L E R 629
Mebuslar Meclisince kabulünü sağladılar. T.B.M. Meclisi'de 18 Temmuz 1920'de bu Ulusal Anlaşma Üzerine andiçti-.
Milli Mîsâk konusundaki çabalar ve alman sonuçlar yukarıda özetlenenlerden başka şekilde ifade olunmamalıdır. Mîsak, Osmanlı Devleti'nin değil, Millî Mücadele kahramanlarının eseridir.
Değinmek istediğim bir husus da, çeşitli yayınlarda "Milli Mî-sak'm devam ettiği" iddiası ve özellikle bu maksatla aynı metin üze-rinde durulmasıdır. Kurtuluş Savaşı'nın Ulusal Andı'nın devam etti-ğini kabul ve iddia etmek, onun bazı coğrafi ve siyasi hedefleri düşünü-lünce, büyük hata olduğu anlaşılır. Lozan Barış Antlaşması ile o belge tarihe karışmıştır. Tarihi bir anıdır.
Özellikle zamanımız d u r u m ve koşulları karşısında, ATATÜRK*! Ç Ü L Ü K Milli Mîsak-Ulusal and olarak kabul edilmeye devam olun-malıdır. Her toplumda, her ülkede çeşitli menfaat gruplaşmaları ile görüş, düşünce ve inanç farkları vardır. Türkiye'de Atatürkçülüğü asgarî Müşterek kabul etmek, bu günümüz ve geleceğimiz için ger-çek güvencedir.
Üzülerek belirtmeli ve anımsatmalıyım ki, bazı sözlü ve yazılı yayınlarda Atatürk'ü, İstiklâl Harbi'ni küçümseyen ifadelere ve ger-çek dışı belgelere yer verilmektedir.
Ulusal Bayramlarımız, o arada Kurtuluş Savaşı'mız konuların-daki çeşitli yayınlarda gözönünde tutulması gereken bazı yönleri, iyi dilek ve saygılarımla birlikte sunmuş oluyorum.
A T A T Ü R K ' e ve Eserlerine Bağlılık için Andiçerek!...
2 Bu k o n u y a a i t çeşitli belgeler, G e n e l k u r m a y H a r p T a r i h i Başkanlığı'nın 1977 yılı A t a t ü r k Haftası A r m a ğ a n ı a d l ı eseri ile y a y ı m l a n m ı ş t ı r . ( K o n u m u z o l a n M î s a k k e l i m e s i n d e ı ' n ı n ü s t ü n e u z a t m a işareti k o n u r . K o n u l m a z s a " M i s a k " s ü r m e , sevk e t m e a n l a m ı n a gelir).